1 OCAK 2014 GÖZCÜ KULESİ YEHOVA’NIN GÖKTEKİ KRALLIĞINI DUYURUR ÖLÜM HER ŞEYİN SONU MU? GÖZCÜ KULESİ YEHOVA’NIN GÖKTEKİ KRALLIĞINI DUYURUR Vol. 16, No. 1 January 1, 2014 Her Sayının Ortalama Tirajı: 212 DİLDE 45.944.000 ADET 1OCAK 2014 ․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․ Semimonthly TURKISH ¨ ¨ ˙ ˙ ˙ GOZCU KULESI DERGISI, Yehova Tanrı’yı evrenin Egemeni olarak ˙ ¨ yuceltir. Iyi bir haberle insanları ˘ ¨ teselli eder: Tanrı’nın gokteki Krallıgı ¨ ¨ ¨ ¨ ¨ yakında dunyadaki tum kotulukleri ¨ ¨ ¨ sona erdirecek ve yeryuzunu cennet haline getirecektir. Bu dergi bizim sonsuz yaşam kazanabilmemiz için ˘ ¨ olen ve şimdi Tanrı’nın Krallı ˙ gının ¨ ¨ ¨ Kralı olarak hukum suren Isa ¨ Mesih’e duyulan inancı guçlendirir. ¨ ¨ Gozcu Kulesi 1879’dan beri yayımlanmaktadır ve siyasete karışmaz. Yetkili kaynak olarak, ˙ Tevrat, Zebur ve Incil olarak ˘ bilinen Kutsal Kitaba baglı kalır. KAPAK KONUSU Ölüm Her Şeyin Sonu mu? 3-7.SAYFALAR Tarifsiz Bir Acı! 3 İnsanlığın Ölüme Karşı Verdiği Mücadele 4 Ölüm Her Şeyin Sonu Değil! 6 ․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․ BU SAYIDA AYRICA Kutsal Kitap Üzerine Bir Sohbet: Yaratıcımız Acılara Neden İzin Veriyor? 8 Biliyor muydunuz? 11 Kutsal Kitap Hayatları Değiştirir 12 Daha fazla bilgi almak ¨ ya da hiçbir ucret ¨ odemeden Kutsal Kitabı incelemek ister misiniz? www.jw.org sitesini ziyaret edebilir ˘ ya da aşagıdaki adrese yazabilirsiniz. Yehova’nın Şahitleri ˙ ¨ ˙ ¨ PK 23 Ferikoy 34378 Istanbul-TURKIYE. Tel. 0 212 249 04 17. ¨ Dunya çapındaki adreslerin tam listesi için şu siteye bakın: www.jw.org/tr/iletişim ˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙˙ Ölüler İçin Bir Ümit: Dirilme 14 Kutsal Kitapla İlgili Soruların Cevapları 16 DAHA FAZLASI İNTERNET SİTEMİZDE | www.jw.org KUTSAL KİTAPLA İLGİLİ BAŞKA SORULARIN CEVAPLARI: Tanrı Benden Neler İstiyor? (KUTSAL KİTABIN ÖĞRETTİKLERİ > KUTSAL KİTAPLA İLGİLİ SORULARIN CEVAPLARI kısmına bakın) Bu yayın parayla satılmaz. ˘ ¨ ¨ ¨ Gonullu bagışlarla desteklenen, ˘ ¨ dunya çapındaki Kutsal Kitap egitim programının bir kısmıdır. Aksi belirtilmedikçe, ¨ ayet alıntıları Kutsal Kitap – Yeni Dunya Çevirisi’ndendir. The Watchtower (ISSN 0043-1087) Druck und Verlag: Wachtturm Bibel– und Traktat-Gesellschaft der Zeugen Jehovas, e. V. Selters/Taunus. Verantwortliche Redaktion: Ramon Templeton, Selters/Taunus ¨ Bu yayının Turkçesinin hazırlanmasından ˘ Yehova’nın Şahitlerini Destekleme Dernegi sorumludur. 5 2014 Watch Tower Bible and Tract Society of Pennsylvania. Printed in Germany. ¨8 ¨ ˙ GOZCU KULESI 1 OCAK 201 4 ¨ ˙ ˘ Y EHOVA’NIN G OKTEK I K RALLI GINI D UYURUR ¨ ¨ Mitteilung gemaß § 5 Abs. 2 des Hessischen Gesetzes uber Freiheit und ¨ Recht der Presse: Die Mittel fur die Herausgabe dieser Zeitschrift werden von der Wachtturm Bibel- und Traktat-Gesellschaft der Zeugen Jehovas, e. V., Selters/Taunus, aufgebracht. BU DERGİYİ İNTERNET SİTEMİZDEN FARKLI FORMATLARDA İNDİREBİLİRSİNİZ ¨ ¨ ˙ OLUM HER ŞEYIN SONU MU? KAPAK KONUSU Tarifsiz Bir Acı! Ölüm tatsız bir konudur. Birçok insan bu konuda konuşmak istemez. Fakat ölüm er ya da geç hepimizin karşısına çıkar ve insana gerçekten de tarifsiz bir acı verir. Hiçbir şey bizi anne babamızın, eşimizin ya da çocuğumuzun ölümüne tam olarak hazırlayamaz. Böyle bir acı bazen uzun bir sürecin sonunda, bazen de beklenmedik bir anda yaşanır. Ne olursa olsun, ölüm acısı kaçınılmazdır ve ölen kişiyi geri getiremeyeceğini bilmek insanı perişan eder. Babasını trafik kazasında kaybeden Antonio şöyle söylüyor: “Sanki birisi evinizin kapısını kilitlemiş, anahtarları da alıp götürmüş. Eve bir daha asla, bir an için bile giremiyorsunuz. Geriye sadece anılarınız kalıyor. Yaşadıklarınızın haksızlık olduğunu düşünüyorsunuz ama artık hayatınızın gerçeği bu. İnkâr etmeye çalışsanız da, yapabileceğiniz hiçbir şey yok.” 47 yaşında dul kalan Dorothy, acı kaybından sonra bazı soruların cevabını bulmaya karar verdi. O, kilise okulunda öğretmenlik yapıyordu ve ölümün her şeyin sonu olmadığına inanıyordu. Ancak bu konuda zihninde hâlâ sorular vardı. Bir din adamına “Öldüğümüzde bize ne oluyor?” diye sordu. Din adamı “Hiç kimse gerçekten ne olduğunu bilmiyor” dedi. “Bekleyip görmekten başka çaremiz yok.” Gerçekten de bekleyip görmekten başka çaremiz yok mu? Ölümün her şeyin sonu olup olmadığını öğrenmenin bir yolu yok mu? 3 Mısır duvar resmi: © Erich Lessing/Art Resource, NY FİRAVUN KEOPS İMPARATOR QIN SHI HUANG