ANAFLAKSİ Giriş – Tanımlama: Anaflaksi literatürde tutarsız olarak kullanılan bir terim olup hipotansiyon veya ciddi hava yolu tıkanıklığı ile karakterize Ig E bağımlı mast hücre mediatörlerinin oluşturduğu ciddi sistemik hipersensitivite reaksiyonu olarak tanımlanabilir. Hipersensitivite prezente edilen ajana (allergen) karşı artmış immün sistem yanıtıdır. Anaflaksi bu yanıtın son halidir. Anaflaktoid reaksiyon sensitizan temasına gerek duymayan, Ig E mediatörlüğünde oluşmayan mast hücrelerini direk stimülasyonla degrade eden kliniği ve tedavisi anaflaksi gibi tanımlanan durumdur. Epidemiyoloji: Anaflaksi riskini arttıran yaş, meslek grubu, coğrafi faktör, ırk, cinsiyet gibi bir faktör belirlenememiştir. Tek risk faktörü sensitizan ajanla önceden karşılaşma öyküsüdür. Bu risk böcek ısırıklarında %40-60, radyokontrast ajanlarla %20-40, penisilinle %10-20’dir. İdiopatik anaflaksi için atopik bireyler (astma, allerjik rinit, atopik dermatit) non atopik bireylere göre daha risklidir. Bazı çalışmalar tropikal bölgelerde anaflaksi riskinin yüksek olduğunu göstermiştir. Yine erkeklerin endüstriel ve ev dışı ajanlara kadınlardan daha fazla maruz kalmasından dolayı riskin yüksek olduğu rapor edilmiştir. Yaşlılarda komorbit durumlardan dolayı ölüm riski yüksektir. Bir çalışmada gösterilmiş ki acil servis popülasyonunda toplam allerjik reaksiyon insidansı %0.5, anaflaksi insidansı %0.02’dir. ACLS’e göre yıllık insidans tam olarak bilinmemektedir. ABD’de yakın zamanda anaflaksi insiansı 100000’de 30 olarak saptanmıştır. İngiltere’de yapılan bir çalışmada 2300 acil başvurusundan 1 tanesi anaflaksi olarak rapor edilmiştir. Her yıl ABD’de fatal anaflaktik reaksiyonun yıllık insidansı 1 milyon hospitalize hastada 154 olarak görülüyor. Etyoloji: İdiopatik İlaç (Penisilinler, sefalosporinler, aspirin, TMP-SMX, vankomisin, NSAİİ) Besin (Balık, fındık, süt, yumurta, buğday, tartrazin, yerfısyığı, soya fasülyesi, monosodyum glutamat) Hymenoptera (Bal arısı, eşek arısı, ateş karıncası vb.) Radyokontrast ajnalar (İyot, hiperosmolar ajanlar vb.) Diğer (Latex, insekt) Patofizyoloji: Allerjik ya da hipersensitivite reaksiyonları, lokalize kaşıntıdan anaflaktik şok ya da ölüme varan değişkenlik gösterir. Allerjik reaksiyonun altında yatan temel mekanizma mast hücre degranülasyonu ve mediatör salınımıdır. Hipersensitivite reaksiyonları Coombs ve Gell tarafından geleneksel olarak 4 tipe ayrılmıştır. Tip1 hipersensitivite (Anaflaktik tip) > Ig E bağımlı mast hücresi ve bazofillerde vazoaktif amin ve mediatörlerin salınımı sonucu klinik etkileri gözlenen reaksiyondur. (Anaflaksi, bronşial astım) Tip 2 hipersensitivite (Sitotoksik tip) > Hücre yüzey antijenlerine karşı Ig G ve Ig M oluşumu, kompleman aktivasyonu ve NK hücre fagositozu ile sonuçlanan reaksiyondur. (Eritroblastosis fetalis, otoimmün hemolitik anemi) Tip 3 hipersensitivite (İmmün komplex tip) > Solubl antijen-antikor kompleksinin kompleman aktivasyonu ile nötrofil enzimlerinin oluşturduğu reaksiyondur. (Arthus reaksiyonu, serum hastalığı) Tip 4 hipersensitivite (Gecikmiş aşırı duyarlılık) > T-lenfositlerin duyarlanması sonucu lenfokin salınımı ve