2011 türkiye ilerleme raporu`nun istihdam ve sosyal politika

advertisement
2011 TÜRKİYE İLERLEME RAPORU’NUN İSTİHDAM VE SOSYAL POLİTİKA
BAŞLIKLI 19. FASLI İLE EKONOMİK VE SOSYAL HAKLAR BÖLÜMÜNÜN İLGİLİ
KISIMLARININ MESS UZMANLARINCA YAPILAN GAYRIRESMİ TERCÜMESİDİR.
I. 19. Fasıl: İstihdam ve Sosyal Politika
İş hukuku müktesebatının iç hukuka aktarılmasında bir ilerleme olmamıştır. Özellikle küçük
işletmelerde ve tarımda kayıt dışı çalışmanın yaygınlığı, iş kanununun etkin uygulanmasını
engellemektedir. Geçici/dönemsel istihdam bürolarına ilişkin Cumhurbaşkanı tarafından veto
edilen Kanun halen kabul edilmemiştir. Türkiye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda
aralarında iş uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği uzmanları ve iş müfettişlerinin de yer aldığı
1450 yeni kadro yaratacağını duyurmuştur. Ancak, iş hukukunun uygulanmasını sağlamak
için denetim kapasitesi, iş hukuku kapsamındaki sosyal sorunlarla ilgilenen 384 iş müfettişi ile
halen yetersizdir. Çocuk işçiliği ile mücadele konusundaki çabaların ve idari kapasitenin de
artırılması gerekmektedir.
İş sağlığı ve güvenliği alanında sınırlı düzeyde ilerleme kaydedilmiştir. Türkiye’de Kasım
2010 tarihinde, işyeri sağlık ve güvenlik birimlerinin kurulumu ve işyeri hekimlerinin
sorumluluk ve nitelikleri de dahil iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile ilgili mevzuat kabul
edilmiştir. Yeni Borçlar Kanunu, işyerinde mobbing ile ilgili düzenlemeler içermektedir. Söz
konusu Kanun, mobbingle mücadelede kurumlar arası bir konseyin kurulmasının öngörüldüğü
Başbakanlık tarafından yayımlanan bir Genelge ile desteklenmektedir. İş sağlığı ve güvenliği
koşullarının geliştirilmesi ve iç hukuka aktarılmış müktesebatın uygulanması için İş Teftiş
Kurulu da dahil ilgili kamu kurumları bölgesel birimleri ile beraber uzmanlaşmaya ve eğitim
almaya devam etmiştir. Özel sektör de bu faaliyetlerden faydalanmıştır. Ölümcül silikosis
hastalına yakalanan işçilerin durumları ile ilgili yasama ve yargı sürecine yönelik adımlar
atılmıştır. Ancak, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili Çerçeve Direktif henüz iç hukuka
aktarılmamıştır. Özellikle çok sayıda ölümcül iş kazalarının yaşandığı Küçük ve Orta Ölçekli
işletmelerde mevzuatın uygulanması, medyanın ilgisini çeken ve kamuoyunca eleştirilen bir
sorun olmaya devam etmektedir. İş Teftiş Kurulu’nun idari kapasitesi, ilave personel istihdamı
ile güçlendirilmiştir. Resmi istatistiklere göre, 2008 yılı verilerine oranla yüzde 12’lik bir
düşüşle, 2009 yılında 64 bin 316 iş kazası yaşanmıştır. Ancak, kayıt dışı sektör dahil
edildiğinde, rakamlar çok daha yüksek olacaktır. Ayrıca, raporlama, veri toplama, meslek
hastalıklarının tanısı konularında ve iyi uygulama örneklerinin tüm paydaşlar arasında
paylaşımında ilerleme kaydedilmesine ihtiyaç vardır.
