Günümüz Dünyasının En Büyük Suçu: İslam’ın Devleti’ne Talip Olmak! Yerli ve yabancı İslam düşmanlarına göre: -“Sus, konuşma!“ -“Ayet okuma! Allah (c.c.) Kitab’ından böyle diyor deme!“ -“Hadis okuma! Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis’inde böyle zikrediyor deme!“ -“Fetva verme!“ Allah (c.c.) „Konuş!“ diyor, „Benim kelamımı tebliğ et, insanlara duyur!“ diyor, İslam düşmanları da „Sen konuşamazsın, ağzına ot tıkarım!“ şeklinde tehdidde bulunuyorlar. Yine yerli ve yabancı İslam düşmanlarına göre: -“İslam’da bu mesele böyledir, bunun hükmü Şeriat’a göre bu şekildedir!“ diyemezsin! -“İslam’ın devletinden, siyasetinden ve Hilâfet’inden bahsedemezsin!“ -“Din ile devlet bir bütündür, dini devletten devleti dinden ayıramazsınız, ayırdığınız takdirde din devletsiz, devlet de dinsiz olur!“ diyemezsin!“ -“İslam hem dindir hem devlettir, hem ibadet hem siyasettir! Din Allah kanunudur, Allah’ın insanları yönetmek ve idare etmek için vaz etmiş olduğu ilahî nizamdır!“ şeklinde telkinlerde bulunamazsın!“ -“İslam’ın devleti vardır ve farzdır!“ şeklinde çağrıda bulunamaz, bu yönde çalışma yapamazsın!“ -“Ben İslam’ın devlet, Kur’an’ın anayasa ve Şeriat’ın kanun olmasını istiyorum! Allah’ın mülkünde Allah’ın dini hâkim olsun! Kula kulluk ortadan kalksın! Tek olan ve ortağı olmayan bir Allah’a ibadet edelim, O’na kul olalım!“ diye faaliyet gösteremezsin!“ -“Dünya insanlığı için yegâne kurtuluş yolunun Hilâfet Devleti’nde olduğunu ileri sürüp bu şekilde çağrıda bulunamazsın!“ Küfür âleminin istediği müslüman tipi: Işçi, memur, öğrenci filan değilse camiye gidip beş vakit namazını kılacak, senede bir sefer zekâtını verecek, Ramazan ayında orucunu tutacak, işvereni müsaade ederse haccını ifa edecek ve kurbanını kesecek... Bütün bu dinî vecibelerin yapılması için zor koşulmayacak, herkes kendi vicdanına bırakılacak... Daha fazlasını yaptığın takdirde haddi aşmış, yasaları çiğnemiş ve suç işlemiş olursun!.. 1 İslam dini böyle bir müslüman istemiyor, bizim böyle olmamızı istemiyor! Böyle olunduğu takdirde İslam dininin diğer dinlerden farkı olmaz! Sen, „İslam hem dindir hem devlettir, hem ibadet hem siyasettir!“ dersen, „İslam devlet, Kur’an anayasa ve Şeriat kanun olacak ve olmalıdır!“ dersen, o yönde faaliyet gösterirsen, hele hele dünya insanlığının kurtuluşu için Hilâfet Devleti’ni alternatif ve çözüm olarak gösterirsen, işte o zaman seninle yasalar konuşur! Hangi yasalar mı? „Türkiye’de terör yasası ve terörist suçlaması, Avrupa’da ise kriminal, yani suç örgütü suçlamalarıyla seni yargılarız ve mahkûm ederiz!“ şeklinde tehditler!.. Din, inanç, ibadet, konuşma, yazma ve fikir hürriyeti (!) ne halde? „Her ne kadar anayasalarımızda din hürriyeti, inanç ve ibadet hürriyeti, konuşma, yazma ve fikriyatı açıkca anlatma ve yayma hürriyeti varsa da bütün bunlar sınırlıdır!“ Hani insan hakları vardı? „Evet, insan hakları var! Ama biz insan haklarından bahsettik, insan hakları var dedik, müslüman haklarından bahseden mi oldu? Yoksa siz müslümanlar, (İslam’ın devletine talip olan müslümanlar) insan haklarından faydalanacağınızı mı sandınız? Evet, yanıldınız! Biz size hiç bu hakkı verir miyiz? Veya en azından bu hakları sınırlamadan bu haktan yararlanacağınızı mı sandınız?“ Kıçkırtıcı suçlaması: Bugün, İslam’ın değişmez bir hükmü ve ayrılmaz bir parçası olan İslam’ın Devleti’ne, Kur’an’ın anayasa ve Şeriat’ın kanun olmasına talip olan gerçek müslümanlar dikta rejimler 2 tarafından „kışkırtıcı“ diye, „suça çağrı, kamu düzenini bölme, terörist bir harekete teşvik etmek“ gibi suçlamalarla suçlanmaktadırlar. Muhterem Halife’miz İslam’ın gerçeklerini anlatması, savunması ve dile getirmesi, bu gibi tebliğatı yapması, onun başlıca müslüman olması, Hoca olması ve bir Peygamber varisi olup Halife ünvanını taşımasındandır. Emîr’ülMü’minîn’in Peygamberî bir metod takip etmesi ve İslam’ın hakikatlarını savunması kışkırtıcılıkla suçlanmaktadır. Bugün kendisi sadece bu sebeplerden ve Peygamber varisi ve vekili olması hasebiyle yargılanmaktadır! Acı ama gerçek şudur ki: Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz de bugün sağ olsa idi hem Türkiye hem Avrupa standartlarına göre onun tebliğatı da suç olarak gösterilecek, nitelendirilecek ve „kışkırtıcılık yapmak“, „suç örgütü kurmak“ ve „suça çağırmak“ gibi suçlamalar ile muhakeme olunup yargılanacaktı. Yine Hz. Muhammed (s.a.v.) bugün yaşamış olsa, işgalci kemalist cunta rejimi tarafından devletin temel düzenini dine dayandırmak suçlaması ile terörist diye yargılanır ve T.C anayasalarına göre idama mahkûm edilirdi. Dün Mekke müşrikleri zamanında müslümanların „Allah’dan başka ilah yoktur, Allah birdir!“ sözleri en büyük suç olarak görülmekte ve bu sebeple müslümanlar her türlü zulüm ve haksızlıklara uğruyorlardı. Bugün de „Biz İslam’ın devlet olmasını istiyoruz ve o yönde çalışma yürütüyoruz!“ diyen müslümanlar da aynı zulme maruz bırakılmaktadırlar!.. „Dinlerine tâbi olmadıkça senden ne yahudiler, ne de hıristiyanlar asla razı olmazlar. De ki: „Gerçek yol ancak Allah’ın yoludur!“ Sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına tabi olursan bir daha Allah’tan sana hiç bir dost ve yardımcı yoktur!“ (Bakara, 120) „Ey iman edenler! Kendi (dindaş)larınızdan başkasını dost edinmeyin!“ (Âl-i İmran, 118) Yusuf Samed 3