haftalık bülten 24 Ekim 2011 Geçen haftanın özeti

advertisement
haftalık bülten
haftalık bülten
24 Ekim 2011
Geçen haftanın özeti
Politika faizi değişmeden kaldı, gecelik faiz yükseldi. Para Politikası
Kurulu politika faiz oranlarını son dönemde politika faiz oranlarının
artabileceğine ilişkin görüşlerin aksine ve beklentimizle uyumlu olarak
değiştirmeden bıraktı. Ancak, beklediğimiz gibi Kurul gecelik borç verme
faizini artırdı. Gecelik borç verme faizi 350 baz puanlık artışla %12,5
olurken, APİ çerçevesinde repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma
imkanı faiz oranı ise 400 baz puan artırılarak %12’ye yükseltildi.
PPK’dan önce gecelik borçlanma faizinin yükseltilmesinin de bu kararın
beraberinde alınabilecek bir önlem olduğunu düşünmüştük, fakat PPK
bu oranı %5 olarak değiştirmeden bırakma kararı aldı.
Geçen ayki açıklamadan farklı olarak, PPK önümüzdeki dönemde
küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi
faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde bütün politika
araçlarının genişletici yönde kullanılmasının söz konusu olabileceğine
yönelik açıklama kaldırıldı. Bu ayki açıklamada son dönemde TL’de
“aşırı” bir değer kaybı olmasının, işlenmemiş gıda fiyatlarında ters baz
etkisi olmasının ve idari fiyat artışlarını enflasyonda belirgin bir artışa yol
açtığının ve Merkez Bankası’nın orta vadeli enflasyon beklentilerinde ve
görünümdeki bir bozulmaya izin vermeyeceğinin altını çizdi. Bu
değişiklik, gevşeme yönündeki açıklamaların çıkarılması ile belirginleşti
ve geçen ayın tam tersi olarak Kurul’un şu anda büyümeye yönelik aşağı
yönlü risklerdense enflasyona yönelik yukarı yönlü risklere odaklandığını
gösterdi.
TL’deki değer kaybının yüklü faiz artırımları gerektirdiği 2006 örneğinin
aksine mevcut durumda Merkez Bankası haftalık repo ihaleleriyle
piyasaya net borç verici konumunda bulunuyor. Son dönemde döviz
satışlarıyla çekilen TL likiditesinin repo ihaleleriyle ikame edilmemesi
nedeniyle bankalararası piyasada faiz oranlarının yükselişte olduğunu
görmüştük. Borç verme faiz oranlarında geçtiğimiz hafta yapılan
artırımlar önümüzdeki dönemde TL likiditesi koşullarının sıkışık tutularak
bankalararası faizlerin yükselmesine – potansiyel olarak %12 seviyesine
kadar – izin verileceğini gösteriyor. Buna bağlı olarak TL’de açık
pozisyon taşımanın daha pahalı hale geleceğini ve bu durumun TL’yi
destekleyeceğini ancak bono piaysasının olumsuz etkileneceğini
düşünüyoruz.
İşgücüne katılım oranındaki düşüş işsizlik oranını aşağı çekti,
tüketici güveni ise yükseldi. Haziran-Ağustos döneminde işsizlik oranı
geçen senenin aynı dönemine göre 1.5 yüzde puan (yp.) düşerek %9.1
olarak gerçekleşti. Bu rakam mevcut hanehalkı işgücü serilerinde
şimdiye kadar gözlemlenen en düşük rakam olarak göze çarpıyor.
Benzer şekilde tarım dışı işsizlik oranı da 1.8 yp.’lik yıllık düşüşle Mayıs
2008'den beri gerçekleşen en düşük seviye olan %11.8'e geriledi.
