Giriş: Otistik bozukluk Kısa bir tarihçe Tanım Yaygınlık Nedenler Özellikler Tıbbi ve Eğitsel Değerlendirme, Yerleştirme Otistik bozukluk gösteren öğrencilere etkili öğretim sunma stratejileri Sınıfında otistik bozukluk gösteren öğrenci bulunan öğretmenlere ipuçları Otizm Spektrum Bozukluk (OSB) terimi, Yaygın Gelişimsel Bozukluk (YGB) terimi yerine alanyazında tercih edilebilmektedir. YGB ya da OSB; -Otistik bozukluk, -Rett bozukluğu, -Çocukluğun Dezintegratif bozukluğu, -Asperger bozukluğu ve -Başka türlü adlandırılmayan yaygın gelişimsel bozukluk (Atipik otizmi de kapsar) gibi beş gelişimsel bozukluğu kapsamaktadır. Tarihçe Otistik bozukluk ilk olarak 1943 yılında Leo Kanner tarafından tanımlanmıştır. Leo Kanner, yaptığı çalışmaların birinde 11 çocuğun davranışlarını incelemiş ve davranışlarındaki farklılıkları tanımlamıştır. Bunlar kısaca; gecikmiş dil ve konuşma özellikleri, dili iletişimsel amaç olarak kullanmada yetersizlik, normal fiziksel büyüme ve gelişim özellikleri, aynılığa aşırı bağlılık ve kendini uyarıcı tekrarlayan (stereotipik) davranışlar olarak belirlenmiştir. Aynı zamanlarda Hans Asperger gelişimsel bozukluklar gösteren başka bir grup çocuk ile çalışmalarda bulunmaktaydı (günümüzde Asperger sendromu olarak tanımlanmıştır). Hans Asperger, ortalama ya da ortalamanın üstü bilişsel becerilere sahip olsalar bile Asperger sendromundan etkilenenlerin sosyal yönden farklı olduklarının, Kanner’in tanımladığı otistik bozukluk ile benzerlikler gösterse bile özelde farklı bir grubu yansıttıklarının altını çizmiştir. Otizmin Nedenlerine İlişkin Yanlışlar Otistik bozukluğun yetersiz ya da niteliksiz anne- çocuk etkileşiminden kaynaklandığına inanılmaktaydı. Otizmden etkilenen çocukların kendilerini bilinçli olarak çevreden soyutladıkları yönünde olmuştur. Bu yanlış inanış ya da görüşlere karşın, 1980’li yıllarda otizmin genetik, organik ve nörobiyolojik bir bozukluk olduğu kabul görmeye başlamıştır. Tanım Otistik bozukluk, YGB yelpazesi içerisinde yer alan (1)toplumsal etkileşimde ve iletişimde yetersizlikler ile davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntülerle ve (2)toplumsal etkileşim, toplumsal iletişimde kullanılan dil ya da sembolik/imgesel oyun becerilerinin en az birinde 3 yaşından önce gecikmelerin ya da olağandışı bir işlevselliğin olması ile karakterize gelişimsel bir bozukluktur. “Otistik birey; sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi ve etkinliklerdeki sınırlılığı erken çocukluk döneminde ortaya çıkan ve bu özellikleri nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireydir” Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde (2006) Yaygın Gelişimsel Bozukluk Otizm Spektrum Bozukluğu Otistik Bozukluk Rett Bozukluğu Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu Asperger Bozukluğu Başka Türlü adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk (Atipik Otizmi de kapsar) Yaygınlık Hastalıkları Kontrol Etme ve Önleme Merkezi (Centers for Disease Control Prevention)’nin 2007 bilgilerine göre, otistik bozukluk en yaygın görülen YGB’dur ve 150’de 1 görülme sıklığı vardır. Erkeklerde kızlardan dört-beş kez daha fazla görülme sıklığı vardır Nedenler Diğer gelişimsel bozukluk ya da yetersizliklerde olduğu gibi, otistik bozukluğun