SAXE : B "CUMHURIYET~M~Z~N GO. YlllHA ARMAIAN KAY SERI-1983 ŞİA VE DOGUŞU Yrd. Doç. Dr. Ahmet Vehbi ECER A) KELiME VE TERİM OLARAK ŞİA : Şia kelimesi bir fikir veya kişi etrafında toplanmayı, bir fikir veya kişiye yardım edenler topluluğu olu.şt:ı,ırmayı ve bir fikrin, gurubun veya bir görüşün ortağı olmayı ifade eder. Kur'an-ı Ker1m'de bu kelime fırka fırka, gurup gurup, bölük bölük olan, benzer, _kendi taraftarları, tarafını tutan anlamlannda kullanılır (1). Birçok hadis-i Şeriflerde de bu kelime lügat anlamına uygun bir biçimde geçmektedir (2). Terim olarak bu keUmenili anlamı ise : Hz. Muhammed '(S.4S.) 'in vefatından sonra Hz. Ali'nin· ve çocuklarının meşru halife; Hz. Ali'nin Hz. Muhammed'den sonra insaniann en üstünü olduğunu ileri sürenlerin oluşturduğu topluluktur (3). Ebu'I-Ha.san el-Eş'ari mezhepler tarihiyle ilgili eserinde şiilerle ilgili olarak : cıüruara şia denmiştir. Çünkü onlar Hz. Ali'ye tabi olmuşlar ve onu Tanrı elçisinin diğer ashabına takdim etmiş (üstün görmüş) lerdir (4) ıı demek suretiyle Şia'nın özelliklerini açıklar. Dr. İrfan Abdülhamid ise, Şia'nın tarifi konusunda İbn Hazm el-Endelusi (Öl. H/456., M/1063) 'nin açıklamasını beğenir ve bu konuda onun eksikBiz bir tarif verdiğini kabul eder (5). İbn Hazm şunları yazar: 1. el-En'am/59, bS, 159; el-Hicr/10; el-Kasas/4, 15; er-Rfım/32; Sebe/54; elKamer/ 51; es-Saffat/ 83; Bak: Muhammed Fuad Abdülbaki, el-Mu'cem ül-Müfehros Ii Elfaz il-Kur'~n il-Kerim, Mısır, 1945, 398; Ebu'i-Kasım elHüseyn el-Muhammed er-Ragıb el-Isfehani ,el-Müfredat fl Garib el-Kur'an, M1sır, 1961, 270 · 271. 2. Bak: A. J. Wensi!tok, Concordance et Indices de La Tradition Musulmane, Leiden, 1955, III, 228. 3. Bak: R. Strothmann, Şia, İA (İslam Ansiklopedisi), XI, 502; Seyyid Şerif Ali b. Muhammed el- Cürcani, Kitab üt-Ta'rüat, Mısır, 1283, 88. 4. Ebıı'l-Hasan eJ-Eş'ari, Makalat ül-İslamiyy1n ve İhtilaf ül-Musalün, Kahire, 1950, I, 65. S. Dr. İrfan Abdülhamid, Drasat fi'l-Firak ve'l-Akaid il-İslamiyye, Ba~dad, 1967, 10. 131 ı ı ~ ' ., konularda görüş birliğine varan herkes, müslümanIann anlaşamadıklan başka konularda bunlara uymasa bile şiidir : Hz. Ali (R.A), Tanrı Elçisi (S.A.S.)'nden sonra insanların en üstünüdür; kendisi ve sonra da çocukları halifeliğe en layık kişiler­ dir. Andığımız bu iki hususta başka türlü inanca sah\p olanlar «şii» değillerdir (6) .» «Şia ile şu Muhammed b. Abctilkerim b. Ebibekr Ahmed eş-Şehristani (Öl : 548/1153), el-Milel ve'n-Nihal'inde Şia ile ilgili olarak şöyle bir açıklamada bulunur: ö_zellikle Hz. Ali'ye tabi olarak etrafında toplananlardır. Onlar, (Hz. Ali'nin)· imarnet ve hilafetinin gizli veya açık olarak nass ve vasıyyet ile sabit olduğunu söyleyehlerdir. Gene onlar, imametin, Hz. Ali'nin çocukları dışına çıkamıyacağına, eğer çıkarsa bunun ancak ya zulmen veyahutta takiyye (gizleme, ısır) sebebiyle olabileceğine inanmışlardır (7) » «Şia, İbn Haldun (Öl: 808/1405) MUKADDİME adlı esetinde şia hakkında daha anlaşılır biçimde ve derli - toplu açıklamayı yapar : sayılabilecek şu «Bil ki, Şia'nın lügat manası arkadaş, ve etba demektir. Halef ve seleften olan fakih ve mütekellimin şii ve şia tabiderini bir ıstılah olmak üzere Ali ve oğullarına taraftarlık edenlere tahsis etmişlerdir. Bütün