mali alan daralması ve etkileri

advertisement
Ekonomik Yaklaşım, Cilt : 22, Sayı : 79, ss. 21- 44
BAĞIMSIZ MALİYE POLİTİKASI UYGULAMA
OLANAĞININ KISITLANMASI: MALİ ALAN
DARALMASI VE ETKİLERİ
Eren ÇAŞKURLU ∗
Özet
2008 Küresel Krizi ile mücadele ve krizden çıkış önlemlerinde dikkati çeken
ve önemi anlaşılan olgulardan biri mali alan (fiscal space) kavramıdır. Mali alan;
devletin finansal durumunu ya da istikrarını olumsuz etkilemeksizin özellikli bir
amaç için kullanılacak bütçesel kaynakları ifade etmektedir. Borç seviyesi ile
bağlantılı olarak, cari borç seviyesi ile borçlanma sınırı arasındaki fark olarak da
tanımlanabilir.
Borç stokundaki artış, ülkelerin bağımsız politika yapma imkânını ortadan
kaldırabilmektedir. Ülkenin gelişmişlik seviyesine bağlı olarak sahip olduğu yapısal
sorunlar ile ekonomik krizlerin ortaya çıkardığı aksaklıklar, mali alan daralması
ortaya çıkararak borç sürdürülebilirliğinin önemli bir engelini oluşturmaktadır.
Bununla beraber borç sürdürülebilirliğinin azalmasının da mali alan daralmasına
neden olduğu görülmektedir.
Çalışmada, mali alan daralması ve borç sürdürülebilirliği arasındaki vice
versa ilişkinin, maliye politikalarının uygulanmasındaki özgünlük ve etkinlik
açılarından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Özel sektörün çıkmaza girdiği olası
bir durumda, devletin bundan nasıl etkileneceği de “koşullu alacak yükümlülükleri”
analizi çerçevesinde ele alınmaya çalışılacaktır.
Anahtar sözcükler: Mali alan, politika alanı, maliye politikası bağımsızlığı,
mali risk, bilanço yaklaşımı.
JEL Sınıflaması: H60, H63, H74.
∗
Yrd. Doç. Dr., İ.İ.B.F., Maliye Bölümü.
Eren ÇAŞKURLU
22
Constraints of Running Autonomus Fiscal Policy: Narrowing
of Fiscal Space
Abstract
One of the concepts that came to the forefront in struggle and exit strategies
out of the Global Crisis 2008 is ‘policy space’. ‘Policy space’ can be defined as
budgetary resources which can be used for a particular aim without effecting the
state’s public position or stability negatively. It can also be defined as the difference
between current debt level and debt ceiling.
Increase of debt level can hinder policy autonomy of countries. In connection
with development level of country, structural problems and matters related with
crisis narrow policy space and prevent debt sustainability. Besides, decrease in debt
sustainability also cause policy space to narrow.
In this article, the vice versa relationship between narrowing of policy space
and debt sustainability is handled with aspects of sovereignty and efficiency in
application of public policies. ‘Contingent claim liabilities’ are going to be
examined in order to analyze how state would be affected in case private sector
comes to an impasse.
Key words: Fiscal space, policy space, fiscal policy sovereignty, fiscal risk,
balance sheet approach.
JEL Classification: H60, H63, H74.
Giriş
Kapitalist üretim biçiminin içsel dinamiklerinden kaynaklanan ve kaçınılmaz
şekilde karşı karşıya kalınan ekonomik, mali, siyasal, sosyal, vb. açıdan bağımlı hale
gelme durumunun aşılması ile ekonomik bunalımların etkilerinin giderilmesinde,
söz konusu üretim biçiminin yol açtığı gelişmişlik düzey farklılıklarına sahip
ülkelerin çıkış stratejileri değişebilmektedir. Söz konusu stratejiler, genel olarak,
ülkelerin sahip olduğu / olamadığı ekonomik kaynaklara ve bağımsız olarak
uygulayabildikleri / uygulayamadıkları politika araçlarına göre şekillenmektedir.
Ekonomik krizlerle mücadele ve krizden çıkış önlemlerinde dikkati çeken ve önemi
anlaşılan kavramlardan biri mali alan (fiscal space) kavramıdır.
Ülkelerin var olan yapısal sorunları ile ekonomik krizlerin ortaya çıkardığı
aksaklıklar, mali alan daralması ortaya çıkararak ya da var olan daralmayı daha da
derinleştirerek, ülkelerin bağımsız politika yapma (policy autonomy) olanağını
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
23
ortadan kaldırabilmektedir. Özellikle devletin müdahale araçlarını barındıran maliye
politikaları, söz konusu durumdan etkilenmektedir. Bu noktada mali alan
kavramının tartışılması gerekmektedir.
Çalışmada, mali alan daralmasının, maliye politikalarının uygulanmasındaki
özgünlük ve etkinlik açılarından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu açıdan
öncelikle mali alan ve alan kullanımının etkinliğini belirleyen politika alanı olgusu
ele alınacaktır. İkinci olarak mali alan daralması sorununun, sorun ortaya çıktığında
alınacak politika önlemlerini kısmen ve ezbere içeren mali uyum faaliyetleri ile
ilişkisi ifade edilecektir. Mali alan daralması sorununun önemli bir belirleyeni olarak
mali riskler ve sonuçları üçüncü olarak ele alınacak ve son olarak Türkiye’deki mali
alan sınaması gerçekleştirilecektir.
1. Politika Alanı Bağımsızlığı ve Mali Alan İlişkisi
Ulusal ekonomi politikası bağımsızlığı; ulusal politika araçlarının ulusal
politika hedeflerine ulaşmadaki etkinliği olarak ifade edilebilir (Akyüz, 2009: 7).
Ulusal otoriteler, politika araçları üzerinde söz sahibidirler ancak belirgin ulusal
hedeflere amaçladıkları gibi ulaşmada bu araçları kullanamayabilmektedir, bunun
nedeni ulusal ekonomi politikasının olması gereken (de jure) bağımsızlığı ile ulusal
ekonomik gelişme üzerinde gerçekte olan (de facto) kontrol arasındaki açıklıktır
(Akyüz, 2009: 7). Olması gereken (de jure) bağımsızlığı etkileyen unsurlar; çok
taraflı, bölgesel ve ikili ticaret anlaşmaları ve özellikle uluslararası finansal
kuruluşlar yoluyla makroekonomik ve finansal alanda verilen taahhütler iken,
gerçekte olan (de facto) durumdan kaynaklanan sınırlamalar ise ülkelerin
küreselleşen ekonomik yapıya, özellikle de finansal sistemin dönemsellik
(procyclicality) ve istikrarsızlığını artıran finansal serbestleşmeye dâhil
olmalarından kaynaklanmaktadır (UNCTAD, 2008).
Yerli piyasaların serbestleştirilmesi ve ekonomik faaliyetlerin deregülasyonu,
politika yapıcıların kontrolünde olan araçların sayısını azaltarak politika alanını daha
da daraltmaktadır (Akyüz, 2007: 3). Politika alanı sadece uluslararası kurallardan
etkilenmez, küreselleşen dünyada daha ziyade uluslararası piyasa koşullarından ve
ulusal politika araçlarının etkinliği üzerine diğer ülkelerde alınan politika
kararlarından da etkilenir (Mayer, 2009: 374).
