KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ TARİH ÖĞRETMENLİĞİ 23-25 ARALIK 2016 Çözüm Kitapçığı Deneme-2 Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Merkezimizin yazılı izni olmadan kopya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki. mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır. 2016- ÖABT/ TAR Sancaktaki iskân merkezlerinin (kaza, nahiye, köy, mahalle) isimleri nelerdir? ● Bu iskân merkezlerinde yaşayan vergi nüfusunun isimleri nedir ve kaç kişiden oluşmaktadır? ● Bu iskân merkezlerinde yürütülen vergilendirilebilir ekonomik faaliyetler nelerdir? ● Yürütülen ekonomik faaliyetlerden ne kadar vergi tahsil edilmektedir ve bu gelirlerde tahrirler arasında bir değişiklik yaşanmış mıdır? ● Vergilerden elde edilen gelir hangi idarecinin maaşına karşılık olarak verilmiştir ve bu idarecinin görevi nedir? A B C D E Bir tarihçinin, eserini kaleme aldıktan (terkip) sonra kaynakları üzerinden eleştirilmiş olması onun kaynaklarını doğruluğu ve güvenilirliğini kontrol etmesi gereken tahlil aşamasını atlamış olabileceğini düşündürmektedir. Kronikler döneme ait diğer kaynaklar ve eğer varsa arşiv belgeleri ile desteklenmelidir. Aksi hâlde tarihçi, kronik yazarının bakış açısına mahkûm olur ve bu durum, onun tarihî gelişmeleri tüm yönleriyle anlamasını ve anlatmasını engeller. Modern tarihçiler sırasıyla kaynaklarını tespit etmek için tarama, kaynakları üzerinden çalışma konusunu sınırlamak için tasnif, kaynaklarını tarihi gerçeklerle örtüşüp örtüşmediği konusunda tahlil eder, kaynaklarını özellikle arşiv belgelerini gerçek olup olmadığı yönünden tenkit eder, ardından da ulaştığı bilgi ve bulguları sentezleyerek (terkip) kaleme alır. A B C D E 4. ya yın cılık ● Tarihçi yukarıdaki sorulara cevap verirken sırasıyla yer adları için toponomi, kişi adları için onomastik, ekonomik faaliyetler için iktisat, tahrir sonucunda elde edilen verilerin daha önceli tahrir dönemleri ile karşılaştırmasını yapabilmek için istatistik, vergi tahsil edilen tarımsal ürünlerin üretim miktarını hesaplayabilmek için metroloji (ölçü-tartı bilimi) biliminden yararlanmak durumundadır. Bununla birlikte heraldik yani arma bilimi tahrir defterlerindeki kayıtların açıklanmasında bir Osmanlı tarihçisine yardım sağlayamaz. 2. 3. Osmanlı Devleti’nin taşra teşkilatında gelir tespiti ve tespit edilen gelirler üzerinden dirlik arazilerinin belirlenmesi konusunda tahrir sayımlarının gerçekleştirilmesi hayati öneme sahipti. Birinci elden kaynağı Gelibolu sancağına ait mufassal bir tahrir defteri olan bir tarihçinin şu sorulara cevap bulacağı düşünülebilir: TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 2 Diplomatik tenkitte belge, yazıldığı kalem ya da büro yani yer (I), üslubu (II), belgenin kaleme alınmasında kullanılan yazı türü (III) ve kâğıt boyutu, belgenin muhatabı gibi diplomatik özellikleri bakımından incelenir. Böylece belgenin gerçek olup olmadığı belirlenir. A B C D E 5. ● Aineias isimli destan Romalı ozan Publius Virgilius Maro’ya aittir. Bu destanda Roma kentinin, dolayısıyla Roma İmparatorluğu’nun kuruluşuna dair mitolojik bir anlatıya yer verilmektedir. Eser MS I. yüzyılda kaleme alınmıştır. Efsaneye göre Truvalı prens Aineias kaçarak Latium’a yerleşmiş ve burada oğlu Askanios, Alba Longa isimli bir kent kurmuştu. Bundan sonra Askaninos’un soyundan gelen, taht üzerinde hak sahibi olmasın diye rahibe yapılan Rhea Silva, savaş tanrısı Mars tarafından hamile kaldı, böylece ikiz oğulları Romus ile Romulus dünyaya geldi. Çocukların öldürülmesine engel olmak isteyen anneleri, onları bir sepet içinde Tiber Irmağı’na bıraktı. Romus ile Romulus’un karaya çıktıkları yerde bir kurt onları sahiplenerek emzirdi. İki kardeş burada Roma kentini kurdular. ● Herodotos, Historia isimli eseri ile “Tarihin Babası” olarak tanınan Yunan