şii mezhepleri imametin, ümmetin düşünce ve oyuna bırakması doğru olan umumi maslahatlardan ve ümmetin tayini ile caiz olan işlerden olmadığı hakında bir fikirdedirler. Bunu ititfakla kabul etmişlerdir. Bunlara göre imarnet dinin temeli ve islamlığın direği olduğu için Peygamberin bunu ihmal etmesi, bunu ümmetin düşünce ve oy'una bırakması doğru değildir. Peygamber ümınetine imaını kendisi tayin eder. İmam, büy-ük ve küçük her türlü günab,lardan uzak ve korunmuş (masum) olmalldır. Bundandolayı Peygamber kendisi bizzat Ali'yi ümmetine imam tayin etmiştir (8) .» Şimdiye kadar naklettiğimiz umumi görüşleri benimseyenlere Şia adı verilmekte ve bunlar da kendi aralannda ayrı fırkalara bölünmektedirler. 6. Ebu Muhammed Ali b. Hazm el-Endclusi, Kitab ül-Fasl (Fisal) fi'l-Milel ve'l-E1wa vc'n-Nihal, Kahire, 1321, II, 113. 7. Muhammed b. Abctilkerim eş-Şehristaıll, el-Milel ve'n-Nihal, Kahire, 1961. Muhammed Seyyid Geylani neşri, I, 146. 8. İbn Haldun, MLtkaddiınc, Çev:: Z. Kadirl Ugan, İstanbul, 1954, I, 525-526. 132 B) ŞİA'NIN ORT~YA ÇIIUŞI VE ÇIKIŞI SIRASINDAI\:İ KAl~ARTERİ : Şia'n1n doğuşu hakkında' -za~nan bakımından- değişik görüşler il:eri sürülmliştür. Bazı yazarlal!a göre Hz. Muhammed'in sağlığında Şia, ortaya çıkmıştır. l)iğer bazı yazatlara göre de Hz. Muhammed'in vefatından sonrfl- zuhur etmiştir. Şiiliği.n, Resulullah'ın zamanında, O sağ iken meyda:rıa geldiği görüşünde olan en eski yaz~rlarclan birisi Ebu Muhammed el- Hasan, b. Musa en-Neırbaliti (Öl. 300~1:2) 'dir. O, <<F'İRAK 'QŞ-ŞİA)) adlı eserinde şöyle der : <d:lk Şia fırkası Ali b. Ebi Talib i\leyhisselam'ın mezhebidir. (Bunlar}, Nebi (S.A.S.) nin zamanında ve O'ndan sonra da Ali (Ona selam olsun) taraftarlah (Ş,iatq ~l.i) olarak adlandırılrmş­ lardır ... >) (ıj) Nevbahti giÔi Şii asıllı yazarlar bu mezhebin genellikle Resulüllah'ın (S.A.S., sağlığınaa doğduğunu ve Resulullah'ın sağlığın­ d'a. Hz. Ali'nin üstiiıilüğünü kabul eüerek omrn etirafında 'Qir topluluk (şta) oluşttırduğunu kabul etler ve savunudaF". Hz. Ali'nin cesareti, kahramanlığı, fulası a,nlatılır, o:nun ü:stünlüğünü ifçı,cte eden a.yetler ve Peygamberin hadisleri üzerinde yorumlar yaparlar (lO) J.\;!u..tıamıned el-Hüseyn Alu Ii;~if il-Gıta (1876- 1954) Hz. Ali'yi «Hz. Peygam~erin sözlerini şerh ve tefsir eden, hikmetlerini, hüküm:lerini tebliğ e.demı büyük bir insan olarak tanıtılırken Hz. Pey., gamber zama:rıJnda onun bu büyüklüğünü farkegen ve enu takdir eden azımsanın1yacak bir topluluğun varhğma işaret eder (ll). Kitab;nın bir ba.ş),{a yerinde ise gayet açık bir biçimde Ş:U ifadeyi buluruz : y 9. Ebu Muhammed el-Hasan b. ·Musa en-Nevbalıti, Firak üş-Şia, Necef, ' 195'9, 39. 10. Bak : Abdülbakiy Gülpına~Jı, Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şillik, Istanbul, 1979, ~ v.d. Abdülbaki Gölpınarlı, 100 Soruda Tüi:kıye:de .Mez. hepler v.e T<itika'tlar, İstanbu1, 1969, 17 vd. 11. Muhammed el-Hüseyin Alu K'aşif il-Gıt-s, Asl üş-Şia ve üsuJüha Necef, 1965, (14. baskı), 84; Bu eserin Abdtilbaki Gölpınarlt tara:fmdan «CAfERİ MEZHEBi VE ESASLARI - YERY.ÜZÜ VE HÜSEYiN 'tOPRAGI - GERÇEK ALEVİLİK» (Minnetoğlu yayını, İstanbul, 1966) adıyla tetcümesi .' yapılmışsa da bendeki arapça nüsha ile yaptı.