GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Gelişim: Çevre ve kalıtım arasındaki sürekli ve karşılıklı etkileşimin sonucunda yapısal ve nitelik bakımından değişikliklere denir. Döllenmeden başlayarak genlerin yapısal özelliklerine göre cinsiyet, saç rengi, fiziksel büyüklük, zihinsel yetenekler ve çevresel değişkenler ile etkileşimin sonucunda biçimlenmesidir. Bu açıklamayı göz önünde bulunduracak olursak insan gelişimini iki temel süreçle açıklayabiliriz. Bunlar: 1-Genotip: Anne ve babadan kalıtım yoluyla gelen tüm özelliklerdir. Örneğin; göz rengi, beden biçimi, boy, zekâ gibi… 2-Fenotip: Aile, çevre, okul ve toplum gibi farklı sosyal alanlarda toplumsal ilişkiler yoluyla gözlenebilen kişisel özelliklerin tamamıdır. Bu gelişim algılama sistemine bağlanmaktadır. Örnek olarak; maddi imkânları ve sosyal gelişimi iyi olan bir ailede yer alan bireylerin gelecek kaygısının diğerlerine oranla daha az olduğu gözlemlenmiştir. Gelişimin iki temel unsuru olan kalıtım ve çevrenin hangisinin daha belirleyici bir etken olduğu geçmişten günümüze tartışılmaktadır. Ancak bugün kalıtım ve çevrenin ayrılmaz bir bütün olduğu fikri ağır basmaktadır. Bu saptamayı dil öğrenimi açısından incelersek, dil öğrenimi fizyolojik bir yetkinliğe bağlı olmasına rağmen sosyal etkileşime bağlıdır. GELİŞİMİN ALANLARI 1- Fiziksel Gelişim 2- Zihinsel(Bilişsel) Gelişim 3- Psikoseksüel Ve Psikososyal Gelişim 4- Ahlak Gelişimi Ve Diğer Dar Kapsamlı Gelişim Alanları(Dil, Mizah Gelişimi Vs…) GELİŞİMİN KRİTİK DÖNEMLERİ Gelişim, biyo-fizyolojik ve sosyo-psikolojik süreçlerin birbirlerinden etkilenmelerinin sonucudur. Gelişimde önemli unsur zamandır. Bu süreçte bireylerin özelliklerinde farklılıklar saptanmasına rağmen ortak özelliklerde bulunmaktadır. Örnek olarak bireyin zihinsel, dil veya ahlak gelişiminin farklılık göstermesi normal karşılanır. Fakat normal koşullarda her bireyin yaş değişkenine göre, belli bir gelişme seviyesine ulaştığı kabul edilmektedir. Kritik dönem olarak adlandırılan bu dönemde bireyler belli öğrenme yaşantılarına, bir önceki döneme göre daha uygun ve hazır hale gelirler. GELİŞİMİN KURALLARI Gelişim bireylerdeki bazı ortak yönlerine göre sınıflandırılabilir. Bunları maddeler halinde sıralayacak olursak; 1- Gelişme, kalıtsal ve çevresel değişkenlerin karşılıklı etkileşimidir. Genetik özelliklerin çevresel değişkenlere göre biçimlendiği gözlenmektedir. Örneğin; kalıtsal bir özellik olan zekânın uygun bir eğitimle desteklenmemesi sonucunda yeterli oranda gelişmediği gözlenmektedir. 2- Gelişim döllenmeden başlayarak ölüme kadar devam eden bir süreçtir. Gelişimin belli aşamaları vardır ve her aşama bir öncekinin birikimiyle devam eden bir süreçtir. 3- Gelişimin kritik dönemlere özgü karakteristik özellikleri vardır. Örneğin; çocuğun duyusal ve dilsel gelişimindeki artış konuşmasını da geliştirir. 4- Gelişim baştan ayağa ve içten dışa doğru bir yön izler. Döllenmeden sonra önce başın sonra gövde kol ve bacakların geliştiği gözlenmektedir. 5- Gelişim genelden özele, bütünden parçaya doğrudur. Önce baş, gövde, kol ve bacaklar gelişir sonra bu organların kullanımı gelişmektedir. Örneğin; önce el gelişir sonra kalem tutmayı öğreniriz. 