TÜKSAM BÜLTENİ T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (TÜKSAM) Sayı :2 Haziran 2010 İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki farklı cinsiyette bireylerden oluşur. Mümkün müdür bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin? M. Kemal ATATÜRK BAŞLARKEN Toplumların nüfusunun yarısından fazlasını oluĢturan kadın ve kız çocuklarının, çocukluktan baĢlayarak sosyal, ruhsal ve fiziksel anlamda sağlıklı olması ve onların toplum yaĢamına katılımları etkin bireyler olabilmelerini sağlayacak gerekli unsurlardandır. Uluslararası alanda bir ülkenin en büyük demokratik göstergelerden biri; kadınlara tanınan haklardır. Bir ülkenin daha bilinçli bir toplum oluĢturabilmesi için, kadınların iĢ hayatında, yönetim kadrolarında ve karar alma mekanizmalarında yer almaları zorunludur. Kadınla erkek arasındaki eĢitlik, demokrasinin tam olarak sağlanması ve insan haklarının en üst standarda çıkarılması için gereklidir. Kadının temsil edilmediği, istihdam edilmediği, fırsatlardan ve imkanlardan eĢit olarak faydalanmadığı bir demokrasi, eksik bir demokrasidir Kadınlara tüm alanlarda eĢit hakların sağlanması amacı ile kurulan Merkezimizin Bülteninin ikinci sayısında özellikle kadının insan hakları konusuna vurgu yapmak istedik. Bu konuda yazıları ile bizlere destek veren Av. Nazan MOROĞLU ve TÜKSAM Yönetim Kurulu üyesi Yrd.Doç.Dr. Selda ÇAĞLAR‟a teĢekkürlerimizi sunarız. Kadın söz konusu olunca, kadın istihdamını ele almamak olmaz. Kadının ekonomik ve sosyal açıdan geliĢmesi, kalkınmanın temel Ģartıdır. Bu nedenle Türkiye, Avrupa Birliği ve dünyadaki kadın istihdamı konusunda geliĢmelere ve rakamlara değinen bir çalıĢmayı sizlerle paylaĢıyoruz. Bültenlerimizde kadın konusunda hazırlanan genelge, rapor , kitap v.s gibi çalıĢmaları da sizlerle paylaĢacağız. Bu sayımızda da son geliĢmeleri derlemeye çalıĢtık. Türkiye'nin genelde kadın istihdamını artırmaya yönelik ve özelde cinsiyete dayalı iĢbölümü, temelinde mesleki ayrıĢmada cinsiyet eĢitliğini sağlamaya yönelik hedeflerine ulaĢmak için hazırlanan Genelge de Bültenimiz içinde yer almaktadır. Son yıllarda kadına yönelik çalıĢmaların artması akademisyenleri de harekete geçirdi. Üniversitelerde kurulan kadın araĢtırma merkezlerinin sayıları da hızla artmaya baĢladı. AraĢtırma merkezlerinin sayılarının her geçen gün artması ve akademisyenlerce bu konuya ilgi gösteriliyor olması kayda değer bir ilerleme olarak göze çarpıyor. UlaĢtığımız son veriler doğrultusunda Türkiye‟de çeĢitli üniversitelerde kurulan Kadın Uygulama ve AraĢtırma Merkezlerini vermeye çalıĢtık. Ayrıca kadın konusunda çalıĢmalar yapan kurum ve kuruluĢların linklerini de bültenimizde bulabilirsiniz. Bugüne kadar kadınlara yönelik önemli düzenlemeler yapılmakta ama kadınlara yönelik yapılan faaliyetlerin ve tanınan hakların çok bilinmediğini, bilinmemesi sebebiyle de o hakların kullanılmadığını görmekteyiz. Hepimizin görevi haklarımızı bilmek, haklarımıza sahip çıkmak ve onları uygulamak olmalıdır. ġiddet ve ayrımcılığın olmadığı, aydınlık ve barıĢ dolu günlerde yaĢamak dileklerimizle… TÜKSAM Yönetim Kurulu Adına Yrd.Doç.Dr.Ebru Z.BOYACIOĞLU İLETİŞİM Trakya Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÜKSAM) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Balkan Yerleşkesi EDİRNE Tel: 0 284 235 71 51 – 12 14 Fax: 0 284 235 73 63 e-mail: ebruzboyacioglu@yahoo.com tuksam@trakya.edu.tr KADIN GÜNDEMİ T.C. BaĢbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve ĠçiĢleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü arasında, aile içi Ģiddet mağdurlarına ve mağdur çocuklara yönelik verilen hizmetlerin kurumsal kapasitesinin artırılması ve iĢbirliğinin geliĢtirilmesine iliĢkin bir protokol imzalandı. Protokol çerçevesinde, polis merkezlerine gelen tüm aile içi Ģiddet vakaları „aile içi Ģiddet form‟larıyla kayıt altına alınacak ve bu vakalar hakkında bir veritabanı oluĢturulacak. Merkezlerde ayrıca Ģiddet mağduru kadınları, yasal hakları ve Ģiddet görmeleri durumunda baĢvurabilecekleri korunma mekanizmaları hakkında bilgilendirecek broĢürler dağıtılmakta. ODTÜ‟den Prof. Yakın Ertürk Avrupa Konseyi ĠĢkenceyi Önleme Komitesi‟ne seçildi. Prof. Ertürk‟ün son görevi, BM Ġnsan Hakları Komisyonu‟nun Kadına KarĢı ġiddet Özel raportörlüğüydü. Bu sıfatıyla, tüm dünyada kadının durumunu araĢtırdı. Özellikle Suudi Arabistan‟da kadının durumu konusunda yaptığı araĢtırma ve çalıĢmalar büyük yankı uyandırmıĢtı. Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM), Aile Mahkemeleri‟nin mevcut iĢleyiĢindeki sorunlara dikkat çekmek amacıyla alınabilecek önlemler konusunu gündeme getirdi. KAHDEM tarafından yapılan açıklamada, Aile Mahkemeleri‟nin yasalarla tanımlanmıĢ olan veya olmayan muhtemel Ģiddetten koruma konusunda karar verebilen tek görevli yer olduğuna dikkat çekilerek, bu derece önemli konumdaki mahkemelerin görevlerini gereği gibi yerine getiremedikleri ifade edildi. ġiddetin daha çok yaĢandığı gece saatlerinde veya hafta sonlarında mahkemelerin çalıĢmıyor olması ve mesai saatlerinde Ģiddetten korunmak için Aile Mahkemeleri‟nde dava açan kadınların baĢvurularının tevzi bürosunda bekletilmesi ve dosyaların ertesi gün mahkemeye gönderilmesi baĢlıca sorunlar olarak tanımlandı. Bu sorunlara iliĢkin olarak, KAHDEM tarafından getirilen çözüm önerilerine http://www.kahdem.org.tr/ sayfasından ulaĢılabilir. Ġnsandan Ġnsana Programı (People to People – P2P) Türkiye‟deki siviltoplum kuruluĢlarını bölgesel, ulusal ve Avrupa düzeyinde desteklemeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle, STK‟ların AB politika, program, giriĢim ve en iyi uygulamalarına iliĢkin fikir edinmelerini ve geniĢleme ve ortaklık perspektifinden karĢılıklı anlayıĢın geliĢtirilmesine katkıda bulunmak üzere program kapsamında STK‟ların AB kurumlarını, ilgili Ģemsiye STK‟ları ziyarete ederek, bu kurumlar hakkında bilgi edinmeleri ve iletiĢim ağları oluĢturmaları sağlanmaktadır. Program kapsamında iki tür faaliyet desteklenmektedir. Bunlardan ilki birden fazla ülkeye yönelik çalıĢma ziyaretleri düzenlenmesi ikincisi ise bir ülkeye yönelik etkinliklerdir. Cinsel eğilim ve toplumsal cinsiyet kimliğinin ifade edilmesi özgürlüğüne saygı, insan kaçakçılığıyla mücadelede sivil toplumun rolü, Türkiye‟de ayrımcılığın önlenmesi, hapishanelerde insan hakları ve insan hasiyetine saygı ve aile içi Ģiddetle mücadele vb. konularda düzenlenecek etkinliklerin tarihleri ve bu etkinliklere ait son baĢvuru tarihleri için bakınız www.avrupa.info.tr Programa baĢvuru için bir STK‟nın üyesi olma ve birden fazla ülkeye yönelik çalıĢma ziyaretlerinde yeterli düzeyde Ġngilizce bilme Ģartı aranmaktadır. Bir ülkeye yönelik etkinliklerdeyse tercüme desteği sağlanacağından bu Ģart aranmamaktadır. RAPORLAR, KİTAPLAR, GENELGELER… Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından 2006/17 Sayılı BaĢbakanlık Genelgesi Kapsamında; Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne Sorumlu/Ġlgili Kurum Ve KuruluĢlar Tarafından Ġletilen On Dördüncü Üç Aylık Döneme ĠliĢkin Faaliyet Raporlarının Özeti Yayınlandı. Rapora www.ksgm.gov.tr Adresinden UlaĢılabilir. KSGM tarafından hazırlanan ve yürütülmekte olan Toplumsal Cinsiyet EĢitliği Ulusal Eylem Planı 2008–2013 http://www.ksgm.gov.tr/Pdf/TCEUlusaleylemplani.pdf linkinden ulaşılabilir. Devlet Planlama TeĢkilatı ve Dünya Bankası iĢbirliği ile hazırlanan Türkiye‟de Kadınların ĠĢgücüne Katılımı: Eğilimler, Belirleyici Faktörler ve Politika Çerçevesi Rapor No 48508-TR 23 Kasım 2009 http://siteresources.worldbank.org/TURKEYEXTN/Resources/361711-1268839345767/Female_LFP-tr.pdf linkinden ulaşılabilir. 