Dante ve Miraç Ünlü şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı’nın (1910-1956) şiiri: Yaş Otuz Beş Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne? Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünüyorsunuz; Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Ne güzel yazmış rahmetli Cahit Sıtkı beyefendi. Tıpkı Rönesans İtalyası’nın doğuşunu müjdeleyen, İtalyan edebiyatının kurucu şairi Dante Alighieri (1265-1321) gibi. Bir ahlak filozofu olan Alighieri’ye soyadı dedesinden gelir ve “H” harfi olmasa İtalyanca’da Algier’li (Cezayir’li, Endülüs) anlamına gelecek? İlginçtir yazdığı “Komedi” eseri (1555’lerde İlahi Komedi adını alır) Endülüs’lü alim Muhyiddin-i İbn Arabi’nin (1165-1240) eserleri ile yakın benzerlik gösterir. O tarihlerde İspanya ve İtalya toplumları iç içe geçmişti. Bu nedenle engizisyon taassubundan kaçanlara da İtalya kucak açmıştı. Miguel Asin Palasios’a göre Dante’nin yazdığı İlahi Komedi kitabı, İslam peygamberi Hz.Muhammed’in (A.S.) İsra (Gece Yolculuğu) ve Miraç (Göğe Yükseliş) mucizesinin bir kopyasıdır (*). Çok kısa bir sürede ve son derece hızlı bir araçla yapılabilecek bir yolculuğu anlatan Kur’an’daki bu kıssayı okuduğumuzda ve günümüzde eriştiğimiz teknolojik imkanlarla tekrar baktığımızda kalbimize nasıl ilhamlar ve aklımıza hangi fikirler doğuyor? Dante İlahi Komedi eserinde neler mi anlatmıştı? İnsanlığın tükenmek bilmeyen hırslarına ancak devlet engel olabilirdi. O dönemin İtalyası’nda olduğu gibi, zenginleşen dini kurumlar hakikatlerine ulaşabilmek için eski saf ve yoksul hallerine dönmeliydi. O dönemin ruhban sınıfını eleştirirken, din adamlarının Rüşvet-Kayırma işlerine ve politikaya girmemesi gerektiğini vurgulamıştı. Yeryüzünde mutluluğa erişmek için ahlaki ve düşünsel erdemler temel alınmalıydı; yani mutluluğa ancak insani değerlere sahip olanlar ulaşabilirdi. Zenginlik, güç, şöhret gibi görünürdeki süslemeler insanı mutlu yapamazdı. Peki yüzyıllar sonra insanlarımıza ne oldu da, mutluluğu bu gösterişlerde arar olduk? Basmakalıp ve taklit bir hayat anlayışına esir mi düştük? Ya da acaba insanlık gerçek mutluluk peşinde değil mi? Dante eserinde İslam kaynaklarındaki Miraç’a benzer şekilde uyku-uyanıklık halinde Cehennem-Araf-Cennette yaptığı yolculuğu dile getirir. Oralarda gördüğü tarihe mal olmuş simaları çeşitli yerlerde tasvir eder. Örneğin Sezar’ı, Selahattin Eyyubi’yi, Sokrat, Platon ve Aristo’yu, İbn Sina ve İbn Rüşd’ü cehennem sınırına yerleştirmiştir. Acaba yazar bu eserinin ismini komedi koyarken (zamanın din taassubundan da korkarak) bu ünlü isimleri, bir yönüyle olması gereken yerlerin tersine mi yerleştirmişti? Yani insanlığa yararlı bir çok kimseyi tersine yerleştirirken “Bu bir komedidir mi” demek istemişti. Bilemiyoruz. Endülüs felsefesi ve alimleri Ortaçağ’da Avrupa’yı derinden etkilemişti. Rönesans ve Reform’a giden yolda ve aydınlanmada Batı felsefesine, hararetle büyük katkılarda bulunmuştu. Dilerim Ortadoğu topraklarını esir alan popüler kültür ve sahte yaşam biçimleri, Dante’ye ilham veren büyük ve kadim kültürün sıcaklığı ile buharlaşır. *Miguel Asin Palasios Dante ve İslam, Okuyan Us Yayınları İstanbul 2010