Kadın ve İşlevsel Üroloji Dergisi 2014;4:117-9 DOI:10.4274/kiud.17 Klinik Araştırmalarda Hekimin Sorumlulukları Murat Olukman Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye Klinik Araştırmalarda Hekimin Sorumlulukları Klinik araştırmalar, özellikle ilaç araştırmaları, hekimin günlük rutin hasta hizmeti sırasında yazdığı ilaçlarla yapılan çalışmalar değildir. Poliklinik şartlarında yapılan bu işlem her ne kadar bir klinik uygulama da olsa klinik ilaç araştırmaları bundan çok farklıdır. Rutin hasta hizmeti sırasında yazılan reçetelerdeki ilaçlar Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmıştır. Oysaki Faz 1-2-3 olarak adlandırılan klinik ilaç araştırmalarında kullanılacak olan ilaç henüz ruhsat almamıştır. Yeni bir cerrahi yöntemde eğer hastalara ilk kez uygulanacaksa izlenecek yol ilaç klinik araştırmaları ile aynıdır. Hekimlerin, özellikle üniversiteler ve eğitim araştırma hastanelerinde çalışanların tek görevi klinik araştırma yapmak değildir. Bu kişiler ayrıca hasta bakarlar, ders anlatırlar, idari görevde bulunurlar. Hekimler bu görevleri yaparken klinik araştırmaya zaman ayırabilirler tabi ki asıl görevlerini aksatmamak şartıyla. Hekimler mesleklerini yaparken sorumlu oldukları ana üst kurul Sağlık Bakanlığı’dır. Klinik araştırmalarda hekimler ise esasen yine Sağlık Bakanlığı’na karşı sorumlu olmakla birlikte Yerel Etik Kurul’lara karşı da sorumludurlar. Klinik araştırmalar ile ilgili en önemli belirleyici kurallar bütünü ‘’Helsinki Bildirgesi’dir’’. Bu bildirge bir anlamda hukuksal olarak Türkiye’nin tüm yasalarını çıkartırken uyumlu olmak zorunda olduğu ‘’Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’’ gibi düşünülebilir. Sağlık Bakanlığı tarafından çıkartılan ve çıkartılacak olan hiçbir yönetmelik bu bildirgeyle çelişemez. Helsinki Bildirgesi ilk kez 1964 yılında Dünya Tıp Birliği tarafından yayımlanmıştır. En son düzenleme 2013 yılında Forteleza, Brazilya’da oluşturulmuştur. Bildirge toplam 37 maddeden oluşmaktadır. Hasta haklarından plasebo kullanımına, bilgilendirilmiş gönüllü onam formundan verilen nasıl yayınlanacağına kadar temel kuralları anlatmaktadır. Bu bildirgenin en önemli maddesi şunu söyler; gönüllülerinin yaşamını, sağlığını, onurunu, vücut bütünlüğünü, kendisiyle ilgili karar verme hakkını, mahremiyetini ve kişisel bilgilerinin gizliliğini korumak, araştırmaya katılan hekime aittir. Bu bildirgeye dayanarak tüm dünyada etik kurullar kurulduğu gibi ülkemizde de etik kurullar kurulmuştur. Etik kurullar tarihine baktığımızda ilk etik kurullardan birisi olan Ege Üniversitesi Etik Kurulu çalışmalarına 1992 yılında başlamıştır. Ancak ülkemizde etik kurullarının yaygınlaşması 1993 tarihinde çıkartılan ‘’İlaç Araştırmaları Hakkında Yönetmelik’’ sonrasında olmuştur. İlk resmi hastane/klinik etik kurulu 1997 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi tarafından oluşturulmuştur. Bir klinik araştırmada çoğunlukla ekip olarak çalışılır. Sorumlu araştırmacı, araştırmacı ve koordinatör birlikte araştırmayı yürütürler. Sorumlu araştırmacı; araştırma konusu her ne ise o alanda uzmanlık veya doktorasını yapmış kişidir. Bu kişi hekim veya diş hekimi olmalıdır. Bazen hekim olmak yeterli olmaz; prematüre bir bebekte araştırma yapmak için neonatolg, radyoaktif ışınla yeni bir tedavi araştırmak için radyasyon onkolojisi uzmanı, radyofrekans