BAHÇELİEVLER CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ -9.SINIFLAR İSLÂM TARİHİ- DERS ÖĞRETMENİ: VEDAT AKBULAK İSLAM TARİHİ İSLAMİYET DOĞDUĞU YILLARDA DÜNYANIN GENEL DURUMU AVRUPA KITASI'NIN DURUMU Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum : Toplumsal eşitsizlik üzerine kurulan bu düzen içinde halk, farklı toplumsal sınıflara ayrılmıştır: Soylular (Senyörler): Soylular, oturdukları toprakların sahibiydiler. Her türlü hakka sahip olan ve şatolarda oturan soylular, yönetim ve askerlik işleri ile ilgilenirlerdi. Soyluluk babadan oğula geçerdi. Soyluların en üstünde senyör denilen derebeyler yer alırdı. Senyörlerin en büyüğü kral idi. Bundan sonra sırasıyla dük, kont, baron ve şövalyeler gelirdi. 2. Rahipler; Rahipler, kiliselerin sahip olduğu toprakların geliriyle rahat bir Din: Avrupa’da yaşayan insanların büyük çoğunluğu Hristiyanlık dinine inanmaktaydı. Yönetim biçimi olarak Feodalite, düşünce olarak da skolastik anlayış hâkimdi. Skolastik düşünce; gözlem ve deneyi reddeden, eleştiri kabul etmeyen kilisenin ortaya attığı düşüncenin adıydı. Bu durum bilimsel faaliyetleri engellemiş, özgür düşünceyi ortadan kaldırmıştı. Kilisenin elinde birçok yetki vardı. Bunlar: Aforoz: Bir kişiyi dinden çıkarma Enterdi: Bir kralı ve hükümdarı cezalandırmak anlamına gelir. Engizisyon Mahkemeleri: Kiliseye karşı gelenleri cezalandırma Endüljans: Cennet kâğıdı anlamına gelen belgedir. B. AFRİKA KITASI'NIN DURUMU İslamiyet’in doğuşu sırasında Afrika’nın en önemli bölgeleri Kuzey Afrika ile Habeşistan’dı. Afrika kıtasının Kuzeyi Bizans’ın elindeydi. Sasaniler ile Bizans arasında Kuzey Afrika hâkimiyeti için sürekli mücadele halindeydi. Habeşistan Krallığı’nın başında bulunan Ezana, Hristiyanlık dinini resmi olarak kabul etmişti. Yerli halkın çoğunluğu ise putperesti . C. İSLAMİYET ÖNCESİ ORTADOĞU’NUN SİYASİ DURUMU 1 .BİZANS İMPARATORLUĞU (395-1453) SASANİLER (224–651): * İran topraklarında, Partlar'ın zayıf düşmesiyle Sasanoğlu, Babek sınırlarını genişletmeye başlamıştır. * En güçlü oldukları dönemde Suriye ve Yemen'i topraklarına kattılar. * Sasaniler 609 ve 619 ve 626 yıllarında İstanbul'u kuşatmışlar fakat başarısız olmuşlardır. *Sasani'ler, Akhunlara karşı Göktürklerle işbirliği yaptılar ( İpek yolu egemenliği için). Ancak İpek yolunu Göktürklere kapatmaları üzerine Bizans'la ittifak yapan Göktürkler, saldırılarla Sasanileri zayıflattılar. Müslüman Araplar karşısında tutunamayan Sasani Devleti 651'de tarih sahnesinden çekilmiştir. *Hz. Ömer döneminde Kadisiye ( 635) ve Nihavend ( 642) savaşlarını kaybeden Sasaniler yıkıldılar. *Sasani ekonomisi büyük ölçüde savaş ve yağma düzenine dayanmıştır. Doğu ticaret yolları üzerinde bulunmaları ve Hint ticaret yolunu ele geçirmeleri de ekonomik yönden gelişmelerini sağlayan etkenlerdir. Din ve Düşünce Yaşamı : Dini inançlarının temelini "Zerdüştlük" oluşturmuştur. Zerdüştlük, iyilik ve kötülük savaşını temel alır. İyilik tanrısı "Ahuramazda" ( Hürmüz), kötülük tanrısı "Angramanyu" (Ehrimen) arasında sürekli bir mücadele vardır.İyilik yapanlar öldüklerinde ışık dünyasına, kötülük yapanlar karanlık dünyasına giderlerdi.Bunun için aydınlık ve Işığa değer vermişler, Ateş'i kutsal kabul etmişlerdir. Sürekli ateş yaktıkları, tapınma yerlerine "Ateşgede" denilir. Bundan dolayı Zerdüştler'e ateşe tapan anlamında "Mecusi" de denilmiştir. GÖKTÜRKLER ( 552-630) Göçebe yaşam ağırlıklıdır. 552 'de Bumin Kağan tarafından kurulan I.Göktürk Devleti, 581'de Çin'in siyasi oyunlarıyla Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmış, Doğu Göktürkleri 630'da, Batı Göktürkleri 659 'da Çin'in egemenliğini kabul etmiştir. İpek Yolu'nu ele geçirmek isteyen Göktürk Yabgusu İstemi, Sasanilerle anlaşarak Ak Hun Devletini ortadan kaldırdılar. Sasinilerin İpek Yolu üzerinde fikirlerini değiştirmesi üzerine Bizans İmpratorluğu ile ittifak yapan Göktürkler Sasanilerle mücadele ederek Ak Hun topraklarını ele geçirmişlerdir. Bir süre sonra zayıflamaları üzerine Sasani-Bizans savaşları başlamıştır. * Kavimler Göçü Roma İmparatorluğunu ikiye ayırmıştı (395). * Doğu'nun başkenti İstanbul, Batı'nın İse Roma’ydı •İmparatorluk en güçlü devrini "Jüstinyen " hanedanı zamanında (518610) yaşamıştır. Anadolu,Suriye,Filistin,Mısır,Kartaca, İspanya'nın bir bölümü,İtalya yarımadası, Dalmaçya kıyıları ve Tuna'ya kadar Balkan toprakları bu dönemde sınırlar içinde idi. * Doğu Roma, Eski Yunan kültür ve uygarlığından etkilenerek, Hıristiyanlığın da etkisi ile yeni bir yapıya kavuştu ve Bizans adını aldı. * Bizans Ortodoks mezhebini benimsemiş ve Katolik olan Batı Avrupa'dan uzaklaşmıştır. Din ve Düşünce Yaşamı : Evrenin üst üste gelen katlardan oluştuğuna inanılmıştır. Gök'ün on yedi, yerin altının ise yedi kattan oluştuğuna inanırlardı. Bu ikisinin arasında insanların yaşadığı yeryüzü bulunurdu. Tek tanrı inancına bu dönemde ulaşılmıştır. Bütün evren göğün en üst katında oturan Tanrı'ya itaat ederdi. Göktürkler Tanrı'ya "Türk Tanrısı" adını vererek onu millileştirmişlerdir. Tanrı'ya ; Ugan , Bayat , Ulu Yaratgan da demişlerdir. Bazı kutsal saydıkları yerlerde Tanrı'ya dua edip, kurban kesmişlerdir. Din görevlilerine Şaman-Kam-Baksı gibi ünvanlar vermişlerdir. •Bizans toplumu; soylular, din adamları, askerler ve köylüler olarak dört ana sınıftan oluşmuştur. * Herakliyüs Hanedanı zamanında (610-717) batıda Avar ve Slav, doğuda da Sasaniler'le mücadele etmek zorunda kaldılar. 609'da İstanbul Sasaniler tarafından kuşatıldı. Daha sonra Sasani ve Avar ittifakı ile İstanbul 619 ve 626 yıllarında kuşatıldı. Bu durum Bizans'ın yıpranmasına neden oldu. Müşrikler ve Yahudiler Bizans'tan Hz. Muhammed'in yeni dini karşısında yardım istemişlerdi. Bizansın başı karışık olduğundan istenilen yardımı gönderememiştir. * Müslümanların bir güç olarak ortaya çıkmalarıyla Suriye, Filistin ve Kuzey Afrika topraklarını kaybetmişlerdir. AVARLAR 552 Yılında Göktürk-Çin ittifakı ile yıkılan Avarlar Romanya' topraklarına giderek burada bir devlet kurmuşlardır. Daha sonra Sasanilerle birlikte 619 ve 626 yıllarında İstanbul'u kuşatmışlar fakat kuşatma başarısız olmuştur. Avarlar İstanbul'u kuşatan ilk Türk devletidir. * 1071Malazgirt Savaşı'ndan sonra bir daha toparlanamamıştı. * 1453’te Fatih'in İstanbul'u fethiyle yıkılmıştır, Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinden olup, merkezleri İstanbul'du. Ortodoksların liderine "Patrik" denilir. HİNDİSTAN Siyasi, Sosyal ve Ekonomik Durum: Hindistan, Asya'nın güneyinde yer alan büyük bir yarımadadır. Çeşitli kavimlerin istilasına uğradığı için Hindistan'da siyasî bir birlik kurulamamıştır. Kast sistemi; toplumsal, siyasî ve dinî düzenin temelini oluşturuyordu. Bu