ĠLETĠġĠMĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER KĠġĠLER ARASI ĠLETĠġĠM HEDEFLER Bu üniteyi çalıştıktan sonra; İletişimi etkileyen faktörleri öğrenebilme, Algıların önemini kavrayabilme, Algının iletişimi nasıl etkilediğini sıralayabilme, Önyargının iletişime etkisini anlayabilme, Değerleri algılama ve iletişim üzerine etkisini açıklayabilme, Kültürü tanımlama ve önemini kavrayabilme, Kültürün iletişim üzerindeki etkisini açıklayabilme, Duyguların iletişim üzerindeki etkisini anlayabilme, ĠÇĠNDEKĠLER Giriş İletişimi Etkileyen Faktörler Özet Değerlendirme Soruları Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar HAFTA 3 İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER 1. GĠRĠġ Şuana kadar kelimelerin, beden duruşunun, iletişim araçlarının düşüncelerimizi ifade etmede ne kadar etkili olduğunu gördük. Bu etkenlerin dışında birde kuracağımız iletişimi olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyen ve bizim dışımızda olan bazı etkenler vardır. Bu etkenler iletişimde bulunan kişilerin özelliklerinden, sosyal yapıdan, iletişim ortamının fiziki özelliklerinden ya da kültürden kaynaklanabilir. Genel olarak bu faktörler dört ana başlıkta incelenir. 2. ĠLETĠġĠMĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER 2.1. Algı İnsanın dış dünyadaki somut nesnelerle ilişki kurması, bunlar hakkında birtakım yargılarda bulunması bu nesnelere ilişkin davranış geliştirmesi algılama ile başlar. Algılama dış dünyadaki somut/soyut nesnelere ilişkin olarak ortaya çıkan duyumsal bilgidir. Algılamayı duyumsal bir bilgi olarak tanımladığımızda beş duyu organımız aracılığıyla duyma, tatma, görme, koklama, dokunma duyuları yardımı ile dış dünyadan bilgi edinmeyi tanımlamış oluruz. Algılamak herhangi bir olayı, nesneyi, ilişkiyi; görmek, tatmak, koklamak, dokunmak ve hissetmektir. Algılamanın fizyolojik yanı her insan için eşittir ve herkeste aynı gerçekleşir. Fakat algı, her bireyin dış dünyadaki nesne ya da olayları farkedip anlaması ve yorumlaması sonucu ortaya çıkardığı kendine özel anlamıdır. Algı kişiye özel olduğu için herhangi bir şeyin anlamı kişiler arasında farklılık gösterir çünkü dış dünyanın her insandaki anlamı ve algısı farklıdır. Algı hayatımızın birçok yönünü etkilediği gibi kuracağımız iletişimi de olumlu ya da olumsuz şekilde etkilemektedir. Çünkü birey yaşadıklarını nasıl algılıyorsa öyle yorumlayacak ve dışarıya öyle tepki verecektir. 2.1.1. Algı ve Yorumu Etkileyen Faktörler Her bireyin çevresi mesajlarla doludur. Birey içinde bulunduğu ortamda yüzlerce iletiyle karşılaşabilir fakat bunların hepsiyle ilgilenmez. Kişinin bilinci, mesajları gereksinim ya da ilgilerine göre algılamada seçicilik oluşturur. Bilinç verileri ayıklar ve algılama başlar. Bu seçicilik bir haber başlığı, bir renk, bir ses, bir fotoğraf ya da sizi ilgilendiren bir konu olabilir. Ortamdaki herhangi bir uyaranın bizi etkileyen tarafı yoksa işittiğimiz şey sadece gürültü olacaktır. Algı iletişimimizi etkilediği gibi bizim algımızı da etkileyen bazı faktörler mevcuttur. Bireyin geçmiş yaşantıları, deneyimleri, gelecek beklentisi, rol ve sorumlulukları, benlik saygısı, kendine verdiği değer, amaçları, yaşama bakış açıları algılarını etkiler. Her bireyde bu özellikler farklı olacağından her birey gördüğünü farklı algılayacaktır. Yani dış dünyanın her insandaki anlamı farklı ve kendine özeldir. Algılar özel olduğu gibi olayların ya da ifade edilen konuların anlamları da her bireyde farklıdır. