T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

advertisement
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ RESİM BÖLÜMÜ
Zeki Faik İzer'in “İnkılap Yolunda” Eseri ile
Eugene Delacroix'in “Halk Yol Gösteren Özgürlük” Eserinin
Karşılaştırmalı Yapıt Değerlendirmesi
Mehmet AKSOY
Danışman
Zuhal ARDA
2015 - KONYA
Özet
Mustafa Kemal devrimleri milletimizin çağdaşlaşmasındaki sürece yol göstermiş,
şimdiki Türkiye`nin düşünsel ve siyasal yaşamında yeni temellerini oluşturmuştur. Mustafa
Kemal'in 1923 yılında Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, eyleme geçirmeye çalıştığı
devrimler, Türk milletinin bilim ve teknikte ilerici, ulusal ve çağdaş olması gözetilerek
hazırlanmıştır.
Fransa'da 27 Temmuz 1830'da başlayan ve Bourbon hanedanının kesin olarak
yıkılarak liberal bir monarşinin kurulmasına ve Restorasyon döneminin kapanmasına yol
açan Temmuz Devrimi ise hali hazırda iktidarda bulunan kralın halkına zulmünü
sonlandırmak için yapılan bir halk ayaklanmasıdır. Bu ayaklanmayı anlatan Eugene
Delacroix'in eseri, Halk Yol Gösteren Özgürlük ile Zeki Faik İzer’in İnkılap Yolunda adlı
eseri biçim yönünden büyük benzerlikler gösterse de, aktardığı olaylar bakımından büyük
farklılıklar göstermektedir. Dönemin Fransa'sıyla Türkiye'sindeki şartları karşılaştırdığımız
zaman, İnkılap Yolunda adlı eserde ayaklar altında ezilen halka haksızlık edildiği
görülmektedir. Çünkü İnkılap Yolunda adlı resimde ezilen sınıf, gücü elinde bulunduran
yönetim değildir ve herhangi bir zulme sebebiyet vermemektedir. İnkılap Yolunda,
Türkiye halkının var olma savaşını anlatır.
Anahtar Kelimeler: Devrim, Özgürlük, Türkiye, Fransa, Zeki Faik İzer, Eugene
Delacroix
Abstract
Mustafa Kemal revolutions have led modernization processes in our nation,
Turkey's current intellectual and political life has created new foundations. After Mustafa
Kemal was elected President in 1923, the revolution was trying to put into action, the
Turkish nation in progressive science and technology, has been prepared taking into
consideration that national and contemporary.
Starting in France on 27 July 1830 and Bourbon is precisely demolished a liberal
monarchy that led to the closure of the establishment and building of the Restoration July
Revolution of the dynasty already a popular uprising made to end the persecution of the
people of the king in power. This uprising, describing the work of Eugene Delacroix,
Liberty Zeki Faik Although the People's Guiding İzer great similarities in terms of his
work forms the Path of Revolution, events that vary greatly in terms of transfer. When we
compare the conditions in Turkey, with France the term seems to be unfair under the feet
of the oppressed people in his book Revolutionary Way. Because the oppressed classes in
painting titled Road to Revolution, it is not holding power in the hands of management and
does not cause any persecution. Road to Revolution, the existence of the people of Turkey
describes the war.
Key words: Revolution, Freedom, Turkey, France, Zeki Faik Izer, Eugene Delacroix
Giriş
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla yeniden şekillenen ülke, ardı arkasına gelen
inkılaplar ile daha çağdaş ve ilerici bir ülke olma yolunda ilerler. Bu çağdaş ve ilerici
ülkenin mimarı olan Mustafa Kemal Atatürk, yeni savaştan çıkmış, tükenmiş bir milleti
adeta küllerinden yeniden yaratarak tüm dünyada hayranlık uyandırmıştır. Bu insanüstü
çabayı izleyicine aktarmak isteyen Zeki Faik İzer, Fransa'nın 1830 da gerçekleştirdiği
Temmuz Devrimi'ni anlatan Eugene Delacroix'in eseri olan, Halka Yol Gösteren Özgürlük
resmini kendisine kılavuz olarak seçerek İnkılap Yolunda adlı eserini üretmiştir.
