DÜZYAZI TÜRLERİ Düzyazılar işlenen konu ve konunun işlenme tekniğine göre iki ana grupta incelenir: A. Öyküleme yazıları B. Düşünce yazıları ÖYKÜLEME YAZILARI a) Hikaye kısa ve orta uzunlukta bir yazı türüdür. Roman ise uzundur. b) Hikayede kişi sayısı romana göre daha azdır. c) Hikayede genellikle bir tek olay anlatılırken, romanda birbirine bağlı olaylar anlatılır. d) Hikayede olaylar kısa bir zamanı kapsar, romanda ise genellikle uzun bir zaman söz konusudur. e) Romanlarda olayın geçtiği dönemin siyasi, sosyal, tarih durumu hakkında bilgi edinilir. Bu durum hikayelerde pek yoktur. f) Hikayelerde sınırlı bir mekan söz konusudur. Romanlarda ise olaylar daha geniş bir coğrafyada meydana gelir. 1. ROMAN : Yaşanmış veya yaşanması muhtemel, gerçek veya gerçeğe yakın olayların belli bir düzen içerisinde anlatıldığı, yer, zaman ve şahısların belli olduğu uzun yazılardır. Konularına göre şöyle adlandırılır: Psikolojik roman, töre romanı, macera romanı, tezli roman, köy romanı, tarihi roman, egzotik roman, mektuplu roman, bilim-kurgu romanı, biyografik roman... Ayrıca romanlar, etkilendikleri edebi akımlara göre “klasik roman, romantik roman, realist roman, naturalist roman” gibi adlar alırlar. 2. Hikaye (Öykü) : Yaşanmış ya da yaşanması muhtemel, gerçek veya gerçeğe yakın olayların, belli bir düzen içerisinde anlatıldığı orta uzunluktaki yazılardır. Dünya Edebiyatı’nda hikaye türünün ilk örneği İtalyan yazar Boccacio’nun Decameron (Dekameron) adlı eseridir. Hikaye türü, Türk Edebiyatı’nda Tanzimat Dönemi’nde ortaya çıkmıştır. Dünya Edebiyatı’nda realizm (gerçekçilik) akımının etkisinde hikayeler ikiye ayrılır: a) Olay Hikayesi: Fransız yazar Guy de Maupassant tarafından geliştirilmiştir. Bu nedenle Maupassant tarzı hikaye olarak da adlandırılır. Hikaye, belli bir olayın etrafında gelişir. Türk Edb.’da olay hikayeciliğinin en önemli temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. b) Durum (Kesit) Hikayesi: Sovyet yazar Antony Çehov tarafından geliştirilmiştir. Bu nedenle Çehov tarzı hikaye olarak da adlandırılır. Bu tür hikayelerde belirli bir olay yoktur. Hayattan bir kesit sunulur. Durum hikayeciliğinin Türk Edb.’daki en önemli temsilcisi Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal’dır. 3. Tiyatro: Hayatın değişik durumlarının sahnede canlandırılması amacıyla yazılan eserlerdir. Asıl adı dramadır. Ayrıca oyun, piyes, temsil olarak da adlandırılır. Tiyatronun kaynağı Eski Yunan’dır. Roma imparatorluğu döneminde gelişen ve çöken tiyatro, Avrupa’da Rönesans’la yeniden canlanmıştır. Tiyatro eserleri konularına göre üç çeşittir: A) Trajedi: İzleyicide korku ve acıma gibi duygular uyandıran, ruhu tutkulardan arındırmak amacını güden tiyatro çeşididir. Klasik ve Modern Trajedi olmak üzere ikiye ayrılır. Klasik Trajedinin Özellikleri: 1) Erdem ve ahlak ön plandadır. 2) Güldürücü unsuru yoktur. 3) Konular mitolojiden yani efsanelerden ve tarihten alınmıştır. 4) Kişiler soylu ve olağanüstüdür. 5) Diyalog ve koro bölümlerinden oluşur. Koro esere lirizm katar. 6) Üç birlik kuralına uyulur. Yani zaman birliği, yer birliği, olay birliği vardır. Buna göre, olay yirmi dört saatte geçer, baştan sona aynı yerde yaşanır ve tek olay canlandırılır. 7) Vurma, yaralama, öldürme gibi dehşet uyandırıcı, acı verici olaylar seyircinin gözü önünde geçmez. 8) Şiir biçiminde oluşturulur. 9) Ağırbaşlı, seçkin bir dil ve anlatım görülür. Hikaye ile Roman Arasındaki Benzerlikler a) Her ikisinin de yazarı bellidir. b) Her ikisinde de giriş, gelişme ve sonuç bölümleri vardır. c) Her ikisinde de gerçek veya gerçeğe yakın olaylar anlatılır. d) Her ikisinde de olağanüstü özelliklere sahip olmayan, normal yapıda kahramanlar (kişiler) vardır. e) Her ikisinde de olayların geçtiği zaman ve mekan bellidir. Çağdaş Trajedideki Değişiklikler 1) Üç birlik kuralı kaldırılmıştır. 