haftalık bülten 13 Aralık 2010 Geçen haftanın özeti

advertisement
haftalık bülten
haftalık bülten
13 Aralık 2010
Geçen haftanın özeti
Üçüncü çeyrek GSYH büyümesi beklentilerin altında kaldı. Gayri safi
yurt içi hasıla (GSYH) üçüncü çeyrekte %6.6 olan piyasa beklentisinin ve
%8.2 olan bizim tahminimizin altında kalarak %5.5 büyüme kaydederken
mevsimsellikten arındılmış büyüme oranı ise %1.1 olarak açıklandı.
Revize edilen geçmiş çeyreklere ait oranlardan birinci çeyrek büyüme
oranı %11.7’den %11.8’e yükselirken, ikinci çeyrek büyüme oranı
%10.4’ten %10.3’e geriledi.
Harcamalar yöntemiyle yapılan hesabın kalemlerine baktığımızda, özel
tüketim ve yatırım harcamalarının büyüme hızlarını artırdıkları, sırasıyla
%6.2’den %7.6’ya ve %32.2’den %34.4’e yükselttiklerini görüyoruz.
Bunların yanında büyüme oranı %17.9’a yükselen kamu yatırım
harcamalarında ise Eylül ayında yapılan referandumun etkileri fark
ediliyor. Ancak belirtmek gerekir ki alt kalemlerin büyüme hızlarındaki bu
artış iç talebin büyüme oranın %12.1’den %10.1’e yavaşlamasını
engelleyemedi. Dış ticaret kalemlerini incelediğimizde olumsuz bir tabloyla
karşılaşıyoruz, öyle ki ihracat geçen senenin aynı çeyreğine göre %2
azalırken ithalat %16.9’lık bir artış göstermiş. Bu kalemlerin manşet
büyümeye yaptığı katkılara bakarsak, en yüksek katkıyı özel tüketim ve
yatırım harcamaları yaptığını (sırasıyla 5.1 ve 5.5 yüzde puan), aşağı
yönlü en büyük katkının ise -4.6 yüzde puan ile net dış ticaret
dengesinden geldiğini görüyoruz.
Üretim tarafında ise imalat sektörünün, hızında bir yavaşlama olsa da,
%8.7 ile büyümeye devam ettiğini görüyoruz. Bununla birlikte bu çeyrekte
geçen seneye göre %24.6’lık bir büyüme kaydeden inşaat sektörü seri
tarihinin 2002 dördüncü çeyrekten sonra gördüğü en yüksek büyüme
oranına ulaşmış oldu. Bu oranlarla birlikte imalat sektörü 1.9 yüzde puan
ile manşet büyümeye en yüksek katkıyı yaparken onu 1.1 yüzde puan ile
inşaat sektörü izledi.
Dış ticaret dengesinin manşet büyümeye yaptığı aşağı yönlü 4.6 yüzde
puanlık katkı, Merkez Bankası’nın (MB) cari açığa dair endişelerini
desteklerken biz de MB’nin bu duruma zorunlu karşılık oranını artırarak
cevap vereceğine ve politika faizini en azından 2011 dördüncü çeyreğine
kadar sabit tutacağına dair
düşüncemizi koruyoruz. Son olarak,
öngörülerimizin altında gerçekleşen %5.5’lik büyüme, yıl sonu büyüme
tahmininimize (%7.5) dair yukarı yönlü risklerin düşündüğümüz kadar
büyük olmadığını gösteriyor. Ancak, dördüncü çeyrekte ekonomide
yeniden ivmelenmeye işaret eden öncü göstergelerin ışığında yıl sonu
büyümesinin %8 seviyelerinde gerçekleşmesi daha olası görünüyor.
Kasım ayı enflasyonundaki sert düşüş yılsonu enflasyon beklentisini
aşağı çekti. TCMB’nin son beklenti anketine göre, tahminlerin bir hayli
altında gerçekleşen Kasım ayı enflasyonunun (0.03) ardından yıl sonu
enflasyon beklentisi bir önceli ankete göre 80 baz puan düşerek 7.30’a
İnan Demir
+(90) 212 318 5087
inan.demir@finansbank.com.tr
Başak Karaaslan
+(90) 212 318 5096
basak.karaaslan@finansbank.com.tr
Cevdet Çağdaş Ünal
+(90) 212 318 5086
cevdet.cagdas@finansbank.com.tr
haftalık bülten
geriledi. Daha uzun dönemli beklentilerden 12 aylık enflasyon tahmini 16 baz
puan düşerek 6.98’e gerilerken, 24 aylık TÜFE beklentisi 4 baz puanlık düşüş
ile 6.48’e geriledi. Bu düşüşe rağmen beklentiler orta vadeli enflasyon
hedeflerinin üzerinde. Buradan Kasım’da gerçekleşen olumlu sürprizin uzun
vadeli algılanmadığını görüyoruz.
