Sanata Gönül Verenler Doç.Dr. Mahmut Reha BAYAR İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı İnsanların sorunlarını dinleyerek terapi uygulayan bir dok tor; kendi terapisini ise müzikle sağlayabiliyor. ODTÜ’nün taş duvarlarından sıkılıp, estetik yanını güzel sanatlarda ço ğaltmak isterken; Cerrahpaşa Tıp Fa kültesi’nde başlayan İstanbul serüveninde müzik aşkını şimdilerde arkadaşları ile gittiği mekanlarda yaşatıyor. Mediko-sosyal Korosu’ndaki çalışmalarından, radyo proğramlarına kadar çoğalttığı re pertuvarını emekliliğinde bir albümde toplamak isteyen Doç.Dr. M.Reha Bayar ile müzik çalışmalarını paylaştık ACME: Müzik, hayatınıza ilk ne zaman girdi ? Doç.Dr. BAYAR: Aslında sanat hayatımızda hep var. Ne zaman farkına vardınız derseniz; ben, yaşamın sanat olduğunu düşünüyorum. Doğadaki herşey, en ufak bir detay, en ufak bir bitki ya da böcek benim ilgimi çeker. Sanatın ille de bir insan tarafından yapılması gerekmiyor. Sanata bir eğilimim vardı. Özellikle hayattaki sanatın eksikliğini hissettiğim ilk an Ankara’ da ODTÜ’de bulunduğum bir yıldı. Kimya bölümünde bir sene kadar hazırlıkta okudum. Çok güzel bir kampüs betonarme binalar, birbirinden uzak, iyi yapılmış ama bana sorarsanız ruhu olmayan bir okuldu. Orada kendimi çok rahatsız hissettim. Aileme “ben burada okumak istemiyoTemmuz 2009 rum, güzel sanatlara gitmek istiyorum, bırakacağım okulu” dedim. Onlarda “madem öyle istiyorsun bırak” dediler ve ben ara verdim. Samsun’a döndüm, üniversite sınavlarına yeniden hazırlanmaya başladım. İstediğim şey güzel sanatlara gitmekti. Allah rahmet eylesin anneannem o zaman “oğlum ne olur bir kenara da doktorluğu yaz, bana ihtiyarlığımda bakarsın” demişti bende kıramamıştım ve tek bir tane doktorluk yazmıştım. O tuttu ve anneannemin duaları kabul oldu. Hakikatende ömrü boyunca ben baktım kendisine, benim elimde de son nefesini verdi. Sonra ben İstanbul Cerrahpaşa’ya geldiğimde, İstanbul’un bana çok daha uygun bir şehir olduğunu farkettim. Samsun’da da Musiki Cemiyeti’ne gidiyorActual Medicine dum. Birkaç cemiyete girdim. Üniversitemizin Mediko-sosyal’inde Süheyla hanım tarafından yönetilen çok iyi bir korosu vardı. Düzenli olarak her hafta oraya devam etmeye başladım. 1973’den bu yana 6-7 sene çok düzenli gittim. Sonra mecburi hizmetim çıkınca çok düzenli olamadı. Hiç profesyonelce uğraşmadım amatör olarak hep devam ediyor. İstanbul’a ilk geldiğim zaman konservatuara gitmiştim. “Niye doktorluk yapıyorum ki vazgeçeyim, radyo sanatçısı olayım” diye de bir ikilemim oldu ama sonra baktım ki doktorların arasında bir sürü sanatla uğraşan var. Özellikle de Türk Sanat Müziği ile uğraşan çok kişi var. Profesyonelce yapmasam bile hem doktorluk hem müziği birlikte yaptığımı düşünüyorum. ACME: Musikide çalışma şekli nizden bahseder misiniz? Doç.Dr. BAYAR: Şu anda sadece amatörce çalışıyorum. Beyoğlu’nda gittiğim birkaç mekanım var. Gittiğimde şarkı söylerim, dinlerim, eğlenirim. Oraya daha çok müzikten anlayan, söyleyen insanlar geliyorlar. Ayrıca senede 5-6 kez musiki gecelerimiz var. Ben her zaman parça geçerim. Farz edin sabah aklıma bir şarkı takıldı, mutlaka kafamın içinde bir yerde bir melodisi vardır o şarkıyı bilmiyorumdur ama bir kuplesi aklımdadır. Akşama kadar o benim kafamda döner dolaşır. Akşam gelir internetten notasını indiririm o gün onu çalışırım. Kendimi deşifre edecek kadar nota biliyorum. Eğer bulabilirsem eskilerden çok güvendiğim sanatçılardan yorumlarını da dinlerim. Çünkü yorum, çok önemli müzikte. Emekli 63 Sanata Gönül Verenler mü zikle uğraşan var mı? olduktan sonra Allah sağlık verirse müziğe daha da yakın olmayı düşünüyorum. Doç.Dr. BAYAR: Anne tarafımda müzikle uğraşanlar var. Kız kardeşim müzikle ilgileniyor. Bir dönem annemde