2) Soylu kişilerin yerini sıradan kişiler almıştır. 3) Koro yoktur. 4) Konular günlük hayattan seçilir. 5) Anlatım şiir şeklinde değildir. 6) Seçkin bir ve anlatım aranmaz. B) Komedi: İnsanların ve olayların; gülünç ve çarpık yanlarını sergileyen tiyatro çeşididir. Üç grupta incelenir: Hikaye ile Roman Arasındaki Farklar 1)Klasik Komedi: Klasik trajediye tepki olarak Eski Yunan Edb.’da doğmuştur. En önemli temsilcisi Aristophanes’tir M.Ö. 405 yılına kadar sürmüştür. 2)Orta Komedi: M.Ö.330’a kadar sürmüştür. Çağdaş komediye geçiş niteliğindedir. Aristophanes’in son iki eseri “Kadınlar Meclisi” ve “Plütos” bu dönemin ürünleridir. 3)Çağdaş Komedi: Klasik ve Orta komediye ait kuralların çoğunun değiştiği dönemdir. Klasik komedide konu dışında klasik trajedinin özellikleri görülür. Çağdaş komedi’de konular günlük hayattan alınmış; kişiler halktan seçilmiştir. Çağdaş Komedi’de koro, üç birlik kuralı yoktur. Soylulara özgü bir dil kullanma kaygısı güdülmez. Konularına Göre Komedi Çeşitleri: a) Karakter Komedisi: Kişilerin gülünç yönleri sergilenir. Moliere’nin komedileri bu türdendir. b) Töre Komedisi: Törelerin aksak yönleri güldürücü bir biçimde sunulur. Aristophanes’in “Eşek Arıları”, Moliere’nin “Gülünç Kibarlar” ve Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” bu türe örnektir. c) Entrika Komedisi: Olayların şaşırtıcı şekilde geliştiği, bol bol entrikaların yaşandığı komedilerdir. Moliere’nin “Zoraki Tabip” adlı eseri bu türe örnektir. Komedilerde entrika kendiliğinden değil, yapay ve zorlama yollarla karmaşık nitelik kazanırsa, böyle komedilere vodvil denir. C) DRAM : Tiyatronun tarihi gelişimi içinde trajediyle komedi arasında dram türü doğmuştur. Hayatın acıları ve mutlulukları iç içedir. Klasik tiyatro kurallarının uygulanmadığı bu tür hem şiir hem düzyazıyla yazılabilmektedir. Feeri: Masal öğelerinden yararlanılarak yazılmış tiyatro eseri. Opera: Tüm sözleri bestelenmiş trajedi veya dram. Operet: Sözlerinin bir kısmı müzikli, bir kısmı müziksiz olan tiyatro eseri. Bale: Konusunu müziğe bağlı hareketlerle gösteren, konuşmanın yer almadığı tiyatro türü. Kostüm: Oyuncuların oyun esnasındaki kıyafetleri Rol: Oyuncuların konuşma ve hareketlerinin tümü. 4. GEZİ YAZISI : Gezilen yerlerin doğal güzelliklerinin, tarihi özelliklerinin, gelenek ve göreneklerinin, yaşam biçiminin, halkın dünya görüşlerinin anlatıldığı yazılardır. Gezi yazılarında, özellikle Osmanlılar döneminde abartılı bir anlatım kullanılmıştır. Gezi yazılarına eskiden “Seyahatname” denmiştir. Türk Edb.’nın en tanınmış gezi yazılar şunlardır: Miratü-l Memâlik – Seydi Ali Reis / Cihannümâ – Katip Çelebi. / Seyahatname – Evliya Çelebi. / Hac Yolunda – Cenab Şehabettin. / Frankfurt Seyahatnamesi – Ahmet Haşim / Times Kıyıları – Falih Rıfkı Atay / Anadolu Notları – Reşat Nuri Güntekin 5. RÖPORTAJ : Bir gerçeği araştırma, inceleme, gezip görme yoluyla anlatan yazılardır. Gezi yazısından ayrılan tarafı, fotoğraflarla desteklenmesidir. Ayrıca gezi yazısında gezilip görülen yerlerin özellikleri anlatılırken, röportajda inceleme ön plandadır. Dar anlamda karşılıklı konuşma olan röportaj ile gezi yazısının değişik bir şekli olan röportaj karıştırılmamalıdır. 