25/05/2010 tarihinde T.C. BaĢbakanlık tarafından Kadın Ġstihdamının Artırılması ve Fırsat EĢitliğinin Sağlanması Ġle Ġlgili Genelge Yayımladı.Bu genelge ile • Kadınların sosyo-ekonomik konumlarının güçlendirilmesi, • Toplumsal yaĢamda kadın erkek eĢitliğinin sağlanması, • Sürdürülebilir ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma amaçlarına ulaĢılabilmesi, için kadınların istihdamının artırılmasının ve eĢit iĢe eĢit ücret imkânının sağlanmasının Ģart olduğu belirtilmiĢtir. Söz konusu genelgeye http://www.kadinpartisigirisimi.org/genelge.pdf linkinden ulaĢılabilir. T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilâtı MüsteĢarlığı koordinatörlüğünde BirleĢmiĢ Milletler Mukim Koordinatörlüğü‟nün teknik desteği ile hazırlanan Binyıl Kalkınma Hedefleri Raporu Türkiye 2010 http://europeandcis.undp.org/home/show/3567A27E-F203-1EE9-BE235648FAD69127 linkinden ulaşılabilir. Rapor, başta toplumsal cinsiyet ve bölgesel eşitsizlikler olmak üzere görülen sorunlar ile birlikte, gösterilen ilerleme konusunda veriye dayanan bilgi sunuyor. KADINLARIN ĠNSAN HAKLARI SÖZLEġMESĠ - Nazan MOROĞLU BirleĢmiĢ Milletlerin temel insan hakları sözleĢmelerinden biri olan ve “Kadınların” Ġnsan Hakları SözleĢmesi olarak nitelediğimiz Kadınlara KarĢı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması SözleĢmesinin kabulünün 30. yılı. 18 Aralık 1979 tarihinde kabul edilen SözleĢmeyi BirleĢmiĢ Milletler üyesi 192 ülkeden 186‟sının onaylamıĢ olduğu göz önünde tutulduğunda, yasalarda ve yaĢamda kadınların karĢılaĢtıkları cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılığın kaldırılması için SözleĢmenin ne denli önemli bir uluslararası hukuk aracı olduğu görülmektedir. SözleĢme, kadınların yaĢamın her alanında karĢılaĢtıkları ayrımcılıkların kaldırılması amacıyla düzenlenmiĢtir. Taraf devletlerin her dört yılda bir BM Kadınlara KarĢı Ayrımcılığın Kaldırılması Komitesine sundukları Ülke Raporları, SözleĢmenin dünyada ne ölçüde uygulamaya geçtiğinin izlenmesini sağlamaktadır. Ayrıca, SözleĢmenin taraf devletlerce etkin bir Ģekilde uygulanmasını desteklemek amacıyla 6 Ekim 1999 tarihinde BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulunda Kadınlara KarĢı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması SözleĢmesi‟ne Ek Ġhtiyari Protokol kabul edilmiĢtir. 10 Aralık 1999‟da yürürlüğe giren Ek Protokol ile uluslararası hukuk alanında “kadınlar” için önemli bir denetim mekanizması kurulmuĢtur. Bu çalıĢmada, Kadınlara KarĢı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması SözleĢmesi baĢlıca: - SözleĢmeye neden gereksinim duyulduğu; - hazırlanıĢ süreci; - yürürlüğe giriĢi; - SözleĢmenin kabulünden sonra BirleĢmiĢ Milletlerde oluĢan kurumsallaĢma; Dünya Kadın Konferansları; - SözleĢmenin amacı ve içeriği; - kurumsal geliĢmeler; - Ülke Raporları; ayrımcılığın kaldırılmasına yönelik öneriler baĢlıkları altında incelenmiĢtir. Ayrıca, Kadınlara KarĢı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması SözleĢmesinin etkin uygulanmasını sağlamak ve denetlemek üzere kabul edilen Ek Ġhtiyari Protokol ve Protokol kapsamında Türkiye'den yapılan baĢvuru ele alınmıĢtır. Kadın haklarının geliĢtirilmesine kaynak oluĢturan temel belgelere kolay ulaĢılmasını sağlamak amacıyla Ekler bölümünde (Türkçe ve Ġngilizce olarak) yer verilmiĢtir. http://www.onikilevha.com.tr/yayin_detay.php?yayinid=69 MERKEZİMİZDEN HABERLER Edirne Ġl Sosyal Hizmet ĠL Müdürlüğüne bağlı Toplum Merkezlerindeki çalıĢmalarımız... Edirne Ġl Sosyal Hizmet ĠL Müdürlüğüne Bağlı Yıldırım Toplum Merkezi iĢbirliği ile kadınlara yönelik olarak bilgilendirme ve bilinçlendirme amaçlı eğitim çalıĢmalarına baĢlandı. Bu amaçlar doğrultusunda ilk faaliyetimiz TÜKSAM Müdür Yardımcısı ve Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD öğretim üyesi Doç.Dr. Petek KAPLAN tarafından gerçekleĢtirildi. " Kadınlarda Cinsel Sorunlar" temalı bir sohbet toplantısı Yıldırım Toplum Merkezi Toplantı Salonunda, o bölgede yaĢayan kadınların katılımı ile düzenlendi. Kadınların kendi ortamlarında samimi bir Ģekilde yapılan toplantı son derece verimli bir Ģekilde tamamlandı. Eğitim çalıĢmaları kapsamındaki ikinci faaliyetimiz TÜKSAM Yönetim kurulu üyesi Doç Dr. YeĢim Fazlıoğlu tarafından Edirne il Sosyal Hizmet ĠL Müdürlüğüne Bağlı KiriĢhane Toplum Merkezinde gerçekleĢtirildi. Söz konusu seminerde kadınlarımıza "Çocuk GeliĢimi- Çocukları Suçtan ve Zararlı AlıĢkanlıklardan Nasıl Koruruz?" konularında bilgiler verildi. Öğretim üyemizin sunumunun ardından katılımcıların sorularına geçildi. Son derece samimi bir ortamda gerçekleĢtirilen toplantıda sorunlar karĢısında yapılabilecekler ve çözüm önerileri tartıĢıldı. Annelerin eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi açısından yararlı bir etkinlik oldu. Kadına Yönelik ġiddet Ġzleme Komitesi‟nin dördüncü toplantısı, 12 Mayıs 2010 tarihinde Ankara‟da BaĢbakanlık 2 no‟lu salonda gerçekleĢtirildi Çocuk ve Kadınlara Yönelik ġiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi Ġçin Alınacak Tedbirler konulu 2006/17 sayılı BaĢbakanlık Genelgesi‟nde yer alan tedbirler gereğince, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda; ilgili kamu kurum ve kuruluĢları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluĢlarının temsilcilerinin katılımı ile oluĢturulan Kadına Yönelik ġiddet Ġzleme Komitesi‟nin 4. Toplantısı, 12 Mayıs 2010 tarihinde, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Selma Aliye KAVAF‟ın baĢkanlığında gerçekleĢtirilmiĢtir. BaĢbakanlık Toplantı Salonu‟nda gerçekleĢtirilen toplantıya, 40 farklı kurum ve kuruluĢtan toplam 47 temsilci katılım sağlamıĢtır. Trakya Üniversitesini temsilem TÜKSAM Müdürü Yrd. Doç.Dr. Ebru Z. BOYACIOĞLU toplantıya katılım sağlamıĢtır. Kadına Yönelik ġiddet Ġzleme Komitesi Toplantısında, Devlet Bakanı Sayın Selma Aliye KAVAF‟ Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün bu alanda yürüttüğü çalıĢmalar hakkında bilgi vermiĢ; kadına yönelik Ģiddetle mücadele eden taraflar olarak gerçekleĢtirilen faaliyetlerin paylaĢılmasının ve karĢılaĢılan sorunların çözümüne yönelik öneriler geliĢtirilmesinin ciddi bir toplumsal sorun olan kadına yönelik Ģiddetin izlenmesinde gelinen noktanın değerlendirilmesi bakımından önemli olduğunu vurgulamıĢtır Sayın Selma Aliye KAVAF‟ın konuĢmasının ardından söz alan Komite üyeleri tarafından, kurumlarının bu alanda yürüttükleri çalıĢmalar konusunda bilgi verilmiĢ, yaĢanan sıkıntılar paylaĢılarak çözüm önerileri sunulmuĢtur. Toplantı‟da; “sığınma evlerinin nitelik ve niceliği”, “4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun baĢta olmak üzere ilgili kanunların uygulanması ve söz konusu kanunların yaĢama geçirilmesi için zihniyet dönüĢümünün sağlanması”, “kadına yönelik Ģiddetle mücadelede medyanın üzerine düĢen sorumluluklar”, “yürütülecek çalıĢmaların sürekliliğinin ve bu alana iliĢkin bütçenin sağlanmasının gerekliliği” gibi konular üzerinde görüĢ alıĢveriĢinde bulunulmuĢtur. Kadın konusunda çeĢitli açılardan çalıĢmalar yapan kurum ve kuruluĢların temsilcilerinin bir araya gelmesi kadının önemine vurgu açısından son derece önemlidir. “Güvenli Cinsel YaĢam” Eğitimi 8-9 Mayıs tarihlerinde Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi öğrencilerine yönelik olarak TÜKSAM Yönetim Kurulu Üyesi Yrd.Doç.Dr. Burcu TOKUÇ koordinatörlüğünde TURKMSIC eğitmenleri tarafından “Güvenli Cinsel YaĢam” temalı Akran Eğitimi organize edildi. Ġki günlük süreyi kapsayan ve Ġnteraktif yapılacak eğitim, öğrencilerimizden çok fazla katılım olmaması nedeni ile sadece bir gün süreli Atölye ÇalıĢması olarak gerçekleĢtirildi. TÜRKİYE’DE ÜNİVERSİTELERDEKİ KADIN MERKEZLERİ Akdeniz Üniversitesi Kadın AraĢtırma Merkezi Anadolu Üniversitesi Kadın ÇalıĢmaları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Atılım Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi BaĢkent Üniversitesi Kadın-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması AraĢtırma ve Uyg. Merkezi Cumhuriyet Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Çanakkale Üniversitesi Kadın ÇalıĢmaları Uygulama ve AraĢtırma merkezi Çankaya Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Çukurova Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Doğu