OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU Psk. Seyhan UZAR UÇKUN Antalya Halk Sağlığı Müdürlüğü Ruh Sağlığı Programları, Tütün ve Diğer Bağımlılık Yapıcı Maddeler Şubesi Otizm, belirtileri yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan, yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşim iletişim alanında belirgin gecikme-sapmalar sınırlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı davranışlar ile kendini gösteren karmaşık gelişimsel bir bozukluktur. Otizmin Nedenleri Otizm nedeni henüz tam olarak belirlenememiş bir bozukluktur. Diğer pek çok bozuklukta olduğu gibi otizmin de tek bir nedeni yoktur, birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluştuğu düşünülmektedir. Otizmli bireylerde beynin çalışma şekli farklıdır. Merkezi sinir sisteminde bir anormallik olduğu ve beyinde hücreler arasında mesaj taşıyan kimyasal ileticilerde eksiklik ya da fazlalık olduğu düşünülmektedir. Bunun yanı sıra genetik de otizmde önemli bir faktördür. Kardeş ve ikiz çalışmaları otizmde genetiğin rolünü doğrulamaktadır. Otistik bozukluğun tüm ırklarda, etnik gruplarda ya da sosyal statüsü farklı gruplarda görülebileceği, ailenin gelir durumu, yaşam biçimi ve eğitim düzeyi ile otistik bozukluk arasında bir bağ olmadığı vurgulanmaktadır. Otizm tanısı alan çocukların çoğunda değişik derecelerde öğrenme güçlüğü ve zeka geriliği de görülebilir. Sosyal İlişkilerde Güçlük: göz göze gelmekten kaçınma, başkalarının sevinç, üzüntü ve ihtiyaçlarına ya da çevresindeki olaylara tepkisiz kalma, arkadaşlık kurmama, tek başına olmayı tercih etme, sosyal kuralları anlayamama, kendi duygularını paylaşmama ve başkaları ile duygusal ilişki kurabilme eksikliği sayılabilir. Sosyal gelişim özellikleri: Çevreyle ilgili en ufak değişikliklerin karşısında çok duyarlı olabildikleri halde insan yüzü ve karşılıklı iletişim bu çocuklar için çok az önem taşımaktadır. Kucağa alındığında sarılmama, annenin sesine tepki vermeme gibi davranışları gösteren otistik çocukların çoğu, anneye bağımlılık davranışının yoksunluğunu göstermektedirler. Sevgi ve güvende olma gereksinimi yönüyle diğer bireylere fiziksel yakınlaşma davranışları görülmemektedir. Otistik çocukların zamanlarının çoğunu tek başına oynayarak geçirdikleri ve anne-babaları ile iletişim kurmadıkları gözlenmiştir. Otistik çocuklarda oyun becerisi, sembolik düşüncenin kazanıldığı duyu motor döneme paralel olarak gelişmemektedir. İletişim ve hayal gücünden yoksun olmaları nedeniyle diğer çocukların oyununa katılmazlar. İletişimde Zorluklar: Konuşmada gelişmeme, gecikme, güçlük görülebilir. Bazıları yaşamları geliştiremezler. boyunca hiç konuşma becerisi Bu gruptaki çocuklar iletişim sağlamak için taklit ya da işaret kullanımı girişiminde de bulunmayabilirler. Konuşabilen çocuklarda başkaları ile etkileşim başlatma ve sürdürme yetersizliği görülür. Yaşlarına göre konuşma düzeyde olmayabilir. becerilerinin beklenen monoton bir sesle konuşmaları, sadece bir-iki kelime söyleme, çok kelimeyle anlamsız konuşma, ekolali konuşma, zamirleri karıştırma, karşısındaki kişinin yüz ifadesini, mimik ve jestlerini anlayamamaları, konuşulanları anlamada güçlük çekme, gramer bozuklukları ve telâffuz güçlüğü özellikle soyut kavramlarda güçlük çekmeleri, tehlikeyi algılayamama 17.04.14 Sınırlı İlgi, Yineleyici ve Rutin Davranışlar: Otistik özellikleri olan çocuklar, çoğu zaman tek ve sınırlı bir ilgi alanına sahiptir. Bazı konulara yoğun ilgi gösterip dikkatlerini uzun süreli toplayabilir, ancak ilgilerini çekmeyen diğer konulara kayıtsız kalabilirler. Yineleyici davranışların (ellerini sallama ya da çırpma, zıplama, sallanma, anlamsız sesler çıkarma gibi) otistik özellikleri olan çocukların duyu algılamalarındaki farklılıktan kaynaklandığı ve duyusal olarak onları rahatlattığı düşünülür. Rutin davranışlar ise basit anlamıyla, aynı mekanda, zamanda ve sırada, davranışların