67 İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri TOPLUMDAN EDİNİLMİŞ ENFEKSİYONLARA PRATİK YAKLAŞIMLAR Sempozyum Dizisi No:61 ⋅Şubat 2008; s.67-70 ÜST SOLUNUM YOLLARI ENFEKSİYONLARINDA TETKİK GEREKLİ Mİ? Prof. Dr. Sercan Ulusoy Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İzmir Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları (ÜSYE) insanlarda en sık görülen toplum kökenli enfeksiyonlardır. Büyük çoğunluğu virüslerle oluşmakla birlikte değişik bakteriler de ÜSYE’na neden olabilirler. Genelde hafif seyirli ve ciddi mortalitesi olmayan enfeksiyonlar olmakla birlikte, uygun şekilde tanısı konup uygun şekilde tedavi edilmediklerinde önemli sekel ve komplikasyonlara da neden olabilmektedirler. ÜSYE’nın büyük bölümünün virüslerle oluşması nedeniyle viral-bakteriyel ayrımının iyi yapılması gereksiz antibiyotik kullanımının en aza indirgenmesi açısından son derece önemlidir. Bu açıdan bakıldığında ÜSYE’nda laboratuar tanı oldukça önemli olmakla birlikte birçok ÜSYE’da tanı klinik bulgulara dayanılarak konmakta olduğundan laboratuvar incelemelerinden gerekli ve yararlı olduğu durumlarda faydalanmak, gereksiz laboratuvar incelemelerinden ise kaçınmak gereklidir. ÜSYE başlığı altında çok değişik alt başlıklar bulunabilmesine karşın başlıca dört ana klinik tablodan bahsedilebilir. Bunlar; rinit (soğuk algınlığı), akut tonsillofarenjit, akut otitis media ve akut rinosinüzitlerdir. Rinit Halk arasında soğuk algınlığı, nezle gibi isimlerle anılır. Dünyadaki en sık karşılaşılan enfeksiyon hastalığıdır. Alerjik de olabilir. En sık rinovirüslerle (%2050) oluşur. Bunların dışında başta coronavirüsler olmak üzere çok değişik virüsler bu tabloya neden olabilir. Kısacası, soğuk algınlığının tümüyle virüslerle oluşan bir klinik tablo olduğu söylemi kesinlikle yanlış olmaz. Bu nedenle, etken virüsün saptanmasının pratik olarak hiçbir yararı ve de gereği yoktur. Çünkü, hangi virüsün etken olduğu bizim tedavi yaklaşımımızı değiştirmeyecektir. Antibiyotik kullanmaksızın semptomatik tedavi ile ortalama bir hafta içinde iyileşecektir. Bununla birlikte istendiği takdirde uygun virolojik yöntemlerle virüs izolasyonu ve hücre 68 Prof. Dr. Sercan Ulusoy kültürü yapılabilir. Epidemiyolojik amaçlı viral antijenler veya antikorlar da saptanabilir. Ancak, bunlar pahalı, zaman alan ve her yerde yapılamayan yöntemler olup daha önce de belirtildiği gibi gereği de yoktur ve pratik olmayan yaklaşımlardır. Bu nedenle soğuk algınlığının tanısı tamamen klinik bulgulara dayanılarak konur. Bunun dışında rutin kan incelemeleri yapıldığında periferik kanda genellikle normal bulgular veya lökopeni/ lenfomonositoz saptanır. Akut tonsillofarenjit Beş-onbeş yaşları arasında görülen akut tonsillofarenjitlerin % 75’i viraldir. Geri kalan % 25’lik bölümünde ise etken bakterilerdir. Bakteriyel olanların ise tamamına yakını A grubu beta-hemolitik streptokoklar (AGBHS)’dır. AGBHS dışında nadiren başka bakteriler de (Corynebacterium diphtheriae vs) etken olabilirler. 