Ekonomi politikalarının belirlenmesine yönelik kontrol alanı son on yılda
ulusal hükümetlerden önemli ölçüde çokuluslu sermayeye ve temel olarak da
sorgulanmaz biçimde çok güçlü olan küresel finansal piyasalarda kâr elde etmeye
odaklanmış finansal sermaye doğru kaymıştır, ne ki söz konusu durum ulusal
24
Eren ÇAŞKURLU
ekonomi politikalarının ağırlık noktasını finansal sermayenin öncelikleri ve
stratejilerine yaklaştırmıştır (Argitis, 2008: 12).
1970’lerden bu yana Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinin ve genelde
küresel kapitalizmin hızlı bir finansallaşma dönemine girdiği ve sistemin ağırlık
merkezinin üretimden finansa kaydığı görülmektedir. 1970’de Pensilvanya Merkez
Demiryolu Krizi ile başlayan ve belli dönemlerde gerçekleşen finansal krizlere
rağmen devlet her birinde son başvuru merci görevini üstlenmiş ve finansal sistemi
destekleme uğraşısına girmiştir. Sonuç, uzun yıllar boyunca daha büyük finansal
krizlere ve daha sert kamusal müdahalelere yol açan, borç sıkışmasının yaşanmadığı
bir finansal sistemin bütün olarak genişlemesi olmuştur (Foster ve Holleman, 2010:
5).
Günümüzde finansal kâr artışlarına yönelik eğilimler tarihte benzeri
görülmemiş biçimdedir. Finansal balonlar refahtan ziyade durgunlukla beslenen
finansallaşma süreci olarak ortaya çıkmaktadır. Spekülatif genişlemeler belli bir süre
için temel ekonominin canlanmasına hizmet etmekte ancak kaçınılmaz olarak
finansal istikrarsızlığın artmasına yol açmaktadır (Foster ve Holleman, 2010: 6).
Uluslararası sermaye piyasalarının büyümesi, devletlerin söz konusu piyasaları
düzenleme gücünü sınırlandırmakta ve piyasa güçlerinin serbest hareket etmesini
sağlamaya zorlamaktadır ki yeni düzenlemeler uygulamaya konulabilse bile bunlar
sonuçta etkin sınırlandırmalar getirmemektedir. (Foster 2010: 9).
Devletler artan bir şekilde kendi şirketlerinin kalkınmasına yönelik ilkesiz
hareket ederek ve yardım vererek, uluslararası ve ulusal tekelci sermayenin
ihtiyaçlarına hizmet etmekte, aynı zamanda da bu “yarı – özelleştirilmiş devlet”
sistemleri, kendi toplum bireylerine baskı uygulamakta ve onları kısıtlamaktadır
(Foster ve diğerleri, 2011: 20). Küreselleşmenin son dönemde ulaştığı aşamada,
finansal sermaye birikiminin artması ve finansal serbestleşme adı altında
kuralsızlaştırma hareketi; kısa vadeli sermaye girişine odaklı büyüme ve finansal
rant kovalama uğraşılarının yanı sıra kamu maliyesinde de çeşitli açılardan
özetlenebilecek dengesizlikleri beraberinde getirmektir ki bunlar (Sönmez, 2010:
138 – 139):
i) Ödemeler bilançosunda cari açığın finansman ihtiyacının ötesinde dış
borçlanmaya gidilmesi ve dış borçlanmanın süreklilik kazanması,
ii) Finansal birikim ve rant dağıtımı maliyetini üstlenen kamu maliyesi
açısından bütçe açığı ve iç borçlanmanın artması,
iii) Kısa vadeli sermaye giriş ve çıkışına odaklanma dolayısıyla kalkınma
açısından stratejik sektörlere kaynak aktarımının azalması ve / veya tamamen
kalkması ve
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
25
iv) Maliye politikasında, diğer ekonomi politikalarında olduğu gibi, sermaye
hareketlerine endekslenme ve bunun zorunlu sonucu olarak otonominin bitmesidir.
Gelişmekte olan ülkelerde, ulusal politika alanını son 20 yılda sınırlayan en
önemli faktörlerden biri bu ülkelerdeki aşırı borçlanmadır (Tan, 2007: 9). Ülkelerin
söz konusu borç yükünden kurtulmaları; sadece ulusal mali alanlarının artmasına
değil, daha genelinde ve önemlisi ekonomik büyüme ve yoksulluğun azaltılmasında
uygun gelişme stratejilerinin tasarlanmasını mümkün hale getiren ulusal politika
alanlarının genişlemesini mümkün hale getirecektir (Tan, 2007: 9). Kamu
otoritelerinin enflasyonun düşmesi için yerli paranın aşırı değerlenmesine yönelik
politika yürütmesi ve bu kararın cari hesabın daha fazla borçlanmayla
karşılanmasına yol açması aşırı borçlanmanın nedenlerinden birini oluşturur (Ünsal,
2005: 531). Sıcak paranın girişini cazip hale getirmenin yolu, yerli paranın
yatırımını rasyonel kılmak adına paranın değerini düşürecek her türlü riskten
uzaklaşılmasıdır (Ünsal, 2005: 446).
Cari işlemler açığı veren bir ülkenin dış âlem tasarruflarını ithal etmek
zorunluluğunun olması, yurtiçi faiz oranlarının artması / artırılması durumunu
zorunlu olarak beraberinde getirmektedir (Eğilmez ve Kumcu, 2005: 253).
Bu anlamda borçlanmanın sahip olduğu risklere maruz kalma durumu ve
sürecini öncelikli olarak etkileyen ve belirleyen mali alan kavramının ele alınması
gerekmektedir.
1.1. Mali Alan Kavramı ve Etkileri
Mali alan ya da mali olanaklar; devletin finansal durumunu ya da istikrarını
olumsuz etkilemeksizin özellikli bir amaç – örneğin büyümeyi artıran yatırımlarda
kullanım – için kullanılacak bütçesel kaynakları ifade etmektedir (Ley, 2009: 1). Söz
konusu alanın içerdiği büyüklük, hükümetlerin orta ve uzun dönem mali
sürdürebilirliklerini zarara uğratmaksızın yeni harcamaları finanse etme kapasitesini
yansıtmaktadır (Doherty ve Yeaman, 2008: 1; Heller, 2005: 3). Mali alan, borç
seviyesi ile bağlantılı olarak cari borç seviyesi ile borçlanma sınırı arasındaki fark
olarak da tanımlanabilir (Ostry ve diğerleri, 2010: 6). Hükümetlerin borç servisini
gerçekleştirebilmesi kadar, gerekli harcama programlarını kısa ve uzun dönemde
finanse etme yeterliliğine sahip olduklarını garantilemeleri durumunda da mali alan
yaratılmış olmaktadır (Tesheira, 2010: 2). Mali alan iki temel nedene bağlı olarak
ülkeler açısından farklılaşmaktadır, bunlar borçluluk durumundaki farklılaşma ile
farklı borç limitleridir (Ostry, 2010: 2).
Eren ÇAŞKURLU
26
Kutu 1: Mali Alan Açıklamaları
Kaynak: (Ley, 2009: 1)
Mali alanın boyutlarına ilişkin olarak, çeşitli gösterge oranların kullanıldığı
endeksler ile belirleme yapılabilmektedir. Söz konusu endeksler, ülkelerin karşı
döngüsel maliye politikaları (countercyclical fiscal policy) ya da teşvik politikaları
uygulayabilme olanaklarını etkileyen araçlardır (Doorn ve diğerleri, 2010: 7).