tarihçidir. Eserinde PersYunan savaşlarını anlatmaktadır. ● Thukydides, Pelloponnessoslularla Atinalıların Savaşı isimli ünlü eserin yazarıdır. ● Roma Dönemi’nin tarihçisi olan Plutharkhos biyografik eserleri ile tanınmaktadır. ● Demosthenes ise MÖ IV. yüzyılda yaşamış Atinalı ünlü hatip ve siyaset adamıdır. ise m 1. TA R İH Yorumlayıcı tarih anlayışının iki önemli öncüsü bulunmaktadır: Wilhelm Dilthey (1833-1911) ve Max Weber (1864-1920). Max Weber’in yorumlayıcı tarih anlayışını benimseyen tarihçiler olayların gelişimine insan iradesinin etki ettiğini savunurlar bu bakımdan da pozitivist tarih anlayışına itiraz ederler. Yorumlayıcı tarih anlayışına göre olaylar hermeneutik yani yorum bilgisi ile değerlendirilebilir. Hermeneutik, anlaşılması güç olanı açık hâle getirmek, olayların altında yatan sebepleri anlayabilmek üzerine kuruludur. A B C D E A B C D E 2 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -2 6. 20 16 - ÖAB T/ TA R ● Sümer mitolojisinde gök tanrısı olan An baştanrı olarak kabul ediliyordu (III). ● Mısır panteonunda baştanrı Nil ve tahıl tanrısı olarak görülen Osiris’tir (I). Mısırlılar Osiris’in ölülere hükmettiğine inanıyordu. ● Amurru yani Babil inanç sistemine göre Marduk baştanrıydı (IV). Babilliler Marduk’un yeri, göğü ve insanları yarattığına inanıyorlardı. Kral da Marduk’un yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul ediliyordu. ● Kybele Friglerde baştanrı, İştar ise Amurrularda baştanrıçaydı. 9. A B C D E A B C D E 8. 10. ya yın cılık Urartular doğu-batı ekseninde Fırat’tan Urumiye Gölü’ne, kuzey-güney ekseninde ise Kars Platosu’ndan Toroslara kadar uzanan sahada hüküm sürmüşlerdi. Bu sahada özellikle kale mimarisinde ön plana çıktıklarını gösteren eserleri günümüze kadar ulaşmıştır. Bunlardan biri de Ayanis Kalesi’dir. Ayrıca ünlü Şamran Kanalı da Urartular tarafından inşa edilmiştir. Cendere Köprüsü Romalılar, Apollon Tapınağı İyonlar tarafında inşa ettirilmiştir. Hammurabi Steli Babillilere aittir. Kanatlı Denizatı Broşu ise ünlü Lidya hükümdarı Kroisos’un hazinesine ait bir parçadır. A B C D E ise m 7. Doğu Roma yani Bizans ile Türk devletlerinin ve topluluklarının kurduğu ilişkiler Türk tarihi için oldukça önemlidir. Göktürkler ile Bizans arasındaki Sasanilere yönelik olarak gerçekleştirilen ittifak (II) geleneksel İran-Turan ve İran-Bizans rekabeti açısından bir dönüm noktasını teşkil eder. Bizans ile İstemi Yabgu’nun (553-575) girişimleri sonucunda gerçekleşen diplomatik temaslar sonucunda Türk tarihine dair Bizans kaynaklarında kayıtlar düşülmüştür. Buna göre İstemi Yabgu, Bizans kaynaklarında “Stembis Dizaboulos” olarak anılmaktadır. Bizans ile dostluk ilişkileri kuran bir diğer Türk Devleti ise Hazar Hanlığı’dır (III). Hazarlar VII. yüzyılda gerçekleştirdikleri ittifak ile Sasanilere karşı Bizans ile güç birliği yapmışlardır. Hunların 375’te Karadeniz’in kuzeyinde görünmesiyle birlikte başta Alanlar ve Gotlar olmak üzere batıya doğru kitlesel bir göç hareketine giriştiler. Kısa süre sonra 376’da Gotlar, Tuna’yı aşarak Roma İmparatorluğu’nun merkezinde büyük bir karışıklığa yol açtıkları gibi Edirne Savaşı’nda İmparator Valens’i öldürdüler. Bundan sonra Gotların, Büyük Theodosius Dönemi’nden başlayarak imparatorluğun asker ihtiyacının karşılanması da önemli bir fonksiyon üstlenmesiyle birlikte Germenlerin Balkanlarda ve Orta Avrupa’da önemli ölçüde yerleştikleri görülmektedir. Roma İmparatorluğu’nun bölgeyi yitirmesinden sonra bu etkinlik yoğunlaşarak artmıştır. IX. yüzyıla gelindiğinde bugün kendi isimleri ile anılan Macaristan sahasına yerleşen Macarlar, Germenlerin doğuya doğru genişleyen nüfuzlarını yaptıkları akınlarla kırmışlar, Orta Avrupa’daki Germen varlığının Balkanlara doğru uzanmasını engellemişlerdir. Çok sayıda Oğuz Kağan Destanı ya da Oğuz-name bulunmasına karşılık bunların 