Diğer taraftan, Kasım ayındaki sert düşüşün temel kaynağı olan gıda
fiyatlarındaki düzeltmenin Aralık ayında da devam edeceği beklentisine ve
2011’in ilk çeyreğinde görülecek olan baz etkisi Merkez Bankası’nı beklenti
yönetiminde ve hedeflere ulaşmada rahatlatacaktır. Başkan Durmuş Yılmaz’ın
dün Ocak ayında enflasyonun hedeflenen seviyelerde gerçekleşmesini
beklediklerini belirtmesi de bu düşünceyi destekliyor.
Anket katılımcıları enflasyondaki sürpriz düşüş ile birlikte 12 ay sonrasına dair
politika faizi beklentilerini yükselttiler. Bir önceki ankette %7.77 olan beklenti
bu ankette %7.86’ya yükseldi. Bu beklenti bizim baz senaryoumuz olan %8.00
ki biz kendi tahminimizin aşağı yönlü risk ihtiva ettiğini düşünüyoruz.
2010 yılsonu büyüme beklentilerindeki iyileşme bu ankette de devam ederek
0.2 yüzde puanlık artışla 7.2’e yükselirken 2011 yıl sonu büyüme beklentisi de
0.1 yüzde puanlık artışla 4.9’a ulaştı. Son olarak yılsonu USD/TL kur beklentisi
1.4600’dan 1.4800’e çıkarken cari açık beklentisi yükseliş eğilimine devam etti
ve 39,9 milyar dolardan 41,3 milyar dolara geldi.
Sanayi üretimi dördüncü çeyreğe güçlü başladı. Ekim’de sanayi üretimi
%9.8 büyüme kaydederek bizim tahminimiz olan %6.7’yi ve piyasa beklentisi
olan %6.1’i geride bıraktı. Sanayi üretimi büyümesi önceki iki ay kaydettiği iki
haneli oranlardan sonra tek haneli oranlara dönmüş görünse de, geçen yıl
Eylül ayında %9,6 küçülme, Ekim ayında ise %6.3 büyüme görüldüğü
düşünülürse bu yıl için Ekim ayı büyüme oranın, %10.2 olan Eylül ayından
daha etkileyici olduğu anlaşılıyor. Yıllık büyüme oranı takvim etkilerinden
arındırıldığında ise büyüme oranı %12.8 'e yükseliyor.
Mevsimsellikten ve takvim etkisinden arındırılmış endeks aylık bazda %3.1’lik
büyüme kaydederken bu oran bu senenin en hızlı, tüm serilerin ise ikinci en
hızlı büyüme oranı. Bu hızlı büyüme ile birlikte 3 aylık büyüme oranı üçüncü
çeyrekteki seviyesi %1.7’den %3.4’e ulaşırken, bu durum diğer önemli
göstergeler tarafından da işaret edilen ekonomik aktivitedeki canlanmayı
destekliyor.
2010 yıl sonu GSYH büyüme tahminimizin yukarı yönlü risk ihtiva ettiğini daha
önce de belirtmiştik. Ekim ayında sanayi üretiminde kaydedilen bu hızlı
büyüme oranı bu düşüncemizi destekliyor. Cuma günü açıklanacak üçüncü
çeyrek GSYH büyüme oranının ardından 2010 yıl sonu büyüme tahminimizi
revize edeceğiz. Para politikası açısından ise zorunlu karşılık oranının en
azından 2011’in dördüncü çeyreğine kadar büyümedeki dengesizliğe cevap
olarak kullanılacak temel araç olduğuna dair düşüncemizi koruyoruz
Nakit dengesi iki ay aradan sonra fazla verdi. Kasım’da Hazine nakit
dengesi geçen yılın aynı ayında kaydettiği açığın iki katı oranında artış
göstererek 5.8 milyar TL’lik fazla verdi. Faiz dışı fazla ise geçen yılın aynı
ayına göre %350 arttı ve -4.1 milyar TL’den 10.6 milyar TL’ye ulaştı. Bunda
nakit gelirlerdeki %100 artışının etkisi görülürken, bu yıl 5.7 milyar TL’lik vergi
gelirlerinin Ekim ayından Kasım’a, geçen yıl ise aynı miktarın Kasım’dan
Aralık’a kaydırılması bu iki artışın da temel nedeni olarak görünüyor. Bu
faktörden arındırdığımızda nakit gelir büyümesi %16’ya gerilerken, faiz dışı
haftalık bülten
harcamalar sadece %1.8 artmış görünüyor. Diğer taraftan arındırılmış
verilerde dahi faiz dışı fazlanın %125’lik bir atış gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Son olarak bu verilerle birlikte yılbaşından beri elde edilen toplam gelir 221.1
milyar TL olurken, yapılan faiz dışı harcama geçen yılın aynı ayına göre %11
arttı ve203.6 milyar TL’ye ulaştı.
