DOLAŞIM SİSTEMİ Doç. Dr. Nejdet ŞİMŞEK KALP- cor Kanı dolaşım sistemine ritmik kasılımlarla pompalayan kas kitlesinden oluşmuş bir organdır. Ventrikulusların kasılmasıyla kan, kan damarlarına pompalanır. Bu anda genişleyen atriumlara kan dolar. Atriyumların kasılmasıyla da buradaki kan, genişleyen ventrikuluslara geçer. Büyük ve küçük dolaşım nedir? Küçük dolaşım: Sağ ventrikülAkciğer-sol atrium dolaşımı Büyük dolaşım: Vücut-doku dolaşımı, organ dolaşımlarıdır. Sol karıncıktan-vücutaoradan sağ kulaçığa 3 Kalp kapakçıkları Septum fibrosum-anulus fibrozus atrioventrikulare (atrium/ventrikulus) Septum interatriale /Sağ-sol atrium) Septum interventrikulare (sağ-sol ventrikulus Kalpte 4 delikçik vardır. Sağ ve solda atriyum ve ventrikulusları birbirine bağlayan birer,) solda aortaya sağda A. pulmonalis’e açılan delikçiklerdir. Delikçiklerin kapakçıkları (valvul) vardır. Valvula trikuspitalis: sağ atrium ile sağ ventrikulus arasında Valvula bikuspitalis veya mitral kapak: Sol atrium ile sol ventrikulus arasında Fötusta sağ ve sol kulakçıklar arasında foramen ovale denilen delik bulunur doğumdan sonra fossa ovale adını alır. 4 Sağ kulakçığa girenler 1-V. Cava cranialis 2- V. Cava caudalis 3- Vena cordis magna Sağ karıncıktan çıkan 1- Arteria pulmonalis Sol kulakçığa girenler 1- V. Pulmonalis (5-8 adettir) Sol karıncıktan çıkan 1- Aort çıkar A.Pulmonalis ile Aortun kalpten çıktıkları yerde Valvula semilunaris veya sigmoit kapak denilen kapaklar bulunur. Sığır, fil ve geyikte aortun kalpten çıktığı yerde kalp kemiği os cordis, at, domuz ve et yiyenlerde kalp kıkırdağı cartilage cordis bulunur. Kalbe giren ve çıkan damarlar 5 Kalpte uyarım yaratan merkezler 1- Birinci düğüm→ Keith-flack -sinüs (sinooriküler) düğümü: Bu dügüm alt ve üst ana toplardamarların sağ kulakçığa açıldıkları yerde, epikardiyumun altında ve kulakçığın arka duvarında sulcus terminalise yakın olarak yerleşmiştir. 2- İkinci düğüm→ Aschoff-Tawara – atrioventriküler (oriküloventriküler) düğüm: Yine sağ kulakçıkta alt kesimde ve kulakçıklarla karıncıklar arasındaki bölgede sinus coranariusun açıldığı yere yakın bulunur. 7 Kalbin özel ileti sistemi Karıncıkların kasılımını sağlayan bu sistemde kulakçıklardaki gibi özel uyarı yaratan merkezler yoktur. Kulakçıklarda oluşan uyarımı karıncıklara iletmekle görevli özel ileti sistemi şunlardır. His demeti→ His demeti Purkinje iplikçikleri. 8 Kalbin dış sinirleri Kalbin düzenli çalışmasında sadece iletim merkezleri değil aynı zamanda otonom sinir sistemi de etkilidir Parasempatik uyarılar kalp vurusunu yavaşlatırken, sempatik sinirler uyarı odağının ritmini hızlandırır. 1- Merkezi sinir siteminden uyarıları kalbe götürenler (efferent): N. Vagus ve N. Accelerentes N. Vagus Uyarımı ile kalp yavaşlar, N. Vagus kesilecek olursa kalp N. Accelerentesin etkisi altında kalarak kalbin atım sayısı ve kan basıncı yükselecektir. 