GDO Nedir? GDO’nun Tarihçesi Neden GDO? Gen Transfer Aşamaları Bitkilerde ve Hayvanlarda Gen Transferi GDO’nun olumlu ve olumsuz yönleri İnsan Sağlığına Etkisi GDO’nun Biyolojik Çeşitliliğe Etkisi GDO’un Çiftçiye Yararları ve Zararları Hukuki Boyut GDO’nun Dünya’daki ve Türkiye’deki Yeri Toplumun Bakış Açısı Üretilen GDO’lar Sonuç ve Alınabilecek Önlemler Kaynakça Akıl almaz bir hızla ilerleyen gen teknolojisi artık sadece bir araştırma alanı olmaktan çıkıp sağlıktan tükettiğimiz besinlere, kullandığımız eşyalardan hayvanlarımıza kadar birçok alanda hayatımıza girmiştir. Gen teknolojisinin en ses getiren meyvesi genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) tüm dünyanın gündemine oturmuştur. Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), organizmanın gen diziliminin değiştirilmesi ya da gen aktarımı ile kendi doğasında bulunmayan bir özellik kazandırılmasıyla oluşan ürünlerdir. Bu ürünlere ayrıca transgenik ürünler, bu teknolojiye rekombinant DNA teknolojisi denir. Genetik modifikasyon terimi en genel anlamıyla hayvan, bitki ve mikroorganizmalar gibi canlıların genetik yapısını değiştiren bir dizi özel teknolojiyi ifade eder. II. Dünya Savaşından sonra dünya nüfusu hızla artmaya başladı. Artan nüfusun beslenme gereksinimlerinin karşılanması için “Yeşil Devrim” olarak adlandırılan bir gelişme yaşandı. Bu devrim temelde dar alanda en yüksek düzeyde ürün alınabilmesi için tarım ilaçlarının, kimyasal gübrelerin ve aşırı suyun kullanılmasıydı. Hatalı kullanılan tarım ilaçlarının ve kimyasal gübrelerin insan sağlığına zarar verdiği gösterildi. Bazı tarım ilaçları yasaklandı. Zamanında kurtarıcı olarak gösterilen yeşil devrim geride çevre kirliliği gibi ciddi yan etkiler bıraktı. Kapitalizmin doğası gereği sürekli daha fazla tüketme eğiliminde olunması sermayeyi yeni pazarlar aramaya zorunlu kıldı. Mendel teorileri üzerine kurulmuş olan bitki ve hayvan ıslahı tekniklerinin yavaş ve pahalı olması araştırmacıları yeni arayışlara yöneltmiştir. Bitkilerde Gen Aktarım Nedenleri Herbisit ve böceklere karşı dayanıklılık kazandırılması, Virüsler, fungus, bakteri ve bitki parazitlerine karşı dirençlilik kazandırılması, Çevresel koşullara tolerans, Azot fiksasyonu ve ürün miktarının geliştirilmesi, Geç olgunlaşma, Besinsel özelliklerin geliştirilmesi, Erkek kısırlık, Sekonder metabolit, ilaç, aşı vb. üretimi. DNA ekstrasyonu: Bu basamakta, istenilen organizmanın tüm DNA’sı ekstrakte edilir. Tek bir genin klonlanması: Bu DNA içerisindeki genin yeri tespit edilerek kopyalama işlemi gerçekleştirilir. Genin dizayn edilmesi: İlgili gen kopyalandıktan sonra bitki içerisinde eksprese olabilmesi için modifiye edilir. Transformasyon: Genin modifiye edilmesinden sonra, çeşitli transformasyon metodların bir tanesi kullanılarak, klonlanmış yeni genler, bitki hücrelerine aktarılır. Geri çaprazlama: Bu yöntem ile yüksek verimli elit transgenik yeni hatlar elde edilmeye çalışılır. Bitkilerde dolaylı gen transferi: İstenilen özelliği taşıyan gen bitkiye Agrobacterium kullanılarak aktarılır. Bitkilerde doğrudan gen transferi: İstenilen özelliği taşıyan gen, hedef hücreye gen tabancası, partikül bombardımanı gibi yöntemlerle aktarılır. Yatay gen kaçışı: Aynı tür bir