Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Fas’ın Tanger şehrinde Akdeniz Birliği üzerine yaptığı konuşmadan alıntılar, 23 Ekim 2007 (…) Burada, Fas’ın tüm Akdeniz’in en büyük ve en etkin limanlarından biri haline getirmeyi istediği bu limanda, Akdeniz’in tüm halklarına insani ideallerin en güzeli ve en büyüğü çevresinde acil ve törensel bir birleşme çağrısında bulunmayı arzu ettim. Burada, tarihi boyunca Akdeniz’in tüm dramlarını yaşamış ve aynı zamanda tüm başarıları, tüm ilerlemeleri, entelektüel ve ruhani tüm kazanımları da paylaşmış Tanger şehrinde, bütün Akdenizlilere, ancak kendini diğerlerinden ayıranın diğerlerine yaklaştırandan önemsiz olduğunu anlarlar ve birbirleriyle konuşma ve ortaklaşa sahip olduklarımız adına beraberce hareket etme iradesine sahip olurlarsa, kendilerine kalan kültür, medeniyet, insanlık ve din mirasına gerçek anlamda sadık kalacaklarını söylemek istiyorum. İnsanları Akdeniz etrafında birleştirenlerden yüzyıllardan beri devamlı söz ediyoruz. Kültürler, medeniyetler ve dinler arasındaki diyaloğun değerlerini övmekten asla vazgeçmedik. (…) Kendilerini, insanlığa bir başka inanç, bir başka düşünce şeklini öğretmiş olanların mirasçısı olarak hisseden tüm erkeklere ve kadınlara, Akdeniz Birliğini inşa etmek üzere tüm güçlerini ve kalplerini ortaya koymalarının vakti geldiğini söylemek isterim. Zira bu, dünyanın dengesi için kesinlikle gereklidir. Yalnızca Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin halklarının geleceği için değil, tüm insanlığın geleceği için gereklidir. Medeniyetlerin ve dinlerin en korkunç savaşa girişip girişmeyeceklerine Akdeniz’de karar verilecektir. Kuzey ve Güney’in çatışıp çatışmayacaklarına Akdeniz’de karar verilecektir. Terörizmin, gericiliğin, fondamentalizmin dünyaya şiddet ve hoşgörüsüzlüğü empoze ettirip ettirmeyeceğine Akdeniz’de karar verilecektir. Burada ya herşey kazanılacak ya da herşey kaybedilecektir. Burada, Avrupa’nın ve Afrika’nın geleceği üzerine güçlü bir karar alınacaktır. (…) İkinci Dünya Savaşı’nın ertesinde, Avrupa, acının ve ızdırabın sevgiden üstün geldiği o en korkunç zamanlardan birini yaşadı. Bu acıları aşmayı başardı. Yüzyıllar boyunca devam eden onca ölümden, akan onca kandan, onca şiddetten ve barbarlıktan sonra Avrupa barış ve kardeşlik yoluna girdi. Fransa Akdeniz’in tüm halklarını, aynı hedefte ve aynı metodla, aynı şeyi yapmaya çağırmaktadır. Akdeniz Birliği inşa edilirken babaların yaptığı yanlışların bedelini oğullar ödemeyecek. Akdeniz Birliğini pişmanlık üzerine kurmayacağız. Avrupa da bedel ödeme ve pişmanlıklar üzerine inşa edilmemişti. Jean Monnet ve Robert Schuman Almanlara “önce bedelini ödeyin, ondan sonra bakalım” demediler. “Beraberce ortak bir gelecek oluşturalım” dediler. General de Gaulle Şansölye Adenauer’e “önce bedelini ödeyin ondan sonra el sıkışalım” demedi. “Artık daimi olarak dost olalım” dedi. Akdeniz Birliği’ni Avrupa Birliği gibi, acıların hatırasından daha güçlü olan siyasi bir irade ve geleceğin geçmişten daha önemli olduğu inancı üzerine kuracağız. Unutmak söz konusu değildir. Kökünden kazıyıp atma politikası söz konusu değildir. Tarih hiç yaşanmamış gibi