Tablo 1: Mali Alan Göstergeleri
SEKTÖR
GÖSTERGELER
ALANA
OLUMSUZ
ETKİ
ALANA
OLUMLU
ETKİ
Özel Sektör Kredileri
Yüksek
Düşük
Enflasyon (% değişim)
Yüksek
Düşük
Cari İşlemler (GSYİH, %)
Açık
Fazla
Dış Borç (GSYİH, %)
Yüksek
Düşük
Yabancı Para Rezervler / Kısa
Dönem Borç
Düşük
Yüksek
Mali Denge (GSYİH, %)
Açık
Fazla
Toplam Kamu Borcu (GSYİH,
%)
Yüksek
Düşük
İÇ
DIŞ
MALİ
Kaynak: (Doorn, ve diğerleri, 2010: 7).
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
27
İç ve dış koşullar maliye politikası uygulamalarının hedeflenen amaca
ulaşmasını destekleyebilmekte ya da engelleyebilmektedir. Örneğin, eğer ülke
yüksek enflasyona, cari açığa, düşük rezervlere, yüksek dış borç ya da özel sektöre
yönelik kredilerde hızlı bir büyümeye sahipse, mali genişleme ekonomiyi
istikrarsızlığa düşürebilmektedir ki bu ülkelerin mali alanlarının kısıtlı olduğu
söylenebilir (Doorn ve diğerleri, 2010: 7). Mali alan sağlanması ya da var olan
alanın genişletilmesi konusunda ilk bakışta harcamaların daha etkin sunumu ve
olağan gelirlerin artırılması daha kabul edilebilirken, borçlanma, faiz yükümlülüğü
içerdiği ve stok artışı ile beraber risk yarattığı için daha çok ikincil kaynak olarak
düşünülmektedir1 (Ley, 2009: 3). Bunun yanı sıra IMF istikrar programlardan
etkilenen ülkelerin, mali alanlarını, ekonomik büyüme için hayati önem taşıyan
fiziki ve beşeri altyapı yatırımlarına yönelik olarak kullanma konusunda istekli
olduğu görülmektedir (Ley, 2009: 1).
1.2. Maliye Politikası Uygulamalarında Mali Alanın Önemi
Küresel ekonomik yapının ulaştığı son aşamada, borçlanmanın başlangıç
düzeyi ve kamu açıklarının durumu, maliye politikalarının tasarlanması ve
uygulanması konusundaki temel öğeleri oluşturmuş durumdadır (Dobrescu ve
Salman, 2011: 13). Mali sürdürülebilirlik sorunu yaratmadan karşı dönemsel
(countercyclical) maliye politikası uygulamanın mümkün olması durumu olarak
belirtilen mali alan, daralma dönemlerinde mali hızlandıran (fiscal impulse) yaratma
ihtiyacını azaltabilmekte, daha kolay kaynak bulma ve harcama imkânı vermekte ve
özellikle mali rezervlerle desteklenebilmektedir (Rahman, 2010: 14). Maliye
politikasının dış finansman kısıtlamalarından diğerine göre daha çok etkilendiği
belirtilmektedir (Erbil, 2011: 19).
Ülkelerin var olan kamu borç stokları, karşı dönemsel maliye politikası
uygulamalarına imkân veren kaynakların sınırlanmasına yol açan borç servisi
olgusunu beraberinde getirdiğinden sorun yaratmakta, ayrıca borç faiz oranları
düzeyi de mali teşviklerin fırsat maliyetini yansıtmaktadır (Abdih ve diğerleri, 2010:
12 – 13). Maliye politikası kamu borçlarındaki hızlı yükselişten ve mali alanın
finansal piyasalardaki istikrarsız koşullara artan bağımlılığından dolayı dönemsel
nitelik kazanmıştır (Akyüz, 2007: 7). Bu durumun oluşmasında; borç
sürdürebilirliğinin sorunsuz işlemesini sağlamak üzere kamu otoritelerinin aldıkları
1
Stok döngüsüne girmeden, çoğunlukla büyüme ve kalkınmaya temel teşkil edecek ileri dönemli gelir
sağlama olasılığı yüksek olan yatırımların finansmanında borçlanmanın kullanımı ise mali alan sorunu
yaratmayabilir (Ley, 2009: 3).
Eren ÇAŞKURLU
28
kararlar ile bağımlı kalınan sermaye akımlarının dönemsel karakteristiği çok önemli
rol oynamaktadır (Akyüz, 2007: 27).
Azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, dönemsel maliye politikası
uygulamak zorunda kalması ki bu mali alan darlığından ortaya çıkmaktadır, harcama
kısıntıları ile maliye politikası uygulamasında kalitenin düşmesi ve sosyal içeriğin
zayıflamasına neden olmaktadır (Gutierrez ve Revilla, 2010: 2-3; 16). Dışa
bağımlılık derecesi yüksek olan ülkelerde mali teşvikler yerine ağırlığın kur
düzenlemelerine kaydırılması maliye çarpanını etkisiz bırakmakta dolayısıyla mali
alan ihtiyacı vurgusu azalmaktadır (Aizenman ve Jinjarak, 2010: 4). Mali teşviklere
yönelik ihtiyacın varlığı, mali alan ve uygun finansman olanaklarının dikkatli bir
şekilde belirlenmesini gerektirmektedir, çünkü örneğin kamu sübvansiyon ödemeleri
karşı dönemsel karaktere sahiptir (Kandil ve Morsy, 2010: 3; Egert, 2010: 6).
2. Mali Alan Daralması Sorunu ve Mali Uyum İhtiyacı
Mali uyum (consolidation); kamu açıkları ve borç akımlarının azaltılmasını
amaçlayan somut politikalar bütünü olarak tanımlanmakta ve uyum politikaları
boyut ve biçiminin; ekonominin gücü, kamu borç miktar ve faiz oran gelişimi, borç
finansmanındaki kolaylık ve vergi ile harcamalar konusundaki politik kararlara bağlı
olarak değişeceği belirtilmektedir (OECD, 2011: 17).
Mali uyum faaliyetlerine girişilmesinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler
açısından iki temel nedeninden bahsedilebilir. Bunlar; ekonomik krizler ve ülke
yapısal sorunlarıdır. Ekonomik krizlere ya da ülke yapısal sorunlarına bağlı olarak
mali alan (olanaklar) daralması, borcun sürdürülebilirliği konusunda problemlere
neden olmakta ve mali uyum önlemlerinin uygulanmasını beraberinde getirmektedir
(Çaşkurlu ve Arslan, 2010: 257). Borç stoku çok yüksek bir seviyeye ulaştığında
sürdürülebilirliği sağlamaya yeterli bir birincil denge seviyesinin oluşturulması zor
olabilmektedir (Ostry ve diğerleri, 2010: 4). Çünkü mali alan ile genellikle birincil
fazlanın verilmesine odaklı mali uyum faaliyetleri arasında bir ödünleşim (trade –
off) bulunmaktadır.
3. Mali Riskler ve Ekonomik Birimlere Etkilerinde
Bilanço Etkisi Yaklaşımı
Mali alan daralmasıyla karşı karşıya olan ülkelerde, özellikle bu daralmanın
açmazlarından kurtulmak için, daralmaya yol açan nedenlerden en önemlisi olan
borç yükünün bilinçli tercihlerle kamudan özel sektöre aktarıldığı görülmektedir
(risk kaydırma). Böylelikle cari hesaplarda borç yükü azalırken, devlet, geleceğe
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
29
yönelik riskleri üstlenmiş olmaktadır. Borç yükü açısından özel sektörün sahip
olduğu risklerin yükü, söz konusu risklerin ileride gerçekleşme olasılığı bulunduğu
için, devlet açısından halen devam etmektedir.