Akdeniz Üniversitesi Kadın AraĢtırmaları ve Eğitimi Merkezi Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Hakları ve Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Ege Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi (EKAM) EskiĢehir Anadolu Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi EskiĢehir Osman Gazi Üniversitesi Kadın AraĢtırmaları Uygulama ve AraĢtırma Merkezi Erciyes Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi (KAÇAUM) Gazi Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Gaziantep Üniversitesi Kadın Sorunlarını AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Hacettepe Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Ġstanbul Üniversitesi Kadın AraĢtırmaları ve Eğitim Merkezi ( KAUM) ĠTÜ Bilim, Mühendislik ve Teknolojide Kadın AraĢtırmaları Uygulama ve AraĢtırma Merkezi (BMT-KAUM) Ġzmir Ekonomi Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Sorunları ve Kadın ÇalıĢmaları Uygulama ve AraĢtırma Merkezi Kafkas Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Kocaeli Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Koç Üniversitesi Kadın ÇalıĢmaları Merkezi Kırıkkale Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Marmara Üniversitesi Kadın ĠĢgücü Ġstihdamını AraĢtırma Merkezi Mersin Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Muğla Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi On Sekiz Mart Üniversitesi Kadın ÇalıĢmaları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Pamukkale Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Sakarya Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi-16.04.2009 Süleyman Demirel Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi(SAUKAM) Trakya Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve AraĢtırma Merkezi (TÜKSAM) UĢak Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi- 12.Mart 2009 Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezi TÜRKİYE’DE KADININ İNSAN HAKLARI Av.Nazan MOROĞLU Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Tarihsel süreç içinde bakıldığında, hakların varlığıyla kullanımı arasında her zaman kadınlar aleyhine belirgin bir ayrım olduğu görülmektedir. Bu ayrımcılık günümüzde de değiĢik alanlarda ve boyutlarda devam etmektedir. Aslında bir ülkede eğitimde, sağlıkta, ekonomide, sosyal, kültürel veya siyasal yaĢamda var olan sorunlar, o ülkede kadın erkek bütün yurttaĢları etkilemektedir. Ancak istatistiklere bakıldığında, kadınların bu sorunlardan daha olumsuz etkilendiği görülmektedir. Örneğin, dünyada geliĢmemiĢ ülkelerde 21. yüzyılda bile halen okuryazar olmayan çok sayıda insan mevcuttur, okuryazar olmayan yaklaĢık 857 Milyon kiĢinin 600 Milyonu kadındır. Ülkemizde de eğitim fırsatına ulaĢamamıĢ, okuryazar olmayan kadınların oranı erkeklerden üç kat fazladır. Siyasal yaĢam, ülkemizde ve dünyanın birçok ülkesinde kadın erkek eĢitsizliğinin en belirgin görüldüğü alandır. Türk kadını 1934'den itibaren seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu halde, son seçimlere kadar TBMM‟de temsil oranı % 4.6‟nın üstüne çıkamamıĢtır. 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde kadın milletvekili sayısında yüzde yüz artıĢ olduğu halde, Türkiye %9.1 oranla hala dünya ortalamasının en alt sıralarında yer almaktadır. Dünyada ve ülkemizde kadın erkek eĢitliği yolunda yapılan çalıĢmalar, genellikle “kadın hakları mücadelesi” olarak ifade edilmekte ve kimi zaman insan haklarından farklı bir ayrıcalık talebi gibi algılanmaktadır. Aslında, kadın haklarının hareket noktası “insan hakları”dır, bu nedenle konuya açıklık getiren “kadının insan hakları” kavramı kullanılmaktadır. Türkiye‟de kadınların insan hakları açısından geliĢmeleri üç zaman diliminde ele alabiliriz. I. II. III. I. Cumhuriyet‟in kuruluĢunu izleyen ilk on yılda kadın erkek eĢitliği yolunda yapılan devrimler (1924 – 1934); 1970‟lerden itibaren dünyada kadın erkek eĢitliğine yönelik geliĢmelerin yansımasıyla yapılan çalıĢmalar (1975 –...); Avrupa Birliğine uyum sürecinde kadın erkek eĢitliğinin sağlanması amacıyla yapılan yasal değiĢiklikler (1999 – ...). Cumhuriyet‟in kuruluĢunu izleyen ilk on yılda kadın erkek eĢitliği yolunda yapılan devrimler (1924 – 1934); Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurulmasıyla birlikte bir yandan modern bir devlet yapısı oluĢturulması, bir yandan da toplumun çağdaĢ uygarlığa uyum sağlaması ve ülkede kadın erkek eĢitliğinin yaĢama geçirilmesi hedeflenmiĢtir. Bu hedefe ulaĢabilmek amacıyla devrimler yapılmıĢ, devrim yasaları yaĢama geçirilmeye çalıĢılmıĢtır. Burada vurgulanması gereken en önemli nokta, kadın haklarının yasal güvenceye kavuĢturulabilmesinin ve geliĢtirilmesinin ancak laik hukuk düzenlerinde mümkün olabileceğidir. Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurulmasıyla birlikte din kurallarına dayalı hukuk sisteminin terkedilmesi ve yerine egemenliğin ulusun iradesine dayandığı bir hukuk ve yönetim Ģeklinin benimsenmesi çok önemli bir adımdır. Bu dönemde yapılan devrimlerle adım adım laik hukuk sistemine geçilmiĢtir. Laiklik ilkesi, kadın haklarının da güvencesidir. Cumhuriyetin kuruluĢunu izleyen ilk on yılda Atatürk‟ün önderliğinde yapılan hukuk devrimiyle gerçekleĢtirilen kadın hakları devrimi dünyada yaĢanan en kararlı ve çarpıcı değiĢime örnek gösterilmektedir. Henüz “BM Ġnsan Hakları Evrensel Bildirisi”, “Ġnsan Hakları Avrupa SözleĢmesi”, “Kadınlara KarĢı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması SözleĢmesi (CEDAW)” gibi uluslararası SözleĢmelerin dünya gündeminde bile olmadığı bir dönemde, Mustafa Kemal Atatürk‟ün önderliğinde baĢta ailede, eğitimde, kılık kıyafette, siyasette olmak üzere aĢağıda özetle değinilen devrimler yapılmıĢtır: 1924 Eğitim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Kanunu kabul edildi. Laik eğitim sisteminin kabulü ile kız ve erkek çocuklar eĢit koĢullarda eğitim görmeye baĢladılar. 1926 Türk Medeni Kanunu kabul edildi ve kadınlar da “yurttaĢ” olarak yasada yer alan hakların kullanılması bakımından erkeklerle o zamanın koĢullarına uygun eĢit haklara sahip oldular 1927 1928 Harf devrimi yapıldı. Arap harflerinin yerine Türk harflerinin kabul edilmesi hem “okuma yazma” kolaylığı sağladı, hem de Batı kültürüyle bütünleĢmede köprü oluĢturdu. 1930 Kadınlar belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde ettiler. 1933 Kadınlar muhtarlık seçimlerinde (yerel yönetimlerin en küçük biriminde) seçme ve seçilme hakkını elde ettiler. 1934 yılında Anayasa‟da yapılan değiĢiklikle kadınlar milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde ettiler. seçildi. 1935‟de kadınların seçme ve seçilme hakkını ilk kez kullandığı seçimler yapıldı. TBMM‟ne 18 kadın milletvekili Henüz olumlu ayrımcılık ya da kota kavramlarının gündemde bile olmadığı bir zamanda 18 kadının milletvekili olması çok ileri bir adımdı. Kadınlara seçme seçilme hakkının tanınması ile, Atatürk‟ün gösterdiği çağdaĢ uygarlığa ulaĢmak ve aĢmak hedefine varılmıĢtır. Türkiye‟de bu devrimlerin yapıldığı tarihlerde, henüz birçok Batı ülkesinde kadınlar seçme seçilme hakkına sahip değildiler. Örneğin, kadınlar Fransa‟da 1944, Ġtalya‟da 1945, Yunanistan‟da 1952, Belçika‟da 1960 yılında seçme seçilme hakkına sahip olmuĢlardır. Ancak, devrim sürecinden sonra ülkemizde kadın erkek eĢitliğine yönelik çalıĢmalar uzun yıllar ihmal edilmiĢtir. Birinci ve Ġkinci Dünya SavaĢlarının ardından dünyada barıĢ, kalkınma ve eĢitliğin sağlanması arayıĢları; insan haklarının evrensel bir değer olarak kabul edilmesi, 1970‟lerden itibaren kadın erkek eĢitliği açısından yapılan çalıĢmaların temelini oluĢturmuĢtur. II. 1970‟li yıllarda uluslararası alanda kadın erkek eĢitliğine yönelik çalıĢmaların yansıması Dünyada yükselen kadın hareketi Türkiye‟yi etkilemiĢ, ülkemizde de bu yolda çalıĢmalar yapılmaya baĢlanmıĢtır. Özellikle 