Ekonomik Yaklaşım, Cilt : 22, Sayı : 79, ss. 21- 44 BAĞIMSIZ MALİYE POLİTİKASI UYGULAMA OLANAĞININ KISITLANMASI: MALİ ALAN DARALMASI VE ETKİLERİ Eren ÇAŞKURLU ∗ Özet 2008 Küresel Krizi ile mücadele ve krizden çıkış önlemlerinde dikkati çeken ve önemi anlaşılan olgulardan biri mali alan (fiscal space) kavramıdır. Mali alan; devletin finansal durumunu ya da istikrarını olumsuz etkilemeksizin özellikli bir amaç için kullanılacak bütçesel kaynakları ifade etmektedir. Borç seviyesi ile bağlantılı olarak, cari borç seviyesi ile borçlanma sınırı arasındaki fark olarak da tanımlanabilir. Borç stokundaki artış, ülkelerin bağımsız politika yapma imkânını ortadan kaldırabilmektedir. Ülkenin gelişmişlik seviyesine bağlı olarak sahip olduğu yapısal sorunlar ile ekonomik krizlerin ortaya çıkardığı aksaklıklar, mali alan daralması ortaya çıkararak borç sürdürülebilirliğinin önemli bir engelini oluşturmaktadır. Bununla beraber borç sürdürülebilirliğinin azalmasının da mali alan daralmasına neden olduğu görülmektedir. Çalışmada, mali alan daralması ve borç sürdürülebilirliği arasındaki vice versa ilişkinin, maliye politikalarının uygulanmasındaki özgünlük ve etkinlik açılarından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Özel sektörün çıkmaza girdiği olası bir durumda, devletin bundan nasıl etkileneceği de “koşullu alacak yükümlülükleri” analizi çerçevesinde ele alınmaya çalışılacaktır. Anahtar sözcükler: Mali alan, politika alanı, maliye politikası bağımsızlığı, mali risk, bilanço yaklaşımı. JEL Sınıflaması: H60, H63, H74. ∗ Yrd. Doç. Dr., İ.İ.B.F., Maliye Bölümü. Eren ÇAŞKURLU 22 Constraints of Running Autonomus Fiscal Policy: Narrowing of Fiscal Space Abstract One of the concepts that came to the forefront in struggle and exit strategies out of the Global Crisis 2008 is ‘policy space’. ‘Policy space’ can be defined as budgetary resources which can be used for a particular aim without effecting the state’s public position or stability negatively. It can also be defined as the difference between current debt level and debt ceiling. Increase of debt level can hinder policy autonomy of countries. In connection with development level of country, structural problems and matters related with crisis narrow policy space and prevent debt sustainability. Besides, decrease in debt sustainability also cause policy space to narrow. In this article, the vice versa relationship between narrowing of policy space and debt sustainability is handled with aspects of sovereignty and efficiency in application of public policies. ‘Contingent claim liabilities’ are going to be examined in order to analyze how state would be affected in case private sector comes to an impasse. Key words: Fiscal space, policy space, fiscal policy sovereignty, fiscal risk, balance sheet approach. JEL Classification: H60, H63, H74. Giriş Kapitalist üretim biçiminin içsel dinamiklerinden kaynaklanan ve kaçınılmaz şekilde karşı karşıya kalınan ekonomik, mali, siyasal, sosyal, vb. açıdan bağımlı hale gelme durumunun aşılması ile ekonomik bunalımların etkilerinin giderilmesinde, söz konusu üretim biçiminin yol açtığı gelişmişlik düzey farklılıklarına sahip ülkelerin çıkış stratejileri değişebilmektedir. Söz konusu stratejiler, genel olarak, ülkelerin sahip olduğu / olamadığı ekonomik kaynaklara ve bağımsız olarak uygulayabildikleri / uygulayamadıkları politika araçlarına göre şekillenmektedir. Ekonomik krizlerle mücadele ve krizden çıkış önlemlerinde dikkati çeken ve önemi anlaşılan kavramlardan biri mali alan (fiscal space) kavramıdır. Ülkelerin var olan yapısal sorunları ile ekonomik krizlerin ortaya çıkardığı aksaklıklar, mali alan daralması ortaya çıkararak ya da var olan daralmayı daha da derinleştirerek, ülkelerin bağımsız politika yapma (policy autonomy) olanağını Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 23 ortadan kaldırabilmektedir. Özellikle devletin müdahale araçlarını barındıran maliye politikaları, söz konusu durumdan etkilenmektedir. Bu noktada mali alan kavramının tartışılması gerekmektedir. Çalışmada, mali alan daralmasının, maliye politikalarının uygulanmasındaki özgünlük ve etkinlik açılarından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu açıdan öncelikle mali alan ve alan kullanımının etkinliğini belirleyen politika alanı olgusu ele alınacaktır. İkinci olarak mali alan daralması sorununun, sorun ortaya çıktığında alınacak politika önlemlerini kısmen ve ezbere içeren mali uyum faaliyetleri ile ilişkisi ifade edilecektir. Mali alan daralması sorununun önemli bir belirleyeni olarak mali riskler ve sonuçları üçüncü olarak ele alınacak ve son olarak Türkiye’deki mali alan sınaması gerçekleştirilecektir. 1. Politika Alanı Bağımsızlığı ve Mali Alan İlişkisi Ulusal ekonomi politikası bağımsızlığı; ulusal politika araçlarının ulusal politika hedeflerine ulaşmadaki etkinliği olarak ifade edilebilir (Akyüz, 2009: 7). Ulusal otoriteler, politika araçları üzerinde söz sahibidirler ancak belirgin ulusal hedeflere amaçladıkları gibi ulaşmada bu araçları kullanamayabilmektedir, bunun nedeni ulusal ekonomi politikasının olması gereken (de jure) bağımsızlığı ile ulusal ekonomik gelişme üzerinde gerçekte olan (de facto) kontrol arasındaki açıklıktır (Akyüz, 2009: 7). Olması gereken (de jure) bağımsızlığı etkileyen unsurlar; çok taraflı, bölgesel ve ikili ticaret anlaşmaları ve özellikle uluslararası finansal kuruluşlar yoluyla makroekonomik ve finansal alanda verilen taahhütler iken, gerçekte olan (de facto) durumdan kaynaklanan sınırlamalar ise ülkelerin küreselleşen ekonomik yapıya, özellikle de finansal sistemin dönemsellik (procyclicality) ve istikrarsızlığını artıran finansal serbestleşmeye dâhil olmalarından kaynaklanmaktadır (UNCTAD, 2008). Yerli piyasaların