ablasyon çalışması için kardiyolog olmanız gerekmektedir. Çalışmalarda yer alan yardımcı araştırmacılar çalışma sırasında sorumlu araştırmacının gözetimi ve sorumluluğu altında çalışırlar. Bazen çalışmalar çok merkezli olarak yürütülür. Bu durumda bir araştırma koordinatörü olması gerekir. Koordinatör, etik kurul başvuruları, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile olan bağlantıları ve ayrıca varsa destekleyici kurum ile ilişkileri düzenlemekle sorumludur. Araştırmacı hekimlerin en önemli ve ilk görevi etik kurul başvurusu yapmaktır. Etik kurul onayı almamış hiçbir çalışma başlatılamaz. Mevzuat gereği araştırmacı eş zamanlı olarak Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan da onay almak zorundadır. Etik kurul formları hemen hemen birbirine 117 Kadın ve İşlevsel Üroloji Dergisi 2014;4:117-9 benzerdir. Bu formların eksiksiz doldurulması gereklidir. Özgeçmişler usulüne uygun doldurulmalı, araştırmanın amacı açık ve net olmalı, beklenen yararlar kanıta dayalı tıbba uygun yapılmış çalışmalar ile desteklenmelidir. Eğer araştırılacak şey yeni bir ilaç ise hekim bu ilacın etki mekanizmasını, yan etkilerini çok iyi bilmelidir. Hekim hangi hastalık üzerinde araştırma yapacak ise o hastalıkla ilgili ne kadar sayıda hasta havuzu olduğunu kanıtlamalıdır. Örneğin Behçet hastaları üzerinde yeni ilaç denenecekse çalıştığı kurumun yıllık ne kadar Behçet hastasını takip ettiğini gösterebilmelidir. Veya prostat kanserinde yeni bir cerrahi yöntem uygulayacaksa kliniğinde yıllık kaç adet prostat kanseri cerrahisi yaptığını belirtmelidir. Eğer çok merkezli bir çalışma ise her merkez bu durumu ortaya koymalıdır. Hasta sayıları üzerinde Etik Kurullar ve Sağlık Bakanlığı veriler üzerinde şüpheye düştüğünde çalışmaya gerekçe göstererek izin vermeyebilir. Başvuru sırasında belirtilen protokol üzerinde sorumlu araştırmacı protokol değişikliğine gidebilir. Böyle bir durumda Etik Kurulu ve Sağlık Bakanlığı’nı bilgilendirmekle yükümlüdür. Hekimlerin klinik araştırmalarda her şeyden çok önem verdikleri konu hasta güvenliği olmalıdır. Hastalarını çalışmaya almak için yanlı davranmamalıdır. Bilgilendirilmiş Gönüllü Onam Formları (BGOF) hastaya imzalatılırken yazılan şeyler, tıbbi terimlerden arındırılmış, tabiri caizse sanki bir ‘’idiot’’a anlatır gibi basit ve anlaşılır olmalıdır. Hastanın çalışma sırasında ve sonrasında araştırma ile ilgili başına gelebilecek kötü durumlarda onun BGOF imzalaması hekimin hukuki sorumluluğunu hafifletmez. Randomize yapılacak çalışmalar mümkünse çift kör yapılmalıdır. Hastaların yeni ilaca ulaşmasında yanlı davranılmamalıdır. Sorumlu araştırmacı ekibini seçmekte özgürdür fakat ekibin bilgi ve deneyimleri bu çalışmada yer alacak düzeyde olmalıdır. Yapılacak olan bir ilaç araştırması Faz 1 ise mutlaka araştırmayı yapacak kişi Tıbbi Farmakoloji Uzmanı veya doktorasını yapmış tıp hekimi bir farmakolog olmalıdır. Faz 2 ve Faz 3 çalışmalarında ilacı temin edecek, depolayacak ve hazırlayacak kişi eczacı olabilir. Araştırmada kullanılacak olan ilaç uygun koşullarda saklanmalıdır. Saklanması için gerekli olan cihazlar düzenli aralıklarla kalibre edilmelidir. Tüm bu konulardan sorumlu araştırmacı sorumludur. Etik kurul başvurularında, kullanılacak ürünün teslim alınma protokolü, stoklanması, artan ürününe yapılacak uygulama gibi durumlar kayıt altına alınmalıdır. Çekilen ilaç dozu, kullanılan ilaç dozu ve artan ilaç dozu uyumlu olmalıdır. 