Friedrich Wilhelm Nietzsche (15 Ekim 1844 – 25 Ağustos 1900) Hayatı Prusya Krallığı'nın Saksonya eyaletinde bulunan Leipzig yakınlarındaki Röcken'in küçük bir kasabasında büyümüştür. Nietzsche'nin babası 1849'da bir beyin hastalığından öldü; bir sonraki yıl da erkek kardeşi Ludwig Joseph iki yaşında öldü. Bunlar üzerine ailece, Nietzsche'nin anneannesi ve iki bekar halası ile yaşayacakları Naumburg'a taşındı. Nietzsche bir erkek okuluna, ardından da son derece saygın ailelerden olan Gustav Krug, Rudolf Wagner ve Wilhelm Pinder ile arkadaş olduğu özel okula gitti. 1864'te mezuniyetinden sonra Bonn Üniversitesinde teoloji ve klasik filoloji alanında çalışmalara başladı. Nietzsche, bir sömestr sonra teolojik çalışmalarını durdurdu ve inancını kaybetti. Kardeşine yazdığı mektubu şu sözlerle bitirdi: "Sonuç olarak insanların yolu ikiye ayrılıyor: huzur ve zevk diye didinip durmak istiyorsan, inan; hakikatin tutkunu olmak istiyorsan, sorgula..." 1863’te Nietzsche, Leipzig Üniversitesine yöneleceği Friedrich Wilhelm Ritschl'in denetiminde filoloji çalışmaya yoğunlaştı. 1865 yılında Arthur Schopenhauer'ın eserlerini enikonu inceledi. 1866 yılında, Friedrich Albert Lange'ın Materyalizmin Tarihi'ni adlı eserini okudu. Lange'ın anti-materyalist Kant felsefesini betimleyişi, Avrupa materyalizminin doğuşu, Avrupa'nın bilimle artan yakınlığı, Charles Darwin'in evrim teorisi ve gelenek ile otoritelere karşı genel bir ayaklanma, Nietzsche'de büyük ilgi uyandırdı. 1866 yılında, Friedrich Albert Lange'ın Materyalizmin Tarihi'ni adlı eserini okudu. Lange'ın anti-materyalist Kant felsefesini betimleyişi, Avrupa materyalizminin doğuşu, Avrupa'nın bilimle artan yakınlığı, Charles Darwin'in evrim teorisi ve gelenek ile otoritelere karşı genel bir ayaklanma, Nietzsche'de büyük ilgi uyandırdı. Nietzsche, 3 Ocak 1889'da zihinsel bir çöküş yaşadı. Torino sokaklarında toplumsal kargaşa çıkardığı için etraftaki iki polis onun yanına geldi. Gerçekte orada tam olarak ne olduğu bilinmiyor fakat Nietzsche'nin ölümünden sonra ortaya çıkan hikâyeler, Nietzsche'nin Piazza Carlo Alberto çıkışında bir atın kırbaçlanmasını görmesi üzerine atı korumak için ona koşup boynunda sarıldığı ve sonra yere yığıldığı üzerinedir. Eserleri Tragedyanın Doğuşu (1872) Ahlâksal Olmayan Duygulardaki Gerçekler ve Yalanlar Üzerine (1873) Yunanların Trajik Çağında Felsefe (1873) Zamansız Düşünceler (1873–1876) İnsanca, Pek İnsanca (1878–1879) Tan Kızıllığı (1881) Messina'dan İdiller (1882) Şen Bilim (1882–1887) Böyle Buyurdu Zerdüşt (1883–1885) İyinin ve Kötünün Ötesinde (1886) Ahlâkın Soykütüğü Üzerine (1887) Wagner Olayı (1888) Putların Alacakaranlığı (1888) Ecce Homo (1888) Nietzsche Wagner'e Karşı (1888) Güç İstenci (el yazması)(1901) ölümünden sonra yayımlanmış Siyaset Felsefesi Nietzsche, felsefesinin temeline iki konuyu eleştirerek başlar: Platon’la birlikte Batı felsefesine hakim olan metafizik anlayış Hıristiyanlık Nihilizme (en yüksek değerlerin değerden düşmesi) bu ikisinin yol açtığını belirtir. Üç insan türü vardır: Sürü insanı Kendi yaşamlarına kendileri karar vermezler. Yerleşik gelenekler ya da çobanın sözleri doğrultusunda yaşamlarını idame ettirirler. Nihilist insan Sürü insanın değerlerini sorgular ve anlam arayışına girer. Anlam arar, bir aklın üstünlüğüne ulaşır ve öte dünya düşüncesine varır. Üst insan (übermensch) Yaşamı olumsuzlayan fikirlerden ve kölelere özgü çileci ahlak anlayışından kurtulan insandır. Ahlakın Soykütüğü Üzerine Efendi ve Köle ahlakı Soybilim Eserde “ahlaksal ön yargılarımızın kökenini” sorgulama gayesindedir. Nietzsche’nin merakı ve şüphesi, “iyi ve kötümüzün kaynağının aslında neresi olduğu sorusudur.” Hıristiyan ahlakı, iyi ve kötü kavramları, bellek oluşumu, borçlu ve alacaklı ilişkisi, çileci idealler, çileci rahip ve geçmişe körü körüne bağlılık gibi olayların kesişiminin bir sonucudur. İyi yargısı, eyleme maruz kalan “aşağı, adi ruhlu, bayağı ve avam”dan değil, eylemi gerçekleştiren “asil, güçlü, üstün ve yüce gönüllü” olanlardan