ğım karşılaştırmada bir çok yerlerde atlamalar tesbit ettrgim için .adıgeçen tercümeden faydalanmayı ınahzurlu buldum. · 133 <ıİslam tarlasına şiilik tohumlanın saçan ilk kişi İslam şeria­ tının ~ahibinin bizzat kendisidir. Yani humlan ile beraber ve yanyana birlikte şiilik tohumlan İslam to:. saçılınıştır (12) .» Yazarlardan büyük bir çoğunluğu ise Şiiliğin, Tanrı Elçisinin vefatından sonra meydana çıktığım anlatırlar. Şiilik, diğer İslam Mez..lıepleıinin doğuşlanndan ayn düşünülemez. İlk itikadi mezheplerden Haricilik ile birlikte doğduğu söylenebilir (13). Tarihçi İbn Haldun Şiiliğin, Peygamberin vefatından sonra hilafet - imarnet meslesi üzerine çıktığı kanaatindedir (14). İbn Nedim (Öl. 385/995) 'in kanaati de Hz. Ali ile Talha, Zübeyr ve Hz. Aişe (Allah onlardan razı olsun) arasındaki mücadelenin başlamasıyla birlikte Şia'm:ı;ı ortaya çıktığı doğrultusundadır. O, şunları yazar: «Talha ve Zübeyr, Hz. Ali'ye karşı çıkıp Osman b. Affan'ın kanını talep etmediği gerekçesiyle ona sırt çevirdikleri zaman Ali Aleyhisselam bunların her ikisinin Allah'ın emrine dönmelerini sağla..lllak için dövüşmeye (mı.icadeleye) karar vermişti. İşte bu sırada Hz. Ali'ye tabi olanlara Şia dendi. Çünki Hz. Ali (O'na selam olsun) bunlara: «Benim şiam» diyordu. (15) » Mısırlı yazar Ahmed Emin, <<FECR tlL-İSLAM» adlı eserinde: «Nebi (S.A.S.) vefat ettikten sonra bazı topluluklar, Peygambere halef olmaya en layık olan O'nun ehl-i beyti'dir, görüşünü ortaya attıkları zaman bu, şia'nın ilk nüvesi olmuştur» der (16). Başka bir sayfada ise : <<Görüldüğü gibi bu fırka Nebi (S.A.S.) 'nin ölümünden sonra kurulmuş ve zamanla Hz. Osman'a dil uzatılmasıy­ la büyümüştür (1 7) >> demek suretiyle Şia'nın doğuş zamanı hakkında fikrini belirtir. Doç. Dr. Yaşar Kutluay yazdığı kitaplarında şiiliğin tarih sahnesinde görünüşünü Hz. Muaviyenin İrak valileri Mugire b. Şu'be es-Sakafi ve Ziyad b. Ebihi'nin H/50- 51 (M/670671) yıllarındaki davranışıarına bağlar. Ona göre Sıffin savaşın12. el-<iıta, 82. 13. İslamda itikadi mezheplerin doğuşuyla ilgili doktora tezi: Doç. Dr. Yaşar Kutluay, İslamiyette İtikadi Mezheplerin Doğuşu, Ankara, 1959. 14. İbn Haldun, I, 525. 15. İbn en-Nedim, el-Fihrist, Beyrut, 1978, 249. 16. Ahmed Emin, Fccr ili-İslam, Mısır, 1964, 266; Bu kitabın türkçe tercümesi Ahmed Serdaroğlu tarafından yapılmış, Diyanet İşleri BaşkanhıP Din İşleri Yüksek Kurulu emekli üyesi Osman Keskioğlu'nun «Takdim>> iyle yayınlanmıştır: Fecrü'l-İsltlm (İslamın Doğuşu), Ankara, 1976, Kılıç Kitabevi Yayım. 17. Ahmed Emin, 278. 134 dan sonra Ali b. Ebi Ta.lib'in çevresinde toplanan müslümanlar <<ke.. lirnenin ıstılahi değil, lügavi anlamında onun taraftanı> durumunda idiler. Ancak Hz. Ali taraftarlarının c<bir teşkilat olarak» ortaya çıkması bu valilerin hareketleriyle başlar (18). Çağdaş yazarlardan Dr. İrfan Abdülhamid ise bu konudaki görüşünü şöyle ortay8, koyar: «Benim görüşüm şudur ki; siyasi ve fikrl bir mezhep olarak şiiliğin yapısı halifelik konusunda nas ve tayin nazariyesine inanınayla birlikte ortaya çıkmıştır. Bu nazariye o mezhebe öyle bir özellik kaazndırmıştır ki bununla Şia diğer mezhep ve hareketlerden aynlır. Ben şiiliğin, böylece, temelde bu nazariye ile bağlantılı olduğunu ve hala da bu bagın devam ettiğini görüyorum (19) .