PAŞAOĞLU, D.Işıhan (4.Kyu) İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Metalurji Fakültesi BİLMEK YETMEZ 3 Ocak 2006 Aikidoya başladığımdan beri eksikliğini en fazla hissettiğim şey uyum sağlamak. Belki de diğer savaş sanatlarından ayrılan ve hayatta karşı karşıya geldiğimiz “önceden geliyorum demeyen” olaylarda sahip olmamız gereken en büyük unsurlardan biri. Antrenmanlara devam ettiğim ilk aylarda uygulamaya çalıştığım tekniklerin, bazı ukelerde işe yarayıp, bazılarında yaramamasını teknik bilgi eksikliğime verirken, zamanla uygulayamama nedenimin sadece tekniği bilmek olmadığını anlamaya başladım. Ancak bu durumun uyum eksikliğinden kaynaklandığını anlamam açıkçası pek de kolay olmadı. “Kesin birşeyi yanlış yapıyorum..” diye düşünürken, bir yandan da tekniğin yapılış şeklini defalarca aklımdan geçiriyordum. Oysa izlerken yapılması çok kolay görünüyordu ve ben kendi kendime sorarken cevabın içinde olduğunu bilmiyordum: “ H(ai)da neden olmuyor yine?”… Bir süre sonra uyumun öneminin ukemi dahil gördüğüm bütün tekniklerde gizli olduğunu, ve uke size tekniğin akıcı olmasını ne kadar sağlarsa tekniğin o kadar rahat yapılabildiğini gördüm. Ayrıca sağlanan uyum sakatlanmaları da büyük oranda engelliyordu. Bunun nedeni de harmoni sayesinde yapılanların tek bir bedene aitmiş gibi gözükmesi ve aikidonun müsabakaya izin vermeyişi. Çünkü insanın kendini incitmesi karşısındakini incitmesinden zordur. Uke ile çalışırken sağlanan uyumun diğer bir avantajı ise yol göstericiliği. Bazen çalışılan teknik uyumla beraber kendiliğinden ortaya çıkabiliyor. Şu anda bu durumu çok nadir yaşasam da ilerledikçe bu durumun sağlayacağım uyumla fazlalaşacağını düşünüyorum. Benzer ve şaşırtıcı şekilde başka dal olan NLP’nin de en önemli stratejisi “uyum”dur. Uyum iyi bir iletişimin olmazsa olmazıdır. Eğer karşımızdaki insanla bir uyum yaratamamışsak ondan bize karşı samimi davranmasını bekleyemeyiz. Ancak bu uyumu yarattıktan sonra onunla iletişim kurabilir ve onu yönlendirebiliriz. Aksi takdirde onu her yönlendirme gayretimiz dirençle karşılaşacak demektir. Bu takdirde yönlendirme girişimlerimizin çatışmaya dönmesi mümkündür. Uyum yaratmanın yolu fiziksel öğeleri kullanmaktan geçer. Bunun için öncelikle karşıdaki insanın vücut hareketleri, duruşu, mimikleri, ses tonu, temposu ve hatta nefes alma hızı ve biçimi incelenmelidir. Daha sonra yapılması gereken eşleşmedir. Eşleşme gerçekleştiğinde yönlendirme kolayca mümkün hale gelir. Bu haliyle aikidoda uke ile uyumun gerçek hayata uyarlanabilirliği ve antrenmanlardaki benzerlikleriyle karşılaşıyoruz. Her ne kadar uyumun önemini anlamış olsam da, anlamak yapabilmek anlamına gelmiyor. Bu nedenle çok çalışmam gerektiğinden ve zamanla uyum hakkında daha fazla fikrim olacağından eminim.