118 Klinik araştırmaların en temel unsurlarından birisi de Olgu Rapor Formlarıdır (ORF). Etik kurul başvurusu sırasında bildirilen ORF’ler ile çalışma sırasında doldurulan ORF’ler birbiriyle uyumlu olmalıdır. Eğer değişiklik yapıldıysa nedenleri açıklanarak etik kurullara rapor edilmelidir. ORF’leri doldurmak, belli zaman dilimini buna ayırmak hekim için bazen zor olabilir fakat her ne olursa olsun ORF’leri günü gününe ve eksiksiz doldurmak hekimin sorumluluğundadır. ORF’ler üzerinde yanlış yazımlar düzeltilirken mutlaka düzeltmeyi yapanın parafı olmalıdır. Destekleyiciler bu gibi durumlarda sorumlu araştırmacıya ve yardımcı araştırmacıya destek olmalıdır. Bir hekim birden çok klinik araştırmayı aynı zamanda yürütebilir mi? Bu sorunun cevabı ‘’evet’’ yürütebilir. Ancak klinik araştırmalara en son onayı veren kurum olan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bu konuda kısıtlamaya gidebilir. Hekim Etik Kurul başvurusu sırasında hastaları ne kadar süre içerisinde çalışmaya dahil edeceğini net olarak yazmalı ve bu yazdığına riayet etmelidir. Belirtilen zaman diliminde yeteri kadar hasta çalışmaya alınamadığında araştırma iptal edilebilir. Çalışmaya alınacak hastaların genel sağlık sigortaları çok iyi bir şekilde hazırlanmalıdır. Sigorta poliçesinde sigorta kapsamına giren ve girmeyen durumlar açıkça yazılmalıdır. Hazır matbu bir poliçeden ziyade her çalışma için özel bir sigorta poliçesi hazırlamalıdır. Bazı tedavilerin çok uzun dönem sonrası etkileri ortaya çıkabilir. Böyle bir durumda sigorta poliçesinin süresi buna göre hesaplanmalıdır. Hekim bu sigorta poliçesinin hazırlanmasından sorumludur. Pratikte bu poliçelerin hekimden ziyade destekleyici kurum tarafından hazırlandığı bir gerçektir. Ancak hekim her şeyden önce hastalarının sağlığını gözetmesi gerektiği için sigorta olayına azami ilgiyi vermelidir. Araştırma sırasında ciddi advers olay görülebilir. Hekimin öncelikle bilmesi gereken şey ortaya çıkan durum bir ciddi yan etki mi yoksa advers olay mı? Araştırma ürünü bir ilaç ise ve bu ilacın geçici bir süre bulantı yapabileceği biliniyorsa ve bu başvuru sırasında belirtildiyse hastada ilaç kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek bulantı olayı sadece ORF’ye kaydedilir. Ancak tedavi sırasında ortaya çıkan ve daha öncesinde öngörülmemiş bir ani görme kaybı ACİL advers olay olarak bildirilir. Advers olayı bildirmek hekimin sorumluluğundadır. Hekim advers olayı destekleyici kuruma bildirmekle sorumlu olduğu gibi etik kurulu ve Sağlık Bakanlığı’nı da bilgilendirmek zorundadır. Araştırmacı bazen hangi olaya advers olay Kadın ve İşlevsel Üroloji Dergisi 2014;4:117-9 hangisi ciddi advers olay kararını vermekte zorlanır. Eğer ölümle sonuçlandıysa, yaşamı tehdit ettiyse, hastaneye yatmasını gerektiren bir durumsa veya hastanede yatarken başına geldiği sırada gelişti ve yatış süresini uzattıysa, kalıcı ve önemli sakatlanmayla sonuçlandıysa, doğumsal bir defekte neden olduysa ciddi advers olay olarak kabul edilebilir. Advers olay bazen araştırma ürününe bağlı olmayabilir. Şöyle ki: Gönüllü araştırma için hastaneye gelirken düşüp ayağını kırdığında bu olay da ciddi advers olay olarak tanımlanır. Tek farkı bu durum ilaç dışı advers olay olarak bildirilir. Fakat hasta ilacın denge kaybına yol