tekrarlanmasıdır. DUYUSAL ÖZELLİKLER: a) İşitsel Uyarılara Karşı Tepkileri : Seslere karşı çok değişik tepkiler gösteren otistik çocukların, erken çocukluk döneminde bazı seslere hiçbir tepki vermemesi, çocukta işitme problemi olduğu düşüncesini çağrıştırmaktadır. b) Görsel Uyarılara Karşı Tepkileri : Otistik çocukların insan yüzüne ve çevrelerindeki birçok nesneye bakmamalarına karşın, hareket eden, dönen ya da parlak olan bazı nesnelere çok uzun bakabildikleri, bazılarının zaman zaman ışıktan rahatsız oldukları hatta karanlık bir odada daha rahat ettikleri görülebilmektedir. c) Acı, Sıcak, Soğuğa Karşı Tepkiler : Bu tepkiler bazı çocuklarda acıyı, sıcağı ve soğuğu fark etmeme şeklinde ortaya çıkarken, bazılarında ise, soğuk suyla ellerini yıkarken ağlama, eline iğne battığı zaman çığlık atma gibi aşırı duyarlılıklar şeklinde de görülebilmektedir. d) Dokunulmaya Karşı Tepkiler : Herhangi bir kimse tarafından dokunulmaya, kucağa alınmaya tepki gösteren otistik çocuklar, fiziksel teması reddetmekte ve çevreleriyle ilişki kurmaktan kaçınmaktadırlar. MOTOR GELIŞIM ÖZELLIKLERI Otistik çocukların ip atlama, dans, yüzme gibi büyük kas motor becerilerin kullanılmasını gerektiren bazı hareketleri taklit etme yetilerinin çok az ya da hiç olmamasına bağlı olarak daha geç öğrendikleri görülmektedir. Kâğıt kesme, kutu içine küp atma ve ipe boncuk dizme gibi küçük kas motor becerilerinin de oldukça zayıf olduğu gözlenmektedir. Otistik çocukların duruşlarında, ellerini kullanmada zaman zaman normalden farklı bir görünüm sergiledikleri görülmektedir. (Parmak uçlarında yürüme, belli hareketleri tekrar etme, tek ayağı üzerinde ileri geri sallanma, kendi etrafında dönme vb.) Bununla birlikte hiperaktif (çok hareketli) veya hipoaktif (az hareketli) olmaları da diğer motor davranış özellikleri olarak kabul edilmektedir ZIHINSEL GELIŞIM ÖZELLIKLERI : Otistik çocukların zekâ düzeylerini belirleyen testleri kullanmada güçlükler olması ve bu çocukların testlerde düşük performans göstermeleri zekâ bölümlerinin tespitini zorlaştırmaktadır. Son yapılan araştırmalar temel problemin zihinsel gelişim alanında olduğunu belirtmekte ve bu konudaki tartışmalar zihinsel yetersizliğin birinci olarak dil ve iletişim problemlerine yol açtığı, ikinci olarak da davranışsal ve duyusal güçlüklere neden olduğu yönünde yoğunlaşmaktadır. ÖZEL BECERILER : Bunlar genellikle konuşma becerisi soyut anlam içermeyen türden becerilerdir. Otobüs hareket saatleri, sayılar vb. ayrıntılar ilgili bazı görsel yetenekler şeklinde de ortaya çıkabilmektedir. Kendi kendine okuma-yazma öğrenebilme, okuduğunu anlamasa da akıcı bir şekilde okuyabilme, kısa sürede ezberleyebilme gibi iyi bir belleğe sahip olan erken gelişmiş kavramsal veya görsel-motor yetenekleri olan otistik çocuklara da rastlanmaktadır. Klinik Özellikler 0-3 YAŞ Bu dönemde otizm tanısı almış çocukların fiziksel gelişimleri yaygın uyku ve beslenme problemlerine rağmen yaşıtlarından farklı değildir, hemen hepsi sağlıklı bebeklerdir. Fiziksel olarak birçok beceriyi olağan yaşlarında kazanmaya hazırdırlar; ancak bazı otizm tanısı almış bebeklerin çevrelerine karşı ilgisizlikleri nedeniyle daha geç yaşlarda oturdukları ve yürüdükleri gözlenmektedir. Otizm tanısı almış bir bebek, bu yaş grubundayken fazla göz teması kurmaz; gülümseme ve seslenmelere pek yanıt vermez. Kucağa alınınca mutlu olmaz. Dil becerileri açısından değerlendirildiğinde, otizmli olmayan bir bebekten 6 aylıkken beklenilen agulama ve 9 aylıkken beklenen hecelemeler, otizmli bir bebekte gözlenmez. 1 yaşındayken beklenilen anlamlı kelimeler de otizmli bebeklerde görülmemektedir. 