Bu çalışmada Eugene Delacroix'in eseri, Halka Yol Gösteren Özgürlük'ün
yapılmasına sebep olan dönemin Fransa'sını ve Zeki Faik İzer'in İnkılap Yolunda adlı
eserinin anlattığı dönemin Türkiye'sinde resim sanatına yansımaları incelenmiş, plastik
değerleri analiz edilmiştir.
TBMM’nin açılması ile cumhuriyete dayalı bir devlet kurulmuş fakat ortamın
müsait olmamasından dolayı kurulan sistemin adı açıkça söylenememiştir (Tunca, ?).
Atatürk, “inkılap” yani devrim kelimesini, “Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan
müesseseleri yıkarak, yerlerine, milletin en yüksek modern icaplara göre ilerlemesini temin
edecek yeni müesseseleri koymuş olmaktır” (aktaran Korkmaz 1995) diye açıklar.
Atatürk’e göre, devrimlerin asıl amacı “Türklüğün gerçek değerlerine kavuşma
mücadelesidir (Tarım, 2013, aktaran Korkmaz 1995). Yani Mustafa Kemal'in devrimi
zulme karşı değil, daha ileri bir toplum ve devlet anlayışını hayata geçirmek maksatlı
yapılmıştır.
Mustafa Kemal devrimleri milletimizin çağdaşlaşmasındaki sürece yol göstermiş,
şimdiki Türkiye`nin düşünsel ve siyasal yaşamında yeni temellerini oluşturmuştur. Mustafa
Kemal'in 1923 yılında Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, eyleme geçirmeye çalıştığı
devrimlerin dört ayrı niteliği vardı.
1. ”Devletçi - seçkinci” bir grup tarafından geniş halk kitlelerine, tepeden inme bir
biçimde uygulanmış olması,
2. Batı tipi bir toplum yaratmaya yönelmiş olmaları,
3. Hepsinin aynı anda topluma sunulmamış olması,
4. Bütün devrimlerin temelinde ana kavram olarak kuramsal açıdan halk egemenliği
ilkesinin yatmasıdır.
Cumhuriyetten sonra biçimlenen Kemalizm ideolojisi, devrimlerin tutarlı
çözümlenmesine yönelik, başarılı uygulamaya dayanan bir ideoloji niteliği taşır. Bu
niteliğin ardında yatan temel neden, Atatürk İhtilal' inin yani (Bağımsızlık Savaşı ve
devrimlerin) siyasal zorunluluklardan doğmuş ve dış dünya öğelerinden etkilenmiş bir
devrim oluşudur.
1928 yılı Türk tarihinde çok önemli bir yıldı. 10 Nisan günü Anayasa'da değişiklikler
yapılarak Türkiye Cumhuriyeti'nin laik karakterinin açıklığa kavuşturulması için var olan
"Devletin dini İslam'dır" hükmünün çıkarılması kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti
içinde Türk Devleti kadar Türkçeyi de laikleştirecek bu önemli adımı hazırlayan
gelişmeleri de hatırlamak gerekir. TBMM'de, 3 Mart 1924'te hem "Eğitim Birliği (Tevhidi
Tedrisat) Kanunu" hem de "Halifeliğin Kaldırılması Kanunu" kabul edilmişti. Bunun
devamında 2 Eylül 1925'te de "Tekke ve zaviyelerin ve türbelerin kapatılması hakkındaki
karar" alınmış 30 Kasım 1925'te de bu karar kanuna dönüşmüştür (Öner, 2007). Atatürk
,Cumhuriyet'in 12. yılını yaşadığı günlerde, hem kuramcısı hem de uygulayıcısı bulunduğu
Türk Devrimi'nin aşamalarını, boyutlarını ve elde edilen sonuçlarını şöyle dile getirmişti:
" Uçurum kenarında yıkık bir ülke .. Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar..Yıllarca süren
savaş.. Ondan sonra içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yenivatan, yeni sosyete, yeni
devlet.. Ve bunları başarmak için arasız, devrimler...İşte Türk Genel Devrimi'nin bir kısa
diyemi.."