Önümüzdeki haftaya bakış
Para Politikası Kurulu Perşembe günü toplanıyor. Piyasa beklentisine
paralel olarak %7 olan politika faizinda bir değişiklik öngörmüyoruz. Ancak, bu
hafta yapılacak toplantının önemi TCMB Başkan Yardımcısı Erdem Başçı’nın
açıklamlarıyla arttı. Başçı açıklamasında, büyüyen dış ticaret açığına karşı
uygulanacak politika araçları olarak faiz indirimlerinin ve zorunlu karşılık oranı
artırımlarının PPK ajandasında olacağını belirtti. Bugün günlük bültenimizde
de belirttiğimiz gibi hız kazanan kredi büyümesi ve güçlü TL sonucunda düşük
enflasyon olasılık dışı görünmüyor ve böyle bir olasılık dışında atılacak doğru
adımlar Başçı’nın belirttiği politikalar olarak görünüyor. Fakat, böyle bir
senaryonun baz senaryo haline getirilmesini üç açıdan erken buluyoruz.
Birincisi TCMB’nin hızlanan rezerv birikim mekanizmasının ve gecelik
borçlanma faizinde yaptığı sert indirimin önümüzdeki haftalarda TL’nin değer
kazanmasını durduracak görüntü vermesi. İkinci olarak ise TL’nin değer
kazanması devam etse bile bunun dezenflasyonist bir baskı yaratmasının çok
hızlı olmayacağını düşünüyoruz ki TL’nin değer kazanmasına sebep
olan faktörler emtia fiyatlarında da artışa sebep olacaktır. Son olarak, üretim
açığının şu an önemli ölçüde daralmış olduğunu bakarak, arz yönlü bir
deflasyonist baskının bahsedilen etkiyi gösteremeyeceğini düşünüyoruz.
Sonuç olarak, baz senaryoyu değiştirmeden önce, emtia fiyatlarının TL
üzerine aşağı yönlü bir baskı ortaya çıkarıp çıkarmayacağını beklemenin
TCMB’nin kredibilitesi için daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Ancak,
Başçı’nın açıklamaları gösteriyor ki baz senaryo da bir değişiklik bu hafta
içerisinde bile gerçekleşebilir. Piyasa etkisi bakımından incelediğimizde,
beklentilerin dışında olası faiz indiriminin getiri eğrisini dikleştireceğini ve
TL’de değer kaybına yol açacağının düşünüyoruz.
Ekim ayı ödemeler dengesi bugün açıklanacak. Bizim tahminimiz piyasanın
beklentisine paralel olarak 3.7 milyar dolarlık cari açık verileceği yönünde.
Gerçekleşmenin beklentimiz doğrultusunda olması durumunda 12 aylık
birikimli cari açık Eylül ayındaki 37.1 milyar dolardan Ekim ayında 41.2 milyar
dolara yükselmiş olacak. 2010 sonu cari açık beklentimizi 38 milyar dolardan
45 milyar dolara revize ettiğimizi ve bu büyüklüğün GSYH’nin %6’sına denk
geldiğini belirtmekte fayda var.
Bu hafta açıklanacak diğer veriler arasında Çarşamba günü açıklanacak Eylül
ayı işsizlik oranı ve Perşembe açıklanacak TCMB güven endeksi yer alıyor.
haftalık bülten
Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek
amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından
kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda
sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait
görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile
risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan
görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan
faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank
bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda
sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin
değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan
personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman
içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının
kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.
Download