230-235Teknik A“Ýdan Neb li

advertisement
Teknik Açıdan Nebülizatörler
Gürsel ÇOK
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İZMİR
ÖZET
Solunum sistemi hastalıklarının tedavisinde inhalasyon yoluyla kullanılan ilaçların önemli bir yeri vardır. Bu amaçla ölçülü
doz inhalerler ve bunlarla birlikte kullanılan “spacer” adı verilen ara parçalar, kuru toz inhalerler ve nebülizatörler kullanılmaktadır. Nebülizatörler ultrasonik ve jet nebülizatör olarak 2 gruba ayrılmaktadır. Üretilen aerosolün hedef alana yeterince ulaşması için ultrasonik nebülizatörlerde cihazın frekansına, jet nebülizatörlerde ise nebülizatör tipi ve kompressör
gücüne dikkat edilmelidir. Cihaz seçiminde nebülizatörlerin teknik özelliklerindeki farklar ve ilaçların kimyasal yapıları
gözönüne alınmalıdır. Etkili bir nebülizatör tedavi için nebülizatörün kullanım tekniği, cihazın performansını etkileyen faktörler, temizlik ve bakım kurallarına gereken özen gösterilmelidir.
ANAHTAR KELİMELER: Ultrasonik nebülizatör, jet nebülizatör
SUMMARY
TECHNICAL ASPECTS OF NEBULIZERS
Drugs used by inhalation play very significant role in the treatment of respiratory system diseases. To this end, metered
dose inhalers and interval parts used together with them called as spacer, dry powder inhalers and nebulizers have been used. Nebulizers can be divided into two categories; ultrasonic nebulizers and jet nebulizers. In order to make produced aerosols reach to target field adequately, it is notable that frequency of device is important for ultrasonic nebulizers
and that type of nebulizer and compressor power is important in jet nebulizers. For device selection, differences in technical spesifications of devices and chemical structures of drugs should be taken into consideration. To perform an efficient nebulizer treatment, attention should be paid to technique of using nebulizers, factors influencing device performance, cleaning and care instructions.
KEY WORDS: Ultrasonic nebulizer, jet nebulizer
Obstrüktif akciğer hastalıkları başta olmak üzere
solunum sistemi hastalıklarının tedavisinde genellikle inhalasyon yoluyla kullanılabilen ilaçlar tercih
edilmektedir. Bu amaçla, ölçülü doz inhalerler ve
bunlarla birlikte kullanılabilen “spacer” adı verilen
230
ara parçalar, kuru toz inhalerler ve nebülizatörler
kullanılmaktadır.
Nebülizasyon terimi latincede duman anlamına
gelen “nebula” kelimesinden türetilmiştir. İlk kez
Solunum Hastalıkları 2002; 13: 230-235
Teknik Açıdan Nebülizatörler
NEBÜLİZATÖR TEDAVİDE PARTİKÜL
BÜYÜKLÜĞÜNÜN ÖNEMİ
1872 yılında mekanik pompalar vasıtasıyla sıvılardan aerosol elde edilmeye çalışılmış, ancak yeterli
partikül büyüklüğü sağlanamadığı için nemlendirici etkiden öteye gidilememiştir (1). İlk jet nebülizatör 1950, ilk ultrasonik nebülizatör ise 1960 yılından sonra kullanılmaya başlanmıştır (1).
İnhalasyon yoluyla verilen ilaçların ulaşması istenen
hedefe göre uygun partikül büyüklüğünde olması
gerekmektedir. Genellikle 10 µm’nin üzerindeki
partiküllerin büyük çoğunluğu orofarenkste depolanmaktadır. 5-10 µm arası partiküller büyük hava
yollarında dağılmaktadır. Bronşiyal dağılım için
partikül büyüklüğü 5 µm’nin altında, alveoler dağılım için 3 µm’nin altında olmalıdır. Bu partiküllerden 0.5 µm’nin altında olanlar herhangi bir terapötik etkileri olmaksızın inspiryumla alınıp ekspiryumla aynı şekilde dışarıya atılmakta ve herhangi
bir yerde depolanamamaktadır.
