7. Yeni Para Politikası ve Parasal Aktarım Mekanizması

advertisement
PARASAL AKTARIM MEKANİZMALARI ÜZERİNE BİR
DEĞERLENDİRME
Mert DERELİ*
Trakya Üniversitesi / Edirne
Tel: 0 554 371 7076
e-mail: mert-dereli@hotmail.com
* Sorumlu yazar
ÖZET
Ekonomi politikası denince akla para ve maliye politikaları gelmektedir. Para
politikası merkez bankalarının finansal istikrar gibi amaçlara ulaşmak için kullandığı
araçlardan ibarettir. Maliye politikaları ise hükümetlerin yaptığı ve büyüme gibi
hedeflere ulaşmak amacıyla gelir toplama ve harcama yöntemleri toplamından
oluşmaktadır. Para politikalarının ekonomiyi etkilediği kanallar parasal aktarım
mekanizmalarıdır. Bu kanallar geleneksel faiz oranı kanalı, varlık fiyatları kanalı,
beklentiler kanalı ve kredi kanalı olarak değerlendirilmektedir. Parasal aktarım
mekanizması hakkındaki bilgiler para politikalarının başarısı açısından oldukça
önemlidir. Bu çalışmada öncelikle parasal aktarım mekanizması kanalları
incelenmiştir. Her bir parasal aktarım mekanizması kanalının işleyişi ve temel
noktalarına değinilmiştir. Daha sonraki bölümde ise Türkiye’de hangi parasal
aktarım mekanizmalarının etkin olduğu ve üretim ve fiyatlar seviyesini nasıl
etkilediği üzerinde durulmuştur. Ayrıca bu çalışmada 2001 krizi sonrasında ve 2008
krizi gibi küresel anlamda tüm dünyayı etkisi altına almış bir kriz sonrasındaki
TCMB tarafından geliştirilen para politikaları incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Parasal Aktarım Mekanizması, Para Politikası, Türkiye
2
GİRİŞ
Ülkelerdeki para politikalarını uygulayacak kurum olan merkez bankaları
belirlediği hedeflere ulaşmak için farklı para politikası araçları kullanmaktadır.
Merkez bankalarının politikaları ekonomik faaliyetleri parasal aktarım mekanizması
kanalları ile etkilemektedir.
Aktarım mekanizma kanallarının önemi veya para politikalarının ekonomiyi
nasıl etkilediği konusu çeşitli değişkenlere göre ve ülkeden ülkeye değişmektedir.
Ayrıca zaman içinde de değişiklik gösterebilmektedirler.
Mishkin (1995) aktarım kanallarını; faiz kanalı, döviz kuru kanalı, varlık
fiyatları kanalı, kredi kanalı seklinde ayırmıştır. Para politikasında beklentilerin
önemli olması nedeniyle beklenti kanalı da bu kanallar arasında sayılmaktadır.1 Bazı
çalışmalara göre ise para görüşü geleneksel faiz kanalı ve kredi kanalı olmak üzere
ikili bir ayrım yapılmıştır.
Bu çalışmada da parasal aktarım mekanizmaları ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Parasal aktarım mekanizmasına ilişkin görüşlere de yer verilmiştir. Parasal aktarım
mekanizmasını etkileyen faktörlerden bahsedilip, Türkiye’de hangi parasal aktarım
mekanizması kanalının etkili olduğu anlatılmaya çalışılmıştır.
1.Parasal Aktarım Mekanizmaları
Günümüzde genelde merkez bankaları fiyat istikrarını sağlamak amacıyla ve
enflasyonla mücadele etmek için para politikası araçlarını kullanmaktadır. Bu
politikaların reel ekonomi üzerindeki etkisi ise parasal aktarım mekanizması olarak
gerçekleşmektedir.
Parasal aktarım mekanizması genel olarak iki adımda tanımlanabilir. Birinci
adım, para politikası uygulamalarındaki değişimlerin piyasa faiz oranları, varlık
fiyatları ve döviz kuru gibi finansal piyasa koşullarına aktarımını belirler. _kinci
adım ise finansal piyasa şartlarındaki değişmelerin üretim seviyesi ve enflasyonu
nasıl değiştirdiğini gösterir (Çiçek, 2005).
1
(Nolte, 2003: 150-151).