3 temel kaynağı vardır. Biri İlhanlı veziri Reşidüddin Fazullah’ın Camiü’tTevarih isimli eserin ikinci cildinde yer alan “Tarih-i Oguzan ve Türkân” isimli kısmında geçen destandır. Diğeri Ebulgazi Bahadır Han tarafından yazılan Şecere-i Terakime isimli eseridir. Sonuncusu ise Uygurca olup bugün Paris’te muhafaza edilen nüshadır. Reşidüddin’in eserini özel kılan unsurların başında destanın İslami bir bakış açısıyla kaleme alınmış olmasıdır. A B C D E 11. Tapo Kağan Dönemi (572-576), Göktürkler için yıkılmaya giden zayıflama sürecinde önemli bir aşama olarak değerlendirilmektedir. Bu dönemde Çin kültürünün, devletin en önemli kademelerindeki idareciler arasında nüfuz etmesi kadim Türk kültür ve geleneklerine bağlı boy beyleri tarafından tepkiyle takip ediliyordu. Tapo Kağan’ın, Göktürk ülkesinde Budist misyonerlerin faaliyetlerini himaye etmesi ve onun bizzat Budizm’i benimsemesi Türk kültüründen uzaklaştığını göstermekteydi. Çünkü Budizm, Türk örf ve geleneklerinin yaşatmaya uygun değildi. Budizm’i benimseyen Türkler zaman içinde millî benliklerini yitirmişlerdir. A B C D E A B C D E 3 Diğer sayfaya geçiniz. 2016- ÖABT/ TAR 13. Hanif dininin ortaya çıkmasından başlayarak Kâbe, semavi bir dinî inanca sahip olsun ya da olmasın, Hicaz bölgesinde yaşayan halklar tarafından kutsal olarak kabul edilmiştir. Bu durum, Mekke’nin önemli bir merkeze dönüşmesinde de etkili olmuştur. Necaşi’nin Yemen valisi olan Ebrehe, Mekke yerine Yemen’in merkezi olan Sanâ’yı ticari ve siyasi bir cazibe noktasına dönüştürmek istiyordu. Bu sebeple Mekke üzerine sefer yapıp Kâbe’yi yıkmayı planlamıştı. Mekke yakınlarına geldiğinde halkın tüm ricalarına rağmen kararlı bir şekilde Mekke’ye gireceğini ve ona engel olmaya çalışanların öldürüleceğini bildirdi. Ebrehe’nin bu girişiminin nasıl akamete uğradığı Kur’an’da Fil suresinde anlatılmaktadır. Akın akın gelen ebabil kuşlarının saldırısı sonucunda dağıldığı aktarılmaktadır. Ebrehe’nin girişimi ve yaşananların uyandırdığı travma Mekkelilerin zihninden kolayca silinmediği için Müslümanlar bir olayın tarihini ifade etmek için “Fil Olayı’ndan falan zaman önce ya da sonra” gibi bir ifadeyi benimsemişlerdi. 15. A B C D E 16. Vezaret, Orta Çağ tarihçileri tarafından İran’da gelişen bir kurum olarak gösterilmekteyse de ilk olarak Abbasiler Dönemi’nde İslam Devleti’nin kurumlarından biri hâline gelmiştir. Bunun en temel sebebi ise Abbasilerin yönetim merkezi olarak benimsedikleri sahanın İran’ın kültürel nüfuz alanı içinde yer alması gösterilmektedir. ise m A B C D E 14. Oğuzların Döğer boyundan Eksük bin Artuk olarak tanınan ve Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’daki fetih faaliyetlerine katılan Selçuklu generali Artuk Bey, Artuklu hanedanının kurucusudur. Artuklular Mardin, Harput ve Diyarbakır bölgelerini kontrol altına almışlardır. Hanedanın Hısnıkeyfa’da hüküm süren kolu 1232’ye, Harput kolu 1233’e, Mardin kolu 1409’a kadar varlığını sürdürmüştür. Artuklular, yürüttükleri imar faaliyetleri ile Doğu Anadolu’da kurulan Türk beylikleri içinde müstesna bir yere sahiplerdir. Melikşah tarafından İsfahan’da yaptırılan Cuma Camisi’nin örnek alınarak inşa edildiği anlaşılan Silvan Ulu Camisi, Artuklu mimarisinin en gelişmiş örneklerinden biridir. A B C D E ya yın cılık 12. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 2 Müslüman Türk devlet geleneğinde hükümdarlar, üst düzey devlet adamları vakıflar yoluyla eğitim ve kültür işlerine katkı sağladıkları gibi ilim ve sanat erbabını yakın çevrelerinde tutarak araştırmalarında ya da kültürel faaliyetlerinde onların ihtiyacını karşılar ve hamilik ederlerdi. Bu anlayış günümüze kadar devam etmiştir. Timurlular ise bilim adamı ve sanatkârların desteklenmesi konusunda geliştirdikleri hassasiyetle ön plana çıkmışlardı. Bu noktada onların Semerkant ve Buhara gibi İslam uygarlığı için önemli merkezleri kontrol altına almış olmalarının etkili olduğunu ifade etmek mümkündür. Öte yandan Timurlu hükümdarlar arasında bilim ve sanat faaliyetlerine hamilik etmek bir tarafa bizzat sanat ve bilimsel faaliyetlerin içinde yer almışlardır. Bu konuda matematik ve astronomi konusundaki çalışmalarıyla bir hükümdar olarak anıldığı kadar tarihte bir bilim insanı olarak da iz bırakmış Uluğ Bey (II) ve kaleme aldığı edebî ve tarih eserleri ile tanınan Hüseyin Baykara’nın (III) özel bir yeri vardır. Babailik, Anadolu Selçuklu Devleti’nin, Kösedağ Savaşı’nın etkisiyle yıkılmasından önce II. Gıyasettin Keyhüsrev Dönemi’nde 1240 dolaylarında Baba İlyas öncülüğünde isyan eden Türkmenlerle birlikte anılan dinî-tasavvufi harekettir. Babailik dinî bir hareket olarak, Babai İsyanı’ndan hayatta kalanların Baba İlyas-ı Horosani’nin fikirlerini benimseyen kişiler tarafından ortaya çıkarılmıştır. A B C D E 17. Doukas, Kritovoulos, Sphrantzes, Chalkokondyles XV. yüzyıl Bizans tarihçileri arasında yer alır. Bu tarihçilerin tamamı Bizans’ın yıkılışına yani İstanbul’un Fethi’nin yaşandığı çağa tanıklık etmişlerdir. Bununla birlikte Dimitri Cantemir ya da Türk tarihçileri tarafından anıldığı ismiyle Kantemiroğlu, XVIII. yüzyılda yaşamıştır. Boğdan voyvodalığı yapmıştır. Osmanlı Devleti’nin yükselme, duraklama, gerileme dönemleri hakkında ayrıntılı bilgiler içermektedir. A B C D E 18. Osmanlı bürokrasisinde günlük işlemler için tutulan defterlerin genel adı ruznamçedir. Farsça “ruz” gün anlamına gelmektedir. Ruznamçe adıyla anılan defterlere mali ve askerî kayıtların tutulduğu kalemlerin hemen her birinde tesadüf etmek mümkündür. A B C D E A B C D E 4 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -2 19. 20 16 - ÖAB T/ TA R 22. Osmanlı diplomatiğinde padişah tarafından kaleme alınan belgelere hatt-ı hümayun denilmektedir. Hatt-ı hümayunlar telhis, takrir ve beyaz üzerine olmak üzere türlere ayrılır. Beyaz üzerine hatt-ı hümayun doğrudan padişahın kaleme aldığı türdür. A B C D E Osmanlı Devleti’nde, Afrika’da bulunan ve Osmanlı denizcisi Barbaros kardeşlerin kişisel mücadeleleri sonucunda kontrol altına aldığı sahayı teşkil eden Cezayir, Tunus ve Libya zaman içinde Osmanlı donanmasının ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan gücünün en önemli kaynağını meydana getirmiştir. Korsan kökenli Osmanlı denizcileri burada yetişmiştir. Osmanlılar bu bölgeye Garp Ocakları adını vermiştir. A B C D E A B C D E 21. Osmanlılar XVI. yüzyılın ortalarında geleneksel olarak rekabet ettikleri Habsburglar karşısında Kanuni Dönemi’nden başlayarak hem Akdeniz’de hem de Macaristan’da üstünlük sağlamışlardı. Hatta 1555 tarihli İstanbul Antlaşması’nda protokolde Avusturya arşidükünün Osmanlı sadrazamına denk sayılacağı maddesi yer almıştı. Ancak yüzyılın sonlarına gelinirken Macaristan hududunda gerçekleşen kara savaşlarının İstanbul’a olan uzaklığı soruna dönüştü. Dahası bölgenin kaleler sistemi ile korunması savaşların uzun sürmesine sebep oluyordu. Osmanlı ordusunun ana unsurunu teşkil eden atlı okçu sipahiler mücadelelerde etkisiz kalıyordu. Çünkü Habsburg orduları daha fazla asker ve tüfekle teçhiz edilmişti. Habsburglar gelişen teknolojik imkânlarla birlikte daha fazla sayıda tüfek üretmeye başlamıştı. Öte yandan İnebahtı’da tecrübeli Osmanlı denizcilerinin kaybedilmesi, 1538 Preveze’de başlayan üstünlüğün yitirilmesine sebep oldu. Bununla birlikte Habsburglara karşı giriştikleri mücadelede Osmanlıların geriye düşmesi bölgede çıkan dinî isyanlarla açıklanamaz. 