Nebülizatör
kullanma
oranı
İngiltere’de
70/100.000, İsviçre’de 215/100.000 olarak saptanmış ve İngiltere’de nebülizatör tedavi için kullanılan ilaçların yıllık maliyetinin 40 milyon sterlin olduğu bildirilmiştir (1). Avrupa ülkeleri arasında hatta aynı ülkenin değişik bölgeleri arasında nebülizatör kullanma oranları ve doğru kullanım açısından
belirgin farklar bulunmaktadır. İskoçya’da nebülizatör tedavinin %50’sinin yanlış uygulandığı, %20’sinin ilaçları dilüe etmek için su kullandığı,
%30’unun da nebülizatörü günlük temizlemediği
saptanmış, İngiltere’de ise hastanedeki uygulamaların sadece %7’sinin tam anlamıyla doğru olduğu
görülmüştür (2). Uygulamadaki bu eksiklik ve hataların giderilmesi için İngiliz Toraks Derneği 1997 yılında nebülizatör tedavi kılavuzu yayınlamış ve Avrupa Solunum Derneği de 2000 yılı içerisinde bu
amaçla nebülizatör tedavi kılavuzu hazırlıklarına
başlamıştır. Ülkemizde de nebülizatör tedaviyle ilgili önemli eksiklikler ve uygulama hataları bulunmaktadır. Ankara’da yapılan bir anket çalışmasında, hekimlerin %5.1’inin hastaların isteğiyle nebülizatör yazdıkları saptanmıştır (3).
NEBÜLİZATÖR ÇEŞİTLERİ
Nebülizatörler, çalışma prensiplerine göre başlıca 2
gruba ayrılırlar:
1. Ultrasonik nebülizatörler (UN),
2. Jet nebülizatörler (JN).
Ultrasonik Nebülizatörler
Ultrasonik nebülizatörler (UN), bir piezoelektrik kristalin vibrasyonuyla oluşan yüksek frekanslı (1-2 MHz)
ses dalgalarının kabın içerisindeki suyla temasta
olan küçük bir konteynerin içindeki terapötik solüsyona ulaşması ve bu sıvıyı küçük partiküllere ayırması prensibine dayanarak çalışmaktadır (Şekil 1).
Frekans arttıkça partikül çapı küçülmektedir (4).
UN’nin en önemli avantajları sessiz çalışmaları ve
Hava
Terapötik
buhar
Piezo elektrik
kristal
Yüksek frekans
kaynağı
Şekil 1. Ultrasonik nebülizatör.
Solunum Hastalıkları 2002; 13: 230-235
231
Çok G.
kısa sürede yüksek miktarda sıvıyı nebülize edebilmeleridir. UN’ler 20-30 mL sıvıyı 5-10 dakika gibi
kısa sürede nebülize edebilmektedir. Ayrıca, ses
enerjisinin bir kısmı ısı enerjisine dönüştüğü için sıcak aerosol üretilebilmekte, sıvıdan ısı kaybı olmadığı için cihazda kalan sıvının konsantrasyonu değişmemekte ve dolayısıyla nebülizasyon süresince
partikül büyüklüğü korunmaktadır. UN’lerin en
önemli dezavantajları ise üretilen partiküllerin nispeten büyük çaplı olması ve fiyatlarının yüksek olmasıdır. Son yıllarda yeni geliştirilen cihazlarda partikül çaplarında kısmen küçülme sağlanmıştır, ancak yüksek fiyatları nedeniyle çok yaygın kullanılmamaktadır. Yüksek miktarda aerosol üretebildikleri için günümüzde özellikle balgam indüksiyonunda JN’lere göre üstünlüklerini devam ettirmektedirler. UN’ler proteinlerin parçalanmasına neden oldukları için rhDNase gibi protein içerikli ilaçların ve
süspansiyon şeklindeki sıvıları yeterince parçalayamadıklarından steroidler gibi ilaçların nebülizasyonunda kullanılmamalıdır (4).