1980‟lerden sonra ülkemizin, kadının insan haklarının geliĢtirilmesi amacıyla düzenlenmiĢ uluslararası sözleĢmelere taraf olması, eĢitlikçi politikaların yeniden gündeme gelmesini sağlamıĢtır. BirleĢmiĢ Milletlerin düzenlediği geniĢ katılımlı Dünya Kadın Konferansları, Avrupa Konseyinde yapılan çalıĢmalar, günümüzde 192 ülkenin kabul etmiĢ olduğu ve Ġngilizce adının baĢ harfleriyle (Convention on Elimination of all Forms of Discrimination Against Women) CEDAW olarak anılan Kadınlara KarĢı Her Türlü Ayrımcılığı Kaldırılması SözleĢmesi, Türkiye‟de yasalarda günün koĢullarına uygun değiĢikliklerin yapılması açısından itici güç olmuĢtur. CEDAW‟ın hareket noktası “ayrımcılığın kaldırılması”dır. BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulunca 1979 yılında kabul edilen ve 1981 yılında yürürlüğe giren CEDAW Türkiye tarafından 1985 yılında onaylanmıĢtır. Türkiye, CEDAW‟ı onayladıktan sonra, ülkemizde SözleĢmeden doğan taahhütlerin yerine getirilmesine yönelik Yasalarda ve Uygulamada geliĢmeler görülmüĢtür. Örneğin, 1990 yılında Devlet Bakanlıklarından biri Kadından ve Aileden Sorumlu olarak görevlendirildi; 1992 Medeni Kanunda kadının çalıĢmasını kocanın iznine bağlayan 159. madde “eĢitlik ilkesi”ne aykırılık gerekçesiyle Anayasa Mahkemesince iptal edildi. 1997 Zorunlu temel eğitim 5 yıldan 8 yıla çıkarıldı. Kız çocukların daha uzun süre okula devamı sağlandı. 1997 Medeni Kanun‟da değiĢiklik yapılarak “evli kadına kocasının soyadı ile birlikte, kendi soyadını da taĢıma hakkı” verildi. 1998 Ailenin Korunmasına Dair Kanun kabul edildi. 4320 sayılı Kanun ile aile için Ģiddete uğrayan kiĢilerin korunmasına ve Ģiddet uygulayanın evden uzaklaĢtırılmasına ve kararda belirtilen uzaklaĢtırma süresi için nafaka ödemesine iliĢkin tedbirlere hükmedilmesine yer verildi. 1998 Gelir vergisinde aile reisinin beyanname vermesi uygulaması kaldırıldı. Kadınlar kocalarından ayrı olarak beyanname verme hakkına sahip oldular. Üniversiteler bünyesinde Kadın Sorunları AraĢtırma ve Uygulama Merkezleri ve yüksek lisans eğitimi verilen Ana Bilim Dalları kuruldu. Ġllerde Valilik bünyesinde Kadın Birimleri kurulmaya baĢlandı.Kadın hakları konusunda çalıĢan kuruluĢların iĢbirliği güçlendirildi (örneğin Ġstanbul Kadın KuruluĢları Birliği-ĠKKB ve Türkiye Baroları Kadın Hakları Komisyonları – TÜBAKKOM kuruldu). Kadın Eserleri Kütüphanesi ve bilgi merkezi açıldı. Ġlk kez bir Hukuk Fakültesinde “Kadın Hukuku” ders olarak okutulmaya baĢlandı (Yeditepe Ü. Hukuk F). III. Avrupa Birliği‟ne Uyum Sürecinde kadın erkek eĢitliğinin sağlanması amacıyla yapılan yasal değiĢiklikler (1999 – ...) Avrupa Birliği‟nin 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde yapılan Helsinki Zirvesi‟nde ülkemizin aday ülke statüsü tescil edilmesi üzerine AB‟ye uyum süreci baĢlamıĢtır. AB‟ye uyum çalıĢmalarında “ kadın erkek eĢitliği”nin sağlanmasına yönelik kısa ve orta vadeli taahhütler yerine getirilmiĢtir. AB‟ne uyum açısından Anayasa‟da ve Yasalarda yapılan değiĢiklikler: a) Anayasa‟da yapılan değiĢiklikler: 2001‟de Anayasa‟nın 41.maddesinin 1.fıkrasına “eĢlerarası eĢitlik” ilkesi eklendi. 2004‟de Anayasa‟nın 10. maddesine “kadın erkek eĢit haklara sahiptir. Devlet kadın erkek eĢitliğinin yaĢama geçirilmesinde yükümlüdür” kuralı eklenmiĢtir. b) Yasalarda Yapılan DeğiĢiklikler: 2001‟de Türk Medeni Kanunu kabul edildi. 22 Kasım 2001 tarihinde yeni Türk Medeni Kanunu kabul edilerek, Böylece, AB‟ne uyum açısından kısa vadeli taahhütler arasında yer alan Medeni Kanun değiĢikliği tamamlanmıĢ ve ailede eĢlerin eĢit hak ve eĢit sorumluluk sahibi olduklarına iliĢkin hükümler kabul edilmiĢ oldu. ĠĢ Kanunu değiĢikliği ile “eĢit davranma ilkesi” kabul edildi. 22 Mayıs 2003 tarihinde kabul edilen 4857 sayılı ĠĢ Kanunu‟nun 5. maddesinde “eĢit davranma ilkesi”ne yer verildi ve “doğum izni”, “iĢ yerinde cinsel tacizin iĢ aktinin feshinde haklı neden sayılması” gibi kurallarla AB Yönergelerine uyum sağlandı. 30 Temmuz 2002 tarihinde CEDAW Ek Protokolü onaylandı. 1 Ocak 2003 „de Aile Mahkemeleri kuruldu. Aile mahkemeleri, Aile hukuku ile ilgili dava ve iĢlere bakması yanında, aile içi Ģiddetten korunmaya iliĢkin 4320 sayılı Kanun'dan doğan davalara da bakmakla görevli kılındı. 30.1.2003 - BM Ġnsan Ticaretinin - Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Cezalandırılmasına ĠliĢkin Protokol onaylandı. 2005 - Yeni Türk Ceza Kanunu ile kadınlara karĢı ayrımcılık içeren maddeler kaldırıldı. 27 Ekim 2004 tarihinde Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü TeĢkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun kabul edildi. “Kadına Yönelik ġiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı” (2008-2013) KSGM tarafından hazırlandı ve yürürlüğe girdi. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanuna iliĢkin DeğiĢiklik Kanunu‟nun Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe girdi, 4320 sayılı Yasanın uygulamasına iliĢkin Yönetmelik Mart 2008‟de yürürlüğe girdi. 25 ġubat 2009 tarihinde TBMM‟de Kadın Erkek Fırsat EĢitliği Komisyonu kurulması hakkında Kanun kabul edildi. Cumhuriyet tarihimizin yukarıda ele aldığımız her üç zaman diliminde kadın haklarında adım adım geliĢme olduğu görülmektedir. Amaç, demokrasinin olmazsa olmaz koĢulu olan kadın erkek eĢitliğinin, aileden baĢlayarak toplumsal yaĢamın her alanında, eğitimde, çalıĢma yaĢamında, siyasette çağdaĢ standartlarda yasal temele dayandırılması ve yaĢama geçirilmesidir. Ancak, önemle vurgulamak gerekir ki, bir ülkede herkesin insan haklarından, kadın haklarından, çocuk haklarından tam anlamıyla eĢit olarak yararlanabilmesi için, ön koĢul BARIġ‟ın sağlanmıĢ olmasıdır. BarıĢ olmadan insan haklarından, eĢit haklardan söz edebilmek mümkün değildir. Atatürk‟ün “Yurtta barıĢ, dünyada barıĢ” sözlerinin önemi günümüzde de geçerliliğini sürdürmektedir. KADIN HAKLARI ALANINDA YENİ BİR YAPILANMA: KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU’NUN GÖREV VE YETKİLERİ-2 Yrd. Doç.Dr. Selda ÇAĞLAR T.Ü. Ġ.Ġ.B.F.Kamu Yönetimi Bölümü Hukuk ABD TÜKSAM Yönetim Kurulu Üyesi Merkezimiz tarafından Mart ayında yayınlanan ilk bültendeki yazımızda, Türkiye‟de kadın hakları ve sorunları üzerinde çalıĢmalarını sürdüren sivil toplum örgütlerinin yıllar süren ciddi çabalarının yanısıra Türkiye‟nin BM Kadınlara KarĢı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi SözleĢmesi ile SözleĢme‟nin Ek Protokolü‟nü onaylayarak taraf olmasının getirdiği yükümlülüklerin sonucunda kadınların erkeklerle fiili eĢitliğini sağlamayı amaçlayan bir komisyon kurulması yönünde ilk adımın atıldığını ve Kadın Erkek Fırsat EĢitliği Komisyonu adı altında 2009 yılında bir komisyon kurulduğunu belirtmiĢtik. Ancak bu Komisyon‟la ilgili olarak, baĢta adı olmak üzere bazı eleĢtirilerde bulunmuĢ ve bir sonraki sayıda yazının devamının geleceği sözünü vermiĢtik. Bu söze sadık kalarak, Komisyon‟la ilgili görüĢ ve önerilerimize kaldığımız yerden devam edeceğiz. Kadın Erkek Fırsat EĢitliği Komisyonu‟nun ulusal insan hakları kurumu olarak iĢlev görmesi amacıyla kurulduğu düĢünülürse, öncelikle bu Komisyon‟un uluslararası ilke ve kurallara uygun bir yapıda olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için, ulusal insan hakları kurumlarının ne anlama geldiğine, nasıl yapılandırıldığına ve hangi yetkilerle donatıldığına uluslararası hukuk çerçevesinden bakmakta fayda var. Uluslararası insan hakları kurumlarının tanımı konusunda uluslararası düzeyde bir uzlaĢma ve uygulama birliği olmamakla beraber; bu tür kurumların Paris Prensipleri çerçevesinde yapılanması ve iĢlev görmesi yönünde yaygın bir kabul oluĢmuĢtur. Ulusal insan hakları kurumlarının adı ve iĢlevleri, devlet uygulamalarına göre değiĢmektedir. Uygulamada en yaygın kullanılan isimler arasında, ombudsman (veya ombudsmen, ombudsperson), insan hakları komisyonu (ya da komitesi) ve eĢitlik kurumu ya da komisyonu sayılabilir. Bu üç kategorinin ad ve fonksiyonlarının yer değiĢtirdiği, sıklıkla birbirinin yerine kullanıldığı da gözlemlenmektedir. Ombudsman, genellikle belli kamu idaresi iĢlemlerine ve eylemlerine yönelik Ģikayetleri inceleyen, kiĢilerin haklarının korunmasında, toplumda adalet ve yasallığın sağlanmasında izleme, inceleme, araĢtırma ve değerlendirme yetkileriyle donatılan kurumlardır. EĢitlik kurumları, daha çok toplumun zayıf ve korumasız kesimlerinin haklarını korumak, toplumun geri kalanıyla eĢit haklara sahip olmalarını ve hakları kullanmalarını sağlamak için gerekli idari ve yasal önlemlerin alınmasına önayak olmak ve ayrımcılığı engellemek üzere yapılandırılan insan hakları kurumlarıdır. Bu kurumların bazen ombudsman veya insan hakları komiserliğini de içerecek Ģekilde düzenlendiği görülmektedir. Ġnsan hakları komisyonları ise, insan haklarını geniĢ bir alanda korumak üzere yetkilendirilen kurumlardır. 