Samsun’da müzikle uğraştı. ACME: Herhangi bir ko roda çalışmayı düşündü nüz mü? Doç.Dr. BAYAR: Bizim üniversite koromuz hakikaten çok üst düzeyde bir korodur. Orada hiç bilinmeyen eserler çalışılır. Gittiğim birkaç koroda çok basit eserler var ve çok amatörce çalışıyorlar. Bana çok hitap etmedi doğrusu. ACME: Müziğin size hissettirdik lerini nasıl tanımlarsınız? Doç.Dr. BAYAR: Sabahları ıslıkla kalkarım ben, yolda yürürken, tek başıma şarkı söylerim. Hatta zaman zaman frenlemeye çalışırım kendimi çünkü başkaları gördüğü zaman ne der diye düşünüyorsunuz. Bu benim hayatımın vazgeçilmez bir parçası, kendimi ifade etmemin bir yöntemi. Çaldığım ıslıklar, müzikler tamamen doğaçlama olabiliyor. Sanat benim kendi terapim. Başkalarını tedavi ederken mutlaka benim de tedaviye ihtiyacım var, tamir etmem gereken taraflar var. Müziğin beni tamir ettiğini düşünüyorum. ACME: Diğer meslek grupların daki insanlar için bu tarz faali yetler zaman kaybı gibi değer lendirilebilir ama hekimlerimiz için ilaç olabiliyor. Bunun sebebi nedir sizce? Doç.Dr. BAYAR: BAYAR Tıpta malzeme insan. Diğer mesleklerin pek çoğunda belki bu kadar doğayla, bu kadar yaradanla, yaradılışla iç içe değilsiniz. Bu kadar felsefi bakabiliyorsanız hakikaten tıp, felsefe ile iç içedir. Tabi ki kendine göre teknikleri var, yapılması 64 gereken kuralları var ama herşeyin başında, Tanrı’nın iyileştirme gücünün bir şekilde yönlendiricisisiniz. Bazen arkadaşlarımız çok da kaptırıp ciddi anlamda bu konuda kendilerini çok önemli de sayabiliyorlar. O da bence yanlış ama bu kadar yaradılışla, yaradanla, insanla iç içe olduğunuz zaman sanat da onun bir parçası. ACME: Herhangi bir müzik enst rü manı çalıyor musunuz? Doç.Dr. BAYAR: Yine üniversite yıllarında koroya giderken ud çalıyordum ve düzenli ders de alıyordum. Fakat şu an her zaman elime alacak fırsatım olmayabiliyor. Arada sırada notaları deşifre etmek için ya da yeni bir şarkı geçerken kullanıyorum ama onun dışında tek başıma bugünde şarkı söyleyeyim, çalayım diyecek kadar vaktim olmuyor. Bir de ben hem çalıp hem söyleyemem öyle bir özelliğim vardır. Daha çok şarkı söylemesini severim. Bazı insanlar vardır iki işi bir arada yapamazlar, benim de biraz öyle bir sorunum var. Ben araba kullanmakta da zorlanıyorum yani hem vites hem direksiyon aynı anda kullanamıyorum. Onun için çalıp söylemek benim için çok zor bir şey. Tek başıma çalabilirim veya çok iyi söylerim ama ikisi bir arada zor oluyor. ACME: Ailenizde sizden başka Actual Medicine ACME: Çok stresli bir mesleğiniz var. Zaman zaman keşke sa dece mü zikle uğraşsam dediğiniz oluyor mu? Doç.Dr. BAYAR: Yok o olmadı. Çünkü müziği kendim için yapınca çok seviyorum. Bunu meslek olarak yapsaydım ancak radyo sanatçısı veya Devlet Korosu’nun bir elemanı olurdum. Ama bunu sahnede veya para kazanmak için yaptığınız zaman o zaten sizin için değil başkaları için yapılan bir müzik oluyor. Bu beni çok tatmin eden bir şey değil ama doktorluk hiçbir zaman öyle değil. Ben mesleğimi çok seviyorum. İyi ki ben bir dönem vazgeçip de radyo sanatçısı olmamışım, iyi ki doktor olmuşum müziğimi de yapıyorum mesleğimi de. ACME: Belli bir repertuarınız var mı? Doç.Dr. BAYAR: Epey repertuarım var. Oldukça fazla olduğunu söylerler. Bu da yine Süheyla hanımın sayesinde oldu. Çünkü biz her ay hemen hemen 20 eser geçerdik. Mahur, Hüseyni makamı gibi saz eserinden, bestesinden, türkülerine kadar bir grubu geçer ve her ay da radyo programı yapardık. O zaman Radyo TRT 3’de İstanbul Üniversitesi Korosu’ nun her ay yarım saatlik bir emisyonu vardı. Biz ona program hazırlamak zorundaydık. 