sitotoksisite sonucu oluşan reaksiyondur. (Tbc, kontakt dermatit) Tip 4 reaksiyonun anaflaksi ile ilişkisi gösterilememiştir. Klasik anaflaksi (Tip 1 hipersensitivite) yolağı Ig E üretimini içerir ve bir antijen ya da hapten protein-antijen kompleksinden birine 2 ayrı teması gerektirir. Antijen; sıklıkla bir protein olup immün sistemi stimüle edebilen bir moleküldür. Hapten; penisilin gibi immün sistemi stimüle etmek için çok küçük olan ancak endojen proteinlere (albumin) bağlanınca antijen özelliği gösteren moleküllerdir. Antijen (allerjen), vücuda girdiğinde makrofajlar veya dendritik hücreler tarafından tanınıp hücre içine alınır, işleme tabi tutulur ve MHC klas 2 kompleksine bağlı olarak hücre yüzeyinden T-helper hücrelerine sunulur. T-helper hücreleri bunu tanır ve ardından spesifik B-lenfositlerini proliferasyona gitme ve plazma hücresine farklılaşma yönünde uyarır. Bu plazma hücreleri dolaşan kana Ig E (reaginik antikor) üretip verirler. Ig E antikorları, değişken bölgesi antijen spesifik olup immün yanıtı başlatır. Sabit bölgeleri ile de çoğu mast hücresinde bulunan Ig E reseptörlerine bağlanır ve sonuçta mast hücreleri antijen-spesifik Ig E molekülleriyle kaplanır. Sensitizasyon süresi günler-haftalar alır ve antikor oluşumuna karşı hiçbir klinik yanıtın olmadığı bir latent perodla son bulur. Latent perioddan sonra, antijenle yeniden karşılaşmada Ig E’deki değişken bölge antijene bağlanır ve bu da mast hücre yüzeyinde eşleşmiş Ig E moleküllerinin köprü oluşturmasıyla sonlanır (cross-linking). Ig E-antijen-Ig E köprüleşmesi serin proteazının aktive olmasıya interselüler cAMP düzeyi artar, Ca++ artar, yeni mediatör sentezi olur ve mast hücre degranülasyonu ile beraber daha önceden yapılmış olan mediatörlerin salınımını gerçekleştirir. Primer mediatörler granüllerden boşalırlar. Hızlı ve yavaş salınanlar olmak üzere 2 tipi vardır. Hızlı salınanlardan histamin vasküler permeabiliteyi arttırır, vazodilatasyon, bronkospazm ve mukus sekresyonu artışına neden olur. Bu durum klinikten sorumludur ve tedavi genelde buna yöneliktir. Diğer hızlı salınan mediatörler Eozinofil kemotaktik faktör ve Nötrofil kemotaktik faktörlerdir. Granül matriksini oluşturan heparin, nötral proteaz (triptaz) anaflaksinin iltihabi faktörü değildir. Sekonder mediatörler de lipit mediatörler ve sitokinler olmak üzere 2 tipe ayrılır. Lipit mediatörler mast hücre membranında fosfolipaz A2 aktivasyonu ile oluşan araşidonik asitten sentezlenir. Lipooksijenaz ve siklooksijenaz yoluyla LT ve PG’ler oluşur.LTC4 ve LTD4 vazoaktif spazmojenik ajanlardır ve düz kas kontraksiyonu yapıp permeabiliteyi arttırırlar. LTB4 nötrofiller ve eozinofiller için kemotaktiktir. PGD2 artmış mukus sekresyonu ve bronkospazmdan sorumludur. PAF trombosit agregasyonu, histamin salınımı ve bronkospazma yol açan diğer sekonder mediatördür. Mast hücreleri TNF-alfa, IL-1, IL5, IL-6 gibi sitokinleri oluşturarak etkili olur. Antibiyotikler, Hymenopteralar ve gıda allerjileri Ig E aracılı anaflaksiden sorumludur. Kompleman mediatörlü anaflaktik reaksiyonlar, immün kompleks formasyonuna sekonder olarak kan ürünleri uygulandıktan sonra ortaya çıkar. İmmün