2- Kalpteki uyarıları merkeze taşıyanlar (afferent): Cyon (N. Depressor cordis) ve Heiring sinirleri (ramus caroticus 9 glssopharyngici) Kalp yetmezliği nedir? Kalp üzerine binen yükün kalp kasının gücünü aşması nedeniyle dokuların metabolik gereksinimlerini karşılayacak miktardaki kanı gönderememesidir. Sol karıncık yetmezliği Sağ karıncık yetmezliği Tüm kalp yetmezliği 10 Kalbin yapısı İnsan ve hayvanlarda tabanı yukarıda ve ucu aşağıda yer almak üzere ikisi yukarıda ve ikisi aşağıda yer alan dört gözlü içi boş bir koni biçimindedir. İnsanlarda önden arkaya, hayvanlarda yanlardan basıktır. Epikardiyum, miyokardiyum ve endokardiyum diye üç katmanı vardır. Sol karıncık sağ karıncık kasından üç kat daha kalın ve güçlüdür! 12 Endokardium damarlardaki intima ile aynı yapıdadır. Tek katlı yassı endotel hücreleri düz kas hücrelerinin yanısıra elastik ve kollajen liflerden oluşan gevşek bağ doku tabakası üzerine oturmuştur. Endokard kalp delikçikleri etrafında valvül adı verilen özel uzantılar yapar. Atriyum ve ventrikulusları birbirine bağlayan delikçiklerden sağdakinde valvula trikuspidalis, soldakinde valvula bikuspidalis bulunur. Aorta ve A. pulmonalis’e açılan delikçiklerde ise Valvula Semilunaris’ler görülür. Miyokardium kalp kası hücreleri tarafından oluşturulan bir katmandır. Epikardium kalp kesesinin seröz zarı olan perikardın visseral yaprağıdır. Kalbin besleyici damarları olan koroner arterler özellikle epikard ve endokard’da anastomozlaşarak bol kılcal ağı yapar. Kalp kesesi (Perikardiyum) Viseral yaprak: Kalbin dış yüzüne yapışan epikarttır. Parietal yaprak: Damarlara yapışmıştır, fibröz yapıdadır. Perikardın görevleri şunlardır. 1- Kalbin genişlemesini engeller 2- Kalbe çalışması için düzgün bir yüzey oluşturur. 3- Kalbi bir ölçüde sabit tutar 4- Emme gücü sayesinde kalbin gevşemesine yardımcı olmak 15 KALP KASI DOKUSU Tek çekirdeklidir, çekirdekler hücrenin merkezinde yer alır. interkalat diskler ve kollateral bağlar içerir, hücreler peşpeşe birbiri ile bağlıdırlar, aktin ve miyozin filamanlıdır, çizgili olmasıyla iskelet kaslarına benzerler Kas tellerin birbirine bağlandıkla rı yerler interkalat diskler olarak tarif edilir Bu bağlantı yerleri aynı zamanda uyarımların hücreden hücreye geçişini de sağlar En belirgin interkalat diskler Muskulus Papillariste yer alır Sarkolemma enine tubulus oluşturur. Ancak tipik terminal sisternler gelişmemiştir Triyadlar yerine diyadlar vardır KAN DAMARLARI Kan damarları kanın akış yönüne göre arterler, kapillarlar, ve venler şeklinde sıralanırlar. Atardamar! Toplardamar! Arteriol! Venül! Ven -arter Venule-arteriole ARTERLER Kalbin ventrikuluslarından pompalanan kanı taşırlar. Dallandıkça çapı küçülen götürücü damarlar olup görevi dokulara kan, oksijen ve besin sağlamaktır. Kan damarlarını sınıflandırmada temel alınan boyut ya da doku bileşimine göre elastik ve müsküler arterlere ayrılır. 1. Elastik arterler(Büyük arterler): Kalp yakınındaki atardamarlardır. Örn. Aorta, A. pulmonalis, A. karotis, A. subklavya, A. iliyaka Bunların görevi kanın kalpten uzaklaştırılmasıdır. Bu arterler aynı zamanda kalp atımı sonucu oluşan basınç dalgalanmalarını yumuşatırlar. Kalpten uzaklaştıkça arter basıncı ve kan akım hızı düşer. Duvarları esnek ve dayanıklıdır. Lumenleri geniştir, duvar yapıları lumenden itibaren 3 bölümden oluşur. İntima: Damarın iç yüzeyini döşeyen endotel hücrelerinin oluşturduğu