İnsanlığın Ölüme Karşı Verdiği Mücadele Ölüm ürkütücü bir düşmandır. Ona yenilmemek için tüm gücümüzle mücadele ederiz. Sevdiğimiz birini elimizden aldığında bunu kabul etmekte zorlanırız. Gençken ölümün başımıza hiç gelmeyeceğini düşünürüz, ancak bu aslında sımsıkı sarıldığımız bir yanılgıdır. Herhalde eski firavunlar kadar ölümsüzlük üzerinde kafa yoran kimse olmamıştır. Onlar hayatlarının büyük kısmını ölümü yenmek uğruna harcadılar, binlerce işçinin hayatını da bu uğurda harcadılar. İnşa ettikleri piramitler, onların ölümsüzlük arayışına tanıklık eder, tabii başarısızlıklarına da! Çin imparatorları da benzer bir ölümsüzlük hayalinin peşinden gitti, fakat farklı bir rotadan. Onlar efsanevi ölümsüzlük iksirini aradılar. İmparator Qin Shi Huang, simyacılarından ölümü uzak tutabilecek sihirli bir iksir bulmalarını istedi. Ancak onların yaptığı karışımların birçoğu 4 | GÖZCÜ KULESİ zehirli cıva içeriyordu ve muhtemelen imparatoru öldüren de bu karışımlardan biriydi. MS 16. yüzyılda yaşamış İspanyol kâşif Juan Ponce de León, söylendiğine göre gençlik pınarını aramak için Karayip Denizi’nde dolaştı. Bu sırada Florida’yı (ABD) keşfetti, fakat Amerika Yerlileriyle arasında çatışma çıktıktan birkaç yıl sonra öldü. Gençlik pınarı da hiçbir zaman bulunamadı. Firavunlar, imparatorlar ve kâşifler; hepsi ölümü yenmenin yollarını aradı. Onların yöntemlerini doğru bulmasak da, varmak istedikleri hedefi hangimiz küçümseyebilir? Aslında neredeyse hepimiz mümkün olsa hiç ölmek istemeyiz. ÖLÜMÜ YENMEK MÜMKÜN MÜ? Ölüme neden isyan ediyoruz? Kutsal Kitap bunun nedenini açıklar. Yaratıcımız Yehova Tanrı Kutsal Kitap Tanrı’nın özel isminin Yehova olduğunu belirtir. KÂŞİF PONCE DE LEÓN hakkında şöyle der: “O her şeyi vaktinde ve güzel yaptı. Onların [insanların] yüreğine de sonsuzluğu koydu” (Vaiz 3:11). Yeryüzünün güzelliklerinden sadece 70-80 yıl değil, sonsuza dek zevk almak isteriz (Mezmur 90:10). İnsanın yüreğinin arzusu budur. Yaratıcımız yüreklerimize neden “sonsuzluğu” koydu? Bizi hayal kırıklığına uğratmak için mi? Tabii ki hayır. Tam tersine Yaratıcımız ölümü ortadan kaldıracağına söz veriyor. Kutsal Kitap ölümün yok edileceğinden ve Yaratıcımızın verdiği sonsuz yaşam vaadinden defalarca söz eder. (“Yaratıcımızın Ölüme Karşı Zaferi” başlıklı çerçeveye bakın.) İsa peygamber “Sonsuz yaşama kavuşmak için, tek gerçek Tanrı olan Seni ve gönderdiğin İsa Mesih’i tanımaları gerekir” demişti (Yuhanna 17:3). Evet, ölüm yenilmez bir düşman değildir. Ancak İsa Mesih, bizim için bu düşmanı sadece Tanrı’nın yenebileceğini gösterir. Yaratıcımızın Ölüme Karşı Zaferi “Ölümü yutup sonsuza dek yok edecek. Ulu Rab Yehova bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek” (İşaya 25:8). “Onlara sonsuz yaşam vereceğim ve asla yok olmayacaklar” (Yuhanna 10:28). “Son düşman olarak, ölüm sona erdirilecek” (1. Korintoslular 15:26). “Yalan söyleyemeyen Tanrı’nın çağlar öncesinden vaat ettiği sonsuz yaşam ümidine [sahibiz]” (Titus 1:2). “Gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek. Artık ölüm olmayacak” (Vahiy 21:4). 1 OCAK 2014 | 5 Ölüm Her Şeyin Sonu Değil! Beytanya, Yeruşalim’e üç kilometre uzaklıkta küçük bir köydü (Yuhanna 11:18). İsa peygamberin ölümünden birkaç hafta önce bu köyde acı bir olay yaşandı. İsa’nın yakın arkadaşlarından Lazar, aniden ciddi şekilde hastalandı ve öldü. İsa bu haberi ilk duyduğunda öğrencilerine Lazar’ın uyuduğunu ve onu uyandırmaya gideceğini söyledi (Yuhanna 11:11). Ancak İsa’nın öğrencileri onun ne demek istediğini anlamadı, bu nedenle İsa onlara açıkça “Lazar öldü” dedi (Yuhanna 11:14). İsa Beytanya’ya vardığında Lazar öleli dört gün olmuştu. İsa Lazar’ın ablası Marta’yı teselli etmek istedi. Marta “Sen burada olsaydın kardeşim ölmezdi” dedi (Yuhanna 11:17, 21). İsa “Dirilme ve yaşam benim” diye cevap verdi. “Bana iman eden ölse de hayata gelir” (Yuhanna 11:25). Bu sözlerin boş bir vaat olmadığını göstermek için İsa mezara gitti ve “Lazar! Dışarı çık!” diye bağırdı (Yuhanna 11:43). İzleyenlerin şaşkın bakışları arasında Lazar dışarı çıktı. İsa daha önce en az iki kişiyi diriltmişti. Bir olayda küçük bir kızı, Yairus’un kızını diriltmiş- “Lazar! Dışarı çık!” ti. Onu diriltmeden hemen önce bu kız için de “uyuyor” demişti (Luka 8:52). Dikkat ettiyseniz İsa, hem Lazar’ın hem de Yairus’un kızının ölümünü uykuya benzetti. Bu çok uygun bir benzetmedir. Çünkü uyku bir bilinçsizlik durumudur; yerinde olarak acı ve