Çözüm Kitapçığı Deneme-4

advertisement
KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI
LİSANS
ALAN BİLGİSİ TESTİ
(HUKUK-İKTİSAT-MALİYE-MUHASEBE)
3-5 ŞUBAT 2017
Çözüm
Kitapçığı
Deneme-4
Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Merkezimizin yazılı izni olmadan
kopya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki. mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
HUKUK
2017 - KP SS/AB
1.
4.
Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olan norm ve işlemler şunlardır:
●
Kanunlar
●
Dönem sınırlaması
Olağan dönem KHK’leri
●
Süre sınırlaması
●
Anayasa değişiklikleri (şekil yönünden)
●
Yürütme (devlet başkanı) vetosu
●
TBMM İç Tüzüğü
●
Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin karar
●
Birden fazla görüşme şartı olması
●
●
Milletvekilinin TBMM üyeliğinin düşürülmesine ilişkin
karar
Değiştirilmesinde halk oylaması öngörülmesi (referandum)
●
Değiştirilemez maddelerin varlığı
Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olmayan norm ve
işlemler şunlardır:
●
Anayasanın değiştirilmesinin kabulü için nitelikli çoğunluk aranması
●
Milletlerarası anlaşmalar
●
●
OHÂL ve sıkıyönetim KHK’leri
Anayasanın değiştirilmesi teklifi için nitelikli çoğunluk
aranması
●
İnkılap kanunları
●
İç tüzük değişikliği, dokunulmazlığın kaldırılması ve
milletvekilliğinin düşürülmesi dışındaki tüm parlamento kararları
A B C D E
5.
●
Bakanları seçmek ve görevden alınmasını önermek
●
Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek
●
Bakanlar arasında koordinasyonu sağlamak
●
Bakanların görevlerini yerine getirmesini gözetmek
●
Hükûmetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmek
●
MGK’ye katılmak
●
Yönetmelik çıkarmak
A B C D E
Yalnızca kanun ve anayasa değişikliklerinin şekil yönünden iptali istemiyle iptal davası açma süresi 10 günlük süreye tabidir. Bunun dışında kanunların esas bakımından,
TBMM İç Tüzüğü ve KHK’lerin şekil ve esas bakımından
iptali istemiyle dava açma süresi 60 gündür.
A B C D E
●
Soru
●
Genel görüşme
●
Faaliyet raporunu değerlendirme
A B C D E
6.
Ancak genelkurmay başkanını atamak Cumhurbaşkanı’nın görevleri arasında yer alır.
İl genel meclisi, il özel idaresinin en yüksek görüşme ve
karar organıdır. İl genel meclisi ildeki seçmenler tarafından seçilir ve normal görev süresi 5 yıldır. İl genel meclisi,
üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve katılanların salt çoğunluğuyla karar verir. İl genel meclisi şu yollarla
bilgi edinme ve denetim yetkisini kullanır:
Görüldüğü üzere, gensoru bu bilgi edinme ve denetim yolları arasında yer almamaktadır.
ise m
Başbakan; Cumhurbaşkanı tarafından, TBMM üyeleri
arasından atanır. Başbakan milletvekili olmak zorundadır.
Başbakan’ın görev ve yetkileri şunlardır:
ya yın cılık
A B C D E
3.
Bir anayasayı sert anayasa hâline getiren yöntemler şu
şekildedir:
●
Ancak milletlerarası anlaşmalar, YSK kararları, HSYK kararları, Cumhurbaşkanı’nın resen yaptığı işlemlerde yargısal denetim dışındadır.
2.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
İl encümeni, il özel idaresinin, müzakere, danışma ve karar organdır. İl encümeni, valinin başkanlığında genel sekreter ile il genel meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından
seçeceği 3 üye ve valinin her yıl birim amirleri arasından
seçeceği 2 üyeden oluşur. Valinin katılmadığı encümen
toplantısına genel sekreter başkanlık eder. İl encümeni,
haftada en az bir defa olmak üzere önceden belirlenen
gün ve saatte toplanır. Başkan acil durumlarda encümeni toplantıya çağırabilir. Encümen, üye tam sayısının salt
çoğunluğuyla toplanır ve katılanların salt çoğunluğuyla
karar verir. Çekimser oy kullanılamaz. Oyların eşitliği durumunda başkanın bulunduğu taraf çoğunluk sayılır. Vali;
kanun, tüzük, yönetmelik ve il genel meclisi kararlarına
aykırı gördüğü encümen kararının bir sonraki toplantıda
görüşülmesini isteyebilir. Encümen, kararında ısrar ederse karar kesinleşir. Bu takdirde vali, kesinleşen encümen
kararının uygulanmasını durdurur ve idari yargı mercilerine yürütmeyi durdurma istemi ile birlikte 10 gün içinde
başvurur. İtiraz, Danıştayca en geç 60 gün içinde karara
bağlanır.
A B C D E
2
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
7.
20 17- K P S S /A B
9.
TBMM Başkanlık Divanı;
●
TBMM Başkanı
●
Başkan vekilleri (4)
●
İdare amirleri (7)
●
Katip üyeler (3)
●
aynı yerde bir göreve atananlar ertesi gün,
●
başka bir yerde göreve atananlar ise 15 gün
içerisinde göreve başlamalıdır.
şeklinde kurulur.
♦
TBMM Başkanı hiçbir oturumda oy kullanamaz.
♦
Başkan vekilleri ise yalnızca yönettiği oturumda
oy kullanamaz.
♦
TBMM Başkanı’nın varsa siyasi partisiyle ilişiği
kesilmez.
♦
TBMM Başkanlık Divanına ilişkin bir yasama
döneminde 2 seçim yapılır. İlk seçilenlerin görev
süresi 2 yıl, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi o yasama döneminin sonuna kadardır.
♦
TBMM Başkanlığı seçimi en çok 4 turda gizli oyla
yapılır.
A B C D E
10.
●
İl özel idaresi teşkilatının en üst amiri olarak il özel
idaresi teşkilatını sevk ve idare etmek, il özel idaresinin hak ve menfaatlerini korumak
●
İl özel idaresini stratejik plana uygun olarak yönetmek,
il özel idaresinin kurumsal stratejilerini oluşturmak, bu
stratejilere uygun olarak bütçeyi, il özel idaresi faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini hazırlamak ve uygulamak, izlemek ve değerlendirmek,
bunlarla ilgili raporları meclise sunmak
●
İl özel idaresini devlet dairelerinde ve törenlerde; davacı ve davalı olarak da yargı yerlerinde temsil etmek
veya vekil tayin etmek
●
İl encümenine başkanlık etmek
●
İl özel idaresinin taşınır ve taşınmaz mallarını idare
etmek
●
İl özel idaresinin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil
etmek
●
Yetkili organların kararlarını almak şartıyla sözleşme
yapmak
●
İl genel meclisi ve encümen kararlarını uygulamak
●
Bütçeyi uygulamak, bütçede meclis ve encümenin
yetkisi dışında kalan aktarımları yapmak
●
Şartsız bağışları kabul etmek
●
Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak
ise m
İl genel idaresinin başı olan vali, aynı zamanda il özel idaresinin başı ve tüzel kişiliğinin temsilcisidir. İl özel idaresinin başı sıfatıyla valinin görevlerinin bazıları şunlardır:
ya yın cılık
A B C D E
8.
İlgili kurum tarafından yapılan resmi işlem ve araştırmalar
sonrasında atama işlemi yapılır ve kişiye tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren;
KİT’ler iktisadi devlet teşekküllerinin veya kamu iktisadi
kuruluşlarının veya bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin en
az %15’ine, en çok %50’sine sahip bulundukları anonim
şirketlerdeki hisseleridir. KİT’ler bir kamu kurumu olarak
kamu tüzel kişiliğine, ayrı bir mal varlığına ve personele
sahiptir. KİT’ler özel hukuk hükümlerine tabidir. KİT’lerin
sundukları hizmetten yararlananlara ve üçüncü kişilerle
yaptığı işlemlerde özel hukuk hükümleri uygulanır. KİT’ler
kuruluş, iç yapı ve ilişkileri itibarıyla idare hukukuna tabidir. KİT’ler özerk bütçelidir. KİT’ler Devlet İhale Kanunu’na
dâhil değildir. Bu kurumlar, harcama gerektiren işlerde
Kamu İhale Kanunu kapsamı içerisine alınmıştır. KİT’ler
Sayıştay aracılığıyla TBMM tarafından denetlenir.
A B C D E
11.
Failin suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine rağmen elinde olmayan nedenlerle bunu gerçekleştirememesi hâline suça teşebbüs denir. Suça teşebbüs TCK’nin 35.
maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Kişi, işlemeyi
kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya
icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” Taksirli suçlara teşebbüs mümkün değildir. Teşebbüs kasten işlenebilen suçlar hakkında uygulanabilir. Zira taksirli suçun bir
icra hareketi yoktur. Olası kastla işlenen suçlara teşebbüs
olmaz. İhmalî suçlara teşebbüs olmaz. Çünkü ihmalî bir
suç, netice meydana geldiğinde yani suç tamamlandığında oluşacaktır. İhmal suretiyle icrai suçlara teşebbüs
mümkündür. Mütemadi (Kesintisiz) suçlara teşebbüs
mümkündür. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlara teşebbüs mümkün değildir. Zira ağırlaşan netice meydana
gelmedikçe neticesi sebebiyle ağırlaşan bir suçtan da söz
edilmeyecektir. Sırf hareket suçlarına (biçimsel suçlara)
teşebbüs kural olarak mümkün değildir. Fakat sırf hareket
suçlarındaki eylem kısımlara bölünebiliyorsa bu suçlara
da teşebbüs mümkün olacaktır. Tehlike suçlarına teşebbüs mümkün olabilir.
A B C D E
A B C D E
3
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
12.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
15.
Davayı düşüren sebepler olarak şunlar gösterilir:
Tutuklama yasağının bulunduğu hâller şunlardır:
●
Sanığın ölümü
●
Üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlar
●
Dava zaman aşımı
●
Sadece adli para cezasının gerektiren suçlar
●
Genel af
●
Tutuklama şartlarının bulunmadığı hâller
●
Şikayetten vazgeçme
●
●
Uzlaşma
Verilecek ceza ile tutuklama kararı arasında ölçü olmayan hâller
●
Ön ödeme
Türkiye’de saklanan kaçaklar hakkında da gıyabında tutuklama kararı verilemez. Ancak vücut dokunulmazlığına
karşı işlenen kasıtlı suçlarda üst sınırı 2 yıldan az olsa
dahi tutuklama kararı verilebilir. (KASIM 2016)
Özel af, genel af gibi olmayıp kamu davasının açılmasına
engel olmaz. Açılmış olan kamu davasını da düşürmez.
Ayrıca soruşturma evresinde suç şüphesi altındaki kişiye
şüpheli denir. Bu evrede dava olmadığından dava düşmez, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
A B C D E
A B C D E
16.
●
Doku ve organ ticareti
●
Kişi hürriyetinden yoksun kılma
●
Mal varlığına karşı suçlar
●
Para ve kıymetli damgada sahtecilik
●
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
●
Zimmet, rüşvet, iftira ve yalan tanıklık
Ancak kasten öldürme suçunda etkin pişmanlık hükümleri
uygulanmaz.
A B C D E
14.
ya yın cılık
Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulandığı suçlar şunlardır:
ise m
13.
A B C D E
17.
Uzlaşma kapsamındaki suçlar şunlardır:
●
Basit ve hafif kasten yaralama
●
Taksirle yaralama
●
Çocukların alıkonulması ve kaçırılması
●
Tehdit
●
Hırsızlık
●
Dolandırıcılık
●
Konut dokunulmazlığının ihlali
Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda bir cezaya hükmedilmesine zincirleme suç denir.
Aynı suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesine de aynı
neviden fikri içtima adı verilir ve zincirleme suç hükümleri uygulanır. Zincirleme suçta kişiye tek bir suçtan ceza
verilir ancak bu ceza 1/4’ten 3/4’e kadar artırılır. Soruda
verilen olay da Betül’ün fiili aynı neviden fikri içtima kapsamındadır ve kendisine tek bir hakaret suçundan ceza
verilecek ve artırılacaktır. Ayrıca hakaret suçu sırf hareket
suçu (biçimsel suç) kapsamındadır.
Kanunda boşluk bulunmasının nedenleri şunlardır:
●
Teknik ve bilimdeki gelişmeler
●
Kanun koyucunun ihmalkâr tutumu
●
Sonradan yapılan değişiklikler
●
Belli durumlarda kanun koyucunun kasıtlı susması
A B C D E
18.
Ancak cinsel dokunulmazlık kapsamındaki suçlarda uzlaşmaya gidilemez.
Tam ehliyetsizlerin fiil ehliyetleri hiç yoktur, bu kişiler fiil
ehliyetinin en önemli şartı olan ayırt etme gücünden yoksun olan kimselerdir. Tam ehliyetsizlerin, kural olarak hukuki işlem ehliyeti yoktur zira hukuki işlem, bir hukuki sonuç elde etmek üzere irade açıklamasında bulunmaktadır.
Hatta yasal temsilcilerin rızası ile dahi hukuki işlemlerde
bulunmaları mümkün değildir, yaptıkları işlemler hiçbir hüküm doğurmaz. Somut olaydaki işlem de mutlak butlanla
geçersizdir.
A B C D E
A B C D E
4
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
19.
20 17- K P S S /A B
22.
Paylı mülkiyet konusu taşınmaz üzerinde ipotek kurulması yani mal üzerinde tasarruf edilebilmesi için paydaşların
oy birliği ile karar alınması gerekmektedir. (A)
Paydaşlar tarafından binanın öğrenci yurdu olarak kiraya
verilebilmesi, malın özgülendiği amacın değiştirilmesidir
ve bu karar ancak oy birliği ile alınabilmektedir. (B)
Paydaşların birbiri arasında paylarının bir kısmını veya
tamamını devretmeleri hâlinde diğer paydaşlar yasal ön
alım hakkını kullanamaz. (C)
Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır:
●
Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması
●
Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple
ayırt etme gücünden yoksun bulunması
●
Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede
akıl hastalığı bulunması
●
Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması
Yasal temsilcinin izninin bulunmaması ise nispi butlan sebebidir.
Paylı mülkiyet konusu taşınmaza yapılacak saldırılarda
her paydaş tek başına savunma hakkın kullanabilir ve
buna ilişkin dava ve koruma yollarına başvurabilir. Ancak
doğan zararlar nedeniyle tazminat davası açılacaksa her
paydaş sadece kendi payı oranında tazminat talep edebilir. (D, E)
A B C D E
23.
A B C D E
Ayni haklardan sahibine tam ve en geniş yetkiler vereni,
mülkiyet hakkıdır. Ayşe, kolyesini rehin olarak kendi rızası
ile Betül’e bırakmıştır. Betül öldükten sonra hakları mirasçısı Sercan’a geçer. Recep iyi niyetliyse kolyenin mülkiyetini kazanır ve rehin hakkı sona erer.
A B C D E
MK m. 429 hükmüne göre, kısıtlanması için yeterli sebep
bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki
işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır:
Dava açma ve sulh olma
●
Taşınmazların alımı, satımı ve taşınmazlar üzerinde
rehin ve başka bir aynî hak kurulması
●
Kıymetli evrak alım, satımı ve rehnedilmesi
●
Ödünç verme ve alma
●
Ana parayı alma
●
Bağışlama
●
Kambiyo taahhüdü altına girme
●
Kefil olma
●
Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri
ya yın cılık
●
24.
Borcun kaynakları şunlardır:
●
Hukuki işlemlerden doğan borçlar
●
Haksız fiillerden doğan borçlar
●
Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar
A B C D E
25.
ise m
20.
İrade beyanı kural olarak hukuki işlemin temel kurucu unsurudur. Bazı hukuki işlemlerde başka bir unsura gerek
olmadan irade beyanı yalnız başına hukuki işlemi meydana getirmeye yeterlidir. İradenin sadece varlığı yeterli
değildir, bunun yanında iradenin açıklanması da gerekir.
Sarih irade beyanında kişi; iradesini yorum gerektirmeyen, başka hâl ve davranışta bulunmayı gerektirmeyen
açık bir beyanla ortaya koyar. İrade beyanı açık ve nettir.
Bu açıklık sözlü ya da yazılı olabilir.
A B C D E
A B C D E
26.
21.
●
Borçlunun mal varlığında bir zenginleşme meydana
gelmelidir.
●
Zenginleşme bir başkasının aleyhine meydana gelmiş olmalıdır.
●
Zenginleşme haklı bir nedene dayanmamalıdır.