3
Kısa vadeli faiz oranına ilişkin alınan kararlar; faiz, varlık fiyatları, kredi,
döviz kuru ve beklentiler, yoluyla tüketici ve üreticilerin harcama, tasarruf ve yatırım
kararlarını şekillendirmekte ve bu süreç toplam talebi, dolayısıyla da ekonomik
faaliyetleri ve enflasyonu etkilemektedir (TCMB, 2007).
2.Parasal Aktarım Mekanizması Kanalları
Merkez bankalarının politika kararları ekonomik faaliyeti ve enflasyonu esas
olarak dört kanal aracılığıyla etkilemektedir. Parasal aktarım mekanizması
kanallarını kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün olmamakta, kanalların
birbirini etkilediği veya tamamladığı kabul edilmektedir.
2.1.Faiz Kanalı
Parasal aktarım mekanizması kanalları arasında en geleneksel olanı faiz
kanalıdır. Hatta sık sık çoğu yerde geleneksel faiz kanalı olarak geçmektedir.
Keynesyen parasal aktarım mekanizması kanalı olarak da ifade edilmektedir.
Geleneksel faiz kanalı Keynesyen görüşe dayalı olarak IS-LM modelini
içermektedir. Keynes’te sadece yatırımlar uyarılmaktadır.
Bu kanal dikkate alındığında, para otoritesi borç paranın marjinal maliyetini
değiştirerek;

Tüketicilerin nakit akımlarını ve tüketim kararlarını,

Üreticilerin ise yatırım ve harcama kararlarını etkilemekte ve ekonomideki
toplam talebi değiştirmektedir.
Faiz kanalının işleyişi, kısa vadeli faiz oranında bir değişiklikle başlamakta ve
bu değişikliğin finansal piyasalardaki arz ve talep mekanizmaları aracılığıyla orta ve
uzun dönem faiz oranlarına yansımasıyla sonuçlanmaktadır.
2000’li yıllardan itibaren ise para politikası araçlarında çeşitliliğin arttığı ve
özellikle 2008 küresel finansal krizinin ardından farklı politika araçlarının devreye
alındığı göze çarpmaktadır.
4
2.2. Varlık Fiyatları Kanalı
Ekonomi üzerinde para politikasının etkilerini analiz eden IS-LM modelinin,
diğer varlık fiyatlarını dikkate almayarak sadece bir varlık fiyat üzerine odaklanması
Monetaristler tarafından eleştirilmiştir. Monetarist görüşe göre, diğer nispi varlık
fiyatları ve reel varlık transferleri kanalıyla ekonomi üzerinde etki yaratılmaktadır.2
Varlık fiyatları kanalı da kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Bunlar hisse senedi
ve döviz kuru kanalları olarak literatürde geçmektedir.
2.2.1. Kredi Kanalı
Para politikasının uzun vadeli varlıklara yapılan harcamalar üzerindeki
etkisini açıklayan faiz oranı kanalıyla ilintili geleneksel yaklaşımların açıklayıcı
bulunmaması sebebiyle finansal piyasalardaki asimetrik bilgiyi temel alan kredi
kanalları ile ele alınmaktadır.
Kredi kanalı, büyük firmalardan ziyade sermaye ve para piyasalarından fon
ihtiyaçlarını karşılayamayan ve banka kredilerine bağımlı olan küçük ve orta ölçekli
firmaların yatırım harcamalarını etkilemektedir
2.2.2.Hisse Senedi Kanalı
Tobin tarafından geliştirilen q teorisi hisse senedi kanalı içinde en çok kabul
gören aktarım mekanizmasıdır. Teori, hisse senedi fiyatlarındaki değişmelere bağlı
olarak firmaların piyasa değerinde meydana gelen değişmelerin yatırım düzeyini
etkileyebileceğini ileri sürmektedir. Eğer elde edilen q değeri yüksek ise, işletmelerin
piyasa değeri sermaye yenileme maliyetine kıyasla daha da yükselmekte ve yeni
fabrika ve teçhizat maliyeti işletmelerin piyasa değerine göre nispi olarak
ucuzlamaktadır. Dolayısıyla, işletmeler, satın aldıkları fabrika ve teçhizat
maliyetinden daha yüksek fiyatla ihraç ettikleri hisse senetlerini satabilmektedirler.