6- Gelişim ayrılmaz bir bütünlük içerir. Gelişim alanları birbirinden etkilenir. Örneğin; bireyin zihinsel gelişimi dil gelişimini, dil gelişimi de zihinsel gelişimini etkiler. 7- Gelişim bireysel farklılık gösterir. Her bireyin genotipi ve fenotipi farklı olduğundan gelişimleri de farklıdır. 8- Gelişimin kritik dönemleri vardır. Bu dönemlerde birey belli öğrenme yaşantılarına ve çevresel etkenlere daha duyarlı bir hale gelir. GELİŞİMİN TEMEL KAVRAMLARI Büyüme: Bedenin boy ve ağırlık yönünden artışı organların belli bir düzeye gelinceye kadar geçirdikleri biçim, hacim, ağırlıkla ilgili değişmeleri kapsayan bir terimdir. Gelişmeye göre daha dar kapsamlı bir kavramdır. Öğrenme: Bireyin kendi yaşantısı yoluyla kazandığı davranışlarındaki istendik nispeten kalıcı değişikliklere denir. Fakat davranış değişiklikleri olumlu olduğu kadar olumsuz yönde de olabilir. Olgunlaşma: Olgunlaşma, organizmanın ortama uyum için gerekli etkinlikleri yapabilecek düzeye ulaşmasıdır. Türe özgü var olan özelliklerin, öğrenme yaşantılarından bağımsız olarak ortaya çıkışıdır. İçinde saklı olan bir gücün zamanı geldiğinde kendiliğinden ortaya çıkması olarak nitelendirilen olgunlaşma, zamana ve organizmanın kalıtsal donanımına bağlıdır. Olgunlaşma, büyüme ile ilgilidir; ama her zaman büyümeye paralel değildir. Bu nedenle olgunlaşma, dış etkiler olmaksızın meydana gelen içsel büyüme olarak tanımlanabilir Hazır Bulunuşluk: Organizmanın bir konuyu tam öğrenebilmesi için gerekli gelişme ve güdülenme düzeyidir. Organizmanın bir konuyu tam öğrenebilmesi için gerekli gelişme ve güdülenme düzeyidir. Ayrıca alt yapı olarak ta tanımlayabiliriz. Dönem: Gelişim psikolojisinde dönem kavramı belirli yaşlarda ayırıcı özellikleri olan aşamaları anlatmak amacıyla kullanılır. Belirli zaman dilimleri içinde belirli özellikler öne çıkar. Bu özelliklerin öne çıktığı bu gelişim aşamalarına dönem denir. En yaygın dönem sınıflaması yaşa göre yapılan sınıflamadır. Bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik bu tür sınıflamaya örnek gösterilebilir. Dönemlerin bazı özellikleri olduğu kabul edilmektedir. Bu özellikler şunlardır: 1- Her döneme ait olduğu döneme ilişkin genel nitelikleri ve sorunları kapsar. 2- Dönemler değişmez bir sıra içinde birbirini izler. 3- Gelişim dönemleri farklı özelliklerine karşın tüm kültürler için evrenseldir. GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER KALITIM Kalıtıma bir diğer deyişle, ana-baba özelliklerinin çocuklara biyolojik aktarımına ilişkin bilgiler genetik biliminin bulgularına dayanır. Genetik biliminin temel analiz ünitesi gendir. Kromozomların yapısında bulunan genler, canlılığın ve sağlıklı yaşamı sürdürülebilmesi için gerekli olan çeşitli kimyasal maddelerin üretimi ile ilgili önemli bilgileri taşıyan aktif moleküllerdir. Genler özelliklerin nesilden nesile taşıyıcılarıdır denilebilir. Genler fonksiyonlarına göre belirli pozisyonlarda ve belirli kromozomlarda yer alırlar. Genetikçilerin son yıllardaki temel çalışma alanı, bu dizilişin sistemini