sistemde halk, sınıflara ayrılmıştı : • Brahmanlar; Din adamları • Kshatriyalar (Kşatriyalar) : Hükümdarlar, komutanlar ve askerler • Vaisyalar (Vaizyalar) : Sanatkarlar, tüccarlar ve çiftçiler • Sudralar: İşçiler BAHÇELİEVLER CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ -9.SINIFLAR İSLÂM TARİHİ- DERS ÖĞRETMENİ: VEDAT AKBULAK * Paryalar: Ayrıca bu dört sınıfın dışında olan ve hiçbir hakka sahip olmayan sınıftır. Din ve Düşünce Yaşamı : İslamiyet’in doğduğu yıllarda Hindistan'da Hinduizm egemendi. Hinduizmde en temel ve kutsal metinler Veda'lardır. Kast sistemini benimseyen Hinduizm’de en üst mevkide Brahman denilen din adamları bulunurdu. Brahmanizm'e göre bir insanın, yaşamındaki iyi ve kötü hareketlerine göre ruhu rahat eder ya da sıkıntı çekerdi. Ruhun rahat etmesi için insanın aşırı isteklerinden vazgeçmesi ve yalnızlığa çekilmesi gerekir. Budizm’in temelinde, iyilik duygusunun yanı sıra yardım, sevgi, doğruluk, dürüstlük gibi ilkeler vardır. -Hinduizmin katı kast sistemine ve Brahman sınıfının otoritesine bir tepki olarak Budizm doğmuştur. Felsefi bir düşünce olan Budizm; Çin'de, Tibet'te ve Japonya'da yayılmıştır. ÇİN Siyasi, Sosyal ve Ekonomik Durum : Çin'de feodal bir yapı bulunmaktadır. Yönetimde hanedanların egemenliği vardır. Egemen sınıf soylulardır. Çin 'in tarihi yontma taş devrine kadar uzanmaktadır. İpek yolu egemenliği Türklerle-Çinlileri karşı karşıya getirmiştir. Geniş ve verimli topraklarda tarım önemli etkinliktir. En önemli ekonomik kazancı İpek Yolu'ndan sağlamışlardır. Din ve Düşünce Yaşamı : İslamiyetin doğuşu sırasında Çin'de Taoizm, Konfüçyizm ve Budizm yaygın olan dinlerdir. Hindistan'da ortaya çıkan Budizm, 6.yüzyıldan itibaren Çin'de yayılmaya başlamış ve bu ülkenin dinsel yaşamında etkili olmuştur. Konfüçyus, Çin'de yetişen filozof ve din adamlarından biridir. Çin'in karışıklık içinde bulunduğu bir dönemde, yeni bir ahlakî düşünce ortaya atarak kötülükleri önlemeye çalışmıştır, Ortaya koyduğu siyasî, toplumsal ve ahlakî düşünceler, Çin uygarlığının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. İnsanların eşitliğine inanan Konfüçyüs'e göre devlet yönetimi ile ahlak özdeşleşmelidir. Devlet ahlak kurallarına uyularak yönetilirse amacını gerçekleştirebilir. Kişiler erdemli olmak ve dürüst yaşamak zorundadırlar. Ancak bu yolla huzura ve mutluluğa ulaşılır. JAPONYA Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum : Japonya, büyük ölçüde Çin uygarlığının etkisinde kalmıştır. İslamiyetin ortaya çıktığı 7.yüzyıl başlarında Japonya, bulunduğu bölgede siyasî yönden güçlü değil, ekonomik yönden de gelişmemiş bir ülkedir. Çin ile ilişkileri sonucunda Japonya'da Taoizm, Konfüçyizm ve Budizm benimsenmiştir. Japonların ulusal dinleri, "Tanrıların Yolu" anlamına gelen Şintoizm idi. Şintoizm; ulusal, çok tanrılı ve diğer dinlere tepki göstermeyen bir dindir. Doğa güçlerine ve ruhlara tapınma inancı, bu dinin en belirgin özelliğidir. İSLAMİYET ÖNCESİ ARAP YARIMADASI İslamiyet Öncesi Arap Yarımadasında Kurulan Devletler a. Güney Arabistan Devletleri 1.Main Devleti 2.Seba Devleti 3.Himyeri Devleti b. Kuzey Arabistan Devletleri 1.Nebatlılar 2.Gassaniler 3.Hire Beyliği NOT: İslamiyet öncesinde Arabistan Yarımadası'nda birçok devlet kurulmasına rağmen Araplar arasında siyasi birlik hiçbir zaman sağlanamamıştır. * "İslam tarihi açısından en önemli bölge Hicaz'dır. * Mekke, Medine ve Taif şehirlerinin yer aldığı Hicaz Bölgesi özellikle ticaret yollarının geçtiği bir yerdi. * Mekke, kervan yolları üzerindeydi ve Önemli bir pazar yeriydi. * Kabe, Mekke'deydi ve büyük putlar (Lat, Menat, Hubel, Uzza)'ın burada bulunması buranın dini önem kazanmasına da neden oluyordu. * Kâbe'nin bulunduğu Mekke kentinin yönetimi V. yüzyıl başlarında Hz. İsmail'in soyundan gelen Kureyş Kabilesi'nin elindeydi. Şehrin dini ve idari hayatını Kureyş kabilesi düzenlerdi. * Arabistan'da kabileler seyyid veya şeyh denilen kişiler tarafından yönetilirdi. * Mekke'nin yönetimi Darü'n-Nedve'de alınan kararlarla yürütülürdü. * Bazı Araplar kız çocukları diri diri gömerdi. *Erkeğin üstünlüğüne dayanan alide kadınların miras hakkı yoktu. * Öldükten sonra dirilmeye inanmazlardı. * İnanç olarak; putperestlik, Hıristiyanlık ve Musevilik vardı. Ayrıca kendilerine Hanif denilen tek tanrı inancına sahip kişiler de vardı. * Edebiyat gelişmiş, şiire büyük önem verilmiştir. * Kabileler arasında kan davası eksik olmazdı. Araplar Şehre Medine dediklerinden şehirde yaşayanları da medeni olarak adlandırmışlar. Çölde göçebe yaşayanlara ise bedevi demişlerdir. Bedevi Arapların başlıca gelir kaynağı deve, at ve küçükbaş hayvanlardan elde edilen ürünlerdi. Tarım daha çok Yenen'de, Medine çevresinde ve vahalarda yapılıyordu. Ticaretin merkezi ise Hicaz'dı. Mekkeli tüccarlar Uzak Doğu'dan gelen malları kervanlarla Şam'a ve Suriye limanlarına ulaştırıyorlardıl. UKAZ PANAYIRI İslamiyet’in ortaya çıktığı sırada Arabistan'da en çok konuşulan dil Arapçaydı. Arapça, Simi dilleri ailesindendir. Araplar, haram aylar olarak kabul ettikleri dört ayda (zilkade, zilhicce, muharrem ve recep) savaş yapmıyorlardı. Haram aylarda Mekke çevresinde "Ukaz" denilen bir panayır kurup burada ticaret yapıyor, spor karşılaşmaları ve eğlenceler düzenliyorlardı. Kâbe ziyaret ediliyor, şiir yarışmaları yapılıyordu. Dereceye giren şiirler Kâbe duvarına asılırdı . İSLAMİYET'İN DOĞUŞU VE YAYILIŞI Arap yarımadası; Asya’nın güney batısında büyük bir yarımadadır. Doğusu ve batısı dağlarla, orta kısmı çöllerle kaplıdır. En verimli bölgesi Mekke ve Medine’nin bulunduğu Hicaz’dır. Arabistan, İslâmlığın doğduğu ve yayıldığı yerdir. Kuşkusuz, yarımadanın en önemli özelliği İslam dininin bu topraklarda yeşermesi ve onun insanlığa getirdiği yeni düzendir. Arapların İslam öncesi tarihlerine Cahiliye Çağı denir. Bu çağın kendine özgü kültürü, din anlayışı ve sanatı vardır. Putlara tapan Araplar arasında tek Tanrı’ya inanlara da vardı. İslamlık Mekke’de doğdu; Medine’de güçlendi. Medine, bölgenin en eski ve en varlıklı kentidir. Kâbe ‘den dolayı kutsal sayılan Mekke; önemini ticarete borçludur. SİYER Hz. Muhammed (s.a.v)’ ın Çocukluk ve Gençliği: Peygamberlerin sonuncusu ve ilâhi elçilerin efendisi Hz. Muhammed, Miladi 20 Nisan 571 yılında Mekke’de doğmuştur (Hicri olarak: fil Yılı’nın rebiyülevvel ayının on yedinci gününde doğdu). Babası Abdullah, annesi âmine idi. Hz. Muhammed (s.a.v)'in soyu Hz. İbrahim'e dayanmaktadır. Doğmadan evvel babasını, 6 yaşında ise annesini kaybeden Hz. Muhammed, önce dedesi Abdulmuttalip sonra da amcası Ebu Talib (H. Ali’nin babası) himaye etmiştir. Hz. Peygamber’e Sa’doğulları kabilelerinden Halime adlı sütanneye verildi. Gençliğinde