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Her birey olayları nesneleri, kendi bireysel gereksinim, bekleyiş, değer yargıları ve kültürüne göre farklı biçimde algılar ve bu algılama doğrultusunda yorum yapar. Kişilerin yaşadıkları olaylara verdiği tepkiler yorumlama biçimlerinden kaynaklanmaktadır. Olayları ya da nesneleri nasıl algılarsak öyle yorumlar ve bu doğrultuda iletişim kurarız. Bu algılamayı etkileyen çeşitli faktörler mevcuttur: 1. Ortamdan kaynaklanan faktörler: Mekan, ortamın ısı ve ışık durumu, gürültü, diğer insanların varlığı, zamanın uygunluğu, iletişimde bulunan insanların beden dili, kıyafetleri, konuşma yapıları vs. 2. Vericiden kaynaklanan faktörler: Konuşma biçimi, konu hakkındaki yeterliliği, kendi duygularına yoğunlaşması, mesajı doğru aktarabilmesi, vericinin dikkat çekiciliği, dili kullanma biçimi, sözsüz iletişiminin sözlü iletişimiyle uygun olup olmaması 3. Alıcıdan kaynaklanan faktörler: Bilgi ve deneyimi, duyguları, dikkati, değer ve kültür yapısı, bakış açısı, fiziksel durumu vs. 2.1.2. Algının Önemi İletişimin etkili ve verimli olabilmesi için karşımızdaki kişinin neleri, nasıl algıladığını bilmemiz gerekir. Algı ve düşüncelerimizi araştırmadan doğru kabul ettiğimizde veya bunları başkalarının bildiğini varsaydığımızda iletişimimiz bozulur. Çünkü iletişim kurduğumuz birey bizim gerçekte ne düşündüğümüzü bilemez. Aynı şekilde karşıdaki insanın algılarını yok sayarsak bizde verdiğimiz mesajın doğru anlaşıldığından emin olamayız. Herhangi bir iletişimde diğer kişiyle karşı karşıya geldiğinizde aşağıdaki tüm basamaklar devreye girer ve kuracağınız iletişimi, algılamalarınızı ve yorumlama biçiminizi etkiler: Diğer bireyin özellikleri ve davranışı Bu özellik ve davranışı görme yolunuz Ne gördüğünüze ilişkin yorumunuz Tepkiniz Diğer kişinin size ve tepkinize yönelik algısı Diğer kişinin gördüğünü yorumlaması Diğer kişinin tepkisi Sizin tepkiniz Zamanının büyük çoğunluğunu hastalarla geçiren hemşirelik mesleğinde bu çok daha göze çarpmaktadır. Klinikte aynı tanıyla yatan hatta aynı tedaviyi gören iki hastanın verdiği tepkiler, hastalığı anlayış biçimleri, tedaviye katılımları aynı olmayacaktır. Hastaların algıları davranışlarını etkileyecektir. Örneğin onkoloji servisinde yatan iki kanser hastasının biri hastalığını kabul edip ifade ettiği halde diğeri inkar edebilir. Biri tedaviye uyumlu olduğu halde diğeri reddedebilir. Bu olayın farklı olmasından değil Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER kişilerin olayı farklı algılamasından kaynaklanmaktadır. Biri için kanser hastalığı kötü fakat tedavisi mümkün olan hayata dair bir durumken diğeri için yolun sonu anlamına gelebilir. 