Hipoteze göre tüketim harcamaları; beşeri sermaye, reel sermaye ve finansal
servetten oluşan yasam boyu kaynaklar tarafından belirlenmektedir. Bunlardan
finansal servet içerisinde hisse senetleri önemli bir yer tutmaktadır. Uygulanan para
2
Bkz. Ladenson (2007).
5
politikası hisse senedi fiyatlarındaki değişme yoluyla tüketim harcamalarını
etkilemektedir.
2.3.Döviz Kuru Kanalı
Döviz kurundaki değişikliklerin üretim ve fiyatları etkileme süresinin ve
ölçüsünün
para
politikasının
başarısını
etkilemesi,
döviz
kuru
kanalının
anlaşılmasının önemini arttırmaktadır (Smets ve Wouters, 1999: 489- 490).
Döviz kuru kanalı daha çok kapalı ekonomilerde değil de esnek döviz kuru
benimsemiş açık ekonomilerde etkin olarak kullanılabilir.
Uluslararası sermaye hareketlerinin büyük ölçüde serbestleştiği ve sermaye
hareketlerinin faiz elastikiyetinin yüksek olduğu bir ortamda uygulanan para
politikası faiz oranlarını değiştirerek döviz kuru üzerinde güçlü etkiler meydana
getirmektedir (Sandte, 2000: 926).
2.4. Beklentiler Kanalı
Beklenti yönetimi, para otoritesinin başlıca sorumluluklarındandır.3 Zaten bu
amaçla yapılan değişiklikler ekonominin geleceği ile ilgili olan beklentileri
etkilemektedir. Bu anlamda para politikası kararları, faizlerdeki gelişime dair bir yol
çizip bunu piyasaya aktararak uzun vadeli oranları etkileyebilir.4
Para politikası, beklentiler üzerinde etkide bulunarak fiili beklentileri
değiştirebilmektedir. Uygulanacak politikanın önceden bildirilmesi de yine
beklentileri değiştirebilmektedir. Para politikası ile ilgili beklentiler ve önceden
bildirilen
politikaya
karsı
duyulan
güven,
para
politikasının
etkinliğinin
değerlendirilmesinde esas alınması gereken önemli noktalardır.5
Öte yandan para politikasının beklentiler kanalıyla yaratacağı etki gerek
konjonktüre, gerekse Merkez Bankası’nın kredibilitesine bağlı olarak farklı boyutlarda gerçekleşebilir. Bu bağlamda merkez bankalarının, bağımsızlık, şeffaflık ve
3
Michael Woodford, Interest and Prices, (Princeton University Press, Princeton, N.J: 2003)
Tobias Adrian, Hyun Song Shin, “Prices and Quantities in the Monetary Policy Transmission
Mechanism”, Federal Reserve Bank of New York Staff Reports, No. 396. (2009)
5
European Central Bank, 2000: 46- 47
4
6
güvenilirlik ilkelerini tesis ve korumaları, kanalın etkin bir şekilde işlemesi açısından
önem taşıyan unsurlardır.
3.Parasal Aktarım Mekanizmasına İlişkin Görüşler
3.1.Keynesyen Görüş
1930’lu yıllarda yaşanan ve Büyük Buhran olarak adlandırılan ekonomik
krizle birlikte, iktisadi düşüncede maliye politikalarının ekonomik faaliyeti
etkilemekte para politikalarından daha etkili olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır. John
Maynard Keynes’in öncülüğünde şekillenen bu yaklaşım politika yapıcılar tarafından
genel kabul görmüş, enflasyon ve işsizlik sorunlarının önlenmesinde 1970’li yıllara
kadar oldukça başarılı olmuştur. Keynesyen görüşe göre para politikasının en önemli
aracı faiz oranlarıdır.6
Keynesyen iktisatçılar, paranın ekonomiye etkisini, tüketici ve firmaların
davranışlarını tanımlayan ve ekonominin işleyişini gösteren yapısal modellerle
açıklamaya çalışırlar. Yapısal kanıt modellerinde, bir değişkenin diğer bir değişkene
etkisi, bu etkiyi oluşturan kanalları anlatan modeller yoluyla açıklanır.