ıstıraptan kurtulup rahatlama fikri taşır. (Vaiz 9:5; “Ölüm Derin Bir Uykuya Benzer” başlıklı çerçeveye bakın.) İsa’nın ilk öğrencileri ölülerin gerçek durumunu net şekilde anlamışlardı. Encyclopedia of Religion and Ethics şöyle diyor: “İsa’nın takipçile- Ölüm Derin Bir Uykuya Benzer “Gözlerimi aydınlat da, ölüm uykusuna dalmayayım” (Mezmur 13:3). “[İsa] ‘Dostumuz Lazar dinlenmeye çekilmiştir. Fakat ben onu uykudan uyandırmak için gidiyorum’ dedi. O zaman öğrencileri, ‘Efendimiz, dinlenmeye çekildiyse iyileşecektir’ dediler. İsa onun ölümü hakkında konuşmuştu” (Yuhanna 11:11-13). ‘Davut kendi devrinde Tanrı’ya hizmet etmiş ve ölüm uykusuna dalmıştır’ (Elçiler 13:36). “Mesih, ölüm uykusundan diriltilenlerin ilkidir” (1. Korintoslular 15:20). “Ümidi olmayan diğer insanlar gibi üzülmemeniz için, ölüm uykusunda olanlar hakkında bilgisiz kalmanızı istemiyoruz” (1. Selanikliler 4:13). Ölüler Uyanacak! rine göre, imanda ölenler için ölüm bir uykuydu, mezar da bir dinlenme yeriydi.” Ölülerin mezarda uykuda olduğunu ve acı çekmediğini bilmek bizi rahatlatır. Evet, ölünce bize ne olduğunu bildiğimiz için ölümden korkmamıza gerek yok. “Senin ölülerin yaşayacak. Benim cesetlerim dirilecek. . . . . Uyanın, sevinçle haykırın!” “ÖLEN İNSAN DİRİLİR Mİ?” “Mezarlarda olan herkesin onun sesini işitip çıkacağı zaman geliyor” (Yuhanna 5:28, 29). Ancak şunu düşünelim: Geceleyin güzel bir uyku çekmeyi sevsek de hangimiz sonsuza dek uyumak isteriz? Peki Yairus’un kızı ve Lazar’ ın durumunda olduğu gibi, şu anda mezarlarda uyuyan ölülerin gelecekte hayata döneceğinden nasıl emin olabiliriz? Eyüp peygamber ölümünün yakın olduğunu hissettiğinde şu soruyu sordu: “Ölen insan dirilir mi?” (Eyüp 14:14). Eyüp, Mutlak Güce Sahip Tanrı’ya hitap ederek sorusuna kendi cevap verdi: “Sen çağıracaksın, ben cevap vereceğim; elinin eserini özleyeceksin” (Eyüp 14:15). Eyüp şundan emindi: Yehova bu sadık kulunu dirilteceği günü özlemle bekliyordu. Peki Eyüp imkânsız bir şey mi hayal ediyordu? Kesinlikle değil. İsa peygamberin gerçekleştirdiği diriltme olayları, Tanrı’nın ona ölümü yenme gücü verdiğini açıkça kanıtladı. Aslında Kutsal Kitap ‘ölümün anahtarlarının’ şu anda İsa’da olduğunu söyler (Vahiy 1:18). Dolayısıyla İsa, tıpkı Lazar’ın mezarının önündeki taşı kaldırttığı gibi, gelecekte de mezarların kapılarını açacak. Kutsal Kitap dirilme vaadinden defalarca söz eder. Bir melek, Daniel peygambere şu güvenceyi vermişti: “Rahata erecek, günlerin sonunda kendi payını almak için kalkacaksın” (Daniel 12:13). İsa dirilme vaadine inanmayan Saduki mezhebinden Yahudi din adamlarına “Siz çok yanılıyorsunuz, çünkü ne Kutsal Yazıları ne de Tanrı’nın Mezarlık için kullanılan Yunanca kelime “uyku yeri” anlamına gelir. (İşaya 26:19). “Yerin toprağında uyuyanların birçoğu uyanacak” (Daniel 12:2). gücünü biliyorsunuz” demişti (Matta 22:23, 29). Elçi Pavlus da şöyle söylemişti: “Tanrı huzurunda ümidim şudur ki, doğru olanlar da olmayanlar da diriltilecektir” (Elçiler 24:15). ÖLÜLER NE ZAMAN DİRİLTİLECEK? ‘Doğru olanların ve olmayanların dirilmesi’ ne zaman olacak? Melek, doğru bir insan olan Daniel peygambere “günlerin sonunda” kalkacağını söylemişti. Benzer şekilde Marta da kardeşi Lazar’ın ‘son günde, dirilme sırasında kalkacağına’ inanıyordu (Yuhanna 11:24). Kutsal Kitap bu “son gün” ile Mesih’in hüküm süreceği dönem arasında bağlantı kurar. Pavlus şöyle dedi: “Tanrı tüm düşmanlarını ayaklarının altına serene dek [Mesih’in] kral olarak saltanat sürmesi gerekir. Son düşman olarak, ölüm sona erdirilecek” (1. Korintoslular 15:25, 26). Bu, Tanrı’nın Krallığının gelmesi ve Tanrı’nın isteğinin yeryüzünde de gerçekleşmesi için dua etmemiz gerektiğini gösteren çok güçlü bir nedendir. Eyüp peygamberin, Yaratıcımızın isteğinin ölüleri diriltmek olduğundan hiç şüphesi yoktu. O gün geldiğinde ölüm gerçekten sona erdirilecek. Ve bir daha hiç kimse ‘Ölüm her şeyin sonu mu?’ diye sormayacak. Tanrı’nın Krallığı hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanan Kutsal Kitap Aslında Ne Öğretiyor? kitabının 8. bölümüne bakabilirsiniz. Bu kitaba www.jw.org adresinden de ulaşabilirsiniz. 