1 Adı ne olursa olsun, ulusal insan hakları kurumları, BirleĢmiĢ Milletler Paris Prensipleri uyarınca belli prensiplere bağlı olarak kurulmalı ve iĢlev görmelidir. Ulusal insan hakları kurumlarının statüleriyle ilgili prensipler kısaca Ģunlardır: Bu kurumlara insan haklarını koruma ve sağlama konusunda mümkün olduğunca geniĢ yetki verilmeli, anayasa ve yasalarda özellikle kurumun oluĢumu ve üzerinde yetkilerini kullanacağı uzmanlık alanı açıkça belirtilmelidir. Kurumların sorumluluklarından biri, insan haklarının korunması ve sağlanmasıyla ilgili konulardaki görüĢlerini, tavsiyelerini, teklif ve hazırladığı raporları parlamentoya, hükümete ve diğer uzman kurumlara kendiliğinden veya istendiğinde sunmak olmalıdır. Ġnsan haklarını etkileyen geliĢmeleri, ihlaller ve devletin yürürlükteki yasalarıyla ilgili görüĢ ve düĢüncelerini, konuya iliĢkin raporlarını özgürce ve bağımsız biçimde yayınlayabilmesi ve kamuya duyurabilmesi gerekir. 1 Devletin taraf olduğu uluslararası sözleĢmelerin onay ve kabulü için çaba gösterebilme, bu sözleĢmelerle iç Ulusal insan hakları kurumlarının tarihi geçmişi ve türleri için bkz. “Independent Institutions Protecting Children’s Rights”, Innocenti Digest No.8, UNICEF, June 2001, s. 2-3; Ombudsman for Children, Innocenti Digest No.2, UNICEF 1997, s.2-3; John Hucker, “Bringing Rights Home: The Role of national Human Rights Institutions”, in Butler, Frances. (Ed.); Human Rights Protection: Methods and Effectiveness, Kluwer Law International and British Institute for Human Rights, 2002, Chapter 2, s. 29-36 hukuktaki yasaların, düzenleme ve uygulamaların uyumunun sağlanması, güvence altına alınması ve etkili biçimde uygulanması için gerekli giriĢimlerde bulunabilmelerini mümkün kılacak yetki ve görevlerle donatılmalıdırlar. Taraf olunan uluslararası sözleĢmelerle ilgili BirleĢmiĢ Milletler‟in kurum ve organlarına teslim edilecek devlet raporlarının oluĢumuna katkıda bulunmak ve gerektiğinde konuyla ilgili fikirlerini ifade etmelerini sağlamak üzere bağımsızlıklarına saygı gösterilmelidir. BirleĢmiĢ Milletler ve ilgili organizasyonlar ile bölgesel ve ulusal insan hakları kurumlarıyla iĢbirliği yapabilmelidir. Özellikle medyayı kullanarak, eğitim ve iletiĢim aracılığıyla kamunun dikkatini insan haklarıyla ilgili konulara, ayrımcılıkla mücadeleye çekmek ve insan haklarını tanıtmak konusunda yetkilendirilmelidir. Okullarda, üniversitelerde ve bu konularda çalıĢan profesyoneller arasında yapılan insan hakları öğretimi ve araĢtırmalarla ilgili programlara dahil edilmeli ve bu tür çalıĢmalara önayak olabilmelidir. Ulusal kurumların oluĢumu ve üye atamaları ile ilgili olarak kullanılacak usul ve yöntemlerin, toplumsal güçlerin çoğulcu biçimde temsil edilmelerini tüm yönleriyle güvence altına alacak Ģekilde belirlenmesi gerekir. Bu kurumlarda hükümet dıĢı kuruluĢlar, parlamento, hükümet birimleri (sadece danıĢman bulundurabilme), üniversite ve nitelikli uzmanlar, felsefik ve dini eğilimler ile sendika ve meslek birliklerinin de temsili sağlanmalıdır. Ulusal kurumların aktivitelerini uygun ve rahat Ģekilde yapabilmeleri için özellikle mali ve insan kaynakları bakımından yeterli bir donanıma sahip olmaları, hükümetin finansal kontrolüne tabi olmayacak Ģekilde yapılandırılmaları gerekmektedir. Bağımsızlığının gereği olarak, kamusal iĢ ve iĢlemlerle ilgili kendisine iletilen her Ģikayeti dinleyebilme, bu konuda gerekli bilgi ve belgeleri elde edebilme, yargı dahil kamusal organ ve kurumlarla müzakere edebilme yetkileri tanınmalıdır. 2 Yargı benzeri görev ve yetkileriyle ilgili olarak; Ulusal kurumlar, kiĢisel durumlarla ilgili dilek ve Ģikayetler ile iletileri alma, dinleme ve değerlendirme yetkisine de sahip olabilir. Ayrıca, yasal sınırlar içinde ilgili devlet birimlerine tavsiyelerini gönderebilir. Yine yasal sınırlar içinde tarafları uzlaĢtırma yoluyla dostane çözüm geliĢtirme, gerekirse gizlilik temelinde bağlayıcı karar alabilme yetkileriyle de donatılabilir. Dilek ve Ģikayetini gönderen tarafı bilgilendirmek ve gerekli çözüm mekanizmalarını iĢleterek yardımcı olabilmek için kiĢi, grup ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin bu kurumlara eriĢiminin sağlanması da gerekli ve önemlidir.3 Çocuk Hakları Komitesi‟nin, ulusal insan hakları kurumlarının rolü ve iĢleviyle ilgili 2 No‟lu, engelli çocukların haklarıyla ilgili 9 No‟lu Genel Yorum‟unda benzer ilke ve kurallara yer verilmiĢtir. 4 Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi‟nin de bu yönde Genel Yorum Kararı bulunmaktadır. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların korunmasında ulusal insan hakları kurumlarının önemine iĢaret eden Komite, bu tür kurumların kurulması yükümlülüğünü ESKHS‟nin 2. maddesinin 1. paragrafına dayandırmıĢtır. Devletlerin SözleĢme haklarını her türlü uygun yöntem vasıtasıyla aĢamalı olarak hayata geçirmesini düzenleyen ilgili madde çerçevesinde konuyu ele alan Komite, ulusal insan hakları kurumlarının kurulmasını “uygun 2 Ombudsmanlarla ilgili bağımsızlık güvenceleri için bkz. “Ombudsman for Children”, Innocenti Digest No.2, UNICEF 1997, s.10, “Independent Institutions Protecting Children’s Rights”, Innocenti Digest No.8, UNICEF, June 2001, s. 7-8; Dympna Glendenning, “The Ombudsman for Children: an analysis of the Irish model as it relates to recognized schools”, Education and the Law, Vol.16, Nos. 2-3, June/September 2004, Carfax Publishing Taylor & Francis Group, s. 139 3 United Nation General Assembly, A/RES/48/134 85th plenary meeting,, 20 December 1993, Annex 4 General Comment No.2 The role of independent national human rights institutions in the promotion and protection of the rights of the child, CRC/GC/2002/2, parag.1-28, General Comment No.9 (2006): . 27/02/2007. The Rights of Children with Disabilities, CRC/C/GC/9., para. 24, Çocuk ombudsmanıyla ilgili genel bilgi için bkz. Thomas Hammarberg, “Children”, in Economic, Social and Culturel Rights, A Texbook, Revised Edition, Edited by: Asbjørn Eide/ Caterina Krause/ Alan Roses, Martinus Nijhoff Publishers, Durdrocth/Boston /London 2001, s.364 yöntemlerden” biri olarak değerlendirmiĢtir. 