1992 CiVANET DERGiSi DiNi - iLMi EDEBI ÜÇ A YLlK DERGi • Ocak - Şubat - Mart 1992 • Cilt: 28 Sayı: 1 • Diyanet İşleri BU SAYlDA Veda Hutbesi Hz. Muhammed (S.A.S.) ................................... 3 - 6 Yine Azerbaycan Hal it GÜLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. 7 - 20 İnsan Haklarına Mukayeseli Hukuk Açısından Kısa Bir Ba- kış ŞAFAK Prof. Dr. Ali .................................... 21 - 27 Başkanlığı Adına İmtiyaz Sahibi Halit GÜLER Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı • Yazı işleri Müdürü Orhan BALCI Süreli Yayınlar Şube Müdürü Kul Haklarına Riayet ........................................... 28 Peygamberimizin Örnek Ahlakı Prof. Dr. İ. CERRAHOGLU .......................... 29- 40 İslamda İnsan Hakları Beyannamesi ................. 41 - 60 • Mali İşler Sorumlu Müdürü Salim GÜNEY Döner Sermaye İşletme Müdürü Batılı Toplumlarda ve İslam'da İnsan Hakları Yrd. Doç. Dr. Yavuz ATAR ........................... 61 - 98 • Yazı Tetkik Kurulu Orhan BALCI İbrahim URAL Ekrem KELEŞ • Yayına Hazırlayanlar Hilal KOÇ Seyfeddin ERŞAHiN Oruç Tutmanın Gerekleri Doç. Dr. Zeki DUMAN ............................... 99 - 102 İnsan Hakları Doç. Dr. M. Üzerine Bazı Tahliller YILMAZ ...................... 103 - 115 Kazım • Dr. Mediha Eldem Sk. No: 35 • Tlf: 435 52 73 06420 Kızılay/ ANKARA Kur'an-a Göre İnanç Hürriyeti Doç. Dr. Şevki SAKA ................................ 117 - 137 • Dizgi ve Baskı Biçem Dizgi Matbaacılık 2. F. Çakmak Sok. 27/4 Tel: 231 22 56 M.N. Ofset Kazım Karabekir Cad. 85/6 • Tel: 341 80 90 İlk Cumhuriyet Meclisinde Dini Yayıncılık Mehmet Bulut ........................................... 139 - 149 41 İSLAMDA İNSAN HAKLARI BEYANNAMESi 1. BEYANNAME HAKKINDA KISA BİLGİ Çeşitli ilmi toplantılarda bize ve konuyla ilgilenen herkese şu sual soruluyor: Neden İslam Hukuk tarihinde, Batı'da olduğu gibi, insan haklarıyla alakah bildiriler ve beyannameler mevcut değil? Yoksa İslam Hukuk tarihinde insan hakları ve hukuk devleti mücadelesi, bazı kimselerin iddia ettikleri gibi yok mudur? Geç mi başlamıştır? Bu suallere karşı verilecek cevabı daha evvel belirtmiştik: Var olan bir şeyin ilanmalüzüm görülmemiş de ondan. Zira daha evvel olmayan şeyin ilanı yapılır. Batıda insan hakları XI. yüzyıldan evvel hemen hemen yok gibidir. XIX. yüzyıla kadar ise, temel hakları elde etme mücadelesi yapanlar zafer kazandıkça, yetkililer bunu bir beyanname ile ilan etmek mecburiyetinde kalmışlardır. İslam Hukukunda ise, başlangıçdan beri temel hak ve hürriyetler, Kur'an ve Sünnet tarafından kabul ve ilan edildiğinden, tekrar ilanma gerek kalmamıştır. Buna rağmen muasır İslam Hukukçuları, İslam Hukukunun temel kaynaklarına dayanarak konuyu bütün ayrıntılarıyla ineelemişlerdir. İslam Konferansı Teşkilatı Genel sekreterliği de ,İslam'da İnsan Hakları mevzuunda Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna, 1979 yılı devresinde "Meşru'-i Vesikat-i Hukuk Ve Vacibat'il-İnsaniyye Fi'l-İslam" adıyla bir rapor sunmuş ve rapor büyük bir hüsn-i kabul görmüştür. İslam Konseyi ise, daha evvel "İslam'da İnsan Haklan Beyannamesi" adıyla bir bildiri neşretmiştir. Arapça, İngilizce ve Fransızca olarak neşredilen bu Beyanname, daha evvel pek iyi olmayan bir üslupla Türkçeye de tercüme olunmuştur. Biz bu kitabımızın İkinci Kısmını, yeniden kaynaklarına müraca'at ederek ve diğer dillerdeki metinlerle de mukayesede bulunarak, Beyannameyi dipnotlada birlikte tercüme ettiğimiz metne tahsis ettik. Şimdi Beyannamenin mukaddimesini ve tam metnini takdim ediyoruz: "Ey insanlar! Gerçekte biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi, sadece ve sadece birbirinizle tanışıp yardımlaşasınız diye büyük büyük cemiyetlere ve küçük küçük kabHelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileride olanımzdır. Hakikaten Allah her şeyi bilir ve her şeyden haberdardır." (Kur'an, Hucurat,13). *Bu beyanname Doç. Dr. Ahmet Akgündüz'ün İslam'da İnsan Hakları Beyannamesi (İst. 1991) adlı eserinden iktibas edilmiştir. isıamda insan Hakları Beyannamesi 42 2. İSLAMDAİNSAN HAKLARI BEYANNAMESi (TAM METİN) TAKDİM "Hamd Allah'a olsun ve salat ile selam da Allah'ın Peygamberi Seyyidimiz, Abdullah oğlu Muhammed'e, O'nunalıneve ashabına ve O'nun getirdiği hidayet yoluna tabi' olanlara olsun. Hamd ve salatdan sonra şunu belirtelim ki, bu beyanname, Dünya İslam Konseyi'nin neşrettiği ikinci belgedir ve İslam'da İnsan Haklarını ihtiva etmektedir. Daha önce İslam Konseyi, İslam Nizarnı'nın genel çerçevesini teşkil eden Evrensel İslam Beyannamesi'ni neşretmişti. Her iki vesikanın da, Hicri XV. asrın girişine ve dünyadaki İslami hizmetlerin ve hareketlerin başarılı olduğu bir döneme rastlaması, İnşaallah hayra işarettir. İslam'da insan hakları herhangi bir kralın yahut idarecinin ihsanı olarak kabul edilmediği gibi, mahalli bir otorite yahut milletlerarası bir müessesenin aldığı karar da değildir. Belki insan hakları, kaynağı ilahi olan bir hükümle kesin olarak kabul edilen fıtri haklardır. Bu sebeple hiçbiri inkar edilemez, ortadan kaldırılamaz, çiğnenemez, bu haklara tecavüz edilmesine müsamaha ile bakilamaz ve bu haklardan asla vazgeçilemez. Bugün ilan ettiğimiz İslam'da İnsan Hakları belgesi, çok samimi bir gayretin neticesi ve meyvesidir. Bunun ortaya çıkması için, çok sayıda büyük İslam mütefekkirleri ve islami hareket liderlerinin katkıları olmuştur. Gösterilen gayretler neticesinde, hamd olsun, Allah'ın Kitabı Kur'an ve Resulünün Sünnetine dayanılarak insan haklarını şamil bir beyanname ortaya çıkmıştır. Dünya İslam Konseyi, bu beyannameyi bütün dünyaya ilan etmekle ümid etmektedir ki, bu hizmet, mu' asır müslümana bugünkü cihadında bir katkı olsun, müslüman lider ve idarecilere, kendi aralarında ve başkalarıyla olan münasebetlerinde hakkı tavsiyeye bir vesile ve da'vet olsun. Hiç bir müslümanın cahil kalacağı düşünülemeyen islam'ın vaz' ve kabul ettiği İnsan haklarına hürmette, müslüman milletleri ve halklarıyla olan münasebetlerinde, idare tarz ve metotlarında ve nihayet şahsi ve siyasi hayatlarında, kendilerine uyulması gereken nihai bir hedef olsun. Aynı şekilde İslam Konseyi, bu Beyannamenin, insan haklarıyla ilgilenen mahalli ve milletlerarası kuruluşlar tarafından yeterince ilgiyle karşılanacağı­ nı, bu müesseselerin elindeki konuyla alakah dökümanların bir yenisini teşkil edeceğini ve yaşanan hayatta da bu belgedeki esaslara uyulması için çağrı yapılacağını ümit etmektedir. Allah'dan dileğimiz, bu belgenin hazırlanmasına katkıda bulunan herkese mükafatını ihsan etmesi, bu beyannameye kalbieri gönülleri ve akılları açması ve böylece müslümanların hayatında yeni bir dönemin başlamasıdır. 