●
Borç, zaman aşımına uğramış olmalıdır.
●
Evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin alt soyu ve eşi arasında
Zenginleşme ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanmamalıdır.
●
Mal varlığındaki azalmanın, kayıp doğmadan başka
davalarla önlemmesi mümkün olmalıdır.
A B C D E
●
Nedensellik bağı olmalıdır.
Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır:
●
Üst soy ile alt soy arasında; kardeşler arasında,
amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında
●
Kayın hısımlığını meydana getirmiş olan evlilik sona
ermiş olsa bile eşlerden biri ile diğerinin üst soyu veya
alt soyu arasında
●
Sebepsiz zenginleşmenin şartları şunlardır:
A B C D E
5
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
27.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
31.
Tasarruf işlemleri ile taahhüt işlemleri arasındaki farklar
şunlardır:
●
Tasarruf işlemleri, genellikle taahhüt işlemlerinden
sonra ve bu işlemlerden doğan borcu yerine getiren
işlemlerdir. Elden bağışlama, bu duruma örnektir.
●
Tasarruf işlemi mal varlığının aktifini etkiler, taahhüt
işlemi ise etkilemez.
●
Borç doğurucu işlemin (taahhüt) kurulması için tarafların hukuki işlem ehliyetine sahip olması yeterlidir.
Tasarruf işleminin sonuç doğurması için tasarruf edenin işlemi yaptığı sırada hukuki işlem ehliyetinin yanı
sıra tasarruf yetkisine de sahip olması gerekir.
●
Tasarruf işlemleri bir hakkın devri ve ortadan kaldırılması sonucunu doğurduklarından yalnız bir defa yapılabilir. Tasarrufla hak sona erdiği için aynı hak üzerinde ikinci bir tasarruf işlemi yapılamaz. Tarih itibarıyla ilk yapılan işlem, öncelik ilkesi gereğince geçerli
olur. Oysa borçlandırıcı işlemlerde bu tür durumlarda
eşitlik ilkesi geçerlidir.
Şahsi edimde borçlu, bedensel veya fikirsel gücüyle borç
konusunu yerine getirmeyi üstlenmiştir. Yapma ve yapmama edimleri de söz konusudur. Somut olayda da şahsi
edim söz konusu olmaktadır.
A B C D E
29.
Ticari nitelikte olmayan ödünç sözleşmelerinde taraflarca
kararlaştırılmadıkça kapital faiz istenemez. Ancak ödünç,
ticari iş niteliğindeyse sözleşmede kararlaştırılmamış olsa
da kapital faiz istenebilir. Temerrüt faizi ise hem adi hem
de ticari işlerde önceden kararlaştırılmamış olsa da istenebilir. Dolayısıyla II numaralı öncül yanlıştır. Ticari işlerde
taraflar faizin işleyeceği tarihi serbestçe kararlaştırabilirler.
Şayet sözleşmede tarih kararlaştırılmamışsa faiz, vade
tarihinden itibaren işlemeye başlar. Şayet belirli bir vade
de yoksa ihtar tarihinden itibaren faiz işlemeye başlar.
A B C D E
32.
ise m
28.
ya yın cılık
A B C D E
Hukuk sistemimizde adli yargıda mahkemeler asliye ve
sulh olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Adli yargıda aynı
zamanda asliye hukuk mahkemelerinin özel işlemlere ait
alt türleri de vardır ki bunlar çocuk mahkemesi, iş mahkemesi, tapu kadastro mahkemesi vb. dairelerdir. Ticaret
mahkemesi de özel bir asliye hukuk mahkemesidir. HMK
madde 2 gereği dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs
varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme asliye hukuk
mahkemesidir. TTK madde 5/1’de de bu düzenleme çerçevesinde, dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın bütün ticari davalara bakmakla aksine hüküm bulunmadıkça
asliye ticaret mahkemeleri görevli kılınmıştır. Eski kanunda değerine göre bazı davaların sulh hukuk mahkemesinde görülmesine izin veren sistem değiştirilmiş ve her tür
ticari davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği
hükme bağlanmıştır. Asliye hukuk mahkemesi ile asliye
ticaret mahkemesi arasında görev ilişkisi vardır. Dolayısıyla D seçeneğindeki ifade yanlıştır. Çünkü asliye ticaret
mahkemesi özel olarak ticari davalara bakan bir ihtisas
mahkemesidir. Bir ticari dava asliye ticaret mahkemesi
yerine asliye hukuk mahkemesinde açılırsa hâkim tarafından resen dikkate alınarak görevsizlik kararı verilir. Ticari
bir davanın asliye hukuk mahkemesinde veya ticari olmayan bir davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi,
tek başına hükmün bozulması için yeterli olmaktadır.
A B C D E
TTK madde 52/1 hükmü gereği, ticaret unvanının, ticari
dürüstlüğe aykırı şekilde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi;
●
durumun tespitini,
●
yasaklanmasını,
●
tescil yapılması kaydın değiştirilmesini veya silinmesini,
●
tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını,
●
gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını,
●
zarar oranında maddi ve manevi tazminat
isteyebilir.
30.
●
Türk
●
Türkiye
●
Cumhuriyet
A B C D E
● Millî
Bu dört ibarenin ticaret unvanında yer alabilmesi için
Bakanlar Kurulunun izni gereklidir. İzinsiz kullananlar üç
aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
33.
A B C D E
Anonim şirket ve paylı komandit şirketlerde birleşme kararı genel kurulda görüşülür. Birleşme kararı, esas (kayıtlı
sermaye sisteminde çıkarılmış) sermayenin çoğunluğunu
teşkil etmesi kaydıyla genel kurulda mevcut bulunan oyların 3/4’ü ile alınır.
A B C D E
6
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
34.
20 17- K P S S /A B
38.
Ticari temsilcinin özel olarak yetkisi olmaksızın yapamayacağı işler şunlardır:
●
İşletmeyi devredemez, rehnedemez.
●
İşletmenin faaliyet konusuna girmediği sürece taşınmazları devredemez, bir hak ile sınırlandırılamaz.
●
İşletmeye ortak kabul edemez, çıkaramaz.
●
Tacirin iflasını isteyemez, konkordato teklifinde bulunamaz.
●
Ticari temsilci atayamaz.
●
Tüzel kişi tacirlerde birleşme, bölünme ve tür değişikliği yapamaz, feshini isteyemez.
Önce RPÇYT’ye başvurma kuralının birtakım istisnaları
mevcuttur:
●
Alacağı rehinle güvence altına alınmış alacaklının
elinde aynı zamanda bu alacak için bir kambiyo senedi de varsa RPÇYT’ye başvurmadan haciz veya iflas
yoluyla takip de yapabilir.
●
Sermaye Piyasası Kanunu’nda tanım bulan ve konut
finansmanından kaynaklanan rehinle temin edilmiş
alacaklar ile TOKİ Başkanlığının rehinle temin edilmiş
alacaklarının takibinde, ister RPÇYT’ye isterse de haciz yoluna başvurulabilir.
●
İpotekle güvence altına alınmış faiz ve yıllık taksit
alacakları için, haciz ya da iflas yoluyla da takip yapılabilir.
●
Takip konusu alacak, rehin tutarı ile karşılanamıyorsa
toplam alacak için tahsilde tekerrür olmaması koşulu
ile haciz yoluyla takip yapılabilir.
●
Kira alacağı hapis hakkı ile güvence altına alınmışsa
genel haciz veya iflas yoluyla takip yapılabilir.
A B C D E
Satış, icra takibinin bir aşamasıdır ve haczedilen malların
paraya çevrilme sürecini ifade eder. Satış aşamasında
kural, istem üzerine satıştır. Yani icra dairesinin istisnai
hâller dışında kendiliğinden satış yapması mümkün değildir. Şayet haczolunan mal bir taşınır ise hacizden itibaren
6 ay, bir taşınmaz ise hacizden itibaren 1 yıl içinde satışı
istenmelidir.
36.
37.
İtirazın iptali davası, alacaklı tarafından alacak hakkının
ispatlanması ve borçlunun itirazını hükümden düşürerek
icra takibinin diğer aşamaya geçmesini sağlamak için açılabilir. İtirazın iptali davası açabilmenin şartları şunlardır:
ya yın cılık
A B C D E
A B C D E
39.
ise m
35.
İcra dairesinin görevleri şunlardır:
●
İcra takip talebini kabul etmek
●
Borçluya ödeme veya icra emri göndermek
●
Borçlunun mallarını haczetmek
●
Haczedilen malları satmak
●
Öncelikle geçerli olarak yapılmış bir ilamsız icra takibi
olmalıdır.
●
Süresinde yapılmış geçerli bir itiraz olmalıdır.
●
Sıra cetvelini düzenlemek
●
Alacaklının dava açmada hukuksal bir yararı olmalıdır.
●
Elde edilen parayı alacaklılar arasında paylaştırmak
●
İtirazın iptali davası, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır.
●
Borç ödemeden aciz belgesi vermek
●
Alacak hakkında kesin hüküm bulunmamalıdır.
●
İlamlı icrada icranın iadesini gerçekleştirmek.
Görüldüğü üzere itirazın iptali davası, itirazın alacaklıya
tebliğinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemelerde açılır.
Takibin iptal ve talikine karar vermek ise icra mahkemesinin görev alanı içine girmektedir.
A B C D E
A B C D E
Alacaklı, elindeki ilamı icra dairsine vererek takip talebinde bulunur. Şayet para alacağına ilişkin bir ilamın icrası
söz konusuysa alacaklı, takip talebinde hangi takip yolunu
seçtiğini bildirmek zorunda değildir. İlama dayanan takip,
son işlem üzerinden 10 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar.
40.
A B C D E
Borçtan kurtulma davası, itirazın geçici kaldırılması kararının borçluya tefhim veya tebliğ edildiği tarihten itibaren
7 gün içinde açılır.
A B C D E
7
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
1.
İK T İS AT
4.
Tek vergi politikasının uygulandığı iktisadi yaklaşım Fizyokratik Yaklaşım’dır. Fizyokratik Yaklaşım, Merkantilizme tepki olarak Fransa’da ortaya çıkmıştır. Fizyokrasi
Okulu’nun temsilcileri ekonomide devlet müdahalesi olmasına karşı çıkmışlar ve verimli olan tek sektörün ise
tarım olduğunu öne sürmüşlerdir. Bu nedenle yaklaşıma
göre devlet, tek verimli sektör olduğu için vergileri sadece
tarım sektöründen almalıdır.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
Lerner Endeksi monopol gücün ölçülmesinde kullanılır.
Buna göre, talebin fiyat esnekliğinin tersine eşit olan firmanın gücü fiyatın marjinal maliyetten yüksek olmasına
P - MC
1
şeklinde hesapbağlıdır. Lerner endeksi
=
P
ed
lanır.
0 ile 1 arasında değerler alır. Esneklik ile monopol gücü
arasında ters yönlü ilişki vardır. Bu nedenle endeks “1”e
yaklaştıkça fiyat ile marjinal maliyet arasındaki fark büyür
ve esneklik sıfıra yaklaşır. Böyle bir durumda monopol
gücü artar.
A B C D E
A B C D E
5.
Keynes’in faiz teorisine karşı çıkarak faiz oranlarının mal
ve para piyasasındaki eş anlı dengeye bağlı belirleneceğini öne süren ve bu bağlamda IS-LM modelinin gelişmesine katkı sağlayan iktisatçı Hicks’tir.
ise m
A B C D E
3.
Bütçe doğrusu bir tüketicinin nominal gelirinin tamamını
harcayarak alabileceği maksimum mal bileşenlerini gösterir.
Y
ya yın cılık
2.
Y1
A(X 2,X 2)
Y2
X2
X
X1
Grafikte de görüldüğü üzere tüketici, aynı bütçe doğrusu
üzerinde kalma şartı ile mallardan birinin miktarını artırdığında diğer malın miktarını azaltmak durumundadır.
Diğer değişkenler sabit olduğu bir durumda X ve Y mallarının tüketildiği varsayımı altında bütçe denklemi,
Diğer şartlar sabitken bir malın nispi fiyatının değişmesi
doğrultusunda söz konusu malın talebinde ortaya çıkan
değişiklik ikame etkisi, tüketicinin reel gelirinde ortaya çıkan değişiklik doğrultusunda söz konusu malın talebinde
ortaya çıkan değişiklik ise gelir etkisi olarak adlandırılır.
M = Px:X + Py:Y şeklinde gösterilir. Bütçe doğrusunun
eğimi ise bir maldan daha fazla tüketmenin alternatif maliyetini gösterir ve -
Px
Py
şeklinde gösterilir.
Talep eğrisi, normal mallarda her zaman negatif eğimlidir
çünkü fiyatlarda yaşanan düşmeye bağlı olarak tüketicinin
talep miktarı artar. Talep Kanunu’nun bir istisnası Giffen
mallardır. Giffen mallarda pozitif gelir etkisi negatif ikame
etkisinden baskın olduğu için fiyat ile talep edilen miktar
arasındaki ilişki doğru yönlüdür. Bu durum, Giffen mallarının talep eğrisinin pozitif eğimli olmasına neden olur.
Bu bilgiler doğrultusunda diğer değişkenler sabitken bir
tüketicinin aynı bütçe doğrusu üzerinde kalması koşuluyla
birim fiyatının 3 TL olduğu X malı ile 5 TL olduğu Y malının
satın alınması durumunda bütçe doğrusunun eğimi
Dolayısıyla bir malın pozitif gelir etkisinin negatif ikame
etkisinden büyük olmasının sonucu olarak talep eğrisinin
pozitif eğimli olmasını açıklayan görüş Giffen paradoksudur.
A B C D E
-
Px
Py
=-
3
= 0, 6 olur.
5
A B C D E
8
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
6.
20 17- K P S S /A B
9.
Bir firmanın başa baş noktası toplam hasılat (TR) ile toplam maliyetin (TC) eşit olduğu noktada (TR = TC) gerçekleşir.
Soruda verilenlere göre
Kısa dönem üretim modelinde kullanılan girdilerin tamamı
homojen nitelikte iken kullanılan girdilerin bir kısmı sabit
bir kısmı ise değişkendir.
Diğer değişkenler sabitken kısa dönemde değişken girdi miktarı devamlı olarak artarsa çıktı miktarı önce artan
hızla sonra azalan hızla artarken daha sonra da azalır.
Emeğin marjinal verimliliğinin belirli bir üretim düzeyinden
sonra azalmasına bağlı olarak kısa dönem üretim modelinde Azalan Verimler Yasası geçerlidir. Bundan dolayı
kısa dönemde ölçek getirisi söz konusu değildir. Çünkü
ölçeğe göre, getiri tüm girdilerin değişken olduğu uzun
dönemde ortaya çıkar.
Satış fiyatı (P) = 20 TL
Toplam sabit maliyet (TFC) = 900 TL
Toplam değişken maliyet (TVC) = 5Q
Toplam maliyet, toplam sabit maliyet ile toplam değişken
maliyetin toplamından oluşur. Toplam hasılat ise satış fiyatı ile miktarın çarpımından elde edilir. Buna göre firmanın başa baş noktasını TR ile TC denklemlerini birbirine
eşitleyerek buluruz.
A B C D E
TC = TFC + TVC
TC = 900 + 5Q
TR = P • Q
TR = 20 • Q
TR = TC
10.
20Q = 900 + 5Q
15Q = 900
Q = 60 olur.
A B C D E
TP2 - TP1
L2 - L1
ile elde edilir.
İş gücünün bir birim artırılması ile(örneğin 2 birim iş gücünden 3 birim iş gücüne çıkması ile) toplam ürün 60 birimden
150
birime
çıkıyorsa
marjinal
ürün,
150 - 60
= 90 birim olacaktır.
MP =
3- 2
ya yın cılık
Telafi edilmiş talep eğrisi sadece ikame etkisi dikkate
alınarak elde edilir yani gelir etkisi analize dâhil edilmez.
İkame etkisi her zaman negatif iken gelir etkisi malın niteliğine göre pozitif ya da negatif olabilir. Dolayısıyla telafi edilmiş talep eğrisi yalnızca ikame etkisini yansıtır.
Bundan dolayı da telafi edilmiş talep eğrisi daima negatif
eğimli çizilir.
MP =
A B C D E
ise m
7.
Marjinal ürün, iş gücünün bir birim artırılmasının toplam
ürüne yaptığı değişimdir. Diğer bir ifade ile ilave bir iş gücü
miktarının üretime yaptığı katkıdır. Marjinal ürünlerin toplamı toplam ürünü vermektedir.
Açıklamalardan da görüldüğü üzere telafi edilmiş talep
eğrisi ile ilgili olarak I ve II. öncüller doğru olacaktır.