kompleks formasyonu ile kompleman sistemi aktive olur ve oluşan c3a, c5a gibi komplemanlar (anaflatoksin) mast hücresi ve bazofil degranülasyonuna yol açar. Selektif Ig A eksikliği olanlara tekrarlayan kan ürünü verilmesi sonucu Ig E- Ig A kompleksleri oluşabilir. Sekonder kompleman aktivasyonu ve hücre lizisi, aglütinasyon, anaflatoksin oluşumu ve anaflaksi ile sonlanır. Anaflaktoid reaksiyona yol açan maddeler, radyokontrast maddeler, ilaçlar, muskuler depolarizan ilaçlar, narkotikler ve dekstranlardır. Radyokontrast madderlerin mekanizmaları bilinmemekle beraber kompleman aktivasyonu yoluyla olduğuna inanılır. Noniyonik kontrastlarda allerji daha az gözlenmektedir. Narkotikler ve nöromuskuler depolarizan ilaçlar mast hücrelerinden mediatörlerin direk salınımına yol açar. Aspirin ve diğer NSAİİ’lar mast hücresi olmaksızın anaflaktik semptomlara yol açar. Mekanizma belli değildir. Astma hastalarının %5-10’unda bu reaksiyon gözlenir. Tablo, bronkosapzm, bronkore, rinore ve nadiren hipotansiyonla karakterizedir. İdiopatik anaflaksi bilinmeyen bir nedenle oluşmuş anaflaksidir. Rekürren ataklar vardır. Remisyon için aşırı prednizon tedavisine gereksinim duyabilirler. Anaflaksinin nadir görülen alt grupları menstrüel ya da catameniel anaflaksidir. Hasta endojen progesterona hipersensitiviteye bağlı menstrüasyon luteal fazıyla çakışan tekrarlayan ataklar geçirir. Tedavi ovaryan supresyon ve LHRH analogları ya da ooferektomi ile sağlanır. Beta-bloker ilaç kullanımı uzamış anaflaksi için risk faktörüdür. Beta-bloker alan hastalarda epinefrin kullanımı engellenemeyen alfa-adrenerjik stimülasyona sekonder olarak ciddi hipertansiyonla sonuçlanabilir. Klinik: Anaflakside hastanın semptom ve bulguları etkilenmiş organ sistemlerine ve atağın ciddiyetine bağlıdır. Vitaller normal olabildiği gibi çok bozuk da olabilir. Deri ve mukozal bulgular > Klasik deri manifestasyonu ürtiker ve anjioödemdir. Gözlerde kaşıntı, konjunktival hiperemi gözlenir. Nazal konjesyon, aksırık, coryza görülebilir. Solunum sistemi bulguları > Orofarenks, dil tutulumu olduğunda üst solunum yolları tehlikeye girebilir. Ses kısıklığı, boğazda yanma hissi, dispne, stridor hayatı tehdit eden laringeal ödeme işaret eder. Bronkosapazm ve mukozal ödemden dolayı alt solunum yolları tutulduğunda wheezing gözlenir. Bronkospazma bağlı göğüs ağrısı olabilir. Kardiovasküler sistem bulguları > Hafif vakalarda normal olabilir. Daha ciddi vakalarda vasküler tonus kaybına bağlı kompensatuar taşikardi ve kapiller sızıntı sonucu oluşan intravasküler volüm depresyonuna bağlı hipotansiyon gözlenir. Rölatif bradikardi oluşabilir. Hipotansiyon ve hipoksiye sekonder oluşan myokardiyal iskemiye bağlı göğüs ağrısı oluşabilir. GİS bulguları > Abdominal kramp, ağrı, bulantı, kusma, diare gözlenebilir. SSS bulguları > Hipoperfüzyon ve hipoksi sonucu hastada bilinç düzeyi baskılanır ve ajitasyon oluşabilir. Dispneye bağlı halsizlik, baş dönmesi, senkop gelişebilir. Kompenzatuar katekolamin salınımı sonucu anksiyete, tremor, soğuğa duyarlılık oluşabilir. Hastaların çoğunda semptom ve belirtiler temastan sonraki 60 dakika içinde başlar. Genel reaksiyonun