5 Görüldüğü gibi, ulusal insan hakları kurumlarının amacı, yargı organlarına alternatif bir iĢlev görmek değil, tersine Ģikayet ve sorunların mahkemeye dava açılarak çözümlenmesi gibi zor ve uzun sürece belki de gerek kalmaksızın çözümlenmesini sağlamaktır. Ancak, yukarıda Paris Prensipleri ve uluslararası insan hakları organlarının yorum ve tavsiye kararlarında da açıklandığı üzere, toplumda dezavantajlı sayılan kesimlere karĢı ayrımcılık yapılmasını önlemek, diğer kiĢilerle bu grupların haklarda eĢitliğini sağlamak ve böylece herkesin insan haklarının aynı Ģekilde yerine getirilmesine yardımcı olmak adına önemli yetki ve iĢlevlere sahip olmaları gerekmektedir. “Kadın Erkek Fırsat EĢitliği Komisyonu, bu özellikleri taĢımakta mıdır?” sorusunun yanıtı ne olacaktır? Bir kere bağımsızlık açısından bakıldığında, hükümet değil, TBMM bünyesinde kurulmuĢ olması, Komisyon‟a gerekli bağımsızlığı sağlayacaktır denilebilir. Komisyon‟un yurt dıĢı ve yurt içindeki inceleme ve araĢtırma masrafları, diğer çalıĢma ve personel giderlerinin hükümetten değil de meclis bütçesinden karĢılanması, Komisyon‟u öncelikle hükümete karĢı bağımsız kılacaktır. Ancak Komisyon‟un yetkileri arasında, yargı benzeri iĢlev görmesini sağlayacak unsurların olmaması, Türkiye gibi kadın sorunlarının çok ve çeĢitli olduğu bir ülke için, eksiklik kabul edilmelidir. Komisyon‟un hakkının ihlal edildiği veya ihlal tehlikesi içinde bulunduğu yönünde Ģikayette bulunan kadınların haklarını daha etkili biçimde koruyabilmesinin en önemli yolu, Ģikayetin taraflarını (mağdur ile devlet/kiĢi) karĢı karĢıya getirebilmesi ve uzlaĢmaya varmalarını sağlama yetkisidir. Eğer, uzlaĢma sağlanamazsa, dava açmak, avukat bulmak, ilgili davalara müdahil olarak katılmak ya da mahkemeye görüĢ bildirmek gibi ilgili hukuki mekanizmaların iĢletilmesinde kadına yardımcı olacak yetkilerle donatılmayan bir kurum, kadın haklarının ihlalini gidermede yeterince etkili olamayacaktır. Bu nedenle, Komisyonu kuran yasada değiĢiklik yaparak bu yetkilerin de eklenmesi, Komisyon‟un daha etkili bir kurum olabilmesi için Anayasal bir organ niteliğine kavuĢturulması, Türkiye gerçeğine de daha uygun olabilecektir. 5840 sayılı Kadın Erkek Fırsat EĢitliği Komisyonu Yasası 25/2/2009 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girmiĢtir. Söz konusu Yasa uyarınca, Kadın Erkek Fırsat EĢitliği Komisyonu, kendisine yapılan Ģikayet baĢvurularını inceleme, kadın haklarının korunması ve geliĢtirilmesiyle kadın erkek eĢitliğinin sağlanmasına yönelik Türkiye ve uluslararası alandaki geliĢmeleri izleme, bu geliĢmeler konusunda Meclis‟i bilgilendirme, kendisine esas veya tali olarak havale edilen kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameler (KHK) hakkında ihtisas komisyonlarına görüĢ sunma, kadın-erkek eĢitliği konusunda kamuyu bilgilendirme ile görevlendirilmiĢtir. Bu anlamda Komisyon, kadın hakları ile kadın erkek eĢitliğini sağlamaya yönelik olarak diğer ülkelerdeki ve uluslararası kuruluĢlardaki geliĢmeleri takip edecek, gerektiğinde yurt dıĢında incelemelerde bulunacak ve bu geliĢmeler konusunda Meclisi bilgilendirecek, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaĢmaların kadın erkek eĢitliği ve kadın hakları konusundaki hükümleri ile Anayasa ve diğer ulusal mevzuat arasındaki uyumun sağlanabilmesi için yapılması gereken değiĢiklikleri ve düzenlemeleri belirleyerek TBMM'nin konuya özgü çalıĢmaları için bilgi ve doküman sağlayacaktır. Ġlgili Yasa, Komisyon için sabit bir üye sayısı belirtmemiĢ; üyelerin siyasi parti grupları ile bağımsız milletvekillerinin Meclisteki temsil oranı göz önünde bulundurularak, DanıĢma Kurulunun teklifiyle TBMM Genel Kurulunca belirleneceğini hükme bağlamakla yetinmiĢtir. Ancak, Komisyonun üyeleri belirlenirken, kadın milletvekilleri ile insan hakları konusunda uzman milletvekillerine öncelik tanınması gerektiği belirtilmiĢtir. Bu hükme dayanarak, Kadın Erkek Fırsat EĢitliği Komisyonuna Üye Seçimine ĠliĢkin Karar, Meclis Genel Kurul'un 9 Nisan 2009 tarihli 75'inci birleĢiminde ve aynı tarihte yapılan Komisyon toplantısında alınmıĢ; BaĢkan, BaĢkanvekili, Sözcü ve Katip üyeliklere yapılan seçimler açıklanmıĢ ve resmi gazetede yayınlanmıĢtır. Karara göre, Kadın Erkek Fırsat EĢitliği Komisyonu Ģu Ģekilde oluĢturulmuĢtur: BaĢkan: AKP Ġstanbul Milletvekili Güldal AkĢit, BaĢkanvekili: AKP GümüĢhane Milletvekili Kemalettin Aydın, BaĢkanvekili: CHP Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur, Sözcü: AKP Van Milletvekili GülĢen Orhan, Katip: MHP Ġzmir Milletvekili ġenol Bal, Üyeler: AKP Denizli Milletvekili Selma Aliye Kavaf, AKP Ġstanbul Milletvekili AyĢe Nur Bahçekapılı, AKP Ġstanbul Milletvekili Canan Kalsın, AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık, AKP Ordu Milletvekili Mustafa Hamarat, AKP Samsun Milletvekili Fatih Öztürk, AKP Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu, CHP Ġzmir Milletvekili Canan Arıtman, CHP Ġzmir 5 The role of national human rights institutions in the protection of economic, social and cultural rights: . 14/12/98. E/C.12/1998/25, CESCR General comment 10. (General Comments), para.1 Milletvekili, Ahmet Ersin, MHP Manisa Milletvekili Ahmet Orhan, DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Bağımsız Ġstanbul Milletvekili AyĢe Jale AğırbaĢ. Yasa‟da, üyelikler için bir yasama döneminde 2 seçim yapılacağı, her devre için seçilenlerin görev süresinin 2 yıl olacağı öngörülmüĢtür. Yukarıda da belirtildiği gibi Komisyon‟un en önemli görevlerinden biri, TBMM BaĢkanlığının talebi üzerine ya da istenildiğinde Meclis BaĢkanlığına sunulan yasa tasarı ve teklifleri ile KHK'lerin, kadın erkek eĢitliği konusunda anayasaya, uluslararası sözleĢmelere ve insan hakları alanındaki geliĢmelere uygunluğunu inceleyerek ihtisas komisyonlarına görüĢ bildirmektir. Komisyon‟un kadın-erkek eĢitliğini sağlama ve böylece kadının insan haklarının korunması ve yerine getirilmesine katkı verme temel amacı çerçevesinde yapacağı diğer önemli görev alanı ise, Meclis BaĢkanlığınca havale edilen kadın erkek eĢitliğinin ihlaline ve cinsiyete dayalı ayrımcılığa dair iddialarla ilgili baĢvuruları incelemek ve gerekli görürse ilgili mercilere iletmektir. Komisyon‟un çalıĢmalarını bağımsız olarak yürütebilmesini sağlamak için denetleme, soruĢturma, yasama tavsiyelerinde bulunma ve hak ihlallerini izleme yetkileri ile donatılmıĢtır. Bu amaçla Komisyon, görevleriyle ilgili genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile gerçek ve tüzel kiĢilerden, kanunlarda öngörülen usullere uyarak bilgi isteyebilecek ve ilgilileri çağırarak bilgi alabilecektir. Ayrıca, görev alanıyla ilgili faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluĢları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢlarının çalıĢmalarından yararlanabilecek, Ankara dıĢında da çalıĢabilecektir. Kendisine ulaĢan baĢvurularla ilgili olarak Komisyon, baĢvuru sahibine, baĢvurunun sonucu ve yapılan iĢlem hakkında, havale tarihinden itibaren baĢlayarak en geç 3 ay içinde bilgi vermekle yükümlü tutulmuĢtur. Komisyon, BirleĢmiĢ Milletler tarafından Paris Prensipleri olarak adlandırılan ve insan haklarının idare ve yargısal kurumlar dıĢında bağımsız çalıĢma ilkelerine sahip kurumlarca da korunmasını amaçlayan ilkelerin yerine getirilmesini sağlamak adına Türkiye‟de kurulan ilk kurum olma özelliğine sahiptir. Ancak, bu yeni yapının kendisine seçtiği isim baĢta olmak üzere eleĢtirilecek yönleri bulunmaktadır. Komisyon‟un adının “Kadın-Erkek EĢitliği” olması yönünde kadın örgütleri ve ilgili çevrelerce getirilen önerilerin dikkate alınmayarak, “Kadın-Erkek Fırsat EĢitliği Komisyonu” adıyla kabul edilmesi, Türkçe anlam hatalarının yanı sıra, bir yasayla yürürlüğe girdiği düĢünüldüğünde, hukuk tekniği bakımından da hatalı bir seçimdir. KarĢılaĢtırmalı hukukta bu tür bağımsız insan hakları kurum örnekleri arasında, “Fırsat EĢitliği Komisyonu” ya da “EĢitlik Komisyonu” gibi kadın erkek ayrımına dayanmayan, herkes için eĢitlik talebiyle Ombudsman, Halkın Avukatı, Komisyon, Komite Ģeklinde yapılandırılan kurumlara rastlanmaktadır. Ancak, kadın-erkek fırsat eĢitliği dendiği zaman, haklarını kullanma bakımından erkeklere de fırsat sağlanması, bu anlamda hem erkekler arasında hem de erkeklerle kadınlar arasında fırsatların eĢit olarak sunulması gerekmektedir ki; Komisyon‟un kurulma amacının bu olmadığı açıktır. Tersine, Komisyon‟un varlık nedeni, kadınların insan haklarını kullanmak bakımından erkeklerle eĢit fırsatlara kavuĢturulması, böylelikle kadınlara yönelik cinsiyet temelindeki ayrımcılığa son verilmesine katkı sağlamaktır. Bu nedenle Komisyon‟un ya “Kadınlara Fırsat EĢitliği Komisyonu” ya da Kadın-Erkek EĢitliği Komisyonu olarak adlandırılmasında fayda olduğu düĢünülmektedir. * Komisyon‟un yapılanmasına ve görevlerine yönelik diğer eleĢtirilerimizi de Merkezimizin bir sonraki bültenine bırakıyoruz. TÜRKİYE’DE KADIN İSTİHDAMI Yrd.Doç.Dr. Ebru Z. BOYACIOĞLU T.