23. ya yın cılık Osmanlı Devleti’nde özellikle XVI. yüzyıldan sonra devlet ricali arasında gösterilmeye başlanan kalem ehli ya da kalemiye temelde bürokratik işlemleri yürüten bürokrat grubunu ifade etmek için kullanılıyordu. XVII. yüzyıldan itibaren kalemiyenin siyasi işleyiş üzerindeki nüfuzu arttı. Kalem ehlinin en yüksek rütbeli görevlisi olan nişancının zaman içinde yerini alan reisülküttaplık görevini yürütmüş olan devlet adamlarının zamanla sadrazamlığa kadar yükseldiği görülmüştür. Üst düzey kalemiye ricalini Divanıhümayun ile ilgili işlemleri yürüten nişancı, onun yardımcısı olarak kabul edilebilecek olan reisülküttap, defterdar ve diğer kalem amirleri teşkil ederdi. Kazasker ise ilmiye ricalinin bir parçasıydı. Anadolu ve Rumeli olmak üzere ikiye ayrılmış olan kazaskerlik makamı şeyhülislamlığa geçiş öncesi son basamaktı. ise m 20. Karlofça Antlaşması, Osmanlıların daha önce tecrübe etmediği ağır yenilgilerin ardından imzalanmıştı. Osmanlılar, geleneksel olarak rekabet hâlinde oldukları Venedik, Lehistan, Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ve Rusya ile savaşmış, hemen her cephede başarısız olmuştu. Gurur kırıcı mağlubiyetlerin ardından büyük toprak kayıpları yaşanmıştı. Ancak Osmanlılar, bu toprak kayıplarını telafi edebilecekleri düşüncesini yitirmemişlerdi. Bu düşünceyle Karlofça’da diplomatik görüşmeleri yürüten Reisülküttap Rami Mehmet Efendi, Sırbistan’da, Karadeniz’in kuzeyinde, Yunanistan’da oluşan sınırı Osmanlı fetihlerine zemin hazırlayacak nitelikte şekillendirmişti. Onun bu çabaları siyasi olarak Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa tarafından destekleniyordu. Bu dönemde Amcazade Hüseyin Paşa’nın himayesinde çalışmalarını yürüten dönemin önemli bir Osmanlı aydını olan Naima’nın Ravzatü’l-Huseyn fi Hulasat-ı Ahbari’l-Hafikayn isimli eserinde Karlofça Antlaşması’nın diplomatik bir zafer olarak sunulduğu görülmektedir. A B C D E 24. A B C D E Osmanlı Devleti’nde ilk nüfus sayımı 1831 tarihinde yani zaman içinde Osmanlı ordusunun en önemli dayanağına dönüşmüş olan Yeniçeri Ocağının kaldırılmasının ardından düzenlenmiştir. Bu sebeple askerliğe elverişli nüfus ve iktisadi kaynakların tespiti amaçlanmıştır. Klasik Osmanlı sayım mantığına bağlı olarak yalnızca erkekler sayılmıştır. Ayrıca sayımı yapılan kişilerin isteğe bağlı olarak “topal, kumral, uzun boylu vs.” gibi fiziksel özellikleri de bildirilmiştir. Bununla birlikte nüfus sayımlarının, toprak kayıplarının sebep olduğu nüfus değişimlerini ölçme gayesi yoktur. Çünkü bu konuyla ilgili devletin elinde henüz yeterli veri yoktu. Bundan sonraki süreçte nüfus sayımlarının bir amacı da toprak kayıplarına bağlı olarak meydana gelen göçleri ve nüfus değişimini incelemek olmuştur. A B C D E 5 Diğer sayfaya geçiniz. 2016- ÖABT/ TAR 25. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 2 29. 1919-1923 yılları arasında yaşanan Millî Mücadele karşıtı ayaklanmalarda padişah ve hilafet yanlısı gruplar, düzenli orduya geçişe direnç gösterenler, padişah veya İtilaf Devletlerinin desteğiyle harekete geçenler ve etnik-dinî eksende ayaklanan azınlıklar etkili olmuştu. Bunlardan 25 Ekim 1919’da başlayıp 16 Nisan 1920’de kesin olarak bastırılan Anzavur Ayaklanması (III) ve Şeyh Eşref Ayaklanması adıyla da bilinen Hart Ayaklanması (II) tipik bir irticacı isyan olması yüzünden iç sebeplerle ortaya çıkmıştır. Buna karşılık I ve II. Bozkır ayaklanmalarında İtilaf Devletlerinin kışkırtmaları etkili olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk millî sermaye ile kurulan bankası Türkiye İş Bankasıdır. Hatta bankanın kurucu hissedarları arasında Atatürk de yer almıştır. Banka, modern Türk vatandaşı kimliğinin inşasına yönelik olarak bankacılık faaliyetlerinin yanı sıra kültür ve sanat faaliyetlerini desteklemiştir. Bugün 60 yılı aşkın bir süredir yayın hayatını sürdüren ve Türkiye İş Bankası tarafından desteklenen İş Bankası Kültür Yayınları, Türkiye’nin en saygın yayınevlerinden biridir. A B C D E A B C D E İzmir İktisat Kongresi, Millî Kurtuluş Mücadelesi’nin askerî aşamasının sona ermesinden hemen sonra 18 Şubat 1923’te toplanmıştır. Kongrenin kararları bağlamında sendikal haklar, girişimcilerin desteklenmesi, fabrikaların kurulması, demir yolu ağının geliştirilmesi, ekonomide yabancıların tekeline son verilmesi, devlet bankları kurulması gibi konularda kararlar alınmıştır. Bununla birlikte büyük iktisadi teşebbüslerin devlet eliyle gerçekleştirilmesi esasına dayanan devletçilik ilkesi 1929 Ekonomik Krizi’nin atlatılmaya çalışıldığı koşullarda 1933 sonrasında benimsenmiştir. 