21 Zilk'ade 1401 19 Eylül 1981 Salim Azzam Genel Sekreter" isıamda insan Hakları Beyannamesi 43 GİRİŞ "İslam, ondört asırdır, insan haklarını bütün derinliği ve kapsamıyla ka- bul ve ilan etmiş, insan haklarının korunması için bütün koruyucu tedbir ve müeyyidelerini vaz' etmiş ve islam toplumunu da, bu hakları teyid ve te'kid edecek temel esas ve prensiplerle tanzim eylemiştir. İslam, alemierin Rabbı olan Allah'ın insanlara tebliğ edilmek ve insanları hak, adalet, hayır ve huzrun hakim olacağı güzel bir hayata hidayet etmek üzere, Peygambermere vahiy yoluyla gönderdiği semavi davederin sonuncusudur. Buradan hareketle, müslümanların üzerine, bütün insanlara İslam'ın da'vetini anlatmaları, şu emr-i ilahi gereğince bir vecibedir. "Sizden öyle bir cema' at bulunmalıdır ki, onlar herkesi hayra da'vet etsinler, iyiliği emretsinler, kötülükten vazgeçirmeye çalışsınlar. İşte onlar muradına erenlerin ta kendileridirler. (!)" Ayrıca insaniyet hakkının ifası, alemin düştüğü bunca hata deryasından kurtarılması ve milletierin karşı karşıya kaldığı çeşitli bela girdaplarından kurtulma gayretlerine katkıda bulunma mükellefiyetinin de gereğidir. Biz müslümanlar, milletlerimiz ve memleketlerimiz farklı olsa da, - Vahid ü Kahhar olan Aliah'a ubı1diyyetimizden; - Dünya ve Ahürette her işin sahibinin O olduğuna, hepimizin dönüşünün sonunda O'na olacağına, insanı yeryüzüne halife yapıp kainattaki herşeyi insanın emrine verdikten sonra, insanın hayrına ve yararına olan şeylere onu hidayet edecek olanın da ancak O olabileceğine olan imanımızdan; - Rabbimiz tarafından gönderilen Peygamberlerin getirdiği Hak Din'in tek olduğunu ve peygamberlerin her birinin Hak Din'in binasına birer kerpiç koyduklarını, nihayet Allah'ın, Resulullah'ın "Ben, nübüvvet binasının son taşı­ yım; ben, Peygamberlerin sonuncusuyum." hadisinde ifade ettiği gibi, Hak Dini'n binasını Hz. Muhammed'in risaletiyle tamamladığına tasdikimizden; - İnsan aklının, Allah'ın hidayet ve vahyi olmadan, insan hayatı için en doğru yolu bulabilmekten aciz olduğunu teslim ettiğimizden; -Mukaddes Kitabımız Kur'an'ın ışığında, insanın kılinattaki gerçek yerini, icadındaki gayeyi ve yaradılışındaki likmeti görebildiğimizden; -İnsana, yaradıcasının izafe ettiği şeref, izzet ve çoğu malılukata olan üstünlüğünü bildiğimizden; - İnsanı, Yüce Rabbı'nın, ni'metleriyle ihılta ettiğini gördüğümüzden; Milletleri ve bölgeleri ayrı ayrı da olsa, müslümanları tek cesed haline getiren ümmet mefhumunu gerçek manada idrılk ettiğimizden; - Bugün dünyanın karşı karşıya bulunduğu bozuk düzenleri ve günahkar nizamları, derinden derine anlayabildiğimizden; - İnsan toplumunun bir a'zası olarak, insanlığa karşı her an hissettiğimiz sorumluluğumuzu ifa etmeye olan gerçek arzumuzdan; 1) Kur'iin, Al'i İmriin, 104 isıamda insan Hakları Beyannamesi 44 Islam'ın boyunlarımıza yüklediği tebliğ emanetini, daha faziletli bir haelde etmeye çalışma azmiyle. ifa edebilmeye olan hırsımızdan; Bu elde etmeye hırs gösterdiğimiz faziletli hayat; - Fazilet üstüne kaim ve her türlü reziliikierden uzak ... - Karşılıklı husiimet yerine karşılıklı yardımlaşmanın ve düşmanlık yerine kardeşliğin hakim olduğu ... - Harpler ve meydan kavgaları yerine emniyet ve yardımlaşmanın geçtiği. .. - İnsanın, kula kulluk, ırka ve bölgeye dayalı tefrika zulüm ve zilletin altında sıkışıp boğulmasına bedel, hürriyet, eşitlik, kardeşlik, izzet ve şeref manaIarını teneffüs edebileceği bir hayat. .. -Böylece insan vücud alemine gönderiliş vazifesini ifa etmeye, yani, Yaractıcısına ibadet ve kainata şamil bir imar hareketine hazır olacak. Bu hayat, insana Yaradıcısının nimetlerinden yararlanma imkanını verecek, büyük bir aile görünümünde olan insanlık ailesine karşı vazifelerini ifa etme fırsatı doğacak ... İşte bütün bunlardan güç ve ilham alarak, biz müslümanlar, Kur'an'a ve Sünnt-i nebeviyyeye dayanarak, İslam'da İnsan Hakları Beyannfunesini ilan ediyoruz. İlan edilen şekliyle, insan hakları beyannamesi, ebedidir, içinden birinin iptali, ta'dili, ilgası veya askıya alınması asla caiz değildir. Bunlar öyle haklardır ki, Yaradıcımız, bunları vaz' etmiştir. Dolayısıyla, kim olursa olsun, beşerin bunları askıya alması, bunlara tecavüz etmesi, fertlerin veya toplumu temsil eden müesseselerin iradeleriyle bunlardan vazgeçilmesi mümkün değildir. Bu hakların ikrar ve kabulü, gerçek bir İslam Toplumunun kurulması için atılan doğru bir adım ve başlangıçtır; 1- Öyle bir toplum ki, insanlar o toplumda eşit olsun; fertler arasında neseb, ırk, cinsiyet, renk, dil veya din dayanan imtiyaz ve ayırım bulunmasın. 2- Öyle bir toplum ki, orada eşitlik, haklardan yararlanmada ve ödevleri ifada esas kabul edilsin. Müşterek insan olma özelliğinden kaynaklanan eşitlik olsun. "Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık" (Kur' an, Hucurat, 13). Yaradıemın insana ihsan ettiği insanlık boyası, bu eşitliğin esasını teş­ kil etsin. "Yemin ederiz ki, biz, insanoğlunu şerefli kıldık, onları karada ve denizde binekiere yükledik, onlara güzel şeyleri rızık olarak ihsan ettik ve yarattığımız malılukatın çoğuna onları bir çok faziletler le üstün kıldık." (Kur'an, İsra, 70). 3- Öyle bir toplum ki, orada insan hürriyeti, hayatın eş anlamiısı olsun, insan hür olarak doğsun ve hürriyetin gölgesinde kendini bulsun, zillet, kölelik, zulüm ve baskıdan emin olsun. 4- Öyle bir toplum ki, Aile toplumun direği olarak görülsün, aileye gereken şefkat ve himaye gösterilsin, ailenin istikran ve ilerlemesi için bütün sebepler hazırlansın. - yatı isitırnda insan Hakları Beyannamesi 45 5- Öyle bir toplum ki, idareci ve halk, yaradıcı tarafından, vaz' olunan hukukun önünde eşit olsun, kimsenin imtiyaz veya ayırımı bulunmasın. 6- Öyle bir toplum ki, idari otorite, idareci sınıfın boynuna konulan bir emanet gibi kabul edilsin, gayeleri de İslam hukukun çizdiği gayeleri, yine bu hukuk nizarnının gösterdiği metotlarla gerçekleştirmek olsun. 7- Öyle bir toplum ki, orada her fert Allah'ın tek başına bütün kainatın maliki olduğuna, kainattaki herşeyin Allah'ın fazlı ve atası olduğunu, kimsenin daha önceden bunlara istihkak kesbetmediğini kabul etsin, her insanın bu ilahi atadan nasibini alabileceği kabul edilsin. "Size, kendi lutuf ve İhsanın­ dım olmak üzere, göklerde ve yeryüzündeki herşeyi musahhar etmiştir." (Kur'an, Casiye, 13). 8- Öyle bir toplum ki, orada İslam ümmetinin meselesini tanzim eden siyasetlerin ve bu siyasetleri tatbik ve tenfiz edecek olan yüksek otorite organları­ nın esasını, "şura" prensibi teşkil etsin. "Onlar, meselelerini ve işlerini şura ile hallederler" (Kur'an, Şura, 38) 9- Öyle bir toplum ki, orada her fert, gücü ve kabiliyeti nisbetinde sorumluluklar yüklenmek ve İslam milletinin önünde dünyevi olarak ve Yaradıcısı­ nın huzurunda ise, uhrev! olarak hesap verebilmesi için, bütün fertlere eşit fır­ satlar tanınsın. 10- Öyle bir toplum ki, orada mahkeme önünde ve hatta yargılama anın­ da, idare eden eşit tutulsun. ll- Öyle bir toplum ki, Orada her fert toplumun gönlü gibi olsun, cemiyet aleyhine bir suç işleyen insana karşı sırf Allah için ve teklifsiz dava açabilsin, başkasından bu konuda yardim talep edebilsin, başkaları da ona yardım etsin ve haklı davasında onu yalnız bırakmasın. 12- Öyle bir toplum ki, dalaletin ve tuğyanın bütün çeşitlerini reddedip içinde yaşayan her ferdin emniyet, hürriyet, şeref ve adalet haklarını tekeffül etsin, bunu, İslamın insanlar için tanıdığı haklar çerçevesinde yapsın. İşte İslam'ın insanlar için tanıdığı hakları, biraz sonra takdim edeceğimiz islam'da İnsan Hakları Beyannamesi, bütün dünyaya ilan etmektedir.