>) Hz. Muhammed (S.A.S.) 'in vefatından sonra ortaya • çıktığını kabul eden yazarlar oldukça yekün tutmaktadır (20). Ancak. burada da _dikkatten kaçırılmama.Sı gereken hususlar vardır. Hz. Ali'nin sağlığında meydana gelen Hz. Ali taraftarlığını ve Hz. Ali sevgisini bir mezhep hareketi, mezheple ilgili bir zümreleş­ me olayı olarak görmemek yerinde olur. Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığ­ lah'nın işaret ettiği gibi : «Hz. Ali'nin bütün müslümanlarca teslim edilen şapsi meziyetleri, ilmi, takvası, kahramanlığı, ceıSare- , ti ve Hz. Peygamber (S.A.S.) 'in amcasının oğlu, Medine'de kendisine kardeş kıldığı kimse ve damadı oluşu söz konusu olduğu taktirde, bu hususlarla ilgili ilk tezahürlerLn daha Rasulullah (S.A.S.) ın sağlığında mevcud olması fevkalade tabii ye doğrudur. Ancak bu tezahür, bir fırka veya ayrı bir zümre teşkil etmek şeklinde değil, manevi bir bağlılık ve samimi bir dostluktur» (21). Şia hareketinin siyasi bir ziLmreleşme ve bir teşkilat olarak tarih sahnesine çıkı.şının İrak Valisi Mugire b. Şu'be es-Sakafi'nin, camide hutbe esnasında Hz. Ali'yi lanetlernesi üzerine itiraz eden Hucr b. Adiyy ve buna iştirak eden toplulugıin oluşması olayına (50/~70) bağlaŞia'nın 18. Doç. Dr. Yaşar Kutluay, İslam ve Yahudi Mezhepleri, Ankara, 196S, 7S vd.; Tarihte ve Günümüzde İslam Mezhepleri, Konya, 1968, 106 vd. 19. Dr. İrfan Abdülh1'm1d, ıs. 20. Prof. Dr. N. ·ça~atay - Prof. Dr. İ. Agah Çubukçu, İslam Mezhepleri Tarihi · I, Ankara, 1965, 48 vd.; Prof. Dr. Philip K. Hitti, Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi, Çev: Prof. Dr. Salih Tuğ, İstanbul, 1980, II, 388; W. Montgomery Watt, İslfunl Tetkikler İslam Felsefesi ve Kelamı, Çev : Dr. Süleyman Ateş, Ankara, 1968. 30 vd.; Nebile Abdülmun'im Davud, Neş'et üş­ Şiat il-İmamiyye, BaMad, 1968, SO vd. 21. Doç. Pr. Ethem Ruhl F:ı~Ialı, Çağımııda İtjkadi İslam Mezhepleri, İst., 1980, 88. 135 yan Doç. Dr. Yaşar Kutluay'ın görüşü (22) inandırıcı bulunmamaktadır. Bu mezhebin siyasi zümreleşmesinin Hz. Hüseyn'in şe­ hadetinden sonra başladığını savunan E. Ruhi Fığlah'nın görüşü bize daha inandırıcı gelmektedir. O'na göre «... En erken Hz. Hüseyin'in şehadetinden sonra siyasi bir temayül olarak efkar-ı umumiyye oluşturulmaya ba§lanmıştır, denebilir. Özellikle 65/684 yıl­ larında fiilen ortaya çıkarak Hz. Hüseyn'in intikamını almak üzere toplanan ve onun yardımına gelmedikleri için dövünerek tövbe 0ct~nlcrin oluşturduğu Tevvabun (tövbe edenler) hareketi; Şia'nın bir ıstılah haline geli~inin, yani İslam içinde siyasi bir kitleleşme hareketinin başlamakta oluşunun ilk tezahürleridir (23) .» Gerçekten bu olay bir zümreleşmenin gözüktüğü olaydı. 65/ 685 yılında Süleyman b. Surad el-Huzai'nin yönetiminde toplanan bazı insanlar askeri bir harekata hazırlandılar. Hz. Hüseyin'e ihanet edişle­ rinden pişmanlık duyduklarını göstermek istediler ve Hz. Hüseyin'in intikamını almayı da üstlendiler. 