27. Nuri Demirağ, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli siyasilerinden biridir. Soyadı Kanunu ile birlikte “Demirağ” soyadını almış olan Nuri Bey, genç cumhuriyetin demir yolları konusunda gerçekleştirdiği atılımlarda önemli bir rol üstlenmiştir. Türkiye’nin ilk demir yolu müteahhididir. Art deco mimarinin en yetkin örneklerinden biri olan Ankara Garı’nın inşasında yer almıştır. Ayrıca 1936’da Tayyare Etüt Atölyesi’ni kurarak havacılık sanayisinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütmüştür. Nuri Demirağ 1945’te Türkiye’nin ilk muhalefet partisi olan Millî Kalkınma Partisini kurmuştur. 31. Faaliyetleri ve siyasi başarıları sebebiyle dönemin kaynakları tarafından “büyük” sanıyla anılan Theodosius, daha sonra Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılacak olan Roma İmparatorluğu’nun son imparatorudur. Onun ölümünün ardından Roma İmparatorluğu ikiye ayrılmış ve imparatorluğun Batı kanadı barbar istilaları karşısında ortadan kalkmıştır. Bu sebeple Orta Çağ’ın başlangıcı I. Theodosius’un ölümüne tarihlenmektedir. A B C D E A B C D E 28. Demokrat Parti iktidarına son veren 27 Mayıs 1960 Askerî Müdahalesi’nin ardından yapılan seçimlerde tek başına iktidar olmaya yetecek oyu hiçbir parti alamamıştı. Böylece 20 Kasım1961’de İsmet İnönü liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi (II) ile Ragıp Gümüşpala liderliğindeki Adalet Partisi (I) cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon kabinesini kurmuştur. Ancak Adalet Partisinin, Demokrat Partinin devamı olarak görülmesi sebebiyle bu ortaklık uzun sürmemiştir. A B C D E ya yın cılık A B C D E 30. ise m 26. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları arasında yer alan, Atatürk’ün yakın çalışma ve silah arkadaşı olan İsmet İnönü uzun süren siyasi kariyeri boyunca çeşitli unvanları taşımıştır. İnönü ilk defa 1920’de milletvekili olmuştur. 1922’de İsmet Paşa Dışişleri Bakanı olarak görevlendirilmiştir. 1923’te Türkiye’nin ilk başbakanı olmuştur. Lozan Görüşmelerini de yürütmüştür. Atatürk’ün ölümünün ardından da cumhurbaşkanı seçilmiştir. 14 Mayıs 1950’de Demokrat Partinin seçim zaferi kazanması üzerine cumhurbaşkanlığından istifa etmiştir. Böylece ana muhalefet partisi lideri olmuştur. Ancak uzun siyasi kariyeri boyunca Dâhiliye Vekilliği yapmamıştır. 32. Orta Çağ, bilimsel üretkenliğin son derece sınırlı olduğu bir tarihsel süreçtir. Bunun en temel sebebi, dönemin düşünce biçimidir. Buna göre, bilimsel ilerlemenin dayanağı olan sorgulama, deney ve gözlem bir kenara bırakılmış, bilginin kaynağı olarak inançlar görülmüştür. Orta Çağ felsefesinin en yetkin örneklerini kaleme almış olan Anselmus’un “İnanmak için anlamaya çalışıyorum değil de anlamak için inanıyorum.” sözü bu bağlamda sorgulamaların geri plana atıldığına vurgu yapmaktadır. A B C D E A B C D E 6 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -2 33. 