1 OCAK 2014 | 7 KUTSAL KİTAP ÜZERİNE BİR SOHBET Yaratıcımız Acılara Neden İzin Veriyor? Aşağıda göreceğiniz diyalog bir Yehova’nın Şahidinin ziyaret ettiği biriyle arasında geçebilecek tipik bir sohbettir. Meltem isimli bir Şahidin, Ayşe isimli birinin kapısını çaldığını düşünelim. YARATICIMIZ ÇEKTİĞİMİZ ACILAR HAKKINDA NE HİSSEDİYOR? Meltem: Merhaba Ayşe hanım. Sizi evde bulduğuma sevindim. Ayşe: Hoş geldiniz. Meltem: Geçen seferki gelişimde sizinle, çektiğimiz acılar hakkında Yaratıcımızın ne hissettiğini konuşmuştuk. Siz de bu konunun uzun zamandır zihninizi meşgul ettiğini söylemiştiniz, özellikle de anneniz trafik kazası geçirdikten sonra. Bu arada anneniz nasıl? Ayşe: Bazen iyi bazen kötü, ama bugün kendini iyi hissediyor. Meltem: Çok sevindim. Sizin için çok zor olmalı. Böyle bir durumda insanın olumlu düşünmesi kolay olmuyor. Ayşe: Evet. Bazen annem bu acıları daha ne kadar çekecek diye merak ediyorum. Meltem: Böyle düşünmeniz çok normal. Hatırlıyor musunuz, geçen gelişimde sohbetimizi şu soruyla noktalamıştık: ‘Tanrı acıları ortadan kaldıracak güce sahipse, neden hâlâ bir şey yapmıyor?’ Ayşe: Evet hatırlıyorum. Meltem: İsterseniz Kutsal Kitabın bu soruya verdiği cevabı görmeden önce, geçen sefer konuştuğumuz birkaç noktayı gözden geçirelim. Bu derginin 1 Temmuz 2013 tarihli sayısındaki “Kutsal Kitap Üzerine Bir Sohbet: Tanrı Acı Çeken İnsanlarla İlgileniyor mu?” başlıklı makaleye bakın. Bu dergiye www.jw.org adresinden de ulaşabilirsiniz. 8 | GÖZCÜ KULESİ Ayşe: Olur. Meltem: Hatırlarsanız geçmişte bir peygamber bile Tanrı’nın acılara neden izin verdiğini merak etmişti. Ancak Tanrı ona bu sorusundan dolayı ne kızmış ne de imansız biri olduğunu söylemişti. Ayşe: Evet, bu bana ilginç gelmişti. Meltem: Ayrıca acı çektiğimizde Yaratıcımız Yehova’nın üzüldüğünü de görmüştük. Örneğin Kutsal Kitap, kulları ‘ne zaman sıkılsa O da sıkılmıştı’ der. Sıkıntılı zamanlarımızda, Tanrı’nın çektiklerimizi anladığını bilmek ne kadar rahatlatıcı değil mi? Ayşe: Evet, öyle. Meltem: Son olarak, şöyle bir sonuca varmıştık: Yaratıcımız muazzam bir güce sahip olduğuna göre, insanların içinde bulunduğu bu kötü duruma istediği zaman müdahale edebilir ve son verebilir. Ayşe: İşte bunu anlamıyorum. Madem Tanrı acılara son verebilecek güce sahip, öyleyse neden bir şey yapmıyor? KİM DOĞRU SÖYLÜYORDU? Meltem: Bunun cevabını almak için Kutsal Kitabın ilk sayfalarına, Başlangıç kaydına bakalım. Âdem’le Havva ve yasak meyveyle ilgili anlatılanları duymuşsunuzdur. İşaya 63:9’a bakın. Ayşe: Evet duydum. Sanırım meyveden yememeleri gerekiyordu ama yediler. Meltem: Doğru. Tanrı onlara yememelerini söylemişti ama onlar itaatsizlik ettiler. Şimdi Âdem’le Havva bu günahı işlemeden önce olanlara bakalım. Bu olayların, yaşadığımız acıların nedeniyle doğrudan bağlantısı var. Sizden rica etsem Başlangıç kitabının 3. bölümünün 1-5 ayetlerini okur musunuz? Ayşe: Olur. “Yehova Tanrı’nın yarattığı tüm yaban hayvanları içinde en temkinlisi yılandı. Kadına şöyle dedi: ‘Tanrı gerçekten bahçedeki her ağacın meyvesinden yemeyeceksiniz mi dedi?’ Kadın yılana şu cevabı verdi: ‘Bahçedeki ağaçların meyvesinden yiyebiliriz. Fakat bahçenin ortasındaki ağacın meyvesi hakkında Tanrı, “Ondan yemeyeceksiniz, ona asla dokunmayacaksınız, yoksa ölürsünüz” dedi.’ O zaman yılan, kadına şöyle söyledi: ‘Kesinlikle ölmezsiniz. Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesinden yediğiniz gün gözleriniz açılır, iyiyi kötüyü bilerek Tanrı gibi olursunuz.’” Meltem: Teşekkürler. Şimdi bu ayetlere biraz yakından bakalım. Öncelikle, dikkat ettiyseniz kadınla, yani Havva’yla konuşan bir yılandı. Kutsal Kitaptaki başka bir ayet, yılanı kullanarak kadınla konuşan kişinin İblis Şeytan olduğunu gösterir. Şeytan Havva’ya, ağacın meyvesiyle ilgili Tanrı’nın emri hakkında bir soru sordu. Âdem ile Havva meyveden yerse Tanrı bunun cezasının ne olacağını söylemişti? Ayşe: Ölürsünüz demişti. Meltem: Doğru. Şeytan hemen sonraki sözleriyle Tanrı’ya büyük bir suçlamada bulundu. Bakın ne dedi: “Kesinlikle ölmezsiniz.” Şeytan aslında Tanrı’ya yalancı demiş oldu! Ayşe: Hikâyenin bu kısmını hiç duymamıştım. Meltem: Ayrıca Şeytan, Tanrı’yı yalancılıkla suçladığında çözümü zaman isteyecek bir mesele ortaya atmış oldu. Neden zamana ihtiyaç olduğunu fark edebildiniz mi? Vahiy 12:9’a bakın. Ayşe: Tam olarak değil. Meltem: Bu noktayı bir örnekle anlatayım. Diyelim ki bir gün yanınıza gelip fiziksel olarak sizden daha güçlü olduğumu iddia ediyorum. Bunun doğru olup olmadığını nasıl kanıtlardınız? Ayşe: ‘Deneyip görelim’ derdim. Meltem: Evet, kesinlikle. Belki ağır bir nesne seçer, hangimizin kaldırabileceğine bakardık. Aslında kimin daha güçlü olduğunu kanıtlamak oldukça kolaydır. Ayşe: Hımm, anlıyorum. Meltem: Peki sizden daha güçlü değil de daha dürüst olduğumu iddia etseydim ne olurdu? Bu daha farklı bir durum, değil mi? Ayşe: Evet, galiba öyle. Meltem: Sonuçta dürüstlük güç gibi basit bir testle kanıtlanabilecek bir şey değil. Ayşe: Doğru. Meltem: Aslında meseleyi çözmenin tek yolu, başkalarının ikimizi de izlemesi ve kimin gerçekten daha dürüst olduğunu görebilmesi için yeterince zamanın geçmesidir. Ayşe: Evet, mantıklı. Meltem: Şimdi Başlangıç kitabındaki kayda tekrar bakalım. Şeytan, Tanrı’dan daha güçlü olduğunu mu iddia etmişti? Ayşe: Hayır. Meltem: Eğer böyle olsaydı Tanrı bunun yanlış olduğunu hemen kanıtlayabilirdi. Oysa Şeytan, Tanrı’dan daha dürüst olduğunu iddia etti. Şeytan sanki Havva’ya şöyle diyordu: ‘Tanrı sana yalan söylüyor, ama ben sana doğruyu söylüyorum.’ Ayşe: İlginç. Meltem: Kusursuz hikmete sahip Tanrımız için de, bu meseleyi çözmenin en iyi yolu belli bir zamanın geçmesine izin vermekti. Sonunda kimin doğru kimin yalan söylediği ortaya çıkacaktı. ÖNEMLİ BİR MESELE Ayşe: Peki Havva ölünce Tanrı’nın doğru söylediği kanıtlanmış olmadı mı? 1 OCAK 2014 | 9 Meltem: Bir anlamda evet. Ancak Şeytan’ın iddiası bununla sınırlı değildi. 5. ayete tekrar bakalım. Şeytan Havva’ya başka ne demişti? Ayşe: O meyveden yerse gözlerinin açılacağını söyledi. Meltem: Evet. Ve ‘İyiyi kötüyü bilerek Tanrı gibi olursun’ dedi. Böylece Şeytan, Tanrı’nın insanlardan iyi bir şeyi esirgediğini iddia etti. Ayşe: Anlıyorum. Meltem: Bu da büyük bir suçlamaydı. Ayşe: Öyle mi? Meltem: Şeytan sözleriyle Havva’nın ve dolayısıyla tüm insanların, Tanrı’nın yönetimi olmadan daha iyi durumda olacağını ima etti. Yehova bu meselede de en iyi çözüm yolunun, Şeytan’ın bu iddiasını kanıtlamasına izin vermek olduğunu biliyordu. Bu nedenle Tanrı bir süreliğine Şeytan’ın bu dünyayı yönetmesine izin verdi. Bu da insanların yaşadığı bunca acının nedenini açıklıyor: Bu dünyanın gerçek yöneticisi Tanrı değil, Şeytan’dır. Ancak durumumuz ümitsiz değil. Yuhanna 12:31 ve 1. Yuhanna 5:19’a bakın. Ayşe: Nasıl? Meltem: Kutsal Kitap Yaratıcımızla ilgili iki güzel noktaya dikkat çeker. Birincisi, Yehova sıkıntı çektiğimiz zamanlarda yanımızdadır. Örneğin Davut peygamberin Mezmur 31:7’de geçen sözlerine bakalım. Davut hayatı boyunca birçok sıkıntıyla karşılaştı. Yine de bakın duasında Tanrı’ya neler söyledi. Bu ayeti okuyabilir misiniz? Ayşe: Tabii. “Senin vefandır benim neşem, sevincim, çünkü çektiğim ıstırabı gördün; içimdeki dertleri anladın.” Meltem: Davut sıkıntılar çekse de yaşadığı her şeyi Yehova’nın gördüğünü bilmek onu rahatlattı. Yehova’nın her şeyin farkında olduğunu, hatta başka hiç kimsenin tam olarak anlamadığı acı veren duygularımızı anladığını bilmek sizi de teselli etmez mi? Ayşe: Tabii. Meltem: İkinci güzel noktaysa Yaratıcımızın acı çekmemize sonsuza dek izin vermeyeceğidir. Kutsal Kitap Yehova’nın, Şeytan’ın bu kötü yönetimine çok yakında bir son vereceğini söyler. Ayrıca Yaratıcımız, yaşanan tüm kötü şeyleri tamamen telafi edecek; buna annenizin ve sizin çektiğiniz sıkıntılar da dahil. Peki Tanrı’nın yakında tüm acıları ortadan kaldıracağından nasıl emin olabiliriz? İsterseniz bu konuyu da haftaya konuşalım. Ayşe: Olur, beklerim. Daha fazla bilgi için Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanan Kutsal Kitap Aslında Ne Öğretiyor? kitabının 9. bölümüne bakabilirsiniz. Bu kitaba www.jw.org adresinden de ulaşabilirsiniz. ․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․․ Kutsal Kitaptan merak ettiğiniz herhangi bir konu var mı? Yehova’nın Şahitlerinin neye inandığını ya da nasıl ibadet ettiğini merak ediyor musunuz? Bu konularda öğrenmek istediğiniz bir şey varsa onlara sorabilirsiniz. Sizinle konuşmaktan zevk duyacaklardır. 10 | GÖZCÜ KULESİ BİLİYOR MUYDUNUZ? İsa’nın zamanında mabede nasıl bağış yapılıyordu? Mabedin hazine kapları Kadınlar Avlusunda bulunuyordu. The Temple—Its Ministry and Services adlı kaynak Kadınlar Avlusu hakkında şöyle diyor: “Dört bir yanını basit bir kolonad (sıra sütun) çevreliyordu, iç kısımda, duvarın önünde, bağışların konulduğu on üç kap ya da ‘borazan’ vardı.” Hazine kaplarına şekilleri nedeniyle ‘borazanlar’ deniyordu, çünkü bu kapların ağzı dar, altı genişti. Her kabın üstünde hangi tür sunu için olduğunu gösteren bir yazı vardı ve kaplardaki bağışlar belirlenmiş amaçlar için kullanılırdı. İsa, yoksul dul kadının da içinde bulunduğu, bağış yapan kalabalığı gördüğünde Kadınlar Avlusundaydı (Luka 21:1, 2). Kaplardan biri o yılın ve diğeri önceki yılın mabet vergisi için ayrılmıştı. 