Bunun yanı sıra potansiyel mali alan daralması ortaya çıkaran bir durumda
devlet dışındaki ekonomik birimlerin bilançolarındaki risklerin özellikle krizlerde
realize olarak kalıtımsal biçimde son başvuru mercii konumuna sahip, devlet
tarafından karşılanması durumudur. Her iki halde de bilanço etkisi adı verilen
durumdan kaynaklanan ve mali risklerden cari hesaplarda öngörülmediği için en
maliyetli olan koşullu yükümlülükler ortaya çıkmaktadır.
3.1. Mali Riskler
Bir ülkede, devlet tarafından, henüz mali anlamda yük yaratmamış ancak ileri
dönemlerde potansiyel olarak finanse edilmek durumunda kalınabilecek olan
faaliyetlerin oluşturduğu riskler bütününe mali risk adı verilmektedir.
Riskin kaynağı ve fark edilebilirliğine göre mali riskler çeşitlenmektedir.
Buna göre; devletin geleneksel faaliyetlerinden ortaya çıkan doğrudan
yükümlülükler ve devlet tarafından üstlenilmesi bir koşula bağlanan ve söz konusu
koşul gerçekleştiğinde ortaya çıkan koşullu yükümlülükler temel ayrımı meydana
getirmektedir (Brixi ve Mody, 2002: 22). Alt açılımlarında ise risklerin niteliklerini
belli eden sınıflandırma bulunmaktadır ki buna göre de; kanun ya da sözleşmelere
dayanan ve bunlara göre düzenlenen yükümlülükler açık doğrudan ya da koşullu
yükümlülükler ile devletin ahlaki olarak ya da çeşitli baskılar veya beklentiler
sonucu üstlenmek zorunda kaldığı gizli doğrudan ya da koşullu yükümlülükler
vardır.
Kutu 2: Mali Risk Bileşenleri
Kaynak: (Polackova, 1998: 3).
Eren ÇAŞKURLU
30
Niteliği gereği en çok dikkat edilmesi gereken mali risk unsuru, koşullu
yükümlülüklerdir. Çünkü söz konusu yükümlülüklerin hangi dönemde devlet
açısından maliyet oluşturacağı belli değildir. Betimleyici özellikleri belirsizliktir.
Mali yük hesaplanırken gerçekleşmemiş bile olsa koşullu yükümlülüklerin mutlaka
hesaba katılması gerekir. Örneğin, kriz sonrası kurtarma önlemleri koşullu
yükümlülük yaratmaktadır. Bunlar içinde en riskli koşullu yükümlülük çeşidi ise
gizli koşullu yükümlülüklerdir. Çünkü hem koşullu yükümlülük özelliği taşımakta
hem de devletin böyle bir yükümlülüğü üstleneceğinden haberi, ancak yükümlülük
doğuran olay gerçekleştikten sonra olmaktadır. Örneğin herhangi bir finansal kriz
sonucu bankacılık sisteminde oluşan iflas durumunun devlet tarafından çeşitli
yöntemlerle giderilmesi, herhangi bir kanun ya da yazılı taahhüt olmasa da
gerçekleşecektir (Çaşkurlu ve Dağlaroğlu, 2010: 121).
3.2. Bilanço Etkisi Yaklaşımı ve Ekonomik Birimlerin Durumu
Bilanço etkisi yaklaşımı; sektörel bilançolar arasındaki bağlantıdan
kaynaklanabilecek kırılganlıkları analiz etmeye yarayan diğer bir ifadeyle koşullu
alacak yükümlülüklerini ve etkilerini analizde kullanılan, akım değerden ziyade stok
değerlere dayanan ve analiz çerçevesini; kamu sektörü, finans sektörü, finansal
olmayan şirketler sektörü ve hanehalkının oluşturduğu bir araçtır (Iman ve Kohler,
2010: 5-6). Ekonomik faaliyetleri gerçekleştiren birimlerin bilançolarında yer alan
ancak hesaba katılmayan risklerin ve olumsuzlukların birbirlerini ve son olarak
devleti etkilemesi, beklenmeyen ve büyük zararlara yol açan bir durum olduğundan
bilanço etkisi yaklaşımı önemli bir belirleyicidir (Çaşkurlu ve Dağlaroğlu, 2010:
161).
Kutu 3: Bilanço Etkisine Göre Risk Geçişkenliği ve Devlet Sektörüne Etkisi
Kaynak: Imam ve Köhler, 2010: s. 6 – 7’den türetilmiştir.
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
31
Özel sektör borçluluk seviyesinin önemli ölçüde arttığı dönemleri izleyen,
krediye ulaşma yollarının kapandığı dönemlerde tersine kaldıraç (de-leveraging)
uygulanan ekonomilerde, finansal krizle bağlantılı olarak, yükümlülüklerin özel
sektör / bankacılık sektöründen2 kamu sektörüne aktarılması (bilanço etkisi) borç
seviyesini önemli ölçüde artırmış ve uyum faaliyetlerini zorunlu kılmıştır (Barrios
ve diğerleri, 2010: s. 4). Bu açıdan geleneksel borç sürdürülebilirliği analizleri
etkisiz kalmakta, mali risklerin özellikle de koşullu yükümlülük risklerini analiz
eden yaklaşımlara ihtiyaç bulunmaktadır. Bilanço etkisi yaklaşımı, ülkenin sektörel
ve toplam bilançosundaki (varlık ve yükümlülükler) stok değerlerin analizini içeren
ve sadece akım değer (cari hesap ve mali denge) incelemesini içeren geleneksel
analizleri de içeren çok daha ayrıntılı bir yöntemdir (Allen ve diğerleri, 2002: 4;
Gray ve diğerleri, 2008: 19: IMF, 2001: 48).
Kutu 4: Risk Geçişkenliği ile Krizler
Kaynak: Keller ve diğerleri (2007: 6).
Bilanço geçişkenliklerine bağlı olarak yaşanan krizlerin etkileri de
değişebilmektedir. Ancak hangi yönde gelişirse gelişsin zararın finansmanı devlete
kalmaktadır. Tablo 2’de farklı ekonomik birimlerin bilançolarında farklı risklerin
yansımaları yer almaktadır. Yaşanan ekonomik dalgalanma ve krizlerin analizinin
yapılmasında önemli bir belirleyicidir.
2
Bankacılık sektöründen kaynaklanan ve devlet açısından önemli ölçüde borç yükü ortaya çıkaran riskler
konusunda ayrıntılı çalışma için bkz. (Furceri ve Zdzienicka, 2010).
Eren ÇAŞKURLU
32
Tablo 2: Bilanço Risklerinin Farklı Sektörlerdeki Yansımaları
Risk
Altındaki Vade Uyumsuzluğu
Sektörler
Devlet
Sektörü
(1) Devletin kısa dönem
yabancı para borçları (iç
ve dış) – Devletin nakit
varlıkları
(2) Kısa dönem yerli para
cinsinden devlet borçları
– Devletin yerli para
cinsinden nakit varlıkları
Kur Uyumsuzluğu
Sermaye Yapısı Borç Ödeme
Uyumsuzlukları Durumu
Devletin yabancı
paraya endeksli
borçları (iç ve dış
Mevcut değil
borçlar) – devletin
yabancı para varlıkları
(rezervler)
(1) Kısa dönem yabancı
para borçlar (yerli ve
Yabancı para varlıklar
yabancı) – Bankanın nakit (borçlar) ile yabancı
yabancı para varlıkları (ve para yükümlülükler Mevduat /
Bankalar merkez
bankasından
(mevduat/interbank Sermaye oranı
borçlanma yetisi)
kanalları) arasındaki
(2) Kısa dönem yerli para fark
borçlar – Nakit varlıklar
Devletin ve
merkez
bankasının
varlıkları ve
yükümlülükleri.