da gerçek anlamda nedenleri tam olarak saptanamamıştır. Genetik Faktör: çoklu genetik faktör etkileşimli olarak gelişimsel bozukluğa yol açmaktadır Beyinsel İşlevlerdeki Anormallikler: otistik özellikler gösteren bireylerin yapılan pek çok MRI incelemesi, beyinciklerinde (cerebellum) anormallikler olduğu gözlenmiştir. Beyinlerinin frontal lob (ön lob) ve temporal loblarında (yan lob) anormallikler belirlenmiştir. Beyinlerinin bu bölgelerinde normal gelişim gösteren bireylere nazaran daha az hücre ve hücreler arası etkileşim (volume) ve daha yüksek hücre yoğunluğu (cell density) bulunmuştur. devam Çevresel Faktörler: anne-babanın suistimal ve ihmali, otistik semptomların sayısı ve yoğunluğunu etkileyebilmekte iken, çocuğa sağlanan nitelikli bakım ortamı, otistik özellikler gösteren öğrencilerin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Aşılar: Günümüze kadar yapılan araştırmalar,kızamık, kabakulak ve kızamıkçık gibi aşılar ile otistik bozukluk arasında bir ilişki olmadığını göstermektedir. Bilişsel ve Akademik Özellikler Otistik bozukluk gösteren bireylerin yaklaşık % 20 ‘si normal zeka düzeyine, % 30’u hafif ve orta düzeyde zihinsel yetersizliğe ve yaklaşık % 42’si ise ağır ve çok ağır düzeyde zihinsel yetersizliğe sahiptirler. “Zihin Kuramı” (Theory of Mind)’na göre, otistik bozukluk gösteren bireyler, başkalarının görüş ve düşünceleri olduğunu anlamada gerçek anlamda yetersizlik göstermektedirler. Karşılaştıkları problemlere ilişkin genellikle tek bir problem çözme stratejisi kullanırlar ve aynı stratejiyi farklı durum ve problemlere uygulamaya çalışırlar. İletişimsel Özellikler Dil gelişiminde gecikme görülürken, dili iletişim amaçlı kullanmada ve başkaları ile etkileşim kurmada ciddi anlamda sıkıntılar yaşanabilmektedir. Yaklaşık % 50’si ifade edici dil becerilerinden yoksundur. İfade edici dil becerilerine sahip olanlar ise çok sınırlı beceriler göstermekte ve sıklıkla ekolali (anında/hemen ya da gecikmeli ekolali) özelliği göstermektedirler. Sosyal ve Davranışsal Özellikler Sosyal etkileşimdeki sınırlılıklar; Sözel olmayan davranışlardaki bozukluklar, yetersiz akran ilişkileri, başkaları ile başarı, ilgi ve zevk almayı kendiliğinden paylaşmadaki sınırlılıklar ve karşılıklı etkileşimdeki yetersizlikler Kendini uyarıcı davranışlar (öne ve arkaya doğru sallanma, elleri çırpma/sallama ve herhangi bir işlevi olmayan tekrarlayıcı davranışlar) Bu davranışlar sosyal kabul ve öğrenmelerini güçleştirmektedir. Isırma, kafa vurma gibi kendini uyarıcı davranışlara nazaran daha az sıklıkla gözlemlenebilen kendine zarar verici davranışlar da yine ciddi problemler yaratabilmektedir Duyusal Özellikler Otistik bozukluk gösteren öğrenciler dokunsal, denge, vücut farkındalığı, görsel, işitsel, tat ve koklama duyularına ilişkin farklı problemler yaşayabilmektedirler. TIBBİ ve EĞİTSEL DEĞERLENDİRME, YERLEŞTİRME Tanılama “Tıbbi” ve “Eğitsel” olmak üzere iki boyutludur. Otistik özellik gösteren çocukların tıbbi tanılaması ilgili tıp personelince (örn., psikiyatrist, nörolog gibi) yapılırken, tıbbi tanılamada uluslararası boyuttaki tanı kriterleri göz önüne alınır (DSM-IV, ICD-10). Tarama ve tanı ölçekleri (GARS, CARS, ADI-R, ADOS vb) Ülkemizde DSM-IV-TR ve ICD-10 kriterlerine dayalı olarak