Keynesyenler tarafından kullanılan yapısal kanıt modelleri, ekonominin
çalışma düzenini anlamakta oldukça yararlıdır. Ancak yapısal kanıt modellerinin
ekonominin çalışma düzeni hakkında doğru bilgi vermesi, bu modellerin para ve
maliye politikalarının ekonomiyi etkileyen aktarım kanallarının hepsini içermesine
bağlıdır. Modellerde aktarım kanallarının tam ve doğru olarak tanımlanamaması,
paranın ekonomi üzerindeki etkisini belirlerken önemli yanılgılara sebep olabilir
(Mishkin, 1998).
3.2.Parasalcı Görüş
1960’lı yıllarda “Parasalcılar” olarak adlandırılan başta Milton Friedman
olmak üzere bir grup iktisatçı, para politikasının toplam talep üzerindeki etkilerini
sadece faiz oranları ve yatırım harcamaları arasındaki ilişki ile açıklamanın yetersiz
olduğunu ve para politikasının faiz oranları dışında birçok kanalla toplam talebi
6
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Parasal Aktarım Mekanizmaları
7
etkilediğini ileri sürmüşlerdir. Bununla birlikte, Keynesyen görüşün aksine nominal
faiz oranları ile yatırım harcamaları arasında zayıf bir ilişki olduğunu, borçlanma ve
yatırım kararlarının nominal yerine reel faiz oranları göz önünde bulundurularak
belirlendiğini savunmuşlardır.7
Parasalcı analiz, gelişmiş finansal piyasaları olan ya da olmayan bütün
ülkelere uygulanabilir. Çünkü parasalcı görüşe göre, para politikası değişmelerinin
çıktı ve fiyatlar seviyesine olan uzun dönemli etkileri, hazine bonosu, tahviller ya da
ticari borçlanma senetleri olmasa bile mevcuttur (Meltzer, 1995).
4.Parasal Aktarım Mekanizmasının İşleyişi
Parasal aktarım mekanizmasının işleyişi ülkeler arasında farklılıklar
göstermektedir. Mekanizmaya yönelik belirsizlikler daha çok gelişmekte olan
ekonomilerde görülmektedir. Yüksek kur geçişkenliği, varlık ve yükümlülük
dolarizasyonu, banka ve şirket bilançolarındaki vade ve kur uyumsuzluğu, dış
finansman kısıtları ve mali baskınlık dışa açık gelişmekte olan ekonomilerin
genelinde gözlenen temel sorunlardır. Bu doğrultuda kredi ve toplam talep kanalları
faiz
oranındaki
değişimlere
gelişmiş
ülkelerde
gözlenen
şekilde
tepki
vermeyebilmektedir. Sonuç olarak, bu ekonomilerde faiz kanalının işleyişi
geleneksel aktarım mekanizması işleyişinden farklılaşabilmektedir.
Enflasyon ve üretim düzeyinde birçok belirlendiğinde, ilk adım, politika
değişikliğinin gerekli olup olmadığına karar vermektir. Bu karar verilirken, nominal
faiz oranlarının değişmediği varsayıldığında, reel faiz oranlarındaki değişmeye
bakmak gerekir. Reel faiz oranlarındaki düşüş, enflasyonun hedeflenen düzeyden
daha yüksek oranda gerçekleşmesinin beklendiği, reel faiz oranlarındaki artış ise
enflasyonun hedeflenen düzeyden daha düşük seviyede gerçekleşmesinin beklendiği
anlamına gelir. Böyle bir durumda para otoritesinin, para politikası değişikliğine
gitmesi beklenir (Mahadeva ve Sinclair, 2001).
7
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Parasal Aktarım Mekanizmaları
8
Şekil 1: Basitleştirilmiş Parasal Aktarım Mekanizması
KAYNAK: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Parasal Aktarım Mekanizması
9
5.Parasal Aktarım Mekanizmasını Etkileyen Faktörler
Parasal aktarım mekanizması kanalları, farklı değişkenleri farklı hızlarda ve
yoğunluklarda etkilerler. Bu sebeple, para politikalarının reel sektöre etkileri
araştırılırken, aktarım kanallarının etkilerinin tüm ekonomilerde aynı olup olmadığı
veya ekonomilerin hangi özelliklerinin aktarım mekanizması kanallarının çalışmasını
ve göreli önemini belirlediği sorularının cevaplanması önem kazanır (Loayza ve
Hebbel, 2002).