<2> İSLAM'DA İNSAN HAK VE HÜRRiYETLERİ BEYANNAMESi Bismillahirrahmanirrahim Madde - 1 Hayat Hakkı A) İnsan hayatı mukaddes ve dokunulmazdır. Hiç kimsenin insan hayatı­ na tecavüzde bulunması caiz değildir. Bu dokunulmazlık ve kudsiyet, ancak 2) İlan edilen ve tamamen Kur'an ile Sünnet'in hükümlerine dayanan bu Beyanname, İslam'daki insan haklarının tamamını kapsamamaktadır. Ancak bir nümune olması açısından önemlidir. Yoksa, bütün insan hak ve hürriyetleri, İslam'da tanzim edilmiştir ve bunlara ait hükümleri Kur'an ve Sünnet ile bunların şerhleri mahiyetinde bulunan Fıkıh kitaplarında bulmak mümkündür. isıamda insan Hakları Beyannamesi 46 şer'i hükümler çerçevesinde ve onların kabul edeceği yollarla kaldırılabilir. (3) B) İnsanın maddi ve manevi varlığı, korunın uştur; İslilın hukuku hayatın­ da ve ölümünden sonra insanın varlığını korur. İnsan cesedine saygı ve rıfk ile mu' arnele etmek, mü'minin vazifesidir. İnsanın ayıplarını ve örtülmesi gereken uzuvlarını örtrnek bir veeibedir. <4 > Madde 2- Hürriyet Hakkı A) Hürriyet hakkı, tıpkı insanın hayatı gibi, dokunulmazdır. İnsanın doile birlikte var olan tabi'i ve ilk hakkıdır. insanla beraber kalır ve hayatı devam ettikçe devam eder. Kimse hürriyet hakkına tecavüz edemez. Fertlerin hürriyetinini Korumak için yeterli kanuni tedbirlerin alınması icabeder. Şer'i hükümler çerçevesinde ve hukukun kabul edildiği yollar dışında, hürriyetlerin kayıtlanması ve sınırlandırılması caiz değildir. (5) ğuşu B) Hiç bir milletin bir diğer milletin hürriyetine tecavüz etmesi caiz olamaz. Tecavüz eden milletin, bu tecavüzünden hemen vaz geçmesi ve ihlal ettiği hürriyeti mümkün olan bütün yollarla derhal iade etmesi gerekir. Milletlerarası kuruluşların da, hürriyeti için mücadele eden milletiere yardımcı olması icabeder. Müslümanların ise, bu vecibeyi yüklenerek bu hususda ihmal gösteRmemeleri dini bir vazifedir. (6) Madde 3 - Eşitlik Hakkı A) Bütün insanlar kanun (şeri'at) önünde eşittirler. Hukukun fertlere uygulanması açısından aralarında herhangi bir kimsenin imtiyaz hakkı mecut de3) "Kim bir canı, bir can mukabilinde yahut yer yüzünde herhangi bir fesad çıkarmış olmadan öldürürse, bütün insanları katietmiş gibi olur. kim de bir canı ihya edip kurtarırsa bütün insanları ihya etmiş gibi olur", Kur' an, Maide, Ayet 32 4) "Sizden biriniz mü'min kardeşini kefenlediğinde, kefenlenmesini güzel ve iyi yapsın." Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesa! tarafından nakledilen bir hadisdir. Ayrıca Buhar!' nin naklettiği bir hadiste de, "Ölülerinize sövmeyiniz; zira onlar daha önce yaptıklarının zaten cezasını çektiler." buyurulmuştur. 5) "Her doğan çocuk mutlaka fıtrat üzere doğar"; Buhari ve Müslim tarafından naklertilen bir hadistir. Ayrıca bu konuda, "Anneleri hür doğurduğu halde, siz insanları ne zaman köle haline getirdiniz?" diyen Hz. Ömer'in de sözünü hatırlamak icabeder. 6) "Kim kendisine yapılan zulümden sonra hakkını alır ve zafere ulaşırsa, artık bunların aleyhinde mes'uliyeti mücip bir hal ve yol yoktur", Kur' an, Şura, Ayet 41. "O mü'minler ki, eğer kendilerine yeryüzünde bir iktidar mevkii verirsek, dosdoğru namazlarını kılarlar, zekatlarını verirler, iyiliği emr ederler ve kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar." Kur'an, Hacc, Ayet, 41 islamda insan Hakları Beyannamesi 47 ğildir. Aynı şekilde hukukun fertleri koruması hususunda da herhangi bir imtiyaz mevzu bahis olamaz. <7) B) Bütün insanlar, insan olmaları itibariyle eşittirler. Aralarındaki üstünlük, ancak arnellerine göre olabilir. Herhangi bir şahsın, bir diğerinin mar'uz bırakılamayacağı zarar veya tehlikeyle karşı karşıya bırakılması asla caiz değildir. Fertler arasında cinsiyet, ırk, din, yahut dil esasına göre ayırım yapan her fikir, nizarn ve yasama faaliyeti, İslamın bu zikredilen umumi esası ile tezad teşkil eder. (8) C) Her fert, fırsat eşitliği prensibi çerçevesinde ve diğer fertlere tanınan fır­ satlar ve imkanlar dairesinde, kamuya ait maddi kaynaklardan yararlanma hakkına sahiptir. Gösterilen gayret ve emek aynı olduğu ve ücrete hak kazandıran iş kemiyet ve keyfiyet itibariyle farklılık arzetmediği sürece, fertler arasında, ücret ve emeğin karşılığı açısından ayırım yapılması caiz değildir. <9) Madde 4 - Adalete Başvurma Hakkı A) Her fert, şeri'at önünde hak arama hürriyetine sahiptir ve sadece İslam hukuku hükümlerine göre yargılanmayı talep etme hakkına haizdir.0°) Arap olmayana, Arap olmayanın Arab'a, beyazın siyaha ve siyahında beyaza, takvii yoktur.", Aclunl, Keşf'ül-Hafii, Hadis No: 2847 "Sizden evvelki milletierin mahvolmalarının sebebi şudur ki: içlerinden şerefli bir kimse hır­ sızlık edince, onu cezalandırrnazlar; zayıf birisi hırsızlık edince kanunu tatbik eder ve onu cezalandırırlardı. Allah'a yernin ederim ki, Muhammed'in kızı Fiitırna da hırsızlık etse, elini ben keserdİm ve cezasını uygulardıın." Buhari, Enbiyii, 54; Müslirn, Hudud, 2; Tirmizi, Hudud, 1454 "Bilesiniz ki, benim katımda zayıf olanınız, hakkını alıp kendisine teslim edinceye kadar kuvvetli olandır ve benim katımda kuvvetli olanınız da, ınazlurnun hakkını kendisinden alınca­ ya kadar zayıf olandır.'', Bu ifade Hazret-i Ebubekir'in ilk Halife olduğunda lriid ettiği nutuktan alınmıştır. 8) "Bütün insanlar Adern'den; Adern de topraktan yaratılmıştır. Bilmelisiniz ki, ciihiliye devrine ait olup, iftihar vesilesi yapılagelen her şey, kan ve mal davaları, bunların hepsi, bugün, şu ayaklarımın altındadır ve kaldırılmıştır ... ", Ahmed bin Hanbel, Müsned, III, 410., "Bütün insanların yaptıklarına ve arnellerine göre dereceleri ve rnertebeleri vardır. Bu da, kendilerine hiç bir haksızlık edilmeyerek arnellerinin karşılığını, eksiksiz verebilmek içindir.", Kur'iin, Ahkiif, Ayet 19. "Müslümanların kanları birbirine denktir; birinin canı ve kanının bir diğerine üstünlüğü yoktur.", Bu hadisi de Ahmet bin Hanbel riviiyet etmiştir. 9) "Yeryüzünün çevresinde ve değişik bölgelerinde yürüyün; Allah'ın rızkından yiyin", Kur'an, Mülk, Ayet, 15. "Kim zerre miskal hayır işlerse, rnükiifatını ve kim de zerre miskal şer işlerse rnücaziitını görecektir.", Kur' an, Zelzele, Ayet 7-8 10) "Ey iman edenler, Allah'a itii'at ediniz. Peygarnber'e sizden olan ülül-ernre de itaatte bulununuz. Eğer bir şey hakkında ihtilafa düşerseniz, onu Allah'a ve Peygamber'ine götürünüz, eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız. Bu, sizin için, hem hayırlı ve hem de netice itibariyle daha güzeldir.", Kur'iin, Nisa, Ayet 59. "Aralarında Allah'ın indirdiği hükürnlerle hükrn et, onların keyfiyetierine uyrna, Allah'ın sana indirdiği hükürnlerin bir kısmından seni vazgeçinnelerinden sakın", Kur'iin, Miiide, Ayed 49 7) "Arab'ın dışında üstünlüğü isıamda insan Hakları Beyannamesi 48 B) Her fert, ma'rı1z kalacağı zulme karşı kendini müdafa'a etme hakkına sahiptir. imkanları ölçüsünde, başkasının ma'rı1z kaldığı zulmü de def etmek, her ferdin vec1besidir. (ll) Fertler, haklarını koruyup adaletle mu'amele edecek ve ma'rı1z kalacakları zarar ve zulmü def edecek bir yüksek otoriteye (idare, yasama veya yargı merciieri gibi) müraca' at etme hakkına da sahiptir. Müslüman devlet reisinin, böyle bir yüksek otoriteyi tesis etmesi ve bu organın bağımsızlığını ve tarafsızlığını temin edecek bütün tedbirleri alması en önemli vazifedir. (12) C) Her ferdin, sırf Allah rızası için ve talebe ihtiyaç duymadan (hısbeten lillah), diğer fertlerin ve cemaa'tin yani kamunun haklarını müdafa'a etmesi, hem hakkı ve hem de görevidir. (l3) D) Hiç bir gerekçe ile bir ferdin nefsini müdafa'a etmesine yani savunması hakkına karşı çıkılmaz ve engellenemez. <14> E) Hiç kimse, İslam Hukukuna aykırı bir emre ita'at etmesi için bir müslümanı zorlayamaz. Böyle bir emir karşısında ve ma'siyetle emredildiği takdirde, emreden makam kim olursa olsun, müslüman ferdin de "Hayır" demek vazifesidir. Müslüman toplumun ise, ferdin bu reddini ve hakta ısrarını desteklemesini ve onu korumasım beklemek, müslüman ferdin tabii hakkıdır. (15) Madde 5 -Adil Bir Yargılamayı Talep Hakkı (Kanuni Yargı Yolu) A) İslam'da asıl olan, ferdin suçsuzluğudur (Bera'et-i zimmet asılclır). Bu hal, kişinin herhangi bir suçtan dolayı sanık durumuna düştüğünde de devam eder ve sanık adil bir mahkeme önünde yargılanıp suçu sabit görülünceye kadar sürer. 