2 yaşındaki çocuklardan beklenilen iki kelimelik cümle kurma, verilen komutları anlama, yaşa uygun kelime dağarcığına sahip olma gibi yeteneklerin bu yaştaki otizmli bir çocukta henüz gelişmediği söylenebilir. Bir yaş civarı ve sonrasında normal gelişim gösteren çocuklardan anne babalarının dönüşünü fark etmeleri ve coşkuyla karşılamaları veya küskünlüklerini ifade etmeleri beklenir. Ancak otizmli çocukların ayrılıklara ve kavuşmalara belirgin tepki vermedikleri söylenebilir. Çocuk 2-3 yaşına geldiğinde aileler genellikle konuşma gecikmesi sebebiyle hekime başvurmaktadır. Çocuğun mevcut becerilerinde gerileme olduğu durumlarda, bu gerileme sebebiyle de hekime başvuru söz konusudur. 2-3 yaşlardaki otizmli çocuklarda baş-baş yapma, el sallama gibi basit selamlaşmanın hareketlerinin kazandırılması aileye zorluk yaratabilmektedir (Akçakın, 2008). Bu yaşlardaki otizme eğilimli çocuklarda taklit yeteneklerinin zayıf olduğu, yalnızlığı tercih ettikleri, başkalarına bakmadıkları, sosyal gülümsemelerinin olmadığı ve yüz ifadelerinin kısıtlı olduğu bildirilmiştir. 3 yaşından beklenilen karşılıklı oyun kurma ve yürütebilme becerileri otizmli çocuklarda gelişmemiştir. Bu yaşlar, otizmli bir çocukta parmak ucunda yürüme, dönme, el ve kol çırpma, sallanma gibi hareketlerin yoğun olarak başladığı yaşlardır. Araba plakaları, gazetedeki logolar gibi işlevsel olmayan nesnelere ilgileri fazladır. OSB yelpazesindeki bireyler klinik özellikler açısından büyük farklar göstermektedir. Olguların bazıları ağır derecede zeka geriliği, epileptik nöbetler, hiç konuşamama, kendine zarar verme ve tamamen bakıma muhtaç olma özellikleri gösterirken, sadece sosyal ilişki sorunları yaşayan, üstün zekalı, belli alanlarda çok başarılı olan bireyler de vardır. Görülme Sıklığı Erkeklerde kızlardan daha sık olarak gözlenir. Erkek çocuklarda kız çocuklarına oranla 3-5 kat daha fazladır. Çocuk Sağlığı ve İnsan Gelişimi Ulusal Enstitüsü’ne (The National İnstitute of Child Health and Human Development) göre aşağıdaki bulguların varlığında çocuk, hekim tarafından otizm açısından derhal değerlendirilmelidir. o 12 aylıkken ‘’agu’’lamıyorsa veya kuş seslerine benzer sesler çıkarmıyorsa, o 12 aylık olmasına rağmen işaret etmiyor, el sallamıyor, anladığını belli etmiyorsa, o 16 aylık olmasına rağmen tek tek kelimeler söylemeye başlamadıysa (anne, bebek gibi..), o 24 aylık olmasına rağmen kendiliğinden (karşıdakinin söylediğini tekrar etme şeklinde değil) en az 2 kelimelik kısa cümleler kuramıyorsa, o Dil gelişimi ve sosyal becerilerinde hangi yaşta olursa olsun herhangi bir geriye gidiş ortaya çıktıysa. Erken Tanı ve Önemi Ülkemizde otizm tanısı koyabilecek uzmanlar çocuk ve ergen psikiyatri uzmanları ve çocuk nörologlarıdır. Otizmli çocukların dış görünümleri diğer çocuklardan farklı değildir; ancak, davranışları farklıdır. Tanı, uzmanlar tarafından çocuğun gözlenmesi, gelişim testleri yapılması ve anne-babalara çocuğun gelişimi hakkında sorular sorulmasıyla konur. Otizmin tanısı 12 aylıktan itibaren konabilir. Erken yaşta tanı konması, bir an önce eğitimin başlaması açısından önemlidir. Otizminde bugün bilinen tek tedavi özel eğitimdir. Özel eğitimde amaç; çocuğun ihtiyaçlarına yönelik olarak planlanmış programlarla, çocuğun gelişimsel olarak mümkün olduğunca akranları düzeyine ulaşmasını sağlamaktır. Bu çocukların erken dönemde tanınması ve uygun eğitime başlanması, hastalığın gidişatı ve ilerleyen dönemlerde karşılaşılabilecek problemlerin en aza indirgenmesi açısından çok önemlidir. Eğer çocuğunuz: Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa, İsmini söylediğinizde bakmıyorsa, Söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa, Parmağıyla ile istediği şeyi göstermiyorsa, Oyuncaklarla oynamayı bilmiyorsa, Akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa, Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa, Konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa, Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa, Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi sıra dışı hareketler yapıyorsa, Günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa, otizm açısından değerlendirme yapmak gerekir. 17.04.14