yapmak söz konusu değildir. Akdeniz Birliğini istemek tarihi silmeyi istemek anlamına gelmemektedir, herşeye sıfırdan başlamayı istemek anlamına gelmemektedir. Tarihi bulunduğu yerden almayı ve onu yineleyip durmak yerine devam ettirmeyi istemektir. Akdeniz beyaz bir sayfa değildir fakat geleceği geçmişi içinde yer almamaktadır. Geleceği geçmişinin bir tekrarı olmaya mahkum değildir. Avrupa’nın kurucu babalarının yaptıklarını yapalım. Aramızda, tüm halklarımızın hayati menfaatleri doğrultusunda uygulayıcı projeler etrafında gitgide daha sıkı şekilde somut bir dayanışma kuralım. (…) Akdeniz Birliğini, kurumları, idareleri, siyasi, hukuki, ekonomik entegrasyon seviyesi ile Avrupa Birliğinin halihazırdaki modeli üzerine birdenbire kurmayacağız. Avrupa Birliği, halkları birleştirmek için şimdiye kadar denenmiş hiçbir modele benzemediğinden, Akdeniz Birliği Avrupa Birliğine ve Avrupa Birliğinin dönüştüğü hale benzemeyecektir, fakat Akdeniz Birliği de özgün ve benzersiz bir tecrübe olacaktır. (…) Birlik bir günde gerçekleşmeyecektir fakat eğer bizden sonra artık hiçkimse geriye dönmeyi düşünmez ve tam aksine herkes bizim gerçekleştirdiklerimizden yola çıkarak anlaşma, işbirliği ve dayanışmaya doğru ilerlemeyi arzu ederse tarihi görevimizi tamamlamış olacağız. (…) Bu konuya şüpheyle yaklaşanların sayısı günden güne azalıyor çünkü aralarından birçoğu yola hiçbir şey olmamış gibi devam etmenin saçma olduğunu anladılar. Avrupa ve Akdeniz arasında diyalog başlatarak Avrupa Birliğinin kararlı bir seçim yaptığını anladılar. (…) Barselona sürecinin, Avrupa Birliğinin komşuluk siyasetinin, Batı Akdeniz ülkeleri arasında kurulan işbirliklerinin, Akdeniz Forumunun ve Akdeniz’in iki kıyısını birleştirmeye katkıda bulunan araştırma, üniversite, ekonomi, kültür, sağlık, terörizme karşı mücadele alanlarındaki tüm inisiyatiflerin mevcut bir iradenin işaretleri olduğunu anladılar. Fakat aynı zamanda tüm bunların yeterli olamadığını, başlatılmış olanların devam etmesi gerektiğini ama Akdeniz’in kader terazisinde iyi olanın ağır basması için daha ileriye gitmek gerektiğini ve daha çabuk bir şekilde bir etabın geçilmesi gerektiğini anladılar. (…) Akdeniz halklarının nihayet kendi kaderlerini kendi ellerine almaya, kendi geleceklerini beraberce yazmaya ve uzun süreli tarihin ve coğrafyanın gerektirdiği ortak sorumluluğu ve dayanışmayı üstlenmeye ve başkalarının kendi yerlerine konuşmalarına bundan böyle izin vermemeye karar vermeleri, herşeyi değiştirecek cesur ve gözüpek kırılma olmuştur. (…) Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere, denizin iki yakasında iki ayrı blok oluşturmadıklarını, herbirinin kendi yerini aldığı ve tüm Akdeniz halklarının haysiyet, hak ve görevlerde eşit oldukları bir kader birliğini beraberce oluşturduklarını söylemek gözüpeklik ve cesarettir. Savaşan ülkelere Akdeniz’in dünyanın en temiz denizi yapılmasının herbiri için hayati bir hedef olduğunu ve bu hedefe ulaşmak için beraberce çalışmaktan başka çareleri olmadığını söylemek gözüpeklik ve cesarettir. Akdeniz Birliği uygulayıcı olmalıdır: projelere göre değişen bir geometride olacaktır. Avrupa kömür, çelik ve nükleer enerji