serbestleştirilmesi ve ekonomik faaliyetlerin deregülasyonu, politika yapıcıların kontrolünde olan araçların sayısını azaltarak politika alanını daha da daraltmaktadır (Akyüz, 2007: 3). Politika alanı sadece uluslararası kurallardan etkilenmez, küreselleşen dünyada daha ziyade uluslararası piyasa koşullarından ve ulusal politika araçlarının etkinliği üzerine diğer ülkelerde alınan politika kararlarından da etkilenir (Mayer, 2009: 374). Ekonomi politikalarının belirlenmesine yönelik kontrol alanı son on yılda ulusal hükümetlerden önemli ölçüde çokuluslu sermayeye ve temel olarak da sorgulanmaz biçimde çok güçlü olan küresel finansal piyasalarda kâr elde etmeye odaklanmış finansal sermaye doğru kaymıştır, ne ki söz konusu durum ulusal 24 Eren ÇAŞKURLU ekonomi politikalarının ağırlık noktasını finansal sermayenin öncelikleri ve stratejilerine yaklaştırmıştır (Argitis, 2008: 12). 1970’lerden bu yana Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinin ve genelde küresel kapitalizmin hızlı bir finansallaşma dönemine girdiği ve sistemin ağırlık merkezinin üretimden finansa kaydığı görülmektedir. 1970’de Pensilvanya Merkez Demiryolu Krizi ile başlayan ve belli dönemlerde gerçekleşen finansal krizlere rağmen devlet her birinde son başvuru merci görevini üstlenmiş ve finansal sistemi destekleme uğraşısına girmiştir. Sonuç, uzun yıllar boyunca daha büyük finansal krizlere ve daha sert kamusal müdahalelere yol açan, borç sıkışmasının yaşanmadığı bir finansal sistemin bütün olarak genişlemesi olmuştur (Foster ve Holleman, 2010: 5). Günümüzde finansal kâr artışlarına yönelik eğilimler tarihte benzeri görülmemiş biçimdedir. Finansal balonlar refahtan ziyade durgunlukla beslenen finansallaşma süreci olarak ortaya çıkmaktadır. Spekülatif genişlemeler belli bir süre için temel ekonominin canlanmasına hizmet etmekte ancak kaçınılmaz olarak finansal istikrarsızlığın artmasına yol açmaktadır (Foster ve Holleman, 2010: 6). Uluslararası sermaye piyasalarının büyümesi, devletlerin söz konusu piyasaları düzenleme gücünü sınırlandırmakta ve piyasa güçlerinin serbest hareket etmesini sağlamaya zorlamaktadır ki yeni düzenlemeler uygulamaya konulabilse bile bunlar sonuçta etkin sınırlandırmalar getirmemektedir. (Foster 2010: 9). Devletler artan bir şekilde kendi şirketlerinin kalkınmasına yönelik ilkesiz hareket ederek ve yardım vererek, uluslararası ve ulusal tekelci sermayenin ihtiyaçlarına hizmet etmekte, aynı zamanda da bu “yarı – özelleştirilmiş devlet” sistemleri, kendi toplum bireylerine baskı uygulamakta ve onları kısıtlamaktadır (Foster ve diğerleri, 2011: 20). Küreselleşmenin son dönemde ulaştığı aşamada, finansal sermaye birikiminin artması ve finansal serbestleşme adı altında kuralsızlaştırma hareketi; kısa vadeli sermaye girişine odaklı büyüme ve finansal rant kovalama uğraşılarının yanı sıra kamu maliyesinde de çeşitli açılardan özetlenebilecek dengesizlikleri beraberinde getirmektir ki bunlar (Sönmez, 2010: 138 – 139): i) Ödemeler bilançosunda cari açığın finansman ihtiyacının ötesinde dış borçlanmaya gidilmesi ve dış borçlanmanın süreklilik kazanması, ii) Finansal birikim ve rant dağıtımı maliyetini üstlenen kamu maliyesi açısından bütçe açığı ve iç borçlanmanın artması, iii) Kısa vadeli sermaye giriş ve çıkışına odaklanma dolayısıyla kalkınma açısından stratejik sektörlere kaynak aktarımının azalması ve / veya tamamen kalkması ve Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 25 iv) Maliye politikasında, diğer ekonomi politikalarında olduğu gibi, sermaye hareketlerine endekslenme ve bunun zorunlu sonucu olarak otonominin bitmesidir. Gelişmekte olan ülkelerde, ulusal politika alanını son 20 yılda sınırlayan en önemli faktörlerden biri bu ülkelerdeki aşırı borçlanmadır (Tan, 2007: 9). Ülkelerin söz konusu borç yükünden kurtulmaları; sadece ulusal mali alanlarının artmasına değil, daha genelinde ve önemlisi ekonomik büyüme ve yoksulluğun azaltılmasında uygun gelişme stratejilerinin tasarlanmasını mümkün hale getiren ulusal politika alanlarının genişlemesini mümkün hale getirecektir (Tan, 2007: 9). Kamu otoritelerinin enflasyonun düşmesi için yerli paranın aşırı değerlenmesine yönelik politika yürütmesi ve bu kararın cari hesabın daha fazla borçlanmayla karşılanmasına yol açması aşırı borçlanmanın nedenlerinden birini oluşturur (Ünsal, 2005: 531). Sıcak paranın girişini cazip hale getirmenin yolu, yerli paranın yatırımını rasyonel kılmak adına paranın değerini düşürecek her türlü riskten uzaklaşılmasıdır (Ünsal, 2005: 446). Cari işlemler açığı veren bir ülkenin dış âlem tasarruflarını ithal etmek zorunluluğunun olması, yurtiçi faiz oranlarının artması / artırılması durumunu zorunlu olarak beraberinde getirmektedir (Eğilmez ve Kumcu, 2005: 253). Bu anlamda borçlanmanın sahip olduğu risklere maruz kalma durumu ve sürecini öncelikli olarak etkileyen ve belirleyen mali alan kavramının ele alınması gerekmektedir. 