Banka
yükümlülükleri
– banka varlık
ve sermayesi
Firma
Yabancı paraya
yükümlülükleri
Firmaların
kısa
dönem
endeksli
borçlar
(iç
ve
Borç
/
Özkaynak
Firmalar borçları – nakit varlıkları dış borçlar) – yabancı oranı
– firma
varlıklarının
para varlıklar
şimdiki değeri
Yabancı para varlıklar
(mevduat)
ile yabancı
Hanehalkı kısa dönem
Hanehalkı borçları
para
yükümlülükler
Mevcut değil
– nakit varlıklar (genellikle
mortgagelar)
Ülkenin
Bütünü
Yükümlülükler
– gelecek
kazançlar (ücret
ve varlıklar
üzerinden)
Hem yerleşikler
tarafından elde
tutulan dış
finansal
Kısa dönem dış borçlar
varlıklar hem
Doğrudan
(kalan vadede) – devlet ve Net yabancı paraya yabancı sermaye de gelecek
özel sektörün nakit
endeksli dış borç*
ticaret
net stoku ile
yabancı para rezervleri* *Yabancı paraya
ilişkili doğrudan fazlalarının
*Merkez bankası/Devlet endeksli dış borç –
indirgenmiş
net dış borç
yabancı para rezervleri + yabancı paraya
değeri (gelecek
stoku
(dış
borç
–
banka ve firmaların nakit endeksli dış varlıklar dış varlıklar)
dış borç
yabancı para rezervleri
servisine
yönelik
kaynaklar) ile
ilgili dış borç
stoku*
Kaynak: Allen ve diğerleri, 2002: 19 – 20.
Tablo 3’de ise yaşanan krizlerin yukarıda sözü edilen çözümlemesi
farklılaşan noktalarıyla belirtilmiştir. Temel olarak düşünülmesi gereken mali alan
büyüklüğünün tam olarak kavranabilmesi, var olan ve var olma tehlikesine sahip
risk ve yükümlülüklerin analiz edilmesi ile mümkün olacaktır.
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
33
Tablo 3: Krizler ve Bilanço Kırılganlıkları
Krizler
Bilanço
Kırılganlıkları
Kriz
Krizler
Tetikleyicisi
ABD’nin para
politikasını
sıkılaştırması;
politik şoklar Rusya
(Chiapas:
(1998)
Başkan adayının
süikaste
uğraması).
Bilanço
Kırılganlıkları
Kriz Tetikleyicisi
Meksika
(1994)
Devletin kısa
dönemli ve kura
endeksli dış
yükümlülükleri.
Devletin kısa
dönemli dış
finansman
ihtiyacı.
Bütçe açığı hedeflerinin
uygulanmasındaki
başarısızlık; ticaret
hadlerindeki kötüleşme
Arjantin
(1995)
Bankacılık
sisteminin kısa
Devletin kısa
Meksika Tekila Brezilya
dönemli dış ve peso
dönem dış
Krizi
(1999)
ve kura endeksli
borçları
yükümlülükleri
Bütçe kısıntılarının
uygulanabileceği
konusundaki endişeler ve
1999 yılı için bütçe
taahhütlerindeki kayıplar;
cari işlemler açığı; Rusya
Krizinin etkisi
Tayland
(1997)
Finansal ve finansal
Devlet kısa
olmayan özel sektör Ticaret
dönemli borçları,
dışsal
hadlerindeki
Türkiye bankacılık
yükümlülükleri:
bozulma; varlık
(2000) sektöründeki kur
finans şirketlerinin fiyatların
ve vade
emlak sektörüne
düşmesi.
uyumsuzlukları
olan maruziyeti
Cari işlemler açığının
artması; reel kur
değerlenmesi; ticaret
hadleri şokları; hükümetin
finans sektöründeki
reformları
gerçekleştireceğine dair
politik niyet konusundaki
endişeler.
Kore
(1997)
Finans sektörü
dışsal
yükümlülükleri
(önemli ölçüde
vade uyumsuzluğu
ile birlikte) ve
şirketlerin yüksek
borç/özsermaye
oranları
Bütçe açığı hedeflerinin
gerçekleştirilmesindeki
sürekli başarısızlıklar; para
kurulu düzenlemeleri ile
maliye politikaları
arasındaki uyumsuzluk;
Rusya’nın iflası
Ticaret
hadlerindeki
Kamu ve özel
bozulma;
Arjantin sektörün dış ve
kârlılığın
(2002) kura endeksli
düşmesi;
yükümlülükleri.
Tayland krizinin
etkisi.
Şirketler sektörünün
dışsal
yükümlülükleri;
bankacılık
Bankacılık
sisteminin emlak Tayland
Endonezya
Uruguay sektörü kısa
yatırımlarındaki
Krizinin etkisi;
(1997)
(2002) dönem dış
varlıklarının
bankacılık krizi.
borçları
yoğunluğu;
şirketlerin yüksek
borç/özsermaye
oranları
Kaynak: (Ghosh, 2006: 4)
Arjantin’de mevduatların
dondurulmasının
Uruguay’dan önemli
ölçüde para çıkışına yol
açması
Eren ÇAŞKURLU
34
3. Türkiye’de Mali Alan İncelemesi
Türkiye açısından mali alan araştırmasının gerçekleştirilmesinde; kaynak
yetersizliğinin yol açtığı dış finansman gereksiniminin genel olarak ekonomiyi
zayıflatması ve borçlanmanın yol açtığı yükün görünür alandan yüksek risk içeren
görünmeyen alana kayması / kaydırılmasının etkileri bu çalışmanın temel bakış açısı
çerçevesinde ele alınacaktır. Türkiye’deki mali alan yapısının incelenmesi çok daha
geniş bir veri seti ve parametre ile yorumlanabilir. Ancak bu çalışma Türkiye
açısından, özellikle dış borçlanmada özel sektör üzerindeki yükün son yıllarda artışı
ve kamu ve özel sektör arasındaki bu risk yer değiştirmesinin yaratacağı etkilere
odaklanmaktadır. Tüm yönleriyle Türkiye’deki mali alan araştırması başka bir
çalışmaya bırakılacaktır.
Türkiye ekonomisinin son dönemde geldiği durumu; kapitalist küresel
ekonomik sisteme bağımlı hale gelmiş, bu bağımlılığın zorunlu sonucu olarak dış
finansman girişine odaklı, yüksek cari açık veren, özel sektörün yüksek borç yükü
içinde olduğu ve işsizlik (Durmuş, 2008: 161 – 162), gelir dağılımı çarpıklığı,
yoksulluk, hâsıla artışının niteliksiz oluşu vb. makroekonomik bozuklukların olduğu
bir yapı şeklinde özetlemek mümkündür.
Şekil 1: Türkiye’de Faiz Ödemeleri ve Çeşitli Göstergelerle Oransal İlişkisi
Kaynak: T.C. Kalkınma Bakanlığı (2011).