yapılan tıbbi tanılamadan sonra eğitsel tanılama ve yerleştirme, il ve günümüzde pek çok ilçede de bulunan ve ilgili bölgedeki özel eğitim hizmetlerini koordine etmeden sorumlu Rehberlik ve Araştırma Merkezleri (RAM) tarafından organize edilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2007-2008 verilerine göre, otistik bozukluk gösteren öğrencilere yönelik olarak, toplam 692 öğrencinin eğitim hizmeti aldığı 23 adet Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi ve toplam 89 öğrencinin hizmet aldığı 2 adet Otistik Çocuklar İş Eğitim Merkezi bulunmaktadır. OTİSTİK BOZUKLUK GÖSTEREN ÖĞRENCİLERE ETKİLİ ÖĞRETİM SUNMA STRATEJİLERİ Otistik bozukluğu olan öğrencilerin bulunduğu sınıf ortamının destekleyici bir öğrenme ortamı olması için günümüze kadar yapılan bilimsel çalışmalardan elde edilen “bilimsel dayanaklı uygulamalar ya da tekniklerden” yararlanmak gerekmektedir. Fiziksel Çevreyi Uyarlama Problemleri ile Başetme ve Davranış Fiziki ortamda alanlar, etkinlik köşeleri ya da bölümler organize edilebilir ve bu alanların üzerlerine görsel resimli kartlar yapıştırılarak alanın ne olduğu daha belirgin hale getirilebilir. Her alanın işlevi ve o alandan beklentiler net olmalıdır. Sınıftaki sıraların pencereye dönük olmamasına özellikle dikkat edilmesi ve çöp kutusunun öğrencilerin çok uzağında olmaması hatta birkaç çöp kutusunun sınıf içerisinde öğrencilere yakın alanlarda bulundurulması önerilmektedir. Devam (davranış problemleri) Gözlenebilir ifadeler ile uygun olmayan davranış(lar)ı tanımlayın. Davranış(lar)ı analiz edin, davranış(lar) öncesi, sırasında ve sonrasında nelerin davranış(lar)a nasıl etki yaptığını gözleyin ve not edin. Bu davranış(lar)ın yerine kazandırabileceğiniz uygun davranış(lar)ı belirleyin. Uygun olan davranış(lar)ı öğretin. Başka ortamlarda da uygun olan davranışların tutarlı bir şekilde öğretilmesi için çaba sarfedin. Görsel Desteklerden Yararlanma Otistik (İpuçlarından) bozukluk gösteren öğrencilerin sözel yönergelerle birlikte yardımcı desteklere gereksinimi olabilmektedir. Öğrenciye yapacağı etkinlik, oynayacağı oyun, yiyeceği yiyecek, giyeceği giyecek, seçeceği nesne ile ilgili resimli kartlar kullanılarak seçenek sunulabilir. Etkinlik Çizelgeleri. Devam (etkinlik çizelgeleri) Otistik özellikler gösteren öğrencilerin toplumsal ve günlük yaşam becerilerini kazanmalarını, öğretmenlerinin ve anne babalarının yardımı ve doğrudan ipucu olmaksızın etkinlikleri ve becerileri gerçekleştirmelerini, etkinlikler arasında bağımsız geçiş yapabilmelerini, seçim yapabilmelerini, etkinlikleri sıraya dizebilmelerini ve bu sıraya uymalarını sağlayabilmektedir (Çuhadar, 2008). Etkinlik çizelgeleri; resimli ya da yazılı olarak, çok detaylı (becerinin her bir basamağının parçalara ayrılması biçiminde) olabileceği gibi, çok genel de (etkinlik ya da beceriye başlaması için çocuğa ipucu olarak, bir sembol ya da resim sunulabilir) hazırlanabilmektedir. Doğal Öğretim Teknikleri Doğal öğretim teknikleri “otistik bozukluk ya da diğer gelişimsel yetersizliği olan ya da risk altındaki çocukların gelişimsel beceriler (özellikle iletişim/dil becerileri) kazanmalarına ve kazanılmış becerileri pekiştirmelerine olanaklar sunan doğal bağlamlarda sunulan teknikler” olarak adlandırılmaktadır. devam