akıllı ve olgun davranışı, doğru sözlülüğü ve nezaketi ile herkesin sevgisinin kazanmış ve kendisine bundan dolayı “El-Emin” lakabı verilmiştir. Hz. Muhammed 25 yaşında iken Hz. Hatice ile evlenmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.) Mekke'de zulme ve haksızlığa uğrayan insanların haklarını ve mallarını korumak amacıyla kurulmuş olan "Hilfu'l Füdul Cemiyeti''ne katılmıştı. Mekke yakınlarındaki "Nur Dağı"ndaki Hira Mağarası'na gidiyor, burada günlerce kalıyordu. Hz. Muhammed (s.a.v) Peygamberliği: * Hz. Muhammed (sav.)'e 40 yaşında 610 yılında Nur Dağı'nda Hira Mağarası'nda ilk vahiy, "Hz. Cebrail" adlı bir melek aracılığıyla BAHÇELİEVLER CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ -9.SINIFLAR İSLÂM TARİHİ- gelmiştir (Oku). Hz. Muhammed (sav.) durumu eşi Hz. Hatice'ye anlattı. * Kendisine ilk inanan dört Müslüman: Hz. Hatice, Hz. Ali (a.s), Hz. Zeyd, Hz. Ebubekir olmuştur. Hz. Muhammed'in getirdiği düşünceler, insanlar arasında rağbet görüyor ve her yerde konuşuluyordu. Bu durum Mekkeli müşrikleri öfkelendirdi. Müşrikler İslamiyet'e karşı tavır alarak Müslümanlara baskı ve şiddet uygulamaya, onlarla her türlü ticari alışverişi kesmeye karar verdiler. Onları toplumdan tecrit ederek ambargo uyguladılar. Bu baskılar sonuç vermeyince Peygamberimizin koruyucusu aynı zamanda amcası olan Hz. Ebu Talip'ten yeğenini peygamberlikten vazgeçirmesini istediler. Bunun karşılığında ona devlet başkanlığı, yüklü miktarda mal ve para verecekleri teklifinde bulundular. Hz. Muhammed (s.a.v.) bu teklifle: "Güneşi bir elime, ayı da diğer elime verseniz yine de bu davamdan vazgeçmem" dedi. Bu sözler üzerine Müşrikler baskılarını daha da artırarak bazı Müslümanları şehit etmeye başladılar. *Müslümanlar yaşadıkları zorluklar karşısında ilk hicretlerini 615 ve 616 yıllarında Habeşistan'a yaptılar (615-616). Müslümanların Habeşistan'a hicret ettiği yıllarda Hz. Ömer ve Hz. Hamza Müslüman oldular. Hüzün Yılı: Müşriklerin bu boykotu (ambargosu) 3 yıl sürdü. 619 yılı Hz. Muhammed için oldukça üzüntülü geçti. Çünkü bu yıl içinde önce eşi Hz. Hatice'yi daha sonra da amcası Ebu Talip'i kaybetti. Bu nedenle sözü edilen dönem "Hüzün Yılı" olarak anılır. * Hz. Peygamber 619 Hac mevsiminde Kâbe'yi ziyarete gelen altı Medineli ile "Akabe" denilen yerde karşılaştı ve onlara İslâm Dini'ni anlatarak İslâm Dini'ne davet etti. Onlar da İslâm Dini'ni kabul ettiler. Hz. Peygamber 621 ve 622'de Medinelilerle tekrar görüştü. Bu görüşmeler Akabe Tepesi'nde olduğu için "Akabe Bi'atı" denmiştir. DERS ÖĞRETMENİ: VEDAT AKBULAK sonucunda Medine’de İslamiyet hızla yayıldı. Bu gelişmelerden sonra Hz. Muhammed, Mekke’de baskı altındaki Müslümanların Medine’ye göç etmelerine izin verdi. Kısa zamanda Müslümanların tamamına yakını Mekke’yi terk etmek zorunda kaldı. Hz. Peygamber'i de öldürme kararı alınca peygamberimiz gizliden Mekke'yi terk ederek Medine'ye doğru yola çıktı (622). Peygamberimiz Medine'ye bir saat mesafedeki "Kuba" ya ulaştığında ilk mescidi burada inşaa ettirdi. Daha sonra da Medine'ye ulaştı. Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye yaptığı bu göç olayına "Hicret" denir. Hicretle birlikte ilk İslam Devleti'nin temelleri atıldı. Daha önce Yesrib olan Medine'ye peygamber şehri anlamına gelen Medinet'ün Nebi adı verildi. Hz. Muhammet Medine’de yaşayan Yahudiler ile Vatandaşlık Antlaşması yaptı. Bu antlaşmaya göre; -Yahudiler Müslümanlarla barış içinde yaşayacaklar. -Şehri birlikte savunacaklar -Yahudiler Müslümanların yararlandığı her türlü haktan yararlanacak, ibadetlerini ve ayinlerini serbestçe yerine getirebileceklerdi. -Çıkan anlaşmazlıklarda son sözü Hz. Muhammed söyleyecekti. Not: Hicretten sonra Medine’de şehir devleti kurulmuş ve Muhammed bu devletin başkanı, kumandanı ve yargıcı olmuştur. Hz. Hicret'in Önemi: * İslamiyet koruyucu buldu ve güçlenmeye başladı. * İslamiyet'in kurtuluşuna ve inkılabına başlangıç olmuştur. * İslamiyet yayılma serbestliği kazandı. * Medine İslamiyet'in merkezi oldu, ilk İslam Devleti Medine'de kuruldu. * Hicret, Hz. Ömer zamanında Hicri Takvim'in başlangıcı sayıldı. * Hicretle ilk nüfus sayımı yapıldı, Müslüman olmayan Araplarla ve Yahudilerle yapılmıştır, * 'Vatandaşlık Sözleşmesi' (Medine Sözleşmesi) İslam Devleti'nin ilk anayasası olmuştur. * Mekke'den Medine'ye göç edenlere; “Muhacir”, onları karşılayan ve yardım eden, Medinelilere de“Ensar” denilmiştir Hicret (Göç): Mekkelilerin baskı ve işkenceleri artınca Hz. Muhammed isteyenlerin Habeşistan’a göç etmesine izin vermiş ve ilk hicret Habeşistan’a yapılmıştır (615). Hicret'ten sonra Medine halkı: 1. Muhacir ve Ensar'dan meydana gelenler 2. Beni Kaynuka, Beni Nadir ve Beni Kureyza'dan oluşan Yahudiler 3. Heniz Müslüman olmamış Araplar ve sayıları az olan Hıristiyanlardan oluşmaktaydı. Hz. Muhammed (s..) Akabe Biatı'ndan sonra Mus’ab b. Umeyr'i Medine'ye öğretmen olarak gönderdi. Mus'ab b. Umeyr'in çalışmaları HZ. PEYGAMBER DEVRİ SEFERLERİ (GAZVELERİ) BEDİR SAVAŞI (624) Putperest Müşriklerin baskısı ve işkenceleri nedeniyle Mekke'den hicret etmek zorunda kalan Müslümanların mallarına el konularak yağmalamaları ve Şam’da satmak istemeleri üzerine aradaki gerilim iyice tırmanışa geçti. Ayrıca Mekke-Şam ticaret yolunun Müslümanların kontrolüne geçmesi Mekkeli müşrikleri ekonomik yönden tehdit etti. Mekkeli Müslümanlar Şam'dan gelen kervanlara el koymak İstemesi savaşın sebebi olmuştur. 313 kişiden oluşan Hz. Muhammed'in ordusu 950 kişilik Mekkeli Müşriklerle karşı karşıya geldi. Bedir denilen yerde yapılan savaşı Müslümanlar kazandı. Sonuçları *Müslümanların ilk zaferdir, Medine'de Müslümanların nüfuzu artmıştır. *Manevi etkisi büyüktür. *Ganimetlerin paylaşımı ve esirlerle ilgili davranışlar İslam Savaş Hukuku'nun esasını oluşturmuştur. *Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçti. *Mekkelilerden okuma-yazma bilenler,on Müslüman’a okuma-yazma öğretme şartıyla serbest bırakıldılar. *Müslümanlarla yaptıkları anlaşmaya uymayarak Müşriklerle işbirliği içine giren Kaynuka Yahudileri Medine’den sürüldü. *Ele geçirilen ganimetlerin ¼’ü savaşa katılanlara, 1/5’i Medine’deki ihtiyaç sahiplerine dağıtılmıştır Not: Bu uygulama daha sonra kurulan bütün İslam devletlerine örnek olmuş, elde edilen ganimetin 1/5’i (Beşte biri) devlet hazinesine aktarılmış ve geri kalan ganimetlerin savaşa katılanlara dağıtılması, daha sonraki savaşlara katılımı artırıcı bir etken olmuştur. UHUT SAVAŞI (625) Mekkeliler Bedir Savaşı'nın intikamını almak ve Şam yolunun güvenliğini sağlamak amacıyla savaşa çıkmışlar. Savaş Müslümanların lehine devam ederken, okçuların yerini terk etmesi yüzünden büyük kayıplar verilmiştir. Savaşın Sonucu -Mekkeliler, galip gelmelerine rağmen hedeflerine ulaşamadılar. -Mekkeliler, tek başlarına Müslümanları yok edilemeyeceğini anladılar. -Hz. Peygamber'in askeri yönü ve dehası ortaya çıkmıştır. -Medine'deki Yahudilerin Ben-i Nadir Kabilesi, Mekkelilerle iş birliği yaptıkları için Mallarına el kondu ve kendileri de Medine'den sürüldüler. HENDEKSAVAŞI (627): * Medine'den çıkarılan Yahudilerin de kışkırtmasıyla Müşrikler Müslümanlara son bir darbe vurmak amacıyla Medine'ye saldırmışlardır. * İranlı sahabe Selman-ı Farisi'nin teklifiyle Medine’nin etrafı hendeklerle çevrilmiştir. Mekkeliler ve Yahudiler başarılı olamamışlardır. Savaşın Önemi: Mekkelilerin son taarruzudur. Bundan sonra savunmaya çekilmiş ve aralarında fiili bir çatışma olmamıştır. İslamiyet, Arap oymakları arasında hızla yayılmıştır. Savaş sırasında Mekkelilerle bu defa da Mekkelilerle Ben-i Kureyza Kabilesi iş birliği yaptığı için Medine'den sürüldüler. HUDEYBİYE ANTLAŞMASI (628): * Müslümanların Kabe'yi hac maksadıyla ziyaret etmek istemeleri, Müşriklerin buna müsaade etmemeleri üzerine yapılmıştır. BAHÇELİEVLER CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ -9.SINIFLAR İSLÂM TARİHİ- Bu antlaşmaya göre: 1. On yıl süreyle savaş yapılmayacak, 2.Hac ziyareti ertesi yıl yapılacak, 3.Mekke'den Medine'ye sığınanlar kabul edilmeyecek, Medine'den Mekke'ye sığınanlar ise iade edilmeyecek, 4.İsteyen Arap kabilesi Hz. Muhammed ile isteyen de Kureyşliler ile anlaşma yapabilecek, fakat her iki taraf da himayesi altındaki kabilelere askeri yardım yapmayacak. Savaşın Önemi: Mekkeliler, Müslümanların siyasi varlığını hukuken tanımışlardır. İslamiyet barış ortamında hızla yayılmış ve Mekkelilerin ileri gelenlerinden birçoğu Müslüman olmuştur. Not: Anlaşma Müslümanların aleyhine görülmesine rağmen zamanla Müslümanların lehine dönmüştür. Bu yüzden Mekkelilerin anlaşmaya muhalefet ederek anlaşma şartlarını çiğnemeleri nedeniyle anlaşma bozulmuştur. Bunun üzerine anlaşmadan kısa bir süre sonra Peygamberimiz Hz. Muhammet tarafından Mekke fethedilmiştir. HAYBER'İN FETHİ (629) Müslümanlar Medine’ye göç ettikten sonra Yahudi kabileleri ile anlaşma yapmıştı. Yahudi kabilelerinin Müslümanlara karşı Mekkeliler ile anlaşması ve şehrin dışarıdan gelen saldırılara karşı korunmasında Müslümanlar aleyhine faaliyet göstermeleri sonucunda, Medine’den çıkarılmışlardır. Hayber Yahudilerinin Hendek Savaşı’nda Mekkelilerin kışkırtmaları ve desteklemeleri ve Müslümanların ticaret faaliyetlerini engellemeleri Hudeybiye Barışı’ndan sonra Müslümanların Hayber üzerine sefer düzenlemesine neden olmuştur (629) Yahudilerin merkezi olan Hayber, Suriye ticaretinde önemli bir yere sahipti. Hayber'in fethi ile Şam ticaret yolunun güvenliği sağlanmıştır. Mekkelilerin önemli bir müttefiki saf dışı bırakılmıştır. Hayber’in fethiyle Yahudilere son darbe vurulmuştur. MUTE SAVAŞI (629) *Müslümanların Kuzey'e giden bir elçisinin Bizans'a bağlı Gassaniler tarafından öldürülmesi üzerine bölgeye ordu gönderilmiştir. Hz. Zeyd komutasında Lut Gölü’nün kuzey doğusunda Mute denilen yerde Bizans ordusu ile savaş yapıldı. Savaşın Önemi: İslam ordusu komutanları, arka arkaya şehit olmuştur. Hz. Peygamber savaşa katılmamıştır. Bu Savaş Müslümanların Bizans ile yaptığı ilk savaştır. DERS ÖĞRETMENİ: VEDAT AKBULAK MEKKE'NİN FETHİ (630) *Hz. Muhammed (s.a.a.) Hudeybiye Antlaşması’nın bozulması üzerine 10 bin kişilik bir orduyla Mekke üzerine sefer başlattı. Direnemeyeceklerini anlayan Mekkeliler şehri teslim etmişlerdir. Savaşın Önemi Kimsenin malına ve canına dokunulmamıştır. Bütün putlar kırılmıştır. Genel af ilan edilmiş, Mekke’nin ileri gelenleri Müslüman oldular. Müslümanlarla Mekkeliler arasında siyasi mücadele sona erdi. Arap Yarımadası'nın fethi kolaylaştı. HUNEYN SAVAŞI (630) * Mekke'nin fethi üzerine diğer müşrikler aralarında anlaşarak sefere hazırlandılar. * Bunun üzerine bu kabileler üzerine harekete geçildi. * Huneyn mevkiinde yapılan savaşta Müslümanlar pusuya düşürüldü. Ancak Hz. Muhammed Hz. Ali'nin çabalarıyla toparlanan Müslümanlar rakiplerini yenmeyi başardılar. Müslümanlar karşısında başarısız olan Arap kabileleri Taif’e sığındılar. * Savaşa yeni Müslüman olan Mekkeliler de katıldılar. TAİF SEFERİ (630) *Huneyn Savaşı'ndan sonra Taif üzerine sefere çıkılmıştır. *Taif Kalesi kuşatılmasına rağmen alınamamıştır. *Bir süre sonra Taifliler kendi istekleri üzerine Müslüman olmuşlar. TEBÜK SEFERİ (631) Güçlü Arap boyarının, Bizans’ın desteğiyle savaşa hazırlandıkları haberi üzerine Hz. Muhammed, Tebük üzerine yürüdü. Böylece Bizans’a gözdağı verildi. * Tebük civarındaki bir çok Arap kabilesi İslamiyet'i seçtiler. * Hz. Peygamber'in son seferidir. VEDA HACCI VE HZ MUHAMMED (S..)’İN VEFATI * Hz, Peygamber 632'de Veda Haccı'nı yaparak burada “Veda Hutbesi’ni okudu. Müslümanlara önemli mesajlar verdi. * 8 Haziran 632'de vefat etti. * Vefatı sırasında İslamiyet tüm Arabistan'a yayılmıştır. * Böylece İslam tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Hz. Muhammed'in ölmeden sonra Hz. Ebubekir'i halife seçtiler Not: Hz. Muhammed Mescid-i Nebevi diye anılan mescidin Ravza-i Mutahhara (Cennet Bahçesi) ‘ya gömüldü. Hz. Muhammed döneminde bütün Arabistan İslam Dini’ni kabul etmişti. DÖRT HALİFE DEVRİ (632-661) * Bu dönemde Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali sırayla halife seçilmişlerdir. * Bu döneme Hulefa-i Raşidin Devri de denir. HZ. EBUBEKİR DEVRİ (632-634) * Yalancı peygamberler ve zekat vermeyenlerin isyanı bastırılmıştır. * Bütün Arabistan'da dini ve siyasi birlik yeniden kurulmuştur. Hire Beyliği fethedilmiştir. * İslam ordusu Şam’ı alır. * Yermük Savaşı'nda (634) Bizans ordusu yenilgiye uğratılmıştır. * Savaşlar sırasında birçok hafız şehit olduğundan Kur'an-ı Kerim kitap haline getirilmişti. Ridde olayı: Dinden dönenler. HZ. ÖMER DEVRİ (634-644) * Yermük Savaşı'nın kazanılmasıyla (636) Suriye'nin fethi tamamlanmıştır. Bu dönemde İslâmiyet en parlak dönemini yaşamıştır. * Bizans Orduları Ecnadin Savaşı’nda yenilgiye uğratılarak; Suriye ve Filistin ele geçirildi (636). İran, Irak ve Mısır’ın Fethi: * Hz. Ömer devrinde İranlılarla yapılan ilk savaşta (Köprü Savaşı) Müslümanlar yenilmiştir (634). * Müslümanlar Kadisiye (636), Celula (637) ve en son Nihavent (642) Savaşı'nda İranlıları yenilgiye uğratmış ve İran toprakları fethedilmiştir. NOT: Müslümanlar İran'ın fethiyle Horasan sınırına ulaşmış ve Türklere komşu olmuşlardır. * 642'de Mısır'ın fethini tamamlamıştır. *Filistin ve çevresinin fethi için Amr İbnü’l As görevlendirildi ve şehir kan dökülmeden fethedildi. * Bu dönemde Bingazi ve Trablus da fethedilmiştir. Hz. Ömer Devri özellikle İslam Devleti’nin