Not: 2006 yılından sonra Merkezi Yönetim Bütçesi tanımına geçilmiştir.
Kamusal finansmanda ağırlığın, açık kapatmaya yönelik finansman
biçiminde olmasının faiz karşılığı kendisini farklı harcamalara ayrılacak olan
kaynağı daraltmasında göstermektedir. Yıllar itibariyle düşüş grafiği sergileyen
büyüklüklere rağmen yüksek yüzdeli oranlar mali alan üzerindeki baskıyı ifade
edebilir.
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
35
Devletin gelirinden fazlasını harcamak ve oluşan tasarruf açıklarını, ya özel
kesim fonları ya da dış âlem tasarruf fazlalarından sağlamak gibi kolaycı bir
politikayı tercih etmesi neticesinde, borçlanma gelirleri vergi gelirlerinin bir
alternatifi olmuştur (Çaşkurlu ve Arslan, 2010: 267).
Şekil 2: Konsolide Bütçe Dengesi ve Faiz Dışı Konsolide Bütçe Dengesi (GSYH, %)
Kaynak: T.C. Kalkınma Bakanlığı (2011).
Not: 2006 yılından sonra Merkezi Yönetim Bütçesi tanımına geçilmiştir.
Gerek iç gerekse dış kaynaklı finansmana bağımlılığın, belli bir süreklilikten
sonra tüm çabaların borcun sorunsuz sürdürülebilmesine endekslenmesiyle
sonuçlanması, refah artışı ve ekonomik gelişme gibi hedeflere yönelik mali alan
oluşumunun önündeki en önemli engellerden birini oluşturmaktadır. Faiz dışı bütçe
dengesinin pozitif tutulması gayreti, belli bir süre sonra yatırım ve ilerlemeye
ayrılacak kaynaklar bir yana hatta devlet tarafından yapılması gereken zorunlu
hizmetlerin aksamasına bile neden olmaktadır.
Şekil 3: Uluslararası Rezerv ve Borçlanma Gereği İlişkisi
Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011).
36
Eren ÇAŞKURLU
Gelir ve harcama politikalarının ülke temelli stratejilere yönelik olarak
gerçekleştirilmesindeki aksaklığın Türkiye’de kamu kesimi borçlanma gereğini
artırdığı görülmektedir. Buna karşılık Şekil 3’de özellikle dış borçlanmada etkili
olan uluslararası rezervlerin azalması durumu söz konusudur. Söz konusu iki
parametrenin birlikte ele alınması, mali alan açısından gerek mali gerekse
uluslararası rezervlerin azalması ve alanı daha da daraltması yorumunu beraberinde
getirmektedir.
Şekil 4: Kısa Vadeli Dış Borç Stok Dağılımı (2007 – 2010 ortalama, %)
Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine
Müsteşarlığı (2011b).
Dış borç stokunun borçlulara göre dağılımı ile ilgili Şekil 4 ve Şekil 5 birlikte
değerlendirildiğinde, bu çalışmanın mali alan daralması ve buna yol açan risk
faktörleri bakış açısından özel sektör açısından ve bilanço etkisi yaklaşımına göre
devlet açısından mali risk durumu ortaya çıkmaktadır. Kısa vadeli dış borç stokunda
özel kesimin payındaki artış riskin büyüklüğünü daha belirgin olarak ortaya
çıkarmaktadır.
Dış borçlanmada özel sektör payındaki artmanın,
2000’li yılların
ortalarından başlayarak kamu iç borcunun kamudan piyasaya dönmesinden ve
piyasanın yurtdışı finansman kaynaklarına yönelerek üstü kapalı bir şekilde iç borç
finansmanını sağlamasından kaynaklandığı ve dış borç açısından duruma
bakıldığında transfer durumunun değil ancak aktörlerin değiştiği söylenebilmektedir
(Koçak, 2009: 82).
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
37
Şekil 5: Uzun Vadeli Dış Borç Stok Dağılımı (2007 – 2010 ortalama, %)
Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine
Müsteşarlığı (2011b).
Özel sektörün kendi içinde yer alan birimler açısından dış borç sahipliğine
ilişkin kısa ve uzun vade değerlendirmesinde ise Şekil 6 ve Şekil 7 birlikte ele
alındığında, gerek kısa gerekse uzun vadede şirketler kesiminin riskinin payı önemli
ölçüdedir. Kısa vadede bankacılık kesimine yakın olsa da ağırlık düşündürücüdür.
Uzun vadede ise fark belirgin şekilde şirketler lehine açılmaktadır. Risk durumu göz
önüne alındığında Türkiye açısından özel sektör ve içeriğinde şirketler kesimi
açısından bir dış borç geri ödeme krizinin yaşanma ihtimali yüksektir (Durmuş,
2009: 19).
Şekil 6: Özel Sektör Kısa Vade Dış Borç Stok Borçlular (2007 – 2010
ortalama, %)
Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine
Müsteşarlığı (2011b).
Şirketler kesiminin söz konusu borç yapısıyla özellikle kırılgan bir
ekonomiye sahip Türkiye’de küresel kriz dalgaları ve iç dengesizliklerin
Eren ÇAŞKURLU
38
olumsuzluklarından önemli ölçüde etkilenme olasılığına sahip olduğu ve yine
bilanço etkisi yaklaşımı ile bilanço olumsuzluklarının yayılma etkisi ile devlet
açısından çok ağır maliyetlere yol açabilecektir.
Şekil 7: Özel Sektör Uzun Vade Dış Borç Stok Borçlular (2007 – 2010
ortalama, %)
Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine
Müsteşarlığı (2011b).
Borçlanmanın cinsi ve vadesi açısından Türkiye ekonomisinin sahip olduğu
riskler kur yapısında da kendini göstermektedir. Daha önce teorik açıklamalarda
ifade edildiği üzere bilanço yaklaşımında gerek vade gerekse kur açısından
dengesizlikler önemli riskler taşımakta ve söz konusu risklerin gerçekleşmesi
durumunda örneğin Türkiye gibi mali alan darlığı problemini yaşayan bir ülkede çok
ciddi finansman krizleri yaşanması tehlikesi bulunmaktadır. Özellikle kur açısından
dış borcun etkilenmesi anlamında yaşanabilecek en önemli sorunlardan biri de TL
değer kaybına bağlı dış borç TL tutarındaki daha büyük artış ve reel faiz oranı
yükselmesidir (Bulutay, 2009: 38).
Şekil 8: Kredilerin TL / YP Dağılımı
Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine
Müsteşarlığı (2011b).
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
39
Şekil 8 ve 9’da bankacılık sektörü açısından kredi ve mevduatların kur
dağılımı görülmektedir. İki durum birlikte değerlendirildiğinde; kredilerde yerli ve
yabancı para dağılımında yabancı para kredi payının özellikle 2008 yılından sonra
ağırlığının artmasına karşın mevduatta durumun farklılığı ortaya çıkmaktadır. Yerli
para mevduatla yabancı para kredi kullandırımı bankacılık kesimi açısından risk
oluşturmaktadır. 2001 Krizi’nde bankacılık kesimi açısından önemli ölçüde açık
pozisyon zararıyla karşılanması riskin önemini bir kez daha hatırlatmaktadır.
Şekil 9: Mevduatın TL / YP Dağılımı
Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı
(2011b).