konularıyla başlamıştı, Akdeniz Birliği daimi kalkınma, enerji, ulaştırma ve su konularıyla başlayacaktır. Fakat Avrupa’nın uzun bir zaman boyunca ekonominin arkasında unuttuğunun aksine Akdeniz Birliği önceliklerinin arasına derhal kültürü, eğitimi, sağlığı, insani zenginliği yerleştirecektir. Önceliklerinin arasına, onlar olmaksızın barışın mümkün olmadığı eşitsizliklere karşı mücadeleyi ve hukuku koyacaktır. Akdeniz Birliği öncelikle bir projeler birliği olacaktır. Fakat bir hedefle: Akdeniz’i, kalkınmaya beraberce karar verilen, insanların serbest dolaşımının beraberce oluşturulduğu, güvenliğin beraberce düzenlendiği ve beraberce garantilendiği, dünyanın en büyük eş-kalkınma laboratuvarı yapmak. Fransa’ya göre Akdeniz Birliği halihazırda mevcut tüm inisiyatiflerin, tüm projelerin yerini alma yetisine sahip değildir fakat bunlara yeni bir atılım kazandırma, yeni bir soluk getirme kapasitesine sahiptir. Aynı hedefe doğru yöneltme, tüm fikirleri, tüm enerjileri ve tüm çareleri federe etme yetisine sahiptir. Akdeniz Birliği başlangıçta öncelikle Avrupa gibi bir siyasi irade olacaktır. Bu irade eylemlerde, stratejilerde, ortak hedeflerde kendini göstermelidir. Devlet ve hükümet başkanlarının taahhütlerinde kendini belli etmelidir. (…) Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarını, aynı denizin ulusları arasında kesin bir eşitlik ilkesi üzerine kurulmuş siyasi, ekonomik ve kültürel bir birliğin, Akdeniz Birliği’nin temelini atmak üzere, Fransa’da Haziran 2008’de biraraya gelmeye davet ediyorum. (…) Fransa’nın anlayışına göre Akdeniz Birliği Avrupa-Akdeniz süreci ile karışmamaktadır. Ne Afrika’ya ne de Avrupa’ya karşı oluşturulacaktır. Bu Birlik Avrupa ve Afrika ile birlikte oluşturulacaktır. Avrupa Komisyonu’na derhal Akdeniz Birliği ile biraraya gelmesini ve her iki Birliğin arasındaki raporların ortaklık ve birbirini tamamlama anlayışında olacağı şekilde, iki Birliğin birbirlerine destek olacak, birbirlerini güçlendirecek ve yavaş yavaş tek ve aynı kaderi oluşturacak şekilde tüm çalışmalarına katılmasını önereceğim. Önümüzdeki aylarda, gerçekleştirilecek Zirve’nin gündemi ile ilgili olarak Akdeniz’e kıyısı olan tüm ülkelere danışacağım. Kendilerine, ileride işbirliği yapılabilecek on civarında somut proje üzerine çalışmayı önereceğim. Akdeniz Birliği projesi Fransa’nın projesi olmayacaktır. Bu hepimizin projesidir. (…) Bu proje ancak ortak bir irade ve paylaşılan bir düşünce çalışmasıyla doğabilir. Akdeniz halkları olan bizlerin beraberce yazacağımız gelecek tarih, bu Birliğin çizgilerini ve yüzünü yavaş yavaş belirleyecektir. Bunun başarılı olacağına inanmaya başlamak için herşeye önceden karar verilmesini isteyenlere, Avrupa’nın nasıl oluşturulduğunu ve bugün halen tamamlanmadığını hatırlatmak isterim. Onlara, bir gerçeklik olmadan önce bir hayal, bir delilik olarak görülen bir inan sözleşmesi olduğunu hatırlatmak isterim. Akdeniz Birliğini eğer istersek gerçekleştirebiliriz. (…) Akdeniz halkları, bir büyük medeniyet hayalinin daha gerçekleştirilebileceğini tüm insanlara göstereceğiz ve çocuklarımız bizlerin beraberce oluşturduklarından gurur duyacaklar. Teşekkür ederim.