"Ehl-i İttihad-ı İslâm olan buradaki cemiyete, mânen gibi sureten de

advertisement
Sorularlarisale.com
"Ehl-i İttihad-ı İslâm olan buradaki cemiyete, mânen gibi
sureten de intisap edenlerin ekserisi avâm, bir kısmı da
meçhulü'l-hal olduğundan, fitne ve ihtilâfı imâ ediyor..."
Sekizinci Vehmi özetleyerek açıklar mısınız?
"Sekizinci Vehim: Ehl-i İttihad-ı İslâm olan buradaki cemiyete,
mânen gibi sureten de intisap edenlerin ekserisi avâm, bir kısmı da
meçhulü'l-hal olduğundan, fitne ve ihtilâfı imâ ediyor."
"Elcevap: Belki, ağraza adem-i müsaadesine binaendir. Hem de
madem maksadı ittihad ve ilâ-yı kelimetullahtır; teşebbüsat ve
harekâtı da ibadettir. İbadet camiinde şah ve gedâ birdir. Müsavat
hakikî düsturdur. İmtiyaz yoktur. Zira en ekrem, en müttakîdir. Ve
en müttakî, en mütevâzidir. Binaenaleyh, mânen asıl hakikat,
ittihada intisap ile beraber sureten onun nümunesi olan bu uhrevî
ve sırf dinî cemaate intisap ile teşerrüf edecek. Yoksa şeref
vermeyecektir. Bir katre, bahr-ı ummanı tezyid edemez. Hem de bir
günah-ı kebire ile imandan çıkmadığı gibi; şems garptan tulû
etmediğinden, tevbenin kapısı da açıktır."
"Bir desti müteneccis su, bir denizi tencis etmediği gibi, kendi de
temizlendiğinden, şimdi bu nümune-i ittihada intisap eden adama
şartımız olan sünnet-i Nebeviyeyi (aleyhissalâtü vesselâm) ihyâ ve
evâmirine imtisal ve nevâhîden içtinap ve asâyişe ilişmemek,
elinden gelse azm-i kat'î ile dahil olan bazı meçhulü'l-hal olanlar, bu
hakikat-i âliyeyi lekedar etmez. Zira kendi lekedar olsa da imanı
mukaddestir. Rabıta da imandır. Bu ünvan-ı mukaddese böyle
bahaneyle leke sürmek İslâmiyetin kıymet ve ulviyetini bilmemekle
beraber, kendini ahmaku'n-nas ilân etmektir. Nümune-i ittihad olan
cemaatimize -sair cem'iyât-ı dünyeviyeye kıyasen- leke sürmeyi,
târiz etmeyi cemî kuvvetimizle reddederiz. İstifsar tarikiyle bir
itirazları olursa, cevaba hazırız. İşte meydan!"
"Benim dahil olduğum cemaat, burada tafsil ettiğim İttihad-ı
İslâmdır. Yoksa muterizlerin bâtıl tevehhüm ettikleri cemiyet-i
mütehayyile değildir. Bu dinî heyet efradı, şarkta olsa, garpta olsa,
cenupta olsa, şimalde olsa beraberiz."(1)
Sorunun meali: İslam birliğini isteyen ve ona hizmet eden bir cemiyet var ve bu
page 1 / 2
cemiyet içinde avam ve kimliği belirsiz kimseler de bulunuyor. Böyle belirsiz ve
avam insanlar içinde fitne ve ayrılığın çıkması kolay ve muhtemeldir.
Cevabın meali: Niyet hayır olduktan sonra niyeti kimin yaptığının bir önemi
bulunmuyor. Amacı İslam birliği ve dinin yüceltilmesi olanların kimliği, dini yeterince
yaşayıp yaşamadığı ikinci planda kalır. Eli kirli birisinin denize elini sokması nasıl
denizi kirletmez ise bu tarz büyük cemiyetler içinde bazı kirli ellerin bulunması
cemiyete bir zarar vermez ya da o cemiyeti ve yüce amaçlarını kirletmez. Hatta
denize eline sokan adamın eli denizi kirletmediği gibi, deniz onun elini temizler.
Cemiyete dahil olan günahkar birisi cemiyeti günahkar etmediği gibi, aksine
cemiyet onu tövbeye itebilir.
"İttihada intisap eden adama şartımız olan sünnet-i Nebeviyeyi
(aleyhissalâtü vesselâm) ihyâ ve evâmirine imtisal ve nevâhîden
içtinap ve asâyişe ilişmemek, elinden gelse azm-i kat'î ile dahil olan
bazı meçhulü'l-hal olanlar, bu hakikat-i âliyeyi lekedar etmez."
İslam birliğine dahil olmanın şartı; sünneti ihya etmek, dinin emirlerine uymak,
yasaklarından kaçınmak, asayişi bozmamaktır. Lakin bu şartlara uymayan ve kimliği
belirsiz bazı insanların azm ve cehd ile bu cemiyete dahil olması, bu ana misyona bir
zarar vermez.
Mesela Peygamber Efendimizi (asm) ve Müslümanları himaye eden Ebu Talib
Müslüman değildi, ama İslam’a çok büyük hizmetleri dokundu. Demek durumu
belirsiz, hatta imanı olmayan birisi de dine hizmet edebilir.
Cemiyetler, cemaatler gibi değildir; cemiyete ne kadar el girerse o kadar faydalı
olur. Ama cemaatlerde iman, ibadet ve ahlak gerekir, çünkü bunlar olmazsa
cemaatin misyonu zarar görür. Cemaatin ıslah etme, rehabilite etme gibi keyfiyetleri
bulunuyor, ama cemiyette esas olan kişilerin şahsi durumu değil odaklanılan
hedeftir.
Mesela, çevrecilik hareketleri var; bu hareketin asıl amacı yeşili ve doğayı korumak.
Bu harekete ne kadar insan destek verirse o kadar güçlü olur ve ses getirir. Destek
verenler içinde imanı olan da var olmayan da ameli olan da var olmayan da cemiyet
ve bu tarz hareketler buna bakmaz, asıl hedefe bakar. Sarhoş bir adam yüz ağaç
dikse, "Sen sarhoşsun, senin ağaçlarını geri sökelim." diyemezsin.
(1) bk. Hutbe-i Şâmiye, Reddü'l-Evham.
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download