örgütlenmesi açısından oldukça önemlidir. Bu dönemde; İlk düzenli ve daimi ordu kuruldu. Adliye teşkilatı oluşturulmuş ve kadılar görevlendirilmiştir. Düzenli ve güçlü bir ordu kurulmuş ve önemli ordugâh (Cünd) şehirleri inşa ettirmiştir. Ülke yönetim birimlerine ayrıldı ve merkezden gönderilen valiler atandı. İkta sistemi uygulandı. Hicri takvim kullanılmaya başlandı. BAHÇELİEVLER CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ -9.SINIFLAR İSLÂM TARİHİ- Beytü'l-Mal (Devlet Hazinesi) oluşturuldu. DERS ÖĞRETMENİ: VEDAT AKBULAK Hz. Ali (a.s) halife olunca Muaviye Hz. Ali’nin halifeliğini tanımadı ve Muaviye ‘de Şam’da halifeliğini ilan etti. Bunun üzerine “Cemel Olayı'ndan sonra Muaviye üzerine hareket edilmiştir. HZ. OSMAN DEVRİ (644-656) Hz. Ömer’in önerdiği altı kişi arasından seçilir. Halifeler arasında aşırı zenginliği ve soyunu korumasıyla tanınır. Dönemin önemli olayları * Doğuda ilerleyen Müslümanlar Harzem ve Horasan'ı ele geçirmiş ve Türklerle karşı karşıya gelmişlerdir. Hazar Türkleriyle yapılan savaşta İslâm Ordusu yenilmiştir (652). * Libya'nın geri kalan kısımları ve Tunus ele geçirilmiştir. * İlk İslam donanması oluşturuldu ve donanmanın başına Muaviye getirildi. * Akdeniz'deki adalara sefer düzenlenmiş ve Kıbrıs vergiye bağlandı, Rodos adası ise fethedildi. * İlk deniz savaşı 655'te Bizans'la yapılmış ve Bizans donanması yenilgiye uğratılmıştır. * İslam fetihleri geniş bir coğrafyaya yayıldığından, tartışmaların önlenmesi amacıyla Kur'an-ı Kerim çoğaltılmıştır. Devletin toprağından ve hazinenin gelirinden, soyundan olan Emeviler’e büyük paylar verir. Bu durum, Müslümanlar arasında hoş karşılanmaz. Sonunda ayaklanmalar baş gösterdi ve Hz. Osman şehit edildi. * Bu dönemde Bizans'la önemli mücadeleler yapılmıştır. * İslam tarihindeki ilk iç karışıklıklar bu dönemde çıkmıştır. * Ayaklanmalar Hz. Osman'ın şehit düşmesiyle neticelenmiş ve İslam dünyasındaki huzursuzluk artmıştır. Hakem Olayı: * Siffin savaşı uzadı ve sonunda Muaviye taraftarları yenilmek üzereyken Muaviye Amr İbnü’l As’ın tavsiyesi ile bir hile yaparak Kur’an sayfalarını askerlerin mızraklarının ucuna taktırdı ve Kur’an aramızda hakem olsun.” dediler. Hz. Ali, bunun bir hile olduğunu söylediyse de Hz. Aliyi askerleri dinlemedi ve sorunun çözümü hakemlere bırakıldı. Muaviye adına seçilen Amr İbnü’l As ve Hz. Ali adına seçilen Ebu Musa Eş’ari olayı çözemediler olayı daha da içinden çıkılamaz hale getirdiler. Sonuçta; * Hakem Olayı Müslümanların üçe bölünmesine yol açmıştır. 1. Hz. Ali taraftarları 2. Maviye taraftarları 3. Hariciler Hariciler, Nehrevan’da toplanarak isyan ettiler. Hz. Ali tarafından Nehrevan Savaşı’nda yenilgiye uğratılmış ve büyük bölümü yok edilmiştir. * Hz. Ali bir harici tarafından şehit edilmiştir. Hz. Ali (a.s)'ın yerine Hz. Hasan halife seçildiyse de bu Şam valisi Muaviye tarafından kabul edilmedi. Hz. Hasan ile Muaviye arasında çıkan savaştan Bizans tehlikesi nedeniyle Hz. Hasan savaştan çekildi. * Hz. Hasan'ın Muaviye'nin halifeliğini tanıması ile Dört Halife Devri sona erdi ve Emeviler Devri başladı. HZ. ALİ DEVRİ (656-661) Halifeler içinde en aydın ve hoşgörülü olan Hz. Ali’dir. Ensar ve Muhacirler Hz. Ali’yi halife seçtiler. Cemel Vakası (656): de Emevi ailesi ve Hz. Muhammed’in eşi Ayşe, Talha ve Zübeyr buna karşı çıktılar ve Hz. Osman’ın öldürülmesi ile ilgili olarak Hz. Ali’yi suçladılar. Hz. Osman’ın katillerinin bulunarak cezalandırılmasını istediler. Bunun üzerine yapılan savaşı (Cemel Vakası "Deve Olayı") Hz. Ali kazanmıştır. (656), Savaşta Talha ve Zübeyr öldürülür. Savaştan sonra Hz. Ali; başkenti Kufe'ye taşımıştır. Sıffin Savaşı (657) -SORU -CEVAP Soru: Hz. Ali dönemi diğer halifelere göre dış fetihler yönünden durgun geçmesinde, içerde hangi siyasi olaylar neden olmuştur? Cemel (Deve Olayı); Hz. Ali ile Talha, Zübeyr ve Hz. Ayşe arasında olmuştur Nehrivan Savaşı, haricilerle olmuştur. Sıffin Savaşı; Şam valisi Muaviye ile Hazreti Ali arasında olmuş savaş hakem olayı ile daha da çıkmaza girmiştir. Yukarıdaki bu iç karışıklıklar nedeniyle bu dönemde dış fetihler yönünden durgun geçmiştir? Soru: İslam tarihinde Hakem olayı nedir? TEST SORULARI: Soru 1. İslâmiyet’ten önce Araplar Kâbe’yi ziyaret amacıyla Mekke’ye gelirlerdi. O dönemlerde Mekke’de panayırlar kurulurdu. Yukarıdaki bilgiler, Mekke’nin aşağıda verilen alanlardan hangilerinde önemli bir merkez olmasını sağlamıştır. A) Hukuk-Eğitim B) Din-Ticaret C) Sanat-Edebiyat D) Mimari-Tarım E) Şiir-Askerlik Soru 2. Mekke’lilerin Müslümanlar üzerine yapmış oldukları son sefer aşağıdakilerden hangisidir? A) Taif Seferi D) Uhut Savaşı B) Hendek Savaşı E) Hayber’in fethi C) Huneyn Savaşı Soru 3. Müslümanların elde ettiği ganimetleri bir plan dahilinde paylaşmışlar ve bu uygulama sonraki İslâm devletlerinde de geçerli olmuştur. Yukarıdaki uygulama aşağıdaki savaşlardan hangisinin sonucunda meydana gelmiştir? A) Uhud B) Hendek C) HayberD) Mute E) Bedir Soru 4. Aşağıdakilerden hangisinin İslâmiyet’in yayılmasına olan katkısı diğerlerine göre daha azdır? A) Medine’ye hicret edilmesi B) Kur’an-ı Kerim’in çoğaltılması C) Mekke’nin fethi D) Hudeybiye Antlaşması E) Uhud Savaşı Soru 5. Hz Muhammed(SAV) Medine’ye hicretten sonra buradaki iç mücadelelere son vermiştir. Burada yaşayan Müslüman, Musevi ve putperest Arapları bir araya getire- rek vatandaşlık antlaşması yapmıştır. Bu anlaşma ile bu di-ni gruplar eşit haklara sahip olmuşlar, ibadet ve törenleri-de serbestçe gerçekleştirmişlerdir. Bu bilgilere göre; I. Medine’de güven ve emniyet sağlanmıştır II. Farklı inançlara sahip insanlar uzlaşmışlardır. III. Yahudiler yapılan antlaşmayı ihlâl etmişlerdir. Yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) Yalnız I E) Yalnız III Soru 6. I. Sıffin Savaşı II. Kerbela olayı III. Hakem olayı Bu gelişmelerin en önemli sonucu olarak aşağıdaki-lerden hangisi gösterilebilir? A) Dört Halife devrinde gerçekleşmesi B) Ülkenin eyaletlere bölünmesi C) Müslümanların arasında ayrılıkların ortaya çıkması D) Muhafız teşkilâtının kurulması E) Arap Yarımadası’nda siyasi birliğin sağlanması BAHÇELİEVLER CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ -9.SINIFLAR İSLÂM TARİHİ- Soru 7. I. Bedir Savaşı II. Habeşistan’a hicret edilmesi III. Hudeybiye Antlaşması IV. Hz Ebubekir’in halife seçilmesi V. Muaviye devrinde İstanbul’un ……………………kuşatılması Yukarıda verilen olayların ortak özelliği olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) İslâmiyet’in yayılması yavaşlamıştır. B) İslâm tarihinde Cumhuriyet rejimine geçilmiştir. C) İslâm Devleti’nde teşkilâtlanma gerçekleştirilmiştir. D) İslâm Tarihinde kendi alanlarındaki ilk gelişmelerdir. E) İslâm Devleti’nin