İnan Demir
+(90) 212 318 5087
inan.demir@finansbank.com.tr
Başak Karaaslan
+(90) 212 318 5096
basak.karaaslan@finansbank.com.tr
haftalık bülten
Mevsimsellikten arındırılmış aylık işsizlik oranı önceki aya göre 0.2 yp düşerek
%10.1'e geriledi. Bu rakam %10.4 olan kriz öncesi dönem ortalmasının altında
kalırken, gerçekleşen en düşük değer olan Mart ayının %10'luk değerinin
üstünde kaldı. Burada dikkatten kaçmaması gereken bir nokta, işsizlik
oranındaki gerilemenin daha düşük işgücüne katılım oranından kaynaklanıyor
olması. Temmuz ayında sadece 3 bin kişilik bir artış gösteren işgücü Ekim
2010'dan beri en düşük artışı gerçekleştirmiş oldu. Bunun sonucunda, Ekim
2010'dan beri görülen en düşük 2. rakam artış olan 53 binlik toplam istihdam
artışı işsizliği 0.2 yp düşürmeye yetti. Ancak, işgücü katılım oranındaki bu
düşüş yaşanmasaydı, işsizlik oranı önceki seviyesinde kalacaktı.
Diğer taraftan resmi tüketici güven endeksi Ocak 2010'dan beri en düşük
değeri aldığı Ağustos ayının 91.7'lik değerine göre %2.1 yükselerek Eylül'de
93.7 olarak gerçekleşti. Haziran'daki 96.4 ve Temmuz'daki 94.8'lik değerlerin
ardından son 12 ayın en yüksek üçüncü tüketici güven endeksi değeri Eylül
ayında gerçekleşmiş oldu. İlgi çekici bir ayrıntı, finans piyasalarındaki
oynaklığın arttığı Eylül ayında, genel ekonomik görünüm endeksinin önceki
aya göre %3.7 artmış olması.
Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranındaki düşüşün büyük bir kısmı
işgücüne katılım oranındaki gerilemeden kaynaklanıyor olsa da, işsizlik
oranında yükseliş görmek de bizi şaşırtmayacaktı. Ayrıca, döviz kuru ve
tüketici güveni arasındaki yakın ilişki göz önünde bulundurulduğunda, güven
endeksindeki Eylül ayında görülen artışın şaşırtıcı olduğunu belirtmeliyiz.
Böylece hem işgücü verileri hem de güven rakamları beklentimizden daha iyi
gelmiş oldu. Ancak, bu veriler bizim ekonomik aktivite üzerindeki risklerin
ağırlıklı olarak aşağı yönlü olduğu görüşümüzü değiştirmedi. Benzer şekilde
TCMB'nin de bu konudaki görüşünü değiştirmediğini ve açıklanan bu verilerin
Merkez Bankası'nın duruşunu etkilemeyeceğini düşünüyoruz.
Maliye Bakanı Şimşek 2012 bütçesi detaylarını açıkladı. Salı sabahı
düzenlediği basın toplantısında Maliye Bakanı Şimşek, 2012 bütçesi detayları
hakkında bilgi verdi. Buna göre, 2012’de bütçe gelirlerinin %13.4 artışla 329.8
milyar TL’ye ulaşması bekleniyor. %11.4 olarak öngörülen vergi geliri artışı ise
%5.8’lik reel artışa (%4 olan resmi GSYH büyüme hedefinin üzerinde) denk
geliyor. Orta Vadeli Program’da (OVP) açıklandığı gibi bütçe açığı ve faiz-dışı
fazlanın GSYH’ye oranları ise sırasıyla %1.2 ve %1.5 seviyelerinde
öngörülüyor.
Yılın ilk dokuz ayında bütçe performansı etkileyici olmaya devam etti. Ocak –
Eylül döneminde bütçe neredeyse dengede kalırken, 35 milyar TL olan faizdışı fazla bütçe hedeflerinin oldukça üzerinde kaldı. Maliye Bakanı Şimşek,
borç yeniden yapılandırmaları yoluyla elde edilen yaklaşık 5.5 milyar TL’lik
kaynağın yanısıra hızlı büyümenin de bütçe performansına destek olduğunu
altını çiziyor. Ancak, yılın son çeyreğinde yüklü altyapı harcamalarının etkisiyle
bütçe dengesinin yılsonunda 22 milyar TL (33 milyar TL olan eski
projeksiyonun altında) açık vermesi bekleniyor.
Sonuç olarak, yılın ilk dokuz ayındaki bütçe performansının borç yeniden
yapılandırması ve hızlı büyüme desteğiyle olumlu seyrettiğini söyleyebiliriz.