Bu sözlerden açıkça anlaşıldığı gibi Atatürkçülük adıyla anılan Türk Devrimi aslında bir
bütün olup Kurtuluş Savaşı ve uygulamalar diye iki döneme ayrılmaktadır. Savaş, ülkeyi
düşmanlardan kurtarıp ulusal bağımsızlığı sağlamış' "arasız devrimler" ise yepyeni bir
vatan, yeni değerlere bağlı bir toplum ve yepyeni bir devlet yaratmıştı.
"Süngü ve silâhla, kanla elde ettiğimiz zaferden sonra kültür, bilim, teknik, iktisat gibi
alanlarda zafer kazanmak için çalışacağız• Ulusu refah ve mutluluğa götürecek bu
alanlarda başarıyla yürüyebilmek ise yalnız bir şarta dayanır. Bu şart bulunmazsa o
alanlarda başarımız imkânsızdır. Bu şart şudur: Ulusun doğrudan doğruya kendi
egemenliğine kendinin sahip olmasıdır"
Buna göre yeni Türkiye devletinin belli başlı '3' niteliği söz konusudur:
a) Bilim ve tekniğin en son esaslarına dayanması,
b) Ulusal olması
c) Çağdaş olması
(Turan, 1989).
İnkılap Yolunda
Zeki Faik İzer (1905 – 1989)’in “İnkılap Yolunda” adlı tablosudur. İstanbul Resim
ve Heykel Müzesi’ndeki 176 x 237 cm. boyutlarındaki eser 1933 yılında yapılmıştır
(Kınaytürk, 1988). Cumhuriyet dönemi resim tarihinde ayrıcalıklı bir konumu olduğu öne
sürülen D Grubu ressamlarından Zeki Faik İzer’in, Cumhuriyet’in onuncu yılında yaptığı
büyük ebattaki tablosu “İnkılap Yolunda” da özgürlüğün simgesi bir kadın figürüdür.
Buradan anlayabileceğimiz D grubu sanatçılarının ele aldıkları konularda figürler insan
değil bir şekil bir simgedir. Tuval üzerine yağlıboya bu tablo İstanbul Devlet Resim ve
Heykel Müzesi Koleksiyonu’ndadır. İnkılap Yolunda, Cumhuriyet ve Milliyetçilik’
unsurlarını görselleştiren bir tablodur ( İskender, 1994). Zeki Faik İzer’in bu eserine
baktığımızda, ilk görülen, resmin ‘formel ve tematik unsurlarının’ doğrudan doğruya
Görsel 1: Zeki Faik İzer, İnkılap Yolunda, 176x237, 1933, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
Delacroix’nın ‘Devrime Öncülük Eden Özgürlük’ adlı tablosundan alıntılandığıdır (Serdar,
2009). Sanatçının da ; “… Delacroix’den mülhem olmuştum. Aslında bu fikri bana
Heykeltraş Ali Hadi (Bara) vermişti. ‘Çaldı’ dediler. Açıktı oysaki durumumuz…” diyerek
resmin öge düzeni ve şematizasyonunu Delacroix’nın “Özgürlük Halka Yol Gösteriyor”
adlı tablodan esinlendiğini belirttiği resmi, kimi çevrelerce çok beğenilmiştir (Elibal 1973).
Bu Zeki Faik İzer’in aşırı Batı hayranlığının sonucu olarak açıklanmış bir durumdur.
Cumhuriyet döneminin değişimlerini içeren bu resim Mustafa Kemal’in inkılaplarını
simgeleştiren figüratif bir resimdir (Serdar, 2009). Örneğin, tabloyu değerlendiren,
Nurullah Berk., “… istif bakımından etkilendiğine kuşku yok. Ama acaba hangi sanatçı,
mizacına uygun gördüğü bir başka yapıtı seçerek ondan esinlenmemiştir…?” diyerek;
Gültekin Elibal da resmi eleştirenlere; “Ancak en azından bir düzenlemeyi temelde alarak
geleneğe saygıdan yola çıkabilmek, sanıldığı kadar da sanattan uzak sayılmamalıdır”
şeklindeki sözleriyle resmi ve sanatçısını savunmuşlardır (Berk 1981: 34, Elibal 1973).