bir kattır. Endotel tek katlı yassı epiteldir. Hücreler bazal lamina üzerinde bulunurlar. Altında bağ doku katmanı olan subendotel bulunur. Mediya: Konsantrik sıralanan elastik membranlardan oluşur. Elastik membranlar arasında düz kas hücreleri bulunur (Elastikmüsküler sistem) Adventisya: Gevşek bağ dokulu ince bir kattır.Buradaki kollagen iplikler damar duvarının gereğinden fazla gerilmesini önler. Adventisya tabakası genellikle içinden geçtiği organın etrafını saran bağ dokusu ile kaynaşır. Aorta 2. Müsküler arterler (orta ve küçük arterler): İntima: Endotel hücreleri lümeni sınırlandırır. Altında subendotel bulunur. İntimayı mediyadan ayıran sınır şeklinde elastik ipliklerden oluşan, L. Elastika interna adı verilen pervaz şeklinde bir yapı bulunur. Bu, arteriyollerde çok incedir. Mediya: En kalın katmandır. Düz kas hücreleri katmanından oluşur. Arter dallanarak en küçük kollarına ayrıldığında bu düz kas hücreleri 1-2 sıralı bir kas kılıfına dönüşür yada tamamen yok olur. Adventisya: Gevşek bağ dokudur. Orta arterlerde bu katn mediyaya komşu olan bölümünde elastik ipliklerin oluşturduğu L. Elastika externa bulunur. Muskuler arter tabakaları Elastik ve muskuler arter ÖZEL YAPILI ARTERLER Bazı organ arterlerinde görülen özel yapılar, dolaşımı düzenleyici mekanizmalar olarak görev yaparlar. TERMİNAL ARTERLER: Genellikle arterler son kolları olan kapillarlara ayrılmadan önce anastomozlaşarak arteriyel pleksüsler yaparlar. Dalak, böbrek, beyin gibi organlarda böyle bir anastomozu şekillendirmeden kılcallarla son bulurlar. YASTIKÇIKLI ARTERLER: Bu tip arterlerin intimasında Epiteloid hücreler adı verilen düz kas hücreleri bulunur. Bu hücreler kasıldıklarında intima lümene doğru kabarır. Yastık şeklindeki bu kabartı arter lümenini daraltır. (Böbrekte glomerulusa gelen afferent arteriol) ARTERİYO-VENÖZ ANASTOMOZLAR: Arteriyol ve venül arasında bağlantı söz konusudur. Arter ve ven arasında kısa yoldan bağlantı yapan damar kolu ile arteriyel kan kapillar ağına geçmeden venöz yarıma ulaşır (köprü anastomozu). Sindirim, solunum, üriner, genital, endokrin ve dolaşım sistemlerine ait pek çok organda görülür. Bağlantı yapan damar kolu yumaklanmış ise Glomus tipi anastomoz denir. Kulak, burun ve ekstremite uçlarındaki deride görülür. Arteriyo-venöz anastomozda endotelin dışında epiteloid hücre topluluğu bulunur. Epiteloid hücreler şişkinleşerek bu damar bölümünden geçen kanın akışı ayarlanır. Vasa Vasorum Büyük damarlarda, vasa vasorum ( damarın damarları) adventisyada ve mediyanın dış kısmında fazlaca dallanır. Büyük arterlerde beslenme diffüzyonla zor olacağından adventisya ve mediyanın gerekli metabolitlerini vasa vasorumlar sağlar. Bu damarın damarları venlerde arterlerden daha fazla sayıda görülür. Vasa vasorumların sayıca çok fazla olması venöz kandaki oksijen ve besin kıtlığı ile açıklanabilir. Venler Kalbin atriyumlarına açılan ve arterlerin son uçlarından aldıkları kanı kalbe geri getiren damarlardır. Kalbe yaklaştıkça çapları büyür. Kan venler içinde daha düşük basınçla dolaştığından venlerin duvarı kendine eşlik eden arterinkinden incedir. Kan basıncının düşüklüğü sonucu, yerçekiminin de etkisiyle özellikle ekstremite venlerinde kan adeta durgunlaşır. Bu venlerde kanın geri akışını önleyen, intimanın dürümlenmesiyle oluşan valvüller bulunur. Daima karşılıklı çiftler oluşturan bu kapakçıkların uçları kalbe yöneliktir. Venöz kanı kalbe doğru yöneltirler. Venler de genel olarak venül, küçük ven, orta ve büyük venler olarak sınıflandırılır. Ven valve 1. İntima: Endotel ve subendotel katmanlarını içerir. 