Doğal öğretim tekniklerinin temel ilkeleri ; “Çocuğun liderliğini ve ilgisini izleme” “Öğretim ortamı olarak çocuk için her anı ve her yeri kullanma”. “Doğal pekiştireçlerin” kullanılması” “Farklı ortam ve durumlarda (ev, okul, bahçe, gezme, alış-veriş) farklı bireylerle (akran, kardeş, yetişkin, anne, baba, öğretmen) kullanılabilmesi” İletişim becerilerindeki sınırlılıklar otistik bozukluk gösteren öğrencilerin en temel özellikleri arasında yer almaktadır. Bu nedenle, otistik bozukluk gösteren öğrencilere yönelik hazırlanan eğitim programlarının temel taşlarından birisi, bu çocuklara uygun iletişim ve dil becerilerinin kazandırılmasına yöneliktir . Dil bir amaç ya da işlev için kullanılmayı gerektirdiği için günlük iletişim bağlamı içinde, çocuğa uygun dil becerilerini etkili bir şekilde kullanmasını öğretmenin gerekliliği savunulmaktadır. Bu bağlamda, ilgili alanyazında “doğal dil öğretim teknikleri” geliştirilmiştir. Geliştirilmiş Doğal Bağlamda Dil Öğretimi- GDBÖ (Enhanced Milieu Teaching; Hancock ve Kaiser, 2005). Doğal bağlama dayalı (Milieu) öğretim tekniklerinde sözel taklit becerileri önkoşuldur. Çünkü bu teknikler çoğunlukla yetişkinin model olmasına ve çocuğun taklit etmesine dayalıdır ve en az 10 farklı sözcük üretebilen öğrencilerde daha etkili olduğu bildirilmektedir. GDBÖ, sistematik bir öğretim programı olarak farklı doğal dil öğretim süreçlerini içerir. Bunlar; çevresel düzenlemeler, yanıtlayıcı etkileşim stratejileri ve doğal bağlama dayalı (Milieu) öğretim teknikleridir. Çevresel düzenlemeler: Çevresel düzenlemeler, öğrencinin iletişim başlatma ve sözel dil becerilerini kullanma ya da desteklemesine yönelik bir takım stratejileri içerir. Bu stratejiler ile öğrencinin içinde bulunduğu çevreyi ya da bağlamı düzenleyerek, yetişkin, öğrenci için iletişimsel gereksinimler yaratır. “İlginç motive edici materyaller/oyuncaklar/etkinlikler kullanma”, “seçenek sunma”, “ulaşılamaz hale getirme”, “az miktarda (sınırlı oranda) verme”, “etkinlikleri eksik bırakma”, ve “şaşırtıcı/beklenmedik durumlar yaratma” bu stratejilerin başında gelmektedir. Yanıtlayıcı Etkileşim Stratejileri: Bu stratejiler, çevresel düzenlemeler ile başlatılan yetişkin-öğrenci etkileşimlerinin sürdürülmesi ve dil becerilerinin desteklenmesine temel oluşturur. Yanıtlayıcı etkileşim stratejileri, öğrenci ile yetişkin arasındaki etkileşimlere dayalı olup etkileşimsel stratejiler (Çocuğun ilgisini başlattığı etkileşimi takip etme, etkileşimde sıra alma, çocuğun etkileşimini destekleme gibi) ile temel dil modeli olma stratejilerini (Çocuğun dil düzeyine uygun girdiler sunma, taklit etme, genişletme ve tanımlayıcı konuşma gibi) içermektedir. Doğal bağlama dayalı (Milieu) öğretim teknikleri: Doğal bağlama dayalı (Milieu) öğretim teknikleri, çevresel düzenlemeler ve etkileşimler sırasında kullanılır. Öğrenciden daha üst düzey ya da karmaşık iletişimsel yanıtlar beklenir. 