2.1.3. Önyargı Önyargı bir tutumdur ve bir kişi ya da gruba beslenen, adil olmayan, hoşgörüsüz ve aleyhte bir görüş olarak tanımlanır. Diğer birçok tutum gibi önyargının da üç bileşeni mevcuttur: İnançlar, duygular ve davranışsal eğilimler. İletişim kurduğumuz birey ya da gruplara karşı duyduğumuz önyargılar, algılarımızı etkileyecek, yorumlama biçimimizi şekillendirecektir. İletişimde mesajın doğru algılanması ve yorumlanabilmesi için kişilere önyargılı yaklaşılmaması gerekir çünkü önyargı bilinçte kalıp oluşturur. Bu kalıplar kişinin olaylara objektif bakmasını engellerler. Kendisine iletilen mesaj ya da uyaran kişinin değerlendirme süzgecine gelmeden bu kalıp içinde sıkışıp kalır. Önyargılarımız nedeniyle daha iletişime geçmeden ya da karşımızdaki bireyi hiç dinlemeden sonucu oluşturmuş oluruz bu da iletişimde tıkanıklıklara yol açar. 2.2. Değerler Bireylerin algısı gibi değerleri de farklıdır. Değerler bir bakıma kişinin benliğini besleyen kaynaklardır ve bu kaynaklar bireyin gereksinimleri doğrultusunda ortaya koyacağı davranışı etkilemektedir. İnsanlar genellikle benimsedikleri değerleri önemser ve bunları yüceltirken kendi değer yargılarına uymayanları küçümser ve dışlarlar. Ethnocentrism denen bu yaklaşım fanatiklik derecesine gelirse tehlikeli ve ilkel bir hale dönüşür. Değerler bir bakıma kişinin benliğini besleyen kaynak gibidirler. Kişiler değer sistemlerinin oturttukça kendilerine ait bir dünya görüşü kazanırlar. Değer sistemleri önce düşünceleri sonra davranışları şekillendirir. Yaptığımız birçok davranışta bilinçli olarak değerlerimizi seçmesek de aynen algılarımız gibi değerlerimizde vereceğimiz kararları, sergileyeceğimiz hareketleri şekillendirirler. Değer yargılarımızda algılarımız gibi benliğe kuvvetle yerleşmiş güdülerdir ve değişmeleri oldukça zordur. Fakat değer yargılarımızı etkileyen çeşitli etmenler mevcuttur. Bunlardan birisi kişilerin yaşıdır. Herhangi bir olay karşısında 10 yaşındaki bir çocukla 20 yaşındaki bir gencin vereceği tepki aynı olmayacaktır ya da heyecan verici olarak düşünülen bir aktivitenin genç bir bireydeki anlamıyla yaşlı bir bireydeki anlamı aynı değildir. Çünkü değerler sistemi kişi hayatını devam ettirdikçe, yaşam tecrübesi kazandıkça, çeşitli rol ve modelleri örnek aldıkça değişecektir. Zaman, kişinin değerlerini net olarak belirleyebilmesi için çok önemli bir etkendir. Yaş ilerledikçe kişilerin düşünceleri ve ilgileri değişir. Aileden, toplumdan ya da model alınan kişilerden etkilenilerek bir değer sistemi oluşturulur. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Değer kavramını etkileyen bir diğer etmende benlik algımızdır. Çünkü benlik değerleri doğrultusunda ortaya çıkan davranışlar, bilinçaltı olduğu için kişinin farkında olmadan birçok gereksinimini karşılar. Benliğimize verdiğimiz değer, karşımızdaki bireye verdiğimiz değeri ve dolaylı olarak onun bize ilettiği mesaja verdiğimiz anlamıda etkileyecektir. Değer yargılarımızı özellikle meslek alanında etkileyen bir diğer etmende çalışanların mesleklerini kabullenmesi ve kendilerine inanmalarıdır. Bu nedenle sağlık çalışanları sahip oldukları değer ölçülerinin farkında olmalıdırlar. Çünkü çalışanların değer yargıları hastayla olan iletişimlerini hatta verdikleri bakımı dahi etkileyecektir. Örneğin aynı ideolojik fikre sahip olmayan bir hastaya bakım vermek durumunda kalan bir hemşirenin değer algısını mesleğine karıştırmaması gerekmektedir. Aynı fikirde olmadığı için bakım ya da ilgiyi azaltması sözkonusu değildir. Böyle bir durum hem meslek ahlakına hemde etik ilkelere aykırıdır. 