kemal-i emniyeti .. ve kuvvet-i imanını ve gayet itmi

advertisement
Sorularlarisale.com
"… kemal-i emniyeti .. ve kuvvet-i imanını ve gayet
itmi’nanını ve nihayet vüsukunu gösteren fevkalade
takvası, fevkalade ubudiyeti fevkalade ciddiyeti ve
fevkalade metaneti" tabirleri ile "davasında nihayet
derecede sadık olması" arasında ne gibi bir münasebet
vardır?
Hayalen cahiliye dönemine gidelim. Arap yarımadasında insanlar kendi yaptıkları
putlara tapıyorlar, ötede Sava nehri mukaddes addediliyor, beride nice insanlar
ineğe tapmakta, Hristiyan âleminde ise üç ilah safsatasıyla şirkin ayrı bir boyutu
hâkim…
İşte bütün dünyada şu veya bu şekilde şirkin hâkim olduğu bir dönemde Allah
Resulü (asm.) tevhid davasıyla ortaya çıkıyor. Allah’ın bir olduğunu, ortağı, benzeri,
yardımcısı olmaktan münezzeh olduğunu bütün cihana ilan ediyor. O bu davasını
ilan ederken, karşısında öz amcası dâhil bütün kabilesi ve bütün bir dünya
müşrikleri bulunmakta.
İşte böyle bir ortamda İslam’ın tebliğ edilmesi ve tevhid davasının kalplere
yerleşmesi için yapılan cihat, ancak bu cümlede ifade edilen üstün vasıfları en
mükemmel manada taşımayı gerektirmektedir.
Allah Resulü (asm.) davasından son derece emindir; Allah’a, kendisine inzal edilen
İlâhî fermana ve onun bütün hükümlerine çok kuvvetli şekilde iman etmiştir, kalbi
bu noktada gayet itminan halindedir. Kulluk şuurunda herkesten daha ileri olması,
Allah’tan korkma ve yasaklarından kaçınma konusunda da herkesten daha hassas
bulunması gibi sonsuz denecek kadar çok meziyetleri gösteriyor ki O (asm.),
Allah’ın elçisidir, hak bir davanın temsilcisi ve tebliğ edicisidir.
"Bu zâtın tam kırk yaşının başında iken yaptığı o inkılab-ı azîmi,
âleme kabul ve tasdik ettiren ve âlemi celb ve cezbettiren, o zâtın
(asm) evvel ve âhir herkesçe malûm olan sıdk u emaneti idi. Demek
o zâtın (asm) sıdk u emaneti, dava-yı nübüvvetine en büyük bir
bürhan olmuştur."(1)
(1) bk. İşârâtü’l-İ’caz, Bakara Suresi 23 ve 24. Ayetlerin Tefsiri.
page 1 / 1
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download