Ahlak ve Ahlak Üzerine Stj. Av. Mehmet Burak DEMİR Dikkat! Hukuki değildir :) eye göre ahlak? Kime göre ahlak? Ahlaki değerlerimizi nelere ve kimlere borçluyuz? Sadece toplumsal çatışmalara girmeme maksadıyla ve dışlanmamak için salt toplumsal ahlak değerlerini benimsemek mi, yoksa koca bir sıfırdan salt özgür bir istençle kendi başınıza yarattığınız ahlaki değerler mi? Ben açıklık getireyim. Toplumun benimsemiş olduğu ahlaki değerlere sıkı sıkıya bağlı insanlar genellikle psikolojik insanlardır. Küçük yaşlardan itibaren yetiştirilme şekli itibariyle kafalarına dayatılmış düşünce kalıplarından kurtulamayan kişilerdir bu insanlar. Yalnızca toplumun geneline uyum sağlamak maksadıyla güdülen bir ahlak anlayışı ne kadar etik ve kendi içerisinde ahlakidir, tartışılır. Ancak o kişi için bunun bir önemi yoktur. Önemli olan şey sadece dışsal anlamda aykırı gözükmemek, bu şekilde kolay uzlaşarak anlaşmaktır diyebilirim. Tabii ki de insan ilişkisinin özünde anlaşmak vardır, ancak bu anlaşmak kavramı her kişiye farklı bir ahlaki tavır takınarak gerçekleştirilmemelidir! Anlaşmak için anlaşmak da nedir böyle? Maalesef yine toplumumuzda birçok insan ilişkisi bu yöndedir. Pazarlama üzerine kurulu insan ilişkileri gittikçe artmakta ve böylece herkes herkesin ağzına çalacağı balı bulup müthiş bir iletişim kurma çabası içerisinde yaşamını devam ettirmekte birçok şahıs. Bunlar ne kadar ahlaki ve etik davranış şekilleridir. Psikolojik olarak incelemek gerekirse son derece sorunlu elbette. Ama kimin umurunda merak ediyorum. Davranışlarımızın ahlaki ve etik boyutu, görmüş olduğum kadarıyla pek de umurumuzda değil toplum olarak. Yeter ki çoğunluğa uyalım! Durduk yere icatlar çıkartmayalım! Evrim geriye gitmez, daima ileriye gider hocam! Yalnız üzülerek söylemek istiyorum, toplumumuzdaki ahlak anlayışı gittikçe geriye doğru evrim geçirmektedir. İşimize yarayacak insanla selamlaşıp, yaramayacak olduğunu düşündüğümüz insanların yüzüne N 50 Hukuk Gündemi | 2017/1 bakmaz hale geldik, hem de bu kişiler arkadaşlarımız olmasına rağmen durum bu hale gelebiliyor. Yanından geçerken eskiden tanımış olduğumuz arkadaşlarımızdan öteye kafamızı aniden çevirir hale geldik. Göz göze gelip de selamlaşırız belki aman ha! Akıllı telefonlarımızda hepimiz şair, yazar olduk. Check-in, fotoğraf beğenmek çok sıradan şeyler haline geldi. Bir de o insanı görünce selam verme şerefine erişebilsek keşke! Alıntılar yaptığımız büyük adamları şekil olsun diye paylaşmasak da keşke, sevdiğimiz ilham aldığımız kişiler, rol modeli olarak gördüğümüz kişiler olduğu için paylaşsak keşke! Benimki yalnızca sitem, elbette hiçbirimiz kusursuz değiliz. Bunlar fikirlerim yalnızca… Herkes kendi ahlakını sorgulamalı. Ahlak ne topluma göre, ne de bizim üzerimize dayatılmış düşüncelere göre oluşabilecek bir olgudur. Özgürsün değil mi? O zaman özgür gibi düşün, özgür gibi yaşa, korkmadan yaşa! Devrim önce bireyin kendi iç dünyasında başlar ve sonra topluma mâl olmakla başarıya ulaşır. Eğitimsiz bireylere bir noktada hak verilebilir ancak üniversite mezunu herkes birinci dereceden sınırsız olarak sorumludur kanımca ve bunun da farkında olmamak can sıkmıyor değil şahsım adına… Teknoloji son derece hızlı ilerliyor, bilim gelişiyor. Ya düşüncelerimiz, önyargılarımız, insan ilişkilerimiz ne durumda? Bunları her birimiz sorgulamalıyız. Benimkisi biraz da sitem dolu cümleler… İdeolojilerden, sorgulanmamış hayatlardan kurtulup gerçekten bulunduğumuz konumun, 21.yy’ın hakkını vermeye çalışmaktır benim yolum. Düşüncelerimizi saygı çerçevesinde diyalektik bir ortamda sunup, duruşumuzdan, çizgimizden, benimsemiş olduğumuz ahlaki değerlerden, sırf çatışmamak adına veyahut arkadaş kazanıp kaybetmek endişesi olmadan, vazgeçmemektir benim yolum. Ha bu arada! Unutmayın sizi iki şey oluşturur: Tanımış olduğunuz kişiler ve okuduklarınız… Saygılar…