11.
A B C D E
Bir mal için ödemeye razı olunan maksimum fiyat ile söz
konusu malın piyasa fiyatı arasındaki fark tüketici rantını
ifade eder.Tipik bir talep eğrisi üzerinde, eğrinin fiyat eksenini kestiği nokta ile arz ve talep eğrilerinin kesiştiği bölgedeki ortaya çıkan piyasa fiyatı arasındaki alanı gösterir.
P
S
P2
8.
İkame esneklik katsayısının sonsuz olduğu üretim fonksiyonu doğrusal üretim fonksiyonu ve bire eşit olduğu üretim fonksiyonu Cobb-Douglas üretim fonksiyonudur.
A
P0
P1
İkame esneklik katsayısının sıfır (k = 0) olduğu üretim
fonksiyonu ise Leontief üretim fonksiyonudur. Fonksiyon
sabit oranlı üretim fonksiyonu olarak da adlandırılır. Leontief üretim fonksiyonu, q = (K, L) = (aL, bK)min şeklinde
gösterilir ve L şeklindeki eş ürün eğrisini yansıtan uzun
dönem üretim fonksiyonudur. Aynı zamanda bu fonksiyonlarda ölçeğe göre getiri söz konusu değildir.
0
Q0
D
Q
Örneğin X malının piyasa fiyatı 30 TL iken bir tüketicinin
X malı için ödemeye razı olduğu maksimum fiyat 40 TL,
diğer bir tüketicinin 50 TL ise tüketici rantları sırasıyla 10
ve 20 TL olur.
A B C D E
A B C D E
9
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
12.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
Eksenlerde iyi ve kötü malın bulunduğu durumda çizilen
farksızlık eğrileri doyumsuzluk varsayımına uymazlar ve
bu nedenle pozitif eğimli çizilirler.
i
BP
A B C D E
Y
0
13.
Sermaye hareketliliğinin olmadığı bir durumda BP eğrisi
dik bir doğru şeklindedir. Marjinal ithalat eğilimi ise yüksektir.
İkame ve gelir esnekliklerinin ters yönlü işlediği negatif
eğimli talep eğrisine sahip mallar düşük mallardır ve bu
mallarda tüketici gelirinde gerçekleşen artış talebin sola
kaymasına neden olarak piyasa denge fiyatı ve miktarında düşüşe yol açar.
i
BP
0
Y1
A B C D E
Y
Görüldüğü üzere, BP eğrisinin gelir eksenine dik bir doğru
şeklinde olduğu bir durumda sermaye hareketliliği yoktur.
Q = min (aL, bK) şeklindeki üretim fonksiyonunu Leontief
tipi üretim fonksiyonudur ve tam tamamlayıcı girdiler için
söz konusudur. Bu fonksiyonda üretimde kullanılan girdi
oranları sabittir ve girdi ikame esneklik değeri sıfırdır.
ise m
A B C D E
A B C D E
ya yın cılık
14.
15.
BP eğrisi ödemeler bilançosunun dengede olduğunu gösteren faiz oranı ve reel gelir bileşimlerinin geometrik yeridir. BP eğrisinin eğimi, marjinal ithalat eğilimi ve sermaye
hareketliliğinin ülke içi faiz oranı ve ülke dışı faiz oranı arasındaki farka olan duyarlılığına bağlı olarak değişir.
16.
Sermaye hareketliliğinin tam olması durumunda BP eğrisi
yatay eksene paraleldir. Ülke içi faiz oranı, ülke dışı faiz
oranına eşittir ve marjinal ithalat eğilimi sıfırdır.
i
i*
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlar olarak tanımlanır ve bazı kriterlere göre çeşitleri vardır: Görünürlüğüne göre açık enflasyon, bastırılmış enflasyon,
şiddetine göre ılımlı enflasyon, yüksek enflasyon, hiperenflasyon, beklentilerine göre beklenmeyen enflasyon,
beklenen enflasyon. Kaynağına göre ise talep enflasyonu,
maliyet enflasyonu, fiyat enflasyon ve çekirdek enflasyon
olarak ayrılır.
Merkez bankasının etkileri haricindeki unsurların arındırıldığı enflasyon türü çekirdek enflasyondur. Çekirdek enflasyonun hesaplanmasında gıda ürünleri ve enerji fiyatları
hesaplamalara dâhil edilmez, dışsal olarak kabul edilir.
BP
A B C D E
0
Y
Sermaye hareketliliğinin düşük olduğu yani tam olmaması
durumunda BP eğrisi pozitif eğimlidir. Marjinal ithalat eğilimi ise yüksektir.
10
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
17.
20 17- K P S S /A B
19.
Bir değişkenin, karşılaştığı geçici şok etkisinin ortadan
kalkmasına rağmen tekrar eski seviyesine dönememesi
Histerezis etkisi olarak adlandırılır. Histerezis etkisi Yeni
Keynesyen Yaklaşımın kabul ettiği varsayımlarından biridir.
Gelir etkisi, tüketicinin nominal gelirinde bir değişme yokken yani sabitken mal fiyatında ortaya çıkan değişmelerin
reel geliri etkilemesidir.
Meltzer paradoksu, bir mala büyük bir ülkenin uyguladığı
tarife sonucunda o malın yurt dışında ve yurt içinde tarife
öncesine göre daha ucuz hâle gelmesidir.
Mali politika uygulamasında kamu harcamaları ve vergilerin birlikte arttırılması denk bütçe politikası olarak adlandırılır ve denk bütçe çarpanı harcama ve vergi çarpanlarının
toplamına eşittir. Vergilerin gelire bağlı alındığı dışa kapalı
bir ekonomide denk bütçe çarpanı,
1
K BB =
1 - c _1 - ti
K BB =
1 - c _1 - ti
1- c
+
-c
1 - c _1 - ti
olacaktır. Bu durumda
< 1koşulu geçerli olacağı için denge
gelir kamu harcamalarındaki artıştan daha az artacaktır.
Dışlama etkisi, kamu harcamalarında ortaya çıkan artışın,
faiz oranlarını yükselterek özel sektör yatırım harcamalarını azaltmasıdır.
A B C D E
Likidite tuzağı, faiz oranının düşebileceği en alt seviyeye düşmesi nedeniyle para arzını artırarak fon oranlarını
daha fazla düşürmenin mümkün olmamasıdır.
A B C D E
ya yın cılık
20.
Yeni Keynesyen Yaklaşım, Yeni Klasik Yaklaşım’a tepki
olarak ortaya çıkmıştır. Endüstrilerin çoğunda nominal
ücretler, ekonomideki değişmeler ile aynı hızla değişmezler. Bu durum ücretlerin ve fiyatların katılığı (yapışkanlığı)
şeklinde açıklanır. Ücretlerin ve fiyatların yapışkanlığının
nedenleri Yeni Keynesyen Yaklaşım’a göre şu şekilde
açıklanmıştır:
●
Ölçek ekonomileri
●
Toplam talep dışsallıkları
●
Fiyatların karışık ayarlanması
●
Koordinasyondaki yetersizlikler
●
Etkin Ücret Teorisi’nin varlığı
●
Uzun dönemli sözleşmeler
●
Zımni sözleşmeler
●
İçerdekiler-Dışardakiler Modeli
0
LRPC
uN
u
SRPC
Bir ekonomide enflasyon ve işsizlik arasındaki ilişkiyi
gösteren Phillips eğrisi üzerinde beklenen enflasyon sabittir. Kısa dönemde işsizlik ve enflasyon arasında ters
yönlü ilişki oluşması nedeni ile kısa dönem Phillips Eğrisi
(SRPC) negatif eğimli çizilirken uzun dönemde işsizlik ve
enflasyon arasındaki ilişkinin kapsamı nedeni ile uzun dönem Phillips Eğrisi (LRPC) doğal işsizlik oranı düzeyinde
düşey eksene paralel çizilir. Fiilî enflasyonda gerçekleşen
değişimler Phillips eğrisi üzerinde harekete neden olurken
doğal işsizlik oranının değişmesi Phillips eğrisini kaydırır.
ise m
18.
r
A B C D E
21.
A B C D E
Paranın dolaşım hızının sabit ve ekonominin tam istihdamda olduğunu savunan Klasik görüşte LM eğrisinin
eğimi sonsuzdur.
A B C D E
11
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
22.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
24.
Tüm sektörlerinsatın almak istediği reel GSYİH’ ye toplam planlanan harcama denir. Toplam planlanan harcama
fonksiyonu, dikey eksende planlanan harcamanın (AE) ve
yatay eksende reel millî gelirin gösterildiği grafikte pozitif
eğimli çizilir.
AE
Hükûmetin olduğu dışa açık bir ekonomide sızıntılar;
tasarruflar (S), devletin net gelirleri (T) ve ithalattan (M)
oluşurken enjeksiyonlar özel kesim yatırımları (I), kamu
harcamaları (G) ve ihracattan (X) oluşur.
Enjeksiyonlar ve sızıntılar eşit olduğunda mal piyasası
dengeye gelir. Buna göre,
AE
Enjeksiyonlar = Sızıntılar
I+G+X=S+T+M
A0
Bütçe dengesini bulabilme için denklem şu şekilde yazılabilir:
Y
0
S – I = G –T = X – M
S – I = Toplam tasarruflar
Vergilerin tam anlamıyla otonom olduğu yani marjinal vergi oranının sıfır olduğu bir durumda toplam harcama eğrisinin eğimini, marjinal tüketim eğilimi (c)belirler. Vergilerin
bir kısmının otonom ve bir kısmının gelire bağlı olduğu
durumda ise toplam harcama eğrisinin eğimini marjinal
tüketim eğilimi ve marjinal vergi oranı belirler.
G – T = Kamu dengesi
X – M = Dış ticaret dengesi
Soruda verilenleri denklemde yerine yazılırsa
800 – 175 = G – T= – 450
G – T = 1075 olarak bulunur.
Buna göre kapalı bir ekonomide marjinal tüketim eğilimi
(c) artarsa ve marjinal vergi haddi (t) azalırsa toplam harcama eğrisi dikleşir. Dolayısıyla yalnızca III. öncül doğrudur.
A B C D E
25.
ise m
ya yın cılık
A B C D E
23.
Bu bilgiler doğrultusunda zorunlu karşılık oranında, serbest rezerv oranında ve nakit tercih oranında yaşanan bir
azalış para çarpanını artıracaktır. Bu durumda doğru yanıt
öncüllerin tamamının yer aldığı E seçeneği olacaktır.
Klasik Yaklaşım’a göre ekonomi tam istihdamdadır ve bu
sebeple toplam arz eğrisi (AS) dik bir doğru şeklindedir
yani reel gelir, tam istihdam gelir düzeyine eşittir.
P
P2
Para çarpanı, parasal tabanda ortaya çıkan değişikliklerin
para arzı üzerine etkisini ölçer. Para çarpanının etkileyen
faktörler zorunlu karşılık oranı, nakit tercih oranı ve serbest rezerv oranıdır. Bu unsurlarda yaşanan artış, para
çarpanını azaltırken bu unsurlarda yaşanan azalış, para
çarpanını artırır.
A B C D E
AS
P1
AD
0
Y1
Y
26.
Grafikte de görüldüğü üzere genişletici maliye politikaları
ve genişletici para politikaları toplam talebi artırır ve toplam talep (AD) eğrisi sağa kayar. Klasik Yaklaşım’a göre,
toplam arz eğrisi dik bir doğru olduğundan toplam talep
eğrisi sağa kaydığında fiyatlar genel düzeyi artarken ancak reel hasıladüzeyi değişmez.
Para politikasının uygulanması sırasında merkez bankasınca kullanılan araçlara para politikası araçları adı verilir.
Para politikası araçları genel ve özel olmak üzere ikiye
ayrılır.
Genel para politikası araçları şunlardır:
A B C D E
●
Açık piyasa işlemleri
●
Reeskont politikası
●
Zorunlu rezerv politikası
Özel para politikası araçları şunlardır:
12
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
●
Farklılaştırılmış iskonto oranları
●
İthalat için depozito zorunluluğu
●
Disponibilite oranı
●
Tüketici kredilerinin kontrolü
20 17- K P S S /A B
30.
Seçeneklerde yer alan swap işlemi fon kullanıcılara çeşitli
piyasalarda uygun fonlar sağlayabilme olanağı yaratan
döviz kurları ve faiz oranları riskine karşı geliştirilen finansal bir tekniktir.
A B C D E
Teklif eğrisi, bir ülkenin başka bir ülkeden talep edeceği
bir birim ürün karşılığında, ülkenin kendi ürünündenteklif
edeceği miktarları gösterir. Teklif eğrisi söz konusu ülkeninhem arz eğrisini hem de talep eğrisini ifade eder. Eğri
orijinden çıkıp yurt içi maliyet doğrusu ile belli bir süre hareket edip daha sonra ondan ayrılıp kavisli bir görünüm
alır. Teklif eğrisinin konumu ise teknolojide yaşanan gelişmeler ve ülkelerin zevk ve tercihlerinindeğişmesi durumunda değişir. Dolayısıyla yurt içi fiyatlarda yaşanan değişiklikler teklif eğrisinin konumuna etki etmez.
A B C D E
27.
Para otoritesinin para basma yolu ile elde ettiği reel gelire
senyoraj adı verilir. Senyoraj aynı zamanda paranın değeri ile üretim maliyetleri arasındaki farkı ifade eder.
31.
Gümrük birliği; birliğe üye olan ülkeler arasındaki uluslararası ticarette tarifeler ve miktar kısıtlamalarının kaldırıldığı
birliğe üye olmayan ülkelere ise ortak bir tarifenin uygulanması olarak ifade edilir.
Para ikamesi, yüksek enflasyon ve ekonomide yaşanan
istikrarsızlıklar sonucunda ulusal para yerine yabancı paraların tercih edilmesidir.
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinde yaşanan sürekli artışlardır.
Gümrük birliğinin ekonomi üzerinde statik ve dinamik
etkileri vardır. Statik etkiler, ticaret yaratıcı etki ve ticaret
saptırıcı etkidir. Dinamik etkiler ise ölçek ekonomileri, dış
rekabetteki artışlar, teknolojik ilerleme, yatırımları özendirme ve kaynak hareketliliğidir.
Spekülasyon, şimdiki fiyat düzeyi ile gelecekteki fiyat düzeyine ilişkin yapılan tahminler arasındaki farklılıklardan
sağlanan getiridir.
28.
Merkez bankasının nakit ihtiyacı içinde olan bankalara
borç verebilir. Verdikleri krediye uygulanan faiz oranı ise
reeskont oranı olarak adlandırılır.
Reeskont oranlarında yaşanan değişikliklerin finansal
çevrelere uyarı görevi yapmasına anons etkisi adı verilir.
Reeskont oranında yaşanan değişikliklerin halka duyurulması, reeskont oranında yaşanan bir artışın finansal
çevrelere merkez bankasının kısa zamanda daha güçlü
araçları kullanacağına ilişkin uyarı görevini yapar. Çünkü
reeskont oranının yükseltilmesi halkın bekleyişlerinde değişikliklere yol açabilir.
32.
Yabancı sermaye hareketleri ödemeler bilançosunun Sermaye hesabında izlenirken bunlardan bağlanan faiz, kâr
gibi gelirler ödemeler bilançosunu Hizmetler hesabında
izlenir.
A B C D E
33.
A B C D E
29.
A B C D E
ya yın cılık
A B C D E
ise m
Arbitraj, iktisadi varlıkların çeşitli piyasalarda oluşan fiyat
farklılıklarından kâr sağlamak maksadı ile eş anlı olarak
alınıp satılmasıdır.
Gümrük Birliği Ekonomik Entegrasyon Teorisi içerisinde
yer alan iktisadi birleşme hareketlerinden biridir.
Verimlilik farklılıklarından yola çıkarak toprak rantını açıklayan Diferansiyel Rant Teorisi, David Ricardo’ya aittir.
Ricardo, toplam ürünün, kapitalistler, işçiler ve toprak
sahipleri arasındaki bölüşümünü açıklar ve sırasıyla kâr,
ücret ve rant geliri elde ederler. Buna göre toprak sahipleri, üründen topraktaki verimlilik farkı sayesinde rant elde
eder. Bu durum diferansiyel rant olarak adlandırılır. Diferansiyel rant diğer bir ifade ile toprağı işleme monopolünden ortaya çıkan bu ranttır.