6. HATIRA (ANI) : Bir insanın başından geçen olayları, geçmişte yaşadıklarını anlattığı yazılardır. Edebiyatımızda hatıra türünün ilk örneği Babürşah’ın Babürname adlı eseridir. Tiyatro ile İlgili Bazı Terimler: Perde: Tiyatro eserlerinde konunun ana bölümlerinden her birine denir. Dekor: Tiyatroda olayın geçtiği yer ile eşyaların tümü. Suflör: Oyunculara, rollerinde unuttukları sözleri sahne gerisinden, seyircilere hissettirmeden hatırlatan kimse. Diyalog: Kişilerin karşılıklı konuşmaları. Monolog: Tiyatro eserinde biri kişinin tek başına konuşması. Tirad: Tiyatro oyununda kişilerin birbirlerine karşı söyledikleri coşkulu uzun sözler. Fars: Basit olay ve yergilerle dolu halk komedisidir. Vodvil: Hareketli ve eğlenceli bir konuya dayanan alaycı, taşlamalı komedi. Komedi Santimental: Güldürürken düşündüren, insanı duygulandıran içli komedi. Piyes: Gerçeklere uygun, ciddi konulu dram. Melodram: Seyirciyi heyecanlandıran, hareketli ve duygusal oyun türü. 7.BİYOGRAFİ (HAYAT HİKAYESİ) : Tanınmış kişilerin; sanatçıların, sporcuların, devlet adamlarının hayatlarının tamamını veya belli bir bölümünü anlatan yazılardır. Divan Edb.’daki tezkireler, biyografiye benzer. Tanınmış kişiler, hayat hikayelerini kendileri anlatırsa, bu tür yazılara otobiyografi denir. 8. GÜNLÜK (GÜNCE) : Yaşanan olayların ve bu olayların kişide bıraktığı izlerin günü gününe yazılmasıyla oluşan yazı türüdür. Günlükler, olayları yaşayan kişi tarafından tutulur. Osmanlı döneminde, saraylarda olayları günü gününe yazan vakanüvislerin eserleri günlüğe benzer. 9.FABL : Genellikle manzum yani şiir şeklindedir. Fakat düzyazı biçiminde olanları da vardır. Öyküleme yazıları bölümüne giren, bu düzyazı şeklindeki fabllardır. Genel olarak insan dışındaki varlıkların kişileştirilmesi ve konuşturulması esasına dayanır. Didaktik (öğretici) bir yazı türüdür. DÜŞÜNCE YAZILARI 1. MAKALE: Bir fikri, bir bilgiyi, bir maksadı herkese ulaştırmak amacıyla yazılan gazete ve dergi yazılarıdır. Makalelerde öğreticilik (didaktiklik) ön plandadır. Genelde “biz”li anlatım görülür. İleri sürülen düşünceler, çeşitli örnekle ispatlanmaya çalışılır. Bilgi vermek amacıyla her konuda yazılabilir. 2. FIKRA: Bir yazarın daha çok güncel yani aktüel olaylarla ilgili kişisel görüş ve düşüncelerini anlattığı gazete ve dergi yazılarına denir. Bilgi vermek amacı ön planda değildir. Ata sözleri ve nüktelerden yararlanılır. İleri sürülen düşüncelerin ispatlanma mecburiyeti yoktur. 3. DENEME: Herhangi bir konuda, kişisel görüşlerin, hiçbir kurala bağlı olmadan yazıldığı yazılardır. Kesin sonuç aranmaz. Genellikle devrik cümleler kullanılır. Yazar, kendi kendisiyle konuşur gibi yazar, ileri sürülen görüşlerin ispatlanması zorunlu değildir. Orta uzunlukta bir yazı türüdür. “Ben”li anlatım ön plandadır. Deneme türünün Dünya Edb.’daki kurucusu Fransız yazar Montaigne’dir. Türk Edb.’da ise en tanınmış deneme yazarları şunlardır: Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin, Vedat Günyol, Oktay Akbal, Salah Birsel, Cemil Meriç, Selim İleri. 4. SÖYLEŞİ (SOHBET): Bir yazarın, herhangi bir konudaki görüşlerini, okuyucuyla karşılıklı sohbet ediyormuş gibi bir havada yazdığı yazılardır. 5. ELEŞTİRİ (TENKİT) : Bir sanatçının eserinin gerçek değerini belirlemek amacıyla incelenmesi sonucu yazılan yazılara denir. Eleştiri bir eserin başarılı ve başarısız yönlerini ortaya koymaktadır. 6. MEKTUP : Haberleşme aracıdır. Çeşitleri şunlardır: a) Özel Mektup: Hısım, akraba, eş-dost ve tanıdıklar arasında yazılır. En önemli özelliği gizliliğidir. b) Resmi Mektup: Devlet daireleri arasındaki resmi yazılardır. c) İş Mektubu: Devlet daireleri ile vatandaşların veya özel kuruluşların birbirlerine yazdıkları mektuplardır. Dilekçe ve sipariş mektupları bu türe örnektir. d) Edebi Mektuplar: Şair ve yazarların birbirlerine yazdıkları, edebiyatla ilgili düşüncelerini, anılarını anlattıkları mektuplardır.