2.3. Kültür Kültür iletişim biçimini büyük ölçüde etkileyen önemli bir etkendir. Farklı kültürlerde olan bireylerin aynı konuyu anlatış biçimleri de, anlam vermeleri de farklı olacaktır. Kültür her bireye, kendine özgü bir dünya görüşü kazandırır ve kişiler yaşamlarını dünya görüşünden bağımsız sürdüremezler. Yaşamımızın geniş bir bölümü kültürümüzün etkisi altındadır. İletişimde yaşamımızın vazgeçilmez bir bölümünü oluşturduğu için kültür bu konuda çok önemli hale gelmektedir. Kültür üzerine yapılmış birçok tanım bulunmaktadır: Bir grubun çevresindeki sorunlarını ve kendi bünyesindeki uyum problemlerini çözerken bir zaman dilimi süresince bir grup tarafından icat edilmiş, keşfedilmiş, geliştirilmiş ve öğrenilmiş temel varsayımların motifidir. Bir toplumun tarihsel süreç içerisinde eriterek kullandığı, geliştirdiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi- manevi paylaşımlar bütünüdür. Bir milletin sahip olduğu maddi ve manevi değerlerin tümüdür Kültür genel olarak benimsenen, üyeler için örgütsel hayatı anlamlı hale getiren ve onların davranışlarını yönlendiren inançlar, tutumlar ve değerler topluluğudur. Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mâna çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir. (Atatürk-1936) Genel anlamda kültür maddi ve manevi olmak üzere ikiye ayrılır. İnsanın gerek ihtiyaçlarından kaynaklanan ve yaşamını sürdürmek için ortaya koyduğu evler, işyerleri, Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER çeşitli eşyalarından gerekse estetik ya da başka amaçlarla olsun tasarlayıp ürettiği her şeyi maddi kültürün birer öğesidir. Bir toplumdaki dini motifler inanç sistemleri, örf ve ananeler, tutumlar, davranış kalıpları ve alışkanlıklar ise önemli bazı manevi kültür öğeleridir. 2.3.1. Kültürü OluĢturan Öğeler Maddi kültür öğeleri( teknoloji, mimari eserler, işyerleri vs.) Dil Ahlak ve estetik Eğitim, bazı kültürel değerlerin öğrenilmesi Din, inançlar, tutumlar, kaide ve değerler Sosyal organizasyon, sosyal kurumlar Politik hayat Kültür içinde yaşadığı bireylere iletişimde jest ve mimikleri, giyim kuşamlarını, çevreyi nasıl kullanacaklarını hatta verecekleri tepkileri bile öğretir. Kültürümüz kuracağımız iletişimi şekillendirdiği gibi vereceğimiz anlamları da etkiler. Kullanılan sözcüklerin, deyimlerin ve davranışların anlamı kültürden kültüre değişiklik gösterir. Örneğin doğu toplumlarında büyükler konuşurken susmak desteklenir ve bunun bir saygı gösterisi olduğu savunulurken, batı toplumlarında ise gençlerin sürekli konuşmaları ve hatta aykırı fikirlerde olmaları özgüven ifadesi olarak yorumlanabilir. Kültür farklılığının hemşirelik mesleğinde de çok önemli bir yeri vardır. Hem bakımı uygulayan hemşirenin kültürü hem de bakım verilen hastanın kültürü kurulan iletişimi etkileyecektir. Kültür bazen bakımı kolaylaştırırken bazen de tedaviyi reddedici hale gelebilir. Kişi yetiştiği çevreden sürekli rıza göstermeyi öğrenmişse, hastalığın tedavisini geleneksel yöntemlerle çözmeyi uygun buluyorsa tedaviyi reddedebilir. Tam tersi sağlık hakkında yeterli bilgi düzeyine sahip ve tedavi şekillerinin desteklendiği, sorunların bilim ışığında çözüldüğü bir çevreden gelen hastanın tedaviye katılımı daha fazla olacaktır. Kültürün öğelerinden biri olan dil özellikleri de iletişimimizi geniş