Halil Dikmen, anılarında Mustafa Kemal’in Zeki Faik İzer’in resmini ilk görüşünden
bahseder. İnkılâp Yolunda, Dikmen tarafından kendisine “Solda sizin gösterdiğiniz yolda
ilerleyen gençlik, sağda ise ilerici hamleniz tarafından ezilen irtica” şeklinde özetlendikten
sonra Mustafa Kemal, Fransız hükümetinin aksine “Güzel” demekle yetinerek tablonun
önünden ayrılacaktır (Başkan, 2013). Gültekin Elibal’ın da sorduğu gibi acaba, Atatürk’ün
‘güzel’ bulduğu tablonun konusu mu? yoksa, tablonun ‘mülhem’ olduğunu bilemeyeceği
kompozisyonu ile üslupsal niteliği miydi?
(Serdar, 2009).
Temmuz Devrimi - 1830
1830 Temmuz Devrimi, Fransa'da 27 Temmuz 1830'da başlayan ve Bourbon
hanedanının kesin olarak yıkılarak liberal bir monarşinin kurulmasına ve Restorasyon
döneminin kapanmasına yol açan devrimdir (Kısakürek ve Kısakürek, 2009).
1830 Mart ayında toplanan Temsilciler Meclisi'nde çoğunluk olan ılımlılar, Polignac'ın
Yüksek Meclis'in onayı olmadan göreve atandığını ve başbakanlığının geçersiz olduğunu
ileri sürdüler. X. Charles meclisin protestosuna karşılık 25 Temmuz’da Meclisi feshetti.
Polignac aynı gün üç kararname yürürlüğe soktu. Bu kararnamelere göre seçimler geçersiz
sayılacak ve yeni bir meclis oluşturulacaktı. Seçim sistemi yeniden düzenlenecek ve 30
milyon nüfusa sahip olan Fransa'da seçmen sayısı 100 binden 25 bine indirilecekti. Basına
çok katı sınırlamalar getirilecekti.
Polignac darbesi olarak adlandırılan bu kararlar halk arasında büyük bir tepki doğurdu.
Paris halkı zaten Bourbonlara düşmandı. Ayaklanma üç renkli bayrak açılarak başladı.
Polignac'ın kararlarına karşı 27 Temmuz'da Paris'te barikatlar kuruldu. 28 Temmuz'da
belediye meclisi öğrencilerin ve işçilerin eline geçti. 30 Temmuz'da ılımlıların oluşturduğu
Yürütme Konseyi X. Charles'ın tahttan indirildiğini ve Orleans hanedanından LouisPhilippe'in tahta geçtiğini açıkladı (1830 – 1848).
X. Charles İngiltere'ye kaçtı. Şanlı Üç Gün olarak adlandırılan bu olaylar sonucu Bourbon
hanedanı ve Restorasyon dönemi son bulmuş ve Temmuz Monarşisi başlamış oldu. Bu
rejimle parlamenter sistem gelmişti. Hükümet, yeni seçilen meclis ile anlaşmazlığa
düşerse, istifa etmek zorundaydı. Böylece bakanlar çoğunluk partisinden seçildiler ve
iktidar seçilmişlerin eline geçti.
Devrimin başını çeken, ama Koalisyon’un müdahalesinden korkan burjuvazi bir
cumhuriyet kurmadı. Genel oy hakkını tanımadı. Kişisel özgürlükle toplum düzeni,
parlamentarizmle otorite arasında bir denge kurmayı tercih etti. 1830 Devrimi'yle
Restorasyon süresince kuvvetlenmiş olan mali burjuvazi iktidarı eline geçirmiş oldu. Karl
Marx Fransa'da Sınıf Savaşımları adlı yapıtında bu durumu şöyle ifade ediyordu:
" Temmuz devriminden sonra, liberal bankacı Laffitte, suç ortağı Orleans dükünü, büyük
sevinç gösterileriyle belediye binasına götürürken şu sözleri ağzından kaçırdı: " Şimdi,
bankacıların hükümranlığı başlayacak. " Laffitte, devrimin sırrını açığa vurmuş oluyordu."