ortaya koymak, başka bir deyişle gen haritasını çıkarmaktır. Genlerin üzerinde yer aldığı kromozomlar her bir insan hücresinde 46(23 çift) dır . Cinsiyet dışındaki özelliklerin aktarılmasında ise baskın(dominant) genç ve çekinik (recesive) gen kavramlarından söz etmek gerekir. Bir örnekle açıklamak gerekirse kahverengi göz rengi, mavi renge göre baskın bir özelliktir. Kahverengi ve mavi rengi taşıyan genler bir araya geldiğinde, doğacak çocuğun göz rengi kahverengi olacaktır. Genetik hastalıkların tek nedeni, çekinik özelliklerin birleşmesi değildir. Genlerde meydana gelen mutasyonların yanı sıra kromozom bozuklukları, doğum öncesi ve sonrası dönemdeki olumsuzluklar, cinsiyet hücrelerinin meydana gelmesi sırasında kromozomların dengesiz dağılması gibi sebeplerden genetik hastalıklar meydana gelmektedir. Bu sebeplerden bazılarını aşağıda açıklayalım. Gen Değişimleri: Son yıllarda genlerle ilgili çalışmalara yoğunluk verilmiştir. Her insanda sayıları binleri bulan normal genlerin yanı sıra kendiliğinden oluşan bazı değişiklikler sonucu 5 ila 10 arasında mutasyona uğramış gen bulunur. Son yıllarda radyasyon, kullanılan ilaçların etkisiyle mutasyona uğrayan genlerin sayısı artmakta ve bunun etkileri Hiroşima ve Nagazaki’de olduğu gibi sonraki kuşaklarda ortaya çıkmaktadır. Buna örnek olarak radyasyon etkisine fazlasıyla maruz kalmış ülkelerde mikrosefali olan kişilerin artması verilebilir. Bir başka örnek ise bazı kişilerin düşük miktarda alkolle, bazı kişilerin de daha yüksek miktarda alkolle sarhoş olmalarıdır. Bunlar gen mutasyonunun doğurduğu sonuçlardır. Kromozom Bozuklukları: Genetik alanda yapılan araştırmalar kromozom yapısındaki, bozuklukların bireylerde sakatlıklara, kalıtsal hastalıklara neden olduğunu göstermektedir. Genetik bilimindeki gelişmelere paralel olarak genetik danışmanlık alanında da gelişmeler söz konusudur. Bireyin kendisinde ya da ailesinde herhangi bir genetik sorun varsa bireylerin çocuk yapmadan önce bu danışmanlık hizmetinden yararlanması yerinde olacaktır. ÇEVRE Genetik olarak getirilmeyen ya da kalıtımın dışında kalan her şey çevresel faktörlerin içinde düşünülür. Doğum Öncesi Çevresel Faktörler Doğum öncesi çevresel faktörleri şöyle sıralayabiliriz. Beslenme: Beslenme bedensel gelişim üzerende önemli bir faktördür. Hem gebelik döneminde, hem de doğumdan sonra bebeğin gelişimi üzerinde doğrudan etkilidir. Yetersiz beslenme, bedensel gelişimi yavaşlattığı ve hastalıklara direnci azalttığı gibi bedensel zayıflığı ve beyin dokusunu da etkiler. İlaç kullanımı: Annenin aldığı ilaçlar ve kimyasal maddeler, fetüsü koruyucu bir işlevi olan plasenta engelini kolaylıkla geçerek, bebeğin organlarını ya da metabolizmasını olumsuz yönde etkilemektedir. İnsanlar üzerinde, insan yaşamını tehlikeye düşürebilecek maddelerin denenerek, insanlar üzerindeki etkilerinin ortaya konması ahlak ilkelerine uygun olmadığından, ilaçların anne karnındaki bebekleri nasıl etkileyeceği sınamamaktadır. Bu nedenle gebe kadınların doktor kontrolü altındaki çok zorunlu durumlar dışında ilaç almamaları önerilmektedir. Alkol ve uyuşturucu kullanımı: Annenin gebelik döneminde, alkol ve uyuşturucu madde kullanmasının bebeğin ruhsal ve fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Hastalıklar: Annenin sahip olduğu kronik rahatsızlıklar örneğin şeker hastalığı, yüksek tansiyon bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkilemekte, bebeğin engelli olarak doğmasına neden olmaktadır. Annenin Yaşı: Bir kadının doğum için en erimli yaşı 18-35 arasıdır. 