3’ten 7’ye kadar olan kaplara sırasıyla kumru, güvercin, odun, buhur ve altın kaplar için belirlenen bağışlar atılırdı. Eğer bağışta bulunan kişi sunu için gerekenden fazla para ayırdıysa, kalan parayı diğer kaplardan birine atardı. Örneğin 8. kap günah sunularından artan para içindi. 9’dan 12’ye kadar olan kaplar suç sunularından, kuş sunularından, Nezirlerin sunularından ve cüzamlıların sunularından artan paralar içindi. Gönüllü bağışlarsa 13. kaba atılırdı. Kutsal Kitabı kaleme alanlardan Luka doğru bilgiler aktaran bir tarihçi miydi? Luka, hem kendi adını taşıyan İncili hem de Elçilerin İşleri kitabını kaleme aldı. Luka ‘başından itibaren tüm olayları titizlikle araştırdığını’ söyledi, ancak bazı bilginlerin onun yazdığı kayıtlarla ilgili şüpheleri var (Luka 1:3). Peki Luka’nın yazdıkları ne kadar doğruydu? Luka doğruluğu kanıtlanabilecek tarihsel gerçeklere yer verir. Örneğin Romalı yetkililerin fazla bilinmeyen unvanlarını kullanır: Filipi’deki yerel yöneticilerden (praetor), Selanik’teki şehir yöneticilerinden (politarkhes) ve Efesos’ta bazı olaylara önderlik eden kişilerden (Asiarkhes) bahseder (Elçiler 16:20; 17:6; 19:31). Luka, Herodes Antipas’a bölge yöneticisi (tetrarkhes) ve Sercius Pavlus’a Kıbrıs genel valisi veya prokonsülü diye değinir (Elçiler 13:1, 7, dipnot). Luka’nın, unvanları doğru kullanması dikkate değerdir, çünkü bir Roma bölgesinin statüsü değiştiğinde yöneticisinin unvanı da değişiyordu. Ancak Kutsal Kitap bilgini Bruce Metzger’e göre “Elçiler kitabındaki bu tarz bilgilerin yer ve zaman bakımından tam anlamıyla doğru olduğu tekrar tekrar görülüyor.” Bilgin William Ramsay de Luka’yı “birinci sınıf bir tarihçi” olarak adlandırıyor. 1 OCAK 2014 | 11 KUTSAL KİTAP HAYATLARI DEĞİŞTİRİR Yehova Tanrı beni unutmamıştı ANLATAN SUSANA PLASÍN UDÍAS DOĞUM YILI 1922 ÜLKE İSPANYA GEÇMİŞİ KOYU BİR KATOLİKTİ ÖYKÜM: İspanya’nın kuzeyindeki Bilbao kentinde, orta sınıf ailelerin oturduğu bir mahallede doğdum. Dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydum. Ailem koyu Katolikti. Kilisede düzenlenen Missa ayinine her gün katılırdım. 23 yaşındayken öğretmen oldum ve bu işi 40 yıl severek yaptım. Katolikliği öğretmekten de gurur duyuyordum; akşamları kilisede kateşist olarak hizmet ediyor, kız çocuklarına katılacakları ilk Komünyon ayini için eğitim veriyordum. 12 yıl süren mutlu bir evlilikten sonra eşimi kaybettim. Artık dört kızıma tek başıma bakmalıydım. O sırada daha 33 yaşındaydım. Teselliyi inancımda bulmaya çalıştım, ama bazı sorular zihnimi kurcalamaya devam ediyordu. ‘Mesih bizi kurtardıysa neden insanlar ölmeye devam ediyor? İyi insanlar göğe gidiyorsa neden Tanrı’nın Krallığının gelmesi için dua ediyoruz?’ Hepsinden önemlisi ‘Tanrı bize öldüğümüzde hüküm veriyorsa, sonra neden son yargılama için cennetten, araftan ya da cehennemden çıkmamız gereksin?’ diye düşünüyordum. Bu soruları karşılaştığım birkaç papaza sordum. Onlardan biri “Bilmiyorum. Piskoposa sor” dedi. “Bunun ne önemi var ki? Tanrı’ya inan yeter. Gerisini düşünme.” Fakat sorularımın cevabını aramaya devam ettim. Sonra Cizvitlerin, Pentekostalistlerin ve Gnostiklerin buluşmalarına katıldım. Ama hiçbirinde sorularıma tatmin edici cevaplar bulamadım. KUTSAL KİTAP YAŞAMIMI DEĞİŞTİRDİ: 60 yaşlarındayken 7 yaşındaki bir öğrencim beni Yehova’nın Şahitlerinin toplantısına davet etti. Orada gördüklerim ve duyduklarım hoşuma gitti, ama o sırada çok yoğun bir hayatım olduğundan bir daha Şahitlerle hiç görüşemedim. İki yıl sonra Juan ve Maite isimli Şahit bir çift kapımı çaldı. Üç ay boyunca onlarla soru-cevap şeklinde geçen derin sohbetlerimiz oldu; bu sohbetlerin sonucunda Kutsal Kitabı incelemeye başladım. 12 | GÖZCÜ KULESİ İnceleme yaptığımız zamanları büyük bir hevesle bekliyordum. Yehova’nın Şahitlerinin öğrettiklerinin doğru olduğundan emin olmak için, üç Kutsal Kitap çevirisi kullanarak her şeyi enine boyuna araştırıyordum. Çok geçmeden, aslında dinsel açıdan yıllardır kafamın çok karışık olduğunu fark ettim. Eskiden inandıklarımla Kutsal Kitaptan öğrendiklerim arasındaki büyük farklar beni çok rahatsız etti. Sarsılmaz bir ağaç gibi olan inançlarım sanki kökünden sökülüyordu. Sonra ikinci kocam ciddi şekilde hastalanıp öldü. Aynı dönemde emekli oldum ve bir süreliğine Bilbao’dan ayrıldım. Juan ve Maite de başka bir yere taşındı. Ne yazık ki, Kutsal Kitabı