Devrimin bütün Avrupa'da önemli sonuçları oldu. Restorasyon döneminin bitip
Bourbonların tahttan inmesinden sonra bütün Avrupa'da liberaller güç kazandı. Bunun
sonunda İspanya'da ve Portekiz'de liberal anayasal yürürlüğe kondu. Belçika Hollanda'dan
bağımsızlığını kazandı. Polonya'da milliyetçi ayaklanmalar patladı. Polonya başkaldırıları,
Rusya ve Avusturya tarafından bastırıldı. İtalya'da, yine Avusturya'nın şiddetle bastırdığı,
liberal ayaklanmalar patladı. Almanya'da liberal ve devrimci hareketler gelişti. Ancak bu
ayaklanmalar Metternich'in baskısıyla Prusya tarafından bastırıldılar.
Kısaca, Temmuz devrimi olarak adlandırılan bu devrim, halkına zulmeden bir krala
karşı yapılmıştır. Halka dışarıdan hiçbir güç baskı kurmamış ülke işgal altında değildir.
Zulmeden iktidar mutlak güçtür ve kendi halkını ezmektedir.
Halka Yol Gösteren Özgürlük
Tarihin bu döneminde Fransa'da olanları kısaca incelemek gerekir. O dönemde
Fransa'da monarşi rejimi ve oldukça katı bir yönetim şekli mevcut. 1830 devrimi ile kral X.
Charles tahttan indiriliyor ve liberal monarşi devri başlıyor. Göreve orta sınıfın
gereksinimlerine daha ılımlı yaklaşması beklenen bir kral, Louis-Philippe getiriliyor.
Arada geçen dönemde, protesto gösterilerinin ötesinde olaylar yaşanıyor. Paris sokakları
savaş alanına dönüyor. "Şanlı Üç Gün"
diye adlandırılan bu günlerde X. Charles
Fransa'dan kaçıyor ve tahta kuzeni Louis-Philippe oturuyor. Paris Louvre Müzesinde
bulunan Halka Yol Gösteren Özgürlük resmi, tarihsel açıdan müzenin en önemli
eserlerinden birisidir. Bu tablo yapıldığı dönem açısından da oldukça radikaldir. Resmin
Cumhuriyetçi Devrime ilişkin söylemi çok açıktır.
Bu resimde Paris sokaklarındaki 1830 devrimi anlatılmıştır. Resimde bir barikat
görünüyor. Derme çatma geçici bir barikat. Dönemin Paris'i Ortaçağ görünümündedir, yani
sokaklar dar ve dolambaçlı. Buda Fransız birliklerinin yolunun kesilmesini kolaylaştırıyor.
Resimde mobilyalar var, at arabalarının parçaları, en çokta parke taşlarını kullanmışlar. Ön
planda gözüken pek çok parke taşı var. Parke taşlarının üzerinde Paris sokaklarında
rastlayamayacağınız bir figür yükseliyor. Yani bu resimde gerçek olanla hayali olan iç içe
geçmiş. Bu kadın figürü özgürlüğü simgeliyor. Elinde üç renkli Fransız bayrağını taşıyor.
Bayrak aynı zamanda eşitlik, kardeşlik ve özgürlüğü simgeliyor. Yani devrimin üç temel
kavramını. ABD deki özgürlük anıtı da bu tarz bir eserdir, bir idealin, düşüncenin insan
formunda yansıtılması.
Yaşanan vahşet gerçektende ürkütücü boyutlardadır. Resmin ön planında, savaşan
her iki tarafında yerde yatan ölülerini görüyoruz. Soldaki figür zulme uğramış bir vatandaş.
Eğer yakından bakılacak olursa gece giysisi ile olduğu görülür. Baskıcı iktidar muhaliflerin
evlerini basıyor, ölesiye dövüyorlar ve sonrada evlerden sürükleyerek çıkartıp ibreti alem
olması için sokaklarda teşhir ediyorlardı. Sağ tarafta kraliyet kuvvetlerinden biri var.