0 6) söylenınesini sevmez; zulme ma'rı1z kalanlar dışında. Allah herbilicidir.", Kur'an, Nisa, Ayet 148 "Kişi, kardeşine, zaiim olsun, mutlaka yardımcı olsun; eiier zalimse, onu zulmünden alı­ koymakla yardımcı olsun, eiier mazlı1m ise, fıilen ona yardım etsin.'', Bu hadisi, Buhari, Müslim ve Tirmizi rivayet etmişlerdir. 12) "Devlet reisi (imam), tıpkı bir kalkan gibidir. Onun gerisinde savaş yapılır ve tehlike vukuunda ona sılilnılır. Bu hadisi, hem Buhari ve hem de Müslim rivayet etmektedir. 13) "Dikkat ediniz, size şahitlerinen hayırlısı kimdir, haber vereyim mi? Şahitlerinen hayırlısı, kendisinden talep edilmeden hakkın yerini bulması için şahitlik beyanında bulunandır. ", Bu hadisi, Müslim, Tirmizi, Ebı1 Davud ve Nesai nakletmektedir. 14) "Hak sahibinin, hiç şüphesiz ki, söz hakkı mevcuttur." Nesai dışındaki Kütüb-i Site sahipleri bu hadisi nakletmişlerdir. Ebu Davud ve Tirmizi'nin naklettiiii bir başka hadisde ise, "Hakim olarak huzurunda iki taraf yani davacı ve davalı oturduklarında, davacının iddiasını dinlediiii gibi, karşı tarafın müdafaasını da dinlemeden asla karar vermez. Zira bu usul, verilecek kararın hakkıyla ortaya çıkması için daha hayırlı ve yerinde olanıdır." 15) "Ma'siyet yani Allah'ın emirlerine aykın bir iş yapmakla emredildiiiinde, bu emri dinlemek ve ita'at etmek yoktur, meşru'da deiiildir. ",Nesa! dışındaki Kütüb-i Sitte sahipleri, bu Hadisi nakletmektedirler. "Müslüman, müslümanın kardeşidir; ona zulmetın ez ve onu zaiim ellere teslim etmez.", Bu hadisi, Buhar! nakletmiştir. 16) "Ümmetimin bütün fertleri mu 'aftır; açıkça suç ve günah işleyenler müstesna", Bu hadisi, • Buhari ve Müslim nakletmiştir. ll) "Allah, çirkin sözün alenen şeyi işitici ve hakkıyla isiAmda insan Hakları BeyAnnamesi 49 B) Şer'l' bir nass yani bir kanun metni bulunmadan kimse suçlanamaz (Zira suçta ve cezada kanurulik esastır). Dinin zaruriyat denilen hükümlerini bilmemek, müslüman için ma'zeret teşkil edemez. Ancak bilmemezlik hali sabit görüldüğünde, kanunu bilmemek, sadece had cezalarını düşüren bir şüphe olarak kabul edilir. (17) C) Tam kaza yetkisine sahip bir mahkeme önünde, reddedilmez deliilere suçu işlediği sabit olmadıkça, hiç kimsenin suçlu olduğuna hükmedilemez ve herhangi bir cürümden dolayı cezalandırılamaz.(l8) D) Hiç bir halde, cezanın, İslam hukukunun suç için çizdiği sınırı tecavüz etmesi caiz değildir. Had cezalarını hertaraf etmek için, suçun işlendiği şart ve halleri göz önünde bulundurmak, İslam Hukukunun temel esasların­ dandır. 0 9) E) İnsan, başkasının suçundan dolayı yargılanamaz. Her insan kendi fiillerinden müstakillen sorumludur; yani cezai' sorumluluk şahsidir. Hiç bir halde, bir şahsa ait sorumluluğun, onun aile ve yakınlarına yahut çevresi ve arkadaş­ larına yüklenmesi caiz olamaz. (20) Madde 6 - Yüksek Otoritenin Zulmünden Korunma Hakkı Her fert, yürütme, yasama ve yargı gibi yüksek otoritelerin tecavüzlerinden korunma hakkına sahiptir. Bu sebeple kendisine isnad edilen kanuna aykırı fiili işlediğine delalet eden kuvvetli karineler bulunmadıkça, kimse, yaptı­ ğı işler ve içinde bulunduğu hallerin gerekçesini açıklama mecburiyetinde bıra­ kılmaz ve herhangi bir itharn da yapılamaz. <21 > 17) "Hiç bir günahkıir, başkasının günah yükünü yüklenrnez. Biz bir Peygamber gönderineeye kadar, hiç bir kimseye veya kavme azabedecek degiliz", Kur'an isra, 15. "Hata ettiklerinizde üstünüzde bir veba! ve sorumluluk yoktur. Ancak kasden işledikleri­ nizden ise, mutlak soruınlusunuz.", Kur'an, Ahzab, Ayet 5. 18) "Ey iman edenler! Eger bir fask size bir haber getirirse, onu tahkik edin. Yoksa bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da, sonradan yaptıgınıza pişman olursunuz.", Kur'an, Hucurat, Ayet 6. "Halbuki onların buna dair bilgileri de yoktur. Onlar, zan ve tahminden başkasına tabi' olamazlar. Halbuki zan ve tahmin ise, hiç şüphesiz, hakdan hiç bir şeyi ifade etmez.", Kur' an, Necm, Ayet, 28. 19) "Bunlar Allah'ın sınırlarıdır; onları çigneyip geçmeyiniz. Kim Allah'ın hadlerini ve sınırlarını aşarsa, işte onlar, za!iınlerin ta kendileridirler.", Kur'an, Bakara, Ayet 229. "Elinizden geldigince müslümanlardan had cezalarını hertaraf ediniz. Eger onun için bir çıkış yolu mevcut ise, suçluyu serbest bırakınız.", Bu hadisi, Beyhaki ve Hakim nakletmiş tir. 20) "Herkesin kazandıgı kendisinedir. Hiç kimse, başkasının günahını yüklenınez.", Kur' an, En'am, 164; "Günah işleyen hiç bir kişi, bir digerinin günahını çekmez", Kur' an, Fatır, 18; "Hiç bir günahkık başkasının günah yükünü yüklenmez. İnsan ancak çalıştıAına ulaşır.", Kur' an, Necm, 38-39 "Herkes, kazandıkları karşılıAında rehindir.", Kur' an, Tiir, 21; Herkesin kazandıgı sevap kendi lehine; kazandıgı günah da kendi aleyhinedir.", Kur'an, Bakara, 286. "Eşyaınızı yanında buldugurnuz kimseden başkasını yakalamaktan Allah'a sıgınırız. Çünkü o takdirde biz z§liınlerden oluruz.", Kun'an, Yusuf, 79. 21) "Erkek ve kadın mü'minlere, işlemedikleri bir suç ve günah yüzünden eziyet ve işkence edenler, muhakkak bir yalan ve apaçık bir günah yüklenmiş olurlar.", Kur'an, Ahzab, 58. isıamda insan Hakları Beyannamesi 50 Madde 7 - işkenceden Korunma Hakkı Sanıktan da öte, suçluya dahi işkence yapmak caiz değildir. Nasıl ki, şahsı, işlemediği şuçu itiraf etmeğe zorlamak caiz görülmemiştir ve ikrah ve icbar yoluyla elde edilen beyan ve ikrarlar, geçersizdir, batıldır. <22) A) bir B) Perdin işlediği suç ne olursa olsun ve İslam Hukukunun o suça takdir ceza nasıl olursa olsun, ferdin insaniyeti ve insan olması hasebiyle sahip olduğu şeref ve asaleti, mahfuz kalır. ektiği Madde 8- Irz Ve Namusunu Koruma Hakkı Perdin ırz ve namusu muhteremdir, dokunulmazdır; bunların hürmeti asla çiğnenemez. Kişinin özel hayatının tecessüsü, gizil ve ayıp hallerinin araştırıl­ ması, onunh şahsiyetine ve özel hayatına izni olmadan müdahele edilmesi, haramdır; yani şiddetle yasaklanmıştır. (23) Madde 9 - Sığınma Hakkı A) işkenceye ve zulme ma'ruz her müslüman, Dar'ül-İslam sınırları içerisinde, emin olabileceği bir yere sığınma hakkına sahiptir. İslamiyet bu hakkı, cinsiyeti, inancı veya rengi ne olursa olsun, her eziyete ma'ruz şahsa tanır ve müslümanlara da kendilerine sığınacak kimselere emniyet ve güven içinde yaşama hakkını vermeleri görevini yükler. <24) B) Mekke-i Mükerreme'deki Beytüllah'il-Haram, bütün insanlar için emniyet veeman yeridir, hiç bir müslüman buradan engellenemez.<25) ki, Allah, dünyada insanlara işkence edenleri ahirette azaplandırır.", Bu hadisi, Kütüb-i Sitte sahipleri nakletmiştir. "Şüphesiz Allah, ümmetimin hata, nisyan (unutma) ve ikrah altında işlediklerini affetmiş­ tir.", Bu Hadisi de, İbn-i Mace, rivayet etmektedir. 23) "Ey insanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, şu şehriniz nasıl mukaddes ve mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız ve namuslarınız da öyle mukaddes ve dokunulmazdır, her türlü tecavüzden korunmuştur.'', Tecrid-i Sarih tercümesi, IV, 412, VI, 334. Bu cümleler, Hz. Peygamber'in Veda' Hutbesinden alınmıştır. "Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın, belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın; birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. ", Kur'an, Hucurat, ll; Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının, zira bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu ve ayıplarını araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah'dan sakınınız.", Kur'an, Hucurat, 12 24) "Eğer kendilerine eziyet ve taarruz edilen müşriklerden biri senden eman dilerse, ona eman ver. Ta ki, Allah'ın kelarmnı dinlesin. Sonra da onu emin olabileceği yere kadar selametle ulaş­ tır." Kur'an, Tevbe, 7 25) "Kim oraya girerse, taarruzdan emin olur.", Kur'il.n, Al-i İmran, 97; "Ka'be'yi insanlar için bir toplantı yeri ve emin bir mahal yaptık.", Kur'an, Bakara, 125; "Orada yerli de misafir de eşittir ... ", Kur'il.n, Hacc, 25. 