î : 74 8 . 6 .. 1956 ÇALIŞMA ENCÜMENİ REİSİ MEHMET ÜNALDI (Seyhan) — Efendim, Sayın Hikmet Bayur arkadaşımız bir sual sordular. Buna En­ cümen adına cevaplarımızı arz edeceğim. Dedi­ ler ki, «İşçilerin hafta tatili için aldıkları üc­ rete yemek bedeli dâhil midir? Değil midir?» Şimdi bunu iki şekilde mütalâa etmek lâzım­ dır. Tatbikat bunu icabettirir. Bâzı müessese­ ler kazan kurup, yemek yapıp işçilere yemek ve­ rirler. Bâzıları da bu yemek bedelini hesabedip ücrete ilâve etmek suretiyle işçilerine vermek­ tedirler. Şimdi, şayet o müessese işçilerine yemek ve­ riyorsa hafta tatili ücretine yemek bedeli dâhil değildir. Fakat yemek vermiyor da bedel ola­ rak ödüyorsa hafta tatili ücretine yemek bede­ lini de hesabetmek suretiyle ilâve etmektedir. Mesele budur. REİS — Ahmet Bilgin, Cumhuriyetçi Millet Partisi Meclis Grupu adına. AHMET BİLGİN (Kırşehir) — Muhterem arkadaşlar, müzakere etmekte olduğumuz ka­ nunun. işçi ve istihsal gücümüzün temelini teş­ kil eden işçi dâvasına, tam olmasa bile, mühim bir yardımı dokunacağından dolayı memnuni­ yetimizi bu kürsüden arz ederiz. Yalnız, işçi­ lerin sosyal birçok dâvaları daha meveudoldıığuna göre bunların da bir an evvel giderilece­ ğini ümidetmekteyiz. Sayın arkadaşlar; iş verenle işçi arasındaki münazaaların hallinde mümasil memleketlerde olduğu gibi grev hakkının işçilerimize tanın­ ması zamanı zannederim ki gelmiştir. Binaen­ aleyh, muasır memleketlerde bu hak (grev hak­ kı) çoktan beri tanınmış olmasına ve Demokrat Parti tüzüğünde de bu hakkın verileceği zikre­ dilmesine göre altı senedir gelmemiş olmasına rağmen bizleri yakında gelir ümidiyle beklet­ mektedir. Bu kanunun müzakere ve kabul edilmesini temenniye şayan bulurum. Grupumuz adına da lehinde olduğumuzu arz ederim. REİS — Rey vermiyen arkadaşlar, lütfen reylerini istimal buyursunlar. Fethi Bey grupunuz adına mı, şahsınız adına mı, konuşacaksınız? FETHİ ÇELİKBAŞ (Burdur) — Efendim, benden evvel sırada başka arkadaşlar yok mu? Ben sonra konuşacağım. REİS — Doğan Köymen, buyurun. C:İ DOĞAN KÖYMEN (Giresun) — Muhterem arkadaşlar, ben Çalışma Encümenine mensu­ bum, fakat şahsım adına mâruzâtta bulunaca­ ğım. Yalnız önce Sabahattin Bey arkadaşıma cevap vermek isterim. Muhterem arkadaşlar, Sabahattin Bey, işçi­ lere tanınan hakları kifayetsiz görmektedir. Arkadaşlar, cemiyetimizin, bugün bünyesini, iktisadi esaslarını yepyeni esaslara göre yeni baştan tanzim etmekteyiz. Hafta tatili deyip geçmiyelim. Arkadaşlar, bu kanunla bunun portesini konuşurken, memleketimizde bütün işçi kütleleri İş Kanunu içerisine alınmış de­ ğildir. Muamele Vergisi nasıl iş yerlerini parçalamışsa, İra memlekette hususi teşebbüsü bü­ yütmemek siyasetini gütmüşse, bugün için kanu­ numuzun tatbik edildiği iş yerlerindeki müesse­ selerle muafiyet dışında olan, yani İş Kanunu­ nun tatbik edilmediği iş yerleri arasında bir re­ kabet hâsıl olmaktadır. Temenni ederiz ki, İş Kanunu bütün işçilere teşmil edilmiş olsun. Bunun da sırası gelecektir. Tatbikat da başlamıştır. Arkadaşımın dediği gi­ bi «yalnız on kişi ile çalışan iş yerlerinde tatbik edilen bu kanun birçok vilâyetlerde daha kesif iş yerlerinde tatbik edilmekle beraber dört ki­ şiye kadar işçi çalıştıran yerlere de tatbik edil­ mektedir. Rakam arz edeceğim arkadaşlar. Aşa­ ğı - yukarı bir yarım, yevmiye memleketin eko­ nomisinde 90 milyon liranın tahsisini icabettiriyor. İşçimiz istirahat ederken bu parayı ala­ caktır. Bir yarını yevmiyede 90 milyon olunca bunun portesi 180 milyondur. Memleketin ikti­ sadi hayatı içinde bu rakamları da, bu yolda alman tedbirleri de bugünkü pahalılık yutacak diye bir endişeleri mevcuttur. Pahalılığın se­ bepleri burada değildir. Onun birçok sebepleri vardır. Arkadaşıma şu noktayı da söyliyeyim; mem­ leket aşağı - yukarı iki milyarlık bir yatırım içindedir. Hususi teşebbüs ve devlet teşebbüsü ile iki milyarlık bir yatırım yapan bir memle­ kette enflâsyonist bir politikadan bahsederler. Biz iş adamları şöyle düşünürüz; bütün iş yer­ lerinde bol paranın bulunması lâzımdır. Bugün memlekette yedi milyon aile vardır. Her aile cebine iki yüz lira koysa tedavülde para bula­ mayız. Bu itibarla pahalılığın sebepleri vardır. Bizim de düşündüğümüz ve müşahede ettiğimiz birçok hakikatler vardır. Bu memlekette paha- — 247 —