1
Sosyal diyalog alanında sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışan
personelin sendika kurmasına ve sendikal faaliyetlere katılmasına yönelik yasaklar
kaldırılmıştır. Ancak; söz konusu personelin herhangi bir grev eylemine katılmasına yönelik
yasak devam etmektedir. Başbakanlık tarafından çıkarılan bir Genelge’yle kamu görevlilerinin
sendikaların memurların sosyal hakları ile ilgili kurulları ile disiplin kurullarında görev
yapabileceklerine
düzenlemeler,
ilişkin
ilgili
düzenleme
yasal
getirilmiştir.
mevzuatta
gerekli
Sendikal
değişiklikler
haklara
ilişkin
yapılmadığı
için
anayasal
işlerlik
kazanamamıştır. İşyeri düzeyinde toplu sözleşme yapma hakkı ve toplu iş sözleşmesi yapmak
için gerekli olan barajlar gibi temel konularda sosyal taraflar uzlaşamamıştır. Rapor
döneminde Ekonomik ve Sosyal Konsey hiç toplanmamıştır. Sosyal tarafların kapasitelerinin
artırılması gerekmektedir. Toplu iş sözleşmesi ile korunan kesimin kapsamının düşük olması
konusunda ilerleme kaydedilmemiştir.
İstihdam politikasında bir miktar ilerleme gözlemlenmiştir. İşgücü ve istihdam verileri
iyileşmiş olmalarına rağmen, birçoğu halen AB ortalamalarının oldukça altındadır. Genç işsizlik
oranı çok yüksek seviyede devam etmektedir. Kadınlar başta olmak üzere işgücüne
katılmayanların oranı endişe verici yüksekliktedir. (Bknz. Ekonomik Kriterler)
İşsiz kişileri istihdam eden işverenlerin, bu kişiler için ödeyecekleri sosyal sigorta primleri
2015 yılı sonuna kadar devlet tarafından karşılanacaktır. Kısa çalışma fonunun uygulama
süresi uzatılmıştır. Aktif işgücü piyasası önlemlerinin uygulanması için işsizlik sigortası
fonundan yaratılan kaynaklar artırılmıştır. Ancak, bu önlemlere ilişkin etkin planlama,
uygulama, izleme ve değerlendirmenin nasıl yapılacağına ilişkin sorunlar devam etmektedir.
Part time çalışanlar, bazı meslek grupları ve ayda on günden az çalışanların işsizlik sigortası
fonundan
faydalanmaları
sağlanmıştır.
Ancak,
genel
olarak,
işsizlik
sigortasından
faydalananların sayısı bir önceki yıla göre azalmıştır. Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), faaliyetlerini
genişletmekte ve çalışan sayısını artırmaktadır. Ancak, söz konusu hususlarda, özellikle yerel
düzeyde halen istenilen rakamlara ulaşılamamıştır. İşverenlerin İŞKUR hizmetlerine olan
talepleri ve işe yerleştirme oranları artış göstermektedir. Ancak, gençlere ve kadınların
istihdamına yönelik önlemlerin alınması için daha fazla çaba sarf edilmelidir. Güvenceli
esneklik konusundaki tartışmalar güçlenmiştir.
Kayıt dışı sorunu devam etmektedir. Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı
(2008-2010)’nın sonuçları açıklanmamıştır. 2.750 sosyal güvenlik denetmeni kadrosu
açılmıştır. Ancak, özellikle vergi ve sosyal güvenlik kurumları başta olmak üzere, kurumlar
arası işbirliği ve veri paylaşımı konuları iyileştirilmelidir. Kayıt dışı ekonomiye karşı
2
mücadelede sosyal tarafların daha etkin rol almaları gerekmektedir. Ulusal İstihdam Stratejisi
henüz benimsenmemiştir. Çalışma koşulları ve endüstri ilişkileri hususunda Türk işgücü
piyasasında
ayrışma
sürmektedir.
İstihdam
Politikası
Önceliklerine
İlişkin
Ortak
Değerlendirme Belgesi’nin sonuçlandırılmasına yönelik halen hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.