16.000 kişi olmaları gerekirken ancak bin kişi bir araya gelebildi ve Kerbelada, Hz. Hüseyin'in türbesi etrafında 24 saat ağlayıp çırpındılar. Daha sonra orayı terkettiler ve Ubeydullah b. Ziyad'ın ordusu tarafından kılıçtan geçirildiler. (26) Daha sonraki tarihlerde siyasi ve itikadi birlik gösteren bu hareketi kendi aralarında bölünmelere uğrayacaktır. C) şia ŞiiLİK HAREKETİNİN TEMELLERİ: Şiilik kadar değişik kaynaklara dayandınlmak istenmiş ve bu konuda birçok yorumlar ortaya konulmuştur. Aslında böyle bir mesele sadece Şia için bahis konusu değildir. Genel olarak İslam mezheplerinin doğuşunda bütün mezhepler için dış tesirlerden bahsedilmiştir. İslamiyeti benim·ıSeyenlerin, İslamiyete aykırı olmadıklarını zannettikleri, eski din ve kültürlerindeki bazı unsurları devam ettirmeleri akla aykırı gelmemektedir. Bunun yanında İslam Dini ile, özellikle, semavi dinhareketi, doğu~ undan zamammıza 22. Kutluay, İslam ve Yahudi Mezheplcri, 75; Tarihte ve Günümüzde İslam Mezhepleri; 106. 23. Fıglalı, 88- 89. 24. Bu konuya dikkati çeken yazarlar vardir : Bak : Ahmet Cevdet, Kısas-ı Enbiya, Hazırlayan: Mahir İz, İstanbul, 1972, III, 272- 276; Julius Wellhausen, Arap Devleti ve Sükutıı, Çev : Prof. Dr. Fikret Işıltan, Ankara, 1963, 89- 90; Prof. Dr. W. Montgomcry Watt, İslam Düşüncesinin teşek­ kül Devri; Çev. : E. Ruhi Fığlalı, 1981, 59- 60; Mes'udi, MürU.c üz-Zeheb, Beyrut, 1966, III, 93 - 95. 136 ler arasında paralel görüşlerinmevcudiyetide yadırganmamalıdır. Bir elinin yaşanınası ve inanç sisteminin benimsenmesinde farklı kültürlerin ve coğrafi §artlann meydana getireceği ayrılıklan da unutmamak yerinde olur. Bu sebeble bir Mutezile mezhebinde dış tesirler ve diğer dinlerin etkisi nasıl araştırılmışsa (25), başka mezheplerin ve özellikle Şia'nın doğuşunda da yabancı unsurlarm tesiri hususunu konu edinenler bulunmuştur. Ancak ilk İslam mezheplerinin doğuşunda dış etkilerin hiçbir tesiri olmadığını ıSaYU­ nanlar da vardır. Doç. Dr. Yaşar Kutluay ((İSLAMİYETTE İTİKA­ Dİ MEZHEPLERİN DOÖUŞUıı adlı doktora tezinde, mezheplerin doğuşunda hiçbir yabancı unsurun rol oynamadığı kanaatini savunur görünmekte ve << ••• münakaşa ve bunun neticesi ortaya çıkan fikir ayrılıklanmn menşei, doğrudan doğruya İslam cemiyetidir. Münakaşa ve anlaşmazlık konuları cemiyette fiilen mevcut bulunmaktadır; yabancı din ve fikir sistemlerini teemmül ederek, üzerinde zihin yaracak mesele aramaya lüzum yoktur (26) ıı der. Tezinin sonuç "bölümünde ise, yabancı unsurlarınİıslam mezheplerine yön ve hız verdiğini kabul ederek özetle şunları yazar : « .. .İslamiyette siyasi ve itikadi tırkalaşmayı başlatan sebep, bizatihi İslamiyet ve İslam cemiyetidir. Daha sonraları bu fırkala­ rın gelişmesinde başta Yunan fel-sefesi olmak üzere, hristiyanlığın, yahudiliğin, buclizmin, brahmanizmin ve eski İran dinlerinin ve bu din mensubu milletierin tefekkürlerinin tesiri olmuştur. Fakat bu tesirler, yeni bir hareketi başlatmamışlar, her cephesiiye üniversel bir din olan İslamiyetin bünyesinden (!oğan hareketlere hız ve yön vermişlerdir (27) .» Şia'nın doğuşu ve oluşması, gelişmesi hakkında bazt görüşler Bu görüşleri kısac.a özetleyecek, bir başka yazımııda Osmanlılar devrindeki Şia'nm özellikleri üzerinde duracağız. Arap yazarlardan Ahmed Emin'in Şia üzerindeki farklı kaynaklarm etkilerine işaret eden şu cümleleri dikkat çekicidir : vardır. «Yahudi, Hristiyan ve ~ecusi gibi başka unsurların İslfimiyete girmeleri ile Şia yani bir mahiyet almıştır. (İslamiyeti kabul eden) bütti.n bu milletler, herbiri Şia'yı kendi dininin boyası'yla boyamış­ tır : Yahudi Şiayı Yahudi boyaısıyla, Hristiyan hristiyanlık boya23. Bak: Zühdi Hasan Carullah, et-Mu'tezile, Kahire, 1947, 20-28. 