hızlı başlaması reaksiyonun ciddiyetini gösterir. Fatalitelerin yarısı ilk saat içinde olur. Başlangıç semptom ve bulguları azaldıktan sonra hasta semptomların tekrarlaması riski altındadır. Bu bifazik fenomen hastaların %3-20’sinde gerçekleşir. Bu 2. faz mediatör salınımıyla olur ve 4-6 saatte pik yapar. Tanı: Anaflaksi tanısı öykü ve fizik muayene ile konur. Temasın tam öyküsü tanıyı kolaylaştırır (arı sokması). Laboratuar değerlerinin tanıda yeri yoktur. Histamin düzeyleri postreaksiyon 5-30 dakikada artar. Triptaz ve nötral proteaz sadece mast hücre degranülasyonu ile dolaşıma katılırlar ve saatlerce yüksek düzeyde bulunurlar ama ileri anaflaksi araştırmalarında kullanılırlar. Ayırıcı Tanı: Vazovagal reaksiyon (en sık) Globus histericus Herediter anjioödem Monosodyum glutamat zehirlenmesi (çin restaurant hastalığı) Epiglottit Yabancı cisim obstruksiyonu Karsinoid sendrom Scombraid balık zehiri Myokardiyal iskemi, aritmi İlaç reaksiyonu Status astmatikus Yaklaşım – Tedavi: Anaflaktik reaksiyon geçiren hastada hava yolu tıkanıklığı ve hipotansiyon gerçek acil durumdur ve hızla değerlendirilip tedavi edilmesi gerekir. Ajan tespit edilebiliyorsa ve temas sürüyorsa hemen kesilmelidir. ABC’si hızla değerlendirilmelidir. Havayolu anjioödem açısından gözden geçirilmelidir. Hastada respiratuar distrese neden olan anjioödem ise hasta bekletilmeden 1 numara küçük ET tüp ile entübe edilmelidir. Hastanın pulse-oksimetresini %92’nin üstünde tutabilmek için yoğun oksijen verilmelidir. Eğer hipoksemi %100 oksijen tedavisine rağmen yanıtsız ise hasta yine entübe edilmelidir. Vitalleri hızlı şekilde alınıp değerlendirilmelidir. Hemen geniş damaryolu açılarak 1-2L IV izotonik bolus (çocukta 20mg/kg) başlanmalıdır. SF ve epinefrine yanıtsız hipotansiyonda kolloid başlanmalı ve kardiyak monitörizasyon ve pulse-oksimetre monitörizasyonu yapılmalıdır. Myokardiyal iskemi ve aritmi yönünden EKG çekilmelidir. Anaflaktik reaksiyonların 1. basamak tedavisi oksijen, IV sıvı, epinefrin ve H1 reseptör blokerlerini içerir. Primer ilaçlar epinefrin ve H1 resptör blokerleridir. Diğerleri B2-agonist, H2 reseptör blokerleri, steroidler, glukagon, aminofilindir. Bunlar 2. basamak tedavide yer alırlar. 1) Parenteral adrenerjik ajanlar: Anaflaksinin ciddi kardiyovasküler, kutanöz, gastrointestinal ve pulmoner manifestasyonlarında kullanılır. Epinefrin: (Epipen, adrenalin) Şok, anjioödem, hava yolu obstruksiyonu, bronkospazm, ürtiker gibi ciddi anaflaktik reaksiyonlarda SC, IV, ET tüpten veya refrakter şokta kontinue infüzyon şeklinde verilebilir. Erişkin dozu: 0.3-0.5ml 1/1000 solüsyon SC en az 15 dakikada 1 tekrar 1ml 1/10000 solüsyon 10cc SF içinde dilüe IV yavaş 0.3-0.5ml 1/1000 solüsyon SL en az 15 dakikada 1 tekrar 1ml 1/1000 solüsyon ET’ten (10cc SF ile dilüe) 0.1-1microg/kg/dak IV infüzyon dozu ACLS’de 500ml %5 Dx ve SF içine 1microg 1/1000 1-4microg/dak (0.5-2mlt/dak) öneriliyor. Pediatrik dozu: 0.001ml/kg 1/1000 SC q 15 dak. 0.001ml/kg 1/10000 IV bolus 0.001ml/kg 1/1000 SL q 15 dak. 0.001ml/kg 1/1000 ET 1-3cc izotonik dilüe 0.1-1microg/kg/dak. IV infüzyon Kontrendikasyonları: KAH, kontrol edilemeyen