Malthus Büyüme Modeli’nde azalan verimler kanunu
geçerlidir. Malthus’a göre doğum oranı kişi başına gelir
düzeyinden bağımsız olarak incelenir. Ölüm oranı dakişi
başına gelir düzeyi arttıkça azalır. Modelde doğum oranı
ile ölüm oranının eşit olduğu kişi başına gelir düzeyinde,
nüfus artış hızı sıfırdır. Nüfus artış hızının sıfır olduğu
bu noktada isegelir düzeyi istikrarlıdır. Kişi başına gelir
düzeyinde herhangi bir değişikliğe yol açmayan unsur
Malthus’a göre teknik birilerlemedir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda Malthus’a göre
ölüm oranı kişi başına gelir düzeyi arttıkça azalır yani kişi
başına gelir düzeyinden bağımsız değildir. Kişi başına
gelir düzeyinde bir değişikliğe yol açmayan unsur doğum
oranıdır.
A B C D E
A B C D E
13
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
34.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
Harrod Domar Büyüme Modeline göre fiilî büyüme hızı,
tasarruf oranı (s) ve sermaye - hasıla katsayısı (v) tarafından belirlenir. Fiilî büyüme hızı talep büyümesi olarak da
ifade edilir ve tasarruf oranının sermaye-hasıla katsayısı-
Sonuç olarak 1960-1980 Dönemi’nde kalkınma planları
hazırlanmasının nedenleri arasında ithal ikameci politikaların etkinsiz olması yer almaz çünkü ithal ikameci politikalar kalkınma planlarının uygulandığı dönemde uygulanmıştır.
s
na oranı ( v ) şeklinde hesaplanır.
Sorudaki verilenlere göre bir ekonomide sermaye hasıla
katsayısı 0,2 ve tasarruflar 15 birim ise
Fiilî büyüme hızı =
A B C D E
15
0, 2
38.
Fiilî büyüme hızı = 75
A B C D E
Kalkınmanın aşamalarına ilişkin olarak geliştirilen modeller Clark’ın Sektör Tezleri ve Rostowgil Büyüme Aşamaları Teorisi’dir.
A B C D E
36.
Solow Modeli’ne göre tasarruf haddindeki artışlar uzun
dönem durağan durum işçi başına hasıla düzeyini ve
sermaye stoğunu değiştiremeyecektir. Bu durum, Solow
Paradoksu olarak adlandırılır.
ya yın cılık
Clark’ın Sektör Tezleri ülkelerin üretimini üç bölgeye
ayrılarak incelemiştir. Modele göre üretimin aşamaları
sırasıyla birincil malların yer aldığı tarımsal üretimden,
ikincil malların yer aldığı imalat üretime ve daha sonra
da üçüncü malların yer aldığı hizmet üretimidir. Rostowgil
Büyüme Aşamaları Teorisi’nde ise kalkınmanın aşamaları
geleneksel toplum aşaması, kalkışa hazırlık aşaması, kalkış aşaması, olgunluk aşaması ve yoğun kitlesel tüketim
aşaması olarak incelenmiştir.
7 Eylül 1946 Devalüasyonunun Türkiye ekonomisi üzerindeki sonuçlardan bazıları şunlardır:
Türk lirasının döviz karşısındaki değeri düşmüştür.
●
Yurt içi fiyatlar yükselmiştir.
●
Ekonomideki dengesizlikler artmıştır.
●
Uluslararası mal değişimi oranı ülkemiz aleyhine olmuştur.
●
Sterlin fiyatı dünya piyasası düzeyi üzerine çıkmıştır.
●
Döviz ve altın stoku azalmıştır.
Görüldüğü üzere 1946 Devalüasyonu sonucunda yurt
içindeki fiyatlar düşmemiş aksine artmıştır.
A B C D E
39.
A B C D E
37.
●
ise m
35.
Savaş dönemi dolayısıyla 1940-1945 Dönemi’nde yüksek
enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin yüksek olmasına yani
enflasyonun artmasına neden olmuştur. Devlet bu durumda, ihracatı artırmak amacıyla Türk lirasının dolar karşısındaki değerinin düşürülmesine karar vermiş ve 7 Eylül
1946’da devalüasyon yapmıştır.
Türkiye 1950’li yıllarda yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin de etkisiyle 1960 yılından sonra ekonomi kalkınma
planları ile yönetilmiştir. 1960-980 yılları arasında ithal
ikameci politikalar uygulanmıştır.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Dünya Bankasının da
desteğini alarak özel sektörün tüketim malları üretmesi
amacıyla uygulanan ithal ikameci politikanın benimsenmesi için 1950 yılında kurulmuştur. Türkiye’nin ilk özel
yatırım ve kalkınma bankası olan Türkiye Sınai Kalkınma
Bankasının, özel kesim sanayi kuruluşlarını desteklemek,
yeni sanayi sektörü alanları yaratmak ve kredi imkanları
sağlamak gibi amaçları da vardır.
A B C D E
Türkiye ekonomisinde 1960-1980 Dönemi’nde kalkınma
planları hazırlanmasının nedenleri şu şekilde özetlenebilir:
●
Enflasyon oranlarının engellenemeyecek düzeyde
artması
●
Dış ticaret açıklarında artışların artması
●
Sermayenin yeterince kullanılamaması
●
Hazırlanan bu planlar ile ekonominin düzeleceğine
inanılması
●
Ekonomideki istikrarsızlıkların artması
40.
Türkiye’de Merkez Bankası kurulana kadar devletin bankacılığını yapma ve hazine işlemlerini yürütme görevi Osmanlı Bankasına verilmiştir.
A B C D E
14
Diğer sayfaya geçiniz.
M A L İY E
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
1.
4.
Toplumu oluşturan bireylerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek yeterliliğe sahip olmadığı düşüncesiyle hayatın her alanına müdahale hakkını kendinde gören devlet
anlayışı, Paternalistik devlet anlayışıdır. Bu anlayışa göre
halkın, her zaman korunup kollanacak, her ihtiyacını karşılayacak güçlü bir otoriteye yani devlete ihtiyacı vardır.
Çünkü bu anlayışta halk, toplumsal yaşamın getirdiği sorunlar ve problemleri kendi kendine çözümleme yeteneğine sahip değildir.
20 17- K P S S /A B
Kamu ekonomisini başarısızlığa uğratan etmenler şunlardır:
●
Politikada tam rekabetin geçerli olmaması
●
Politik dışsal ekonomiler
– Politikada patronaj ilişkileri
– Politik yandaşlık ve partizanlık
– Rant oluşturma ve rant dağıtma faaliyetleri
– Çıkar gruplarının rant kollama faaliyetleri
Dolayısıyla toplumun sağlığı ve refahı bakımından lüzum
teşkil ettiği hâlde yeterli bilgi ve eğitim düzeyi olmaması
nedeniyle talebin yetersiz kaldığı mallar olan erdemli (merit) mallar, devlet tarafından üretimi ve tüketimi zorunlu
kılınan mallardır.
– Dışsal ekonomiler, politik miyopluk
●
Politikada negatif ölçek ekonomiler
●
Politikada bütçe kaynaklarının coğrafi ve sektörel dağılımında dengesizlikler
– Lobicilik
A B C D E
– Hizmet kayırmacılığı
– Merkeziyetçilik
●
Kamusal güç ve yetki dağılımında adaletsizlik
– Devlet harcamalarında israf ve savurganlık
– Mali yanılma
Adalet, diplomasi, ulusal güvenlik gibi mal ve hizmetlerden oluşan tam kamusal (kolektif) mal ve hizmetlerin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
Faydaları bölünebilirlik özelliğine sahip değildir.
●
Ortak tüketim söz konusudur.
●
Fiyatlandırılamazlar, pazarlanamazlar.
●
Piyasa ekonomisinin üretimine bırakılmaz.
●
Tüketiminde rekabet yoktur.
●
Üretimi, siyasi süreçle belirlenir.
●
Gelir dağılımı üzerindeki etkisi nötrdür.
●
Faydaları toplumsaldır.
Ferdi taleplere cevap verdiğinin belirtildiği seçenek ise hatalıdır. Çünkü kolektif mal ve hizmetlerin faydası bireysel
değil, toplumsaldır.
Kayıt dışı ekonomi
A B C D E
5.
Topluma sunulan kamu harcamalarındaki artış ile birlikte
ekonomiye sunulan mal ve hizmetlerin miktar ve kalitesinde de artış yaşanıyorsa kamu harcamaları gerçekte artar.
Tersi durumda ise yani topluma sunulan kamu harcamalarındaki artışa karşın ekonomiye sunulan mal ve hizmetin miktar ve kalitesinde herhangi bir artış görülmüyorsa
kamu harcamaları görünüşte artar.
Kamu harcamalarının görünüşte artış nedenleri şunlardır:
A B C D E
3.
Bütçe açıkları
●
Ücret ve fiyatların yapışkanlığı ise piyasa sektörünü başarısızlığa uğratan faktörler arasında yer almaktadır.
ya yın cılık
●
ise m
2.
●
Adam Smith’in temellerini attığı Klasik İktisadi Yaklaşım’a
göre piyasada görünmez el vardır ve bu vasıta ile ekonomi kendiliğinden dengeye gelir. Jandarma devlet anlayışının hakim olduğu Klasik Yaklaşım’da bütçenin denk olması esastır. Borçlanmayı olağanüstü gelir olarak kabul eden
Klasiklerde, tarafsız maliye anlayışı hâkimdir. Devletin
ekonomiye müdahalesine karşı çıkan Klasik Yaklaşım’a
göre devletin görevi, temel faaliyetlerle sınırlandırılmalıdır.
Söz konusu temel faaliyetler ise adalet, diplomasi, ulusal
güvenlik hizmetleridir.
●
Ayni ekonomiden parasal ekonomiye geçilmesi
●
Fiyatlar genel seviyesinin yükselmesi (para değerinin
düşmesi)
●
Bütçe usullerinin değişmesi (safi usulden gayrisafi
usule geçilmesi)
●
Ülke sınırlarının genişlemesi
●
Kamulaştırma ve devletleştirme
●
Millîleştirme
Kamu harcamalarının gerçekte artış nedenleri ise şunlardır:
A B C D E
●
Askerî sebepler (savaş ve savunma harcamaları vb.)
●
Sosyal nedenler
●
İktisadi nedenler (ekonomik krizler, buhran vb.)
●
Siyasi sebepler
●
Teknolojik sebepler
A B C D E
15
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
6.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
9.
A. Wagner’in kamu harcamaları artış kanunu fikri ile artışların süreklilik taşıdığını kabul eden Henry Carter Adams’a
göre artışın sebepleri ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Adams’a göre, kamu harcamalarının artması sonucunu doğuran ekonomik, siyasi ya da askeri faktörler, her
ülke için farklıdır.
Wagner, kamu harcamaları artışını sosyal ilerlemenin sonucu olarak devlet faaliyetlerindeki büyüme zorunluluğuna bağlarken Adams, harcamalardaki artışı, uluslararası
ilişkilerdeki gerginlikten doğmakta olduğunu dolayısıyla
savaş ve savunma harcamalarından ileri geldiğini savunmuştur. Savunma harcamaları için gerekli olan finansmanı, yüklü borçlanmalar ile giderilebileceğini ifade eden
Adams’a göre, kamu gelirlerindeki artışların, kamu harcamaları üzerinde bir etkisi yoktur.
Kamu giderlerinin genel özellikleri şu şekildedir:
●
Toplumsal ihtiyaçların karşılanabilmesi için katlanılması gereken nakdi masraflardır. Kamu giderleri
kısaca, kamu hizmetlerinin sunulması için yapılan
giderlerdir.
●
Kamu giderlerinde, özel fayda ve kâr amacı olmayıp
amaç toplumsal faydadır.
●
Kamu harcamaları kanunla yapılır (bütçe kanunu).
●
Üst sınırı millî gelirdir ve millî geliri aşamaz.
●
Kamu harcamaları sürekli artış eğilimindedir.
●
Klasik anlayışa göre, kamu harcamaları ekonomiye
müdahale aracıdır. Onlara göre kamu harcamaları
devletin tüketim yapması demektir ve devlet millî geliri tüketerek topluma düşen payı azaltmakta ve refah
seviyesini düşürmektedir. Kısaca kamu harcamaları millî geliri azaltmaktadır. Bu nedenlerden dolayı
klasik anlayışa göre kamu harcamaları kısılmalıdır.
Klasik maliye anlayışına göre, kamu harcamaları verimsizdir ve sadece kurumsal (idari) sınıflandırmaya
esastır.
●
Modern maliye anlayışına göre, kamu harcamaları talep yaratıcı özelliğe sahiptir ve fonksiyonel (işlevsel)
sınıflandırmada yapılmalıdır.
●
Neo Klasik anlayışa göre, kamu harcamaları verimsiz,
enflasyonist etkilere sahip olduğu için azaltılmalıdır.
Barone’ye göre, vergilerin siyasal fiyat olup piyasa fiyatına konu olamamalarının sebebi, marjinal faydanın kolektif
(kamusal) ihtiyaçların belirlenmesinde kullanılamayacak
olmasıdır. Barone’ye göre tam kamusal mal ve hizmetler
vergilerle yani siyasi (politik) fiyatla, yarı kamusal mal ve
hizmetler ise harçlarla yani yarı politik fiyatla karşılanır.
Barone gelirin marjinal faydası üzerine kurulmuş bütün
vergi teorilerini yetersiz ve keyfi olarak nitelemiştir. Vergi
sistemi açık ve öngörülebilir olmalıdır ve objektif olarak
incelenmesi mümkün olmayan bireyin ruh hâli üzerine de
dayandırılmamalıdır. Dolayısıyla vergiler siyasal olup piyasa fiyatı niteliğinde değildir.
A B C D E
ise m
7.
ya yın cılık
A B C D E
A B C D E
8.
Dar anlamda kamu kesimi, merkezî yönetim kuruluşları
ile yerel idare kuruluşlarının harcamalarının toplamından
oluşmaktadır. Merkezi yönetim kapsamında; genel bütçeli
idareler, özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici
kurumların bütçeleri yer almaktadır. İl özel idareleri, belediyeler ve köyler ise yerel yönetim birimleridir.
10.
Seçeneklerde yer alan Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü genel bütçeli idareler arasında,
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu düzenleyici ve denetleyici
idareler arasında yer almaktadır.
Colin Clark, kamu harcamalarının seviyesinin millî gelirin %25’i kadar olması gerektiğini savunur. Clark’a göre,
kamu harcamalarının millî gelire oranı %25’i aştığında
aşan kısım vergilerle finanse edilirse işçilerin çalışma
istekleri azalmakta, işletmelerin maliyetten tasarruf etme
istekleri kırılmakta ve millî gelir gerilemektedir. Kısacası
kamunun millî gelirden daha fazla pay alması hâlinde özel
sektörün çalışma, yatırım ve tasarruf istekleri kırılmakta
ve millî gelir azalmaktadır.
A B C D E
Kamu iktisadi teşebbüsleri ise geniş anlamda kamu harcaması kapsamında yer almaktadır.
A B C D E
16
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
11.
20 17- K P S S /A B
14.
Mali anestezi, vergi mükelleflerinin ödemiş oldukları verginin farkına varılmadan ödenmesidir. Bu sebeple mali
anestezi etkisi yüksek vergilerde verginin yatırım, tüketim
ve tasarruf gibi iktisadi davranışlar daha az etkilenir. Mali
anestezi etkisi genel olarak harcama vergilerinde yüksektir.
Harcama vergilerindeki artış tüketimi kısmak yerine artırıyorsa ekonomide enflasyonist eğilim artacaktır. Harcama
vergilerindeki artış dar gelirli kişilerin tüketimini kısıp yüksek gelirli kişileri etkilemiyorsa sosyal adalet zedelenecek,
gelir dağılımı bozulacaktır.
Harcama üzerinden alınan vergiler ise şunlardır:
●
Katma Değer Vergisi
●
Damga Vergisi
●
Özel Tüketim Vergisi
●
Gümrük Vergisi
●
Şans Oyunları vergisi
●
Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi
●
Özel İletişim Vergisi
●
Harçlar
●
Belediye Vergileri
Harcama üzerinden alınan vergiler; üretilen, satılan veya
tüketilen mal ve hizmetler üzerine konulan vergiler olup
dolaylı vergi niteliğindedir. Harcama vergileri mal ve hizmetlerin fiyatı içine gizlenebildiğinden bireylerin psikolojisine uygun vergi tipleridir.
A B C D E
Seçeneklerde yer alan veraset ve intikal vergisi ise servet
veya servet transferi üzerinden alınan vergiler içinde yer
almaktadır.
Kişisel vergi yükü, objektif vergi yükü ve subjektif vergi
yükü olmak üzere iki türlüdür. Subjektif vergi yükü, bireyin
ödediği vergi nedeniyle oluşan yükün kendisinde yarattığı
psikolojik hissiyattır. Ancak subjektif vergi yükünün hesaplanabilmesi mümkün değildir.