26. Kutluay, İslfuniyette İtikad! Mezheplcrin Doğuşu 68. 27. Kutluay, aym kitap, 75. 28. Alımed Eı:nin,, 278. 137 ' 1 ·sı.yltt,7 di~eFleri de ayrı bir boyayla; boyarnışiardır. 'İslamtyete giren. · ıerin en Çoğu Fars (Iranhj 'lar olduğu iÇin Fars'Iann Şii'liğe tesiri , -daha ç.cık olmuştur- (28) .» · ' ' ~ .• . Bu genel girişi ~aptıktarı .Sonra Şia'nın, aı:ap asıllı .olduğ'u fikrini ileri .sürenle;rin mevcudiyetine işaret · ,edelim. B~nlara gö:r;e büyük fetih hareketie~i ara:plar.da, ruhi Y\3l· madcÜ sıkıntılaı;a sebep olmuş,tlJr. Bu sıkintı ·ve tilihrandan kurtulmanın manevi yeteneklere sahip, gü~ahiardan k:Qrunmuş (ınasurn) bir lider ·(imam) lı:ı zuhuruyla mümkün 0labHece~ 11krine sarılan araplar Şia'nın doğ~ası­ na sebep olniu§lardır.. Aynea .ilk şiHe,r ~emen Arapla,rıdır. Yemen ·arapları :amsında, İslamdan önce,. ~eraşe1i ';xolunu takiP, eden ni.a ddi vemal'ievi otoritenin sahibi ' ıfir krallık . Şistemi mevcuttur. Bu' eski "'inanıŞı, İslamahdini 'bir şekilde şok up müslümaQ.lar arasintla Hu .ge:.. 1-enek ve. "inam.Şı yaşatmak istemj,şlerdir '(29). Batılı. yazarlardan Henrf.Masse b_wgö~rüşe.,i.Ştfrakil'li '<<Şi1ltğin (frani~olmayıp) arap kö,ı'R:enlt ·oıauğunu ~ustaea. bir ifa,deyle . hatıı:l8;tmak faydasız değildir .w ' .. ' . ' i<. ,. (30) >) cütnlesıyle anlatır. 'W. Mon:tgomery- Watt ise . meseleye <cilk k< Şj'Uikte Arap .~issesiıı.. başlı:ğ} ~tmcia dokurnı~ ye Şimiari yazar ,; .... ' ' • . .ı; ' « .. :tık 'tarihi . kayn.al{ı:arın wıtka.tnce , ineelehJhesi, nk şiilik oUiyıa.rına: ilk çlef~ a;rapla.r .arasmda tast1apdJğıİıı gösterir. Özellikle Erneviler t:}eV,rind~ki )syaı'i.ların · reislerind(m pekçoğu· «Ehl.,i · Beytı~ "in · intlkaminı, fa'ffliyıet prqğraml;:irma . . tentel ~hedef kıld~· .ıaı;; bu ise tipi kP.ir arap fikridi~; Ehl-i Beyb'in özel vasıflara ·sahip oldu~u ,§eklh:ıd~ki · d,afla iler:r bin fikir -i~i 'bU fi~lr şeref ~eref­ :sizli{{ gibi 1Y,i v~J.t.ôtü v-Mıfların,:.a ırs) .otafak aile :'soyundan geçtiği yplundal~. i müşterek .,. inanGırta -uygi::ınd.m:- umutniyetle' bu, . . . ... ·l< ' ~ i't- • • ''i -~ - ' .ve ';. nı::t:nla: birleştirHdL . ~ ya; ' ' ' ?;rap (31) ıı ~ .. , . . ,, , . .§ia'nıı:ı ka;yna;ğını Semavi ainlerde İiris.tiyaıHık, :fYahudilik vener iki$iif.cte ara:yanlar vaf'dm P.t of. Dr. Phili_R'K. Hitti, Şia ile · HrJstiyanlı}i ~rasında bi:m:zet1ik .bu-ıur·· (32.) . Ona gore, Hz. ·Ali ve çocuklannın Il)asum ..im:.arnhğı inancıyla. <<-Roma .K.atoliŞ:. Kilisesi'· <nin S~n Pete-r :v;e onun yerini alş.;nlara kfırşı gösterdiği (33) >> bağlı.~ ~ . .. Dı;; İrf<,ın Abdülharnid, 31. , , HeJilri. l:Vh~ss~, L'tsla:in, Paris, . 1940, 150.' Prof V-{. Montgomeı:y: Wıatt, İsl~p:>: ,Düşüncesinip Teşel(.kül Devri,, Çev.: E. ~uJU, :Efığlal.l, Ankara, 1:981, 48:· Pr:~LDr,. Bhiiip K..Hitt,.J, SiyaSi ve Kültürel İslam 'Farihi; Çev: Prof. p r. Sahh Tuğ, İst.anöu,l,. 1-980, II, 3881 692. ·· Hitti{ I!,.. 