HT, ventriküler aritmi, 2. trimestir gebelik Yan etkileri: Kardiyak iskemi, aritmi, anksiyete, tremor, hipertansiyon, SAK Etkileşim: Sempatomimetikler ile birlikte kullanılırsa etkisi artmaktadır. Digital ile birlikte kullanım aritmiyi arttırır. TCA ve MAO inhibitörleri ile birlikte kullanımı kardiyak etkilerini arttırır. Epipen - Epipen Jr Aouto-Injektor (center) Epipen > 0.3cc 1/1000 epinefrin solüsyonu Epipen Jr > 0.3cc 1/2000 epinefrin solüsyonu Anakit (Bayer) > 0.3cc 1/1000 epinefrin solüsyonu paket form 2) İnhale Beta-Agonist: Bronkospazm varsa ve/veya bilinen astım hastalarında kullanılır. Albuterol: (Proventil, Ventolin) Erişkin dozu: 0.5ml %0.5 solüsyon 2.5cc SF nebulizer 15 dakikada bir Pediatrik dozu: 0.03-0.05ml/kg %0.5 solüsyon 2.5cc SF nebulizer 15 dakikada bir Kontrendikasyonları: Koroner yetmezlik, ciddi hipertansiyon Etkileşim: Sempatomimetik ajanlarla aditif etkileşim gösterir. Digital ile birlikte kullanımında aritmi riski artar. TCA ve MAO inhibitörleriyle birlikte kullanımı sonucu kardiyovasküler etki artar. Not: Ciddi ve yanıtsız bronkospazm varsa aminofilin 5mg/kg IV 30 dakika içinde gidecek şekilde verilmelidir. 3) H1 reseptör blokerleri (Antihistaminikler) Ciddi deri reaksiyonları ile giden anaflakside etkilidir. Kardiyak ve respiratuar etkileri de bir miktar azaltmaktadır. Hızlı etki için IV kullanılabilir. IM yol effektiftir fakat lokal deri irritasyonu yapar. Peroral doz parenteral dozdan fazla olmalıdır çünkü %50’si karaciğerde metabolize olur. Reaksiyon sonrası 2-3 gün daha kullanımına devam edilir. Diphenhydramine: (Benadryl) Erişkin dozu: 25-50mg IV/IM 4-6 saatte bir 50mg PO 4-6 saatte bir Pediatrik dozu: 1-2mg/kg IV/IM 4-6 saatte bir 2mg/kg PO 4-6 saatte bir Kontrendikasyonları: MAO inhibitörleri ile etkileşir. Etkileşim: SSS depresörleri etkilerini potansiyelize eder. Alkolle birlikte disülfiram benzeri etki gözlenir. Yan etkileri:Glokomu, hipertansiyonu, peptik ulcusu ve üriner obstrüksiyonu alevlendirir. 4) H2 reseptör blokerleri (Antihistaminikler) Allerjik reaksiyonlarda ikincil ilaçlar olarak kullanılırlar. H1 reseptör blokerleri ile aditif etki gösterirler. First line terapide yeri yoktur. Ürtikeryal lezyonlarda verilebilir. Cimetidine: (Tagement) prototip: Diğer H2 reseptör blokerlerinden daha az efektifdir. Erişkin dozu: 300mg PO/IV/IM 4*1 Pediatrik dozu: 5-10mg/kg PO/IM/IV 4*1 Etkileşim: Mikrozomal enzim inhibitörü olduğu için varfarin, benzodiyazepin, lidokain, TCA, teofilin gibi ilaçların etkilerini arttırır. Yan etki: Başağrısı, konfüzyon, hipotansiyon, aritmi 5) Kortikosteroidler: Bronkospazm ve kutanöz lezyonlara etkilidir. Ciddi reaksiyonlarda kullanılabilir ama epinefrin ve H1 reseptör blokerleri kadar güçlü değildir. KVS semptomlarına etkileri azdır. Astımlı hastalarda kullanılabilir. Erişkin dozu: 40-250mg IV/IM 4*1 2-60mg PO 4*1 Pediatrik dozu: 1-2mg/kg IV/IM 4*1 1mg/kg PO 4*1 Etkileşim: NSAİİ ile birlikte kullanımı ülseratif etkiyi arttırır. Myastenia graviste güçsüzlüğü arttırır. Viral enfeksiyonu dissemine hale getirebilir. Yan etki: Kronik kullanımında immün supresyon görülebilir. 