Jet Nebülizatörler
Jet nebülizatörlerde (JN) bir kompressör tarafından
üretilen sıkıştırılmış basınçlı hava veya merkezi sistemdeki basınçlı hava veya oksijen kullanılarak sıvı
aerosol haline dönüştürülmektedir. Basınçlı hava
jet adı verilen dar bir alandan nebülizatöre girer ve
boşluğa çıktığı anda aniden genişleyen havanın
oluşturduğu negatif basıncın etkisiyle bir ucu ilaç
solüsyonunun içinde diğer ucu havanın çıktığı kısımda bulunan ince kanallardan sıvı yukarıya çekilerek aerosol haline dönüşür. Bu ilk oluşan aerosol
büyük partiküllüdür ve çıkış noktasında bulunan
engele çarparak daha küçük partiküllere dönüşmektedir. Küçülmeyen partiküller de bu engele yapışarak tekrar nebülizasyona katılmak üzere terapötik sıvının içine döner. JN’lerde aerosolizasyon sırasında buharlaşmanın etkisiyle terapötik sıvının ısısı
10-12°C düşmekte ve geride kalan sıvının konsantrasyonunun artması ve ısı kaybına bağlı olarak viskozitesinin artması nedeniyle partikül çapı nebülizasyon süresi arttıkça büyümekte ve etkinlik kısmen düşmektedir (Şekil 2).
Jet nebülizatör çeşitleri:
1. Konvansiyonel (sürekli çıkışlı) JN: Bu tip
JN’lerde aerosol üretimi sürekli olmakta ve aerosolün yaklaşık %55’i ekspiryum sırasında üretildiği
için önemli miktarda ilaç boşa harcanmış olmakta
ve dolayısıyla akciğerlere ulaşan ilaç miktarı da düşmektedir.
2. Ara parça (spacer) ile birlikte kullanılan
JN: Burada sürekli üretime bağlı olarak ekspiryum
sırasında kaybolan ilacı korumak amacıyla “spacer”
kullanılmaktadır. Böylece aerosol üretimi “spacer”ın içerisine yapılmakta ve inspiryum sırasında
inspirasyon valfi açılarak ilaç hastaya gitmekte, ekspiryum sırasında ise inspirasyon valfi kapanıp ekspirasyon valfi açılmaktadır. Bu sırada aerosol üretimi ara parçanın içerisine olmaktadır. Bu sistem günümüzde çok kullanılmamaktadır, ancak kooperasyon güçlüğü olan küçük çocuklarda ya da antibiyotik gibi ekspiryumda ilacın dışarıya vereceği zararın
ve kaybın mümkün olduğunca azaltılması gerektiğinde kullanılabilecek bir sistemdir.
Ekspirasyon
İnspirasyon
Venturi
Engel (baffle)
İlaç emme tüpü
Sıvı ilaç
Kompressörden
gelen hava
Kompressörden
gelen hava
Şekil 2. Konvansiyonel jet nebülizatör.
232
Solunum Hastalıkları 2002; 13: 230-235
Teknik Açıdan Nebülizatörler
3. Dozimetrik JN:
a. Elle kontrollü: Günümüzde dozimetrik JN’lerin
en yaygın kullanılan şeklidir. Burada bir düğme vasıtasıyla inspiryum sırasında kompressörden gelen
havanın nebülizatöre girmesi sağlanır. Ekspiryumda ise düğme aktive edilmez ve kompressörden
gelen havanın nebülizatöre girmesi engellenerek
ekspiryumdaki aerosol üretimi durdurulur ve dolayısıyla ekspiryumdaki ilaç kaybı azaltılmış olur. Bu
sistemin en önemli dezavantajları üretim sadece
inspiryumda olduğu için nebülizasyon süresinin
uzaması ve az da olsa hasta kooperasyonunu gerektirmesidir.
b. Adaptif aerosol dağıtım sistemi (HaloLite):
JN’lerin en gelişmiş şekli olan bu sistem elektronik
bir cihazdır. Burada nebülizatörün ağızlığında akıma duyarlı bir transduser hasta inspiryum yaptığında bunu algılayarak nebülizasyonu başlatmakta ve
inspiryum bittiğinde işlemi durdurmaktadır (5).