3 yaşından küçük çocuklarda etken hemen daima virüslerdir. Erişkinlerde ise % 90 oranında virüslerle oluşur. Adenovirüsler, enterovirüsler, parainfluenza, EBV, HSV, RSV, rinovirüsler gibi çok değişik virüsler akut tonsillofarenjite neden olabilirler. Akut tonsillofarenjitler, mikrobiyolojik inceleme yöntemlerinin en yararlı olduğu ÜSYE arasında yer alır. Klinik bulgular ve fizik muayene ile viral-bakteriyel ayrımı için bazı ipuçları elde edilse bile, özellikle çok tipik olmayan olgularda bu yolla ayırıcı tanı her zaman mümkün değildir. Bu nedenle boğaz kültürü ile viralbakteriyel ayrımı yapılması, kültürün sonucuna göre antibiyotik verilmesi veya semptomatik tedavi yapılması en akılcı yaklaşımdır. Bu yolla gereksiz antibiyotik kullanımı en aza indirgenmiş olacaktır. Boğaz kültürü, AGBHS tonsillofarenjiti tanısında altın standarttır. Boğaz kültürü, ucuz, pratik, her yerde yapılabilen ve çok duyarlı bir yöntemdir. Tek dezavantajı 24 saat sonra sonuç vermesidir. Her olgudan da rutin olarak boğaz kültürü alınmasına gerek yoktur. Epidemiyolojik özellikleri ve klinik bulgularıyla tipik viral tonsillofarenjit düşünülen olgularda boğaz kültürü istenmesi gereksizdir. Ancak, klinik bulguları AGBHS tonsillofarenjiti düşünülen olgularda boğaz kültürü mutlaka alınmalıdır. Boğaz kültürlerinde rutin olarak sadece AGBHS aranır. Mikrobiyoloji laboratuarları klinisyenler tarafından kendilerine başka bir patojen kuşkusu hakkında bir uyarıda bulunulmadığı sürece boğaz kültürlerinde sadece bu bakteriyi ararlar. Ayrıca, AGBHS’da penisilin direnci olmadığından antibiyogram yapılması da gerekmez. AGBHS tonsillofarenjitlerinin tanısında bir diğer laboratuar yöntemi de boğaz sürüntüsünden yapılan hızlı antijen saptama testleridir. Bu testler 20-30 dakika gibi çok kısa sürelerde AGBHS enfeksiyonu tanısını koydurabilir. Hızlı tanıda yararlı olmakla birlikte, yalancı negatifliklerinin fazla olması nedeniyle negatif olgularda boğaz kültürü yapılması gerekir. Üstelik çok pahalı testler olduğundan yaygın kullanım alanları yoktur. AGBHS tonsillofarenjitlerinin tanısında rutin kan incelemeleri de oldukça yararlıdır. Periferik kanda lökositoz ve/veya sola kayma saptanması AGBHS tonsillofarenjitini destekler. Lökopeni ve/veya lenfomonositoz ise viral tonsillofarenjit lehinedir. Streptokokal tonsillofarenjitte Antistreptolisin-O (ASO) yüksekliği ve Creaktif protein (CRP) pozitifliği de saptanabilir. Ancak, ASO yüksekliği akut enfek- Üst Solunum Yolları Enfeksiyonlarında Tetkik Gerekli mi? siyon tanısında kullanılmamalıdır. Genellikle enfeksiyonun 7-10. günlerinde pozitifleştiğinden retrospektif tanıda yardımcıdır. Negatifleşmesi de 1 yıla kadar uzayabildiğinden, negatifleşmeyen olgular tedavi başarısızlığı olarak değerlendirilmemelidir. Periferik yayma incelemesi ayrıca, EBV enfeksiyonu tanısı açısından da yararlıdır. Atipik lenfositlerin görülmesi başta EBV olmak üzere CMV enfeksiyonlarında da görülebilir. Akut otitis media Akut otitis medianın mikrobiyolojik tanısında altın standart orta kulaktan timpanosentez ile alınan sıvının kültürünün yapılmasıdır. Ancak, bu yöntem invazif bir girişim olup uygulanması zordur. Üstelik, mutlaka bir kulak-burun boğaz uzmanına gereksinim gösterir ve her yerde, herkes tarafından uygulanamayacağı