18 yaşından önce ve özellikle 35 yaşından sonra yaşanan gebeliklerde doğan çocuklarda gelişim bozukluklarına daha çok rastlanmaktadır. Enfeksiyonlar: Annenin geçirdiği enfeksiyonlar da bebeği olumsuz etkilemektedir. Özellikle kızamıkçık, frengi, herpes, bebek üzerinde olumsuz etkileri bilinen hastalıklardır. Bu hastalıklar bebekte körlük, sağırlık, iç organların işlevlerinde bozukluklar ya da zekâ geriliklerine neden olabilmektedir. Annenin duygusal durumu: Gebelikte yaşanan psikolojik travmlara şiddetli ve uzun sürerse bebek gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. Örneğin; annenin yoğun bir stres altında olması nedeniyle kendine bakmayı ihmal etmesi, enfeksiyonlara karşı direnişini düşürür. Dolayısıyla anne karnındaki bebeğin virütik bir enfeksiyondan etkilenme olasılığı artar. Doğum Sırası Faktörler Doğum sırası faktörleri şöyle sıralayabiliriz. Doğum travmaları Postmature doğum (geç doğum) Premature doğum (düşük doğum ağırlıklı doğum) Bunların yanı sıra doğum sırasında bebeğin boynuna göbek kordonunun dolanması gibi nedenlerle oksijen alamaması, forseps ve vakum gibi araçların uyumlu bir biçimde kullanılmaması ve bebeğin başının çok fazla basınçla karşılaşması özellikle beyin gelişimi olmak üzere tüm gelişimi olumsuz yönde etkilemektedir. Doğum Sonrası Faktörler Doğum sonrası bireyin gelişimini etkileyen yüzlerce faktör saymak mümkündür. Ancak bunlardan en önemlileri çocuğun içinde büyüyeceği aile ortamı, alacağı eğitim ya da okul ortamı, içinde yaşayacağı etkileşime gireceği toplum, çevresinden kendisine aktarılan değerler, inançlar, kurallar, ya da yaşadığı sosyo-kültürel ortam sayılabilir. Çevresel faktörlerin en önemlisinin aile olduğunu söylemek elbette yanlış olmayacaktır. Bireyin gelecekte kim olacağının temelleri ilk yıllarda atılmaktadır ve eğiticisi ailesidir. Gelişimsel Olarak Uyarıcı Çevre Özellikleri Çocuğun optimal gelişimi, onun temel fiziksel ihtiyaçlarının karşılandığı sağlık ve güvenliğinin garanti altına alındığı bir çevrede gerçekleşir. Bu nitelikteki bir çevrede çocuğun gelişimi aşağıdaki unsurlar tarafından desteklenir. Göreli olarak az sayıda yetişkinle yaşanan ancak yoğun sıklıktaki temas. Çocuğun kendine, başkalarına ve kendine güvenmeyi öğreneceği olumlu duygusal iklim. İhtiyaçların optimal düzeyde giderilmesi. Çeşitli türlerde ve yoğunlukta ancak çocuğun algılama, sınıflama ve tepki verme kapasitesini aşmayacak ya da zorlamayacak düzeyde duyu girişinin sağlanması. Çocuğun etrafı keşfetme ve motor davranışlarını kısıtlamayan bir çevre. Zengin ve çeşitli kültürel yaşantılar ve bu yaşantıları paylaşan, açıklayan, yorumlayan insanların varlığı. Çocuğa fiziksel sözel ve duygusal olarak tepki