1.1. Mali Alan Kavramı ve Etkileri Mali alan ya da mali olanaklar; devletin finansal durumunu ya da istikrarını olumsuz etkilemeksizin özellikli bir amaç – örneğin büyümeyi artıran yatırımlarda kullanım – için kullanılacak bütçesel kaynakları ifade etmektedir (Ley, 2009: 1). Söz konusu alanın içerdiği büyüklük, hükümetlerin orta ve uzun dönem mali sürdürebilirliklerini zarara uğratmaksızın yeni harcamaları finanse etme kapasitesini yansıtmaktadır (Doherty ve Yeaman, 2008: 1; Heller, 2005: 3). Mali alan, borç seviyesi ile bağlantılı olarak cari borç seviyesi ile borçlanma sınırı arasındaki fark olarak da tanımlanabilir (Ostry ve diğerleri, 2010: 6). Hükümetlerin borç servisini gerçekleştirebilmesi kadar, gerekli harcama programlarını kısa ve uzun dönemde finanse etme yeterliliğine sahip olduklarını garantilemeleri durumunda da mali alan yaratılmış olmaktadır (Tesheira, 2010: 2). Mali alan iki temel nedene bağlı olarak ülkeler açısından farklılaşmaktadır, bunlar borçluluk durumundaki farklılaşma ile farklı borç limitleridir (Ostry, 2010: 2). Eren ÇAŞKURLU 26 Kutu 1: Mali Alan Açıklamaları Kaynak: (Ley, 2009: 1) Mali alanın boyutlarına ilişkin olarak, çeşitli gösterge oranların kullanıldığı endeksler ile belirleme yapılabilmektedir. Söz konusu endeksler, ülkelerin karşı döngüsel maliye politikaları (countercyclical fiscal policy) ya da teşvik politikaları uygulayabilme olanaklarını etkileyen araçlardır (Doorn ve diğerleri, 2010: 7). Tablo 1: Mali Alan Göstergeleri SEKTÖR GÖSTERGELER ALANA OLUMSUZ ETKİ ALANA OLUMLU ETKİ Özel Sektör Kredileri Yüksek Düşük Enflasyon (% değişim) Yüksek Düşük Cari İşlemler (GSYİH, %) Açık Fazla Dış Borç (GSYİH, %) Yüksek Düşük Yabancı Para Rezervler / Kısa Dönem Borç Düşük Yüksek Mali Denge (GSYİH, %) Açık Fazla Toplam Kamu Borcu (GSYİH, %) Yüksek Düşük İÇ DIŞ MALİ Kaynak: (Doorn, ve diğerleri, 2010: 7). Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 27 İç ve dış koşullar maliye politikası uygulamalarının hedeflenen amaca ulaşmasını destekleyebilmekte ya da engelleyebilmektedir. Örneğin, eğer ülke yüksek enflasyona, cari açığa, düşük rezervlere, yüksek dış borç ya da özel sektöre yönelik kredilerde hızlı bir büyümeye sahipse, mali genişleme ekonomiyi istikrarsızlığa düşürebilmektedir ki bu ülkelerin mali alanlarının kısıtlı olduğu söylenebilir (Doorn ve diğerleri, 2010: 7). Mali alan sağlanması ya da var olan alanın genişletilmesi konusunda ilk bakışta harcamaların daha etkin sunumu ve olağan gelirlerin artırılması daha kabul edilebilirken, borçlanma, faiz yükümlülüğü içerdiği ve stok artışı ile beraber risk yarattığı için daha çok ikincil kaynak olarak düşünülmektedir1 (Ley, 2009: 3). Bunun yanı sıra IMF istikrar programlardan etkilenen ülkelerin, mali alanlarını, ekonomik büyüme için hayati önem taşıyan fiziki ve beşeri altyapı yatırımlarına yönelik olarak kullanma konusunda istekli olduğu görülmektedir (Ley, 2009: 1). 1.2. Maliye Politikası Uygulamalarında Mali Alanın Önemi Küresel ekonomik yapının ulaştığı son aşamada, borçlanmanın başlangıç düzeyi ve kamu açıklarının durumu, maliye politikalarının tasarlanması ve uygulanması konusundaki temel öğeleri oluşturmuş durumdadır (Dobrescu ve Salman, 2011: 13). Mali sürdürülebilirlik sorunu yaratmadan karşı dönemsel (countercyclical) maliye politikası uygulamanın mümkün olması durumu olarak belirtilen mali alan, daralma dönemlerinde mali hızlandıran (fiscal impulse) yaratma ihtiyacını azaltabilmekte, daha kolay kaynak bulma ve harcama imkânı vermekte ve özellikle mali rezervlerle desteklenebilmektedir (Rahman, 2010: 14). Maliye politikasının dış finansman kısıtlamalarından diğerine göre daha çok etkilendiği belirtilmektedir (Erbil, 2011: 19). Ülkelerin var olan kamu borç stokları, karşı dönemsel maliye politikası uygulamalarına imkân veren kaynakların sınırlanmasına yol açan borç servisi olgusunu beraberinde getirdiğinden sorun yaratmakta, ayrıca borç faiz oranları düzeyi de mali teşviklerin fırsat maliyetini yansıtmaktadır (Abdih ve diğerleri, 2010: 12 – 13). Maliye politikası kamu borçlarındaki hızlı yükselişten ve mali alanın finansal piyasalardaki istikrarsız koşullara artan bağımlılığından dolayı dönemsel nitelik kazanmıştır (Akyüz, 2007: 7). Bu durumun oluşmasında; borç sürdürebilirliğinin sorunsuz işlemesini sağlamak üzere kamu otoritelerinin aldıkları 1 Stok döngüsüne girmeden, çoğunlukla büyüme ve kalkınmaya temel teşkil edecek ileri dönemli gelir sağlama olasılığı yüksek olan yatırımların finansmanında borçlanmanın kullanımı ise mali alan sorunu yaratmayabilir (Ley, 2009: 3). Eren ÇAŞKURLU 28 kararlar ile bağımlı kalınan sermaye akımlarının dönemsel karakteristiği çok önemli rol oynamaktadır (Akyüz, 2007: 27). Azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, dönemsel maliye politikası uygulamak zorunda kalması ki bu mali alan darlığından ortaya çıkmaktadır, harcama kısıntıları ile maliye politikası uygulamasında kalitenin düşmesi ve sosyal içeriğin zayıflamasına neden olmaktadır (Gutierrez ve Revilla, 2010: 2-3; 16). Dışa bağımlılık derecesi yüksek olan ülkelerde mali teşvikler yerine ağırlığın kur düzenlemelerine kaydırılması maliye çarpanını etkisiz bırakmakta dolayısıyla mali alan ihtiyacı vurgusu azalmaktadır (Aizenman ve Jinjarak, 2010: 4). Mali teşviklere yönelik ihtiyacın varlığı, mali alan ve uygun finansman olanaklarının dikkatli bir şekilde belirlenmesini gerektirmektedir, çünkü örneğin kamu sübvansiyon ödemeleri karşı dönemsel karaktere sahiptir (Kandil ve Morsy, 2010: 3; Egert, 2010: 6). 2. Mali Alan Daralması Sorunu ve Mali Uyum İhtiyacı Mali uyum (consolidation); kamu açıkları ve borç akımlarının azaltılmasını amaçlayan somut politikalar bütünü olarak tanımlanmakta ve uyum politikaları boyut ve biçiminin; ekonominin gücü, kamu borç miktar ve faiz oran gelişimi, borç finansmanındaki kolaylık ve vergi ile harcamalar konusundaki politik kararlara bağlı olarak değişeceği belirtilmektedir (OECD, 2011: 17). Mali uyum faaliyetlerine girişilmesinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından iki temel nedeninden bahsedilebilir. Bunlar; ekonomik krizler ve ülke yapısal sorunlarıdır. Ekonomik krizlere ya da ülke yapısal sorunlarına bağlı olarak mali alan (olanaklar) daralması, borcun sürdürülebilirliği konusunda problemlere neden olmakta ve mali uyum önlemlerinin uygulanmasını beraberinde getirmektedir (Çaşkurlu ve Arslan, 2010: 257). Borç stoku çok yüksek bir seviyeye ulaştığında sürdürülebilirliği sağlamaya yeterli bir birincil denge seviyesinin oluşturulması zor olabilmektedir (Ostry ve diğerleri, 2010: 4). Çünkü mali alan ile genellikle birincil fazlanın verilmesine odaklı mali uyum faaliyetleri arasında bir ödünleşim (trade – off) bulunmaktadır. 3. Mali Riskler ve Ekonomik Birimlere Etkilerinde Bilanço Etkisi Yaklaşımı Mali alan daralmasıyla karşı karşıya olan ülkelerde, özellikle bu daralmanın açmazlarından kurtulmak için, daralmaya yol açan nedenlerden en önemlisi olan borç yükünün bilinçli tercihlerle kamudan özel sektöre aktarıldığı görülmektedir (risk kaydırma). Böylelikle cari hesaplarda borç yükü azalırken, devlet, geleceğe Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 29 yönelik riskleri üstlenmiş olmaktadır. Borç yükü açısından özel sektörün sahip olduğu risklerin yükü, söz konusu risklerin ileride gerçekleşme olasılığı bulunduğu için, devlet açısından halen devam etmektedir. Bunun yanı sıra potansiyel mali alan daralması ortaya çıkaran bir durumda devlet dışındaki ekonomik birimlerin bilançolarındaki risklerin özellikle krizlerde realize olarak kalıtımsal biçimde son başvuru mercii konumuna sahip, devlet tarafından karşılanması durumudur. Her iki halde de bilanço etkisi adı verilen durumdan kaynaklanan ve mali risklerden cari hesaplarda öngörülmediği için en maliyetli olan koşullu yükümlülükler ortaya çıkmaktadır. 3.1. Mali Riskler Bir ülkede, devlet tarafından, henüz mali anlamda yük yaratmamış ancak ileri dönemlerde potansiyel olarak finanse edilmek durumunda kalınabilecek olan faaliyetlerin oluşturduğu riskler bütününe mali risk adı verilmektedir. Riskin kaynağı ve fark edilebilirliğine göre mali riskler çeşitlenmektedir. Buna göre; devletin geleneksel faaliyetlerinden ortaya çıkan doğrudan yükümlülükler ve devlet tarafından üstlenilmesi bir koşula bağlanan ve söz konusu koşul gerçekleştiğinde ortaya çıkan koşullu yükümlülükler temel ayrımı meydana getirmektedir (Brixi ve Mody, 2002: 22). Alt açılımlarında ise risklerin niteliklerini belli eden sınıflandırma bulunmaktadır ki buna göre de; kanun ya da sözleşmelere dayanan ve bunlara göre düzenlenen yükümlülükler açık doğrudan ya da koşullu yükümlülükler ile devletin ahlaki olarak ya da çeşitli baskılar veya beklentiler sonucu üstlenmek zorunda kaldığı gizli doğrudan ya da koşullu yükümlülükler vardır. Kutu 2: Mali Risk Bileşenleri Kaynak: (Polackova, 1998: 3). Eren ÇAŞKURLU 30 Niteliği gereği en çok dikkat edilmesi gereken mali risk unsuru, koşullu yükümlülüklerdir. Çünkü söz konusu yükümlülüklerin hangi dönemde devlet açısından maliyet oluşturacağı belli değildir. Betimleyici özellikleri belirsizliktir. Mali yük hesaplanırken gerçekleşmemiş bile olsa koşullu yükümlülüklerin mutlaka hesaba katılması gerekir. Örneğin, kriz sonrası kurtarma önlemleri koşullu yükümlülük yaratmaktadır. Bunlar içinde en riskli koşullu yükümlülük çeşidi ise gizli koşullu yükümlülüklerdir. Çünkü hem koşullu yükümlülük özelliği taşımakta hem de devletin böyle bir yükümlülüğü üstleneceğinden haberi, ancak yükümlülük doğuran olay gerçekleştikten sonra olmaktadır. Örneğin herhangi bir finansal kriz sonucu bankacılık sisteminde oluşan iflas durumunun devlet tarafından çeşitli yöntemlerle giderilmesi, herhangi bir kanun ya da yazılı taahhüt olmasa da gerçekleşecektir (Çaşkurlu ve Dağlaroğlu, 2010: 121). 3.2. Bilanço Etkisi Yaklaşımı ve Ekonomik Birimlerin Durumu Bilanço etkisi yaklaşımı; sektörel bilançolar arasındaki bağlantıdan kaynaklanabilecek kırılganlıkları analiz etmeye yarayan diğer bir ifadeyle koşullu alacak yükümlülüklerini ve etkilerini analizde kullanılan, akım değerden ziyade stok değerlere dayanan ve analiz çerçevesini; kamu sektörü, finans sektörü, finansal olmayan şirketler sektörü ve hanehalkının oluşturduğu bir araçtır (Iman ve Kohler, 2010: 5-6). Ekonomik faaliyetleri gerçekleştiren birimlerin bilançolarında yer alan ancak hesaba katılmayan risklerin ve olumsuzlukların birbirlerini ve son olarak devleti etkilemesi, beklenmeyen ve büyük zararlara yol açan bir durum olduğundan bilanço etkisi yaklaşımı önemli bir belirleyicidir (Çaşkurlu ve Dağlaroğlu, 2010: 161). Kutu 3: Bilanço Etkisine Göre Risk Geçişkenliği ve Devlet Sektörüne Etkisi Kaynak: Imam ve Köhler, 2010: s. 6 – 7’den türetilmiştir. Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 31 Özel sektör borçluluk seviyesinin önemli ölçüde arttığı dönemleri izleyen, krediye ulaşma yollarının kapandığı dönemlerde tersine kaldıraç (de-leveraging) uygulanan ekonomilerde, finansal krizle bağlantılı olarak, yükümlülüklerin özel sektör / bankacılık sektöründen2 kamu sektörüne aktarılması (bilanço etkisi) borç seviyesini önemli ölçüde artırmış ve uyum faaliyetlerini zorunlu kılmıştır (Barrios ve diğerleri, 2010: s. 4). Bu açıdan geleneksel borç sürdürülebilirliği analizleri etkisiz kalmakta, mali risklerin özellikle de koşullu yükümlülük risklerini analiz eden yaklaşımlara ihtiyaç bulunmaktadır. Bilanço etkisi yaklaşımı, ülkenin sektörel ve toplam bilançosundaki (varlık ve yükümlülükler) stok değerlerin analizini içeren ve sadece akım değer (cari hesap ve mali denge) incelemesini içeren geleneksel analizleri de içeren çok daha ayrıntılı bir yöntemdir (Allen ve diğerleri, 2002: 4; Gray ve diğerleri, 2008: 19: IMF, 2001: 48). Kutu 4: Risk Geçişkenliği ile Krizler Kaynak: Keller ve diğerleri (2007: 6). Bilanço geçişkenliklerine bağlı olarak yaşanan krizlerin etkileri de değişebilmektedir. Ancak hangi yönde gelişirse gelişsin zararın finansmanı devlete kalmaktadır. Tablo 2’de farklı ekonomik birimlerin bilançolarında farklı risklerin yansımaları yer almaktadır. Yaşanan ekonomik dalgalanma ve krizlerin analizinin yapılmasında önemli bir belirleyicidir. 2 Bankacılık sektöründen kaynaklanan ve devlet açısından önemli ölçüde borç yükü ortaya çıkaran riskler konusunda ayrıntılı çalışma için bkz. (Furceri ve Zdzienicka, 2010). Eren ÇAŞKURLU 32 Tablo 2: Bilanço Risklerinin Farklı Sektörlerdeki Yansımaları Risk Altındaki Vade Uyumsuzluğu Sektörler Devlet Sektörü (1) Devletin kısa dönem yabancı para borçları (iç ve dış) – Devletin nakit varlıkları (2) Kısa dönem yerli para cinsinden devlet borçları – Devletin yerli para cinsinden nakit varlıkları Kur Uyumsuzluğu Sermaye Yapısı Borç Ödeme Uyumsuzlukları Durumu Devletin yabancı paraya endeksli borçları (iç ve dış Mevcut değil borçlar) – devletin yabancı para varlıkları (rezervler) (1) Kısa dönem yabancı para borçlar (yerli ve Yabancı para varlıklar yabancı) – Bankanın nakit (borçlar) ile yabancı yabancı para varlıkları (ve para yükümlülükler Mevduat / Bankalar merkez bankasından (mevduat/interbank Sermaye oranı borçlanma yetisi) kanalları) arasındaki (2) Kısa dönem yerli para fark borçlar – Nakit varlıklar Devletin ve merkez bankasının varlıkları ve yükümlülükleri. Banka yükümlülükleri – banka varlık ve sermayesi Firma Yabancı paraya yükümlülükleri Firmaların kısa dönem endeksli borçlar (iç ve Borç / Özkaynak Firmalar borçları – nakit varlıkları dış borçlar) – yabancı oranı – firma varlıklarının para varlıklar şimdiki değeri Yabancı para varlıklar (mevduat) ile yabancı Hanehalkı kısa dönem Hanehalkı borçları para yükümlülükler Mevcut değil – nakit varlıklar (genellikle mortgagelar) Ülkenin Bütünü Yükümlülükler – gelecek kazançlar (ücret ve varlıklar üzerinden) Hem yerleşikler tarafından elde tutulan dış finansal Kısa dönem dış borçlar varlıklar hem Doğrudan (kalan vadede) – devlet ve Net yabancı paraya yabancı sermaye de gelecek özel sektörün nakit endeksli dış borç* ticaret net stoku ile yabancı para rezervleri* *Yabancı paraya ilişkili doğrudan fazlalarının *Merkez bankası/Devlet endeksli dış borç – indirgenmiş net dış borç yabancı para rezervleri + yabancı paraya değeri (gelecek stoku (dış borç – banka ve firmaların nakit endeksli dış varlıklar dış varlıklar) dış borç yabancı para rezervleri servisine yönelik kaynaklar) ile ilgili dış borç stoku* Kaynak: Allen ve diğerleri, 2002: 19 – 20. Tablo 3’de ise yaşanan krizlerin yukarıda sözü edilen çözümlemesi farklılaşan noktalarıyla belirtilmiştir. Temel olarak düşünülmesi gereken mali alan büyüklüğünün tam olarak kavranabilmesi, var olan ve var olma tehlikesine sahip risk ve yükümlülüklerin analiz edilmesi ile mümkün olacaktır. Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 33 Tablo 3: Krizler ve Bilanço Kırılganlıkları Krizler Bilanço Kırılganlıkları Kriz Krizler Tetikleyicisi ABD’nin para politikasını sıkılaştırması; politik şoklar Rusya (Chiapas: (1998) Başkan adayının süikaste uğraması). Bilanço Kırılganlıkları Kriz Tetikleyicisi Meksika (1994) Devletin kısa dönemli ve kura endeksli dış yükümlülükleri. Devletin kısa dönemli dış finansman ihtiyacı. Bütçe açığı hedeflerinin uygulanmasındaki başarısızlık; ticaret hadlerindeki kötüleşme Arjantin (1995) Bankacılık sisteminin kısa Devletin kısa Meksika Tekila Brezilya dönemli dış ve peso dönem dış Krizi (1999) ve kura endeksli borçları yükümlülükleri Bütçe kısıntılarının uygulanabileceği konusundaki endişeler ve 1999 yılı için bütçe taahhütlerindeki kayıplar; cari işlemler açığı; Rusya Krizinin etkisi Tayland (1997) Finansal ve finansal Devlet kısa olmayan özel sektör Ticaret dönemli borçları, dışsal hadlerindeki Türkiye bankacılık yükümlülükleri: bozulma; varlık (2000) sektöründeki kur finans şirketlerinin fiyatların ve vade emlak sektörüne düşmesi. uyumsuzlukları olan maruziyeti Cari işlemler açığının artması; reel kur değerlenmesi; ticaret hadleri şokları; hükümetin finans sektöründeki reformları gerçekleştireceğine dair politik niyet konusundaki endişeler. Kore (1997) Finans sektörü dışsal yükümlülükleri (önemli ölçüde vade uyumsuzluğu ile birlikte) ve şirketlerin yüksek borç/özsermaye oranları Bütçe açığı hedeflerinin gerçekleştirilmesindeki sürekli başarısızlıklar; para kurulu düzenlemeleri ile maliye politikaları arasındaki uyumsuzluk; Rusya’nın iflası Ticaret hadlerindeki Kamu ve özel bozulma; Arjantin sektörün dış ve kârlılığın (2002) kura endeksli düşmesi; yükümlülükleri. Tayland krizinin etkisi. Şirketler sektörünün dışsal yükümlülükleri; bankacılık Bankacılık sisteminin emlak Tayland Endonezya Uruguay sektörü kısa yatırımlarındaki Krizinin etkisi; (1997) (2002) dönem dış varlıklarının bankacılık krizi. borçları yoğunluğu; şirketlerin yüksek borç/özsermaye oranları Kaynak: (Ghosh, 2006: 4) Arjantin’de mevduatların dondurulmasının Uruguay’dan önemli ölçüde para çıkışına yol açması Eren ÇAŞKURLU 34 3. Türkiye’de Mali Alan İncelemesi Türkiye açısından mali alan araştırmasının gerçekleştirilmesinde; kaynak yetersizliğinin yol açtığı dış finansman gereksiniminin genel olarak ekonomiyi zayıflatması ve borçlanmanın yol açtığı yükün görünür alandan yüksek risk içeren görünmeyen alana kayması / kaydırılmasının etkileri bu çalışmanın temel bakış açısı çerçevesinde ele alınacaktır. Türkiye’deki mali alan yapısının incelenmesi çok daha geniş bir veri seti ve parametre ile yorumlanabilir. Ancak bu çalışma Türkiye açısından, özellikle dış borçlanmada özel sektör üzerindeki yükün son yıllarda artışı ve kamu ve özel sektör arasındaki bu risk yer değiştirmesinin yaratacağı etkilere odaklanmaktadır. Tüm yönleriyle Türkiye’deki mali alan araştırması başka bir çalışmaya bırakılacaktır. Türkiye ekonomisinin son dönemde geldiği durumu; kapitalist küresel ekonomik sisteme bağımlı hale gelmiş, bu bağımlılığın zorunlu sonucu olarak dış finansman girişine odaklı, yüksek cari açık veren, özel sektörün yüksek borç yükü içinde olduğu ve işsizlik (Durmuş, 2008: 161 – 162), gelir dağılımı çarpıklığı, yoksulluk, hâsıla artışının niteliksiz oluşu vb. makroekonomik bozuklukların olduğu bir yapı şeklinde özetlemek mümkündür. Şekil 1: Türkiye’de Faiz Ödemeleri ve Çeşitli Göstergelerle Oransal İlişkisi Kaynak: T.C. Kalkınma Bakanlığı (2011). Not: 2006 yılından sonra Merkezi Yönetim Bütçesi tanımına geçilmiştir. Kamusal finansmanda ağırlığın, açık kapatmaya yönelik finansman biçiminde olmasının faiz karşılığı kendisini farklı harcamalara ayrılacak olan kaynağı daraltmasında göstermektedir. Yıllar itibariyle düşüş grafiği sergileyen büyüklüklere rağmen yüksek yüzdeli oranlar mali alan üzerindeki baskıyı ifade edebilir. Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 35 Devletin gelirinden fazlasını harcamak ve oluşan tasarruf açıklarını, ya özel kesim fonları ya da dış âlem tasarruf fazlalarından sağlamak gibi kolaycı bir politikayı tercih etmesi neticesinde, borçlanma gelirleri vergi gelirlerinin bir alternatifi olmuştur (Çaşkurlu ve Arslan, 2010: 267). Şekil 2: Konsolide Bütçe Dengesi ve Faiz Dışı Konsolide Bütçe Dengesi (GSYH, %) Kaynak: T.C. Kalkınma Bakanlığı (2011). Not: 2006 yılından sonra Merkezi Yönetim Bütçesi tanımına geçilmiştir. Gerek iç gerekse dış kaynaklı finansmana bağımlılığın, belli bir süreklilikten sonra tüm çabaların borcun sorunsuz sürdürülebilmesine endekslenmesiyle sonuçlanması, refah artışı ve ekonomik gelişme gibi hedeflere yönelik mali alan oluşumunun önündeki en önemli engellerden birini oluşturmaktadır. Faiz dışı bütçe dengesinin pozitif tutulması gayreti, belli bir süre sonra yatırım ve ilerlemeye ayrılacak kaynaklar bir yana hatta devlet tarafından yapılması gereken zorunlu hizmetlerin aksamasına bile neden olmaktadır. Şekil 3: Uluslararası Rezerv ve Borçlanma Gereği İlişkisi Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011). 36 Eren ÇAŞKURLU Gelir ve harcama politikalarının ülke temelli stratejilere yönelik olarak gerçekleştirilmesindeki aksaklığın Türkiye’de kamu kesimi borçlanma gereğini artırdığı görülmektedir. Buna karşılık Şekil 3’de özellikle dış borçlanmada etkili olan uluslararası rezervlerin azalması durumu söz konusudur. Söz konusu iki parametrenin birlikte ele alınması, mali alan açısından gerek mali gerekse uluslararası rezervlerin azalması ve alanı daha da daraltması yorumunu beraberinde getirmektedir. Şekil 4: Kısa Vadeli Dış Borç Stok Dağılımı (2007 – 2010 ortalama, %) Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı (2011b). Dış borç stokunun borçlulara göre dağılımı ile ilgili Şekil 4 ve Şekil 5 birlikte değerlendirildiğinde, bu çalışmanın mali alan daralması ve buna yol açan risk faktörleri bakış açısından özel sektör açısından ve bilanço etkisi yaklaşımına göre devlet açısından mali risk durumu ortaya çıkmaktadır. Kısa vadeli dış borç stokunda özel kesimin payındaki artış riskin büyüklüğünü daha belirgin olarak ortaya çıkarmaktadır. Dış borçlanmada özel sektör payındaki artmanın, 2000’li yılların ortalarından başlayarak kamu iç borcunun kamudan piyasaya dönmesinden ve piyasanın yurtdışı finansman kaynaklarına yönelerek üstü kapalı bir şekilde iç borç finansmanını sağlamasından kaynaklandığı ve dış borç açısından duruma bakıldığında transfer durumunun değil ancak aktörlerin değiştiği söylenebilmektedir (Koçak, 2009: 82). Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 37 Şekil 5: Uzun Vadeli Dış Borç Stok Dağılımı (2007 – 2010 ortalama, %) Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı (2011b). Özel sektörün kendi içinde yer alan birimler açısından dış borç sahipliğine ilişkin kısa ve uzun vade değerlendirmesinde ise Şekil 6 ve Şekil 7 birlikte ele alındığında, gerek kısa gerekse uzun vadede şirketler kesiminin riskinin payı önemli ölçüdedir. Kısa vadede bankacılık kesimine yakın olsa da ağırlık düşündürücüdür. Uzun vadede ise fark belirgin şekilde şirketler lehine açılmaktadır. Risk durumu göz önüne alındığında Türkiye açısından özel sektör ve içeriğinde şirketler kesimi açısından bir dış borç geri ödeme krizinin yaşanma ihtimali yüksektir (Durmuş, 2009: 19). Şekil 6: Özel Sektör Kısa Vade Dış Borç Stok Borçlular (2007 – 2010 ortalama, %) Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı (2011b). Şirketler kesiminin söz konusu borç yapısıyla özellikle kırılgan bir ekonomiye sahip Türkiye’de küresel kriz dalgaları ve iç dengesizliklerin Eren ÇAŞKURLU 38 olumsuzluklarından önemli ölçüde etkilenme olasılığına sahip olduğu ve yine bilanço etkisi yaklaşımı ile bilanço olumsuzluklarının yayılma etkisi ile devlet açısından çok ağır maliyetlere yol açabilecektir. Şekil 7: Özel Sektör Uzun Vade Dış Borç Stok Borçlular (2007 – 2010 ortalama, %) Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı (2011b). Borçlanmanın cinsi ve vadesi açısından Türkiye ekonomisinin sahip olduğu riskler kur yapısında da kendini göstermektedir. Daha önce teorik açıklamalarda ifade edildiği üzere bilanço yaklaşımında gerek vade gerekse kur açısından dengesizlikler önemli riskler taşımakta ve söz konusu risklerin gerçekleşmesi durumunda örneğin Türkiye gibi mali alan darlığı problemini yaşayan bir ülkede çok ciddi finansman krizleri yaşanması tehlikesi bulunmaktadır. Özellikle kur açısından dış borcun etkilenmesi anlamında yaşanabilecek en önemli sorunlardan biri de TL değer kaybına bağlı dış borç TL tutarındaki daha büyük artış ve reel faiz oranı yükselmesidir (Bulutay, 2009: 38). Şekil 8: Kredilerin TL / YP Dağılımı Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı (2011b). Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 39 Şekil 8 ve 9’da bankacılık sektörü açısından kredi ve mevduatların kur dağılımı görülmektedir. İki durum birlikte değerlendirildiğinde; kredilerde yerli ve yabancı para dağılımında yabancı para kredi payının özellikle 2008 yılından sonra ağırlığının artmasına karşın mevduatta durumun farklılığı ortaya çıkmaktadır. Yerli para mevduatla yabancı para kredi kullandırımı bankacılık kesimi açısından risk oluşturmaktadır. 2001 Krizi’nde bankacılık kesimi açısından önemli ölçüde açık pozisyon zararıyla karşılanması riskin önemini bir kez daha hatırlatmaktadır. Şekil 9: Mevduatın TL / YP Dağılımı Kaynak: T.C. Merkez Bankası (2011), T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı (2011b). Şirketler, bankacılık kesimi ve benzer yorumlarla içine hanehalkını dâhil edebileceğimiz birimlerin içine bulundukları koşullar ve devletin küresel ekonomik sistemin parçası haline gelmesi, ülkeye özellikle kısa vadeli dış finansman kaynaklarının girişini zorunlu hale getirmektedir. Şekil 10: Hazine Garantili Dış Borç Stok Gelişimi (milyon ABD doları) Kaynak: T.C.Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı (2011b). Eren ÇAŞKURLU 40 Mali alanın riskli ve yerel olmayan nitelikteki finansman kaynaklarına bağımlı olması, Türkiye’de de net bir şekilde görüldüğü gibi, söz konusu kaynağın girişini engelleyecek her türlü unsurun giderilmesi ve girişi cazip kılacak her türlü olasılığın kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Tablo 4: Hazine Garantisi Olmaksızın Dış Borç Kullanımı Hazine Garantisiz Dış Borç (2011 Ocak - Temmuz) (milyon $) 563.082.969 T. Halkbank A.Ş. 25.16 Bursa Büyükşehir Belediyesi 12.39 İstanbul Büyükşehir Belediyesi 62.45 Dış Borç Stok (2011 Temmuz) 0.69 Net Dış Borç Stok (2011 1.Ç) 0.33 Kaynak: T.C.Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı (2011a). Şekil 10 ve Tablo 4 birlikte değerlendirildiğinde Hazine’nin garantör olduğu ve çok riskli bir şekilde olmadığı dış borç miktarları görülmektedir. Garanti verilen borcun kayıtlara alınması ve koşullu yükümlülük olsa da karşılığının ayrılabileceği varsayıldığında, garantisiz alınan kamu dış borcunun riski ortaya çıkmaktadır. Toplam net dış borç stokunun binde 3’ü gibi bir rakama ulaşan söz konusu borcun ödenmemesi durumunda, devlet açısından Türkiye’de zaten dış finansman girişine bağımlı mali alanın çok daha üzerinde bir yükle karşı karşıya kalınabileceği olasıdır. 4. Değerlendirme Devletlerin dar bakış açısı altında ve / veya küresel finans sermaye piyasaları hâkimiyetinin var olduğu dünya düzeninde borç veren ya da aracı konumundaki uluslararası finansal kuruluşların dayatması ile sadece borç sürdürebilirliğine indirgenen mali alan oluşturma ve artırma uğraşısı, aslen olması gereken bir ülkenin kendi dinamik ve stratejik önceliklerine göre belirleyeceği ve toplumsal fayda odaklı faaliyetlerine dönük alan oluşturma ve artırma güdüsünü ortadan kaldırmaktadır. Günümüzde olağan finansman yöntemi haline gelen / getirilen borçlanmanın geri ödeme yükü açısından ülke mali alanını daraltması ve bağımsız ekonomi politikası uygulama kısıtı yaratma durumu söz konusudur. Mali alanın darlığı özellikle kapitalizmin krizlerinde kırılgan ülkelerin risklerini daha da artırmaktadır. Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 41 Ülkelerin mali alan kısıtını aşmaya yönelik borç yükünü diğer ekonomik birimlere aktarması ise mali risk ortaya çıkarmakta ve ülke ekonomik kırılganlıklarını daha da artırmaktadır. Küresel ekonomik sistem ve sözcüleri tarafından sadece borç geri ödemesine finansman sağlama fonksiyonu ile bitiştirilen mali alan oluşturma, günümüzde pek çok ülke tarafından aksine sosyal harcamalar ve yoksulluğun giderilmesinde kullanılmaktadır. Bu konuda verilebilecek önemli örneklerden bir tanesi Hindistan’da 2005 yılında uygulamaya konan kırsal istihdam ve kalkınma programı kısa adıyla NREGA’dır. Program, 2008 – 09 döneminde GSYİH’nın % 0,51’i, toplam harcamaların %1,6’sı ve gelirlerin de %2’si kullanılarak işgücünün % 10,3’ünü istihdama kazandırmıştır. Mali alan kullanımı çok önemlidir. Türkiye’de ise 2009 yılında uygulanmaya başlanan Toplum Yararına Çalışma Programı, aynı yıl işgücünün % 0,2’sini GSYİH’nın ise % 0,01’ini kapsayabilmiştir. Ülkelerin sahip oldukları politika alanına da bağlı olarak mali alanlarını ne şekilde belirleyecekleri ve kullanacakları, kendine özgü ve bağımsız politikalar uygulama istekliliklerinin en önemli yansımasıdır. KAYNAKÇA ABDIH, Yasser, MURPHY, Pablo, ROITMAN, Agustin, RATNA, Sahay (2010), “The Cyclicality of Fiscal Policy in the Middle East and Central Asia: Is the Current Crisis Different?”, IMF Working Paper, WP/10/68, 1 – 26. AIZENMAN, Joshua, JINJARAK, Yothin (2010), “De Facto Fiscal Space and Fiscal Stimulus: Definition and Assessment”, NBER Working Paper Series, No. 16539, 1 – 11. AKYÜZ, Yılmaz (2007), Global Rules and Markets: Constraints Over Policy Autonomy in Developing Countries, TWN Global Economy Series, No. 10, Malaysia. AKYÜZ, Yılmaz (2009), Multilateral Disciplines and the Question of Policy Space, TWN Trade & Development Series, No. 38, Malaysia. ALLEN, Mark, ROSENBERG, Christoph, KELLER, Christian, SETSER Brad, ROUBINI, Nouriel (2002), “A Balance Sheet Approach to Financial Crisis”, IMF Working Paper, WP/02/210, 1 – 25. ARGITIS, Georgios (2008), “Global Finance and Macroeconomic Policy”, University of Crete Department of Economics Working Paper, http://www.economics.soc.uoc.gr/wpa/docs/ (Erişim Tarihi: 23.08.2011). 