20 16 - ÖAB T/ TA R 37. Tarafları ve yayıldığı coğrafi saha sebebiyle Yedi Yıl Savaşları, “ilk dünya savaşı” olarak nitelendirilmektedir. XVIII. yüzyıl itibarıyla güç kazanan Prusya, 1855’te İngiltere ile ittifak anlaşması imzalamıştı. Buna karşılık Fransa, Prusya’nın kontrolündeki toprakları ele geçirme düşüncesiyle Avusturya ile ittifak yapmıştı. Rusya ise duruma göre Fransa-Avusturya ittifakı içinde yer almayı tasarlıyordu. Bu siyasi atmosfer içinde Prusya Kralı II. Friedrich, Rusya’nın himayesindeki Lehistan’a saldırarak savaşın başlamasına yol açtı. Ayrıca İtalya’nın siyasi birliğini sağlamasında önemli bir rol üstlenmiş olan Venedik Cumhuriyeti, Yedi Yıl Savaşlarının tarafları arasında yer almamıştır. A B C D E 38. Yedi Yıl Savaşları sonuçları bakımından Yeni Dünya ile ilişkilendirilse de Avrupa’da başlamıştır. İngiltere ve Fransa’nın savaşa katılmasıyla çatışmalar Amerika’ya taşınmıştır. A B C D E 35. Protestan İsveç Krallığı, Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’na karşı Otuz Yıl Savaşlarında büyük bir zafer kazanarak Avrupa’da önemli bir güce dönüşmüştü. XVIII. yüzyıla gelinirken İsveç, Baltık Denizi’ni kontrol altına almıştı. Öte yandan I. Petro öncülüğünde Ruslar da yayılmacı politika takip ediyorlardı. Böylece iki önemli güç karşı karşıya geldi. İsveç Kralı XII. Karl (Demirbaş Şarl) ile I. Petro arasındaki mücadeleler 1700’de başladı ve 1721’de Nystad Antlaşması ile son buldu. Savaşların sonunda Rusya büyük bir üstünlük sağladı. Daha sonra Petersburg adını alacak olan Rus başkenti bu savaşların sonunda Rusya’nın kontrolüne girdi. Sonuç olarak Baltık Denizi’nde İsveç’in yerini Rusya aldı. 39. Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, temelde Türk köylüsünün ailesi ile birlikte ekip biçebileceği bir toprağa sahip olmasını sağlamak maksadıyla kabul edilmiştir. Yasa ile 5.000 dönümün üzerinde işlenmeyen toprağa sahip kişilerin elindeki arazilerin kamulaştırılmasını ön görülüyordu. Ancak büyük toprak sahibi vekillerin direnişi sebebiyle bu yasa hayata geçirilememiştir. Yasa tasarısının görüşülmesine yönelik tartışmalar sırasında daha sonra çok partili hayata geçişte etkili olacak olan muhalif hareket Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan, Fuat Köprülü öncülüğünde ortaya çıkmıştır. A B C D E 40. Kendi adıyla anılan bir yasaya sahip olan Amadeo Avogadro’nun siyasi faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler mevcut değilse de 1821 Sardinya Ayaklanması’nda yer almıştır. Piedmont ailesinin bir mensubu olan Avogadro, Turin Üniversitesindeki akademik kariyeri siyasi fikirleri sebebiyle kesintiye uğramıştır. Bağdat Paktı, Cumhuriyet’in dış politikasının genel karakterini belirleyen “Yurtta sulh, cihanda sulh!” ilkesine bağlı olarak gerçekleştirilmiştir. Türkiye ve Irak bölgesel ittifak gerçekleştirmek amacıyla güvenlik teşkilatı kurma kararı aldılar. Bu yapıya karşı ilk tepki Mısır’dan gelmiştir. Mısır lideri Cemal Abdünnâsır kendi öncülüğünde bir Arap Bloku oluşturma arzusunu taşıyordu. Mısır ve Suriye’nin muhalefetine karşılık 1955’te imzalanan pakta İngiltere, İran ve Pakistan da dâhil olmuştur. A B C D E A B C D E A B C D E 36. Geleneksel olarak Arap ülkeleri Soğuk Savaş boyunca SSCB ile yakın ilişkiler kurmuştur. Bu ilişkilerin tesiriyle Suriye ve Irak’ta iktidarı sosyalist bir parti olan Baas ele geçirmiştir. II. Arap-İsrail Savaşı olarak da bilinen Süveyş Krizi; Mısır ile Fransa, İngiltere ve İsrail’i karşı karşıya getirmiştir. Süveyş Kanalı’nı millîleştirmek isteyen ve Asuan başarını kurmak isteyen Cemal Abdünnâsır, maddi destek için Amerika ve İngiltere’den kredi almak istemiş ancak olumsuz cevapla karşılaşmıştır. Sonuç olarak 1956’da başlayan çatışmalarda İsrail, Fransa ve İngiltere’nin ortak hareket etmesi Arap dünyasını SSCB’ye yakınlaştırmıştır. Buna karşılık ABD başkanı Eisenhover’ın yayımladığı kendi adıyla anılan doktrini etkili olamamıştır. A B C D E ise m İngiltere tacı 1485’ten 1603’e kadar Tudor hanedanın kontrolünde kalmıştır. Galler kökenli kraliyet ailesi olan Tudor hanedanın kurucusu Henry Tudor’dur. VIII. Henry’nin kızı olan I. Elizabeth 1558-1603 yılları arasında hüküm sürmüştür. İngiltere’de Anglikan Kilisesi, Tudor Dönemi’nde kurulmuştur. ya yın cılık A B C D E 34. III. Reich tarafından Girit üzerine düzenlenen Merkür Harekâtı askerî tarih açısından önemlidir. Bu, Tarihin ilk kapsamlı hava indirme harekâtıdır. Fall Rot Harekâtı Alamanya’nın Fransa’yı; Barbarossa Rusya’yı istila ettiği operasyondur. Denizaslanı, Almanya’nın İngilizlere yönelik olarak düzenlediği operasyondur. Brevity Operasyonu ise Almanların Tobruk Kuşatması’nı yarmak için düzenlenen Müttefik harekâtıdır. 