Şirketler, bankacılık kesimi ve benzer yorumlarla içine hanehalkını dâhil
edebileceğimiz birimlerin içine bulundukları koşullar ve devletin küresel ekonomik
sistemin parçası haline gelmesi, ülkeye özellikle kısa vadeli dış finansman
kaynaklarının girişini zorunlu hale getirmektedir.
Şekil 10: Hazine Garantili Dış Borç Stok Gelişimi (milyon ABD doları)
Kaynak: T.C.Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı (2011b).
Eren ÇAŞKURLU
40
Mali alanın riskli ve yerel olmayan nitelikteki finansman kaynaklarına
bağımlı olması, Türkiye’de de net bir şekilde görüldüğü gibi, söz konusu kaynağın
girişini engelleyecek her türlü unsurun giderilmesi ve girişi cazip kılacak her türlü
olasılığın kullanılmasını zorunlu kılmaktadır.
Tablo 4: Hazine Garantisi Olmaksızın Dış Borç Kullanımı
Hazine Garantisiz Dış Borç (2011 Ocak - Temmuz) (milyon $)
563.082.969
T. Halkbank A.Ş.
25.16
Bursa Büyükşehir Belediyesi
12.39
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
62.45
Dış Borç Stok (2011 Temmuz)
0.69
Net Dış Borç Stok (2011 1.Ç)
0.33
Kaynak: T.C.Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı (2011a).
Şekil 10 ve Tablo 4 birlikte değerlendirildiğinde Hazine’nin garantör olduğu
ve çok riskli bir şekilde olmadığı dış borç miktarları görülmektedir. Garanti verilen
borcun kayıtlara alınması ve koşullu yükümlülük olsa da karşılığının ayrılabileceği
varsayıldığında, garantisiz alınan kamu dış borcunun riski ortaya çıkmaktadır.
Toplam net dış borç stokunun binde 3’ü gibi bir rakama ulaşan söz konusu borcun
ödenmemesi durumunda, devlet açısından Türkiye’de zaten dış finansman girişine
bağımlı mali alanın çok daha üzerinde bir yükle karşı karşıya kalınabileceği olasıdır.
4. Değerlendirme
Devletlerin dar bakış açısı altında ve / veya küresel finans sermaye piyasaları
hâkimiyetinin var olduğu dünya düzeninde borç veren ya da aracı konumundaki
uluslararası finansal kuruluşların dayatması ile sadece borç sürdürebilirliğine
indirgenen mali alan oluşturma ve artırma uğraşısı, aslen olması gereken bir ülkenin
kendi dinamik ve stratejik önceliklerine göre belirleyeceği ve toplumsal fayda odaklı
faaliyetlerine dönük alan oluşturma ve artırma güdüsünü ortadan kaldırmaktadır.
Günümüzde olağan finansman yöntemi haline gelen / getirilen borçlanmanın
geri ödeme yükü açısından ülke mali alanını daraltması ve bağımsız ekonomi
politikası uygulama kısıtı yaratma durumu söz konusudur. Mali alanın darlığı
özellikle kapitalizmin krizlerinde kırılgan ülkelerin risklerini daha da artırmaktadır.
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
41
Ülkelerin mali alan kısıtını aşmaya yönelik borç yükünü diğer ekonomik birimlere
aktarması ise mali risk ortaya çıkarmakta ve ülke ekonomik kırılganlıklarını daha da
artırmaktadır.
Küresel ekonomik sistem ve sözcüleri tarafından sadece borç geri ödemesine
finansman sağlama fonksiyonu ile bitiştirilen mali alan oluşturma, günümüzde pek
çok ülke tarafından aksine sosyal harcamalar ve yoksulluğun giderilmesinde
kullanılmaktadır. Bu konuda verilebilecek önemli örneklerden bir tanesi
Hindistan’da 2005 yılında uygulamaya konan kırsal istihdam ve kalkınma programı
kısa adıyla NREGA’dır. Program, 2008 – 09 döneminde GSYİH’nın % 0,51’i,
toplam harcamaların %1,6’sı ve gelirlerin de %2’si kullanılarak işgücünün %
10,3’ünü istihdama kazandırmıştır. Mali alan kullanımı çok önemlidir. Türkiye’de
ise 2009 yılında uygulanmaya başlanan Toplum Yararına Çalışma Programı, aynı yıl
işgücünün % 0,2’sini GSYİH’nın ise % 0,01’ini kapsayabilmiştir.
Ülkelerin sahip oldukları politika alanına da bağlı olarak mali alanlarını ne
şekilde belirleyecekleri ve kullanacakları, kendine özgü ve bağımsız politikalar
uygulama istekliliklerinin en önemli yansımasıdır.
KAYNAKÇA
ABDIH, Yasser, MURPHY, Pablo, ROITMAN, Agustin, RATNA, Sahay
(2010), “The Cyclicality of Fiscal Policy in the Middle East and Central Asia: Is the
Current Crisis Different?”, IMF Working Paper, WP/10/68, 1 – 26.
AIZENMAN, Joshua, JINJARAK, Yothin (2010), “De Facto Fiscal Space
and Fiscal Stimulus: Definition and Assessment”, NBER Working Paper Series, No.
16539, 1 – 11.
AKYÜZ, Yılmaz (2007), Global Rules and Markets: Constraints Over
Policy Autonomy in Developing Countries, TWN Global Economy Series, No. 10,
Malaysia.
AKYÜZ, Yılmaz (2009), Multilateral Disciplines and the Question of Policy
Space, TWN Trade & Development Series, No. 38, Malaysia.
ALLEN, Mark, ROSENBERG, Christoph, KELLER, Christian, SETSER
Brad, ROUBINI, Nouriel (2002), “A Balance Sheet Approach to Financial Crisis”,
IMF Working Paper, WP/02/210, 1 – 25.
ARGITIS, Georgios (2008), “Global Finance and Macroeconomic Policy”,
University
of
Crete
Department
of
Economics
Working
Paper,
http://www.economics.soc.uoc.gr/wpa/docs/ (Erişim Tarihi: 23.08.2011).
42
Eren ÇAŞKURLU
BARRIOS, S., LANGEDIJK, S. and PENCH L. (2010), “EU Fiscal
Consolidation After The Financial Crisis Lessons From Past Experiences”,
European Economy Economic Papers, 418, 1 – 44.
BRIXI, Hana Polackova, MODY, Ashoka (2002), “Dealing with Government
Fiscal Risk: An Overview”, Government at Risk: Contingent Liabilities and Fiscal
Risk içinde, (ed. Hana Polackova BRIXI – Allen SCHICK), The World Bank,
Washington DC, ss. 21 – 58.
BULUTAY, Tuncer (2009), “Kriz ve Kriz Sonrası Ekonomi ve Finansta
Olası Gelişmeler”, Mülkiye Dergisi, C. 33, S. 263, 9 – 26.
ÇAŞKURLU, Eren, ARSLAN, Barlas (2011), Maliye Politikalarının Sosyal
İçeriğinin Korunmasında Mali Uyum ve Optik Kırılma Sorunu: Gelişmekte Olan
Ülkeler Açısından Değerlendirme ve Türkiye İçin Politika Önerileri, Political
Economy, Crisis & Development içinde, (Ed. İsmail Şiriner, Farhang Morady,
Janusz Mika, Murat Aydın, Şevket Alper Koç, Hakan Kapucu, Emrah Doğan),
IJOPEC Publication, İngiltere, ss. 255 – 279.