22) "Şüphesiz Nesru dışındaki isıamda insan Hakları Beyannamesi Madde 10 - 51 Azınlık Hakları A) Azınlıkların dilli mes'elelerinde, Kur'an'ın "Dinde icbar ve şeklinde özetlenebilecek olan gelen prensibi hakimdir. (26) ikrah yoktur" B) Azınlıkların medeni ve şahsi hallerinde ise, eğer müslümanların hukukunun uygulanmasını isterlerse, İslam Hukuku hakim olur. Eğer müslümanların hukukunu hakem kabul etmezlerse, ilahi bir kaynağa dayanmak şartıyla kendi dini hukukiarına göre muamele görürler. <27> Madde 11 - Kamu Hizmetlerine Katılma Hakkı A) İslam ümmetinin her ferdi, amme maslahatı bulunan kamuya ait işler­ den haberdar olma ve hayatında cereyan eden bu tür şeyleri bilme hakkına sahiptir. Ayrıca İslam hukukundaki şura prensibi gereği, sahip olduğu kabiliyetler ve gücü nisbetinde, kamu işleri ve hizmetlerine, katkıda bulunması da bir vazifedir. İslam ümmetinin her ferdi, şer'! şartları bulunması halinde, kamu hizmet ve makamiarına ehil kabul edilir. Bu ehliyet vasfı, herhangi bir bölge yahut ır ka mensup olma gibi sebeplerle sakıt olmaz ve eksilmez. (28) B) Şura prensibi, idareci sınıf ile islam üm'meti arasındaki münasebetlerin esasını teşkil eder. Bu esası uygulayarak, h ür iradesi ile kendi idarecilerini seçmek, İslam ümmetinin tabii hakkıdır. Ayrıca İslam hukukuna aykırı hareket ettiklerinde, idarecilerini muhasebeye çekip kontrol etmek ve icap ederse azletmek, İslam ümmetinin meşru hakkıdır. (29) 26) Kur'a, Bakara, 256 27) "Eğer onlar sana gelirlerse, dilersen aralarında hükmet, dilersen de onlardan yüz çevir. Şayet kendilerinden yüz çevirirsen, sana asla bir zarar vermezler. Eğer onların aralarında hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmeyle. Çünkü Allah adalet sahiplerini sever.", Kur' an, Maide, 42 "İçinde Allah'ın hükmü bulunan tevrat yanlarında dururken, nasıl oluyor da senin hükmüne ve hakemliğine müraca'at ediyorlar, sonra da verdiğin hükmün arkasından yine yüz çevirip bildiklerine gidiyorlar? Onlar, hiç bir şeye inanan kimseler değildirler.", Kur'iin, Miiide, 43 "İncil ehli, Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetsin. Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, onlar fasıkiarın ta kendileridirler.", Kur'an Miiide, 47 28) "Bunların işleri, aralarındaki şura {danışma) prensibiyle yürütülür.", Kur' an, Şura, 38; Ayrı­ ca İmam Ahmed bin Hanbel'in Müsned'inde naklettiği şu hadis de rilanidardır: "Müslümanların kanları birbirine denktir; onlar kendileri dışındakilere karşı tek el hükmündedirler." 29) "Bean size idareci olarak tayin edildim. Halbuki ben sizin en hayırlınız değilim. Bu sebeple, eğer beni hak üzerinde görürseniz, bana yardım ediniz. Eğer beni batı! üzerinde görürseniz ita'at ettiğim sürece, siz de bana ita'at ediniz. Eğer ben Allah'a ve Peygamberine isyan edersem, beni sizden ita'at etmenizi isteme hakkım yoktur. Bunu biliniz." Halife olduktan sonra, Hz. Ebubekir'in ilk nutkunda söylediği bu sözler, İslam Anayasa Hukukunun unutulmaz belgeleri arasında yer almaktadır. islamda insan Hakları Beyannamesi 52 Madde 12 - Fikir, İnanç Ve Fikir Açıklama Hürriyet Ve Hakkı A) Her şahıs, İslam Hukukunun kabul ettiği umumi sınırlar çerçevesinde sürece, kimsenin müdahele ve engellemesi olmaksızın, fikir, itikad ve bu fikir ve itikadını ifade etme hürriyeti mevcuttur. Ancak batılın tasviri ve neşri caiz olmadığı gibi, İslam ümmetinin küçük düşürülmesine yahut fuhşi­ yata teşvik manasını taşıyan şeylerin n eş ri de caiz değildir. (JO) B) Hür düşünce, sadece bir hak değil, aynı zamanda bir görevdir.< 31 ) C) Her ferdin, despot bir otorite, zalim bir idareci yahut islama muhalif bir nizarndan korkmadan, zulmü reddettiğini ve çirkin karşıladığını ilan etmesi ve imkan nisbetinde karşı koyması, hem hakkı ve hem de ödevidir. Bu cihadın en faziletiisi dir. (32) D) Neşrinde devletin ve toplumun emniyetine zarar verecek unsurlar ihtiva etmediği sürece, doğru hakikat ve bilgilerin neşrinde herhangi bir mahzur yoktur. <33 ) E) Gayr-ı müslimlerin dini şe'airine (dinen hürmet edip önem verdikleri şey­ lere) hürmet etmek, müslümanın ahlakındandır. Bu sebeple başkasının inançlarıyla alay etmek ve toplumu başka dinlerden olanlara karşı tahrit etmek, hiç bir fert için caiz olamaz. (34) kaldığı Madde 13 - Din Hürriyeti Her şahıs, inanç hürriyetine ve ne sahiptir. itikadına uygun olarak da ibadet hürriyeti- (37) 30) "Yemin olsun ki, eger münafıklar ve vicdanlarında fuhuş kasdı ve nifak hastalığı bulunanlar ve şehirde fena haberler yayanlar, bu hallerinden vaz geçmezlerse, muhakka seni onlara musallat ederiz. Sonra da orada seninle birlikte çok az bir zaman dışında kalamazlar ve sana komşu oamazlar. Hem de onların hepsi de Allah'ın rahmetinden koğulmuş olarak. Nerede ele geçirirlerse yakatanırlar ve öldürürler de öldürürlürler.", Kur' an, Ahziib, 60-61. 31) "Ben size sırf Allah için ikişer, ikişer, teker teker karşımda durmanızı, meclisime gelip beni d.inlemenizi, sonra arkadaşlarınzda hiç bir mecnunluk olmadıgınt iyice düşünüp bilmenizi tavsiye eder ve ögütlerim.", Kur'iin, Sebe', 46. 32) "Hz. Peygamber'e soruldu: hangi cihad daha faziletlidir? Buyurdu: Ziilim bir sultanın karşı­ sında hakkı söylemek.", Bu hadisi, Tirmizi, ve Nesa!, nakletmişlerdir. 33) "Onlara emniyet veya korku haberi geldigi zaman, onu hemen neşreder ve yayarlar. Halbuki bunu Peygamber' e kendilerinden yetkili olanlar (ülül-emre) götürmüş olsalardı, o haberi arayıp bulanlar, meselenin hakikatını onlardan öğrenirlerd.i. Allah'ın üzerindeki lütuf ve inayeti ve esrgemesi olmasaydı, çok azınız müstesnii, hepiniz şeytana uyup gitmiştiniz.", Kur'an, Nisa, 83. 34) "Allah'dan başkasını Tann edinerek çagıranlara sövmeyin. Sonra onlar da hadlerini aşarak cahilce Allah'a söverler. Biz her ümmetin arnellerini kendilerine hoş gösterdik. Sonunda dönüşleri yalnız Rablerined.ir.", Kur'an En'iim, 108. 35) "Sizin dininiz size, benim d.inim ise banadır.", Kur' an, Kafırıln, 6. islamda insan Hakları Beyannamesi Madde - 14 Fikir Açıklama Hürriyeti (Da'vet Ve 53 Tebliğ Hakkı) A) Her fert, münferiden veya müştereken, dini, içtimai, kültürel, siyasi ve benzeri yönlerden sosyal hayata iştirak etmek hakkına sahiptir; bu hakkını kullanabilmek için zaruri olan müesseseleri inşa etmek gerekli vesilelere başvur­ mak hakkı da, sözkonusu hakkın tabii bir sonucudur(36) B) Her ferdin, ma'rı1f ile emr edip münkerden nehyetmesi; iyilik ve takva üzerine yardımiaşmayı temin gayesiyle, fertlere bu sorumluluğun altından kalkacak fırsatları doğuran müesseleri tesis etmelerini toplumdan istemesi, hem hakkı ve hem de görevidir. (37) Madde 15 - İktisadi Haklar A) Tabiat, gerçek anlamda, bütün servetleriyle Allah'ın mülküdür. Tabii servetler, Allah'ın insana ata ve ihsanıdırlar. Onlardan yararlanmak üzere, insanlara lutfetmiş; bu tabii servetleri yoketmeyi ve ifsat etmeyi haram kılmıştır. Hiç kimse, kainattaki rızık kaynaklarından başkasını mahrum edemez ve baş­ kasının bunlardan intifa'ına engel olamaz. <38> B) Her insan, rızık elde etmek üzere, meşru' yollardan çalışıp helalkazanç elde edebilir. (39) C) Özel mülkiyet meşru'dur, münferİt ve müşterek mülkiyet şeklinde olabilir. Her insan çalışması ve gayretiyle kazandığını iktisap eder. Kamu mülkiyeti de meşru'dur ve bütün milletin maslahatı için kullanılır.