2. Mediya: Düz kas hücrelerinden yapılmıştır. Ancak kas hücreleri arterlerdeki gibi bir katman bütünlüğü göstermeyip, kollagen ipliklerle gevşek bir örgü yapmıştır. Venüllerde bu kat bulunmaz. 3. Adventisya: Venlerin duvar kalınlığında en fazla payı olan kattır. Bol miktarda kollagen ve elastik iplik bulunur.. Kalbe boşalmalarına az bir mesafe kala vena kava ve pulmoner venlerin adventisyasında kalp kaslarının bulunduğu görülür. Bazı büyük venlerin adventisyalarında düz kas demetleri yer alır. Adventisyadaki kaslar damar duvarını güçlendirmekte ve damarın gerilmesini önlemektedir. Bu damarlardaki düz kasların uzamına ve sirküler biçimdeki düzeni kalbe doğru peristaltik bir devinim oluşturarak kan hareketinin yer çekimine karşıt yönde gerçekleşmesini sağlar. Bol miktarda rastlanan vaza vazorumlar, arterlerdekinden farklı olarak intimaya kadar uzanırlar. Bazı organlarda ven başlangıçları birbirleriyle anastomozlaşan genişlemeler yapar. Dalakta ve kemikiliğinde bol miktarda rastlanan bu yapılara Venöz sinus’lar denir. Venöz sinuslar damarlar gibi kapalı olmayıp açık kanalcıklar şeklindedir. Etraflarında retikulum hücreleriyle sarılırlar. Venöz sinuslarda tam bir endotelyal örtü sözkonusu değildir. Bu nedenle de sinus içeriği , retikulum hücrelerinin arasından kolaylıkla geçer. Sinuslara bitişik olan retikulum hücrelerine Kıyı hücreleri (retiküloendotelyal hücreler) denir. İleri derecede fagositoz aktivitesine sahiptirler Arter-Ven Ven Ven- Arter Arter-Ven-Sinir Arter-Ven-Sinir Akıtıcı kanal ve Arter Arteriol Arterioller Venule Lenf Damarları Kan damarları simetriktir. Yani bir arterin karşılığı olarak genellikle bir ven bulunur ve yanyana uzanırlar. Lenf damarları ise unilateraldir. Vücudun her tarafından subepitelyal olarak kılcal düzeyinde kör uçlarla başlar ve giderek birbirleriyle birleşe birleşe büyük çaplı lenf damarlarını oluştururlar. Sonuçta en büyük lenf damarlarını (duktus torasikus ve d. lenfatikus) şekillendirerek büyük kan dolaşımına karışırlar. Yolları üzerindeki lenf düğümlerine uğrayarak seyrederler. Lenfatik sistemin görevi dokulararası sıvıları kan dolaşımına tekrar döndürmektir. Lenf damarları bağ dokunun özel bir drenaj sistemidir. Sinir sistemi ve kemik iliği gibi istisnalar dışında lenfatik sistem tüm organlarda bulunur. Büyük lenf damarlarında intima, mediya, adventisya ayırımı yapılabilir. Yapısı venlere benzer. Yani adventisya lenf damarlarının en geniş katıdır. Lenf kılcallarının duvarını ise endotel hücreleri ile bunları saran çok ince bir bağ doku oluşturur. Endotel hücrelerinin kontraksiyonu bol miktarda doku sıvısının lenfatik sisteme geçişini sağlar. Lenf kılcallarının duvarı, proteinden zengin doku sıvısı için ileri derecede