Avrupa Sosyal Fonu (ESF) konusunda ilerleme kaydedildiği söylenebilir. İnsan Kaynaklarını
Geliştirme Operasyonel Programı’nın yürütülmesinden sorumlu olan Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ilave olarak 24 personeli işe almıştır. Mevcut ve yeni personelin
kapasitelerinin artırılmasına yönelik çabalar sürmektedir. Gelecekte oluşturulacak faaliyetler
için uygun kaynakların kullanılması konusunda sorunlar devam etmektedir, ki bu da fonların
kullanımının azalmasına neden olabilecektir. Programların izlenmesi ve değerlendirilmesine
ilişkin metotların güçlendirilmesi gerekmektedir. Programın başarısına ilişkin göstergelerin
özellikle daha yakından izlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Sosyal içerme alanında sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adı
altında; bu alandaki kurumsal bölünmüşlüğün üstesinden gelmek için sosyal koruma, sosyal
yardım, kadın, çocuk, engelliler ve aile konularından sorumlu bazı kurumları birleştiren yeni
bir bakanlık kurulmuştur. Ücretsiz sosyal yardım hattı, sağlanan hizmetlerin ulaşılabilirliğini ve
hızını arttırmıştır. Çocuklar ve engelliler için evde bakım hizmetlerinin iyileştirilmesini sağlayan
Bakım Hizmetleri Stratejisi ve Eylem Planı (2011-2013) kabul edilmiştir. Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) tarafından işletilen sosyal hizmet birimlerinin sayısı
artmaktadır. Buna rağmen, belirli kurumsal bakım merkezlerindeki koşullar endişe kaynağı
olmaya devam etmektedir. “Aile Hekimi Sistemi”nde ilerleme kaydedilmiştir: Türkiye, düşük
gelirli ailelerin çocuklarının ve sosyal güvenlik sistemi kapsamında olmayan bakıma muhtaç
kişilerin sağlık masraflarını karşılamaya başladı. Kamu kurumlarında engelli kişilerin istihdam
edilmesine yönelik olarak, personel üzerindeki bütçeyle ilintili kısıtlamaların kaldırılmasının
olumlu etkileri olmuştur. Buna rağmen hem kamu hem de özel sektördeki istihdam
edilebilirliği arttırmak için daha fazla çaba gerekmektedir. Sosyal hizmetler ile kamu istihdam
hizmetleri arasında bağlantı kurmayı amaçlayan ulusal eylem planının şu ana kadar sınırlı
etkisi olmuştur. Özellikle kırsal bölgelerde ve çocuklar arasında yoksulluk riskinde olan
nüfusun yüzdesi çok yüksektir. İstihdam edilenler arasındaki yüksek yoksulluk oranı endişe
sebebi olmaya devam etmektedir. Ortak Sosyal Koruma ve Sosyal İçerme Belgesi’nin (JIM)
sonuçlandırılmasına yönelik hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Bu alandaki hazırlıklar başlangıç
aşamasındadır.
Sosyal koruma alanında bir miktar ilerleme kaydedilmiştir. Aktif sigortalı sayısı Ocak 2010
ile Ocak 2011 arasında, sosyal güvenlik sisteminin kapsamını %84’e çıkararak 1,6 milyon
3
kişiden fazla artmıştır. Sağlık sigortası kapsamı da genişletilmiştir. Ancak, emeklilik sistemi
büyük açıklar vermeye devam etmektedir ve mali sürdürülebilirliği sağlamak için kayıtlı
istihdam oranını arttırmaya yönelik daha fazla çaba gerekmektedir. Mevsimlik tarım işçilerinin
durumu, göreceli olarak olumlu etkisi olan bazı yerel çabalara rağmen, çeşitli illerde endişe
kaynağı olmaya devam etmektedir.
Ayrımcılık yasağı alanında herhangi bir gelişme olmamıştır. Kapsamlı bir ayrımcılık yasağı
kanunu henüz kabul edilmiş değildir.
Fırsat eşitliği alanında bazı gelişmelerden söz edilebilir. 2011 yılında kabul edilen “Torba
Kanun”, özellikle kamu görevlileri için ebeveyn hakları açısından birçok değişikliği
içermektedir. Ancak, söz konusu değişikliklerin bir sonucu olarak, kamu görevlilerinin
ebeveyn haklarında gelişme olurken, öte yandan işçiler ile kamu görevlileri arasındaki fark
açılmıştır. Cinsiyet eşitliğine yönelik direktiflerin aktarımı konusunda eksiklik bulunmaktadır.