bitki içinde gerçekleşen kaçışa denir. Dikey gen kaçışı: Farklı tür bir bitki içinde gerçekleşen kaçışa denir. Hayvanlarda Gen Aktarım Nedenleri İnsan terapötik proteinleri üretimi, Organ ve doku nakilleri, İnsan sütüne benzer inek sütü yapımı, Hastalıkların hayvan modelleri, Hücre terapisi, Et, süt vb. üretim artısı, özellik iyileştirmesi, hastalık direnci. Genetiği Değiştirilmiş (Transgenik) Hayvanlar Transgenik hayvanlar, genomlarında kendilerine ait olmayan bir geni taşıyan hayvanlar olarak tanımlanır. Niçin transgenik hayvanlar? Yeni bilgilerin kazandırılması, Genetik şifrenin çözülmesi Fizyolojik sistemlerin genetik kodunun belirlenmesi, Genetik olarak hastalık modellerinin geliştirilmesi, Yeni özellikli hayvanların üretilmesi, Yeni hayvansal ürünlerin üretilmesidir. Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar (GDG) Günümüzde üretilmekte olan GDG’ler: Zehirlik potansiyeli azaltılmış GDG’ler, Herbisid ve insektisidlere dirençli soya fasülyesi, mısır, pamuk cinsleri Asya ülkelerinde görülen kronik beslenme yoksunluğuna yönelik demir ve vitaminlerden zenginleştirilmiş pirinç, Afrika’da ürünlere zarar veren bir virüse karşı dirençli hale getirilmiş tatlı bir patates türü, İklim koşullarındaki aşırı değişimlere dirençli çeşitli bitki türleri. Geliştirilmekte olan bazı GDG’ler: Hepatit B gibi bulaşıcı hastalıklara karşı insan aşıları içeren muzlar, Normal olgunlaşma sürecinden hızlı gelişen balıklar, Erken ürün veren çeşitli meyve ve sebze türleridir. 1. Besin kalitesinin ve sağlığa yönelik faydalarının artırılması, 2. Meyve ve sebzelerin raf ömrü ve organoleptik kalitelerinin artırılması, 3. Bitkisel ve hayvansal ürün veriminin artırılması, 4. Yenilebilir aşı ve ilaç üretimi, 5. İnsan hastalıklarının tedavisinde ve organ naklinde kullanılması, 6. Bio-fabrikalar ve endüstriyel kullanım için ürün ham materyali olarak kullanımı, 7. Çevresel faydaları. 1. Besin kalitesindeki değişiklik ve gıda güvenliği, 2. Allerjik reaksiyonlar ve toksik etkiler, 3. Gen patentleme ve terminatör teknolojisinin etkisi, 4. GD gıdaların etiketlenmesi ile ilgili kaygılar, 5. Çevresel kaygılar, 6. Biyolojik ve genetik çeşitliliğin tehdidi, 7. Çeşitli grupların kaygıları, 8. Dini, kültürel ve etik kaygılar, 9. Bilinmeyen korkular. GDO teknolojisinin riskleri göz önünde bulundurularak bir çok ülke bu ürünlerin doğaya salınımları konusunda sıkı bir kontrol sistemi uygulamakta ve gıdaların bu tür ürünlerden yapılmaları yada bunları içermeleri durumunda ürün etiketlerinde beyan edilmeleri zorunluluğu getirmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda antibiyotiklere karşı direnç, allerjinite ve toksisite gibi etkiler tespit edilmiştir. Ancak GD ürünlerin sağlık üzerinde, özellikle uzun dönemde yaratabilecekleri etkiler üzerinde henüz kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Gen transferi esnasında istemsiz gen kaçışları meydana gelebilir. Bu gen kaçışı insan kontrolünde olmaksızın GDO’lu ürünler rüzgar vb. aracılığıyla doğal ürünleri dölleyebilir. İşte bu noktada GDO ile ilgili en önemli kaygılardan biri oluşmaya başlar. Yani aktarılan genlerin doğal bitki türüne atlayarak, bulundukları çevredeki doğal türlerde genetik çeşitliliğinin kaybına neden