6-7 sene boyunca her sene 7 makamdan 42 makama, herbirinden 20-30 eser geçtiğimi düşünecek olursak; ciddi Temmuz 2009 Sanata Gönül Verenler bir repertuarım var diye düşünebiliriz. ACME: Özellikle eserlerini çalmaya, söylemeye ya da dinlemeye öncelik verdiğiniz sanatçılar arasında kim ler var? O zamanlar, Türk Sanat Mü zi ği daha geçerliydi. Şimdi gençler daha çok ritim istiyorlar; müzik, melodi onlar için pek anlam ifade etmiyor. İnşallah farkedenler, keşfedenler de çıkar. Bizler de yeteri kadar ifade edemedik belki. Çok elit ve çok kuralcı grubun elinde kaldı ve büyük kitlelere ulaşmadı. Ulaşması çok da fazla istenmedi. Eski İstanbul’da çok kolay ulaşabileceği yerlerdeydi müzik. Bir dönem Saray’daydı ama ondan sonra İstanbul’un her yemek yenilen, çay içilen yerine indi ve o dönemde çok sevildi Doç.Dr. BAYAR: Klasik eser sanatçılarından Hacı Arif Bey’i çok seviyorum. Yeni dönem seslerden de Devran Çağlar’ı beğeniyorum. Güzel olan müzik her zaman çıkıyor karşınıza. Günümüzde talep olmadığı için çok da fazla yapılmıyor ama güzel bir şey olduğunda her zaman için severek dinlerim. ACME: Müzik dışında başka bir sa nat dalıyla uğraşmayı düşündünüz mü? Doç.Dr. BAYAR: Başka bir sanat dalıyla uğraşmadım ama tiyatro ile uğraşmayı çok isterdim. Daha çok izliyorum. Zaten bizim mesleğimizde konuşma çok az yaptığımız bir şey. Fakat çok iyi bir gözlemciyimdir. Gözlemlediklerimi çok iyi aktarırdım diye düşünüyorum ama fırsatım olmadı. ACME: Hayatında müzik olanlara veya müzikle uğraşmak isteyenlere bir mesajınız var mı? Doç. Dr. BAYAR: Müzik icra etmek bir yetenek meselesi. Herkeste o yetenek olmayabilir. Müzik başka bir şey. Ben müziği notalarla görüp, bir dil olarak algılıyorum. Çok küçük yaşlarda insanların nota öğrenmesinin yeni bir ifade biçimi, yeni bir dil öğrenmek gibi insanın zekasını da geliştirdiğini düşünüyorum. Batılılar bunu çok daha iyi yapıyorlar. Küçük yaşlarda nota öğretiyorlar. Notanın öğrenilmesi insanın zekasını ve düşünce kapasitesini geliştiren bir şey. Yetenek çok önemli ama teknik bilmek ve çalışmak da sanatçı olmak için çok önemli. Ben kendimi sanatçı olarak görmüyorum, amatör olarak sanatla uğraşan bir insanım. Ama ne olursa olsun uğ- Temmuz 2009 Actual Medicine raştığınız sanata saygı duymak zorundasınız. Eğer onu meslek olarak seçtiyseniz, profesyonelce yapıyorsanız, tekniğini ve tüm donanımına sahip olmanız gerekiyor diye düşünüyorum. ACME: Albüm yapmayı düşündünüz mü? Doç.Dr. BAYAR: Aslında şimdiye kadar böyle bir girişimim olmadı. İnsan belli bir yaştan sonra çok da iyi söyleyemiyor. Bir zaman şunları söylemiştim deyip kendime ve arkadaşlarıma “hatıra olsun diye” bir albüm yapmayı düşünüyorum. Daha önce birçok hocamız profesyonel anlamda albüm yapmışlardı. Belki de doktorluktan çok müzisyen olarak tanınıyorlardı. O zamanlar, Türk Sanat Müziği daha geçerliydi. Şimdi gençler daha çok ritim istiyorlar; müzik, melodi onlar için pek anlam ifade etmiyor. İnşallah farkedenler, keşfedenler de çıkar. Bizler de yeteri kadar ifade edemedik belki. Çok elit ve çok kuralcı grubun elinde kaldı ve büyük kitlelere ulaşmadı. Ulaşması çok da fazla istenmedi. Eski İstanbul’da çok kolay ulaşabileceği yerlerdeydi müzik. Bir dönem Saray’daydı ama ondan sonra İstanbul’un her yemek yenilen, çay içilen yerine indi ve o dönemde çok sevildi. ACME: Bizim aracılığımız ile sanata gönül veren hekimlerimize söyle mek istediğiniz birşey var mı? Doç.Dr. BAYAR: Şimdiki hekim arkadaşlarım mutlaka hekimlik dışında bir şeylerle uğraşıyorlar. Herkes sanatla uğraşmak zorunda değil ama önemli başka şeylerle uğraştıklarını görüyoruz. Ben müziğin; evrensel anlamda insanın kendini ifade etmesi, dış dünyayı algılaması için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kendi terapimi müzikle yapıyorum, müzikten kimseye zarar geleceğini düşünmüyorum ve meslektaşlarıma mesleği dışındaki uğraşları için başarılar diliyorum. 65