Türkiye henüz, istihdam ve meslekte kadın ve erkeğe eşit imkânlar ve eşit muameleye ilişkin
direktifte öngörülen bir Eşitlik Kurulu tesis edebilmiş değildir. Kadın istihdamı ve kadınların
işgücüne katılım oranları biraz artmıştır. Bu oranlar sırasıyla, %26,6 ve %29,8’dir. Ne var ki,
bu oranlar, AB ortalamalarının epey altındadır. TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu,
işyerinde taciz, kadınlara yönelik şiddet ve erken yaştaki evlilikleri de içeren kadın sorunlarına
dikkat çeken birçok rapor yayımlanmıştır. Kadın istihdamının artırılmasına yönelik Başbakanlık
Genelgesi’nin uygulanabilmesi için daha fazla çaba harcanmalıdır. Kadınların politikada, kamu
idarelerinin üst düzey pozisyonlarında, hükümette, siyasi partilerde ve sendikalarda temsili
düşük düzeydedir. Kadın ve erkek arasındaki mesleki ayrımcılık konusunun da ele alınmaya
ihtiyacı vardır. Özellikle kadın istihdamının önünde engel teşkil eden kalıplaşmış bakış açısı ile
mücadele etmek ve mali imkânlar ile karşılanabilecek çocuk bakım imkânlarına erişimi
geliştirmek
suretiyle kadın etkinlik oranının artırılmasına yönelik daha fazla çaba
gösterilmesine ihtiyaç vardır.
Sonuç
İstihdam ve sosyal politika alanında sınırlı bir ilerleme olmuştur. İdari kapasite, müktesebatın
etkili aktarılmasında ve uygulanmasında bazı gelişme işaretleri göstermiştir. Ancak,
müktesebatla uyum konusunda halen ileri düzeyde bir gelişme sağlanamamıştır. Sendikal
haklara ilişkin Anayasa değişiklikleri, mevzuatta AB standartları ve ILO sözleşmeleriyle
uyumlu olarak tam sendikal hakların tanınmasına yönelik daha ileri değişikliklere sebep
olmamıştır. Geniş ölçekli kayıt dışı çalışmanın azaltılması ve kadın istihdam oranlarının
artırılması için daha fazla çabaya ihtiyaç duyulmaktadır. İş Kanunu’nun kapsamı halen
kısıtlıdır. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatının uygulamasının kuvvetlendirilmesi gerekmektedir.
4
Yoksulluk riski özellikle kırsal nüfus ve çocuklar için halen çok yüksektir. Eşitlik Kurulunun
kurulmasına ilişkin mevzuat halen çıkarılmamıştır.
II. Ekonomik ve Sosyal Haklar Bölümünün Çalışma Hayatına İlişkin Kısımları
Kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konusunda sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Ebeveynlik
yardımlarının mevzuatta düzenlenmesiyle kamu görevlilerinin iş ve özel yaşamları arasında
dengenin sağlanmasına yönelik çaba sarf edilmiştir. TBMM’nin Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonu tarafından yayımlanan raporlarda35 kadınların sorunlarına değinilmiş ve eğitimin
desteğiyle birlikte kurumsal kapasite arttırılmıştır. Ocak 2011’de kabul edilen Borçlar Kanunu
ile birlikte işyerinde zorbalık sorununa çözüm getirilmesi amaçlanmıştır. Bu kanunu Mart
2011’de kabul edilen Başbakanlık Genelgesi izlemiştir. 2009 yılında %26 olan kadınların
işgücüne katılım oranı 2010 yılında %27,6’ya yükselmiştir. İlköğretimde cinsiyet farklılığında
daralma ulusal düzeyde devam etmiştir ve farklılıklar hemen hemen kapanmıştır. 2011
seçimleri sonucunda kadınların meclisteki temsil oranı %9’dan %14’e çıkmıştır.
Yeni aile ve sosyal politikalar bakanı atandığından beri kadınlarla ilgili Sivil Toplum Örgütleri
ile diyalog gelişmiştir.
Buna rağmen, töre cinayetleri, erken ve zorunlu evlilikleri de kapsayan kadına şiddetle
mücadele ve cinsiyet eşitliği konularındaki sorunlar devam etmektedir. Kadınlara yönelik
pozitif ayrımcılık yaratan anayasal değişiklikler henüz sonuçlarını doğurmamıştır.