7 Diğer sayfaya geçiniz. 2016- ÖABT/ TAR 41. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 2 46. Zaman ve kronolojiyi algılama becerisi ● zamanın boyutlarını (geçmiş - şimdiki - gelecek) ayırt etme, ● kronolojik sıralama yapma, ● takvim bilgisi edinme, ● zaman şeridindeki verileri yorumlama, ● senkronik tarih şeridi oluşturma, ● zaman ifadelerini doğru kullanma, ● zaman şeridi oluşturma A B C D E etkinliklerini içerir. 47. A B C D E A B C D E 43. 1911 Mülkiye Mektebi mezunu Ahmet Halit Yaşaroğlu yazdığı Bizim Tarih adlı ders kitabı ile ün kazanmıştır. İlkokul 3. sınıflar için yazılan bu ders kitabı kısa sürede 3. baskısını yaparak memlekette en çok okutulan kitaplardan biri olmuştur. ● Mayıs ayının ikinci haftası Vakıflar Haftası ● 2-9 Aralık Mevlana Haftası ● 12-18 Aralık Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası ● 8 Ekim-12 Ekim Ahilik Kültür Haftası ● 1-7 Kasım Türk Harf Devrimi Haftası A B C D E ya yın cılık Evans’a göre, analitik rölativist gruptaki öğretmenler geçmişin günümüz sorunlarıyla olan ilişkisini vurgulamaktalardır. Tarihin, güncel problemleri anlamada bir arka plan bilgisi olduğunu ifade etmektelerdir. Bu öğretmenler genellikle geçerli kararlar verebilmek için tarihten ders çıkarılmasını doğru bulurlar; geçici kanunların mümkün olduğunu, geliştirilmesi gerektiğini ve kanıtlar ışığında incelenmesi gerektiğini savunurlar. İnsanların ve olayların benzerliklerini dile getirirken rölativistler, tarih öğrenen öğrenciler için, tarihin günümüzle ilişkisini yakalamanın en önemli husus olduğunu söylerler. Rölativistlerin en çok vurguladıkları nokta, tarih öğrencisinin şimdi ile geçmiş arasındaki ilgiyi kavramalarıdır. 48. ise m 42. Empati, bireyin kendini karşısındakinin yerine koyarak onun duygu ve düşüncelerini doğru şekilde anlamaya çalışması şeklinde tanımlanmaktadır. Selma Öğretmen bir başkasına ait günlükleri dersinde kullanarak öğrencilerinde empati becerisinin gelişmesini hedeflemiştir. Verilen özelliklere sahip materyal karikatürdür. Karikatürün; kişileri konu alan türüne portre karikatürü, olayları konu alanlarına ise konu temalı karikatür denir. Yaşadığı dönemin etkisinde çizilen karikatür gerek tarihçilere gerekse tarih eğitimine zengin bir bakış açısı kazandırabilir. İki boyutlu görsel eğitim aracı olarak değerlendirilen karikatürün, eğitimin her aşamasında kullanılması değişik bağlantılar ve daha kalıcı öğrenme sağlayacağı için önemlidir. A B C D E A B C D E 44. 49. Diyokronizm (art zamanlılık) herhangi bir tarihî olgu veya olayın tarih gelişme koşulları içerisinde incelenmesi yöntemidir. Türklerin tarih boyunca kullandıkları takvimler, bu takvimlerin tarih boyunca nasıl değiştiğini incelemek diyokronizmin kapsamına girmektedir. Dersinde Matrakçı Nasuh’un minyatürlerini kullanan öğretmenin I. Süleyman Dönemi’ni işlediği söylenebilir. Bu eser, I. Süleyman Dönemi’nde 1533-1536 yılları arasındaki ilk İran Seferi’ni konu edinir. A B C D E A B C D E 45. GSOYBY (SQ4R), özellikle açıklayıcı ve betimleyici metinlerde kullanılmak için düzenlenmiş bir stratejidir. 50. GSOYBY: Gözleme – Sorma – Okuma – Yansıtma – Bakmadan cevaplama – Yeniden gözden geçirme Derecelendirme ölçekleri, öğrencinin çalışma sırasında istenilen bilgi, beceri, işlem ya da tutumları ne oranda kazandığını tespit etmek için kullanılan araçlardır. Derecelendirme ölçekleri not verme amaçlı kullanılabilir. A B C D E A B C D E 8