Ü ĠĠBF Ġktisat Bölümü TÜKSAM Müdürü Kadın söz konusu olunca, kadın istihdamını ele almamak olmaz. Bir ülkede belirli bir zamanda milli geliri oluĢturan mal ve hizmetlerin üretiminde çalıĢan ve bunun karĢılığı ücret geliri elde eden insanlar o ülkenin istihdam düzeyini oluĢtururlar. Bir ülkede iĢgücü faktörünün ana kaynağı ülke nüfusudur(Uzunoğlu ve diğ.,2006:100).Nüfusun yaklaĢık yarısının kadın olduğu düĢünülürse, istihdamın da kadın ve erkeklerden oluĢması son derece normaldir. Türkiye‟de kadının gerçek anlamda tarım dıĢı iĢgücüne katılması 1950‟lerden sonra, kırdan kente yönelik göçün yarattığı hızlı kentleĢme sonucu gerçekleĢmiĢtir. Kırsal alandan ayrılıp kente göç etme, kent yaĢamının özelliklerine uyum ve zihniyet değiĢmeleri, aile yapısında ve aile içi iliĢkilerde de bir takım değiĢiklikleri beraberinde getirmiĢ ve kadının toplumsal konumu ve çalıĢma yaĢamındaki yerini etkilemiĢtir(Koray ve diğ., 1999:16 17). Kadın haklarının yasal çerçevesini ilk oluĢturan ülkelerden olan Türkiye, ne yazık ki kadınlara yasal zeminde vermiĢ olduğu haklara, fiili durumda iĢlerlik kazandırmayı sağlayamamıĢtır. Bunun temel nedeni de kadının ekonomik ve sosyal yaĢama katılmasına yönelik toplumsal bakıĢ açısının olumsuz izlerinin halen devam etmesidir (Çolak ve Kılıç, 2001:7). Son yıllarda, geliĢmiĢ ülkelerde, kadınların iĢgücüne katılım oranları büyük ölçüde artmasına rağmen, birçok geliĢmekte olan ülkede ve Türkiye‟de azalma eğilimi göstermektedir. Türkiye‟de kadınların iĢgücüne katılım oranlarındaki düĢüĢ eğiliminin birkaç nedeni vardır. Birincisi, genç nüfusun öğrenimde geçirdiği sürenin son zamanlarda uzamıĢ olmasıdır. Gerçektende, hem geçmiĢ yıllara göre üniversitede okuyan kiĢi sayısındaki artıĢ hem de zorunlu eğitim süresinin 5 yıldan 8 yıla çıkarılması ile birlikte, kadınların iĢgücü piyasasına giriĢi gecikmektedir. ĠĢgücüne katılımda görülen düĢüĢ eğiliminin bir diğer nedeni, iĢgücünün yapısında görülen, tarımsal etkinliklerden tarım dıĢı etkinliklere kayıĢtır. Kırsal alanda ücretsiz aile iĢçisi olarak çalıĢan kadın, kente göç ile birlikte eğitimsiz ve de deneyimsiz olmaları nedeniyle iĢgücü piyasasına hemen katılamamakta, bu da iĢgücüne katılım oranını olumsuz etkilemektedir (Tansel, 2002:5). Bunların yanında, Türkiye‟de kadının iĢgücüne katılım oranını olumsuz yönde etkileyen değiĢik kaynaklardan doğan çeĢitli nedenler vardır. Bunların baĢlıcaları; küçük çocukların bakımı, kadının eğitim düzeyinin düĢüklüğü, piyasa koĢullarının elveriĢli olmayıĢı, kısmi çalıĢma olanaklarının sağlanamayıĢı, çalıĢmayla ilgili yasal mevzuattaki eksiklikler, kadının çalıĢması ile ilgili gelenek ve göreneklerin değiĢim hızının kadın lehine yavaĢ seyretmesi biçiminde belirtilebilir(Küçükkalay, 1998:40). Kadınların iĢgücüne katılımı, sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir unsuru olarak kabul edilmektedir. Kanunlardaki eĢitlikçi yapıya rağmen, kadının niteliksel geliĢimini ve iĢgücü piyasasına giriĢini sağlayacak gerekli mekanizmaların oluĢamaması bu düĢüĢün önemli nedenlerinden biridir ve Türkiye‟de kadın istihdamı temel sorun alanlarından biri olarak varlığını sürdürmektedir. Ülkemizde kadınların iĢgücüne katılım oranlarına bakıldığında, oranların düĢük olduğu ve giderek daha da düĢtüğü gözlenmektedir. Tablo 1: Türkiye‟de Kadınların iĢgücüne katılma oranı % 1990 34.3 1995 30.6 2000 26.6 2002 26,9, 2004 25,4, 2006 24,9, 2009 26 Kaynak: Dayıoğlu-Kırdar (2009) ve TÜĠK verilerinden derlenmiĢtir. Son zamanlarda referans olarak verilen karĢılaĢtırma ölçütü olarak AB'ye bakmadan, Türkiye'deki tabloyla ilgili, “ne kadar vahim” ya da “ne kadar ileride” tespitleri yapmak da olası değildir. . Tablo 2: AB ve Türkiye'de kadın verileri Avrupa Birliği Türkiye Kadın istihdamı 56 26 Kadın ĠĢsizliği 8,9 14,3 Cinsiyetler Arası Ücret Farkı 15 22 Kadın GiriĢimci Oranı 28 12,5 Profesör Kadın Oranı 15 27 Üst düzey kadın yönetici oranı 33 6 Kadın Temsili 30,3* 9,1 Kaynak: Istatistikler Avrupa Istatistik Kurumu (Eurostat)ve TÜĠK verilerinden derlenmiĢtir. *AB'de kadın temsili; AB parlamentosunda 30,3 , üye devletlerin ulusal parlamentolarında ortalama 23 tür. Rakamlarda da görüldüğü üzere; AB'de her alanda cinsiyet eĢitliği sağlanamamıĢ olsa da; Türkiye, AB'nin gerisindedir. Sevindirici bir durum ise; akademik arenada kadın temsilinde Türkiye AB ortalamasının çok üzerinde görülmektedir. YÖK verilerine göre Türkiye'de öğretim elemanlarının yüzde 39 u kadındır. Ancak akademik kariyerde yukarıya doğru çıktıkça kadın temsilinde bir düĢüĢ görülmektedir. Örneğin dekanların yüzde 12,6'sı, rektörlerin ise yüzde 8'i kadın. Kadınların akademide daha yüksek oranda olması Türkiye açısından önemli bir gösterge olmakla beraber bu göstergenin karar alma pozisyonlarına yansımamıĢ olması ise düĢündürücüdür. Avrupa Birliği'nde 2000 yılında kadın istihdamını artırmakla ilgili hedeflerin konulduğu ve tam istihdam hedeflerinin tekrarlandığı Lizbon Zirvesi'nde Birlik 2010'a kadar kadın istihdamını yüzde 60'a çekme hedefini koydu. 2000-2005 yılları arasında yaratılan 8 milyon iĢin 6 milyonuna kadınlar yerleĢtirildi. Türkiye'ye baktığımızda ise kadın istihdamını artırmakla ilgili hedef 9. Kalkınma Planında yer aldı ve 2013'e kadar mevcut oranın yüzde 29,6'ya çıkarılması hedeflendi. Elbette karĢılaĢtırma için pek çok farklı kriterler ele alınabilir, farklı dünya örneklerine veya örgütlenmelerine de bakılabilir. Türkiye ve dünya ülkelerine yönelik bir projeksiyon yapacak olursak: TÜĠK Hane halkı ĠĢgücü Anketi, Kazanç Ġstatistikleri, YaĢam Memnuniyeti AraĢtırması 2009 sonuçları, Parlamentolar Birliği (IPU-Inter-Parliamentary Union), ĠçiĢleri Bakanlığı, Yüksek Seçim Kurulu ve TBMM verilerine göre; Türkiye'de 2009 sonu itibarıyla 36 milyon 98 bin 842'yi bulan kadın nüfusu içinde çalıĢabilir nüfusta (16-50 yaĢ) 26.3 milyon kadın bulunurken, yalnızca yaklaĢık 6.8 milyon kadın çalıĢmaktadır.Yani 19 milyondan fazla kadın istihdam dıĢı… Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği‟ne bağlı 1 milyon 300 bin giriĢimci erkek varken, yalnızca 80 bin kadın giriĢimci bulunuyor… Dünya Ekonomik Forumu‟nun Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre Türkiye'de, çalıĢma yaĢamı dıĢında kalan ev kadını sayısı 2009 yılında 12 milyon 101 bin kiĢi...Yine aynı rapora göre 2009 yılında dünya ortalamasında kadınların iĢgücüne katılım oranları yüzde 51,6 iken; Türkiye'de bu oran yalnızca yüzde 26… Bu oran Avrupa Birliği iĢgücüne katılım oranı olan yüzde 56 nın çok gerisinde… Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD ülkeleri içinde ise son sırada… BirleĢmiĢ Milletler Türkiye Ofisi'nin verilerine göre 2009'da erkeklerin iĢgücüne katılımı yüzde 70,5… Dünyada kadınların iĢsizlik oranı yüzde 7 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 14,3… Ülkemiz kadın istihdamı konusunda yalnızca Orta Asya ve Kuzey Afrika ortalamasından iyi durumdadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre kadınların ekonomiye katılımları konusunda 134 ülke arasında 130'uncu sıradayız… Kadınların iĢ yaĢamına katılımları ve iĢ yaĢamındaki konumları eğitim durumlarına bağlı olarak baĢarılı tablolar da sergilemektedir. Bilindiği gibi eğitim, kadının toplumsal yaĢamının diğer alanlarına katılımının da temel unsurdur. Ülkemizde, eğitimin her kademesinde kız çocuklarının okullaĢma oranları artmakta olup, bugün yüksek oranda üniversite mezunu kadına sahip bulunmaktayız. Bu paralelde tıp, hukuk, mimarlık gibi alanlarda ve üniversitelerimizde kadınların sayıları giderek artmakta ve önemli baĢarılara imza atılmaktadır. Bugün ülkemizde Mimarların % 36‟sı, doktor ve operatörlerin % 29‟u, avukatların ise % 33‟ü kadındır. Kadınların eğitim düzeyi arttıkça, iĢgücüne katılım olanakları artmaktadır. Kadınların hem çalıĢma yaĢamına girmesi, hem de girdikten sonra iĢte devamları konusunda yasalarda cinsiyete dayalı ayrımcılık söz konusu değildir. 