38& " ' lık a.rasında aÇık bir:·benzerÜk 'iardır. Gene op.un iracleszyle·: <<Daha sonra ortaya çı-Kıp geli,Ştigi ' şekl:iyle Ve·,y eni bir hürriyet V,'e saadet meydamna. yol açacak kıJrtancı. bir lideri beklemek inanışını içme alan Mell:Cli :Hipotezi, hiç şÜphesiz Hristiyari kilisseinin ortaya attığ_ı :1\t.tesih..ve bununla ilgili .fikir ve akiqe1erin (:M:essianic ideas) yankılanmasıı.ıı bize·· diişündürür (34}n Dr. İrfan Abdillhami.a bu görüşe sahir> bazı başka ya2:arl?:rıiı isi$.lerlııi ve . gör'üşlerini zikreder (S5l . Şia'nın kaynağını Yahudflikte, görepler az değildir.. Özellikle bu !{onuya, eski mezhepler tarihi y~zarlari da katılırlar. Meşela Abdülkahir el-Bağdadi (Öl: 429/ 103tl.) kitaBının «Ashab üf.,'fenasühı> bölümünde Yahudilerdeki tenasÜh inancına işaret'te İslam fırkalarından &avıl:ıa:a.illan ,sayar (36). Sebeiys,e'yi aı:ılar . ' .. ayiu inancı . tırken . de şöyle bir· ifade ku1Ianır ~ · , · ( .. ; . ""' -· ... ~ ",( ~ (!SOllfa onlara (:KU:fE:Hilere) Te\d:atta 'her Ne15i'nin bir vaıSi'Si bulunduğınlu, .AWnin Muharpmeçl (S.A.SJ 'itı. vasisi ve Muham,.. mea:m,Nebile:rin:en :ha'yı:rıısı oıuş~ gibA ~ii·nın de~ ~as~ıeritı e~ ha- . yırhsı olduğu husuşlarıri.i buldugutıu (Apctıillah b. Sebe') S"öyledi (37}.» . . . i/ . ., .. < {,.., . ' Şii .inarr~Iı. Nivbahti, Sel!ıeiy;yetyi?aruatJrken ç6k·açık bir biçim-' de «Rafızifiğin aslı YahUdillkt.e h alınm:ıŞ~ırı? cü:dılesin1 (38) k.u l!anır. İbrı l}jazm da Kaysa:rij~y.e,:yt an,:ıatl:rken ~ahu<lilerin 'y,oıunu tuttuklarını açıklar (39} ,. BatUı yfı:z~r,larqan L Friedlander,:I. Gold.,. zilier, J. W~Uhausen .. , gib( araştırıeılar· qa bu 'gôr\ışü .; desteklerler· (40' . Doç ,Dr. : ~aşar Kut~uay, Y~hudi Me.ztiep~eri f.l e İ$la,m :M,ez- ·. -hepl~ri arasın,da: paralel gör,Ü.şler tesbit edeı:. O'na ,g öre Nübiivet .ve . peygamber, Me'h di, ric'art ve hüluf gibi konularda 'iki dlıi arasında ilk anda p9;ralelliklerin varlığı söylenepilirse de b,u konudaki görüşlerin mahiyetleri incelendiği zaman, bu konudaki iddialar İslanıiy:etin .ve özellikle Ş~'nın Y:ahu:dilikten etkUenqiğiıii ah- Mesih - 34. Hitti, n, 390. · 35. Dr. İrfan Ahaülhamid, 29 -.30. 36: Ebu Mansur Abdilikahir b,. Tahir -b. Muhıunmed el-Ba:ğdadi, el-Eark Beyn ·el·Fırak, Kahire, l948, (Muhammed Muhyiddin Abdülhamld neşri), 272~ lürkçe tercümesi : ~Doç. Dr-. E; Rulfr .ı;'ığlalı; Mezhepler Arasındaki Fark~ lar, İstanbul, 1979, 247. · 37. Bağdadl, 235.i Tüikç~si, 213 · 214. 38. Nevbiüıtı, 44.' · 39. Jbn Hazm el-pndelfısi, III, 180. 40. Df . İrfan A:bdülhamid, 27- 29; Ahmed 'Emir>;. 277. 1'39 latmaya yeterli sayılamaz durumdadır (41) . Abdülbakıy Gölpınar­ lı da Şia'da Yahudi tesirlerini arayanlara karşı çıkar ve bu konudaki görüşleri reddetmek için savunmalar yapar (42). Birçok araştırıcılar şiilik hareketini İrani bir temele bağlamış­ lardır (43). Hanri Masse'ye göre şiiliğe, İran kökenli oluşun yakıştı­ rılması veya maledilmesinin sebebi Şii'liğin XVI. yüzyılda İran'da devlet din\ olmasıdır (44). Mısırlı yazar Ahmed Emin İran etkisi ile ilgili olarak şunları yazar : tenasühü kanaati, Allah'ın cisirnleş­ tirilmesi ve hulul fikri görülür. Bunlar İsla.m öncesi Brahmanlar, felsefeciler ve mecusilerce bilinen hususlardı. Farslardan bazı..ları Şiilik perdesine bürünerek Emevi Devleti ile savaştılar. _Halbuki onların içlerinde araplıktan ve arap devletinden, istiklaJ.leri için çalışmalanndan tikıSinmekten başka birşey yoktu. (Bu hususta) Makrizi şöyle