Araştırmalar; kadınların politikaya katılımının artması konusunda geniş bir halk desteği
olduğunu gösterse de kadınların siyasi, kamu idaresi ve hatta eğitim36 alanlarındaki idari
pozisyonlarda, valilik düzeyinde, siyasi partilerde ve sendikalardaki temsili sınırlı kalmaktadır.
Araştırmalar kadınların politikaya katılımının düşük olmasında sadece seçmen tercihlerinin ya
da kadınların geleneksel ailevi rollerinin değil, aynı zamanda politikada kadınlara verilen
desteğin yetersizliğinin de rol aldığını göstermektedir.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------35
Yayımlanan raporlar erken evlilikleri, kadınlara karşı şiddeti, işyerinde zorbalığı, kadınlar üzerinde çocuk cinsiyetine ilişkin
baskıyı ve evliliğin geleneksel biçimlerini kapsamaktadır. Komisyon’un erken evlilikler hakkındaki raporu yoksulluk, eğitim
yetersizliği ve erken evlilikler arasında doğrudan ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Rapor ayrıca geleneklerin ve yanlış dini
yorumlamaların rollerine de değinmektedir.
36
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün eğitim sektöründeki kadınların statüsü ile ilgili raporunda, kadın istihdamının göreceli
olarak yüksek olduğu eğitim sektöründe dahi okullardaki 58.835 idari pozisyondan sadece yaklaşık %9’unun kadınlar
tarafından yürütüldüğü belirtilmektedir. Yükseköğretim kurumlarına bakıldığında ise; rektörlerin sadece %5’inin, dekanların
%15’inin kadın olduğu görülmektedir.
5
Kadınlar genellikle aile içi işlerde kötü şartlarda, kayıt dışı ve ücret almadan çalışmaktadırlar.
Kadınları kendi işlerini kurmaya teşvik eden finansal kaynaklar yetersiz kalmıştır. İş piyasasına
ilişkin varolan önlemlerin, meslek kursları da dahil olmak üzere, istihdamda cinsiyet ayrımını
önleyecek bir bakış açısıyla tasarlanması gerekmektedir. İşe alım esnasında ayrımcılık
yapıldığı rapor edilmiş ve araştırmalara göre beyaz yakalı kadınlar içinde işsizlik geçen yılda
artmıştır.
Orta öğretimde cinsiyetler arasındaki fark artmıştır (bkz. Çocuk hakları bölümü). Kız
öğrencilerin eğitimlerine daha ileri seviyelerde devam etmelerinin sağlanması konusunda
sorunlarla karşılaşılmaktadır. Eğitimin bütün düzeylerinde okutulan ders yer alan cinsiyete
ilişkin önyargıları yok etme çabalarının istenilen sonuçları vermesi henüz sağlanamamıştır.
Yazılı, sözlü ve görsel basın tarafından cinsiyete dair davranışlar tek tipleştirilmektedir.
Özetle, kadın haklarını korumak, cinsiyet eşitliğini desteklemek ve kadına yönelik şiddetle
mücadele etmek hala başlıca sorunlardır. Kadın haklarını ve cinsiyet eşitliğini güvence altına
alacak olan hukuki çerçeve kapsamlı bir şekilde mevcuttur. Ne var ki hukuki çerçevenin
politik, sosyal ve ekonomik gerçekliğe dönüşebilmesi için esaslı çaba sarf edilmesi
gerekmektedir. Yürürlükteki yasaların ülke çapında istikrarlı bir biçimde uygulanması
gerekmektedir.
Çocuk haklarıyla ilgili olarak, 2010-2011 döneminde okul öncesi öğretim gören çocukların
oranı geçen yıla nazaran artmıştır. Aynı zamanda öğretmenlerin sayısında da artış
yaşanmıştır. İlköğretime (1-8. sınıf) kayıt oranı yükselmiş ve kız ve erkek öğrencilerin oranı
arasındaki fark da neredeyse kapanmıştır. Ortaöğretime (9-12. sınıf) kayıt oranı ise
erkeklerde %67,5’ten %72,3’e, kızlarda %62,2’den %66,1’e çıkmıştır. Bu durum cinsiyet
oranları arasındaki farkın az da olsa açılmasına neden olmuştur. Türkiye, Avrupa Konseyi’nin
Çocukların Cinsel İstismar ve Tacizlere Karşı Korunması Sözleşmesini imzalamıştır.