veren, ona olumlu davranışları gösteren, olumlu davranışlar sergilediğinde onu pekiştiren insanların varlığı. Başarıya değer veren ve çocuğu başarı yönünde güdüleyen yetişkinlerle temas. Çocuğun hâlihazırdaki bilişsel, sosyal ve duygusal düzeyine uygun nitelikteki yaşantıların sunulması. Çocuğun bedensel faaliyetlerinin koordinasyonunu geliştirebileceği oyun materyalleri ve oyun alanının varlığı. Çocuk aileden etkilendiği gibi ana-babada çocuktan etkilenir. Bu karşılıklı etkileşim sonucunda her iki tarafta da değişiklikler meydana gelir. Aşağıda ise ana-babanın gelişimine değinilmiştir. Ebeveynlik Gelişimi Galinsky(1987) yetişkinlerin çocukları ile etkileşim yoluyla nasıl geliştiklerini incelemiş ve çalışmalarının sonucunda ebeveynliği altı gelişimsel döneme ayırmıştır. 1. Ebeveynsel imge dönemi: Karı koca ilk çocuklarının doğması sonucunda ana ve baba olmaları ile bu dönem başlar. Mükemmel olmaya çalışırlar ancak hiç beklenmedik ve zo görevlerle karşı karşıya kalırlar. 2. Bakım dönemi: Çocukların bebekliklerine rast gelen bu dönemde ana-baba birbiriyle, bebekle ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde zorlanırlar. Onlardan beklenenler oldukça ağır gelmektedir. 3. Otorite dönemi: Çocuklarının 2-4 yaşları arasına rastlayan dönemdir. Çocukları bir ölçüde bağımsızlaşmış ve onların zamanlarından daha büyük bölümler talep etmeye başlamıştır. Bu arada ikinci bir çocuğun doğması sıkça rastlanan durumdur ve ailenin stresinin artmasına neden olur. 4. Bütünleyici dönem: Çocuğun okul öncesi dönemde başlayıp ergenlik dönemine kadar sürer. Bu dönemde çocuk otonomi kazanmakta sosyal becerilerini geliştirmektedir. Ana-babadan beklenen ise çocuklarına gerçekçi amaçlar edinmesi için katkıda bulunma, çocuklarını güdülemeleri, etkili iletişim becerileri geliştirmeleri ve otorite kurmalarıdır. 5. Bağımsız ergen dönemi: Ergenlik dönemine giren genç kimlik kazanma, olgunlaşma ve sorumluluk gibi sorunlarla boğuşurken, ana-babası bir yandan ona destek sağlamalı bir yandan da otoritelerini sürdürmeli ve sorumluluklarını yerine getirmelidir. 6. Ayrılık dönemi: Ergenlik döneminin sonuna çocuklarının evden ayrılma zamanı geldiğinde ebeveynler ana-baba olarak geçmişteki performanslarını değerlendirir ve onunla gelecekteki ilişkilerine hazırlanırlar. Galinsky ’in kuramındaki önemli nokta çocuklar büyüdükçe ebeveynliğin de geliştiğini ve her dönemde çocukları ile etkileşimi sonucunda ana-babaların benlik kavramlarının biçimlendiğini vurgulamasıdır. ZAMAN Kalıtım ve çevreden sonra gelişimi etkileyen üçüncü faktör ise zamandır. Tüm gelişimsel sürecin zaman içinde gerçekleştiği dikkate alındığında, gelişim için aşağıdaki formül önerilir: Gelişim=Kalıtım ÇevreZaman Özetle gelişim (ya organizma ya da davranış) kalıtım, çevre ve zaman etkenlerinin etkileşiminin ürünüdür denilebilir. Kaynaklar; Yaşar Özbay, Serdar Erkan (Eğitim Psikolojisi) Hasan Bacanlı (Eğitim Psikolojisi ) Ziya Selçuk (Eğitim Psikolojisi ) Sırrı Akbaba, Şakire Anlıak (Eğitim Psikolojisi) Ayhan Aydın (Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi ) Feriha Balkış Baymur ( Genel Psikolloji)