Böylece ekspiryum sırasındaki ilaç kaybı önlenmektedir. Ayrıca, bu cihazda 3 ayrı nebülizasyon odası
bulunmakta ve her birine farklı ilaçlar konarak hasta istediği ilacın bulunduğu bölümün düğmesine
basarak ilacını almaktadır. Bu sistemin en önemli
avantajlarından bir diğeri her 3 inspiryumda bir
hastanın inspiratuvar akım hızını değerlendirerek
ona uygun nebülizasyon sağlaması yani hastanın
solunum paternine kendini adapte ederek solunum paterni farklılığından kaynaklanan ilaç dağılım
miktarı farklılığını ortadan kaldırmasıdır. Hastaya
verilmesi istenen doz cihaza kaydedilir ve istenen
ilaç miktarı hastaya verildiğinde cihaz sesli bir uyarıyla nebülizasyonun bittiğini haber verir. Ayrıca,
kayıt sistemi sayesinde hastanın ne zaman, ne kadar sıklıkta ve dozda ilaç aldığı saptanabilmekte,
hatta kayıtlar interaktif olarak bir merkeze ulaştırılabilmektedir (5). Bütün bu avantajlarına karşın fiyatının çok yüksek olması bu cihazın yaygın kullanımını engellemektedir. Ülkemiz koşullarında terapötik amaçtan çok, tanısal amaçla özellikle doz ayarlamasının çok önemli olduğu bronş provokasyon
testlerinde kullanılabilecek bir cihazdır.
4. “Open vent” JN: Burada konvansiyonel JN’den
farklı olarak nebülizasyon odasına dışarıdan ilave
hava giriş kanalları eklenmiştir. Böylece jetten gelen havanın oluşturduğu negatif basıncın ve hastanın inspiryum hareketinin katkısıyla nebülizasyon
odasına dışarıdan ilave hava akımı sağlanarak
kompressör hava akımına ilave güç sağlanmış olur.
Burada dışarıdan giren hava akımı ilave güç sağladığı için nebülizasyon süresi kısalır, ayrıca, nebüli-
Solunum Hastalıkları 2002; 13: 230-235
zasyon odasındaki partiküllerden dışarıdan giren
havaya nem aktarımı olduğu için partikül çapı küçülerek solunabilir partikül oranı artmaktadır.
5. “Breath assisted open vent” JN (aktif kapılı, solunum destekli-Ventstream, Pari LC):
Bu tip JN’ler aktif venturi prensibiyle çalışmaktadır.
Burada “open vent” sistemine ilave olarak 2 adet
valf sistemi eklenmiştir. Bu sayede hem dışarıdan
alınan ilave havayla kompressörden gelen havanın
gücüne ilave bir güç sağlanarak aerosol üretimi ve
solunabilir partikül oranları arttırılmış olur hem de
valf sistemi sayesinde ekspiryumdaki ilaç kaybı
azaltılmış olur. İnspirasyon sırasında inspiryum valfi açılarak dışarıdan içeriye ilave hava girişine izin
verir. Bu sırada ekspiryum valfi ise kapalı konumdadır. Aynı şekilde ekspiryum sırasında hastaya yakın
olan ekspiryum valfi açılarak hava dışarıya atılır, inspiryum valfi ise kapandığı için aerosol üretimi azaltılmış olur. Bu özellikler sayesinde aerosolün %70’i
inspiryumda, %30’u ise ekspiryum sırasında üretilir. Ayrıca, burada dışarıdan alınan hava ilave güç
sağladığı için çok güçlü kompressör kullanılması
gerekmemekte ve bu da maliyeti azaltmaktadır. Bu
tip nebülizatörlerde hastaya giden ilaç oranı diğer
JN’lerden 2 kat daha fazla olmaktadır. Buna bağlı
olarak ilaç miktarı azaltılabilir ve bu şekilde maliyet
de düşürülmüş olur.
NEBÜLİZATÖR KULLANIMI
1. Hasta pozisyonu: Hasta nebülizatörünü kullanırken oturur pozisyonda olmalıdır.
2. Solunum paterni: Nebülizasyon sırasında hasta normal tidal volümde solunum yapmalıdır. Derin ve hızlı inspiryum yapıldığında ilacın önemli bir
kısmı orofarenkste depolanıp kalmaktadır. Derin
nefes alıp tutmanın anlamlı bir terapötik katkı sağlamadığı bildirilmiştir (6).