için de pratik değildir. Ayrıca, pahalı bir yöntem olması nedeniyle de rutin olarak uygulanması hiçbir zaman önerilmez. Zaten, akut otitis media etkenleri büyük oranda tahmin edilebilir. Kültür yapılsa da büyük olasılıkla Streptococus pneumoniae, Haemophilus influenzae ve Moraxella catarrhalis gibi bakterilerden birinin üreyeceği tahmin edildiğinden tedavi bu bakterileri kapsayacak şekilde ampirik olarak yapılır. Ancak, uygun antibiyotik tedavilerine ısrarla yanıt vermeyen olgularda, çok şiddetli ve toksik bir tablonun varlığında, mastoidit gibi süpüratif komplikasyonların varlığında , yeni doğanlar ve bağışık yetmezlikli hastalar gibi etkenin kestirilemediği ve mikrobiyolojik tanının kesin olması gerektiği durumlarda timpanosentez yapılması önerilir. Kulak akıntısından veya dış kulak yolundan kültür yapılmasının akut otitis media tanısında değeri yoktur. Mikrobiyolojik yöntemlerin dışında rutin kan incelemelerinin tanıda çok fazla yararı yoktur. Bazen lökositoz, sola kayma ve CRP pozitifliği olabilirse de tanı koydurucu değildir. Bu nedenle akut otitis medianın tanısı genellikle klinik olarak konur ve laboratuvar incelemelerin tanıda çok fazla yararı yoktur. Akut rinosinüzit Mikrobiyolojik tanı için en ideali sinus aspirasyon örneğinin kültürünün yapılmasıdır. Bu şekilde alınan örneğin kültüründe >10000 koloni/mm3 üreme olması anlamlıdır. Bununla birlikte, sinüs aspirasyon örneğinin alınması son derece invazif bir yöntem olması, zaman alması ve uzmana gereksinim göstermesi nedeniyle rutin olarak uygulanması mümkün olan bir yöntem değildir. Ancak, tedaviye yanıtsız hastalarda, bağışık yetmezlikli hastalarda, nozokomiyal sinüzit varlığında, intraorbital ve intrakraniyal komplikasyonların varlığında düşünülebilir. Akut otitis media etyolojisinde yer alan üç bakteri akut rinosinüzit olgularında da en sık görülen bakteriyel etkenlerdir. Tedavi bu nedenle ampirik olarak yapılır. Mikrobiyolojik tanı için burun sürüntüsü veya sinüs ağzından alınan sürüntü örneklerinden yapılan kültürler yanıltıcı sonuçlar verdiğinden bu yöntemler uygulanmamalıdır. Akut rinosinüzit tanısında rutin kan incelemeleri tanıya çok fazla yardımcı değildir. Komplikasyonlu olgularda bazen lökositoz ve sola kayma olabilir. Bu nedenle tanı anamnez ve fizik muayene bulgularıyla klinik olarak konur. 69 70 Prof. Dr. Sercan Ulusoy 1. 2. 3. 4. 5. 6. KAYNAKLAR Akyol U: Akut Otitis Media: Tanı Yöntemleri. (Akut Otitis Media Kitabı içinde) Ed: Prof.Dr.Murat Akova. Bilimsel Tıp Yayınevi, Ankara,2004.s21-36 Bisno AL.Primary care:Acute pharyngitis. N Eng J Med 2001;344:205-11 Bisno AL, Gerber MA, Gwaltney JM JR, Kaplan EL, Schwartz RH. Practice guidelines for the diagnosis and management of group A streptococcal pharyngitis. Infectious Diseases Society of America. Clin Infect Dis 2002;35:113-25. Clinical Practice guideline. Management of sinusitis. Pediatrics 2001;108:798-808 Karcı B. Sinüzitler (Akut Sinüzit Kitabı içinde) Ed: Prof.Dr.Sercan Ulusoy. Bilimsel Tıp Yayınevi, Ankara,2004.s7-35. Leblebicioğlu H. Soru ve Yanıtlarla Üst Solunum Yolu İnfeksiyonlarında Tedavi Kitabı. Bilimsel Tıp Yayınevi, Ankara 2003