<40> 36) "De ki; İşte bu benim yolumdur. Ben insanları Allah'a körü körüne değil, bir baslret üzere da'vet ediyorum. Ben de bana tabi' olanlar da böyleyiz.", Kur'an Yusuf, 108. 37) "Sizden öyle bir cema'at bulunmalıdır ki, onlar herkesi hayra çağırsınlar, iyiliği emretsinler, kötülükten vaz geçirmeye çalışsınlar. İşte onlar muradına erenlerin ta kendileridirler.", Kur'an, Al-i İmran, 104; "İyilik etmek ve feniilıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımla­ şın. Günah işlernek ve haddi aşmak üzerinde yardımlaşmayın. Allah'dan korkun.", Kur'an, Miiide, 2; Ayrıca Tirmizi, Ebil Davud ve Nesai'nin naklettiği şu hadis de bu konuda çok önemlidir: "Şüphesiz insanlar zalimi görüp de onu zulmünden alıkoymak için gayret göstermezlerse, Allah'ın azabını hepsine tamim etmesi zamanı pek yakındır." 38) "Göklerin, yer küresinin ve bunlarda bulunan herşeyin gerçek mülkiyeti Allah'a aittir.", Kur'iin, Maide, 120 "O Allah, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini, kendi ihsanı olarak size ram etti ve sizin emrinize verdi. Şüphe yok ki, bunda düşünen insanlar için kat'i deliller ve ibretler vardır.", Kur'an, Casiye, 13. "İnsanların hakkında bir şey kısmayın ve yeryüzünde fesadçılar olarak bozgunculuk etmeyin.", Kur'an, Şil'ara, 183. "Rabbinin ni'metleri, kimseden men' edilmiş değildir.", Kur'an, İsra, 20. 39) "Yerde yürüyen hiç bir canlı hariç olmamak üzere, bütün canlıların rızıkları Allah'ın üstünedir.", Kur' an, Hild, 6; "Yeryüzünün çeşitli bölge ve yörelerinde dolaşınız ve Allah'ın rızkın­ dan yiyiniz,", Kur'an, Mülk, 15. 40) "Gerçek~e şu insanları başkalarına muhtaç olmaktan O kurtardı ve O, insanları sermaye ve mülkiyet sahibi kıldı.", Kur' an, Necm, 48 54 islamda insan Hakları Beyannamesi D) Fakirlerin, zenginlerin mallarında mukarrer bir hakları mevcuttur ve bunu zekat tanzim etmiştir. Bu öyle bir hakdır ki, idareciler tarafından iptali, engellenmesi ve müsamaha gösterilmesi caiz değildir; hakkın takibi zekat vermeyenlerle savaş etme sonucuna götürse bile, bu hakkı engelleyeniere karşı müsamaha göstderilmeyecektir. (41) E) Tabii' servet kaynaklarını ve üretim yollarını, İslam ümmetinin maslahatı için yönlendirmek ve tanzim etmek, devletin vazifesidir (vacibdir); bunların ihmal edilmesi yahut tamamen kendi haline bırakılarak bir nevi iptal edilmesi asla caiz değildir. <42 ) Aynı şekilde, tabii kaynakların İslam Hukukunun haram kıldığı yahut toplumun maslahatma zarar veren işlerde kullanmak da caiz değildir. F) İktisadi gelişmeyi rayına oturtmak ve muhtemel tehlikeleri hertaraf etmek için, İslamiyet: 1- Bütün şekilleriyle aldatmayı haram kılmıştır. (43) 2- Sonu belli olmayan ve aldanma ihtimali bulunan muamelelerle unsurlarından biri mechul olan muameleleri kısaca garer'i, cehalet'i ve ilerde çekiş­ melere ve anlaşmazlığa yol açacak her şeyi haram kılmıştır. <44) 3- Ölçü ve tartı muamelelerinde, yapılacak hilelerle kar sağlamayı ve karşı tarafı aldatmayı da haram kılmıştır. (45) "AI!ah'ın onların mallarından Peygamberine verdiği fey' ve ganimete gelince, siz bunun için ne ata ve ne de deveye binip koşuşturdunuz; belki Allah, peygamberlerini dileyeceği kimselerin üzerine gönderir. Allah her şeye kiidirdir. Allah'ın fetbedilen memleketlerin ahalisinden Peygamberine verdiği fey' ve ganimet, Allah'a, Peygamberine, hısımlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalanlara aittir. Ta ki, bu mallar içinizden yalnız zengin olanlar arasında dolaşan bir devlet olmasın. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasak ettiyse ondan da sakının.", Kur'an, Haşr, 6-7. 41) "Mallarında ihtiyacını çevresine açacak kadar fakir olanlarla iffetinden dolayı ihtiyacını kimseye açamayan insanlar için, belli bir hak var olduğunu bilirler ve gönülden kabul ederler." Kur'an, Ma'aric, 24-25. "Yemin ederim ki, eğer onlar Allah'ın Peygamberine ödedikleri zekat develerini bana ödememezlik yaparlarsa, onlarla bunun için mutlaka savaşırım.", Bu ifade, zekat vermeyenierin durumunu, sahiibelerle meşveret eden Hz. Ebubekir'in söylediği sözlerden bir parçadır. 42) "Hiç bir kul yoktur ki, Allah onun emri altına belli bir ra'iyyet versin ve o da onlaranasihatta bulunmasın da, cennetin kokusundan mahrum kalmasın.". Eli altındaki vatandaşını, nasihatlarla ve siiir şeylerle yönlendirmeyen İdarecilerin, cennet kokusunu tatmayacağı, açıkça belirtilen bu hadis, Buhari ve Müslim tarafından nakledilmiştir. 43) "Aldatan bizden değildir." hadisi bu manayı amirdir ve Müslim tarafından nakledilmiştir. 44) "Hz. Peygamber, bey'-i hasat ve bey'-i garar'ı yasaklamıştır." Buhari ve Müslim'in naklettiği bu hadisteki terimierin manası şudur: bey'-i garar, sudaki balığın ve havadaki kuşun satıl­ ması gibi akibeti meçhul olan satım akdine denir (Tecrid tercümesi, VI, 462 vd.) Bey'-i hasat ise, alınacak malın üzerine çakıl taşları atılarak mebi'in belirlendİğİ ve cahiliye devrinde görülen bu satım akdi çeşididir. Hz. peygamber, bir diğer hadisinde ise, olgunlaşmadan üzümün ve sertleşmed en kabuklu meyvelerin satılınasını yasaklamıştır. 45) "Ölçekde ve tartıda hile yapanların vay hallerine! Ki onlar, insanlardan ölçekle aldıkları zaman haklarını tastamama alırlar ve insanlara ölçekle yahut tartı ile bir şey verdikleri zaman ise eksiltirler", Kur' an, Tatfif, 13 lsiAmda insan Hakları Beyannamesi 55 4- İhtikar'ı (kara borsacılığı) ve serbest rek'abet mümkün olmayan ve hakrekabete sebep olacak olan herşeyi haram kılmıştır. (46) 5- Riba yani faizi ve insanların dara düştükleri halleri istismar eden her çeşit muameleyi şiddetle yasaklamıştır. (47) 6- Yalan ve aldatıcı olan her türlü beyan, iddia ve reklamları da yasakla- sız mıştır. <48 > G) Amme maslahatını gözetme ve genel İslami değerlere ehemmiyet vermek gerekir. Bu ikisi, müslüman toplumlarda, iktisadi gelişmenin temel şartı­ dır. MADDE 16- Mülkiyet Hakkı ve Korunması Amme maslahatı bulunmadıkça ve mülk konusu malın kıyınetine denk bir bedel malike ödenmedikçe, helal kazanç neticesi elde edilen mülkiyet hakkı, kimsenin elinden alınamaz. Kamu mülkiyetinin dokunulmazlığı daha önemlidir ve kamu mülkiyetine tecavüzün cezası daha şiddetlidir. Zira kamu mülkiyetine tecavüz, bütün toplumun hakkına tecavüzdür ve İslam ümmetinin tamamına hiyanettir. (49) Madde 17 - İşçinin Hakkı Ve Ödevi Çalışma, İslamın dür. toplulll!,içinde yüce kabul ettiği ve yücelttiği bir sembolve eksiksiz yapmak olunca, işçinin Çalışmanın vasfı (hakkı), iş sağlam hakkı da şunlar olacaktır. (50) • 46) "Ancak hatalı insanlar, ihtikar yaparlar.", Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir. 47) "Allah, alım-satım akdini helal veribayani faizi ise haram kılmıştır.", Kur' an, Bakara, 275 48) "Alıcı ve satıcı, akit meclisinden ayrılmadıkları sürece muhayyerlik hakkına sahiptirler; eğer söylediklerini doğrusöyler ve hakikata uygun beyanlarda bulunurlarsa, yaptıkları alım-satım akdi k endileri için bereketli olur; ve eğer birbirini aldatırlar ve yalan söylerlerse, yaptıkları akdin bereketi ortadan kaldırılır.'', Nesa! dışındaki bütün Kütüb-i Sitte sahipleri tarafından nakledilen bu hadis, önemli bir düsturu ihtiva etmektedir. 