sınırları genişlemiştir. DERS ÖĞRETMENİ: VEDAT AKBULAK Soru 13. Aşağıdakilerden hangisi İslâm Devleti’nin gelir kaynakları arasındayer almaz? A) Ganimetler B) Öşür ve Haraç C) Cizye D) Vakıf gelirleri E) Zekât Soru 14. İslâm Devleti’nin temellerinin atıldığı olay aşağıdakilerden hangisidir? A) Mekke’nin fethi B) Hudeybiye Barışı C) Hicret D) Bedir Savaşı E) Uhud Savaşı Soru 15. Müşriklerin Müslümanları resmen tanıdığı olay aşağıdakilerden hangisidir? A) Bedir B) Uhud C) Hendek D) Hudeybiye E) Mekke’nin fethi Soru 8. Aşağıdaki bölgelerden hangisinin Dört Halife döneminde fethedildiği söylenebilir? A) İran B) İspanya C) Kırım D) Maveraünnehir E) Fransa Soru 9. Dört Halife dönemine “Cumhuriyet Devri” de denilmesi bu devrin hangi özelliği ile ilgilidir? A)Yöneticilerin halkın içinden çıkması B) Halifelerin seçimle işbaşına gelmesi C) Herkese düşünce hürriyetinin tanınması D) Meclis niteliğinde divan teşkilâtının varlığı E) Yahudi ve Hıristiyan halka inanç hürriyetinin tanınması Soru 16. Aşağıdakilerden hangisi İslâmiyetten önce Arabistan’da kurulmuş devletlerden biri değildir? A) Main B) Seba C) Himyeri D) Sasaniler E) Tedmürler Soru 10. İslâm dünyasında uzun mücadelelerden sonra yönetimi ele geçiren Emeviler ilk olarak güçlü bir saray muhafız alayı kurmuşlardır. Emeviler’in bu uygulamasının aşağıdakilerden hangisine yönelik olduğu söylenebilir? A) Yeni fetihlerin yapılmasına B) İç güvenliğin sağlanmasına C) Otoriter ve baskıcı bir yönetim oluşturulmasına D) Halkın yönetime katılmasına E) Önemli görevlere Arapların getirilmesine Soru 17. I. Sıffin Savaşı II. Cemel Vakası III. Kerbelâ Olayı IV. Puvatya Savaşı Yukarıdaki olayların kronolojik sıralaması aşağıdakilerden hangisidir? A) II, I, III ve IV B) IV, III, II ve I C) I, II, III, IV D) III, IV, II ve I E) II, I, IV ve III Soru 11. Emeviler devrinde İslâm ordularının Orta Asya’da ilerlemelerini kolaylaştıran en önemli etken olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Ordugâh şehirlerin kurulması B) Moğolların batıya yönelmeleri C) Türklerin İslâmiyeti kabul etmeleri D) Türklerin Çinlilere karşı Araplarla ittifak kurmaları E) Maveraünnehir’de siyasi birliğin olmaması Soru 18. Müslüman Arapların Avrupa’daki ilerleyişleri hangi olayla son bulmuştur? A) Prut Savaşı B) Puvatya Savaşı C) Hicret D) Sıffin Savaşı E) Nihavend Savaşı Soru 19. Aşağıdakilerden hangisi İslâm Devleti’nde siyasi üstünlüğü arttıran gelişmelerden biri değildir? A) Kudüs’ün fethedilmesi B) Cemel Savaşı C) Hudeybiye Antlaşması D) Fetihlerin yeniden başlaması E) Düzenli ordunun kurulması Soru 12. Abbasi ailesinin Emeviler’e karşı çıkardığı isyan Arap olmayan Müslümanlar tarafından da desteklenmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında; I. Emeviler’in Arapçayı resmi dil ilan etmeleri II. Ülkenin eyaletlere ayrılması III. Emeviler’in Arapları diğer milletlerden üstün …………….görmeleri Soru 20. Emeviler’e ait özelliklerden hangisinin Abbasi Devleti döneminde de devam ettiği söylenemez? A) Arap ırkının üstünlüğünün esas alınması B) Saltanat sisteminin devam ettirilmemesi C) Arap parasının kullanılması D) Mimarinin gelişmesi E) Arapçanın resmi dil olarak kullanılması Gelişmelerinden hangilerinin doğrudan etkili olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III CEVAP ANAHTARI 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 B B E E A C D A B C E C D C D D A B B A BAHÇELİEVLER CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ -9.SINIFLAR İSLÂM TARİHİ- DERS ÖĞRETMENİ: VEDAT AKBULAK EMEVİLER DEVRİ (661-750) Dört Halife Dönemi’nden sonra İslâm Dünyası’nın egemenliği Emevi ailesine geçti. Emeviler ırkçı bir politika izlediler. Kendilerini üstün sayarak diğer kavimlere karşı düşmanca bir tutum sergilediler. Arap olmayan Müslümanlara özellikle Türklere çok sert davranmaları İslamiyet’in Türkler arasında benimsenmedi. Silah gücüyle zorlayarak Müslümanlığı kabul ettirmeye çalışmışları, kan dökücü tutumları Emevilerin sonunu getirmiştir. Emevi soyundan olan Muaviye'nin Miladi 661’6e halife olmasıyla İslam tarihinde Emeviler Dönemi başladı. Muaviye döneminde İstanbul iki defa kuşatıldı 668 yılında karadan yapılan kuşatma da başarısız oldu. 674 yılında bu defa denizden kuşatıldı ama yine başarısız oldu. Çünkü; - İstanbul denizden kalın zincirle kapatılmıştı. Karadan güçlü ve kalın surlarla çevriliydi. Ayrıca Rumların sahip olduğu karada ve suda yanan Rum ateşi vardı. * Devletin kurucusu Muaviye (661-680) dir. * Merkezi Şam'dır. * Maveraünnehir bölgesine yapılan akınlarla Semerkant ve Buhara ele geçirilmiştir. * İslam Devleti'nde ilk kez posta teşkilatı ve muhafız birliğini oluşturmuştur. * Ölmeden önce oğlu Yezit’i halife seçmesi halifelik saltanat haline dönüşmüştür. Yezit'in halifeliğine bazı itirazlar olmuş ve bundan dolayı Yezit döneminde iç karışıklıklar yaşanmıştır. Yezit Devri (680-683) . * Hz. Hüseyin ve Abdullah b. Zübeyr, Yezit'in halifeliğini tanımadılar. Küfelilerin daveti üzerine yola çıkan Hz. Hüseyin 10 Ekim 680'de yakın akrabaları ile birlikte Kerbela'da Yezit’in askerleri tarafından şehit edildi. Bu olaya Kerbela Olayı dendi. Kerbela Olayı denilen bu vakıadan sonra İslam dünyası -Hazreti Ali taraftarları ve -Muaviye taraftarları şekilde kesin olarak ikiye ayrıldı. *Kerbela Olayı Müslümanlar arasındaki ayrılıkları kesinleştirmiş ve Sünni-Şii ayırımını ortaya çıkarmıştır. Abdülmelik Devri (685-705) * İç mücadelelere son vermiş, Abdullah b. Zübeyr isyanını bastırdı. *Kuzey Afrika'nın tamamına hakim olunundu. Horasan ve Anadolu üzerine ordular gönderilerek fetihlere devam edildi. *Arapça resmi dil oldu. *bu dönemde ilk para basıldı (Dinar; altın para ve dirhem; gümüş para). Bu ekonomik alanda yapılan en önemli gelişme olmuştur. Not: Daha önce Sasani ve Bizans parası kullanılıyordu. * Türklerle en şiddetli çatışmalar bu dönemde yaşandı. Velid Devri (705-715) * Kuteybe b. Müslim komutasındaki İslam orduları Maveraünnehir bölgesinde, Buhara, Semerkant gibi birçok yeri Türklerden aldı. * 711 yılında Tarık b. Ziyad komutasındaki bir ordu İspanya'ya geçerek Vizigotları Kadiks Savaşı’nda yenilgiye uğrattı. Emevi orduları kısa zamanda İspanya’yı ele geçirdiler. Müslümanlar, İspanya’ya Endülüs adını verdiler. 732 yılında Pirene dağlarını aşarak Fransa’ya giren Arap ordular, Puvatya Savaşı’nda yenilgiye uğrayarak tekrar ispanya’ya çekildiler. * Kısa bir süre içinde Pirene Dağları'na kadar olan yerler fethettiler. NOT: 732 yılında yapılan Puvatya Savaşı'nı Müslümanlar kaybetmiş ve Avrupa içindeki ilerleme durmuştur. Pirene Dağları sınır olmuştur. Emevilerde Halk; Emevilerin son zamanlarında yönetim bozulmuştu. Arap milliyetçiliğine dayalı bir politika izleyen Emeviler, Arap olmayan diğer Müslümanları azat edilmiş köle anlamına gelen mevali diyerek küçümsemişlerdir. Onlardan ağır vergiler almanın yanı sıra devlet ve ordu yönetiminde görev vermediler. Emeviler döneminde halkı dört sınıfa ayrılırdı; 1. Müslüman Araplar: Müslüman olan Araplar kendilerini üstün görmüşler. 