ÇAŞKURLU, Eren, DAĞLAROĞLU, Tolga (2010), Gelişmekte Olan
Ülkelerin Küresel Ekonomik Krize Karşı Geliştirdikleri Ekonomi Politikaları,
İktisadi Araştırmalar Vakfı Prof. Dr. M. Orhan Dikmen Araştırma Ödülü, 2010/1,
İktisadi Araştırmalar Vakfı Yayınları, İstanbul.
DOBRESCU, Gabriela, SALMAN, Ferhan (2011), “Fiscal Policy During
Absorption Cycles”, IMF Working Paper, WP/11/41, 1 – 32.
DOHERTY, Laura, YEAMAN, Luke (2008), “Fiscal Space in the G – 20”,
Economic Roundup Issue 3, http://www.treasury.gov.au/documents/1421/HTML
(Erişim Tarihi: 09.12.2010).
DOORN, V. Ralph, SURI, Vivek, GOOPTU, Sudarshan (2010), “Do MiddleIncome Countries Continue to Have the Ability to Deal with the Global Financial
Crisis”, The World Bank Policy Research Working Paper, WPS5381, Washington
D.C., 1 – 19.
DURMUŞ, Mustafa (2008), Kapitalizmin Krizi, 2. Baskı, Tan Yayınları,
Ankara.
DURMUŞ, Mustafa (2009), “Kapitalizmin Krizi ve Türkiye Yansımaları”,
Mülkiye Dergisi, C. 33, S. 263, 9 – 26.
EGERT, Balazs (2010), “Fiscal Policy Reaction to the Cycle in the OECD”,
OECD Economics Department Working Papers, No.763, France, 1 – 47.
EĞİLMEZ, Mahfi, KUMCU, Ercan (2005), Ekonomi Politikası, Remzi
Kitabevi, İstanbul.
Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri
43
ERBİL, Nese (2011), “Is Fiscal Policy Procyclical in Developing OilProducing Countries”, IMF Working Paper, WP/11/171, 1 – 32.
FOSTER, J. Bellamy (2010), “The Age of Monopoly Finance Capital”,
Monthly Review, February, 1 – 13.
FOSTER, J. Bellamy, HOLLEMAN, Hannah (2010), “The Financial Power
Elite”, Monthly Review, May, 1 – 19.
FOSTER, J. Bellamy, McCHESNEY, Robert, JONNA, Jamil (2011), “The
Internationalization of Monopoly Capital”, Monthly Review, June, 1 – 23.
FURCERI, Davide, ZDZIENICA, Aleksandra (2010), “The Consequences of
Banking Cirses for Public Debt”, OECD Economics Department Working Papers,
No.801, France, 1 – 28.
GHOSH, Atish (2006), “Capital Account Crises: Lessons for Crisis
Prevention”, IMF Seminar, July, Washington D.C., 1 – 24.
GRAY, Dale, CHENG Hoon Lim, LOUKAIANOVA, Elena, MALONE,
Samuel (2008), “A Risk – Based Debt Sustainability Framework: Incorporating
Balance Sheets and Uncertainty”, IMF Working Paper, WP/08/40, 1 – 25.
GUTIERREZ, Mario, REVILLA, Julio (2010), “Building Countercyclical
Fiscal Policies in Latin America, The World Bank Policy Research Working Paper,
WPS5211, Washington D.C., 1 – 38.
HELLER, Peter (2005), “Understanding Fiscal Space”, IMF Policy
Discussion Paper, PDP/05/4, Washington D.C., 1 -18.
IMAM, Patrick, KÖHLER, Rainer (2010), “Balance Sheet Vulnerabilities of
Mauritius During a Decade of Shocks”, IMF Working Paper, WP/10/148, 2010, 1 –
42.
IMF Monetary and Exchange Affairs Department (2001), Macroprudential
Analysis: Selected Aspects Background Paper, June, Washington D.C., 1 – 61.
KANDIL, Magda, MORSY, Hanan (2010), “Fiscal Stimulus and Credibility
in Emerging Countries”, IMF Working Paper, WP/10/123, 1 – 24.
KELLER, Christian, KUNZEL, Peter, SOUTO, Marcos. (2007), “Measuring
Sovereign Risk in Turkey: An Application of the Contingent Claims Approach”,
IMF Working Paper, 07/233, 1 – 27.
KOÇAK, Aysun (2009), “Küresel Dönemde Türkiye’nin Borç Yapısındaki
Dönüşüm”, Maliye Dergisi, Temmuz – Aralık, S. 157, 65 – 84.
LEY, E. (2009), “Fiscal Policy For Growth”, The World Bank Prem Notes
Economy Policy, 131, 1 – 5.
44
Eren ÇAŞKURLU
MAYER, Jörg (2009), “Policy Space: What, for What, and Where?”,
Development Policy Review, 27(4), 373 – 395.
OECD (2011), “Fiscal Consolidation: Targets, Plans and Measures”, OECD
Journal On Budgeting, 2, 15 – 30.
OSTRY, Jonathan (2010), “Watch this (Fiscal) Space: Assessing Room for
Fiscal Maneuver in Advance Countries”, http://www.huffingtonpost.com/jonathand-ostry/watch-this-fiscal (Erişim Tarihi: 06.12.2010)
OSTRY, Jonathan, GHOSH, Atish, KIM, Jun, QURESHI, Mahvash (2010),
“Fiscal Space”, IMF Staff Position Note, SPN/10/11, 1 – 24.
POLACKOVA, Hana (1998), “Contingent Governmnet Liabilities”, The
World Bank Policy Research Working Paper, WPS1989, 1 – 29.
RAHMAN, Jesmin (2010), “Absorption Boom and Fiscal Stance: What Lies
Ahead in Eastern Europe”, IMF Working Paper, WP/10/97, 1 – 31.
SÖNMEZ, Sinan (2010), “Kalkınmanın Finansmanı, Emperyalizm ve
Finansal Serbestlik Üçgeninde Dış Borçlanma”, Ekonomik Yaklaşım, C.21, S.75,
123 – 140.
TAN, Celine (2007), Debt and Conditionality: Multilateral Debt Relief
Initiative and Opportunities for Expanding Policy Space, TWN Global Economy
Series, No. 9, Malaysia.
T.C. MERKEZ BANKASI (2011), EVDS, www.tcmb.gov.tr (Erişim Tarihi:
20.06.2011).
T.C. KALKINMA BAKANLIĞI (2011), Temel Ekonomik Göstergeler,
http://www.dpt.gov.tr (Erişim Tarihi: 23.09.2011).
T.C. BAŞBAKANLIK HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI (2011a), Kamu Borç
Yönetimi Raporu, Ağustos, http://www.hazine.gov.tr (Erişim Tarihi: 23.09.2011).
T.C. BAŞBAKANLIK HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI (2011b), Yıllık Kamu
Borç Yönetimi Raporu, 2011, http://www.hazine.gov.tr (Erişim Tarihi: 23.09.2011).
TTESHEIRA, Karen (2010), “Fiscal Space Crucial in PNM Economic
Policy”,
Guardian,
http://guardian.co.tt/print/commentary/columnist/2010/08/29/fiscal-space-crucialpnm (Erişim Tarihi: 06.12.2010).
UNCTAD (2008), “Financial Crisis Highlights Need for Adequate National
Policy Space”, http://www.unctad.org/Templates/Page.asp (Erişim Tarihi:
17.11.2009)
ÜNSAL, Erdal (2005), Uluslararası İktisat, İmaj Yayınevi, Ankara.
Download