geçirgendir. Lenf kılcalları dışında bütün lenf damarları valvül taşır. Sayıca venlerdekinden daha fazladır. Kılcal Damarlar Küçük arterlerin son kollarının açıldığı, kan ile dokular arasındaki madde ve gaz alışverişinin gerçekleştiği, bol dallanma gösteren kılcal borucuklardır. Bir küçük arterden ayrılan kılcal borucukların iç hacimleri toplamı, kendinden önceki arterden fazladır. Böylece kan basıncı ve kan akım hızı düşer ve kan ile dokular arasında geçişler sağlanır. Hem normal hem de iltihabi süreçlerde dolaşım sistemi ile çevre dokular arasındaki madde alışverişinde rol oynaması bakımından küçük damar ağının önemi daha fazladır. Kapiller ağın zenginliği dokulardaki metabolik aktiviteyle ilgilidir, yüksek basınç sistemi (arteriyel) ile alçak basınç sistemi (venöz) arasındaki geçiş bölgesini temsil eder. Kıkırdak, kornea ve epitel doku dışında bütün dokularda kapillar damar bulunur. Böbrek, kc ve kalp ile çizgili kaslar gibi yüksek metabolik olayların cereyan ettiği yerlerde çok yoğun bir kapillar ağı bulunur. Kılcalların duvar yapısı intimadan ibarettir. Endotel hücreleri çok yassı poligonaldir. Birbirine komşu endotel hücrelerinin bağlantı yüzleri girintili çıkıntılıdır. Karşı karşıya gelen girinti çıkıntılar arasında açıklık bulunur. Bu hücrelerarası açıklıklar sayesinde madde geçişi sağlanır. Akım hızı çok yavaşladığı zaman duvar yapısı da elverişli olduğundan kan sıvısı ekstraselüler alana geçer. Doku sıvısı adını alan ve albumin içeren bu ekstraselüler sıvı lenf damarları ve venüller yoluyla dolaşıma geri döner. Yoğun metabolizma gösteren organların kılcallarında endotel hücrelerinin sitoplazmasında bol miktarda pinositoz vezikülü görülür. Kılcalların lümenlerinin genişliği 5-20 mikrondur. Endotel hücrelerinin üzerine oturduğu ince bazal membran retikulum iplikleriyle desteklenir. Bazı kılcalları dıştan bağ dokudan köken alan perisit=adventisyal hücreler=rouget hücreleri adı verilen özel hücreler sarar. Bunların içerdiği aktin filamanlarına bağlı olarak kılcalların çapı ve kan akımı değişir. MSS’deki kılcallarda yoktur. Perisit Madde alışverişine bağlı olarak kılcalların duvar yapılarında farklılık bulunur. Buna göre 3 tür kılcaldan söz edilir. 1. Kapalı kılcal: 2. Pencereli kılcallar: 3. Açık kılcallar: 1. Kapalı kılcal: Alış veriş oldukça sınırlandırılmıştır. Bazal membrana eklenik perisitler ya da beyindeki kılcallarda olduğu gibi gliya hücreleri kılcal duvarını daha da kalınlaştırarak geçirgenliğini engellerler. 2. Pencereli kılcallar: Özellikle yoğun sıvı değişimi olan yerlerde rastlanır. Endotel katmanı, düzenli aralıklarla fenestrasyon gösterir. Örn. Böbrek, barsak, endokrin bezler gibi kan ile doku arasında madde değişiminin hızlı gerçekleştiği dokularda bulunurlar. Pencereli kapillar 3. Açık kılcallar: Endotel hücrelerinde birliktelik bozulmuştur. Aralarında geniş açıklıklar görülür. Bazal membran ya hiç yoktur yada çok ince ve kesintilidir. Kan plazması damar yatağından çıkmış durumdadır. Bu tür kılcalların lümenleri genişleme gösterdiğinden Sinuzoid’ler de denir. Endotel hücreleri organa ait doku ile doğrudan ilişkidedir. Örn. Kc sinüzoidleri Sinusoid