2012 mali projeksiyonlarına baktığımızda, yaklaşık %6’lık reel vergi geliri
büyümesi %4 oranındaki resmi GSYH büyüme tahmini altında olası
haftalık bülten
gözüküyor. Ancak, gelecek yılın büyümesine ilişkin hükümetten daha
karamsarız ve %3.1’lik GSYH büyüme oranı (dolayısıyla daha sınırlı vergi
geliri artışı) öngörüyoruz. Ancak, genel olarak OVP tahminlerinin kendi içinde
uyumlu ve gerçekçi olduğunu göz önüne alarak bu açıklamaların piyasa
üzerindeki etkisinin nötr olduğunu düşünüyoruz.
Önümüzdeki haftaya bakış
Merkez Bankası yılın son Enflasyon Raporu’nu Çarşamba günü
açıklayacak. Üç ayda bir yayımlanan Enflasyon Raporu, TCMB’nin kendi
enflasyon tahminini de içerecek. Bilindiği gibi, Temmuz 2011’de yayınlanan bir
önceki raporda enflasyon tahmini %6.9 iken Orta Vadeli Program’ın
öngördüğü rakam %7.8 idi. Ancak sözü geçen tahminlerin açıklanmasından
beri sigara fiyatlarında ciddi oranda - tütün ürünlerine yapılan vergi
arttırımlarının üzerinde – fiyat artışına gidildi. Bu gelişmeye bağlı olarak, yıl
sonu enflasyonunun %9 civarında olmasını bekliyorsak da TCMB’nin
tahmininin OVP tahmininden ayrışıp ayrışmayacağını bekleyip görmemiz
gerektiğini düşünüyoruz.
2012’ye bakacak olursa, Merkez Bankası’nın önümüzdeki yıl için enflasyon
görünümünün %5 olarak belirtilen hedefle uyumlu olduğu değerlendirmesinin
geçen haftanın PPK açıklamasından çıkarılması dikkate değer. Bu durum
daha yüksek bir başlangıç noktasından dolayı Banka’nın Temmuz ayında
yaptığı %5.2’lik tahminde yukarı yönlü bir revizyona gidebileceği şeklinde
yorumlanabilir. Yine de %5’lik resmi hedeften ciddi bir sapma beklemiyoruz.
Sonuç olarak bu tahminlerin altında yatan politika patikasını düşünecek
olursak TCMB’nin baz senaryosunun, ZK’lar ve politika faizi yoluyla parasal
sıkılaştırma içermesini beklemiyoruz. Dahası, Türk Lirası’nın istikrar
kazanması ve – gerek iç talep gerekse küresel ekonomi tarafından yaratılan dezenflasyonist baskıların artması durumunda, genişletmeci politikaların
tekrar gündeme geleceğini düşünüyoruz.
Eylül ayı dış ticaret verileri Perşembe günü açıklanacak. Aylık dış ticaret
açığı 7.5 milyar dolar olarak gerçekleşmesini ve dış ticaret açığının yıllık
bazda genişlemeye başladığı Kasım 2009’dan beri en düşük orana artarak
geçen yıla göre %11 büyümesini bekliyoruz. Bu tahminimiz doğrultusunda,
Ağustos’ta 100.8 olan 12 ay birikimli dış ticaret açığı 101.5 seviyesine
gelecektir. Birikimli dış ticaret açığının 4.çeyrekten itibaren daralarak, TL’yi
destekleyeceğini öngörüyoruz. Bu temel destek daha belirgin hale gelinceye
kadar, Merkez Bankası TL’yi desteklemek amacıyla TL likiditesinde daralmaya
gitmeye ve döviz satışına devam edecektir.
Enflasyon Raporu ve dış ticaret verilerinin yanı sıra, bu hafta ayrıca, bugün
Ekim ayı kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi, Salı günü
yabancı ziyaretçi verileri, Perşembe günü ise 3.çeyrek turizm gelirleri
açıklanacak.
haftalık bülten
Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek
amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından
kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda
sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait
görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile
risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan
görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan
faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank
bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda
sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin
değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan
personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman
içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının
kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.
Download