incelemeye devam etmedim. Bununla birlikte aslında bir hazine bulduğumu biliyordum. Bunu hiçbir zaman unutmadım. Bir hazine bulduğumu biliyordum Yaklaşık 20 yıl sonra 82 yaşındayken, Juan ve Maite, Bilbao’ya geri döndü ve beni ziyaret etti. Onları tekrar gördüğüme ne kadar sevindiğimi anlatamam! Yehova Tanrı beni unutmamıştı; Kutsal Kitabı incelemeye yeniden başladım. Juan ve Maite aynı soruları defalarca sorsam da bana çok sabırlı davrandı. Kutsal Kitaba dayanan kanıtları tekrar tekrar duymam gerekiyordu, çünkü önceki inancımla aramdaki duygusal bağları ancak böyle koparabilirdim. Ayrıca Kutsal Kitaptaki hakikati aileme ve arkadaşlarıma açıklayabilmek için iyice öğrenmek istiyordum. Sonunda 87 yaşında Yehova’nın Şahitlerinin büyük ibadetlerinden birinde vaftiz edildim. O gün, hayatımın en mutlu günüydü. Orada, özellikle vaftiz edilecek olan bizlere hitap eden Kutsal Kitaba dayalı bir konuşma sunuldu. Gözyaşlarıma engel olamadım. Konuşmayı, Yehova doğrudan benimle konuşuyormuş gibi dinledim. Vaftiz edildikten sonra onlarca Şahit yanıma gelip beni tebrik etti; çoğu beni hiç tanımıyordu bile! NASIL YARAR GÖRDÜM?Kutsal Kitabın İsa Mesih’in “yol” olduğunu söylediğini her zaman biliyordum (Yuhanna 14:6). Fakat Kutsal Kitabı incelemem, İsa’nın Yehova Tanrı’ya giden “yol” olduğunu öğrenmemi, böylece Yehova’yı tanımamı sağladı. Artık Tanrı’ya göklerdeki sevgi dolu babam ve dostum olarak dua edebiliyorum. Yehova’ya Yaklaşın kitabını okumak hayatımda bir dönüm noktası oldu. İlk okuyuşumda bu kitabı bir gecede bitirdim! Yehova’nın ne kadar merhametli bir Tanrı olduğunu öğrenmek beni çok etkiledi. Dinsel hakikatleri bulma arayışıyla geçen uzun yıllara dönüp baktığımda İsa’nın şu sözleri aklıma geliyor: “Dilemeye devam edin, size verilecektir; aramaya devam edin, bulacaksınız; kapıyı çalmaya devam edin, size açılacaktır” (Matta 7:7). Nihayet aradığım cevapları buldum ve şimdi bunları başka insanlarla paylaşmak bana büyük sevinç veriyor. Şimdi 90 yaşındayım ve kendimi ruhen çocuk hissediyorum. Katıldığım her ibadet çok özel, çünkü orada hem paha biçilmez bir bilgi alıyorum hem de sevgili kardeşlerimin dostluğunu tadıyorum. Yaratıcımızın vaat ettiği cennet yeryüzünde tekrar öğretmenlik yapmayı çok arzu ediyorum (Vahiy 21:3, 4). Özellikle de ölmüş olan sevdiklerimin dirildiğini görmeyi ve onlara Kutsal Kitaptaki hakikati öğretmeyi dört gözle bekliyorum (Elçiler 24:15). Yehova’nın bana yaşlılığımda verdiği bu değerli hediyeyi onlara anlatmaya can atıyorum! Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanmaktadır. 1 OCAK 2014 | 13 ÖLÜLER İÇİN BİR ÜMİT DİRİLME Yaratıcımız ölüleri dirilteceğini vaat ediyor, siz buna inanıyor musunuz? Ölmüş olan sevdiklerimizle yeniden bir araya gelme fikri gerçekten harika. Ancak böyle bir şeyi ümit etmek gerçekçi mi? Bunun cevabını öğrenmek için İsa peygamberin elçilerinin yaşadıklarına bakalım. Elçiler ölülerin diriltileceğine kesinlikle inanıyordu. Neden? En az iki nedenden dolayı. Birincisi, onların ümidi temel olarak şu gerçeğe dayanıyordu: Bizzat İsa diriltilmişti. Diriltilen İsa, elçilere ve “bir kerede beş yüzü aşkın kardeşe” görünmüştü (1. Korintoslular 15:6). Ayrıca dört İncil kaydının gösterdiği gibi İsa’nın diriltilmesine birçok kişi tanıklık etti ve onun diriltildiğini kabul etti (Matta 27:62–28:20; Markos 16:1-8; Luka 24:1-53; Yuhanna 20:1–21:25). İkincisi, elçiler İsa’nın gerçekleştirdiği en az üç dirilme olayına şahit olmuştu; ilki Nain şehrinde, sonra Kefernahum’da ve sonuncusu Beytanya’da (Luka 7:11-17; 8:49-56; Yuhanna 11: 1-44). Bu derginin 6 ve 7. sayfalarında anlatılan sonuncu dirilme olayı, İsa’nın çok yakından taBu derginin 6. sayfasında yer alan “Ölüm Her Şeyin Sonu Değil!” başlıklı makaleye bakın. 14 nıdığı bir ailede yaşandı. Şimdi o gün olanlara daha yakından bakalım. ‘DİRİLME BENİM’ “Kardeşin kalkacak.” İsa peygamber bu sözleri Marta’ya söyledi; Marta’nın kardeşi Lazar dört gün önce ölmüştü. Marta İsa’nın ne demek istediğini önce anlamadı. ‘Biliyorum, kalkacak’ dedi, ancak bunun gelecekte bir gün olacağını düşünüyordu. Bunun üzerine İsa “Dirilme ve yaşam benim” dedi ve sonra Lazar’ı diriltti. Bunu gören Marta’nın ne kadar şaşırdığını bir düşünün! (Yuhanna 11:23-25). Lazar ölümünden sonraki dört gün boyunca neredeydi? O, dört gün boyunca herhangi bir yerde yaşadığını ima eden hiçbir şey söylemedi. Hayır, Lazar’ın göğe giden ölümsüz bir canı ya da ruhu yoktu. İsa, Lazar’ı