3. Nebülizasyon süresi: Nebülizasyon süresi, nebülizatöre giren hava akım hızına, ilacın ve nebülizatörün özelliklerine göre değişmektedir. Bronkodilatatör ilaçlar için ideal nebülizasyon süresi 5-10
dakikadır. Nebülizasyonu bitirmek için cihazın içinin tamamen kurumasını beklemenin tedaviye
önemli bir katkısı olmamaktadır. Nebülizasyon sonunda cihazın dizaynına göre her nebülizatörün
içerisinde belirli oranda rezidüel sıvı kalmaktadır.
Bu rezidüel volüme yaklaşıldığında nebülizatörden
bir cızırtı sesi gelmeye başlar. Bu ses duyulduktan
sonra 1 dakika daha nebülizasyon yapılıp işlem
sonlandırılmalıdır. Rezidüel sıvının konsantrasyonu
arttığı ve ısı kaybına bağlı olarak (yaklaşık 10°C)
233
Çok G.
viskozitesi azaldığı için nebülizasyonu güçleşmekte
ve partikül çapı artmaktadır. O nedenle içerideki sıvıyı tamamen kurutuncaya kadar nebülizasyona
devam etmenin tedaviye anlamlı bir katkısı olmadığı gibi süreyi uzatarak hastanın tedaviye uyumunu
da bozmaktadır.
4. Nebülizasyon bittikten sonra cihazda kalan rezidüel sıvı boşaltılmalıdır. Aksi takdirde ilaç kristalize
olarak jetin kanallarını tıkayabilmektedir.
NEBÜLİZATÖRÜN TEMİZLİĞİ
Günümüzde tek hasta kullanımlık nebülizatörler
önerilmektedir (7). Kompressörler ortak kullanılabilir, ancak her hastanın kendisine özel nebülizatörü
olmalıdır. Nebülizatör günde en az 1 kez ılık deterjanlı suyla yıkanmalıdır. Aradaki hortum kesinlikle
suya sokulmamalıdır. Yıkanacağı zaman nebülizatörün tüm parçaları ayrılmalıdır. Yıkama işlemi yapıldıktan sonra parçalar ayrı olarak spontan kurumaya bırakılmalıdır. Tekrar kullanılacağı zaman eller
iyice yıkandıktan sonra parçalar birleştirilmeli ve kullanmadan önce 1-2 saniye boş olarak çalıştırılmalıdır. Eğer antibiyotik vermek için nebülizatör kullanılıyorsa her kullanımdan sonra yıkanmalı ve her 30
kullanımdan sonra 5-10 dakika kaynatılmalıdır.
NEBÜLİZATÖRÜN BAKIMI
1. Tek hasta kullanımlık nebülizatörler maske veya
ağızlıklarıyla birlikte 3 ayda bir değiştirilmelidir.
NEBÜLİZATÖR PERFORMANSINI ETKİLEYEN
FAKTÖRLER
İtici Gaz Akım Hızı
İtici gaz akım hızı arttıkça “output” ve solunabilir
partikül oranı artmaktadır. Konvansiyonel JN’lerle
yapılan bir çalışmada, 12 L/dakika akım hızı kullanıldığında ilacın %9’u, 6 L/dakika akım hızı kullanıldığında %3’ü akciğerlerde depolanmaktadır (8).
Yeni cihazlar için 6-8 L/dakika akım hızı yeterli olmakta hatta aktif venturi tipi JN’lerde daha düşük
akım hızları da kullanılabilmektedir. Ayrıca, viskozitesi yüksek ilaçlar veya süspansiyon şeklindeki ilaçlar kullanılacağı zaman itici gaz akımı daha yüksek
olmalıdır.
Nebülizatör Tipi ve Dizaynı
Nebülizatör içindeki engelin büyüklüğü arttıkça
partikül çapı küçülmekte, ancak rezidüel volüm ve
süre artmaktadır. Aktif venturi tipi JN’ler konvansiyonel JN’lere göre hastaya 2 kat daha fazla ilaç verebilmektedir (9,10). Değişik tip cihazlar arasında
partikül büyüklükleri, “output”, nebülizasyon süresi açısından belirgin farkların olduğu gösterilmiş,
hatta akciğerlerde depolanan ilaç miktarı açısından
cihazlar arasında 4 kattan fazla fark olabileceği bildirilmiştir (11-13). Ayrıca, aynı nebülizatör farklı
kompressörlerle kullanıldığında önemli performans
değişiklikleri olabilmektedir.