Çocuk işçiliğini önlemeye yönelik henüz elle tutulur bir ilerleme kaydedilmemiştir. Mevsimlik
tarım çocuk işçiliği ve göçmen çocuk işçiliği üzerine bir saha çalışması yapılmaktadır. Bu
alandaki idari kapasite zayıf kalmaktadır ve yurt çapında bir izleme ve denetleme sistemi
geliştirilmemiştir. Hali hazırda çalışmakta olan çocukların sayısı ve durumu ile ilgili güncel bilgi
eksikliği bulunmaktadır ve çocuk işçiliğinin önüne geçmek amacıyla benimsenmiş mevcut bir
sistem yoktur.
Cinsiyet eşitliği ve kadına karşı şiddete ilişkin ulusal eylem planının uygulanması; işgücü ve
mali
kaynakların
eksikliği
nedeniyle
aksamaktadır.
İlgili
Başbakanlık
Genelgelerinin
uygulanmasında ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir. Eylem planları ve genelgeler bağlayıcı
6
değildir ve ülkenin her yerinde eşit şekilde uygulanmamaktadır. Cinsiyet ile ilgili hususların
kanunlaştırılmasına ve kamu idarelerinde yaygınlaştırılmasına ihtiyaç vardır.
Özetle; eğitim, çocuk işçiliği, sağlık, idari kapasite ve işbirliği de dahil olmak üzere bu
alanlardaki uygulamaların güçlendirilmesi için çaba harcanması gerekmektedir. Genel olarak,
çocuklar ve gençler için daha önleyici ve iyileştirici önlemler alınmalıdır. Ayrıca yürürlükte olan
mevzuatla uyumlu olarak çocuk mahkemelerinin sayısının artması ve çocuklara verilen
cezaların en aza indirgenmesi gerekmektedir. Cezanın mutlaka gerekli olması durumunda ise
bunun uygun koşullarda gerçekleşmesi sağlanmalıdır.
Sosyal açıdan korunmaya muhtaç ve/veya özürlülere ilişkin olarak, erişilebilirlik
stratejisi ve ulusal eylem planı kabul edilmiştir. Bununla birlikte özürlülerin lehine pozitif
ayrımcılık getiren anayasal değişiklikler özel önlemlere dönüştürülmemiştir. Özürlülerin hakları
ile ilgili BM Konvansiyonu uygulamalarının izlenmesine yönelik ulusal bir mekanizma ve
tercihli protokol halen oluşturulmamıştır.
Özürlülerin istihdamını artırmaya yönelik çabalar kamu sektöründe belli oranda başarıya
ulaşmıştır. Ancak, hem kamu hem de özel sektörde yeni iş olanakları yaratmayı ve evden
çalışmayı teşvik edecek daha fazla düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Özürlülere ve akıl sağlığı bozuk kişilere yönelik veri ve araştırma eksikliği; politika karar
vericilerin bilgilendirilmesinin önünde engel teşkil etmektedir.
Özürlüler eğitim, sağlık, sosyal ve kamu hizmetlerine erişimde zorluklarla karşılaşmaktadırlar.
Yürürlükte bulunan yasaya rağmen kamu binalarına erişimdeki fiziksel engeller sorun
oluşturmaya devam etmektedir. Özürlülere yönelik önyargılarla mücadele konusunda
farkındalığın arttırılmasına ilişkin çabalar yoğunlaştırılmalı ve onların sosyal ve ekonomik
yaşama katılımları arttırılmalıdır. Özel eğitime ilişkin yasal düzenlemenin bütünüyle
uygulanması gerekmektedir. Akıl sağlığı endişe konusu olmaya devam etmektedir. Akıl sağlığı
bozuk kişilerin haklarının korunması ve bazı bakım kurumlarındaki şartların iyileştirilmesi için
daha fazla çabaya ihtiyaç duyulmaktadır. Akıl (ruh) sağlığı merkezlerini izleyip teftiş edecek
bağımsız bir organ henüz kurulmamıştır.