olmaları, Yabani türlerin doğal yapılarında sapmalara neden olmaları, Tek yönlü kimyasal uygulanmasından kaynaklanacak olan tek yönlü evrimin teşvik edilmesiyle ekosistemdeki tür dağılımını ve dengeleri bozmaları gibi… GDO ürünlere aktarılan özelliklerin gruplandırılması Bitkileri bazı zararlı böceklerden korumak için ilaç masrafından kurtulacaklardır. İstemedikleri yabani otlardan kurtulmak için istedikleri kadar ilaç kullanılabilecek ve bu şekilde bitkiler hiçbir zarar görmeyecektir. Fazla ilaç kullanımından dolayı toprak kirlenmesi gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ayrıca maddi yükümlülüğü artırmaktadır. GD’li ürünlerin ekilmeye başlanmasıyla tohumluk hakkı kalmayacaktır. Çünkü üretilmekte olan GD bitkilerin büyük bir kısmı, açık tozlaşan melez türler. Yani her yıl bu tohumların yenilenmesi gerekir. GD tohumların fiyatları, klasik tohumlardan, değiştirilen özelliğe göre daha pahallıdır. Yetkililerin söylediklerine göre, GDO’lu ürünlerde verim yüksek olsa da, çiftçi bundan pek karlı çıkmayacaktır. Avrupa Birliğine üye ve aday devletler, “Cartagena Protokolü” olarak bilinen Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması Biyogüvenlik Protokolü’nü kabul etmiş durumdadır. Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması gereğince hazırlanan Protokol, 130’dan fazla ülke tarafından 29 Ocak 2000 tarihinde Fransa’da kabul edilmiştir. Türkiye de bu protokolü 24 Mayıs 2000 tarihinde imzalamıştır. GDO'lar veya GDO'lu ürünler 13 ülkede 60 milyon hektar arazide üretiliyor. Bu üretimin büyük bölümü ABD, Kanada, Arjantin ve Çin'de gerçekleşiyor. Dünyada GDO’ lu ürünler için etiketleme rejimleri Seviye Tam olarak düzenlenmiş zorunlu etiketleme rejimleri Çeşitli düzenleyici ve gönüllü yaklaşımlard an oluşan etiketleme rejimi Düzenleme yok Açıklama Ülkeler Ürün etiketleme yöntemi - gen teknolojisi kullanılarak üretilmiş organizmalardan kaynaklanan maddeler içeren veya bunlardan türetilen tüm gıdaların zorunlu etiketlenmesi Avrupa Birliği Gıda etiketlemenin bileşimi - son ürün olan gıdanın içerisinde yeni DNA ve/veya protein mevcut olan tüm GDO gıdaların ve içeriklerin zorunlu etiketlenmesi. Avustralya/Yeni Zelanda, Rusya Gıda etiketlemenin bileşimi (sınırlı kapsam) - sadece son ürün olan gıdanın içerisinde yeni DNA ve/veya protein mevcut olan GD gıda veya gıdanın temel maddesi olan bir bileşik içeren tanımlanmış gıda kalemlerinin zorunlu etiketlenmesi. Japonya, Çin, Kore, Tayland ve Malezya (önerildi) Karşılaştırmalı etiketleme - sadece GD gıdanın konvansiyonel ikizinden önemli ölçüde farklılık gösterdiği durumlarda zorunlu etiketlenmesi Kanada, ABD, Hong Kong (önerildi) Gönüllü etiketleme - Gönüllü rejim (GD ve konvansiyonel ikizi ile aynı yapıda ise) yanlış, saptırıcı, aldatıcı etiketleme, reklâma ile ilgili dürüst ticari düzenlemelere güven duymak ve uygunluk için yardımcı olacak ilgili tüzüğe itimat etmek ile oluşur. Kanada, ABD Diğer- Mevcut bir düzenleme yok. Gönüllü etiketleme için izin verilebilir ancak ilgili tüzüğe veya kılavuz ile ilgili bir belirti mevcut değil. Filipinler, Singapur Eklenen özelliğe göre transgenik bitkilerin dünya genelinde ekiliş alanları, milyon hektar 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2005’ de pa y Herbisit toleranslı 0.6 6.9 19.8 28.1 32.7 40.6 44.2 49.7 58.6 63.7 % 70,8 Böcek (insect) toleranslı 1.1 4.0 7.7 8.9 8.3 7.8 10.1 12.2 15.6 16.2 % 18.0 Böceğe dayanıklı ve herbisit toleranslı -- <0.1 0.3 2.9 3.2 4.2 4.4 5.8 6.8 10.1 % 11,2 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 1.7 11.0 27.8 39.9 44.2 52.6 58.7 67.7 81.0 90.0 Eklenen özellik Virüse dayanıklı ve diğer Toplam Türkiye’de biyoteknolojik çalışmalar Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ve ODTÜ bünyesinde devam etmektedir. Ancak çalışmalar GDO’ların seri üretimine geçilecek kadar ileri düzeyde değildir. Türkiye henüz bu konuyla ilgili bir yasaya sahip değildir. Yalnız Cartagena Protokolü’nü imzalamıştır ve onun gereklerini uygulamaktadır. Toplumun GDO’lara bakış açılarını saptamak amacıyla anket uygulanmıştır. Katılımcıların; %41 i GDO terimini ilk kez tv de duyduğunu, %45 i GDO ların sağlık sorunu yaratabileceğini belirtmiştir. “%95 i ürünlerin üzerinde GDO olup olmadığı belirtilmelidir” demiştir. Sonuç olarak; ankete katılan tüketicilerin çoğunun GDO lara bakışının negatif olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak bilgi seviyesi arttıkça GDO lara bakış açısı daha olumlu olmaktadır. Kutuplarda yaşayan bir tür balıktan izole edilen anti-freeze (yani bitki dokularında donmayı engelleyen) geni domates ve çilek gibi bitkilere aktarılarak soğuğa dirençli GD domatesler ve çilekler (geliştirilme aşamasında) geliştirilmektedir. Değiştirilmemiş beyaz pirinç (solda) ve genetik modifiye edilmiş altın pirinç (sağda) Zararlı bitkilerle savaşmada kullanılan ilaçlara karşı dayanıklı hale getirilmiş soya fasulyesi, kolza, kanola, mısır ve pamuk bitkileri de var. Amino asit içeriği yükseltilmiş tahıl ve patatesler. Avusturalya’daki Bresatec domuzları (hayvanın yemden yararlanma kabiliyeti ve et verimi arttırılmıştır). ABD’deki AquAdvantage somon balıkları (okyanus yayın balığının antifreeze protein geni aktarılmış, kısa sürede büyüyen balık). İnsan sütüne benzer inek sütü yapılmıştır. Zararlı böceklere karşı kendi zehrini üreten mısır çeşitleri. Bacillus thuringiensis’den alınan bir genle bu böcekler için zehirli olan ancak başka canlılara zarar vermeyen madde üretimi sağlanıyor. Dünyada genetik yapısı değiştirilmiş canlıların ve bunlardan elde edilen gıdaların dağılımı hızla artmaktadır. Mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta, glikoz şurubu, sakkaroz, fruktoz içeren gıdalar; bisküvi, kraker, pudingler, bitkisel yağlar, bebek mamaları, şekerlemeler, çikolata ve gofletler, hazır çorbalar, mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvanlardan elde edilen gıdalar ile pamuk GDO’lu olma riski taşıyan tarımsal ürünlerin başında gelmektedir. Bu ürünlerin özellikle insan sağlığı üzerinde kısa ve uzun dönemde oluşturacağı etkiler ise yeterince bilinmemektedir. Ayrıca bu ürünlerin genetik çeşitliliği tehdit etmesi durumunda geri dönüşü olmayan bir sürece de girilmiş olacaktır. GDO’lu tohumların kontrolsüz alanlarda ekimine izin verilmemeli, Gümrüklerde, iç piyasada etkin bir denetim sistemi kurulmalı, Türkiye’de GDO’lu ürünler konusunda kendi araştırmalarını yapmalı, teknolojisini kendi üretmeli, Tarımda, girdiden çıktıya, tüm alanlarda bağımlılık zincirini kıran, kendi potansiyelini kullanan bir politika izlenmelidir. Akdemir, S. (2009). Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Mı?. Ekonometri, (37), 116-117. Akhan, S. ve Canyurt, M.A, (2008). Transgenik Balıklar: Fayda ve Riskler, Journal Of Fisheries Sciences.com, 2(3), 284-292. As, Ö. (2009). Ayın Konusu: Genetiği Değiştirilmiş Ürünler. Gıda Dergisi, (6), 10-20. Atsan, T. ve Erem Kaya, T. (2008). Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Tarım ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri. U.Ü.Ziraat Fakültesi Dergisi, 22(2), 1-6. Aydın, H. (2008). Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin Toprak Ekosistemine Etkileri. F.Ü. Sağ. Bil. Derg., 22(1), 49-52. Başkaya, R., Keskin, Y., Karagöz, A. ve Koç, H.İ. (2009). Biyogüvenlik. TAF Prev Med Bull, 8(2), 117-186. Binbaşaran Tüysüzoğlu, B. ve Gülsaçan, M. (2004). Türkiye’de GDO. Bilim ve Teknik Dergisi, (443), 36-43. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi. (b.t.). 18 Ekim 2009, www.ogm.gov.tr/yukle/biyolojik.doc. Burdurlu, A. (1999). Kanatlı Hayvanlarda Biyoteknolojik Çalışmalar. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 57-67. Çelik, V. ve Turgut-Balık, D. (2007). Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar. Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 23(1-2), 13-23. Demir, A. ve Pala, A. (2007). Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara Toplumun Bakış Açısı. Hayvansal Üretim, 48(1), 33-43. Demir, A., Seyis, F. ve Kurt, O. (2006). Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar: I.Bitkiler. OMÜ Zir. Fak. Dergisi, 21(2), 249-260. Filazi, A. ve İnce, S. (2006). Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar. Veteriner Hekimler Derneği Dergisi, 77(2), 21-28. Gaskell, G., Bauer, M.W., Durant, J. ve Allum N.C. (1999). Worlds Apart? The Reception of Genetically Modified Foods in Europe and the U.S.. Plant Biotechonology: Food And Feed, 387, www.sciencemag.org. Gücükoğlu, A., Küplülü, Ö., Genetik Modifiye Organizmalar. http://vetgida.veterinary.ankara.edu.tr/bilimsel/gmo.pdf [Erişim Tarihi: 17/10/2009]. Gürlek, M., Turan, F. Ve Turan, C. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Hayvan Beslemede Kullanımı. http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b13.pdf [Erişim Tarihi: 16/10/2009]. Kulaç, İ., Ağırdil, Y. ve Yakın, M. (2006). Sofralarımızdaki Tatlı Dert Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Halk Sağlığına Etkileri. Türk Biyokimya Dergisi, 31(3), 151-155. Meseri, R. (2008). Beslenme ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar. TAF Preventive Medicine Bulletin, 7(5), 455-460. Serageldin, İ. (1999). Biotechnology and Food Security in the 21st Century. http://www.biotech-info.net/biotech_security.html [Erişim Tarihi: 17/10/2009]. Yanaz, S. Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalar Konusu ve Cartagena Biyogüvenlik Protokolü. www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/.../genetik.doc [Erişim Tarihi: 16/10/2009]. Yılmaz, C. (2007). Pusulanız Sağlık Olsun. Ege Üniversitesi Basımevi, 8699. Hazırlayanlar; Burcu AKGÖNÜL Canan EREM Duygu ÇINAR Gülendam HALİMOĞLU 2006260044 2006260018 2006260012 2006260043