Yükselen piyasa ekonomilerinde finansal sistemin derinleşmesi, finans dışı
özel sektörlerin bilançolarının çeşitlenmesine ve parasal aktarım sürecinde varlık
fiyatları kanalının, özellikle de döviz kuru kanalının öneminin artmasına neden
olmuştur (Kamin ve diğerleri, 1998). Bu çerçevede, parasal aktarım kanallarının
işleyişini etkileyen faktörler sekiz kategoride incelenmiştir.
1. Resmi Müdahaleler
2. Ekonomideki Fiyatlama Mekanizması
3. Finansal Sistemin Yapısı
4. Finansal Sözleşmelerin Vade Yapısı
5. Bankacılık Sisteminin Finansal Durumu
6. Sermaye Hareketleri
7. Finansman Kaynakları
8. Hanehalkı ve Firmaların Yapıları
6.Türkiye’de Parasal Aktarım Mekanizması
6.1. 2001 Yılı Öncesi
2001 yılı öncesi, Türkiye’de krizlerin ve yapısal kırılmaların çok sık
yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde Türkiye’de parasal aktarım mekanizmasının
işleyişi açısından diğer gelişmekte olan ülkelere benzer bir süreç görülmektedir.
Enflasyonun kontrolü ve finansal istikrarın sağlanması amacıyla temel
politika aracı olarak nominal döviz kurunun kullanıldığı bu dönemde, sabit veya
yönetilen döviz kuru rejimine dayalı bir para politikası uygulanmıştır.
10
2001 yılında yaşanan ekonomik krizin ardından Türkiye ekonomisi yapısal bir
değişim sürecine girmiştir.
6.2.2001 Krizi Sonrası Parasal Aktarım Mekanizması
Krizden sonra uygulamaya konulan kapsamlı ekonomik program, Türkiye
ekonomisi açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Program, bankacılık ve
kamu sektörünün yeniden yapılandırılması ile enflasyon ve ülke riski gibi tarihsel
süreç içinde ortaya çıkan önemli sorunları ortadan kaldırmaya yönelik uygulamalarla
ekonominin kırılganlığını büyük ölçüde azaltmıştır. Yapısal dönüşüm sürecinin temel
ayaklarından birini 25 Nisan 2001 tarihinde TCMB Kanunu’nda yapılan değişiklikler
oluşturmuştur.8
Dalgalı kur rejimine geçilmesi ve enflasyon hedeflemesine geçiş ile birlikte
kısa vadeli faiz oranlarının politika aracı olarak kullanılmaya başlanması döviz
kurlarını daha oynak bir hale getirmiş ve döviz kuru enflasyonun seyrine yönelik
olarak ekonomik birimlerin referans aldıkları bir değişken olma özelliğini büyük
ölçüde yitirmiştir.
7. Yeni Para Politikası ve Parasal Aktarım Mekanizması
2008 yılının son çeyreğinden itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan küresel
finansal kriz Türkiye ekonomisini de etkilemiş, bu doğrultuda alternatif politika
arayışları gündeme gelmiştir. Bu çerçevede TCMB, makro finansal riskleri
sınırlamak amacıyla 2006 yılından itibaren uygulamakta olduğu enflasyon
hedeflemesi rejiminin çerçevesini genişleterek yeni bir para politikası bileşimi
uygulamaya koymuştur.
Türkiye’de krizin olumsuz etkilerinin sınırlandırılmasına yönelik olarak
TCMB piyasalara likidite desteğini artırmış, aynı zamanda hızlı ve önden yüklemeli
faiz indirimlerine giderek finansal sistemin ve kredi piyasalarının işlerliğini
korumayı amaçlamıştır. TCMB tarafından alınan tedbirlerin de katkısıyla krizin en
derin dönemlerinin atlatılmasının ardından Türkiye ekonomisi iç talep öncülüğünde
bir canlanma sürecine girmiştir.
8
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Parasal Aktarım Mekanizmaları
11
Şekil 2: Yeni Para Politikası ve Parasal Aktarım Mekanizması
KAYNAK: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
İhracatın büyüme hızı ithalat artış oranının oldukça gerisinde kalmıştır. Artan
risk iştahı nedeniyle yoğunlaşan kısa vadeli sermaye girişleri krediye erişimi
kolaylaştırarak tüketimi hızlandırmış, bunun yanı sıra Türk lirasının değerlenmesine
yol açarak iç ve dış talep arasındaki ayrışmayı daha da belirgin hale getirmiştir.9
Şekil 3: Yeni Parasal Aktarım Mekanizması
KAYNAK: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
E. Başçı ve H. Kara, “Finansal İstikrar ve Para Politikası”, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası Çalışma Tebliği, No: 11/08, (2011).