Ölmüş veya ağır yaralı. Kraliyet kuvvetlerinin yenilmez olmadığını göstermek için
çizilmiş.
Özgürlük büyük adımlarla ilerliyor, inanılmaz derecede güçlü ve Delaxrua bu figüre
gerçekçi bir hava vermiş. Bu gerçekçi tarz verilen mesaj açısından da önemli. Eğer burada
antik yunan tarzında idealize edilmiş bir kadın figürü görülseydi, tüm sahne gerçekçiliğini
yitirirdi ve özgürlük şuan olduğu kadar güçlü algılanmazdı. Özgürlüğü profilden çizmiş,
tamamen aydınlanmış, ışığın yüzüne vuruşu Caravaggio'nun tarzını andırıyor. Öndeki
koluyla bayrağı kaldırmış, diğer elinde ise süngü var ve barikatı aşıyor. Resmin geneline
bakıldığında bu sahnenin özenle planlandığı görülmektedir. Özgürlükteki alegorik
yaklaşım tüm şekillerin bir piramit oluşturacak şekilde yerleştirilmiş olması. Ressam resme
çok değişik tipteki insanları bilinçli şekilde yerleştirmiş. 1830 devrimini katılmış olan pek
çok insanı görebiliyoruz. Şapkalı adam orta sınıftan bir burjuva, hemen yanındaki gömlekli
Görsel 2 : Halka Yol Gösteren Özgürlük, Eugene Delacroix, 260 cm × 325 cm, 1830, Louvre
adam ise bir işçi, işçinin belindeki pahalı silah kendisine ait değil. Tablonun en sağına
bakıldığında savaş alanından yükselen dumanların arasında, Notre Dame'ın iki kulesi
seçilebiliniyor. Yakından bakıldığında, monarşinin sembolü olan bu binanın üstünde
özgürlüğün sembolü olan bayrak gözüküyor. Verilen mesaj monarşinin yıkıldığıdır.
Dönemine göre oldukça radikal bir resim. Özgürlük arkasından halkı sürükleyerek direk
bize doğru geliyor. Hep birlikte monarşiye baş kaldırıyorlar. Burada halkın gücünün rejimi
veya hükümeti değiştirebileceğine ilişkin kuvvetli bir siyasi mesaj veriliyor.
Tahta geçen yeni kral Louis-Philippe'in hükümeti bu resmi satın alıyor ancak daha
sonra bu resimde verilen mesajdan rahatsız oluyorlar. Radikal bir resim. Çünkü yeni gelen
yönetimde tam anlamıyla halkın istediği gibi bir yönetim şeklini benimsemiyor.
Dolayısıyla da bu resimde gördüğümüz insanların yani halkın gücünü tehlikeli buluyorlar
ve resmi ortalıktan kaldırmaya karar veriyorlar. Resim ancak 1848 devriminden sonra
sergileniyor.
İki Resim Arasındaki Farklar
Zeki Faik İzer’in "İnkilap Yolunda" adlı eseriyle, Eugene Delacroix'in, "Halka Yol
Gösteren Özgürlük" adlı eseri arasında büyük benzerlikler dikkat çekmektedir.
Zeki Faik İzer’in bu çalışmasını yaparken, Eugene Delacroix'in, "Halka Yol
Gösteren Özgürlük" adlı eserinden esinlendiğinden kimsenin şüphesi yoktur. Resmin
merkezinde duran ve elinde bayrak tutan, özgürlüğü simgeleyen kadının hem görünüşü
hem de verdiği mesaj iki resimde de aynıdır. Delacroix'in resminde kadının bastığı yerde
parke taşları varken, İzer’in resminde sağlam temeller üzerine yükselen Türkiye
Cumhuriyeti'ni temsil eden beton blok yer almaktadır. Birazdan kadının ayakları altında
ezilecek olan baskıcı ve acımasız kraliyet güçlerinin askeri, İzer’in resminde Osmanlı
askeri olarak biçim değiştirmiştir. Halbuki bu iki asker hizmet ettiği ideoloji bakımından,
hiçbir benzerlik göstermez. Yerde yatan askerin hemen önünde duran ve biraz sonra
ezilecek olan figürlerin gelen kalabalıktan korkmuş yüz ifadeleri ve düşmüş sarıkları
dikkat çekmektedir. Sarığın yanında duran bıçak veya hançer ihaneti temsilen çizilmiş hissi
uyandırmaktadır. Kadının yanında yürüyen ve elinde "Türk Dili ve Tarihi" yazan bir kitabı
tutan kız çocuğunun sol ayağı, üzerinde Arap alfabesiyle yazılmış bir kağıda basmaktadır.