2. Nebülizatör filtresi renk değişikliği olduğu zaman değiştirilmelidir.
Steroid ve rhDNase gibi ilaçlar daha önce açıklanan nedenlerden dolayı UN ile verilmemeli, sadece
JN ile kullanılmalıdır.
3. Kompressörün basınç ve güç kontrolü 6 ayda bir
genel bakım ise yılda 1 kez yapılmalıdır.
Rezidüel Volüm ve Dolum Volümü
İDEAL NEBÜLİZATÖRÜN ÖZELLİKLERİ
1. Kompressör akım hızı 6-8 L/dakika olmalı ve 0.72 bar basınçta çalışmalıdır.
2. Üretilen aerosoldeki 5 µm’den küçük partiküllerin oranı yüksek olmalıdır (aerosolün en az %50’sini 5 µm’den küçük partiküller oluşturmalıdır).
3. Nebülizasyon kısa sürmelidir (bronkodilatatörler
için bu süre 5-10 dakikadır).
4. Yüksek “output”lu olmalıdır.
5. Az elektrik harcamalıdır.
6. Küçük ve taşınabilir olmalıdır.
7. Parça sayısı az, montajı kolay olmalıdır. Parça sayısı arttıkça montaj güçleşmekte ve küçük çocuklarda bu parçaların aspire edilme riski artmaktadır.
8. Ucuz ve dayanıklı olmalıdır.
234
Rezidüel volüm, nebülizasyon bittikten sonra nebülizatör içinde kalan sıvı miktarıdır. İdeal bir nebülizatörde rezidüel volüm 1 mL’nin altında olmalıdır.
Rezidüel volümü 1 mL olan bir nebülizatörde 2 mL
ilaç volümü (dolum volümü) kullanıldığında nebülizasyon sonunda kalan sıvının konsantrasyonunun
buharlaşmaya bağlı olarak arttığı da düşünüldüğünde, nebülizasyon sonunda ilacın %50’sinden
fazlası cihazda kalacaktır. Benzer şekilde aynı nebülizatöre 4 mL ilaç volümü konduğunda ise nebülizasyon sonunda ilacın yaklaşık %25’i kalacaktır. O
nedenle rezidüel volümü 1 mL’nin altında olan nebülizatörlerde 2-2.5 mL, 1 mL’nin üzerinde olanlarda ise 4-4.5 mL dolum volümü kullanılması önerilmektedir (14).
İlacın Fiziksel Özellikleri ve Viskozite
Antibiyotikler gibi viskozitesi ve yüzey gerilimi yüksek olan sıvıların nebülizasyonu daha güç olmakta
Solunum Hastalıkları 2002; 13: 230-235
Teknik Açıdan Nebülizatörler
ve dolayısıyla daha uzun sürmektedir. O nedenle
bu tip sıvıların nebülizasyonunda itici gaz akım hızı yüksek tutulmalıdır. Ayrıca, konsantrasyonu fazla
olan sıvıların ve steroidler gibi lipofilik ve süspansiyon şeklindeki ilaçların nebülizasyonu da daha zor
olmaktadır. Steroid ve rhDNase gibi ilaçların nebülizasyonu için UN kullanılmamalıdır.
Hastalık ve Şiddeti
Normal insanlarda partiküllerin periferik akciğer
alanlarında depolanma oranı bronkospazmı olan
hastalara göre daha yüksek olmaktadır. Bronkospazmın şiddeti arttıkça santral ilaç birikimi de artmaktadır.
KAYNAKLAR
Partikül Büyüklüğü ve Oranı
Değişik nebülizatörler arasında solunabilir partikül
büyüklüğü ve oranı açısından ciddi farklar bulunmaktadır. İdeal bir nebülizatörde aerosolün %50’sinden fazlası 5 µm’den küçük partiküllerden oluşmalıdır. Smith ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada, test
edilen 23 farklı nebülizatörden sadece 10’unun bu
oranı sağlayabildikleri gösterilmiştir (12). Konvansiyonel JN’lerde bu oran düşüktür, ancak aktif venturi
tipi JN’lerde bu oran yaklaşık %60-80 düzeyindedir.