2 Mevali: Müslümanların Arap olmayanlarına azatlı köle anlamına gelen mevaliler denilmiştir. 3. Müslüman olmayan halka (Gayri Müslümlere) ise "zimmiler" denmiştir. 4. Bir diğer sınıf ise Kölelerdi. İslamiyet; köleliği kaldırmaya yönelik önemli adımlar atmıştır. Ama buna rağmen kölelik yine de devam etmiştir. Emevilerin Yıkılışı: Horasan bölgesinde bulunan Türk asıllı Ebu Müslim tarafından çıkarılan ayaklanma İran ve Irak’a yayıldı. Hz. Muhammed (s..)’in amcası olan Abbas soyundan gelenler bu ayaklanmaya destek verdiler. Abbasi soyundan Abu’l Abdullah, Ebu Müslüm tarafından halife ilan edildi. Mısır’a kaçan Halife II. Mervan’ın yakalanarak öldürülmesi sonucunda Emevi Devleti sona erdi. Emevilerin Yıkılış Nedenleri: 1. Araplar dışındaki toplumlara ırkçı bir yaklaşım içinde olmaları, 2. İç çekişmeler, 3. Harici ve Abbasioğullarının yıkıcı faaliyetleri 4. Merkezi yönetimin zayıflaması, Emevilerin Genel Özellikleri 1.Yönetim saltanat haline dönüşmüştür. 2. İslam mimarisi Hıristiyan mimari ile yarışacak düzeye gelmiştir. 3. İlk defa Avrupa'da fetihlerde bulunulmuştur. 4. Devlet merkezi Kûfe’den Şam’a taşınmıştır 5. Ülke eyaletlere ayrılarak yönetilmiştir. Bu uygulama ile ülkenin yönetiminin kolaylaştırılması amaçlanmıştır. 6. Halifenin güvenliği için muhafız alayı kurulmuştur. 7. Posta teşkilatı kurulmuştur. Bu teşkilatın kurulması isyanların zamanında öğrenilmesi ve bastırılmasını sağladığı için ülkede bütünlüğün korunmasını kolaylaştırmıştır. 8. Abdulmelik döneminde ilk İslâm parası basılmıştır. Bundan önce Bizans ve İran paraları kullanılıyordu. Abdulmelik’ten önce para basılmıştı fakat bu paralar Sasani ve Bizans tarzında idi. 9. Abdulmelik döneminde Arapça resmi dil olarak kabul edilmiştir. Böylece çeşitli bölgelerde farklı resmi dillerin kullanılması yasaklanmıştır. Bu durum Arapçanın yaygınlaşmasına ve uluslar arası bir nitelik kazanmasına yol açmıştır. Hukuk davaları bu çağda mahkeme defterlerine kaydedilmeye başlandı. Divan’ül Haraç: Devlet gelir ve giderlerinden sorumlu kurum oluşturuldu. Divan’ül hatem: Resmi yazışmaları yürütmekle görevli kurumlar oluşturuldu. Emevilerde Mimari: Emeviler döneminde İslam mimarisi, Avrupa mimarisi ile yarışabilecek seviyeye ulaştı. Ortaya çıkan bu yeni mimari süsleme sanatına “Arabesk” denildi. Ayrıca Mimari sanatta ebru, hat, ve tezhip de gelişmiştir. Dönemden günümüze kalan Mimari Yapılar: Emeviye Camisi (Şam), Amr İbnü’l As Camisi (Mısır) ve Seyd-i Uleba Camisi (Mısır) BAHÇELİEVLER CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ -9.SINIFLAR İSLÂM TARİHİ- DERS ÖĞRETMENİ: VEDAT AKBULAK TÜRK- ARAP İLİŞKİLERİ ENDÜLÜS EMEVİLERİ (756-1031) * Abbasilerin Emevi Devleti’nin varlığına son verdiği dönemde bu aileden olan Abdurrahman, İspanya’ya giderek Endülüs Emevi Devleti’ni kurdu. Kurtuba, Endülüs Emevilerinin başkenti hâline geldi (756). Abdurrahman hem Abbasilerle hem de Franklarla mücadele etti. Endülüs Emevi Devleti en parlak dönemini II. Abdurrahman ve II. Hakem zamanında yaşadı. III. Abdurrahman'dan (912-961) itibaren hükümdarlar halife unvanını da kullanmaya başlamışlardır. Böylece İslam dünyasında aynı dönemde üç halifelik ortaya çıkmıştır. Bunlar; Bağdat’ta; Abbasiler, İspanya’da; Endülüs Emevileri Mısır’da Fatimiler aynı dönemde halifelik unvanını kullanmışlardır. Endülüs Emevilerinin tarihteki rolleri siyasi olmaktan çok bilim ve kültürel gelişmelere önem verdiler. Kurtuba’da kurulan Medrese’ye Avrupalılar öğrenci göndermiş ve İslâm kültürünü tanıma fırsatını bulmuşlardır. * II. Hakem’in ölümünden sonra ülkede karışıklıklar yaşandı. Son Halife III. Hişam'ın, saltanatı terk etmesiyle taht kavgaları yüzünden devlet bölünerek yerine 14 beylik kuruldu (1031). Bu topraklar üzerinde kurulan bu devletçiklere Tavaif-i Mülük denilmiştir. Bunların içerisinde en önemlisi "Gırnata" merkezli Beni Ahmer Devleti'dir. Bu devlet 1492'de yıkılmıştır. Osmanlı Devleti bu dönemde Cem Sultan Olayı'yla meşgul olduğundan buradaki Müslümanlara gereken yardım gönderilememiştir. Oruç Reis ve kardeşi Hızır Reis (Barbaros), İspanya’da kalan son Müslümanları gemilerle Kuzey Afrika’ya ve Yahudileri ise Selanik’e taşıdılar. Bilgi Notu: Avrupa’da 250 yıl hüküm süren Beniahmer Devleti, İslam kültürünün İspanya ve Avrupa’da yayılmasında, bilim ve sanatın gelişmesinde, Avrupa’daki Rönesans hareketlerinin başlamasına neden olmuştur. Sicilya ve Endülüs’te kurulan medreseler aracılığıyla Avrupa’ya İslam dünyasındaki yeni gelişmeler aktarıldı. Birçok Hristiyan öğrenci bu bölgedeki medreselerde eğitim gördü. Bu medreselerin mimari şekli, ders programları, öğretim metotları taklit edilerek Batı üniversitelerinin çekirdeği oluşturuldu. Türk-Arap münasebetleri, Hz. Ömer zamanında başladı. Bu dönemde İran’daki Sasani Devleti’ne son veren Araplar, Ceyhun Nehrine ulaşarak Türklerle karşı karşıya geldiler. Hz. Osman döneminde İslam Orduları Kafkaslardan geçerek İstanbul'a saldırmak istediler. Hazarlar buna izin vermedi. Bu nedenle Hazarlarla Hz. Osman'ın komuta ettiği İslam ordusu yenilerek geri püskürtüldü. Türkler ile Araplar arasındaki mücadeleler Emeviler döneminde şiddetlendi. Baykan, Buhara, Semerkant ve Kaşgar gibi önemli Türk şehirleri Arapların eline geçti. Göktürklerin yeniden güçlendikleri dönemde Kül Tigin, Maveraünnehir’deki bazı yerleri Araplardan geri aldı. Türgişler zamanında da Türk Arap savaşları devam etti. Emeviler Zamanında Türk-Arap İlişkileri: Hz. Osman zamanında Müslümanların Horasan ve Harzem’i ele geçirdikleri sırada, Göktürk Devleti yıkılmış ve yerine Türgeşler Devleti kurulmuştu. Bu dönemde Türklerle Araplar arasındaki büyük çarpışmalar (Emeviler Zamanında) başladı. Kuteybe Bin Müslim yönetimindeki Araplar, Ceyhun ırmağını aşıp Maveraünnehir’e girerek Baykent’i ele geçirdiler. Araplar, Türk illerinde yaşayan halka sert ve acımasız davrandılar. Türklerden birçok kişiyi öldürdüler. Halka ağır vergiler yüklediler. Türk kentlerini yakıp yıktılar, harabeye çevirdiler. Bu durum, Türklerin Emeviler’e karşı direnişe geçmelerine neden oldu. Bu sırada Türgeşlerin başında bulunan Su-lu Han, karşı saldırıya geçerek Türk kentlerini birer birer geri aldı. Horasan ve İran içlerine kadar akınlar yaptı. Ancak bir ayaklanma sonucu Su-lu Han rakibi Bağa Tarkan tarafından öldürüldü. Taht kavgası yüzünden Türkler yıprandılar. Bağa Tarkan zamanında da Türk-Arap savaşları devam ettiyse