Bu çocuk Harf İnkılabını temsil etmektedir. Büyük bir kararlılıkla ilerleyen kalabalığın
giyim şekli, ezilen kısımdaki insanların giyim şekliyle farklılıklar göstermektedir. Bu
farklılık Kıyafet İnkılabı'nı simgelemektedir. İşte tamda burada Delacroix'in resmiyle bir
farklılık daha ortaya çıkmaktadır. İnkılabı kabul etmeyenlerin iktidar güç tarafından ezilip
yok edilmeye mahkum olduğunu anlatan İzer, X. Charles'ın baskıcı krallığıyla Atatürk'ün
ilerici düşüncelerini aynı kefeye koymamış olsa bile, ilham aldığı resim ile kendisinin
anlatmak istediği konu arasında büyük bir zıtlık göstermektedir. Mustafa Kemal'in el
işareti gidilecek yönü gösterirken, tepelenen halk yine Mustafa Kemal'in halkıdır. Hilmi
Yavuz'a göre 'İnkılap Yolunda' adlı resminde Delacroix'nın 'Devrime Öncülük Eden
Özgürlük' adlı tablosunu taklit etmiş, resmin 'formel ve tematik unsurlarını' doğrudan
doğruya alıntılamıştı. Yavuz'un yazısında asıl karşı çıktığı olay İzer'in bu alıntılamayı
Delacroix'nın resminin 'görsel ideoloji'sini tekrarlamak için yapmış olmasıydı. Çünkü
Yavuz'a göre "1789 Büyük Fransız Devrimi Delacroix için ne anlam taşıyorsa, Kemalist
devrim de Zeki Faik İzer için tastamam o anlama geliyor'du. Ve bu iki devrimi birbirine
benzetmeye çalışmak da büyük bir yanılgıydı" (Haberler 2004).
‘
Kurtulmuş Kudüs'ü
adapte ederek nasıl İstiklal destanını yazmak mümkün değilse, Delacroix veya Turner'i
adapte ederek de tarihimizi veya inkılabımızı tasvir etmeye imkan yoktur. Her terkip
ruhunu kendi dünyasının hakikatlerinden ve inançlarından alacaktır, der. Zeki Faik İzer'in,
Hilmi Ziya Ülken'in deyişiyle, Delacroix'i ‘ kaba taslak adapte’ edişi (dolayısıyla, İnkılap
Yolunda' yı, Türk Devrimi'ni tasvir etmesine imkan olmayan sahte eser’ sayması), onun
aşırı batı hayranlığının sonucu olarak açıklana gelmiştir (Yavuz, 2004).
Sonuç
Sonuç olarak, Zeki Faik İzer’in "İnkilap Yolunda" adlı eseriyle, Eugene
Delacroix'in, "Halka Yol Gösteren Özgürlük" adlı eseri arasında görsel olarak büyük
benzerlikler olsa da, anlattıkları olaylar bakımından büyük farklılıklar göstermektedir.