Objektif vergi yükü ise kişinin belirli bir dönem için ödemiş
olduğu vergilerin tamamı ile elde ettiği gelir arasındaki
nispi ilişkidir.
ise m
12.
ya yın cılık
A B C D E
A B C D E
13.
15.
Vergi Usul Kanunu’na göre vergi mükellefi, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden (düşen)
gerçek veya tüzel kişidir. Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap
olan kişidir. Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan her
gerçek kişi ile tüzel kişilere bir vergi numarası verilir. Bu
hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye ve vergi numarasının kamu kurum ve kuruluşları ile
gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak işlemlerle ilgili kayıtlarda ve düzenlenecek belgelerde kullanılması mecburiyetini
getirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart
değildir. Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş
bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz. Dolayısıyla küçükler, kısıtlılar, mümeyyiz olmayanlar
da ödeme güçleri mevcutsa vergi mükellefi olabilirler. Zira
vergi mükellefiyetinin kaynağı, ödeme gücüdür.
Vergilerin tüketim (harcamalar) üzerinden alınmasını savunan maliyeci Kaldor’dur. Tasarrufların vergiye tabi tutulmasına karşı çıkan Kaldor’a göre, gelir yerine elde edilen
gelirin tüketime kayan kısımından vergileme yapılmalıdır.
Çünkü tasarruflar, bireylerin ulusal servete kattıkları değerdir. Kaldor’u bu düşünceye iten sebep ise tüketimi
fazla olan bireylerin, ödeme güçlerinin yüksek olduğu kanaatidir.
Tüzel kişiliğin olmaması kurumlar vergisi mükellefiyetine
engel teşkil etmez. Örneğin iş ortaklıklarının tüzel kişiliği
bulunmamakta ancak kurumlar vergisi mükellefidir.
Negatif dışsallıkları olan malların daha yüksek oranda
vergilendirilmesi Pigou tipi vergileme, boş zamanın tamamlayıcısı olan malın vergilendirilmesi Corlett-Hague
tipi vergileme, talep esnekliği düşük olan malın daha
yüksek oranda vergilendirilmesi ve talep esnekliği yüksek olan malın daha düşük vergilendirilmesi Ramsey tipi
vergileme, uluslararası döviz hareketleri üzerine yapılan
vergileme ise Tobin vergisidir.
Mükellefiyet şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan biri olup
sözleşme ile üçüncü kişilere devredilmesi mümkün değildir. Ancak firmalar açısından müşterek bir şekilde gerçekleştirilebilir.
A B C D E
A B C D E
17
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
16.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
19.
Matrah belirleme usulleri şu şekilde sıralanabilir:
●
Beyan Usulü: Mükellefin kendisinin kanunda belirtilen şekil ve esaslara göre matrahını vergi idaresine
bildirmesidir.
●
Basit Usul: Hesap dönemi içerisinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki farka göre matrahın hesaplanmasıdır. Hesaplama gelir ve giderleri gösteren
belgelere göre yapılır.
●
Karineler Usulü: Mükellefe ait dış belirtilere göre
belirlenir. (kapı-pencere sayısı, sahip olunan hayvan
sayısı vb.)
●
İdarece Takdir Usulü: Vergi idaresi tarafından matrahın tespit edilmesidir. Matrahın tespitine ilişkin güçlüklerin var olması durumunda idarenin takdir yetkisini kullanmasıdır. İdare takdir komisyonları kanalı ile
veya dış belirtilere göre hesaplama yapabilir.
●
Götürü Usul: Matrahın idare tarafından belirlenmesidir. Ancak idarenin takdir usulü ve karine usulü
gibi mükelleflerin matrahını tek tek değil, mükellefleri
gruplara ayrıştırarak matrahları belirlemesidir
A B C D E
20.
A B C D E
Musgrave tarafından ileri sürülen mali kaldıraç, maliye politikasının yarattığı cari mali etkinin ölçümüne yönelik bir
araç olup şu şekilde formülize edilir:
MK = (ΔG – ΔT):k
Formülde ΔG kamu harcamalarındaki değişimi, ΔT vergilerdeki değişimi, “k” ise çarpan değerini ifade eder.
ΔT = 370 – 130 = 240
Otomatik amortisman, borcun enflasyon sebebiyle aşınmasıdır.
Monetizasyon, borcun para basma suretiyle ödenmesi
işlemidir.
Konversiyon ise yüksek devlet borçlanma senetlerinin,
düşük borçlanma senetleri ile değiştirilmesi işlemidir.
ise m
Sorudaki değerleri yerine koyduğumuzda
MK = (360 – 240):3
MK = 360 milyar TL olur.
Devletin durumunun iyi olduğu zamanlarda sermaye piyasasından kendi tahvillerini alması işlemine raçhat adı
verilmektedir. Bir diğer ifadeyle hazinenin durumu iyiyse
ve bütçe fazlası varsa devlet, piyasadan kendi tahvillerini
geri satın almaktadır.
İhtiyari amortisman, devletin vadesi gelmeyen borçlarını
ödemesi işlemidir.
ya yın cılık
17.
İki yanlı yardımlar kapsamında değerlendirilen program
kredileri, kalkınma kredileri içersinde yer almakta olup
bütçe açıklarını finanse etmek, ham madde ya da yarı
mamul gibi malların ithalatını finanse etmek veya ithalat
aşamasında meydana gelen aksaklıkları gidermek amacıyla alınır. Özellikle üretim kapasitesinin temel taşı olan
ithalatın finansmanı amacıyla kullanılan program kredileri,
dış borçlanma araçlarından biridir. IMF’den sağlanan krediler, program kredisi niteliğindedir.
A B C D E
A B C D E
18.
Devlet bulunduğu zor durumdan kurtulmak ve borçlanmayı kolaylaştırmak amacıyla devlet iç borçlanma senetlerini
elinde bulunduran tasarruf sahiplerine faiz getiri yanında
bazı çıkarlar da sağlamaktadır. Birincil çıkarlar olarak adlandırılan ve faizi dolaylı yoldan artıran uygulamalar şunlardır:
●
Başabaştan ihraç, tahvillerin üzerinde yazılı bedel
üzerinden ihraç edilmesi olup basit usulde ihraç olarak da adlandırılır.
●
Başabaşın altında ihraç, devlet tahvillerinin nominal
değer altından satışa sunulması biçiminde gerçekleştirilen ihraçtır.
●
İkramiyeli (Piyangolu) ihraç, kura usulü ile belirlenen
tahvil sahiplerinden bazılarına reel fazi oranını yükseltme suretiyle gerçekleştirilen ihraçtır.
●
Primli ihraç, tahvil sahiplerinin tamamına tahvillerin
geri ödenme zamanında nominal değerlerine ek olarak belirli bir prim ile ödenmesi suretiyle gerçekleştirilen ihraçtır.
21.
Borçlanma bütçe kanununda verilen yetkilere dayanılarak
yapılmakta ve borçlanma ile ilgili herhangi bir sınırlama
getirilmemektedir. Uzun vadeli borçlanmalar için ayrı bir
kanun çıkarılabilir. KİT’lerin iç ve dış kaynaklardan borçlanması Hazine kefaleti verilmesine bağlı olarak yapılmakta, yerel yönetimlerin iç borçlanması İller Bankasından, dış borçlanması ise Hazine kefaleti ile yapılmaktadır.
Devlet borçlanması, bilimsel anlamda ilk olarak Charles
Davenmant (1710) ve David Hume (1752) tarafından incelenmiştir. Borçlanma, kamunun gelir ihtiyacını karşılamak üzere yapılır. Dar anlamda sadece merkezî devletin,
geniş anlamda ise yerel yönetimlerin yaptığı borçlanmaları da kapsar. Kısacası, gelir ihtiyacı nedeni ile bugün
ihtiyaç duyulan fonun borçlanılması yani gelecekte tahsil
edilecek vergilerin bugün borçlanarak temin edilmesidir.
A B C D E
A B C D E
18
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
22.
20 17- K P S S /A B
25.
Konsolidasyon, kısa süreli borçların uzun süreli ya da
süresiz borç hâline getirilmesidir. Bu işlemde, süresi dolmuş devlet tahvilleri daha uzun süreli tahvillerle değiştirilir.
Konsolidasyona başvuru nedenleri kısaca şöyledir:
●
Süresi gelen borçların ödenmesinde sıkıntı yaşanması
●
Kısa vadeli borçların itfasının piyasada yaratacağı
olumsuz etkiler (özellikle enflasyonist dönemlerde)
●
Kısa vadeli borç artışının borcun çevrilebilirliğini zorlaması
●
Uzun vadeli borçlanma koşullarının, kısa vadeli borçlanmaya kıyasla daha uygun hâle gelmesi
Devlet ekonomide enflasyonist sürecin yaşanması hâlinde kısa vadeli borçları, uzun vadeli hâle getirerek yani
borcu vadesinde ödemeyerek ekonomide parasallaşmayı
engeller. Dolayısıyla deflasyonist süreçte bu uygulama
yapılmaz.
Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile
devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili devlet ve hükümet icapları için kullanılmak üzere Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık bütçelerine konulan ödenektir. Kanunlarla verilen
görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer
kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir. Örtülü ödenek, bu amaçlar dışında ve Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın ve ailelerinin kişisel harcamaları ile
siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında
kullanılamaz. İlgili yılda bu amaçla tahsis edilen ödenekler toplamı, genel bütçe başlangıç ödenekleri toplamının
binde beşini geçemez. Başbakanlık ve diğer ilgili idare
bütçelerinde yer alan örtülü ödeneklerin kullanılma yeri,
giderin kimin tarafından yapılacağı, hesapların tutulma ve
kapatılma yöntemi, gideri yapanın değişmesi hâlinde yeni
yetkiliye hangi belgelerin aktarılacağı Başbakan tarafından belirlenir. Örtülü ödeneklere ilişkin giderler Başbakan,
Maliye Bakanı ve ilgili bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına göre gerçekleştirilir ve ödenir.
●
Bütçelerin hazırlanması ve uygulanmasında, makroekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir kalkınmayı
sağlamak esastır.
●
Kamu idarelerine bütçeyle verilen harcama yetkisi,
kanunlarla düzenlenen görev ve hizmetlerin yerine
getirilmesi amacıyla kullanılır.
●
Bütçeler kalkınma planı ve programlarda yer alan politika, hedef ve önceliklere uygun şekilde, idarelerin
stratejik planları ile performans ölçütlerine ve faydamaliyet analizine göre hazırlanır, uygulanır ve kontrol
edilir.
●
Bütçeler, stratejik planlar dikkate alınarak izleyen iki
yılın bütçe tahminleriyle birlikte görüşülür ve değerlendirilir. (D seçeneği hatalıdır.)
●
Bütçe, kamu mali işlemlerinin kapsamlı ve saydam bir
şekilde görünmesini sağlar.
●
Tüm gelir ve giderler gayri safi olarak bütçelerde gösterilir.
●
Belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesi
esastır.
●
Bütçelerde gelir ve gider denkliğinin sağlanması
esastır.
●
Bütçeler, ait olduğu yıl başlamadan önce Türkiye Büyük Millet Meclisi veya yetkili organlarca kabul edilmedikçe veya onaylanmadıkça uygulanamaz.
●
Bütçelerde, bütçeyi ilgilendirmeyen hususlara yer verilmez.
●
Bütçeler kurumsal, işlevsel ve ekonomik sonuçların
görülmesini sağlayacak şekilde Maliye Bakanlığınca
uluslararası standartlara uygun olarak belirlenen bir
sınıflandırmaya tabi tutularak hazırlanır ve uygulanır.
●
Bütçe gelir ve gider tahminleri ile uygulama sonuçlarının raporlanmasında açıklık, doğruluk ve mali saydamlık esas alınır.
●
Kamu idarelerinin tüm gelir ve giderleri bütçelerinde
gösterilir.
●
Kamu hizmetleri, bütçelere konulacak ödeneklerle,
mevzuatla belirlenmiş yöntem, ilke ve amaçlara uygun olarak gerçekleştirilir.
●
Bütçelerde, ödenekler belirli amaçları gerçekleştirmek üzere tahsis edilir.
ise m
23.
ya yın cılık
A B C D E
Bütçelerin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünde
aşağıdaki ilkelere uyulur:
A B C D E
24.
A B C D E
Türkiye Büyük Millet Meclisi, merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının metnini maddeler, gider ve gelir cetvellerini kamu idareleri itibarıyla görüşür ve bölümler hâlinde oylar. Merkezî yönetim bütçe kanunu malî yıl başından önce
Resmî Gazetede yayımlanır. Kamu yatırım programı,
merkezî yönetim bütçe kanununa uygun olarak Kalkınma
Bakanlığı tarafından hazırlanır ve anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde Bakanlar
Kurulu kararıyla Resmî Gazete’de yayımlanır.
A B C D E
19
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
Ödeme emri belgesine bağlandığı hâlde ödenemeyen
tutarlar, bütçeye gider yazılarak emanet hesaplarına alınır ve buradan ödenir. Ancak malın alındığı veya hizmetin yapıldığı malî yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar
talep edilmeyen emanet hesaplarındaki tutarlar bütçeye
gelir kaydedilir. Gelir kaydedilen tutarlar, mahkeme kararı
üzerine ödenir. Kamu idarelerinin nakit mevcudunun tüm
ödemeleri karşılayamaması hâlinde giderler, muhasebe
kayıtlarına alınma sırasına göre ödenir. Ancak sırasıyla
kanunları gereğince diğer kamu idarelerine ödenmesi gereken vergi, resim, harç, prim, fon kesintisi, pay ve benzeri
tutarlara, tarifeye bağlı ödemelere, ilama bağlı borçlara,
ödenmemesi hâlinde gecikme cezası veya faiz gibi ek yük
getirecek borçlara ve ödenmesi talep edilen emanet hesaplarındaki tutarlara öncelik verilir.
A B C D E
27.
Kamu idarelerinin yıllık iç denetim programı üst yöneticinin önerileri de dikkate alınarak iç denetçiler tarafından
hazırlanır ve üst yönetici tarafından onaylanır. İç denetçi,
aşağıda belirtilen görevleri yerine getirir:
●
Nesnel risk analizlerine dayanarak kamu idarelerinin
yönetim ve kontrol yapılarını değerlendirmek
●
Kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılması
bakımından incelemeler yapmak ve önerilerde bulunmak
●
Harcama sonrasında yasal uygunluk denetimi yapmak
●
İdarenin harcamalarının, malî işlemlere ilişkin karar
ve tasarruflarının, amaç ve politikalara, kalkınma planına, programlara, stratejik planlara ve performans
programlarına uygunluğunu denetlemek ve değerlendirmek
●
Genel bütçe kapsamı dışında kalan idarelerde muhasebe
hizmetlerini yürütmek ise mali hizmetler biriminin görevleri
arasında yer almaktadır.
A B C D E
28.
29.
Denetim sonuçları çerçevesinde iyileştirmelere yönelik önerilerde bulunmak
●
Denetim sırasında veya denetim sonuçlarına göre
soruşturma açılmasını gerektirecek bir duruma rastlandığında ilgili idarenin en üst amirine bildirmek
Otomatik stabilizatör, dışarıdan herhangi bir müdahaleye
gerek duyulmaksızın ekonomik sistemin içindeki bazı vasıtaların kendiliğinden harekete geçerek iktisadi hayatta
gözlemlenen aksaklıkları ve düzensizlikleri azaltmaya ya
da iktisadi hayatı dengelemeye yarayan araçlardır.
Vergiler içinde otomatik stabilizatörlük gücü yani gelir esnekliği en fazla olan vergi türü kişisel gelir vergisidir. En
düşük esnekliğe sahip olan vergi türü ise servet vergileridir. Seçeneklerde yer alan veraset ve intikal vergisi de
servet vergisidir.
A B C D E
30.
Enflasyon, fiyatlar genel seviyesinde yaşanan sürekli artışlar anlamına gelmekte olup bu dönemlerde toplam talep toplam arzı aştığından talep şişkinliği yaşanmaktadır.
Enflasyonist dönemlerde hükümetin amacı toplam talebi
azaltmaktır. Dolayısıyla hükûmet ya kamu harcamalarını
azaltmak suretiyle ya vergi oranlarını artırmak suretiyle ya
da kişi ya da firmalardan yapılacak borçlanma ile toplam
talebi düşürecektir.