de Bağa Tarkan Araplara karşı pek başarılı olamadı. Bağa Tarkan Emevlirere yenildi ve Emeviler’in Horasan valisi tarafından öldürüldü. Onun ölümünden sonra Araplar, Maveraünnehir’e kesin olarak yerleştiler. Emevilerin Arapları diğer Müslümanlardan üstün tutmaları sebebiyle Türklerin kitleler halinde İslâmiyet’i kabul etmeleri mümkün olmadı. Emevilerin yönetiminden memnun olmayan Türkler, Ebu Müslüm yönetiminde ayaklandılar ve Abbasileri destekleyerek Emevilerin yıkılmasında önemli rol oynadılar. ABBASÎLER (750-1258) * İlk halifeleri Ebu'l-Abbas Abdullah'tır. Onun ölümünden sonra kardeşi halife oldu. * Daha sonra yerine Ebu Cafer Mansur geçmiştir. Bağdat şehri bu dönemde Abbasiler tarafından kurularak başkent yapılmıştır. * Bu dönemde kültürel alanda önemli faaliyetler gerçekleştirilmiştir. * Yunan ve Hellenistik eserler ilk kez Arapçaya çevrilmiştir. Talas Savaşı (751): Müslümanlar, Horasan’ı aldıklarında Türkler dağınık durumdaydı. Göktürk devleti yıkılmış; Türgiş devleti parçalanmak üzereydi. Türkler, Çin baskısı altında eziliyordu. Eme Devleti yıkılmış yerine yeni kurulan Abbasi devleti vardı ve bu iç karışıklıklardan faydalanmak İsteyen Çinliler 1 milyon bir güçle Yakın Doğu’ya saldırdılar. Türkler; Çinliler karşısında Araplar’la birleştiler. Savaşın kaderini Türkler değiştirdi ve Araplar kazandı. Bu savaş, Türkler’i İslamlığa yaklaştırdı. Talas Savaşı, İslam dinin Orta Asya’da siyasal egemenliğini sağlayan bir olaydır. Vezirlik makamı kuruldu ve İran kökenli vezirler yönetime getirildi. En tanınmış İran kökenli Vezir Halid Bin bermek’ti. Devletin adli, idari, mali, askeri gibi her türlü kararların alındığı divan örgütü Hz. Ömer döneminde ilk defa kurulmuştur. Emeviler dönemindeki divan örgütü Abbasiler döneminde daha da geliştirilerek yenileri kuruldu. Bunlar: Divan-ı İnşa: Yönetim işlerine bakardı. Divan-ı Adl, adalet işlerine bakardır. Divan-ı Mezalim: halkın şikayetlerini dinler ve sorunlarına çözüm getirirdi. Divan-ı Tevki, valilerin hesap işlerini takip ederdi. Divan-ı Bir: Vakıf işlerini yürütürdü. * En parlak devir Harun Reşit dönemidir. * Bizans vergiye bağlanmıştır. Lüks ve zenginlik doruğa çıkmıştır. Harun Reşit, Malatya’dan Tarsus’a kadar Bizans sınırına yakın kurduğu şehirleri güvence altına almak için yeni yerleşim yerleri kurdu ve bunların adına “avasım” dendi. Böylece Türkler sayesinde Suriye ve Irak’ın kuzeyi ile Anadolu’nun güneyini Bizans saldırılarına karşı korumayı planlamıştır ve bunda da başarılı olmuştur. BAHÇELİEVLER CUMHURİYET ANADOLU LİSESİ -9.SINIFLAR İSLÂM TARİHİ- * Harun Reşit’ten sonra yerine sırayla oğlu Emin ve Me'mun daha sonra da Mutasım halife oldular. Her üçü döneminde bilim ve sanat alanındaki çalışmalara büyük önem verdiler. Me’mun döneminde Bağdat’ta bilimsel araştırma merkezleri olan “Dar’ül Hikmeler” açtı. Devrin en büyük gözlem evi ve kütüphanesi bu dönemde açıldı. Yine bu dönemde bilim ve felsefeye önem verilmiştir. * Bağdat'ta bir rasathane açılmış ve Cebir (Matematik) ilmi kurulmuştur. * Mu'tezile mezhebi bu dönemde ortaya çıkmıştır. * Halife Mutasım zamanında Türkler'e büyük önem verilmiştir. (Özellikle askeri alanda) * Türkler için Samarra şehrini kurmuşlardır. * Bizans'a karşı "Avasım" denilen sınır kentlerini oluşturmuşlardır. Abbasilerin Zayıflaması ve Yıkılması * Yetenekli kişilerin başa geçememesinden dolayı merkezi idare zayıflamıştır. * Görünüşte Abbasi Devleti'ne bağlı, siyasi olarak tamamen bağımsız devletler ortaya çıkmıştır. Tavaif-i Müluk denilen bu devletlerin önemlileri şunlardır: Mısır'da: Tulunoğulları, Akşitler, Fatımiler, Eyyubiler, Memlükler, İran'da: Tahiriler, Safariler, Büveyhoğulları, Maveraünnehir'de ise: Samanoğulları'dır. Abbasiler zayıflayınca Büveyhoğulları'nın etkisine girmiştir. Gazneli Mahmut Büveyoğullarının Abbasi Halifesine yönelik tehlikesini (945) bertaraf edince Halife tarafından Gazneli Mahmud’a “Sultan” unvanı verilmiştir. Yine Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, de Abbasilere Büveyoğulları tehlikesi karşısında yardım etmiştir (1055). Bu durum Abbasi Devleti’nin ömrünü 250 yıl uzamasına neden olmuştur. Abbasiler'in Genel Özellikleri 1.Irkçı politika izlememişler. 2.Emevilerin gücüne ve ulaştıkları sınırlara ulaşamadılar. 3. Divan teşkilatını ve vezirlik makamını kurmuşlardır. 4.Abbasi Devleti'nin yıkılmasıyla Abbasi halifeliği Memlüklerin himayesine girmiş ve bu durum Yavuz'un Mısır Seferi'ne kadar (1517) devam etmiştir. DERS ÖĞRETMENİ: VEDAT AKBULAK IX. yüzyılın ortalarından itibaren Abbasi halifeleri güçlerini kaybettiler. Bu tarihten sonra Türk Komutanlar istedikleri halifeyi görevden almışlar ve istedikleri Abbasi ailesinden birini halife yapmışlar. Türk komutanları uzak eyaletlerin valiliklerini aralarında paylaşmışlar, ancak halife üzerinde etkilerini kaybetmemek için görev yerlerine vekil valiler göndermişler. Bu durum bir süre sonra Abbasi Devleti’nin parçalanmasına yol açmıştır. Bundan sonra Abbasi halifeleri sadece dini otoriteyi temsil etmişler, siyasi otorite Türk hükümdarlarının eline geçmiştir. İran'da İlhanlı Devleti'ni kuran Hülâgu Han, Bağdat’a yaptığı seferle Abbasi Devleti'ni yıkmış ve Abbasi soyuna mensup olan bütün sülaleyi kılıçtan geçirerek Abbasi Devlet’ini yıkmıştır(1258). Abbasiler Döneminde Türk-Arap İlişkileri: Abbasilerin yönetime gelmelerinden sonra Türk-Arap ilişkilerinde yeni bir dönem başladı. Türkler Abbasi devletinde önemli görevler aldılar. Türkler Talas Savaşında Çinlilere karşı Arapları desteklediler. Bu olaydan sonra Türk-Arap ilişkileri dostça gelişmeye başladı. İlk olarak Karluk, Yağma ve Çiğil Türk boyları İslâmiyet’i kabul ettiler. IX. yüzyıldan itibaren gelişen münasebetler sonucu Türkler büyük kitleler halinde İslâmiyet’i kabul etmeye başladılar. X. yüzyılda Türklerin en büyük boyu olan Oğuzlar, Müslüman oldular. Müslüman olan Oğuzlar, diğer Oğuz boylarından ayırt etmek için Müslüman Türk anlamına gelen “Türkmen” adı verildi. Türkler, Abbasi devletinde vezirlik, ordu komutanlığı, valilik gibi önemli görevler aldılar. XI. yüzyılda İslâm dünyasının liderliği Türklerin eline geçti. ÖZET - 750 yılında Emevileri yıkarak, Ebu’l-Abbas Abdullah tarafından Bağdat başkent olmak üzere kuruldu. - Abbasiler Emevilerin aksine ırk ayrımı yapmadılar. Bu dönemde birçok Türk Abbasilerde önemli görevlere geldi. - Abbasiler bilime önem verdiler. Harezmi gibi birçok bilgin bu dönemde yetişti. - Abbasiler Türk askerleri ve aileleri için “Samarra” Şehrini kurdular. Türklerin Müslüman Olmaları: - Araplarla Çinliler arasında yapılan “Talas Savaşı”nda (751)Türkler Arapları desteklemişlerdir. Araplar savaşı kazanmıştır. - Bu savaştan sonra Türkler İslamiyet’e geçmeye başladı.