der : Bilmiş ol ki birçok gurupların İslam inancını bırakmalannın sebebi şudur: Farsların devletleri geniş, bütün milletlerden zengin ve kendilerini hürler ve efendiler diye anarak kendilerini çok büyük, başkalarını da kendilerinin köleleri sayarlardı. Onlar araplar tarafından devletlerinin yıkıldığını gördüler. Halbuki İranllların nazarında Araplar dereceleri çok aşağı bir milletti. Devletlerinin araplar tarafından yıkılınası kaygulannı artırdı. Çeşitli zamanlarda savaşarak İslamiyete olan kin ve düşmanlıklan­ nı gösterdiler... Bu yenilgilerden sonra hileye başvurmayı faydalı buldular. Onlardan bazılan İslamiyeti kabul etmiş gibi göründü. Peygamber ailesine sevgi ve Hz. Ali'nin uğradığı maziurnluğu büyük göstererek şiilere kendilerini sevdirdiler. Bundan sonra şillerle çeşi~li yollara saparak şiileri de doğru yoldan çıkardılar (45) .» «Şiiliğin altında ruhların Dr. R. Dozy ise motifler üzerinde durur ve arap üstünlüğüne karşı İran'lıların duyduğu nefret duygusunun rolüne işaret eder. Ona göre İran'lılar mutlak tabi olmaya alışmışlar, hükümdarları için verasetten başka yol düşünmemişler, hükümdarların­ da dünya ilahının sulhünden gelen torunlar görmeye alışmışlardı. Bu eski inanışlarını Hz. Ali ve çocuklarına uyguladılar. imam, Ali 41. 42. 43. 44. 45. 140 aynı Kutluay, İslam ve Yahudi Mczhepleri, 212 -218. . Gölpınarh, 98- 135. Bak : Dr. İrfan Abdülhamid, 22. Masse, 159. Ahmed Emin, 277. soyundan, yanılmaz ve mutlak itatin gerektiği kişidir (46). Dr. fan Abdülhaınid aynı mahiyette şöyle bir nakil yapar : İr­ «Buna (Dozy'ninkine) benzer ifadeleri August Muller'de kullanmaktadır. Şu hususları ilave eder: <<İranlılar İslamdan önce uzun seneler Hind fikirlerinin tesiri altında kalmışlardı. Bu yüzden Şehinşah'ın bedenine Allah'ın ruhunun yerleştiğini, bu şah­ ların sulhünde babadan oğula intikal ettiğini kabule meyletmiş­ lerdi (47) .ıı Prof. Dr. W. Montgomery Watt'da 685-687 yılları arasındaki Şii ayaklanmalanna işaretle : «Bu zamana kadar bütün Şiiler Arap idiler. Fakat Küfe'de Muhtar'a mevali de katılmış ve araplarla mevali arasındaki gerginlik, ikinciler lehine kuvvetıenmiştiıı der ve mevali kelimesiyle, o zamanlar, bütün arap olmayan müslümanların kast edildiğini anlatır. O'na göre : «Arap olmayanların islama girmeleri sonucunda bu statüye karşı hoşnutsuzluk arttı, eşitlik talebi çoğaldı. Şiiliğe meyleden mev.alinin İrak halkından ve İran asıllı kim5elerden müteşekkil olduğu anlaşılmaktadır. Sasani soyu idaresinde bulunan Acem İmparatorluğunda İrak, biraz İranileş­ mişti. · Nasıl ki Arami kültürü de İran toprağında yayılilllŞtı. .. Erneviler zamanında Şiiler arasında. birçok İranlı vardı. Fakat Şiiliğin İran'lıhkla bugünkü bağlantısı ancak XVI. asırdan itibaren meydana geldiğ·i hatırda tutulmalıdır (48) .>> Şii hareketinin tarih boyunca gelişiminde İran'lıların büyük rolleri olmuştur. ÖzeJlikle XVI. yüzyıl ve takibeden yıllarda Şia İran'ın resmi mezhebi haline gelmiş; İran, yayılma siyasetinde Şii­ liği bir araç ve silah olarak kullanmıştır. Şiilik ve İran'lılık iç içe girmiştir. 46. Dr. R. Dozy, Tarih-i İslamiyet, Çev. : Abdullah Cevdet, Mısır, (Matbaa·i içtihad) 1908, I, 271. 41. Dr. İrfan Abdülhamid, 23. 48. W. Montgomery Watt, İsJ1\m1 Tetkikl.eı·, 31. 141