Enflasyonun sebep olduğu sonuçlar şunlardır:
Mali yönetim ve kontrol süreçlerinin sistem denetimini
yapmak ve bu konularda önerilerde bulunmak
●
Sıfır Tabanlı Bütçeleme Sisteminde, her yılın işlemleri
kendi bünyesi içinde yargılanmakta olup geçmiş yılların politikalarına ya hiç önem verilmemekte veya çok az
bağlantı kurulmaktadır. Bir başka deyişle tüm faaliyet
ve harcamaların temel gerekçesinin yeniden ve baştan
belirlendiği, bütçedeki her harcama kaleminin değerlendirmesinin yapıldığı bir bütçe sistemidir. Hiçbir harcama
kalemi bütçede otomatik olarak yer almamakta ve her bir
harcama kalemi diğer harcamalar ışığında yeniden gözden geçirilmektedir.
A B C D E
ya yın cılık
İlgili olduğu mali yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde
alacaklıları tarafından geçerli bir mazerete dayanmaksızın, yazılı talep edilmediğinden veya belgeleri verilmediğinden dolayı ödenemeyen borçlar zaman aşımına
uğrayarak kamu idareleri lehine düşer. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde, bir taahhüde ve harcama
talimatına dayanmayan giderlere ilişkin olup Maliye Bakanlığınca belirlenecek ekonomik kodlardan yapılan ve
bütçede ödeneği öngörülmüş olmakla birlikte oluştuğu
yer ve zamanda ödeneği bulunmayan giderler; dayanağını oluşturan harcama belgeleri de eklenmek suretiyle
usulüne göre gerçekleştirilerek ilgili hesaplara alınır ve
ödeneğinin gelmesini müteakip ödenir. Bu tutarlara ilişkin
ödenek gönderme belgeleri, en geç mali yılın sonuna kadar muhasebe birimine gönderilerek muhasebeleştirme
işlemleri tamamlanır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin
usül ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
İç denetçi bu görevlerini, İç Denetim Koordinasyon Kurulu
tarafından belirlenen ve uluslararası kabul görmüş kontrol
ve denetim standartlarına uygun şekilde yerine getirir.
ise m
26.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
●
Kaynak dağılımı bozulur.
●
Kamu gelirleri, reel olarak azalır.
●
Kamu harcamaları görünüşte artar.
●
Paranın satın alma gücü azalır.
●
Gelir dağılımı bozulur.
●
Üretim yapmak cazibesini yitirir.
●
Refah düzeyi azalır.
●
Kişilerin tasarruf eğilimleri azalır.
A B C D E
20
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
31.
20 17- K P S S /A B
Kamu kesiminin; ekonomik istikrar (fiyat istikrarı ve tam
istihdam), ekonomik büyüme ve bölüşümde adaleti sağlama maksadıyla mali araçları kullanarak oluşturdukları
politikalara maliye politikası adı verilir. Söz konusu mali
araçlar; kamu gelirleri, kamu harcamaları, bütçe ve borçlanmadır. Hükûmetin ekonomik etkilerini, iktisat politikasının amaçlarına uygun olarak yönlendirme işlevi olan
maliye politikası, mali araçlar yoluyla iktisat politikası
amaçlarına ulaşma çabasıdır.
●
Ekonomik İstikrarı Sağlamak: Bir ekonomide ekonomik istikrarın sağlanabilmesinin iki temel dengeye
bağlıdır. Bunlar; fiyatların aşağı ve yukarı dalgalanmamasını ifade eden fiyat istikrarı ile ekonomide işsizliğin olmamasını ifade eden tam istihdamdır. (Tam
istihdam dar anlamda işsizliğin olmamasını, geniş anlamda ise tüm üretim faktörlerinin kullanılmasını ifade
etmektedir.)
A B C D E
Para politikası ise Merkez Bankasının munzam (zorunlu)
karşılık oranları, reeskont oranları ve açık piyasa işlemleri
yoluyla para arzını daraltması ya da genişletmesi yönünde uyguladığı politikalardır.
A B C D E
Sabit kur politikasının uygulandığı dışa açık bir ekonomide
●
34.
Genişletici para politikası ile para arzı artar. Artan
para arzı, faizlerin düşmesine ve yurt içi sermayenin
yurt dışına kaymasına neden olur. Bu sebeple para
arzı tekrar daralır. Sonuç olarak başlangıç seviyeye
dönülür. Ayrıca yurt içi fiyatlar arttığından ithalat ucuzlar ve ihracat pahalılaşır. Bu durum da yurt içi talebi,
yurt dışına kaydırarak daraltıcı etki yaratır. Bu sebeple para politikası etkin değildir.
Genişletici maliye politikası ile kamu harcamaları artar. Artan harcamalar, işlem güdüsüyle para talebini
de artırır. Bu sebeple faizler yükseldiğinden yabancı
sermaye ülke içine girer. Sermaye girişine pararlele olarak ekonomide artan döviz nedeniyle Merkez
Bankası, döviz alımı yapar. Döviz alımı yapıldığından
ekonomide yerli para arzı artar. Para arzı arttığından
faizler düşer ve yatırımlar artar. Sonuç olarak ekonomide genişletici etki meydana geldiğinden maliye
politikası etkindir.
ya yın cılık
●
ise m
32.
Post Keynesyen ekolün savunucuları, ekonomik büyüme,
gelir dağılımı ve fiyatlama üzerinde durmuşlardır. Ekonomik büyüme ve gelir dağılımını ilişkilendirerek ve bu iki
kavramın temel belirleyicisinin yatırım oranı olduğunu ileri
sürmüşlerdir. Piyasada karlılık oranlarının (mark-up), yani
fiyatlamanın yatırımı belirleyen etken olarak görmüşlerdir.
IS-LM analizleri yapmışlardır.
●
Geçmiş ekonomik deneyimleri dikkate almışlar, geleceğin belirsiz olduğunu ileri sürmüşlerdir.
●
Ücretler ve fiyatlar aşağı doğru esnek değildir ve ekonomide yapısal işsizlik vardır.
●
Ücretler sendikalar ile işverenler arasında belirlendiğinden fiyatlar ise oligopolistik piyasa yapısından
dolayı esnek değildir, bu da ekonomik istikrarsızlığa
neden olmaktadır.
●
Maliye ve para politikaları birlikte kullanılmalıdır. Ancak maliye politikası daha etkindir.
A B C D E
A B C D E
33.
Maliye politikasının amaçları şunlardır:
●
●
●
İktisadi Büyüme ve Kalkınmayı Sağlamak: Büyüme,
ekonominin belirli bir millî gelirindeki reel gelişimi diğer bir deyişle üretilen ürün miktarındaki artışı ifade
ederken kalkınma belirli bir dönemde ülkede ekonomik ve sosyal her anlamda ilerleme ve gelişmeyi kapsayan bir ifadedir.
35.
Gelir Dağılımında Adaleti Sağlamak: Devlet ekonomiden vergi vb. gelirler toplamakta, daha sonra bu
gelirleri kamu hizmetlerini gerçekleştirmek için harcamaktadır. Burada toplanan gelirlerin harcama olarak
ekonomiye yeniden katılmasına gelirin yeniden dağılımı denilmektedir.
Özel usulsüzlük suçları genel olarak fatura, fiş, serbest
meslek makbuzu gibi belgelerin verilmemesi veya alınmaması ile ilgilidir. Ayrıca günü gününe defter kaydı, vergi
levhası asılması gibi başka bazı şekli ödevlere uymama
fiilleri de özel usulsüzlük suçu kapsamına alınmıştır. Özel
usulsüzlük suçları yakın tehlike suçu olarak adlandırılmaktadır.
Özel usulsüzlük suçlarının önemli kısmı, vergi mükelleflerinin belge bulundurmama, verme, alma yükümlülüğüne
uymaması durumlarında cezalandırılmaktadır.
Kaynak Dağılımında Etkinliği Sağlamak: Bir ekonomide kaynaklar kıt ihtiyaçlar sonsuzdur. Kıt olan kaynakların hem kamu ve özel sektör arasında paylaşımı
hem de özel sektörün ve kamu sektörün bu kaynakları etkin bir şekilde kullanımı ulaşılması güç ama zorunlu olan amaçlardan biridir.
Seçeneklerde yer alan diğer ifadeler ise genel usulsüzlük
suçlarıdır.
A B C D E
21
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
36.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
Aşağıda yazılı gerçek ve tüzel kişiler bu kanunun esaslarına göre defter tutmaya mecburdur:
●
Ticaret ve sanat erbabı
●
Ticaret şirketleri
●
İktisadi kamu müesseseleri
●
Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler
●
Serbest meslek erbabı
●
Çiftçiler
Kurum kazancının vergilendirilmesinde;
Defter tutma mecburiyeti aşağıda yazılı gerçek ve tüzel
kişiler hakkında uygulanmaz:
●
Gelir vergisinden muaf olan esnaf ve gerçek usulde
vergiye tabi olmayan çiftçiler
●
Gelir Vergisi Kanunu’na göre, kazançları basit usulde
tesbit edilenler
●
Kurumlar vergisinden muaf olan
●
İktisadi kamu müesseseleri
●
Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler
●
ihraç edilen menkul kıymetlere ilişkin tüm giderler
●
ilk tesis ve örgütleme giderleri veya kuruluş ve geliştirme giderleri
●
genel kurul toplantıları ile birleşme, fesih ve tasfi ye
giderleri (Hissedarların seyahat giderleri ile kokteyl ve
ziyafet giderleri indirilemez.)
●
sigorta teknik ihtiyatları (Sigorta şirketlerince gider
yazılır.)
●
eshamlı (hisseli) komandit şirketlerde yani sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde komandite
ortağın kâr payı
●
katılım bankalarınca kâr ve zarara katılma hesabı
karşılığında ödenen kâr payları
●
zararlar (cari yılın veya geçmiş 5 yılın zararları)
●
bağış ve yardımlar (Kazancın %5’ini aşamaz.)
kurum kazancından indirilmektedir.
A B C D E
A B C D E
Aşağıda yazılı resmi makamlarla gerçek ve tüzel kişiler,
her ay muttali oldukları (bilgi edindikleri) ölüm vakaları ile
intikalleri ertesi ayın 15 inci günü akşamına kadar vergi
dairesine yazı ile bildirmeye mecburdur.
●
Sulh yargıçları, icra, nüfus ve tapu memurları
●
Yabancı memleketlerdeki Türk konsolosları veya konsolosluk görevini yapanlar (Memur oldukları yerde
ölen Türk tebaasının soyadı, adı ve sıfatları ile Türkiye’deki ikametgahlarını Maliye Bakanlığına bildirirler.)
●
Mahalle ve köy muhtarları (Kendi mahalle veya köylerinde ölenleri bildirirler)
●
Banka, bankerler ve şirketler ile emanet kabul eden
gerçek ve tüzel kişiler (Mevduat, şirket hissesi, emanet para ve eşya veya sair suretle alacak sahiplerinden birinin ölümü hâlinde, ölenin soyadını, adını,
alacağının nevini ve miktarını bildirirler.)
ise m
37.
ya yın cılık
39.
●
●
Deniz ulaştırmalarında %15
●
Kara ulaştırmalarında %12
●
Hava ulaştırmalarında %5
Buna göre kurumlar vergisine tabi safi kazanç
= (100.000 x %5) + (120.000 x %15) + (250.000 x %12)
A B C D E
40.
Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, indirilemeyecek giderler şunlardır:
●
●
5.000 + 18.000 + 30.000 = 53.000 TL
A B C D E
38.
Yabancı ulaştırma kurumlarında matrahı oluşturacak safi
kurum kazancı, Türkiye’de elde edilen hasılata, ortalama
emsal oranlarının uygulanması ile bulunur. Bu şekilde yabancı ulaştırma kurumlarının (net kazançları) matrahları,
götürü usulde tespit edilir yani giderler dikkate alınmaz.
Ortalama emsal oranları Maliye Bakanlığınca tespit edilir
ve Resmî Gazete’de yayımlanır. Tebliğ ile belirlenen oranlar şöyledir:
Öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizler
Damga vergisine tabi olan kağıtlar şunlardır:
●
Sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar, temlikname, kefalet, rehin senetleri vb.
●
Makbuzlar, beyannameler (GV, KV vb.), bildirgeler,
resmi dairelere sunulan bilançolar, gelir tabloları, işletme hesap özetleri
●
Konşimento, irat senedi, ipotekli borç senedi vb.
●
Kararlar ve mazbatalar (ihale ve hakem kararları)
Damga vergisine tabi olmayan kâğıtlar ise şunlardır:
Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan
faiz, kur farkları ve benzeri giderler.
●
Noter kâğıdı, mal beyanı vb.
Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar
●
Protesto, vekâletname, resen senet, banka çekleri
●
Nüfus cüzdanı, aile cüzdanı, ehliyet
●
Sürücü çalışma, motorlu araç trafik ve tescil, iş makinesi tescil belgesi
●
Pasaport, yabancılar için ikamet tezkeresi
●
Ayrılan yedek akçeler
●
Para cezaları, vergi cezaları, gecikme faizleri
●
Menkul kıymetlerin itibari değerlerinin altında ihracından doğan zararlar
A B C D E
22
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
1.
MU H A S E B E
Tam açıklama kavramı; mali tabloların bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine
yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olmasını
ifade eder. Mali tablolarda finansal bilgilerin tam olarak
açıklanması yanında, mali tablo kalemleri kapsamında
yer almayan ancak alınacak kararları etkileyebilecek, gerçekleşmesi muhtemel olaylara da yer verilmesi bu kavramın gereğidir.
Kişilik kavramı; işletmenin sahip veya sahiplerinden, yöneticilerinden, personelinden ve diğer ilgililerden ayrı bir
kişiliğe sahip olduğunu ve o işletmenin muhasebe işlemlerinin sadece bu kişilik adına yürütülmesi gerektiğini öngörür.
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre,
sosyal sorumluluk kavramı muhasebenin işlevini yerine getirme hususundaki sorumluluğunu belirtmekte ve
muhasebenin kapsamını, anlamını, yerini ve amacını
göstermektedir. Sosyal sorumluluk kavramı, ‘‘Muhasebenin organizasyonunda, muhasebe uygulamalarının
yürütülmesinde ve mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasında; belli kişi veya grupların değil, tüm toplumun
çıkarlarının gözetilmesi ve dolayısıyla bilgi üretiminde gerçeğe uygun, tarafsız ve dürüst davranılması gereğini ifade
eder.’’ şeklinde tanımlanmıştır.
Dönemsellik kavramı; işletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün, belli dönemlere
bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer
dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Gelir ve
giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi,
hasılat, gelir ve kârların aynı döneme ait maliyet, gider ve
zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereğidir.
Sosyal sorumluluk kavramı, muhasebenin işlevini yerine
getirme hususundaki sorumluluğunu belirtmekte ve muhasebenin kapsamını, anlamını, yerini ve amacını göstermektedir. Sosyal sorumluluk kavramı; muhasebenin
organizasyonunda, muhasebe uygulamalarının yürütülmesinde ve mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasında; belli kişi veya grupların değil, tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi ve dolayısıyla bilgi üretiminde gerçeğe
uygun, tarafsız ve dürüst davranılması gereğini ifade eder.
3.
Geçmiş yıllara ait faaliyet dönemlerinde ortaya çıkan ve
dönem net karından ortaklara dağıtımı yapılmayan hesapları izlemek amacıyla kullanılan hesap Geçmiş Yıllar
Kârları hesabıdır. Kâr dağıtımına karar veren işletmelerde
söz konuş hesap borçlandırılarak, Ortaklara Borçlar hesabı alacaklandırılır.
İşletmenin ortaklara kar payı dağıtması kaydı:
ya yın cılık
Parayla ölçülme kavramı, parayla ölçülebilen iktisadi olay
ve işlemlerin muhasebeye ortak bir ölçü olarak para birimiyle yansıtılmasını ifade eder. Parayla ölçülme kavramına göre kayıtlar yapıldıkları tarihte ulusal para birimine
göre yapılmalıdır. İşletme yapmış olduğu tahsilatı 10.000$
üzerinden değil, TL karşılığı olan 20.000 TL üzerinden kayıtlara almıştır.
A B C D E
Geçmiş Yıllar Karları
XXX
Kar payının ödenmesi hâlinde ise yapılacak kayıt şu şekilde olacaktır:
Ortaklara Borçlar
XXX
Kasa
A B C D E
2.
XXX
Ortaklara Borçlar
ise m
Özün önceliği kavramı, işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok özlerinin esas alınması gereğini ifade eder. Genel olarak işlemlerin biçimleri ile özleri paralel
olmakla birlikte, bazı durumlarda farklılıklar ortaya çıkabilir. Bu takdirde, özün biçime önceliği esastır.