ölçüde etkileyecektir. Kullanılan sözcükler, sözcüklerin toplumdaki anlamı, lehçe farklılıkları, jest ve mimikler kuracağımız iletişimi şekillendirir. Özellikle dil özellikleri farklı olan hastalara bakım verirken sağlık çalışanlarının dikkatli olması gerekmektedir. Çünkü verilen bakımın etkin olabilmesinin şartı, iletişimin doğru anlaşılması ve tedaviye hastanın da katılımıdır. Kültür yapısı olarak sizden çok farklı olan bir hastaya vereceğiniz eğitimde bu farkı gözetmezseniz muhtemelen yanlış anlaşılmalar olacaktır ve istenen amaç gerçekleşmeyecektir. Bu durumlarda hem kültür farkı gözetilmeli hem de hastadan anladığına dair geribildirim alınmalıdır. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER 2.4. Duygular Duygularda diğer etmenler gibi iletişimi etkileyen önemli bir değişkendir. Çünkü duygular davranışlara yön verir. Davranışlarımızda kuracağımız iletişimi olumlu ya da olumsuz etkiler. Duygular davranışlarımıza, davranışlarımızda karşımızdaki kişiyle olan iletişimimize yön verir. Bazen hissettiğimiz duygular nedeni ile istemediğimiz tavırlar sergileyebiliriz. Olumlu bir cümle kurarken içinde bulunduğumuz olumsuz duyguların etkisiyle negatif tavırlar sergileyebiliriz. Konuştuğumuz kelimelerin içeriğiyle beden dilimizin uygun olmamasında duygularımızın rolü büyüktür. Örneğin çok stresli ve kızgın bir durumdayken herhangi bir hastanın sorusuna verdiğiniz yanıt her ne kadar normal olsa da içinde bulunduğunuz duygu durumunuz beden dilinize yansıyacağı için hasta tarafından yanlış anlaşılabilir. Ona kızmadığınız halde hasta sizin onun sorusuna tepki gösterdiğinizi düşünebilir hatta alınganlık gösterip artık soru sormayabilir ya da hırçınlaşabilir. Sağlık çalışanlarının mümkün olduğu kadar duygularını kontrol edebilmeleri ve duygularını meslek alanlarına yansıtmamaları gerekmektedir. Örneğin hastanın acısıyla özdeşleşen bir hemşire bakım vermekte çok zorlanacaktır. Sağlık çalışanlarının görevi hastaya empati yapmaktır, aynı duyguları yaşaması ya da hastanın yanlış tavır ve inanışlarına destek sağlaması değildir. Tabi ki kişinin kendisini duygularından soyutlaması söz konusu değildir ayrıca her zaman bireylerin duygularına da hakim olması mümkün değildir. Fakat profesyonel mesleğin gereği mümkün olduğunca duyguların mesleğe yansıtılmamasıdır. Aksi durumlarda ise hastaya açıklama yapılması yanlış anlaşılmaları engelleyecektir. Hemşirelikte, hastanın duygularının kabul edilmesi önemli bir kavramdır. Hemşirenin herhangi bir duyguya katılması veya katılmaması, onaylaması veya onaylamaması söz konusu değildir. Yani kişilerin duygusunun doğruluğu veya yanlışlığı tartışılmaz. Yalnızca kişinin böyle bir duygu yaşamakta olduğu kabul edilir, çünkü bireylerin buna hakkı vardır. Duyguların kabulü iletişim için güven ortamı oluşturur. Duygularda bir çeşit semptom sayılır ve sağlık çalışanları semptomların doğru mu, yanlış mı olduğunu tartışmaz. 