49) "Aranızda birbirinizin mallarını haksız sebeplerle yemeyiz ve bile bile insanların mallarından bir kısmını gayr-i meşru yollarla yemeniz için o malları hakimiere peşkeş çekmeyiniz.", Kur'an, Bakara, 188. ''Kim yer yüzünden bir şeyi haksız olarak alırsa, kıyamet günü aldığı şey ile birlikte yedi kat yerin dibine batırılır", Bu hadisi, Buhari rivayet etmektedir. "Kim ki, kendisini bir kamu hizmetinde görevlendirdiğimizde, hizmet esnasında kamuya ait bir iğne veya daha fazlasını bizden gizlerse, ganimet malında hıyanet etmiş gibi olur ve kıyamet günü o hırsızlık ettiği şeyle birlikte gelir.", Bu hadisi, Müslim nakletmektedir; "Denildi ki; Ey Allah'ın Peygamberi! Filan şalus şehid oldu. Hz. Peygamber buyurdu: Hayır! Vallahi ben onu ganimet malından çaldığı bir aba ile Cehennem'de gördüm. Sonra buyurdu Ey Ömer! Kalk ve şöyle çağır: İyi biliniz ki, Cennet'e sadece mü'minler girer (Bu ifadeyi üç defa tekrartadı). "Bu hadisi, Müslim ve Tirmizi nakletmişlerdir. 50) "Ey Muhammed şöyle: Çalışınız", Kur'an, Tevbe 105 islamda insan Hakları Beyannamesi 56 1- Eksiksiz ve geciktirmesiz olarak gayret ve caktır. <51 l 2- işçiye sarfettiği melidir. <52) emeğine denk bir ücret ala- gayret ve emeğine uygun şerefli bir hayat temin edil- 3- Toplumun bütün fertlerinin işçiye layık olduğu değeri vermesi icabeder. <53 ) 4- İlımal ve kusuru olmayan hallerde işçinin korunması ve zararlarının tazm1n edilmesi gerekir. (54) Madde 18 - Hayati Olan İhtiyaçları Elde Etme Hakkı Her fert, hayatının devamı için zarur! olan yeme, içme, giyme, mesken ve bedeninin sıhhati için gerekli olan şeylerle lazım olan ilim, ma'rifet ve kültür gibi şeyleri, İslam milletinin imkanlarının ve kaynaklarının elverdiği ölçüde, elde etme hakkına sahiptir. Bu konuda, ferde yardımcı olmak üzere, İslam ümmeti de sorumludur ve mükellefiyet altındadır. <55l Madde 19 - Aile Kurma Hakkı çerçevede evlenme, her insanın hakkıdır. Evlenme, aile yuvasını çocuk elde etmenin ve nefsi iffet içinde muhafaza eylemenin tek meşru yoludur. (56) Kan-Kocanın birbiri üzerinde İslam hukukunun tesbit ve tayin ettiği karşı­ lıklı hak ve ödevleri bulunmaktadır. Baba, çocuklarını, beden!, ahlak! ve din! açıdan, inancına ve dinine uygun olarak terbiye etmek hakkına sahiptir. AnA) İslam! kurmanın, "Şüphesiz Allah, sizden biri çalıştığı zaman işini sağlam ve eksiksiz yapmasanı sever.", Bu hadisi, Ebu Ya'la'nın rivayet ettiğ,i Mecma'üz-Zevaid adlı eserinin IV. cildinde nakledilmektedir. 51) "işçiye, teri kurumadan ücretini veriniz", Bu hadisi, İbn-i Mace nakletmiştir. 52) "Herkes için yaptıkları amellereigöre derece ve mertebeler vardır.", Kur' an, Ahkaf, 19. 53) "Çalışınız ve dilediğinizi yapınız. Zira yaptıklarınızı, Allah da, O'nun Peygamberi de ve mü'minler de görcektir.", Kur'an, ı:;evbe 108; "Şüphesiz ki, Allah, san'at ehli olan mü'mini sever.", Bu hadisi, Taberanl'nin rivayet ettiği Mecme'uz-Zevaid adlı eserinde IV cildinde kaydedilmektedir. 54) "Yüce Allah, bir Hadis-i Kudsi'de buyurur: Üç kişi vardır ki, kıyamet günü ben onların davacısı olacağım, bunlar şunlardır; Birincisi, ol kişidir ki, bir malın fiyatını arttırmak için önce fazla fiyat verir, sonra da sözünde durmaz ve gadr eder. İkincisi, o kişidir ki, hür bir insanı satar ve bedelini de yer. Üçüncüsü de, o kişidir ki, bir işçiyi tutar, dilediğini elde eder, sonra da onun ücretini vermez.", Bu hadisi, Buhar! nakletmektedir. 55) "Peygamber, mü'minlere öz nefislerinden daha evlil.dır.", Kur' an, Ahzab, 6. 56). "Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan, ondan da yine onun zevcesini vücuda getiren ve ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten çekiniz. ", Kur' an, Nisa, ı isıamda insan Hakları Beyannamesi 57 cak çocuklarının terbiyesinden ve onların yönlendirmesinden de kendisi sorumludur. (57) B) Kan-kocadan herbiri, karşılıklı muhabbet ve şefkat havası içinde, karşı tarafın kendisine saygı göstermesini, duygularını ve hayat şartlarını anlayışla karşılamasını beklemek hakkına sahiptir. (5 8) C) Koca, karısının ve çocuklarının nafakasını, cimriliğe kaçmadan temin etmekle mükellefdir. (59) D) Her çocuk, ana-babası üzerinde terbiyesini, eğitimini ve te'dibini en güzel şekilde yapılması hakkına sahiptir. Çocukların küçük yaşlarda çalıştırılması, onlara, kendilerini sıkıntıya sokacak, yahut gelişmelerini engelleyecek veyahut da çocukları oyun ve öğrenme haklarından alıkoyacak işler yüklemek caiz değil dir .(60) E) Çocuğun ana-babası çocuk üzerindeki sorumluluklarını yerine getirmekten aciz duruma düşerlerse, bu sorumluluk topuma intikal eder ve çocuğun nafaka masrafları beytülmal yani devlet hazinesi tarafından karşılanır. (61) F) Ailedeki her ferdin, çocukluğunda, ihtiyarlığında ve acizlik döneminde ihtiyaç duyduğu maddi yardım, koruma, ilgi ve şefkati bulabilmesi, islami ailenin esasını teşkil eder. Anne-babanın maddi ihtiyaçlarını, bedeni ve ruhi bakımlarını, çocukları üstlenmekle mükellefdirler. (6 2) G) Ailede anneliğin özel bir yeri ve hakkı mevcuttur. (63) H) Aile mes'uliyeti, aile fertleri arasında, herkesin gücüne ve tabiatma göre müşterektir. Aile mes'uliyeti, babalar ve anneler dairesini aşıp bütün yakın hısımları ve zevil-erhiimı da kapsayacak şekilde geniş bir muhtevaya sahiptir. <64) 57) "Her biriniz riii (yani elinin altında ne varsa onu layıkıyla muhafaza etmek ve korumakla mükellef) siniz ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Devlet adamları birer raldir ve ra'iyyesineden sorumludur. İnsan ehlü iyalinin raisidi ve ra'iyyesinden sorumludur." Tecrid-i Sarih, III, 40 vd. 58) "Size kendi cinsinizden, kendilerine ısınınanız için, zevceler yaratmış olması, aranızda bir sevgi ve şefkat havası meydana getirmesi de, O'nun ayetlerindendir. Şüphe yok ki, bunda fikrini çalışuracak insanlar için elbette ibretler vardır.", Kur'an, Riim, 21. 59) "Hali vakti müsait olan, nafakayı varlığana göre versin. Rızkı kendisine darıltılmış bulunan fakirler de, nafakayı Allah'ın kendisine ihsan ettiğinden versin. Allah hiç bir nefse, ona verdiğinden fazlasını yüklemez. Allah, güçlüğün arkasından kolaylık ihsan eder.", Kur' an, Talak, 7. 60) "Onlara acıyarak tevazu' kanadını yerlere kadar indir ve "Yarab, onlar beni çocukken nasıl terbiye ettilerse, Sen de kendilerini öylece esirge" de.", Kur'an, İsra, 24. 61) "Ben her mü'mine öz nefsinden daha yakınım. Kim borç yahut bakıma muhtaç çocuk bıraka­ rak vefat ederse, bunun sorumluluğu benim üzerimedir. Kim mal bırakarak vefat ederse, terekesi mirasçılarınadır.", Bu hadisi, Buhari, Müslim, TirmiziveEbii Davud nakletmişlerdir. 62) "Sen ve mal varlığın, babana aittir." hadisi, bu manayı çok güzel ifade etmektedir ve bu hadis, Ebii Davud tarafından naklolunmuştur. 63) "Ey Allah'ın Peygamberi! İnsanlar arasında güzel arkadaşlık etmeme en layık olanı kimdir? Buyurdu: Annedir. Tekrar sordu: Sonra kimdir? Buyurdu: Annedir. Tekrar sordu: Sonra kimdir? Buyurdu: Annendir. Tekrar sordu: Sonra kimdir? Buyurdu: babandır.", Bu hadisi, Bubari ve Müslim nakletmektedirler. 64) "Ey Allah'ın Peygamberi! Kim iyiliğe daha layıktır? Buyurdu: Annen, sonra yine annen ve sonra yine annen. Sonra baban, sonra da yakınlık derecesine göre diğer yakın hısımların.", islamda insan Hakları Beyannamesi 58 I) Genç erkek yahut kız, istemediği şahısla evlenıneye zorlanamaz. <65 ) Madde 20 - Karının Koca Üzerine Sahip Olduğu Haklar A) Karı, kocasının yaşadığı yerde kocasıyla birlikte yaşayacaktır. <66> B) Kocası, evlilikleri süresince ve boşama halinde iddet müddeti içinde, karısının nafakasını, ma'rfif ölçüler d~iiresinde temin edecektir. (67) C) Karı bu nafakaya, mali durumu ve özel serveti ne olursa olsun, her hal ü karda hak kazanır. D) Karı, kocasından, hul' yoluyla (boşanması karşılığında iddet nafakası ve mehr-i müeccelesinden vazgeçmek gibi belli bir bedel karşılığında) evlilik akdini karşılıklı rıza ile sona erdirmesini isteyebilir. Aynı şekilde karı, İslam hukukunun hükümleri çerçevesinde, kazai boşanma talebinde de bulunabilir. (68) E) Karı, ana-babası, çocukları ve diğer yakın hısımlarına mirasçı olduğu gibi, kocasına da mirasçı olma hakkına sahiptir. (69) F) Karı kocının her ikiside, hayat arkadaşının gıyabında ona ait değerleri korumak, gizli sırlarını faş etmemek ve ahlaken yahut hilkaten var olması muhtemel olan gizli ayıplarını ortaya atmarnakla mükelleftirler. Bu hak, boşanma sırasında ve sonrasında da devam eder ve önem kazanır. <70) Madde 21 - Terbiye Hakkı A) İyilik ve güzellik mu'amele, babaların çocukları üzerinde bir hakkı olgibi, güzel ve iyi bir terbiye de, çocukların babaları üzerinde sahip ol- duğu Bu hadisi, Ebu Davud ve Tirmizi nakletmektedirler. 