20 17- K P S S /A B
XXX
A B C D E
Tarafsızlık ve belgelendirme kavramı, muhasebe kayıtlarının gerçek durumu yansıtan ve usulüne uygun olarak
düzenlenmiş objektif belgelere dayandırılması ve muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde
tarafsız ve ön yargısız davranılması gereğini ifade eder.
4.
Özün önceliği kavramı, işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok özlerinin esas alınması gereğini
ifade eder.
Tam açıklama kavramı; mali tabloların bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine
yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olmasını
ifade eder. Mali tablolarda finansal bilgilerin tam olarak
açıklanması yanında, mali tablo kalemleri kapsamında
yer almayan ancak alınacak kararları etkileyebilecek, gerçekleşmesi muhtemel olaylara da yer verilmesi bu kavramın gereğidir.
Yansıtma hesapları, maliyet hesaplarında kullanılmaktadır. Maliyet hesapları şunlardır:
●
710 Direkt İlk Madde ve Malzeme Giderleri
●
720 Direkt İşçilik Giderleri
●
730 Genel Üretim Giderleri
●
740 Hizmet Üretim Maliyeti
●
750 Araştırma ve Geliştirme Giderleri
●
760 Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri
●
770 Genel Yönetim Giderleri
●
780 Finansman Giderleri
Yukarıda bahsi geçen hesapların yansıtma hesapları ise
şu şekildedir:
23
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
●
711 Direkt İlk Madde ve Malzeme Giderleri Yansıtma
hesabı
●
721 Direkt İşçilik Giderleri Yansıtma hesabı
●
731 Genel Üretim Giderleri Yansıtma hesabı
●
741 Hizmet Üretim Giderleri Yansıtma hesabı
●
751 Araştırma ve Geliştirme Giderleri Yansıtma hesabı
●
761 Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri Yansıtma
hesabı
●
771 Genel Yönetim Giderleri Yansıtma hesabı
●
781 Finansman Giderleri Yansıtma hesabı
7.
Vergi usul kanunu 272. maddesine göre gayrimenkuller
için yapılan değer arttırıcı harcamalar ve gayrimenkullerin
değerini arttıran harcamalar maliyet bedeline dahil edilir.
Ancak gayrimenkuller kira ile tutulmuşsa yapılan bu harcamalar özel maliyet bedeli olarak tekdüzen hesap planında yer alan özel maliyetler hesabında takip edilecektir.
Yine Vergi usul kanunu 327. maddesine göre özel maliyet bedelleri kira süresine göre ve eşit yüzdelerle (normal
amortisman yöntemi) itfa edilecektir. Ayrıca aynı madde
gereğince özel maliyet bedellerinin itfa edilmesinde azalan bakiyeler yoluyla amortisman yöntemi kullanılmayacağı anlaşılmaktadır.
Soruda kira süresi 5 yıl olarak verildiğinden ilk yılın sonunda (31.12.2015) 1.600 TL (1/5 yıldan amortisman oranı %20 olacaktır.), ikinci yılın sonunda (31.12.2016) yine
1.600 TL amortisman ayrılmak suretiyle itfa edilecektir.
(Gider yazılacaktır.)
Seçeneklerde yer alan 653 kodlu Komisyon Giderleri hesabı ise gelir tablosu hesapları arasında yer almakta olup
yansıtma hesabı bulunmamaktadır.
A B C D E
İşletmenin 01.03.2015 tarihinde yapması gereken kayıt
aşağıdaki gibidir:
TEZ işletmesi, mallarını yurt dışına sattığından Yurt Dışı
Satışlar hesabı alacaklandırılır. Alacaklandırılacak tutar
ise 60.000$ x 1,8 = 108.000 TL olacaktır. Ödeme işletmenin banka hesabına yapıldığından borçlandırılacak hesap
Bankalar hesabı olacaktır.
108.000
Yurt Dışı Satışlar
108.000
İşletme sürekli envanter yöntemini tercih ettiğinden her
satış kaydından sonra maliyet kaydı da yapılacaktır.
Satılan Ticari Malın Maliyeti
100.000
Ticari Mallar
100.000
8.000
1.440
101 Alınan Çekler
9.440
KDV tutarı: 8.000 x %18 = 1.440
ya yın cılık
Bankalar
264 Özel Maliyetler
191 İndirilecek KDV
ise m
5.
İşletmenin 31.12.2015 tarihinde ise yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir:
770 Genel Yönetim Giderleri
1.600
268 Birikmiş Amortismanlar
1.600
Ayrıca 31.12.2016, 31.12.2017, 31.12.2018, 31.12.2019
tarihinde de yukarıdaki kayıt tekrarlanmalıdır.
A B C D E
A B C D E
6.
Senedin iskonto ettirilmesi yani kırdırılması ile iskonto ettirilen senet, ters kayıtla alacaklandırılarak kapatılır. İşletme tarafından tahsilatı yapılan tutar borçlandırılır. Arada
oluşan olumsuz fark ise işletme açısından gider sayıldığından Finansman Giderleri hesabı borçlandırılır.
Dolayısıyla yapılacak kayıt şu şekildedir:
Kasa
Finansman Giderleri
Alacak Senetleri
22.560
4.240
26.800
A B C D E
24
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
8.
20 17- K P S S /A B
10.
KDV’siz tutar = 177.000 / 1,18 = 150.000 TL (brüt satış)
GELİR TABLOSU
Brüt Satışlar
150.000
1. Yurt içi satışlar
150.000
2. Yurt dışı satışlar
---
Satış İndirimleri (–)
19.000
1. Satış iadeleri
10.000
2. Satış iskontoları
501 Ödenmemiş Sermaye
9.000
Net Satışlar
131.000
Satışların Maliyeti (–)
80.000
1. Satılan ticari mallar maliyeti
80.000
Brüt Satış Kârı
51.000
Faaliyet Giderleri (–)
2. Pazarlama satış dağ. giderleri
--20.000
Faaliyet Kârı
15.000
60.000
Çıkarılan hisse senetleri çıkarılma değerinin (nominal)
üzerinde satıldığında ise yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir (27.03.2016):
1.000
3. Genel yönetim giderleri
60.000
500 Sermaye
21.000 + AR-GE
1. AR-GE giderleri
İşletme sermaye artırımına karar verdiğinde (sermaye
artırımı dolayısıyla hisse senedi çıkardığında) arttırılacak tutar kadar ödenmemiş sermaye hesabının borcuna, sermaye hesabının ise alacağına kayıt yapılmalıdır.
29.01.2016 tarihinde yapılması gereken kayıt aşağıdaki
gibidir:
102 Bankalar
65.000
501 Ödenmemiş Sermaye
520 Hisse Senedi İhraç Primleri
Finansman giderleri (–)
60.000
5.000
Olağan kâr
Brüt satışlar – Satış indirimleri = Net satışlar
A B C D E
150.000 – 19.000 = 131.000
Net satışlar – Satışların maliyeti = Brüt satış kârı
11.
131.000 – 80.000 = 51.000
ya yın cılık
Brüt satış kârı – faaliyet giderleri
51.000 – (21.000 + ARGE) = 15.000
30.000 – ARGE = 15.000
ARGE = 15.000
Araştırma ve geliştirme giderleri 15.000 TL olarak bulunacaktır.
654 Karşılık Giderler hesabı, ilgili giderler meydana geldiğinde hesabın borcuna, dönem sonunda ise 690 Dönem
Kârı veya Zararı hesabına devredilerek kapatılır.
A B C D E
ise m
(PSDG + GYG + ARGE) = Faaliyet kârı
51.000 – faaliyet giderleri
(1.000 + 20.000 + ARGE) = 15.000
654 Karşılık Giderleri hesabı, işletmelerin aktifinde yer
alan değerlere ilişkin olarak ayrılan karşılıkların gider
olarak yazıldığı hesaptır. Bilançonun aktifinde bulunan
hesaplarda ortaya çıkan değer düşüklükleri için ayrılan
söz konusu karşılıklar ihtiyatlılık kavramı gereği kullanılmaktadır.
12.
Alıcı firmanın alış kaydı:
A B C D E
9.
153 Ticari Mallar
191 İndirilecek KDV
Kredili mal satışı ile işletme Alıcılar hesabını borçlandırırken yaptığı satış dolayısıyla Yurt İçi Satışlar hesabını
alacaklandırır.
Alıcılar
321 Borç Senetleri
XXX
XXX
50.000 TL’nin 10.000 TL’si kadar iskonto yapılmıştır.
50.000 TL değerinde mal alışında bulunulduğunda 9.000
TL indirilecek KDV hesabı kullanılarak KDV indirimi yapılmıştır. Dolayısıyla 10.000 TL’nin KDV’si (1.800 TL) kadar
tutar indirim hesabından çıkarılmalıdır. Ayrıca aynı ay içerisinde iskonto yapılması hâlinde indirilecek KDV hesabı
1.800 TL alacaklandırılmalı, izleyen aylarda iskonto yapılması hâlinde ise aylık kdv tahakkuk kayıtları yapılmış
olacağından dolayı hesaplanan KDV hesabı 1.800 TL
alacaklandırılarak kayıt yapılmalıdır.
İşletme stok hareketlerini sürekli envanter yöntemine göre
muhasebeleştirdiğinden her yapılan satış kaydından sonra maliyet kaydı da yapılmaktadır.
Satılan Ticari Mallar Maliyeti
Ticari Mallar
59.000
KDV Kanun’na göre, satış anında yapılan ticari teamüllere
uygun miktardaki iskontolar KDV matrahına dâhil değildir.
Sorumuzda önemli olan husus iskontonun satış anında
yapılması hâlinde KDV hesaplanmayacağı, ileri bir tarihte
yapılması hâlinde KDV hesaplanacağıdır.
XXX
Yurt İçi Satışlar
Hesaplanan KDV
50.000
9.000
XXX
XXX
A B C D E
25
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
14.
Alıcı firma tarafından yapılması gereken iskonto kaydı
aşağıdaki gibidir:
321 Borç Senetleri
11.800
153 Ticari Mallar
191 İndirilecek KDV
10.000
1.800
NOT: Satış İskontoları hesabı satıcı firma tarafından yapılacak kayıtlarda kullanılacak olup alıcı firma tarafından
kullanılacak hesap ise yukarıda görüldüğü üzere Ticari
Mallar hesabı olacaktır.
Pasifi düzenleyici aktif karakterli hesaplar şunlardır:
●
302 Ertelenmiş Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri(–)
●
308 Menkul Kıymetler İhraç Farkı (–)
●
322 Borç Senetleri Reeskontu (–)
●
337 Diğer Borç Senetleri Reeskontu (–)
●
371 Dönem Kârının Peşin Ödenen Vergi Ve Diğer Yükümlülükleri (–)
●
402 Ertelenmiş Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri(–)
●
408 Menkul Kıymetler İhraç Farkı (–)
●
422 Borç Senetleri Reeskontu (–)
●
437 Diğer Borç Senetleri Reeskontu (–)
●
501 Ödenmemiş Sermaye (–)
●
580 Geçmiş Yıllar Zararları (–)
●
591 Dönem Net Zararı (–)
A B C D E
Diğer Dönen Varlıklar Karşılığı hesabı aktifi düzenleyen
pasif karakterli bir hesap olup seçeneklerdeki diğer hesaplar pasifi düzenleyen aktif karakterli hesaplardandır.
Bilindiği üzere avans alınması hâlinde 340 ALINAN SİPARİŞ AVANSLARI hesabının kullanılması gerekir. Sorunun
çözümünün kolay algılanabilmesi için öncelikle işletmenin
daha önceden almış olduğu avansın kaydı yapılacak olursa
100 Kasa
ise m
13.
ya yın cılık
A B C D E
2.000
340 Alınan Sipariş Avansları
2.000
600 Yurt İçi Satışlar
391 Hesaplanan KDV
İndirilecek KDV hesabı ay içerisinde borçlu olarak kullanıldığından ay sonunda aylık toplam bakiyesine alacak
kaydı yapılarak kapatılmalıdır.
Hesaplanan KDV hesabı ay içerisinde alacaklı olarak kullanıldığından ay sonunda aylık toplam bakiyesine borç
kaydı yapılarak kapatılmalıdır.
İndirilecek KDV toplamının, hesaplanan KDV toplamından büyük olması hâlinde aradaki fark bir sonraki aya
devreden KDV olacaktır. Hesaplanan KDV toplamının, indirilecek KDV toplamından büyük olması hâlinde ise aradaki fark aylık olarak beyan edilip ödenecek katma değer
vergisidir ve Ödenecek Vergi ve Fonlar hesabında izlenir.
Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibi olacaktır:
Satışın yapıldığı sırada avansın alındığı tarihte alacak
kaydı yapılan alınan Sipariş Avansları hesabına borç kaydı yapılarak hesap kapatılmalıdır. Yapılması gereken kayıt
aşağıdaki gibidir:
340 Alınan Sipariş Avansları
101 Alınan Çekler
121 Alacak Senetleri
15.
2.000
3.000
6.800
391 Hesaplanan KDV
10.000
1.800
4.750
191 İndirilecek KDV
360 Ödenecek Vergi ve Fon
A B C D E
3.750
1.000
A B C D E
26
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
16.
20 17- K P S S /A B
18.
7/A ve 7/B seçeneği maliyet hesapları aşağıdaki tabloda
görüldüğü gibidir:
7/A
7/B
Direkt ilk madde ve malzeme
giderleri
İlk madde ve malzeme giderleri
Direkt işçilik giderleri
İşçi ücret ve giderleri
Genel üretim giderleri
Memur ücret ve giderleri
Hizmet üretim maliyeti
Dışarıdan sağlanan fayda ve
hizmetler
Araştırma geliştirme giderleri
Çeşitli giderler
Pazarlama satış dağıtım giderleri
Vergi resim harçlar
Genel yönetim giderleri
Amortisman ve tükenme payları
Finansman giderleri
Finansman giderleri
Muhasebe uygulamaları genel tebliğine göre, Diğer Hazır
Değerler hesabı; nitelikleri itibarıyla hazır değer sayılan
pullar, vadesi gelmiş kuponlar, tahsil edilecek banka ve
posta havaleleri (yoldaki paralar gibi) değerleri kapsar.
İşleyişi: Bu değerler elde edildiğinde hesabın borcuna, elden çıkarıldığında da hesabın alacağına kaydedilir.
Posta pullarının muhasebeleştirilmesinde iki yöntem kullanılmaktadır.
●
Gider Çeşitleri Yansıtma hesabı
Aktifleştirme yöntemi: Posta pulları öncelikle diğer
hazır değerler hesabında takip edilerek aktife kaydedilecek, dönem sonunda posta pullarının kullanılan
miktarı ilgili gider hesabına aktarılarak gider yazılacaktır. İşletme soruda görüldüğü üzere aktifleştirme
yöntemini seçmiştir, yapılması gereken kayıtlar aşağıdaki gibi olacaktır:
Posta pulları alındığında
Üretim Maliyeti hesabı
108 Diğer Hazır Değerler
A B C D E
1.000
100 Kasa
1.000
Dönem sonunda
1/ekonomik ömür = Amortisman oranı 1/4 = %25
40.000 x %25 = 10.000 TL
●
İlk yıl ayrılması gereken amortisman = 10.000 TL
●
2. yıl ayrılması gereken amortisman = 10.000 TL
●
3. yıl ayrılması gereken amortisman = 10.000 TL
●
4. yıl ayrılması gereken amortisman = 10.000 TL
ise m
17.
ya yın cılık
770 Genel Yönetim Giderleri
Giderleştirme yöntemi: Posta pulları öncelikle gider
hesabına alınacak, dönem sonunda posta pullarının
kullanılmayan miktarı diğer hazır değerler hesabında aktifleştirilecektir. İşletme giderleştirme yöntemini
seçmiş olsaydı yapılması gereken kaydın aşağıdaki
gibi olması gerekirdi.
770 Genel Yönetim Giderleri
1.000
100 Kasa
1.000
Dönem sonunda
İşletmenin endirekt kayıt yöntemine göre yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir:
108 Diğer Hazır Değerler
212
770 Genel Yönetim Giderleri
10.000
Birikmiş Amortismanlar
●
788
Posta pulları alındığında
İşletmeler amortismana tabi iktisadi kıymetleri için direkt
veya endirekt kayıt yöntemlerinden birini tercih edebilecektir. Ayrıca üretim işletmesi olduğundan muhasebe
uygulamaları genel tebliği hükümlerine göre genel üretim
giderleri hesabının kullanımı uygun olacaktır.
Genel Üretim Giderleri
788
108 Diğer Hazır Değerler
212
A B C D E
10.000
İşletmenin Direkt kayıt yöntemine göre yapması gereken
kayıt aşağıdaki gibidir.