H. Kara, “Küresel Kriz Sonrası Para Politikası”, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Çalışma
Tebliği Çalışma Tebliği, No: 12/17,
(2012).
9
12
SONUÇ
Para politikasının ekonomik konjonktürü etkilemede önemli bir araç olduğu
teorik çalışmalarda kabul edilmekle birlikte, öngörülen sonuçların gerçekleşmesi için
makroekonomik değişkenlerin verdiği tepkinin büyüklüğünün ve zamanlamasının
tespiti
önem
kanallarının
kazanmaktadır.
hangisinin
Dolayısıyla,
daha etkin olduğu
parasal
aktarım
sorunsalının
mekanizmasının
ülkesel
bakımdan
çözümlenmesi önem kazanmaktadır. Bu çalışmada da Türkiye dönemsel olarak
incelenmiştir.
2008 yılı sonlarında tüm dünyayı etkisi altına alan küresel finansal kriz,
alışılmadık sorunları beraberinde getirmiş ve bu sorunların çözülmesine yönelik
olarak merkez bankalarını alışılmışın dışında araçlar kullanmaya itmiştir.
Bu arayışlar çerçevesinde TCMB, sermaye kontrollerine başvurmaksızın
sermaye akımlarında istikrar sağlanabileceği görüşünü destekleyen politikalar
uygulamıştır.10 Bu doğrultuda TCMB, uygulamakta olduğu enflasyon hedeflemesi
rejimini 2010 yılının sonlarından itibaren finansal istikrarı da gözetecek şekilde
gözden geçirmiş, bu çerçevede araç kümesini de çeşitlendirmiştir. TCMB kullandığı
farklı para politikası araçları ile kur ve kredi kanallarını farklı yollardan etkileyerek
fiyat istikrarından ödün vermeden finansal istikrarı da desteklemeyi amaçlamıştır.
Y. Akçelik, E. Başçı, E. Ermişoğlu ve A. Oduncu, “The Turkish Approach to Capital Flow
Volatility”, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Çalışma Tebliği, No: 13/06, (2013).
10
13
KAYNAKÇA
ARAT, Kürşad (2003), “Türkiye’de Optimum Döviz Kuru Rejimi Seçimi ve
Döviz Kurlarından Fiyatlara Geçiş Etkisinin İncelenmesi”, Uzmanlık Yeterlilik Tezi,
TCMB, Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Ankara.
BAŞÇI, Erdem, ÖZEL, Özgür ve Çağrı SARIKAYA (2007), “The Monetary
Transmission Mechanism in Turkey: New Developments”, CBRT Research and
Monetary Policy Department Working Paper, No: 07/04, 1-28.
CENGİZ, Vedat; (2006), “Teorik ve Ampirik Analizler Çerçevesinde Para
Politikasının Etkinliği ve Aktarım Mekanizmaları”, İ. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi
Dergisi, 35, ss. 125-144.
KASAPOĞLU, Özgür. (2007), “Parasal Aktarım Mekanizmaları: Türkiye
İçin Uygulama”, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB, Piyasalar Genel Müdürlüğü,
Ankara.
Meltzer, A. H. (1995). Monetary, Credit (and Other) Transmission Processes:
A Monetarist Perspective. Journal of Economic Perspectives, IX, 4, 49- 72.
MISHKIN, S. Frederic (1995), “Symposium on the Monetary Transmission
Mechanism”, The Journal of Economic Perspectives, 9(4), 3-10.
MISHKIN, Frederic S. (1996), “The Channels of Monetary Transmission:
Lesson For Monetary Policy”, National Bureau Of Economic Research (NBER)
Working Series, Working Paper No. 5464, 1-27.
TCMB (2007), Başkan Yılmaz’ın Bakanlar Kuruluna Yaptığı Sunum, TCMB
Bülten, Sayı 6, Haziran.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası internet sitesi, www.tcmb.gov.tr
Türkiye İstatistik Kurumu internet sitesi, www.tuik.gov.tr
Download