Ağızlık-Maske Kullanımı, Burun,
Ağız Solunumu
Hastayla yeterli kooperasyon kurulabiliyorsa ağızlıkla kullanım tercih edilmelidir. Maske, yeterli kooperasyonu olmayan, genel durumu bozuk hastalarda kullanılmalıdır. Maske kullanan hastalar ağızdan solunum yapmaları yönünde uyarılmalıdır. Burundan solunması halinde ilacın %50’sinden fazlası burunda depolanacaktır. Antibiyotik kullanıldığında ilacın çevreye kaçmasını, steroid kullanımında ilacın yüzde depolanmasını önlemek, antikolinerjik kullanımında da glokomlularda riski ortadan
kaldırmak için mutlaka ağızlık kullanılmalıdır (14).
Nebülizasyon Süresi
Süre arttıkça hasta uyumu bozulacağından nebülizasyon kısa sürmelidir. Bu süre bronkodilatatörler
için 5-10 dakika arasında olmalıdır.
Nebülizatörün Temizlik ve Bakımı
Temizlik kurallarına dikkat edilmediğinde nebülizatör içerisindeki kanallar tıkanabileceği için performans düşecektir. Aynı şekilde bakımı yapılmayan
kompressörlerde itici gaz akım hızı düşebileceğinden uygun nebülizasyon sağlanamayacaktır.
Hastanın Yaşı, Solunum Paterni ve
Tidal Volüm
Çocuklarda solunum paterni düzensiz, kooperasyon güç olabilmektedir, ayrıca, erişkinlere göre tidal volüm de düşüktür. Bu nedenle ilaçların santral
akciğer alanlarında birikme olasılığı artmaktadır.
Solunum Hastalıkları 2002; 13: 230-235
1. Muers MF. Overview of nebuliser treatment. Thorax
1997;52(Suppl 2):25-30.
2. Hosker HSR, Teale C, Greenstone MA, Muers MF. Assessment and provision of home nebulizers for chronic obstructive disease (COPD) in the Yorkshire region of the
UK. Respir Med 1994;89:47-52.
3. Mirici A, Akgün M. Nebülizatör kullanımı konusunda hekimlerin bilgi ve tutumlarını araştıran bir anket çalışması. Toraks Dergisi 2000;1:67-71.
4. O’Callaghan C, Barry PW. The science of nebulised drug
delivery. Thorax 1997;52(Suppl 2):31-44.
5. Denyer J. Adaptive aerosol delivery in practice. Eur Respir J 1997;7:388-9.
6. Teirlinck CJ. Nebulizers in home-care: Additional requirements with regard to product standardization. Eur
Respir Rev 2000;10:72,220-3.
7. Lannefors L. Specific problems relating to restricted airways and patient adherence. Eur Respir Rev 2000;
10:72, 216-19.
8. Johnson MA, Newman SP, Bloom R et al. Delivery of albuterol and ipratropium bromide from two nebulizer
systems in chronic stable asthma. Chest 1989;96:1-10.
9. Newnham DM, Lipworth BJ. Nebuliser performance,
pharmacokinetics, airways and systemic effects of salbutamol given via a novel nebuliser delivery system
(Ventstream). Thorax 1994;49:762-70.
10. Devadson SG, Everard ML, Linto JM, Le Souef PN. Comparison of drug delivery from conventional versus “Venturi” nebulizers. Eur Respir J 1997;10:2479-83.
11. Barry PW, O’Callaghan C. An in vitro analysis of the output of salbutamol from different nebulizers. Eur Respir J
1999;13:1164-9.
12. Smith EC, Denyer J, Kendrick AH. Comparison of twenty three nebulizer/compressor combinations for domiciliary use. Eur Resipir J 1995;8:1214-21.
13. Loffert DT, Ikle D, Nelson HS. A comparison of commercial jet nebulizers. Chest 1994;106:1788-93.
14. O’Callaghan C, Barry PW. The science of nebulised drug
delivery. Thorax 1997;52(Suppl 2):31-44.
Yazışma Adresi
Gürsel ÇOK
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı
35100, Bornova/İZMİR
235
Download