Özet: Hadarilik ve bedevilik kavramları İbn Haldun`un düşünce

advertisement
Özet:
Hadarilik ve bedevilik kavramları İbn Haldun’un düşünce dünyasında
önemli bir yer tutar. Aslında İslam’ın bir kentli dini olduğundan söz etmemiz
bile mümkündür. Çünkü İslam “Ümmü’l- Bilad” olan Mekke’de doğmuş ve
ikinci büyük şehir Yesrip’te gelişip serpilmiştir. Ayrıca Müslümanların büyük
kentler kurduğunu ve bu büyük kentler çerçevesinde büyük bir medeniyet
geliştirdiğini söylemek abartı olmaz.
Bu çerçeveden olmak üzere İbn Haldun’un hadaret ne bedavet ayırımını
kavram olarak bilim tarihine hediye etmiş olduğunu da söylemeliyiz. Bu
kavramların o günkü karşılıkları ile bugüne mütekabiliyetlerinin ortaya
konulması gerekiyor. Ayrıca anokrizme düşmeden hadari ve bedevi İslâm’ın
arasında oluşan farklılığa İbn Haldun’un bakış açısından ve bugün nasıl
anlaşılması gerekliliğinden söz etmemiz icap ediyor.
Son yüzyılda yapılan felsefi tartışmaların çoğunun dil üzerinden
yapılıyor olması; düşüncenin sınırlarının dilin sınırları kadar olmasından veya
belli bir düşüncenin belli bir dili oluşturduğundandır. Müslümanlar olarak Şeyh
Galip’ten Taliban’a, Hafız’dan Bin Ladin’e, Mesnevi’nin birleştirici dilinden,
günümüzün ötekileştirici diline uzanan derin bir tereddiyi yaşıyorsak bu durum,
sanırım, bize göre “kent dindarlığı” olarak özetleyebileceğimiz bir din
anlayışından ve bu din anlayışının oluşturduğu din dilinden uzaklaşmamızdan
kaynaklanmaktadır.
Bu çalışmamızda İbn Haldun’un hadarilik (kentlilik) ve bedevilik
(köylülük) şeklinde kavramsallaştırdığı dikotomik ayrımdan yola çıkarak daha
çok hadarilik kavramının bugün neye tekabül ettiği ortaya konulacak ardından
‘kent dindarlığı’ ve onun iç anlamını oluşturan ve geliştiren ‘din anlayışı’ ve
‘din dili’ tartışılmaya çalışılacaktır.
Download