kaynaklanmıştır. Nietzsche’ye göre rahipler, en büyük kincilerdir ve “rahip kininin aklı yanında başka hiçbir aklın sözü edilemez.” Bu bağlamda Nietzsche, Yahudileri de “en akıllı öç alma edimi yoluyla intikam almayı bilmiş ruhban halk” olarak nitelendirmektedir. “Yahudiler olmuştur, aristokratik değerler eşitliğini (iyi=asil=iktidar sahibi=güzel=mutlu=tanrıların sevdiği) ürkütücü bir tutarlılıkla tersine çevirmeye cüret edenler ve bu ters çevrilmişliğe dipsiz bir kinin (aczin kininin) dişleriyle asılanlar, yani zavallılardır yalnızca iyi olanlar, yoksul, güçsüz, aşağı olanlardır yalnızca iyi olanlar, acı çekenler, yoksunluk içindekiler, hastalar, çirkinlerdir tek imanlılar, tek cennetlikler, sadece onlar kavuşurlar rahmete, - oysa sizler, siz asiller ve kudretliler, sizler sonsuza dek kötü, zalim, şehvetli, açgözlü, tanrısız olanlarsınız, sonsuza dek de, hayır görmeyenler, lanetlenenler ve kahrolanlar olacaksınız.” Bu tersine çevirme, köle başkaldırısı olarak nitelendirilmektedir. “Ahlakta köle başkaldırısı, hıncın yaratıcı hale gelmesi ve değerler üretmesiyle başlar: Bu, gerçek tepkiden, eylem tepkisinden yoksun olan ve kendilerini yalnızca, kurmaca bir öç yoluyla zarardan koruyan yaratıkların hıncıdır.” Bellek ve Unutkanlık “Unutkanlık, yüzeysel olanların sandığı gibi basit bir vis inertiae (atalet) değildir. Etkin ve kelimenin tam anlamıyla da pozitif bir engelleme yetisidir daha ziyade.” Bellek sayesinde insan, “zorunlu olandan rastlantısal olanı ayırmayı, nedensel düşünmeyi, neyin amaç, neyin araç olduğunu şaşmaz bir biçimde saptamayı, özetle hesap etmeyi, ölçüp biçmeyi öğrenmiştir.” “Bir şeyin bellekte yer etmesi için o şey belleğe dağlanır: yalnızca acısı dinmeyen şey bellekte yer eder.” “İnsanın kendine bir bellek oluşturmayı gerekli görmüş olduğu hiçbir seferde kan, işkence, kurban eksik olmamıştır; en tüyler ürpertici kurbanlar ve kefaletler (ilk doğan çocuğun kurban edilmesi de buraya girer), en iğrenç sakatlamalar (örneğin iğdiş etme), tüm dini kültlerin en zalimce törenleri (kaldı ki tüm dinler en temelde birer zalimlik dizgesidirler) - bütün bunlar, bellek geliştirmenin en etkin yolunun ‘acı’ olduğunu sezinlemiş olan o içgüdüden kaynaklanır. Tüm çilecilik öğretisi de bir anlamda buraya dahildir.” Bellek oluşturmanın en etkili yöntemi olarak ceza yasaları görülebilir. “Ceza yasalarının katılığı, insanlığın unutkanlığı yenmek ve toplumsal yaşamın birkaç ilkel gereğini bu anlık duygu ve ihtiras kölesinin kafasında canlı tutabilmek için ne denli çaba harcamış olduğunun bir ölçütüdür.” Borçlu – Alacaklı İlişkisi “Bu ahlak soy kütükçüleri, ahlakın temel bir kavramı olan ‘Schuld’un (suç), çok maddi bir kavram olan ‘Schulden’ (borç) kavramından kaynaklanmış olduğunu hayallerinden dahi geçirmişler midir örneğin?” Çileci Rahip Çileci rahip, yaşamı “girilmiş ama artık nerede başlamışsa oraya dek geri kat edilmesi gereken bir yanlış yol olarak ele alır.” “Çileci rahip, ete kemiğe bürünmüş başka türlü olma, başka yerde olma arzusudur.” “Rahip, hıncın yön değiştiricisidir.” Tanrı öldü! "Şimdi nereye gidiyoruz? bütün güneşlerden uzağa mı? durmadan düşmüyor muyuz? öne, arkaya, sağa, sola, her yere düşmüyor muyuz? hâlâ bir yüksek ve alçak kavramı var mı? sonsuz bir hiçlik içinde aylak aylak dolaşmıyor muyuz? yüzümüzde boşluğun nefesine duyumsamıyor muyuz? hava şimdi daha soğuk değil mi? geceler gittikçe daha fazla karanlıklaşmıyor mu? tanrı öldü! tanrı öldü! onu öldüren biziz!" Demokrasi, sosyalizm, liberalizm eleştirisi Eşitlik Mülkiyet Haklar Bengi Dönüş "Yaşadığın ve yaşamakta olduğun bu hayatı, yeniden ve sayısız kere daha yaşamak zorunda kalacaksın; içinde yeni hiçbir şey olmayacak: Yaşamındaki her acı, her sevinç, her bir düşünce ve her bir soluk, tarif edilemeyecek kadar küçük veya büyük her şey, arka arkaya ve aynı sırayla, sana dönecek - ağaçların arasından süzülen şu alacakaranlık ve şu örümcek bile, şu an ve ben kendim bile. Varoluşun sonsuz kum saati, içinde toz lekesi olan sen ile, yeniden ve yeniden başaşağı çevrilecek!"