4 temel süreci (türü) kapsar. Bunlar: “Model olma”, “Talep etmeye-model olmaya dayalı öğretim”, “Bekleme süreli öğretim” ve “Fırsat öğretimi”dir. Sınıfında otistik bozukluk gösteren öğrenci bulunan öğretmenlere ipuçları Çocukların, oynadıkları nesne ve oyunlardaki farklı bölümlere, parçalara ve durumlara dikkatlerini yönelterek “dikkati yoğunlaştırma becerileri” Sık sık alıştırmalar ve rehberlik ile taklit edilen her hareket ve ifadenin pekiştirilmesi ile “taklit becerileri”, İsteğin ifade edildiği zaman gerçekleştirileceği konusunda ısrar edilerek “istekte bulunma becerileri”, Yetişkinin yönergesine uyulması konusunda ısrar edilerek “yönergelere uyma becerileri”, Gelişimlerine ve ilgilerine uygun nesneler sunulması, ilgilenip oynadıklarında ise hemen pekiştirerek “nesnelerle oynama becerileri” ve, Akranlar ile oynama için fırsatlar yaratılıp uygun oyuncaklar ve ortamlar sağlanarak “başkaları ile oynama becerileri”dir. Özetle…….. Otizm anne ya da babanın ilgisizliğinin bir sonucu değildir.. Duygusal bir bozukluğun sonucu değildir…. Ruhsal bir hastalık değildir Bazılarının özel yetenekleri olsa da- otizmli çocuklar dahi değildir. Otizm… Gelişimsel bir bozukluktur… Erkeklerde kızlara göre daha fazla ortaya çıkar.. Yaşam boyu devam eden bir bozukluktur. Bir bireyin otizm tanısı alması için 3 alanda bozukluklar göstermesi gerekir. Sosyal etkileşimde bozukluklar Dil ve İletişimde bozukluklar Düşüncenin ve davranışların esnekliğinde bozukluklar Dil ve iletişimde sınırlılıklar Ortak ilginin olmaması Göz kontağında güçlükler İletişim amaçlarının sınırlılığı Ekolali Zamirlerin karıştırılması Entonasyonda farklılık-monotonluk Sözcük dağarcığında sınırlılık Örn. Şarkı sözlerinin, video, film ya da kitaptaki sözcük/cümlelerin tekrarlanması Sosyal bağlama uygun olmayan iletişim Sözcüklerin söylendiği şekliyle anlaşılması/metaforların anlaşılmaması (örn. dilini kedi mi yedi?, dilini mi yuttun? Damdan düşer gibi vb) Dil ve iletişimde sınırlılıklar Dikkatini yöneltmede sınırlılıklar İşitsel becerilerde sınırlılık Neden sonuç ilişkisinin anlaşılmasında güçlükler Sonuçları tahmin etmede güçlükler Stereotipik konuşma Sosyal Etkileşimde Sınırlılıklar Diğer bireylere cansı nesne gibi davranma, dikkat etmeme Kişisel alana ihtiyaç duyma ancak diğer kişilerin de aynı ihtiyacı duyduklarını anlamama Duyguları anlamada güçlükler Diğerleriyle etkileşim kurmada yetersizlikler Kırıcı olabileceğini düşünmeden yorunda bulunabilme Diğer kişilerin kendi düşüncelerini ve duygularını bilmesini bekleme Düşüncenin ve davranışların esnekliğinde bozukluklar Sınırlı ilgi alanı Değişikliklere tepki Farklı başa çıkma mekanizmaları-kaygılı durumlarla başa çıkmada sesler çıkarma, el çırpma, tekrarlayan sorular sorma Zihin kuramı-başkasının bakış açısından bakma Yürütücü işlevlerde yetersizlikler-ağacı görme ancak ormanın farkına varmama Genelleme güçlükleri Problem çözme güçlükleri Hayali – yaratıcı etkinliklerde güçlükler Öğrenmeyi etkileyen beceriler Algılama Uyarana farklı tepkiler-tek bir uyarana tepki verme diğerlerine vermeme Dikkat Seçici dikkat- bütüne değil belli bir ayrıntıya –önemli özelliklere dikkati engeller Görsel hafıza işitselden güçlüdür –çok geniş nitelikte bilgi saklanabilir ancak uygun kullanılmaz Hafıza Problem Çözme Seçim yapmada güçlükler Genellemede güçlükler Kitaplar Resimlerle Düşünmek (Temple Grandin)-Doğan kitapçılık The Curious Incident Of The Dog In The Night Time – (Mark Haddon)- Süper iyi günler ya da Christopher Boone'un sıradısı hayatı- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Marsta bir antropolog (Oliver Sacks)- İletişim yayınevi