açması nedeniyle düşmesi sonucu ayağını kırdıysa ilaca bağlı advers olay olarak rapor edilmelidir. Çalışmaya katılan gönüllülerin günün 24 saati boyunca iletişim kurabilecekleri telefon numarası araştırma protokolünde açıkça yazmalıdır. Bu kişi sorumlu araştırmacı olmalıdır. Arşivleme klinik çalışmaların sadece sonlandırıldıktan sonra sigortası değil araştırma yapılırken ortaya çıkabilecek sorunların bertaraf edilmesi için de çok önemlidir. Çalışmanın ilk başvurusundan en son sonuç raporunun yazıldığı ana kadar tüm belgeler yönetmeliklerde belirtilen şekilde saklanmalıdır. Hekimin günlük hayatında kullandığı odası veya polikliniği arşiv odası olamaz. Bu iş için özel bir çalışma odası tahsisi yapılması zorunludur. Araştırmanın tamamlanmasından sonra kıymetli kıymetsiz tüm belgeler en az 14 yıl süreyle saklanmalıdır. Saklama sürenin tamamlandığını bildirmek destekleyicinin sorumluluğundadır. Dışarıdan bir destekleyici kurum adına yapılan klinik araştırmalar denetime açık olmalıdır. Destekleyici kurum adına çalışan resmi görevliler randevulu şekilde araştırma belgelerini inceleyebilirler. Monitörlük işlemi denilen bu denetleme sırasında özellikle protokole uyulup uyulmadığı incelenir. Çalışmada yer alan hastalar, kontrol grupları çalışmaya uygun olmalıdır. BGOF ve ORF’lerin uygun tutulup tutulmadığı incelenmelidir. Araştırma bir ilaç araştırması ise, ilacın saklama koşulları dikkatle incelenmelidir. Sorumlu araştırmacı monitörlük işlemi yapan kişilere izin vermekle yükümlüdür. Bazen araştırmanın denetlenmesi destekleyici kurum adına veya resmi bir kurum adına başka bir kurum tarafından yapılır. Bu kurum hem araştırıcıyı hem de monitörlük yapan kurumları denetler. Araştırmacı bu tür ‘’Audit’’ yapan kurumlara izin vermekle yükümlüdür. Klinik araştırmalar, özellikle ilaç araştırmaları pahalı araştırmalardır. Dolayısıyla belli bir maddi bütçesi vardır. Bu bütçe içerisinde araştırmacı ücreti protokollerde belirtilmelidir. Sorumlu araştırmacı eğer bir devlet kurumunda örneğin üniversite hastanesi veya eğitim ve araştırma hastanesinde çalışıyorsa bu ücreti sadece ve sadece döner sermaye üzerinden alabilir. Döner sermaye üzerinden belirli bir vergi dilimi kesintisi olacağı için bütçe buna göre ayarlanmalıdır. Sorumlu araştırmacı bu konuda kurumunu haberdar etmekle yükümlüdür. Klinik araştırmalar geçmişe nazaran günümüzde çok daha sağlam temeller üzerinde yürütülmektedir. Artık yasal bir zeminde var olan etik kurullarımız mevcuttur. Klinik araştırmaların nasıl yapılabileceği yasalarla belirlenmiştir. Evrensel hukuk çerçevesinde her zaman başvurabileceğimiz Helsinki Bildirgesi ve İyi Klinik Uygulamalar Klavuzu bulunmaktadır. Hekim içindeki araştırma arzusunu ve yeni şeyler keşfetme dürtüsünü yerine getirirken hasta haklarını, hastasının yararına olacak her şeyi önceliğine almalıdır. Şunu unutmamalıdır ki her ne yaparsa yapsın ilk önce ‘’hastasına zarar vermemelidir’’. Kaynaklar 1. 2. 3. 4. 5. Klinik Araştırmalar Kitabı-2014; Editörler: Hamdi Akan, Hilal İlbars, Nurşah Ömeroğlu Çetinkaya, Bilimsel Tıp Yayınevi, 2014. Helsinki Bildirgesi. www.wma.net İyi Klinik Uygulamalar Klavuzu. www.iegm.gov.tr Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelik. www.iegm.gov.tr Müge Demir, Nüket Örnek Büken; Dünyada ve Türkiye’de Hastane/ Klinik Etik Kurullar. Hacettepe Tıp Dergisi 2010,41;186-94. 119