2.4.1. Duygu ve Kültürün ĠliĢkisi Duygular evrensel olsada duyguların ifadesi kültürden kültüre hatta kişiden kişiye değişiklik gösterecektir. Yaşanılan kültür duyguların ifadesini olağan görüyor ve saygı duyuyorsa, kişiler duygularını rahatça ve doğru bir şekilde aktaracaktır fakat kültür belli noktalarda engelleyici oluyorsa kişiler duygularını net olarak ifade edemezler buda iletişimi anlaşılmaz hale getirebilir. Kültürün olumlu ya da olumsuz etkisi altında kişi kendisini duygularından soyutlayamayacağı için aslında anlatmak istediğini daha kapalı anlatabilir hatta kınanmak, küçümsenmek gibi rencide edici durumlardan çekindiği için iletmek istediği mesajın tam tersini aktarabilir. Duygularımıza bizler bilinçli olarak karar vermeyiz. Örneğin acil bir durum karşısında heyecanlanmak ya da korkmak gibi bir Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER tercihimiz olmaz fakat kültür yapımız hissettiğimiz duygunun ifadesini, anlamını, etkisini değiştirebilir. 3. ÖZET Şuana kadar iletişimi yönlendiren, etkisini azaltan ya da artıran faktörlerden bahsettik. Genel olarak kelimeler, beden dili ve iletişim araçları diye bahsettiğimiz bu konular öğrenilerek ve geliştirilerek iletişim daha kaliteli hale getirilebilir. Birde bunların haricinde bizden kaynaklanmayan fakat kendimizi de soyutlayamadığımız, iletişimi etkileyen bazı faktörler mevcuttur. Algılarımız duygularımıza yön verir ve biz bunların etkisi altında davranışlarımızı sergileriz. Kültür ve değerler ise zaman içerisinde gelişerek ilerleyen ve kimlik gibi değişmesi çok zor şekilde hayatımıza yerleşen unsurlardır. İnsanın kendisini değer yargılarından ya da kültüründen soyutlaması mümkün değildir. Algı, değer, kültür ve duygu olarak verdiğimiz bu dört kavram hayatımızla bütünleşmiştir ve birçok alanı olduğu gibi kuracağımız iletişimi de etkilemektedir. 4. DEĞERLENDĠRME SORULARI 1) Aşağıdakilerden hangisi algılarımızı etkileyen vericiden kaynaklanan faktörlerden biridir? a) Kendi duygularına yoğunlaşması b) Beden dilini doğru kullanması c) Dikkat çekiciliği d) Dili kullanma biçimi 2) Bir milletin sahip olduğu maddi ve manevi unsurların tümüne ne denir? a) b) c) d) e) Paylaşım Kültür Değer Duygu Hiçbiri 3) Aşağıdakilerden hangisi duyguların iletişime olan etkisini açıklar? a) b) c) d) e) Duygular, davranışlara, davranışlarda iletişime yön verir Duygular, beden dilini etkiler Duygular, karşıdaki kişinin iletişim şekline yön verir Duyguların kabulü iletişim için güven ortamı sağlar. Hepsi Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER CEVAPLAR 1) E 2) B 3) E 5. YARARLANILAN KAYNAKLAR 1. Schein, E.H, Organizational Culture, AmericanPsychologist Published, 1990,Vol. 45, No.2, pp.109-119 2. Barlı Ö. (2008), Davranış Bilimleri ve Örgütlerde Davranış. Aktif Yayınevi, İstanbul 3. Özcan A. (2006), Hemşire-Hasta İlişkisi ve İletişim. Sistem Ofset Basım Yayın, Ankara 4. Üstün B, Akgün E, Partlak N. (2005), Hemşirelikte İletişim Becerileri Öğretimi. Okullar Yayınevi, İzmir 5. Cüceloğlu D. (2002), Yeniden İnsan İnsana. Remzi Kitabevi, İstanbul 6. Dökmen Ü. (2005), Varolmak Gelişmek Uzlaşmak. Sistem Yayıncılık, İstanbul 6. ÖNERĠLEN KAYNAKLAR 1. Demiray U, Eroğlu E, Gökdağ D, Tuna Y, Ünlü S, Yılmaz R.A, Yüksel A.H. (2010), Etkili İletişim. Pagem Akademi, Ankara 2. Cüceloğlu D. (2008), Keşke’siz Bir Yaşam İçin İletişim Donanımları. Remzi Kitabevi, İstanbul 3. Voltan Acar N. (2008), İnsan İlişkileri İletişim. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara 4. Cüceloğlu D. (2004), İnsan ve Davranışı. Remzi Kitabevi, İstanbul Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi