KUR’AN SÜNNET BÜTÜNLÜĞÜ Muhterem Müslümanlar! Yüce dinimiz İslam, Kuran ve Sünnet gibi iki temel kaynağın oluşturduğu bir bütündür. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) kendisine vahyolunan ayetleri aynen tebliğ etmiştir. Pek çok noktada Kuran'ın anlaşılması, ibadetlerle ilgili emirlerin hayata geçirilmesi ancak Sünnetin Kuran'ı açıklaması ile mümkündür. "Biz sana zikri (Kuran'ı) indirdik ki, insanlara indirilen şeyleri onlara açıklayasın"1 ayeti, Kuran'ın açıklanmasının Hz. Peygamberin (s.a.s.) bir görevi olduğunu açıkça ifade etmektedir. Değerli Müminler Kuran'ı Sünnet'ten ayrı düşünmek, Kuran'ı anlamamakla eş anlamlıdır. Nitekim meallerini vereceğim aşağıdaki ayeti kerimeler İslam'ın Kuran ve Sünnet bütünlüğü içerisinde bir yapıya sahip olduğunu pek güzel göstermektedir. "...Bir de Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan vazgeçin" (2); "(Resulüm) Deki: Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.." (3); "Allah'a ve Rasûlüne itaat ediniz ki, size merhamet edilsin" (4); "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygambere ve sizden olan ul'ülemre itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Rasûle götürün; bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir" (5); "Kim Rasûle itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur...". (6) Muhterem Müslümanlar! Şüphesiz KuranSünnet bütünlüğünü gösteren ayetler elbette bundan ibaret değildir. Kuranı Kerim'in, Müminlerden Rasûlüllah ne verdiyse almayı, neyi yasakladıysa vazgeçmeyi istemesi; O'nu en güzel örnek ve şahsiyet olarak göstermesi; Allah'ın O'na itaati kendine itaat sayması; herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşüldüğünde onu Allah ve Rasûlüne götürmeyi emretmesi; Hazreti Peygamberin (s.a.s.) Sünnetine uymanın Allah'ın bir emri olduğunu göstermez mi? Kuran, Sünnet'ten ayrı düşünülecek olsa Kuran'daki özlü ve kısa ifadelerle uygulanması islenen emirlerin mahiyeti nasıl anlaşılacaktır! Dinimizin en önemli ibadeti olan namazı nasıl kılabilirdik? Oruç, Zekat ve Hac gibi ibadetlerimizi nasıl yerine getirebilirdik? Bugün dünyanın dört bir tarafındaki müslümanlar, ibadetlerini aynı şekilde yapıyorlarsa; bu, tamamıyla Kuran Sünnet bütünlüğünün bir sonucudur. Değerli Müminler! Peygamber efendimiz (s.a.s.) elbette bir insan ve Allah'ın kuludur. Ancak O, keyfine ve arzusuna göre konuşmaz. İlahi vahyin kontrolü altındadır. Bu da O'nun dini amaçlı söz, fiil ve takrirlerinin vahye dayandığını göstermektedir. Peygamber Efendimizin (s.a.s.), Kuranı Kerimi anlayışı ve hayata geçirişinin elbette ki dini bir değeri vardır. Yoksa O'nun alemlere rahmet olarak gönderilmesinin ne anlamı olurdu? O'nun alemlere rahmet olabilmesi ancak sünnetin bir değer ifade etmesiyle mümkündür. Hutbemizi Peygamber Efendimizin (s.a.s.) şu iki hadisi şeriri ile bitirelim. "Size iki şey bıraktım, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece sapıklığa düşmezsiniz. Bunlar Kuranı Kerim ve benim Sünnetimdir". (7) "Şunu kesin olarak biliniz ki, bana Kuran ve onun bir misli daha verilmiştir. Karnı tok bir halde rahat koltuğuna oturarak "Şu Kuran'a sarılınız. O'nda helal olarak ne bulursanız onu helal kabul ediniz, neyi de haram bulursanız onu haram biliniz" diyecek bazı kimseler gelmek üzeredir. Şüphesiz ki Allah Rasûlünün haram ettiği, Allah'ın haram ettiği şey gibidir". (8)