İLİ AY-YI TARİH : BURSA : KASIM-2013 : 01.11.2013 (1.HAFTA) ِِ الر ِح ِيم َّ من َّ هللا ِ ِبس ِْم ِ الر ْح ِ َّ ِ يل ِ َّ ِ ين َآووْا َ للا َوالذ َ َوالذ ّ ِ اهُدوْا في َسِب َ اج ُروْا َو َج َ آمُنوْا َو َه َ ين ِ ِ َّ ِ ق يم ٌ ص ُروْا أُوَلـئ َك ُه ُم اْل ُم ْؤمُنو َن َحّقاً ل ُهم َّم ْغف َرةٌ َوِرْز ٌ َك ِر َ َّوَن ِ قال رس ول هللا صلى هللا عليه وسلم َُ ِ واْلمه اج ُر َم ْن َه َج َر َما َن َهى هللاُ َع ْن ُه َُ َ HİCRET ve ÖNEMİ Muhterem Müslümanlar! “Hicret” sözlükte, kişi veya kişilerin bulundukları yerden göç yoluyla ayrılmaları anlamına gelir. Terim olarak hicret, Sevgili Peygamberimiz (sav)’in Mekke’den Medine’ye yapmış olduğu kutsal yolculuktur. İslam’ın dünyaya yayılması bu olayla başlamış, İslâm gerçeği bu olayla varlığını dünyaya duyurmuştur. Hicret; inandıkları gibi yaşama kararlılığı gösterenlerin açtığı evrensel bir çığırdır. “Hicret”, Allah’a ve Rasûlüne bağlılığın, Allah yolunda fedâkârlık yapmanın, dünyalıklardan vazgeçmenin, yalnızca Allah rızasını seçmenin bir göstergesi; iman uğruna her zorluğu göze almanın destansı ifadesidir. Hicret, imanın küfre; hakkın ve adaletin zulme; ilim ve irfanın cehalete karşı üstün gelmesinin mücadelesidir. Asırların biriktirmiş olduğu küfrü söndürecek büyük bir gerçeğin hareket noktasıdır. Önce Arabistan’ı, sonra bütün dünyayı aydınlatan, Kur’ân ve İslâm davetinin yayılmaya başladığı tarihtir. gerektirmez. Böyle bir hicret, kesintisiz sürer. Nefsinin arzu ve isteklerinden Allah’a hicret etmeyen bir kişi, gerçek mümin olamaz. Bu konuda Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “Muhacir, Allah’ın yasakladığı şeylerden uzaklaşan ve onları terk eden kimsedir.”1 Müslüman bir toplumun bir beldede hayatta kalma ve İslâmî olarak gelişme mücadelesinde son alternatif hicrettir. Bu durumda hicret, bir iman imtihanı haline gelir. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, muhacirleri barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek mümin onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.”2 Değerli1Müminler! Hicret, hiçbir zaman kaçış değildir. O, mutlaka zulme ve eziyete uğradıktan sonra imanı korumak, İslam’ı yaşamak ve yaşatmak için yapılır; bu gâyeyle hicret edenleri Allah, yeryüzünde yerleştirip, kendilerine imkân vermeyi vadetmiştir: “Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, onları dünyada güzel bir şekilde yerleştireceğiz. Eğer bilirlerse âhiretin mükâfatı elbette daha büyüktür.”3 Hutbemizi sevgili Peygamberimiz(sav)’in konu ile ilgili bir hadis-i şerifi ile bitirelim. “Ameller niyetlere göredir. Kişi için yalnız niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allah’a ve Rasulüne yönelik ise, hicreti Allah ve Rasulünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa ve evleneceği bir kadın için ise, hicreti hicret ettiği şey içindir.”4 Allah bizleri Allah’a ve resulüne hicret edenlerden eylesin. Hazırlayan:Yüksel GÜMÜŞ Ünvanı :Hacıyakup Camii İ.H. Aziz Mü’minler! Mümin, her an hicret halindedir, daha doğruya, daha güzele doğru yürüyüş, daha ileriye ulaşmak için sefer halindedir. Bu bazen beldeden beldeye doğru mekân değişikliği, bazen iç âlemin bir menzilinden öteki menziline doğru hal değişikliğidir. İnsanın şeytandan ve her türlü kötü duygu ve düşüncelerden arınıp yaratana hicret etmesidir. Ana yurdu maddî anlamda mutlaka terk etmeyi 1 Buhârî, İman,4 Enfâl, 74. 3 Nahl, 41 4 Buhari 1/20, Müslim III/1515 2