2003 yılında yürürlüğe giren Yeni ĠĢ Kanunu‟nda aynı veya eĢit değerde bir iĢ için cinsiyet nedeniyle daha düĢük ücret kararlaĢtırılamayacağı hükmedilmektedir. Ancak belli iĢ ve mesleklerin kadınlara uygun iĢler olarak toplumsal kabul görmemesi, görev dağılımında adil davranılmaması, ekonomik kriz dönemlerinde önce kadınların iĢten çıkarılması, özellikle kayıt dıĢı sektörde ücretlerin düĢük tutulması gibi bazı ayrımcılık örnekleriyle karĢılaĢılmaktadır. Kadın giriĢimciliği dünya genelinde ve Türkiye‟de önemli bir istihdam alanıdır. Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkelerde, kadının sosyal sermaye kaynaklarına iĢlerlik kazandırarak giriĢimci niteliklerini geliĢtirmesinin önemi giderek artmaktadır. Özellikle kadınların ve erkeklerin iĢgücüne katılımı gözönünde bulundurulduğunda varolan eĢitsizlik, kadınların erkeklere oranla daha fazla giriĢimsel niteliklere sahip olmalarını zorunlu kılmaktadır. Kadın yoksulluğunun önlenmesi için dünyada ve ülkemizde örnekleri olan mikro kredi uygulamalarının yaygınlaĢtırılması ve kadın giriĢimcilerin ihtiyaç duydukları Eğitim, DanıĢma, Rehberlik, Fon, Finansman sağlama konularını içeren çalıĢmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bir ülkenin sürdürülebilir kalkınması açısından kadının iĢgücü piyasası içinde yer alması son derece önemlidir. ġüphesiz, iĢgücü piyasası içinde hangi pozisyonda yer aldığı da konunun bir baĢka önemli boyutudur. Türkiye‟de kadın istihdamının son yıllarda düĢüĢ gösterdiği gözönüne alındığında kadına yönelik çalıĢma yapan tüm kurum ve kuruluĢlarla eĢgüdüm içinde çalıĢmalarına hız kazandırması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda, ilk öne çıkan husus eğitim olmaktadır. Eğitim bölgesel dengesizlikleri giderme konusunda da son derece önemlidir. Eğitimin artırılması sadece iĢgücü piyasası için değil, uzun vadede ülke kalkınması için de son derece yararlı olacaktır. Kadınların iyi eğitim almalarının sağlanması ve formel eğitim dıĢında kadınlara yönelik mesleki eğitim ve aktif istihdam tedbirlerinin uygulanmasıyla, kadınların iĢgücüne katılımının artacağı öngörülmektedir. Eğitim tek yönlü olarak ele alınmamalıdır. Kadınları istihdam edecek iĢverenler de düzenlenen seminerlerle kadın iĢgücü çalıĢtırma konusunda eğitilmelidir. Yapılacak düzenlemelerle iĢverenlerin iĢyerinde, kadınlara erkeklerle eĢit fırsatlar tanımaları sağlanmalıdır. Kadınlar için yeni iĢ sahaları yaratmaya çalıĢılmalı, bu konuyla ilgili olarak hükümet tarafından yatırımlar için teĢvikler verilmelidir. Ekonomik güçlenmenin en önemli koĢulu olan iĢgücüne katılımda kadınların karĢılaĢtığı engeller ve ekonomik güç paylaĢımında yaĢanan toplumsal cinsiyet eĢitsizliği nedeniyle kadınlar yoksullaĢmakta ve kadınların yükleri daha da ağırlaĢmaktadır. Kadın istihdamını olumsuz yönde etkileyen kadınlara yönelik geleneksel bakıĢ açısını kırmaya yönelik çalıĢmalara da olabildiğince yer vermek gerekmektedir. Bu konuyla ilgili çeĢitli toplantılar, seminerler yapmanın yanında uzun dönemi kapsayan planlı reklam kampanyaları yürütülmelidir. Kadınlar hem iĢ yaĢamında yer almaları için cesaretlendirilmeli hem de toplumun diğer fertlerine kadınların çalıĢmaları halinde ailelerine ve topluma yapacakları olumlu yansımalar kavratılmalıdır. Kadın istihdamını sektörel anlamda iyileĢtirmeye yönelik olarak, tarım dıĢı sektörlerdeki çalıĢma koĢulları kadınlara uygun hale getirilmelidir. Özellikle part-time iĢ gibi esnek çalıĢma uygulamaları kadınları bu sektörlere çekmede son derece önemli olacaktır. Yine iĢyerlerinde açılacak kreĢler, kadınların iĢ hayatına girmelerindeki en büyük sorunlardan biri olan çocuk bakımı sorununu ortadan kaldıracak ve kadın istihdamını olumlu olarak etkileyecektir. Tüm bu konularla ilgili olarak yürütülen çalıĢmalar son derece olumludur. Ancak bu çalıĢmaların çeĢitlendirilmesi ve artırılması gerekmektedir. Kadınların istihdama ve karar alma süreçlerine eĢit katılımı sadece adalet ve demokrasi talebi olmakla kalmayıp aynı zamanda kadının statüsünün geliĢtirilmesinin de gerekli bir koĢuludur. Kadının her düzeyde iĢgücüne faal katılımı sağlanmadan ve karar almanın bütün düzeylerine eĢitlikçi toplumsal cinsiyet ana yaklaĢımı (gender mainstreaming) yerleĢtirilmeden kalkınma ve çağdaĢlık hedeflerine ulaĢılamayacaktır. KAYNAKLAR BERBER M.,ESER B., “Türkiye‟de Kadın Ġstihdamı: Ülke Ve Bölge Düzeyinde Sektörel Analiz” “ĠĢ,Güç” Endüstri ĠliĢkileri ve Ġnsan Kaynakları DergisiCilt:10 Sayı:2 , Nisan 2008, ISSN: 1303-2860 ÇOLAK Ö. Faruk, KILIÇ C., Yeni SanayileĢen Bölgelerde Kadın ĠĢgücüArzı: ġanlıurfa Örneği, Türkiye ĠĢveren Sendikaları Konfederasyonu, Yayın No:214, Kasım 2001. DAYIOĞLU M. ve Kırdar M. ,2009, Determinants of the Trends of Labor Force Participation of Woman in Turkey ,Ankara.ODTÜ. ECEVĠT, Y., 1993 “Kadın GiriĢimciliğin YaygınlaĢmasına Yönelik Bir Model Önerisi”, Kadını GiriĢimciliğe Özendirme ve Destekleme Paneli Bildiriler ve TartıĢmalar, Devlet BakanlığıKadın ve Sosyal Hizmetler MüsteĢarlığı KadınınStatüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, EğitimSerisi, Yayın No:74 ss.15-34. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü 2008,“Toplumsal Cinsiyet EĢitliği Eylem Planı 2008-2013. KOCACIK F, GÖKKAYA V.B., “Türkiye‟de ÇalıĢan Kadınlar veSorunları”, Cumhuriyet Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Dergisi, C: 6,Sayı:1, ss.195-219, 2005. KORAY M., DEMĠRBĠLEK S., DEMĠRBĠLEK T. (Proje AraĢtırmacıları), Gıda ĠĢkolunda ÇalıĢan Kadınların KoĢulları ve Geleceği, T.C. BaĢbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Aralık 1999,Ankara. KÜÇÜKALAY A. M., “Türkiye‟de Planlı Dönemde Kadın Nüfusu veKadın ĠĢgücü Ġstihdamındaki GeliĢmeler”, Süleyman Demirel ÜniversitesiĠktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, S.3(Güz), ss.35-44, 1998. OECD (1993): The Rise of Women Entrepreneurs, Paris:OECD Newsletter. TANSEL A., “Ġktisadi Kalkınma ve Kadınların ĠĢgücüne Katılımı:Türkiye‟den Zaman-Serisi Kanıtları ve Ġllere Göre Yatay Kesit Kestirimleri”,ERC Working Papers in (http://erc.metu.edu.tr/menu/series01/0105T.pdf). Economics, 01/05T, May 2002, Türkiye‟de Kadınların ĠĢgücüne Katılımı: Eğilimler, Belirleyici Faktörler ve Politika Çerçevesi , Dünya Bankası-DPT Rapor No 48508-TR 23 Kasım 2009 H. ve ÖZGEN Ö. (2001): “The Profile of Women Entrepreneurs:a Sample FromTurkey”, International Journal of ConsumerStudies, Cilt:25, Sayı:4, ss.299-308 T.C. BaĢbakanlık Türkiye Ġstatistik Kurumu Kadın Bilgi Ağı, UFUK UZUNOĞLU S. Ve Diğerleri,2006, Temel Ekonomi,Literatür yayınları , Ġstanbul. UNDP HUMAN DEVELOPMENT REPORT 2009, Gender empowerment measure and its components World Bank, 2006-2008 World Development Indıcators Dataset. İLGİLİ LİNKLER * ODTÜ Kadın ÇalıĢmaları Anabilim Dalı http://www.gws.metu.edu.tr/ * Boğaziçi Üniversitesi Kadın AraĢtırma Kulübü (BÜKAK) www.boun.edu.tr * Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı www.kadineserleri.org/ * T.C. BaĢbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü www.ksgm.gov.tr * Aktif Kadın ÇalıĢmaları Derneği www.aktifkadin.org/arastirma_merkezi.html Türkiye‟de Kadın Birliği Ağı www.die.gov.tr/tkba/kadin_haklari.htm * The United Nations Fund for Population www.unfpa.org.tr * The United Nations International Research and Training Institute for the Advancement of Women www.un-instraw.org * World Health Organization – Women‟s Health www.who.int/topics/womens_health/en/ İLETİŞİM Trakya Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÜKSAM) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Balkan Yerleşkesi EDİRNE Tel: 0 284 235 71 51 – 12 14 Fax: 0 284 235 73 63 e-mail: ebruzboyacioglu@yahoo.com tuksam@trakya.edu.tr