6) Glukagon İnotropik, kronotropik, vazoaktif etkilerini Beta-blokerlerden bağımsız olarak gösterir. Endojen katekolamin salınımını arttırır. Beta-bloker alan ve hipotansiyonu olan, sıvı tedavisi ve epinefrine yanıtsız hastalarda hipotansiyon çözülene kadar verilebilir. Erişkin dozu: 1-10mg IV/IM/SC 5-15mg/dak (1-2mg 5 dakikada bir IV) infüzyon Pediatrik dozu: 0.02mg/kg Etkileşim: Antikoagülanlarla etkileşir. Bu yüzden PT takibi gerekmektedir. Yan etki: Kan glukoz düzeyi takip edilmelidir. Bulantı, kusma, hipokalemi, başdönmesi yapar. Yatış: Tedaviye cevapsız anaflaksi ve anstabil hasta Rekürren reaksiyon ve sekonder komplikasyonlar (MI) Senkopa bağlı travma bulguları Entübasyon ihtiyacı Komorbit hastalık, yaş Beta-bloker alan ve daha önce uzamış anaflaksi geçiren hasta Epinefrin alan hastalar en az 6 saat izlenmelidir. Hastaneye uzak yaşama ve yalnız yaşama dikkate alınmalıdır. Taburcu: Tedaviye cevap veren hastalar gözlemden sonra Etkenle teması önleyebileceği konusunda bilgilendirilmeli Hasta allerjen tespiti ve ileri tedavi için allerjiste sevk edilmeli Anaflaktik reaksiyon geçirdiğine dair Medic Alert (uyarıcı) bilezik verilmeli Beta-bloker alıyorsa hipertansiyon ajanını değiştirmesi Semptomlar tekrarlarsa hızla hastaneye gelmesi Epipen reçete edilerek ve bilgilendirerek taburcu edilebilir. Komplikasyonlar: Myokardiyal iskemi, KAH, aritmi Uzamış hipotansiyona bağlı beyin hasarı CVO Anaflaktik senkopa bağlı travma Ölüm KAYNAKLAR Tintinalli Emergency Medicine Chapter 30 Page: 242-246 Emedicine Journal December 13 2001 Volume 2 Number 12 Robbins Basic Pathology Page :120-128 Advanced Cardiovascular Life Support ■ Anaflakside Rol Oynayan Aracı Maddeler : Uyarılmış mast hücreleri ve bazofil lökosit granüllerinden salınan aracı maddelerdir. Histamin : En önemli aracı maddedir. Başlıca etkileri düz kaslarda kasılma (bronşiol ve küçük kan damarlarındaki düz kaslarda) kapiller geçirgenliğin artması ve ödem oluşturma, mukoza salgılarını arttırma'dır. Histamin etkisini 1-2 dakika içinde gösterir. Etki süresi 10 dakika kadardır, sonra hızla yıkılır. Antihistaminik denen ilaçlarla histaminin bu etkileri ortadan kaldırılabilir. SRS-A (= Anaflaksinin yavaş etki yapan maddesi) : Bu madde düz kaslarda saatlerce süren kasılmalara neden olur. İnsanda allerjik astmada görülen uzun süreli bronş spazmından bu madde sorumludur. Bu kasılma antihistaminik ilaçlarla da çözülemez. SRS-A maddesi eosinofil lökositlerin yaptığı arylsulfatase ile etkisiz hale getirilir. Diğer Maddeler : Anaflakside ortaya çıkan ve ikinci derecede önemli diğer maddeler; Prostoglandinler, Serotonin, Kinin'ler (özellikle bradikinin), Heparin, Asetil Kolin, anaf latoksinler ve eosinofil kemotaktik faktör (eosinofilleri olay yerine çeker) dür. The Slow-reacting substance of anaphylaxis or SRS-A is a mixture of the leukotrienes LTC4, LTD4 and LTE4. Mast cells secrete it during the anaphylactic reaction, inducing inflammation.[1] It can be found in basophils. It induces prolonged, slow contraction of smooth muscle and has a major bronchoconstrictor role in asthma.[2] Compared to histamine, it is approximately 5000 times more potent and has a slower onset but longer duration of action