İzer'in yansıtmak istediği fikir için seçtiği "Halka Yol Gösteren Özgürlük", doğru bir
seçim olarak görülmemektedir. Dönemin Fransa'ında ve Türkiye'sindeki şartlar incelendiği
zaman bu farklılık aynı çerçeve içerisinde gösterilemez. İzer'in İnkılap Yolunda adlı eseri,
yenilikçi ve etkili bir eser olsa da, ideoloji bakımından Cumhuriyetin yenilikçi ruhunu
yansıttığı söylenemez. Bu resim ne bir başyapıt olarak göklere çıkarılmalıdır nede "Garp
resminin büyük kompozisyonlarını taklit etmek çıraklık için faydalı bir yoldur." diyen
Hilmi Ziya Ülken gibi, Zeki Faik İzer'i çırak olarak görmek daha doğru olur. Burada
vurgulanması gereken şey, şartların Fransa’da olduğu gibi ezilen halkın isyanı değil, yeni
kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin heyecan ve başarı öyküsü olması gerekirdi. Bu anlamda
bakıldığında Zerki Faik İzer’in “Halka Yol Gösteren Özgürlük” adlı eserinin düşünce
bazında değil ama plastik anlamda öykünmeci olduğu söylenebilir.
Kaynakça
Başkan, Seyfi, Bazı Atatürk Resimlerinden Örneklerle Cumhuriyet Döneminde
Figür, Atatürk Araştırma Dergisi, cilt XXI, Kasım 2005
Berk, Nurullah, “Resim Sanatımızda Atatürk”, Sanat Dünyamız Mayıs 1981 S.22.
Elibal, Gültekin, Atatürk ve Resim Heykel, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları:121 1973 İstanbul
Haberler, Zeki Faik,Inkılap Yolunda Tökezledi, Mart 2004
http://v3.arkitera.com/v1/sanat/2004/03/haberler/hafta1_13/dgrubu.htm, Erişim Tarihi:
00:23, 19.06.2015
İskender, Kemal, Türk Resminin Figüratif Açıdan Görünümü”, Türkiye de Sanat,
S. 12, s.34 80, Ocak/Subat 1994,
Kınaytürk, Hamit, “Türk Resim Sanatındaki Hamasi Tablolar Üzerine”, Kültür ve
Sanat, Aralık 1988, S. 1.
Kısakürek, Evin Esmen ve Kısakürek, Arda, Bizimkiler, Komünist Manifestosu,
Anadolu Merkezli Dünya Tarihi, Mart 2009
Öner, Mustafa, Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti ve Türkçe Devrimi, Balıkesir
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Cilt 17 Sayı I ss. 75-80, Haziran 2007
Özgişi, Tunca, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II. Dönem Ders Notları, Tarih: ?
Poyraz, Elçin, Devrimi kopyalamak Zeki Faik İzer ve Delacroix, Kültür ve sanat 25
haziran 2013
Serdar, Buket, T.c. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Güzel Sanatlar
Eğitimi Ana Bilim Dalı Resim-İş Eğitimi Bilim Dalı Resim Bölümü Yüksek Lisans Tezi,
Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Türk Resim Sanatında İnsan Figürünün Sanatsal Açıdan Ele
Alınış Farklılıkları, Edierne, 2009
Tarım, Rahim, Atatürk ve Türk Dili, Turkish Studies - International Periodical For
The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/9, p. 95-103,
Ankara, Türkiye, 2013, Aktaran, Korkmaz 2005
Turan, Şerafettin, Türkiye Cumhuriyeti: Yeni Devlet Temeli ve Nitelikleri, Cilt:1
Sayı:3 1989
Yavuz, Hilmi, Zeki Faik İzer'in İnkılap Yolunda'sı ve Bir Görsel İdeoloji Okuması,
11 şubat, 2004
Görsel Kaynakça
Görsel 1: Zeki Faik İzer, İnkılap Yolunda, 176x237, 1933, İstanbul Resim ve
Heykel Müzesi,
http://lcivelekoglu.blogspot.com.tr/2013/10/tarihten-bugune-dusen-notlar-8-ekim1933.html, Erişim Tarihi: 10.06.2015 Saat: 15:21
Görsel 2 : Halka Yol Gösteren Özgürlük, Eugene Delacroix, 260 cm × 325 cm,
1830, Louvre
https://tr.wikipedia.org/wiki/Halka_Yol_G%C3%B6steren_%C3%96zg%C3%BCrl%C3%
BCk, Erişim Tarihi: 10.06.2015 Saat: 15:39
Download