M. Ataberk Daşkıran HATA SÜRECİ Herkesin geçmişe baktığında “keşke yapmasaydım” dediği anlar olmuştur. Bunlar bazen bize sadece anlık bir utanç/üzüntü kaynağı olmuş anılardır ama eğer yaptığımız hatanın sonuçları bizi ve başka insanları da etkilemişse durum giderek ağırlaşır. Biz de gelin bugün hatalardan bahsedelim. Biraz yanlışlarımıza, geçmişimize farklı bir gözle bakalım. Hata deyince benim aklıma ilk olarak yapamadıklarım geliyor. Başaramayıp veya bitiremediklerim üzüyor en çok beni. Keşke demek yerine “iyi ki” demek istiyorum içten içe. Ama gerekse bizim yüzümüzden, gerekse kontrolümüz dışında olan sebeplerden dolayı her zaman seçim şansımız olmuyor ki bu da oldukça ilginç bir durum. Düşününce hatalara hata diyen de biziz aslında. Demek istediğim şey şu ki: Bizim hata olarak gördüğümüz bir hareket başkasının gözünde normal karşılanabilir. Bunun da bize anlattığı ilginç bir durum var: Bakış açımızı değiştirerek kurtulabiliriz peşimizi bırakmayan hatalarımızdan. Kendimden örnek vereceksem eğer lise hayatımda uluslararası bir müfredatta eğitim görmek üniversiteye hazırlık sürecimde çok zarar verdi bana hem fiziksel hem zihinsel açıdan. Bu birçok insan tarafından bir hata olarak görülebilir ama ben o dönemde kazandığım kişisel tecrübelerimi başka bir şekilde kazanabileceğimi düşünmüyorum. Bana göre bu bir hata değil ama üçüncü bir kişi tarafından hata olarak görülebilir. Bunun bir örneği Ağır Hata isimli tiyatro oyununda ana figürün karısı ve yanında görüştüğü adam varken onları tedavi edememesi. Bu anlık hata doktorun hayatının, tedavi edilemeyen adamın karısı tarafından sona ermesiyle sonuçlanıyor. Ama şöyle bir durum var ki bahsettiğimiz doktor zaten kendi kendisini yıllar önce öldürmüştü. Kadının gözünde yapılan durum hata değildi ve kasıtlı olarak yapılmıştı. Hâlbuki kendimiz hakkındaki düşüncelerimizde bir seçim yapmak ve hatalarımızı kabullenmek hepimizin hayatında ne kadar çok şeyi değiştirebilir… Hataların bir diğer özelliği de aklımıza takılıp kalmalarıdır. Gerçekten zehirli bir yapısı vardır hataların. O olay bir dakika içinde gerçekleşebilir ama siz onun yükünü belki de hayatınızın sonuna kadar taşırsınız. Hatanız için “keşke” demeniz ise bu durumu değiştirmez maalesef. Akla takılan bir hata uzun süreli bir işkenceden farksızdır çünkü savaştığınız kişi kendiniz olunca kazanma ihtimaliniz oldukça düşüktür. Söylediğiniz her lafa bir karşılık alırsınız veya her kötü düşünceniz kendiniz tarafından tekrar tekrar onaylanır. Bu durumun katlanılmazlığı ise insanı kelimenin tam anlamıyla delirtir. Çıkmaza düştüğünü düşünen insan git gide içine kapanır ve sonunda toplumdan da kendini soyutlamayı başarır. Ağır Hata’da figürün temizlik hastalığı olan bir asosyal figüre dönüşmesiyle oldukça benzeşiyor bu durum. Neden hataların insanları asosyalleştirdiği ise oldukça ilginç bir konu bana kalırsa. Hatalarımızı gözümüzde büyütmeye eğilimliyiz ve insan kendisini özel olarak düşünmeyi çok sever. Adeta sekiz milyar insanın yaşadığı bu dünyada o hatayı tek yapan kişi bizmişiz gibi düşünür ve toplumun bunu anlayamayacağını düşünerek içimize kapanırız. Peki, bunun sonucunda elimize ne geçer? Hiçbir şey. Hatanın tanımından ve insanlar üzerindeki etkisinden bahsettik. Biraz da nasıl hata yapmaktan kurtulabileceğimize değinelim. O zaman bir soru: Ne zaman hata yapmadan yaşamayı başarırız? Bunun cevabı çok basit: Hiçbir zaman. Bunun sebebi ise direk insanlardan öte canlılarla alakalı bana kalırsa. Doğada öğrenme kabiliyeti olan her canlı hata yaparak öğrenir. Elimizi yakmadığımız sürece ateşle oynanmaması gerektiğini öğrenemeyiz mesela. Bu da demek oluyor ki, hata yapmadan öğrenemeyiz. Bu da demektir ki hata yapmak doğal ve gerekli bir süreç. Bize düşen görev ise hataları kafamızda büyütmemeyi öğrenmektir. Sonuçta bu hayatın bir gerçeği ve aslında hata yapmak, yemek yemekten daha anormal bir şey değil. Bu gerçeği kafamıza kazıdıktan sonra eskisine biraz daha içimiz rahat olarak hatalarımızı yapmaya devam edebiliriz. Ben size devamlı hata yapın demiyorum ama kesinlikle içiniz burkulmadan hata yapın diyorum. Bunun sebebi ise basit: Öleceğimiz ana kadar hata yapmaya devam edeceğiz, çünkü biz birer canlıyız. Madem bunun olacağını biliyoruz, neden bunun için kendimizi ve aklımızı bu kadar yoruyoruz? Yorulmak yerine beyindeki enerjimizi kullanabileceğimiz nice zorlu durumlar var hayatta. Bunu aklımızın bir köşesine yazalım ki ileride daha rahat edelim. Sonuç olarak konuyu toparlamamız gerekirse, hatalarımız bize yol gösteren ufak yanlışlıklardır. Arkasından “keşke” dememiz normaldir ama bunu abartmanın sonuçlarının bizim için hiçbir işe yaramayacağı gerçeğini de unutmamak gerek. O zaman bir sonraki hatanızda görüşmek üzere…