dirilttiğinde onu Tanrı’ya yakın bir yerden, gökte yaşadığı mutlu ortamdan alıp yeryüzüne geri getirmiş olmadı. Öyleyse Lazar dört gün boyunca neredeydi? Aslında bir anlamda mezarda uyuyordu (Vaiz 9: 5, 10). İsa peygamber, ölümü uykuya benzetmişti ve dirilme bu uykudan uyanmaktır. Kutsal Yazılar- “Bana iman eden ölse de hayata gelir” (Yuhanna 11:25). da şöyle okuyoruz: “[İsa] ‘Dostumuz Lazar dinlenmeye çekilmiştir. Fakat ben onu uykudan uyandırmak için gidiyorum’ dedi. O zaman öğrencileri, ‘Efendimiz, dinlenmeye çekildiyse iyileşecektir’ dediler. İsa onun ölümü hakkında konuşmuştu. Fakat onlar uykuda dinlenmekten bahsettiğini düşündüler. O zaman İsa açıkça, ‘Lazar öldü’ dedi” (Yuhanna 11:11-14). İsa, Lazar’ı dirilterek ona hayatını geri verdi ve onu ailesiyle yeniden bir araya getirdi. Böylece Lazar’ın ailesine kelimelerle anlatılamaz bir hediye vermiş oldu! İsa peygamberin gerçekleştirdiği dirilme olayları, onun gelecekte Tanrı’nın Krallığının kralı olarak yapacaklarının küçük bir örneğiydi. İsa gökten yeryüzünü yönettiği zaman, mezarlarda uyuyanları yaşama geri döndürecek. İsa bu nedenle ‘Dirilme benim’ demişti. Sevdiklerinizi tekrar gördüğünüzde hissedeceğiniz mutluluğu Kutsal Kitaptaki dirilme vaadi hakkında daha fazla bilgi almak için Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanan Kutsal Kitap Aslında Ne Öğretiyor? kitabının 7. bölümüne bakabilirsiniz. Bu kitaba www.jw.org adresinden de ulaşabilirsiniz. bir düşünün! Ayrıca diriltilenlerin yaşayacağı sevinci de düşünün! (Luka 8:56). SONSUZA DEK YAŞAYABİLİRSİNİZ! İsa peygamber Marta’ya “Bana iman eden ölse de hayata gelir. Yaşayan ve bana iman eden hiç ölmeyecek” dedi (Yuhanna 11:25, 26). Bin Yıllık Hükümdarlığı sırasında İsa’nın dirilttiği kişiler, imanlarını korudukları sürece sonsuza dek yaşama ümidine sahip olacaklar. İsa dirilme hakkındaki bu çarpıcı sözleri söyledikten sonra Marta’yı düşündürecek şu soruyu sordu: “Buna inanıyor musun?” Marta da ‘Evet Efendim, inanıyorum ki sen Mesih’sin’ diye karşılık verdi (Yuhanna 11:26, 27). Peki siz de dirilme ümidine Marta’nınki gibi bir iman geliştirmek ister miydiniz? Bunun için ilk adım, Yaratıcımızın insanlıkla ilgili amacı hakkında bilgi almaktır (Yuhanna 17:3; 1. Timoteos 2:4). Bu bilgi iman geliştirmenize yardımcı olacak. Kutsal Kitabın bu konuda ne öğrettiğini Yehova’nın Şahitlerine sorabilirsiniz. Onlar sizinle bu muhteşem dirilme ümidi hakkında sohbet etmekten sevinç duyacaklar. Sevdiklerinizi tekrar gördüğünüzde hissedeceğiniz mutluluğu bir düşünün! KUTSAL KİTAPLA İLGİLİ SORULARIN CEVAPLARI Yaratıcımızı nasıl tanıyabiliriz? Yaratıcımız ruhi bir varlıktır. O’nu gözümüzle göremeyiz. Gökleri, yeryüzünü ve tüm canlıları O yaratmıştır. O yaratılmamıştır, bir başlangıcı yoktur (Mezmur 90:2). Yaratıcımız insanların O’nu arayıp bulmasını ve Kendisiyle ilgili gerçekleri öğrenmesini ister (Elçiler 17:24-27’yi okuyun). Yaratıcımızın özel ismini öğrenerek O’nu daha yakından tanıyabiliriz. Yarattığı şeyler üzerinde derin düşünerek O’nun niteliklerinden bazılarını öğrenebiliriz (Romalılar 1:20). Fakat O’nu daha iyi tanımak için Sözü olan Kutsal Kitabı incelemeliyiz. Bu kitap Yaratıcımızın ne kadar sevgi dolu olduğunu gösterir (Mezmur 103:7-10’u okuyun). Yaratıcımız dünyadaki adaletsizlikler hakkında ne hissediyor? ˙ KUTSAL KITAP Aslında ¨ ˘ ˙ NE OGRETIYOR? KUTSAL KİTAPLA İLGİLİ BAŞKA SORULARA CEVAPLAR SİTEMİZDE Bu dergiyi ve önceki sayılarını ücretsiz olarak indirebilirsiniz Yaratıcımız yakında tüm haksızlıklara son verecek Sitemizde Kutsal Kitabı yaklaşık 50 dilde okuyabilirsiniz Daha fazla bilgi için Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanan bu kitabın 1. bölümüne bakın Bu kitaba www.jw.org adresinden de ulaşabilirsiniz www.jw.org sitesini ziyaret edin veya kodu okutun wp14 01/01-TK 130924 Yehova Tanrı haksızlıktan nefret eder (Tekrar 25:16). O, insanları Kendi niteliklerini yansıtabilecek şekilde yarattı. Bu yüzden biz de haksızlıktan nefret ediyoruz. Dünyadaki adaletsizliğin sorumlusu Tanrı değildir. Yaratıcımız insanlara özgür irade vermiştir. Ne yazık ki birçok insan özgür iradesini kötüye kullanıyor ve adaletsizlik yapıyor. Dolayısıyla Yaratıcımızın ‘yüreği acı doluyor’ (Başlangıç 6: 5, 6 ve Tekrar 32:4, 5’i okuyun). Yehova adaleti sever. O adaletsizliğe sonsuza dek katlanmayacak (Mezmur 37:28, 29). Kutsal Kitap Tanrı’nın yakında tüm adaletsizliklere son vereceğini söyler (2. Petrus 3:7-9, 13’ü okuyun).