Genel Üretim Giderleri
Tesis Makine Cihazlar
10.000
10.000
A B C D E
27
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
19.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
21.
Muhasebe Uygulamaları Genel Tebliği’ne göre, kısa ve
uzun vadeli banka kredileri hesaplarının açıklamaları aşağıdaki gibidir:
300 BANKA KREDİLERİ
Bu hesap, banka ve diğer finans kuruluşlarından sağlanan kısa vadeli kredilere ilişkin tutarları içeren hesap kalemidir.
İşleyişi: Alınan kısa vadeli krediler bu hesaba alacak,
ödenmeleri hâlinde borç kaydedilir.
400 BANKA KREDİLERİ
VUK 285. maddesine göre, borç senetleri mukayyet değerle değerlenir ve değerleme gününde borç senetleri değerleme günü kıymetine irca edilebilir hükmü yer almaktadır. Kanun lafzından borç senetlerine reeskont ayrılmak
suretiyle senedin değerleme gününde olan kıymetinin
tespit edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Ayrıca belirtmek
gerekir ki reeskont uygulaması ihtiyari bir uygulama olup
kullanılması mükellefin tercihine bırakılmakla birlikte borç
senetlerine reeskont uygulayan işletmeler alacak senetlerine de reeskont uygulamak zorundadır.
A x n x t / 360 + (n x t) formülü ile,
Banka ve diğer finans kuruluşlarından alınan uzun vadeli
kredilerin yer aldığı hesaptır.
12.000 x 0,10 x 50 / 360 + (0,10 x 50) = 164,38
İşleyişi: Alınan uzun vadeli krediler bu hesaba alacak,
ödenmeleri hâlinde borç kaydedilir. Bilanço tarihinden itibaren bir yıl içinde ödenecek ana para taksitleri ile vadesi
bir yıla düşen tutarlar 303. Uzun Vadeli Kredilerin Anapara
Taksitleri ve Faizleri hesabının alacağına aktarılmak suretiyle bu hesaba borç kaydedilir.
322 Borç Senetleri Reeskontu
164,38
647 Reeskont Faiz Gelirleri
164,38
A B C D E
NOT: Kredilerin vadesi 1 yıldan az ise 300 BANKA KREDİLERİ hesabı, vadesi 1 yıldan uzun olması hâlinde ise
400 BANKA KREDİLERİ hesabı kullanılacaktır.
%10 olan yıllık faiz oranı sorunun çözümünde kullanılmayacak olup kafa karıştırıcı unsur olarak verilmiştir.
100.000
400 Banka Kredileri
100.000
A B C D E
20.
255 DEMİRBAŞLAR hesabı: Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre İşletme faaliyetlerinin yürütülmesinde kullanılan her türlü büro makine ve cihazları ile
döşeme, masa, koltuk, dolap, mobilya gibi maddi varlıkların izlendiği hesaptır. Bu nedenle işletme ofisinde (bürosunda) kullanmış olduğu bilgisayarı 255 DEMİRBAŞLAR
hesabında izlemesi gerekmektedir. Ayrıca muhasebenin
temel kavramlarından olan parayla ölçülme kavramına
göre muhasebe işlemleri ulusal para birimine göre yapılacağından TL karşılığı tutarların muhasebe kayıtlarına
alınması gerekir.
ise m
102 Bankalar
ya yın cılık
Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir:
226 Verilen Depozito ve Teminatlar
6.500
102 Bankalar
6.500
Soruda verilen kaydı BGM işletmesi yapmış olsaydı BGM
işletmesinin yapması gereken düzeltme kaydı şu şekilde
olacaktı:
KDV hariç tutar 75.000/1,18 = 63.559,3
KDV tutarı 75.000 – 63.559,3 = 11.440,7 olup yapılması
gereken kayıt aşağıdaki gibidir.
103 Verilen Çek ve Öd Emr.
Alınan depozito ve teminatlar hesabı, işletme depozito aldığında kayıt yapılması gereken bir hesaptır. Soruda BTL
İşletmesi depozito alan taraf olduğundan yapılan kayıt
doğrudur ve düzeltme kaydı yapılmaz.
BGM İşletmesinin yapması gereken kayıt ise şu şekildedir:
KDV dahil tutar 30.000 x 2,5 = 75.000
255 Demirbaşlar
191 İndirilecek KDV
22.
226 Verilen Depozito ve Teminatlar
326 Alınan Depozito ve Teminatlar
102 Bankalar
63.559,3
11.440,7
75.000
6.500
6.500
13.000
A B C D E
A B C D E
28
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
23.
20 17- K P S S /A B
●
Kayıtlara göre kasa hesabının borç kalanı, fiili sayım
sonucu kasa mevcudundan küçük ise aradaki fark
kadar sayım ve tesellüm fazlaları hesabına alacak
kaydı yapılır.
●
Kayıtlara göre kasa hesabının borç kalanı, fiili sayım
sonucu kasa mevcudundan büyük ise, aradaki fark
kadar sayım ve tesellüm noksanları hesabına borç
kaydı yapılır.
25.
İşleyişi: Borcun doğması hâlinde hesaba alacak, ödenmesi hâlinde ise borç kaydedilir.
İşletmenin ortağından borç aldığı sırada yapması gereken
kayıt aşağıdaki gibidir:
Kasa hesabının borç kalanı = Borç toplamı – Alacak toplamı
Kasa hesabının borç kalanı = 126.000 – 112.000 = 14.000
olarak bulunacaktır.
100 Kasa
Görüldüğü üzere kasa hesabının borç kalanı (14.000), fiili sayım sonucu kasa mevcudundan (13.500) büyüktür.
500 TL sayım ve tesellüm noksanları hesabının borcuna
kaydedilmelidir. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir.
197 Sayım ve Tesellüm Noksanları
100.000
331 Ortaklara Borçlar
100.000
İşletmenin ortağına olan borcunu geri ödediğinde yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir:
500
100 Kasa
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre, Ortaklara Borçlar hesabı, işletmenin esas faaliyet konusu
dışındaki işlemleri dolayısıyla ortaklara (ferdi işletmelerde işletme sahibine) borçlu bulunduğu tutarların izlendiği
hesaptır.
500
331 Ortaklara Borçlar
100 Kasa
A B C D E
50.000
50.000
Vergi Usul Kanunu’nun şüpheli alacaklar başlıklı 323.
maddesine göre, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi
ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla dava veya icra
safhasında bulunan alacaklar ve yapılan protestoya veya
yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün
tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
ise m
24.
ya yın cılık
A B C D E
26.
Gelir tablosu hesapları dönem sonu envanter işlemleri
ile kapatılması gerektiğinden dolayı bir sonraki dönemin
dönem başı bilançosunda bulunmayacaktır. 622 Satılan
Hizmet Maliyeti hesabı bir gelir tablosu hesabıdır.
A B C D E
İşletmenin dava açtığı tarihteki yapması gereken kayıt
aşağıdaki gibidir:
128 Şüpheli Ticari Alacaklar
40.000
120 Alıcılar
40.000
40.000 TL tutarındaki şüpheli alacağın %30’luk kısmına
karşılık ayrıldığı için 40.000 x 0,30 = 12.000 TL tutar kadar karşılık ayrılması gerekir. İşletmenin dönem sonunda
yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir:
654 Karşılık Giderleri
129 Şüpheli Tic. Alacak. Karş.
27.
12.000
12.000
A B C D E
Vergi Usul Kanunu’na göre, reeskont uygulaması için alacak ve borç senede bağlanmış olmalı, söz konusu alacak
ve borç senetleri ticari ilişkiden ileri gelmeli, senet bir vade
içermeli ve dönem sonunda vadesinin dolmamış olması
gereklidir. Bahsi geçen koşulları taşımayan senetler için
reeskont uygulaması söz konusu değildir. Örneğin şüpheli
hâle gelen senetli alacaklar, şartlara uymayan teminatlı
alacaklar ve senede bağlı KDV alacakları için reeskont
uygulanamaz.
A B C D E
29
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
30.
Değerleme, iktisadi kıymetin nevi ve mahiyetine göre,
aşağıdaki ölçülerden biri ile yapılır:
●
Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması münasebetiyle yapılan
ödemelerle bunlara bağlı olarak her türlü giderlerin
toplamını ifade eder.
●
Borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi
kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerinin ortalama değerlerini
ifade eder. Normal temevvüçler dışında fiyatlarda bariz kararsızlıklar görülen hâllerde, son muamele günü
yerine değerlemeye takaddüm eden 30 gün içindeki
ortalama rayici esas olarak aldırmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.
●
Tasarruf değeri, bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değerdir.
●
Mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir.
●
İtibari değer, her nevi senetlerle esham ve tahvillerin
üzerinde yazılı olan değerlerdir.
●
Rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeridir.
●
Emsal bedeli, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen ya da doğru olarak tespit edilemeyen bir malın,
değerleme gününde satılması hâlinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.
Hazır Değerler = Kasa + Alınan Çekler + Verilen Çek ve
Ödeme Emirleri
Hazır Değerler = 9.000 + 4.000 + (–1.000) = 12.000
Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar da soruda 15.000 TL olarak verildiğine göre
Nakit Oranı = Hazır Değerler / KVYK
Nakit Oranı = 12.000 / 15.000 = 0,8 olacaktır.
A B C D E
31.
29.
Hazır Değerler: 12.000
Stoklar: 5.000 (Ticari Mallar, stoklar grubunda yer almaktadır.)
Buna göre
Stok bağımlılık oranı = (KVYK – Hazır Değerler) / Stoklar
Stok bağımlılık oranı = (15.000 – 12.000) / 5.000
Stok bağımlılık oranı = 0,6
Diğer Dönen Varlıklar grubunda yer alan hesaplar şunlardır:
●
190 Devreden KDV
●
191 İndirilecek KDV
●
192 Diğer KDV
●
193 Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar
●
195 İş Avansları
●
196 Personel Avansları
●
197 Sayım ve Tesellüm Noksanları
●
198 Diğer Çeşitli Dönen Varlıklar
●
199 Diğer Dönen Varlıklar Karşılığı (-)
Stok bağımlılık oranı, kısa vadeli yabancı kaynaklardan
hazır değerlerin çıkarılmasından sonra kalan tutarın stoklara bölümü ile elde edilir.
Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar: 15.000
ise m
A B C D E
Nakit oranı, hazır değerlerin kısa vadeli yabancı kaynaklara oranı ile elde edilir.
Sorudaki tabloya baktığımızda hazır değerler, Kasa, Alınan Çekler ve Verilen Çek ve Ödeme Emirlerinden oluşmaktadır.
ya yın cılık
28.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
A B C D E
32.
Likidite oranı, işletmelerin stoklarını kullanmadan kısa vadeli borçlarını ödeyebilme gücünü gösteren orandır. Asittest oranı olarak da adlandırılan likidite oranı, işletmelerin
stoklarına ne derecede bağımlı olduğunu göstermektedir.
Likidite oranı, dönen varlıklardan stoklar indirildikten sonra kalan tutarın kısa vadeli yabancı kaynaklara bölümü ile
elde edilmektedir.
Seçeneklerde yer alan 360 Ödenecek Vergi ve Fonlar hesabı ise Ödenecek Vergi ve Diğer Yükümlülükler grubunda yer almaktadır.
Likidite oranı = (Dönen varlıklar-Stoklar) / KVYK
Likidite oranı = (20.000 – 5.000) / 15.000
A B C D E
Likidite oranı = 1 olacaktır.
A B C D E
30
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4
33.
20 17- K P S S /A B
35.
Uzun vadeli yabancı kaynakların toplam yabancı kaynaklara oranı, soruda 0,4 olarak verilmiştir.
UVYK / (UVYK + KVYK) = 0,4
İşletmelerin faaliyetleri sonucu elde ettikleri karların yeterli
düzeyde olup olmadığını değerleme maksadıyla kullanılan oranlara, kârlılık oranları denmektedir.
Karlılık oranları şunlardır:
UVYK / (UVYK + 15.000) = 2/3
●
Brüt satış kârı / Net satışlar
●
Olağan kâr / Net satışlar
●
Dönem kârı / Net satışlar
●
Faaliyet kârı / Net satışlar
●
Faaliyet giderleri / Net satışlar
20.000 + 30.000 = 15.000 + 30.000 + Öz kaynaklar
●
Net kâr / Net satışlar
Özkaynaklar = 5.000 olacaktır.
●
Ekonomik rantabilite
●
Net kâr / Toplam varlıklar
3.UVYK = 2.UVYK + 30.000
UVYK = 30.000
Aktif ile pasif toplamı birbirine eşit olacağından
Dönen varlıklar + Duran varlıklar = KVYK + UVYK + Özkaynaklar
A B C D E
Seçeneklerde yer alan asit-test oranı ise likidite oranları
arasında yer almakta olup karlılık oranları arasında sayılmamaktadır.
TMS 7’ye göre Nakit Akış Tablosu finansman faaliyetlerine ilişkin nakit akışları şu şekildedir:
●
Finansman faaliyetlerinden sağlanan nakit girişleri (+)
– Kısa vadeli mali borçlardan sağlanan nakit girişleri
– Uzun vadeli mali borçlardan sağlanan nakit girişleri
ise m
34.
ya yın cılık
A B C D E
KDV’siz bedel = KDV dâhil tutar/ (1+ KDV oranı)
KDV’siz bedel = 70.800/ (1+ 0,18)
KDV’siz bedel = 60.000
60.000 TL, işletme açısından %25 zarar ile yapılan satış
fiyatıdır.
Malın maliyeti X olsun
– Sermaye artırımından sağlanan nakit girişleri
X – X.(%25) = 60.000
– Hisse senedi ihraç primlerinden sağlanan nakit girişleri
%75X = 60.000
– Diğer finansman faaliyetlerinden sağlanan nakit girişleri
●
36.
X = 80.000 TL olacaktır.
Finansman faaliyetlerine ilişkin nakit çıkışları (–)
A B C D E
– Kısa vadeli mali borç ödemeleri
– Uzun vadeli mali borç ödemeleri
– Ödenen temettüler
– Sermayenin azaltımı
– Diğer finansman faaliyetlerine ilişkin nakit çıkışları
A B C D E
31
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
37.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4
39.
A malının satış fiyatını 100X olarak varsayalım:
100X TL satış fiyatı iken zarar 40X ise malın maliyeti 140X
olur.
140X TL de
zarar 40X ise
100X maliyette
zarar ?
TMS 2’ye göre, tahminî satış fiyatından, tahminî tamamlanma maliyetleri ile satışı gerçekleştirmeye yönelik tahmini satış fiyatı toplamının çıkarılması ile elde edilen değere net gerçekleşebilir değer denmektedir.
TMS 12’ye göre vergiye esas değer, varlıkların ya da kaynakların vergisel yönden taşıdığı değeri ifade eder.
100 . 40/140 = %28,5
TMS 16’ya göre gerçeğe uygun değer, piyasa katılımcıları
arasında ölçüm tarihinde aynı stoka ilişkin esas piyasadaki olağan bir işlemde bahsi geçen stokun satımıyla elde
edilecek veya bir borcun devrinde ödenecek fiyattır.
A B C D E
VUK’a göre mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir.
VUK’a göre tasarruf değeri, bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değerdir.
Bankaya yatırılan paranın faiz getirisinin hesaplanışı şu
şekildedir:
Faiz bedeli = (Anaparara x Faiz oranı x Süre) /1.200
(Faiz getirisi hesaplanışında süre ay olarak belirtildiyse
paydada 1.200, yıl olarak belirtildiyse 100, gün olarak belirtiliyse 36.000 yer almaktadır.)
ise m
38.
ya yın cılık
A B C D E
40.
Malın maliyetini 100X olarak varsayalım.
Satış fiyatı = Maliyet bedeli – iskonto bedeli
442.000 = 100X – (100X • 32 / 100)
442.000 = 100X – 32X = 68X
X = 6.500 TL olur.
Soruda verilenler formülde yerine konulacak olursa
Dolayısıyla malın maliyeti 100X = 650.000 TL olacaktır.
2.250 = (25.000 x Faiz oranı x 9) /1.200
Malın maliyeti üzerinden %32 indirim yapıldığına ve indirim bedeli sorulduğuna göre
2.700.000 = 225.000 x Faiz oranı
650.000 x %32 = 208.000 TL olacaktır.
Faiz oranı = %12
Ya da satış fiyatından maliyet bedelinin çıkarılmasıyla da
iskonto bedeli elde edilebilir.
A B C D E
442.000 = 650.000 – İskonto bedeli
İskonto bedeli = 208.000 TL
A B C D E
32
Download