Ayrımcılık yasağı ilkesine Anayasa ve çeşitli kanunlarda yer verilmiştir. Ne var ki, ayrımcılık
yasağına ilişkin kapsamlı bir mevzuat bulunmamaktadır, mevcut yasal çerçeve Avrupa Birliği
müktesebatıyla uyumlu değildir ve uygulamada toplumun çeşitli kesimlerinde yer alan kişiler
ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. Ayrımcılık ve Eşitlik Kurulu’nun oluşturulmasına ilişkin yasal
düzenleme henüz yapılmamıştır.
Hükümet, ‘cinsel kimlik’ ya da ‘cinsel eğilim’ nedenleriyle ayrımcılığa yönelik tüm referansları,
Ayrımcılık ve Eşitlik Kurulu’nun oluşturulmasına ilişkin kanun tasarısından kaldırmıştır.
7
Türkiye, yargısız infaz ve diğer kanunsuz cinayetlerle ilgili, tüm devletlere homoseksüelliği suç
kapsamından çıkarmaya yönelik çağrıda bulunan BM Kararına ilişkin Avrupa Birliği
sponsorluğundaki bir değişiklik önerisini, Türkiye’de homoseksüellik cezai bir suç olmamasına
rağmen desteklememiştir.
Çalışma ortamlarında ayrımcılıkla ilgili birkaç olayda eşcinsel memur ve çalışanlar, cinsel
tercihleri sebebiyle işten atılmışlardır. Konuyla ilgili açılan bazı davalar ve adli kovuşturmalar
devam etmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun ‘Alenen Teşhircilik’ ve ‘Genel Ahlâka Karşı Suçlar’
ile ilgili maddeleri halen eşcinsel kişilere karşı ayrımcılık yapmak için kullanılmaktadır.
Kabahatler yasası genellikle transseksüel kişilere ceza uygulamak amacıyla kullanılmıştır.
Özetle, sosyal açıdan korunmaya muhtaç olan kişiler ve/veya özürlülerin durumlarını
düzeltme çabaları devam etmektedir. Ancak, bu kişilerin sosyal ve ekonomik hayata
katılmalarında daha ileri önlemlerin alınması gerekmektedir. İşçilik hakları, sendikal haklar ve
ayrımcılığa karşı mücadele konusunda hala çok yapılması gerekenler vardır.
Sendikal haklar ve işçi haklarına ilişkin olarak, mevcut hukuki çerçeve AB standartları ve
ILO Sözleşmeleri ile uyumlu değildir. Özel sektör işçileri ve kamu çalışanlarının örgütlenme
özgürlüğü, toplu pazarlık ve grev hakkı konusunda esaslı engeller durmaktadır. Sendikal
haklardaki bazı kısıtlamaları kaldıran Anayasa değişiklikleri henüz konuyla ilgili mevzuata
aktarılmamıştır. Sendikal mevzuat, kısmen sosyal taraflar arasındaki işyerinde örgütlenme
hakkı ve toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gerekli olan barajın düşürülmesi gibi bazı ana
konulara ilişkin anlaşmazlıklar nedeniyle değiştirilememiştir.
Rapor döneminde sosyal diyalog mekanizmaları etkin bir şekilde kullanılmamıştır. Eylül 2010
referandumundan sonra anayasal çerçeve kazanan Ekonomik ve Sosyal Konsey, henüz
toplanmamıştır.
Çalışma
hayatı
ve
sosyal
alanlara
ilişkin
politika
ve
kanunların
oluşturulmasında sosyal tarafların katılımının geliştirilmesi gerekmektedir.
İşçilik haklarının uygulanmasına ilişkin problemler sürmüştür. İşçilerin sendika üyeliği ve
sendikal faaliyeti sebebiyle işten çıkarılmalarına ilişkin çeşitli olaylar bildirilmiştir. Bu olaylar
mahkemelerce etkili bir şekilde ele alınmamıştır. Sendikaları kapatılmak üzere dava edilen
öğrenciler, emekliler, çiftçiler ve yargı çalışanları gibi gruplara örgütlenme hakkı halen
tanınmamıştır. Sendika gösterileri yetkililer tarafından genellikle olumsuz karşılanmış ve
kısıtlamalarla aşırı güç kullanımına maruz bırakılmıştır.
8
Download