65) "Bekr'in cariyesi Hz. Peygamber' e geldi ve babasının istemediği halde kendisini evlendirrnek istediğin söyledi. Hz. peygamber onu muhayyer bıraktı.", Bu hadise, Ahmed bin Hanbel ve Ebu Davud tarafından naklolunmaktadır. 66) "0 kadınları, gücünüzün yettiği kadar sizin ikamet ettiğiniz yerlerde oturtun.", Kur'an, Talak, 6. 67) "Erkekler kadınlar üzerinde ailenin reisidirler. O sebeple ki, Allah aile fertlerinden bir kısmı­ nı diğerinden bazı vasıflarla üstün kılmıştır ve erkekler karılarının nafakalarını kendi mallarından te' min etmektedirler.", Kur' an, Nisii, 34; "Boşanan kadınları, gücünüzün yettiği kadar, ikamet ettiğiniz yerlerde oturtunuz. Evleri başlarına dar etmek ve onları çıkmaya mecbur etmek için, kendilerine zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını da verin. Eğer onlardan doğacak çocuklarınız, sizin lehinize olarak emzirirlerse, onlara ücretlerini veriniz. Aranızda bu hususda güzelce müşavere ediniz.", Kur'an, Talak, 7. 68) "Kadınlara verdiğiniz bir şeyi geri almanız heliii olmaz. Meğer ki, erkek ve kadın Allah'ın çizdiği sınırları yani evlilik hak ve veeibelerini ayakta tutamayacaklarından korkup ümitlerini devam ettiremeyeceklerinden korkarsanız, o halde, kadının serbest boşanınası için belli bir bedel vermesinde, her ikisi üzerindedevebal yoktur. Bunlar Allah'ın sınırları ve hükümleridir; onları çiğneyip geçmeyin.", Kur' an, Bakara, 229. 69) "Eğer çocuğunuz yoksa, bıraktığımı terekenizin dörtde biri karılarımza aittir. Şayet çocuğu­ nuz, varsa terekenizin sekizde biri, vasiyetleriniz ve borcunuzun tasfiyesinden sonra, yine onların olacaktır.", Kur' an, Nisa, 12. 70) "Aranızdaki faziletleri unutmayınız. Şüphesiz Allah, ne yaparsanız hakkıyla görür.", Kur'an, Bakara, 237. isıamda insan Hakları Beyannamesi 59 dukları bir hakdır. (71) B) Eğitim, toplumun bütün fertlerinin hakkıdır. İlim talep etmek ise, erkek ve kadın herkese eşit olarak vacibdir (dini bir vecibedir).<72> Eğitim, bilmeyenin bilen üzerindeki bir hakkıdır. Bilen, bilmeyene öğret­ mekle mükellefdir. (73) C) Toplumun, her ferde, eğitim görüp aydınlanması için eşit ve denk bir fırsatı vermesi icabeder. Her fert, kendi kabiliyeti ve meyline uygun olanı eği­ timi seçmekte serbesttir. <74 > Madde 22 - Seyahat Ve İkarnet Hürriyet Ve Hakkı insanın gizli sırları ve hususi hayatı, öğrenmeye çalışmak helal değildir. (75) korunmuştur; bunları araştırmak ve Madde 23 - Seyahat Ve İkarnet Hürriyeti Ve Hakkı A) Her fert, hiç bir engel ve sıkıntı sözkonusu olmaksızın, bulunduğu yer- başkasına kulluk etmeyin, ana-babaya iyi mu'iimele edin" diye hükmetti. Eğer ana-babadan biri veya her ikisi, senin yanında ihtiyarlığa ererlerse, onlara "öf''bile deme. Onları azarlama. Onlara çok güzel ve tatlı söz söyle. Onlara acıyarak teviizu' kanadını yerlere kadar indir ve "Yarab, onlar beni çocukken nasıl terbiye ettilerse, Sen de kendilerini öylece esirge" de.", Kur'iin, isra, 23-24. 72) "İli m talep etmek, her erkek ve kadın müslümana farzdır.'', Bu hadis, İbn-iMiice tarafından 71) "Rabbin "kendinden naklolunmuştur. 73) "Allah bir zaman, kendilerine Kitab verilenlerde "Onu mutlaka insanlara anlatacaksınız" açıklayıp diye teminat ve söz almıştı. Ancak onlar bu sözlerini sırtlarının arkasına attı­ lar. Onun karşılığında az bir menfaati satın aldılar. Alıcı oldukları şey, sattıklan karşısında ne kötü şeydir!. .... ", Kur' an, Al-i İmriin, 187; Hz. Peygamber de, Veda' Hutbesinde, "Burada bulunanlar ve beni dinleyenler, bulunmayıp da söylediklerimi duymayanlara tebliğ etsinler" buyıırarak, bu noktaya parmak basmışlardır. 74) "Kime ki. Allah hayır muriid ederse, onu dinde fakih yani dini meselelerde alim ve uzman yapar. Ben taksim ediciyim; Allah ise veren ve ihsiin eden'dir", Bu hadisi, Buhari ve Müslim nakletmektedirler. "Herkes, yaradılışma uygun olan hususlarda muvaffak olur." Buhari, Müslim, Tirmizi ve Ebu Diivud'un naklettiği bu hadis de, ilirnde branşlaşmanın fıtri bir kilide olduğuna açıkça işaret etmektedir. 75) Müslim'in rivayet ettiği bir hadisde, açıkça "Allahu Ekber" dediği halde, buna inanmayan ve korktuğundan böyle söylediğini belirterek bir şahsı öldüren Sahabe'yi Resı1lüllah hesaba çekmiş ve şöyle buyıırmuştur: "Sen onun kalbini mi yanp baktın?"; Kur'lin-ı Kerim ise, "Kimsenin husus! hayatını ve ayıplarını tecessüs edip araştırmayınız" (Hucuriit, 15) buyıırmakta­ dır. Hz. Peygamber, gizli hayatın korunmasını açıkladığı ve Ebu Diivud ile Tirmizi'nin naklettikleri tarihi bir hitabında ise, şöyle buyıırmaktadır: "Ey dili ile müslüman oldukları halde iman henüz kalbierine ulaşmayanların topluluğu! Müslümanlara eziyet ve işkence etmeyiniz. Onların ayıplarını ortaya çıkarıp utandırmayınız. Müslümanların gizli sırlarını ve utanacakları hallerini araştırmayınız. Zira kim müslüman kardeşinin gizli ve utanılacak hallerini araştırırsa, Allah da onunkileri ortaya kor. Allah kimin gizli ve utanılacak hallerini ortaya korsa, devesininh yükünün içinde dahi olsa, rezil ve rüsvay eder." 60 islamda insan Hakları Beyannamesi den dilediği yere seyahat etme, dilediği yerde ikamet etme ve yine dilediği yere göç edip tekrar eski yerine dönme hürriyetine ve hakkına sahiptir. <76) B) Hiç bir şahis, vatanını terketmeye zorlanamaz, şer'! bir sebep olmadan zorla vatanından ihraç olunamaz. <77 > C) Dar'ül-İslam (İslam ülkesi) tekdir. İslam ülkesi, her müslümanın vatanıdır. Müslümanın islam ülkesindeki hareketlerini, coğrafi engeller ve siyasi sınırlada kayıtlamak ve engellemek caiz değildir. Her müslüman belde, oraya hicret eden veya giriş yapan müslümanları, kardeşin kardeşini karşıladığı gibi karşılaması gerekir. (78) Son du'amız "Hamd, alemierin Rabbi olan Allah'a olsun" şeklindedir." 76) "0, yer yüzünü, sizin yararınıza olmak üzere, size müsabhar kılandır. O halde yer yüzünün çeşitli bölge ve çevrelerinde dolaşın, Allah'ın rızkından yiyin. Fakat şunu daima hatırlayın ki, sonunda gidiş mutlaka O'nadır yanı Allah'adır. ", Kur' an, Mülk, 15; "De ki; yer yüzünde gezip dolaşın, sonra da bakın ki, Peygamberleri yalanlayanların sonu nice olmuştur.'', Kur'an, En'am, ll; "Ailah'ın yarattığı yeryüzü geniş değil miydi? Siz de orada hicret edeydiniz ya.", Kur'an, Nisa, 97. 77) "Sana haram olan o ayı ve ondaki muharebeyi sorarlar. De ki; O ayda muharebe etmek büyük günahtır, insanları Allah yolundan men' etmek, Allah'ı inkar etmek, ziyiiretçilerin Mescid-i Haram'a girmelerine mani' olmak, oranın halkını vatanlarından çıkarmak ise, Allah katında daha büyük günahdır.", Kur'an, Bakara, 217. 78) "Onlardan evvel yurt ve iman evi edinmiş olan kimseler, kendilerine hicret edenlere sevgi beslerler. Onlara verilen şeylerden dolayı göğüslerinde bir ihtiyaç mey!i göstermezler. Kendileri muhtaç olsalar bile, onları öz canlarından daha üstün tutarlar. Kim nefsinin mala olan hırsın­ dan ve cimriliğinden korunursa, işte muradlarına erenler onların ta kendileridirler.", Kur' an, Haşr, 9.