Yorum: Özel sektörün yurtdışından sağladığı toplam kredi borcu (uzun + kısa) Ekim’de 210,9 milyar $ iken Kasım'da 213,6 milyar $’a yükseldi. Bu artışta bankalar ve reel sektörün kısa vadeli borçlarındaki artış etkili oldu. -Özel sektörün yurtdışından sağladığı kısa ve uzun vadeli toplam kredi borcu Kasım ayında 213,6 milyar dolara ulaştı. Bu borcun 165,2 milyar $’ı uzun vadeli, 48,4 milyar $’ı kısa vadeli kredi borcudur. Toplam borç kompozisyonu içinde uzun vadeli borçların ağırlıkta olması olumlu olarak değerlendirilir. Ancak, ilgili dönemde kısa vadeli borçların artış hızı (%16,45) uzun vadeli borç artış hızının (%5,86) üzerinde gerçekleşmiştir. - Uzun vadeli kredi borcu dağılımı: Finansal olmayan kesimin kredi borcu (%51,95-85,84 milyar $) büyük çoğunluğu bankaların oluşturduğu finansal kesimin kredi borcundan (%48,05-79,4 milyar $) daha yüksektir. (Finansal olmayan kesimin %60,6’sı hizmetler, %39’u sanayi ve %0,4’ü de tarım sektörü oluşturmaktadır.) Uzun vadeli kredi borcun tahvil hariç alacaklılar arasında en yüksek miktarlı alacaklı yabancı ticari bankalardır. Bunun dışında, yerleşik bankaların yurtdışı şube ve iştirakleri, bankacılık dışı finansal kuruluşlar, finansal olmayan kuruluşlar ile uluslararası kuruluşlar diğer alacaklıları oluşturmaktadır. -Kısa vadeli kredi borcu dağılımı: Özel sektörün yurtdışından sağladığı kısa vadeli kredi borçta en büyük pay (%91,3-44,1 milyar $) finansal kesime aittir. Tahvil hariç alacaklılar arasında en yüksek miktarlı alacaklı yabancı ticari bankalardır. Finansal olmayan kesimin payı ise %8,7 ile 4,21 milyar $’dır ve borçlular arasında sanayi sektörü öne çıkmaktadır. -Hem kısa vadeli hem de uzun vadeli borç kompozisyonunda $ (sırasıyla %51,2; %60,9) ağırlıklıdır. Geri kalan büyüklük ise ağırlıklı olarak Euro cinsindendir (sırasıyla %31,7; %35,7). Ayrıca, Türk Lirası cinsinden borçlanmanın da arttığı gözlenmektedir. -Özel sektörün önümüzdeki bir yıl içinde ödeyeceği yurt dışı kredi borcu 76,4 milyar $’dır ve bunun çoğunluğu finansal kesime aittir. Geri ödemelerin en yüksek olduğu aylar ise Mart, Mayıs ve Eylül aylarıdır. Sonuç olarak… Avrupa ve Japonya kaynaklı parasal genişlemenin küresel faizleri çok düşük seviyelerde tutmasının, özel sektörü ucuz maliyetli dış borca teşvik etmektedir; ancak bu borcun ağırlığının kısa vadede birikmesi ise dikkat çekmektedir. Ancak, TL’de görülen değer kaybına bağlı olarak yurtdışından sağlanan kredi borçlarında bir miktar yavaşlama beklenebilir. Ayrıca, TL’de değer kaybı borç yükü üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturabilecek bir unsurdur. Çünkü, kur arttıkça, bankaların ve reel sektörün döviz borcunun karşılığı TL yükü artmaktadır. Diğer taraftan, borçların tamamı bir kalemde ödenmez; bankalar ve reel sektör kuruluşları mevcut koşullara göre borçlarını refinansman edilebilmektedir. Burada önemli olan, borcun vadesi geldiğinde borcu döndürebilme kabiliyetini sağlamak için ülke risk priminin ve borçluların durumudur. Son dönemde hem siyasi hem de ekonomik anlamda risk priminin arttığı gözlenmektedir, bu da borcu çevirme kabiliyetini düşürebilir.