42 Eren ÇAŞKURLU BARRIOS, S., LANGEDIJK, S. and PENCH L. (2010), “EU Fiscal Consolidation After The Financial Crisis Lessons From Past Experiences”, European Economy Economic Papers, 418, 1 – 44. BRIXI, Hana Polackova, MODY, Ashoka (2002), “Dealing with Government Fiscal Risk: An Overview”, Government at Risk: Contingent Liabilities and Fiscal Risk içinde, (ed. Hana Polackova BRIXI – Allen SCHICK), The World Bank, Washington DC, ss. 21 – 58. BULUTAY, Tuncer (2009), “Kriz ve Kriz Sonrası Ekonomi ve Finansta Olası Gelişmeler”, Mülkiye Dergisi, C. 33, S. 263, 9 – 26. ÇAŞKURLU, Eren, ARSLAN, Barlas (2011), Maliye Politikalarının Sosyal İçeriğinin Korunmasında Mali Uyum ve Optik Kırılma Sorunu: Gelişmekte Olan Ülkeler Açısından Değerlendirme ve Türkiye İçin Politika Önerileri, Political Economy, Crisis & Development içinde, (Ed. İsmail Şiriner, Farhang Morady, Janusz Mika, Murat Aydın, Şevket Alper Koç, Hakan Kapucu, Emrah Doğan), IJOPEC Publication, İngiltere, ss. 255 – 279. ÇAŞKURLU, Eren, DAĞLAROĞLU, Tolga (2010), Gelişmekte Olan Ülkelerin Küresel Ekonomik Krize Karşı Geliştirdikleri Ekonomi Politikaları, İktisadi Araştırmalar Vakfı Prof. Dr. M. Orhan Dikmen Araştırma Ödülü, 2010/1, İktisadi Araştırmalar Vakfı Yayınları, İstanbul. DOBRESCU, Gabriela, SALMAN, Ferhan (2011), “Fiscal Policy During Absorption Cycles”, IMF Working Paper, WP/11/41, 1 – 32. DOHERTY, Laura, YEAMAN, Luke (2008), “Fiscal Space in the G – 20”, Economic Roundup Issue 3, http://www.treasury.gov.au/documents/1421/HTML (Erişim Tarihi: 09.12.2010). DOORN, V. Ralph, SURI, Vivek, GOOPTU, Sudarshan (2010), “Do MiddleIncome Countries Continue to Have the Ability to Deal with the Global Financial Crisis”, The World Bank Policy Research Working Paper, WPS5381, Washington D.C., 1 – 19. DURMUŞ, Mustafa (2008), Kapitalizmin Krizi, 2. Baskı, Tan Yayınları, Ankara. DURMUŞ, Mustafa (2009), “Kapitalizmin Krizi ve Türkiye Yansımaları”, Mülkiye Dergisi, C. 33, S. 263, 9 – 26. EGERT, Balazs (2010), “Fiscal Policy Reaction to the Cycle in the OECD”, OECD Economics Department Working Papers, No.763, France, 1 – 47. EĞİLMEZ, Mahfi, KUMCU, Ercan (2005), Ekonomi Politikası, Remzi Kitabevi, İstanbul. Bağımsız Maliye Politikası Uygulama Olanağının Kısıtlanması: Mali Alan Daralması ve Etkileri 43 ERBİL, Nese (2011), “Is Fiscal Policy Procyclical in Developing OilProducing Countries”, IMF Working Paper, WP/11/171, 1 – 32. FOSTER, J. Bellamy (2010), “The Age of Monopoly Finance Capital”, Monthly Review, February, 1 – 13. FOSTER, J. Bellamy, HOLLEMAN, Hannah (2010), “The Financial Power Elite”, Monthly Review, May, 1 – 19. FOSTER, J. Bellamy, McCHESNEY, Robert, JONNA, Jamil (2011), “The Internationalization of Monopoly Capital”, Monthly Review, June, 1 – 23. FURCERI, Davide, ZDZIENICA, Aleksandra (2010), “The Consequences of Banking Cirses for Public Debt”, OECD Economics Department Working Papers, No.801, France, 1 – 28. GHOSH, Atish (2006), “Capital Account Crises: Lessons for Crisis Prevention”, IMF Seminar, July, Washington D.C., 1 – 24. GRAY, Dale, CHENG Hoon Lim, LOUKAIANOVA, Elena, MALONE, Samuel (2008), “A Risk – Based Debt Sustainability Framework: Incorporating Balance Sheets and Uncertainty”, IMF Working Paper, WP/08/40, 1 – 25. GUTIERREZ, Mario, REVILLA, Julio (2010), “Building Countercyclical Fiscal Policies in Latin America, The World Bank Policy Research Working Paper, WPS5211, Washington D.C., 1 – 38. HELLER, Peter (2005), “Understanding Fiscal Space”, IMF Policy Discussion Paper, PDP/05/4, Washington D.C., 1 -18. IMAM, Patrick, KÖHLER, Rainer (2010), “Balance Sheet Vulnerabilities of Mauritius During a Decade of Shocks”, IMF Working Paper, WP/10/148, 2010, 1 – 42. IMF Monetary and Exchange Affairs Department (2001), Macroprudential Analysis: Selected Aspects Background Paper, June, Washington D.C., 1 – 61. KANDIL, Magda, MORSY, Hanan (2010), “Fiscal Stimulus and Credibility in Emerging Countries”, IMF Working Paper, WP/10/123, 1 – 24. KELLER, Christian, KUNZEL, Peter, SOUTO, Marcos. (2007), “Measuring Sovereign Risk in Turkey: An Application of the Contingent Claims Approach”, IMF Working Paper, 07/233, 1 – 27. KOÇAK, Aysun (2009), “Küresel Dönemde Türkiye’nin Borç Yapısındaki Dönüşüm”, Maliye Dergisi, Temmuz – Aralık, S. 157, 65 – 84. LEY, E. (2009), “Fiscal Policy For Growth”, The World Bank Prem Notes Economy Policy, 131, 1 – 5. 44 Eren ÇAŞKURLU MAYER, Jörg (2009), “Policy Space: What, for What, and Where?”, Development Policy Review, 27(4), 373 – 395. OECD (2011), “Fiscal Consolidation: Targets, Plans and Measures”, OECD Journal On Budgeting, 2, 15 – 30. OSTRY, Jonathan (2010), “Watch this (Fiscal) Space: Assessing Room for Fiscal Maneuver in Advance Countries”, http://www.huffingtonpost.com/jonathand-ostry/watch-this-fiscal (Erişim Tarihi: 06.12.2010) OSTRY, Jonathan, GHOSH, Atish, KIM, Jun, QURESHI, Mahvash (2010), “Fiscal Space”, IMF Staff Position Note, SPN/10/11, 1 – 24. POLACKOVA, Hana (1998), “Contingent Governmnet Liabilities”, The World Bank Policy Research Working Paper, WPS1989, 1 – 29. RAHMAN, Jesmin (2010), “Absorption Boom and Fiscal Stance: What Lies Ahead in Eastern Europe”, IMF Working Paper, WP/10/97, 1 – 31. SÖNMEZ, Sinan (2010), “Kalkınmanın Finansmanı, Emperyalizm ve Finansal Serbestlik Üçgeninde Dış Borçlanma”, Ekonomik Yaklaşım, C.21, S.75, 123 – 140. TAN, Celine (2007), Debt and Conditionality: Multilateral Debt Relief Initiative and Opportunities for Expanding Policy Space, TWN Global Economy Series, No. 9, Malaysia. T.C. MERKEZ BANKASI (2011), EVDS, www.tcmb.gov.tr (Erişim Tarihi: 20.06.2011). T.C. KALKINMA BAKANLIĞI (2011), Temel Ekonomik Göstergeler, http://www.dpt.gov.tr (Erişim Tarihi: 23.09.2011). T.C. BAŞBAKANLIK HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI (2011a), Kamu Borç Yönetimi Raporu, Ağustos, http://www.hazine.gov.tr (Erişim Tarihi: 23.09.2011). T.C. BAŞBAKANLIK HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI (2011b), Yıllık Kamu Borç Yönetimi Raporu, 2011, http://www.hazine.gov.tr (Erişim Tarihi: 23.09.2011). TTESHEIRA, Karen (2010), “Fiscal Space Crucial in PNM Economic Policy”, Guardian, http://guardian.co.tt/print/commentary/columnist/2010/08/29/fiscal-space-crucialpnm (Erişim Tarihi: 06.12.2010). UNCTAD (2008), “Financial Crisis Highlights Need for Adequate National Policy Space”, http://www.unctad.org/Templates/Page.asp (Erişim Tarihi: 17.11.2009) ÜNSAL, Erdal (2005), Uluslararası İktisat, İmaj Yayınevi, Ankara.